23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 9 Ekim 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 27 Şiir özgürlüktür akmayın Özdemir Asaf’ın “Tüm dünyayı kucaklamak istedim; kollarım yetişmedi” demesine... Kollarıyla değilse de, sözleriyle, kurduğu tümcelerle, dizelerle, şiirlerden yarattığı dünya ile hepimizi kucakladı. Gidin Özdemir Asaf’ın yarattığı o dünyayı Kadıköy Belediyesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde izleyin, paylaşın, yaşayın. Bu aynı zamanda sadece bir şairin değil, 195080 arası edebiyat yaşantımızın da bir parçası... Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından hazırlanan Bir Usta Bir Dünya: Özdemir Asaf sergisi 2 Ekimde açıldı. Başlığı “Tüm dünyayı kucaklamak istedim; kollarım yetişmedi.” Bugüne dek yazamadım, şimdi sakın kaçırmayın demek için yazıyorum. Son iki hafta kaldı, sergi 23 Ekim’de kapanıyor.... Özdemir Asaf’ın, fotoğrafları, kişisel evrakı, defterleri, elyazıları, yazdığı mektuplar, ona yazılanlar, desenler, resimler... Sergide yer alan bütün ayrıntılar, şairin yaşamöyküsünü, sanatçı kişiliğini, kurduğu dostlukları, dönemi gözler önüne seriyor. ÖZDEMİR ASAF’IN BİZİ KUCAKLAYAN SÖZLERİ B Attilâ İlhan, Behçet Necatigil, Orhan Veli, Oktay Akbal, Salâh Birsel, Haldun Taner ve daha niceleri... “Yaşamak değil,/ Beni bu telâş öldürecek”, “Sen bana bakma,/ Ben senin baktığın yönde olurum” dizeleri çoğumuzun dilinden düşmedi... Sergiyi izledikten sonra yeniden yeniden okudum evdeki kitaplarını: Bir kez daha bana şiir özgürlüktür dedirtti. Müthiş fiyakalı bir yazıyla imzaladığı “Yuvarlağın Köşeleri” adlı kitabını rastgele açıyorum, bir satır: “Yaşadığını gör; yaşarsın” diyor... Yine rastgele açıyorum, birkaç satır: “Kadınları sevmek, bir kadına haksızlık etmek demektir. Bir kadını sevmek, kadınlara haksızlık etmek Özgünlüğü, özgürlüğünde demektir.” Özdemir Asaf’ın şiiri bir bütündü. Kültür birikimi, duyarlılığı , düşüncesi, çağıyla, toplumuyla ama en çok kendisiyle hesaplaşmalardan oluşan bir bütündü. En somuttan en soyuta uzanan çizgide, sözcükleri en aza indirgeyerek, ama her sözcüğe kattığı anlamı çoğaltarak, yoğunlaştırarak, bilgece yazılmış şiirdir onunki. “Her seven / Sevilenin boy aynasıdır./ Sevmek,/ Sevilenin o aynaya bakmasıdır” der “Yalnızlık Paylaşılmaz” kitabındaki bir şiirinde... Ona göre “yalnızlık paylaşılmaz” çünkü paylaşınca, yalnızlık olmaktan çıkar. “Jüri” adlı şiiri , “Dünya Kaçtı Gözüme” kitabındadır (1955) Ve sonraki taşlamalara işaret eder : “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, /Birinciliği beyaza verdiler.” Ve bir tutam aşk şiiri: “Altıncı Gün” başlıklı şiir: “Benim söylemek için çırpındığım gecelerde, / Siz yoktunuz.” “Ultra” adlı şiir: “Bir kelimeye / Bin anlam yüklediğim zaman/ Sana sesleneceğim.” “Kıvılcım” “Ama ben en çok şeyi / En kısa zamanda sana söyledim.../ Yalnız sana” Özdemir Asaf, diliyle, dünyasıyla, insana bakış açısıyla olağanüstü bir özgünlüğe sahipti. Şimdi onun bu özgün dünyasına tanık olmanın zamanı. Fırsatı kaçırmayın! Filmekimi, ondördüncü kez... Haziran sonrasında patlak veren terör olaylarının gittikçe daha çok kaygı verici bir gerilim ve çatışma ortamına çevirdiği ülkemizde, millimanevi gerekçelerle habire tarihleri değiştirilip, kapsam ve anlamlarının içi boşaltılıp bir bakıma işlevleri de engellenerek yıllardır sinema endüstrimize yaptığı katkıları görmezden gelinen festivallerimizin bizce en yararlılarından biri olan Filmekimi, 14. kez düzenlendi 311 Ekim arasında. Önümüzdeki pazar sona erecek Filmekimi’nde ilk gördüğüm film, fotoğrafçılığı ve çok sayıda çektiği müzik klipleriyle tanındıktan sonra 2007’de ilk uzun filmi “Kontrol”la yönetmen kariyerini başlatan Hollandalı Anton Corbijn’in “Life”ı oldu. “Kontrol”ün ardından nispeten izlenebilir düzeyde, George Clooney’li “Centilmen”le (2010), gerilimli casusluk serüveni “İnsan Avı”nı (2014) imzaladı yönetmen Corbijn. ‘Life’ 7 Tıpkı Joy Division grubunun genç yaşta intihar eden solisti Ian Curtis’in dramatik hikâyesini anlattığı “Kontrol”deki gibi yine biyografik takıldığı “Life”ta da, Quaker mezhebinden halasıyla eniştesinin Indiana’daki çiftliğinde büyümüş, Actor’s Staudio’dan yetişerek sadece 3 filmi (East of EdenCennet Yolu, Rebel without a CauseAsi Gençlik, GiantsDevlerin Aşkı), hali tavrı, yakışıklılığı ve daha 24 yaşındayken son sürat sürdüğü arabasıyla intihar gibi trajik ölümüyle 1950’lerin asi gençlik sembolüne dönüşmüş James Dean’in büyük bir Hollywood efsanesi olmazdan önceki saf, deli dolu, başına buyruk takıldığı, Los Angeles’daki ünsüz gençlik günlerini ele almış Corbijn, Jimmy’nin rica minnet çekip Life dergisinde fotoğrafla rını yayımlatan foto muhabiri Dennis Stock’la olan arkadaşlığı aracılığıyla. Nicholas Ray, Elia Kazan gibi yönetmenlerin, Ben Kingsley’in canlandırdığı Warner Bros’un patronu Jack Warner gibi yapımcıların da boy gösterdiği filmin en büyük ‘eksi’si, kırmızı halılı, şatafatlı Hollywood galalarından hiç hazzetmeyen, Pier Angeli’ye de körkütük âşık Jimmy rolü için seçilmiş genç ama hımbıl ve yeteneksiz Dane DeHaan’ın hem fiziksel hem de oyunculuk bakımından yetersizliğiydi bence. Çektiği Jimmy fotoğraflarıyla ünlenerek sonradan Magnum’un fotoğrafçısı olacak Dennis Stock rolündeki Robert Pattinson’un sürüklediği “Life”la bu kez alışılmış biyografik ve dönem filmi klişeleriyle doluşturulmuş sıradan bir iş çıkarmış yönetmen Corbijn. Kadın kameraman Charlotte Bruus Christensen’in görüntüleriyle Owen Pallett’in müzikleri ve dönemi nispeten yansıtan dekorkostümleriyse “Life”ın artılarıydı. Sempatik ve özgün bir film: ‘Ben, Earl ve Ölen Kız’... ‘Mantıksız Adam’ Bu hafta 6 film gösterime giriyor ackie Chan’ın başrolünde oynadığı “Ejder Kılıcı”, Oskar Ödüllü yönetmen Alejandro Amenabat’ın gerilim dolu filmi “Korku Terapisi” ve Türk filmlerinden “Hayat Öpücüğü” bu hafta seyirciyle buluşacak. Daniel Lee’nin yönetmenliğini yaptığı Çin yapımı “Ejder Kılıcı” iki bin yıl önce geçen tarihi olayları ele alıyor. Filmin başrollerini ise Jackie Chan ve Adrien Brody paylaşıyor. J ‘Korku Terapisi’ Yönetmen Alejandro Amenabat’ın “Korku Terapisi” filminin başrolleri ise Emma Watson ve Ethan Hawke. Yönetmenliğini Ömer Uğur’un üstlendiği “Geniş Aile: Yapıştır” filminin başrollerinde Ufuk Özkan, Fırat Tanış gibi isimler yer alıyor. Şenol Sönmez’in yönettiği, Ali Sunal, Hatice Şendil’in oynadığı “Hayat Öpücüğü” bu hafta izleyiciyle buluşacak filmler arasında. Yönetmenliğini Woody Allen’in yaptığı “Mantıksız Adam” filminin başrollerini Jamie Blackley ve Joaquin Phoenix paylaşıyor. Robert Zemeckis’in yönettiği “Tehlikeli Yürüyüş” filminin oyuncuları ise Charlotte Le Bon, Joseph Gordon. l Kültür Servisi ayatta kimseyle duygusal bağ kurmamayı önemsemiş, okuldaysa hiç göze batmaksızın, sadece birlikte 7. sanat klasikleriyle dalga geçen, matrak kısa filmler çektiği, çocukluk arkadaşı Earl’le (JJ Cyler) vakit geçiren, ergenliğin engebeli arazisindeki lise son sınıf öğrencisi Greg’in (Thomas Mann) birinci tekil şahıs ağzından anlattığı büyüme, dostluk ve insanlık hikayesi “Me and Earl and The Dying GirlBen, Earl ve Ölen Kız”sa, seyretmekten hiç ummadığım kadar keyif aldığım, hınzırca kotarılmış, hayli esprili, eğlenceli, neşeli ve bir o kadar da hüzünlü, duygu yüklü, dokunaklı bir Amerikan bağımsız yapımı çıktı. Klaus Kinski’li “Aguirre”den (W. Herzog) “Serseri Aşıklar”a (J. L.Godard),“400 Darbe”den (F. Truffaut) “Yedinci Mühür”e (I. Bergman) ve “Venedik’te Ölüm”edek (L.Visconti) Avrupa kökenli kimi sinema başyapıtlarına ve bol bol parodimsi göndermelerle bezeli, farklı ve alaycı anlatımıyla seyirciy H le anında samimi bir ilişki kuran, Jesse Andrews’in aynı isimli, çok satan romanından uyarlanmış bu film son Sundance festivalinden jüri büyük ödülüyle seyirci ödülünü kazanarak dönmüş, odağına 7. sanat tutkusunun yerleştirildiği, sıradışı, görülesi bir film kısacası. Annesince kan kanserine yakalanmış, artık günleri sayılı, aile dostlarının kızı Rachel’a (Olivia Cooke) destek olmaya ve yarenlik etmeye zorlanan Greg’in gerçek dostluğun anlamıyla önemini kavrayacağı bir süreci perdeye taşıyan “Ben, Earl ve Ölen Kız”, yönetmen Alfonso GomezRejon’un da ikinci uzun metrajı. Trajik aşk masallarının beylik kalıplarıyla da sürekli dalgasını geçen GomezRejon’un seyir zevki yüksek anlatımı, ergen Varoluşçu karakterleri, pek yerinde duramayan kamerası ve genç oyuncularıyla, o alışılmış, basmakalıp gençlik filmlerinden ayrılan “Ben, Earl ve Ölen Kız”, çok sempatik ve olabildiğince özgün bir bağımsız film sonuçta. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear