29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 8 Ekim 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 12 İSTANBUL’DA GÖZALTINA ALINAN HDP’LİLERE İŞKENCE İDDİASI: 1 Kasım, 7 Haziran’ın tekrarı olacak mı? aygın bir söylenti ve o söylentiye dayanan yaygın bir beklenti var: AKP (aslında Tayyip Erdoğan demek gerek) 7 Haziran seçimlerinin sonucunu beğenmeyip ülkeyi bir “tekrar seçim”e zorladı ama 1 Kasım’da sonuç değişmeyecek ki... Sahiden öyle mi olacak dersiniz? Bu konuda herhangi bir bilimsel kanıt görmedik. Galiba böyle bir kanıt da olamaz. 7 Haziran seçimlerindeki sonucun 1 Kasım’da tekrarlanacağını söyleyenler bir dileğe, bir temenniye yaslanıyorlar. Tuhaf olan şu ki bu dilek sanki gerçeğin kanıtı imiş gibi yayılıyor ve özellikle CHP ve kısmen HDP saflarında tehlikeli bir tembelliğe yol açıyor. Oysa 7 Haziran’da 258 milletvekili ile yetinmek zorunda kalan ve böylece tek başına hükümet kurma alışkanlığından da vazgeçmek zorunda kalan AKP 1 Kasım’da ağırlığını kıl payı milletvekili kaybettiği bölgelere vermeye kararlı gibi. AKP’nin 7 Haziran seçimlerindeki aday listesi ile 1 Kasım’daki liste arasındaki fark, bu kıl payı farkı kendi lehine çevirme hedefinin kanıtlarından biri. 7 Haziran’da “Odunu koysam seçilir” şımarıklığına kendini kaptıran AKP bu seçimler için yerel ağırlığı olan, bölgelerinde tanınan adayları ön sıralara yerleştirdi. 258’den 276’ya sadece 18 fark var. Haydi, Meclis Başkanı’nın oy kullanamayacağı hesabıyla 1 milletvekili daha ekleyelim: 19. AKP 19 milletvekili daha kazanma hesabına ağırlık veriyor ve seçim kampanyasının ağırlığını da kıl payı kaybettiği illere yöneltiyor. Mesela 2 milletvekili çıkardığı Çankırı için özel bir çaba göstermesine gerek yok. Çünkü orada açık ara ile 2 milletvekilinin ikisini de kazandı. Buna karşılık Orta Anadolu’da ve Karadeniz kıyısında MHP’ye; Kürt illerinde de HDP’ye epey milletvekili kaptırdı. Bunları geri alabilir mi? Güneydoğu Anadolu’da geri alması bir yana zar zor da olsa çıkardıklarını kaybetmemesi bile mümkün değil gibi görünüyor. Cizre, Nusaybin, Yüksekova’da olup bitenlerden sonra Kürt yurttaşların oy desteği AKP açısından yok sayılması gereken oylar bölümüne yazılsa gerek. Ancak HDP’nin sadece 500 oy farkla bir milletvekili kazandığı Kocaeli için aynı öngörüyü yapabilir miyiz? Ve milletvekili çıkaran illere titiz ve ayrıntılı göz atarsak Kocaeli’nin tek örnek olmadığını görürüz. Yani “Nasıl olsa 7 Haziran seçim sonucu 1 Kasım’da da tekrarlanacak” temelsiz yargısı sahiden de tehlikeli sonuçlar doğurabilir; karşımıza kıl payı seçim bölgelerini iyi kullanıp, kıl payı ile de olsa tek başına hükümet kuracak iskemle sayısına ulaşmış bir AKP çıkabilir. Bu konuda iki genç akademisyen, Bert Azizoğlu ve Onur Altındağ titiz bir çalışma yaptılar. Cumhuriyet de bu çalışmayı yayımladı. Atladıysanız ya da gözünüzden kaçtıysa http://www.cumhuriyet. com.tr/koseyazisi/382925/Secimdesonucudegistirecek10kritikbolge.html linkini tıklayıverin. Seçmen olarak uykunuz kaçabilir. Ama daha önemlisi AKP’yi geriletmeyi bir demokrasi ödevi gören yurttaşlardansanız 1 Kasım’a 23 gün kala ne gibi zorlu görevlerin sırtınızda olduğunu da görürsünüz. Y Emziren bir anneyi daha çok dövdüler stanbul’da 2 Ekim’de gözaltına alınan HDP Bağcılar İlçe Yöneticisi Sabiha Bozan, gözaltında işkence gördüklerini söyleyerek, “Perdeleri kapatıp arabada bize işkence ettiler. Çocuğunu emziren bir kadın arkadaşımız kendisine şiddet uygulayan polise ‘Vurma, çocuk emziriyorum’ dediğinde ‘bir de çocuk mu doğurdun’ diyerek dövdü” dedi. Gözaltına alınan HDP’li yöneticilerden 15’i tutuklanmıştı. Serbest bırakılan HDP’liler yaşadıklarını DİHA’ya anlattı. HDP Bağcılar İlçe Yöneticisi Sabiha Bozan, gözaltı sırasında yaşadıkları işkencelerin 90’lı yılları aştığını dile getirerek, şöyle konuştu: “Ters kelepçeyle hastaneye götürüldük. Perdeleri kapatılan çevik kuvvet aracında yaklaşık 10 kadın polisin işkencesine maruz kaldık. Bize, ‘Dağa çıkın, Kobane’ye gidin’ diye bağırıyorlardı. Çocuğunu emziren bir kadın arkadaşımız ‘Bana böyle vurma ben çocuk emziriyorum’ dediğinde ‘Demek çocuk emziriyorsun. Bir de çocuk mu doğurdun’ diyerek dövüldü. Er 2 Ekim’de gözaltına alınan HDP yöneticisi Bozan, işkence yapıldığını iddia ederek, “Çocuğu olan arkadaşımız ‘vurma’ deyince polis ‘Bir de çocuk mu doğurdun’ deyip dövdü” dedi İ kek polisler izliyordu. Emniyet’te, “’Abdullah Öcalan talimat verdi. Vatanı bölmek için DTK’yi kurdunuz’ diye suçlandık. Bir polise ‘Senin annen yerindeyim’ dediğimde, ‘O kafanı kaldırırsan boynunu koparırım’ karşılığını verdi. Suç duyurusunda bulunacağız. ” ‘Hakaret ve sözlü taciz’ ‘90’lı yılları aştı’ Perihan Yokuş, dışarıya seslerinin gitmemesi için müziğin son ses açıldığını ifade ederek, kadın polislerin, “Devletin koltuğuna başınızı, sırtınızı dayamayın”, “Sesiniz neden çıkmıyor? Bağırın ki biz de daha iyi dövelim” gibi sözlü tacizlerine maruz kaldıklarını ifade etti. Müzeyyen Açış da, operasyonda savaşta esir alınanlar gibi gözaltına alındıklarını, kendilerine İstiklal Marşı’nın okutulmak istendiğini belirterek, “Sizi yaşatmayız. Öldürüp atarız” diye tehdit edildiklerini de ifade etti. Zeynep Arslan ise “Annelere ‘Sen niye başörtü takıyorsun sanki inancın mı var’ gibi türlü türlü hakarette bulundular. Bize ‘Kandil’e çocuk yetiştiriyorsunuz’ diyerek şiddet uyguladılar” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet İstanbul’da geçen günlerde düzenlenen operasyonda 15 kişi tutuklanmıştı. Şakakta ‘namluyla’ gazetecilik yapmak Kürt illerinde gazetecilik yapanlar, ‘kafaya dayanan silahlar’, oralarda normalleşmiş gazetecilik hallerini anlatıyor iyarbakır’da günlerin sıcağı ardına yağmur boşalmak üzere, dün sabah 11.00. Mor gökyüzünün altında, “Özgür Gazeteciler CemiPINAR yeti” pankartı arkasında ÖĞÜNÇ Gültan Kışanak diyordu ki “O silah tek bir gazetecinin kafasına dayanmadı. Herkesin haber alma hakkına, hepimizin alnına dayandı”. Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı, Kürt siyasetinin en bilinen simalarından Kışanak, muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan tecrübesiyle, aslen gazeteci kimliğiyle orada bulunduğunu söylüyordu. Söyleşilerinde hep bunu da ekler, aslen gazeteci görür kendisini. Silvan’da sokağa çıkma yasağının sürdüğü günlerde, sivil giyimli bir polisin “Çekmeyeceksin” diyerek Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Serhat Yüce’nin başına silah dayadığı anın görüntülerini görmüştü Türkiye. Nasıl? Orada bulunan Özgür Gün TV muhabiri Murat Demir’in kaydetmesi sayesinde. Şaşıranlar oldu. Bu ilk miydi ki? Kışanak’ın dediği gibi herkes alnında soğuk bir namlu hissetmiş miydi hakikaten? Kürt medyası için çalışan Kürt, Türk gazetecilerin mesleklerini yapmaktan dolayı yaşadıkları sistematik psikolojik ve fiziksel şiddet, “dışarıdan” ne kadar kavranabiliyordu? Yine aynı hesaptan ceset fotoğrafları Diyarbakır Bismil’de önceki gün saat 12.00’den itibaren Ulutürk, Dumlupınar, Fırat ve Tekel mahallelerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürüyor. Valilik, operasyonlarda 4 PKK’linin öldürüldüğünü açıkladı. “@JITEM” adlı bir hesaptan öldürülen 4 kişiye ait olduğu belirtilen parçalanmış ceset fotoğrafları servis edildi. Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı de, cenazenin araca bağlanıp sürüklenmesi suç olduğunu belirtti. TBB yaptığı açıklamada, “Bu görüntüler doğru ise; yapılan, görevi kötüye kullanma (TCK 257) ve ölüye hakaret (TCK 130) suçlarına vücut vermektedir. Sorumlularının hak ettikleri ceza ile cezalandırılmalarına engel olunmamalıdır” denildi. l MAHMUT ORAL D Polisin ‘çekmeyeceksin’ diye başına silah dayadığı muhabir Serhat Yüce (ortada) ve o anı görüntüleyen muhabir Murat Demir’le (sağda) görüştük... girmiş yani. Ama diyor ki “İster süreç olsun, ister fanusa koysunlar, fark etmiyor. Farklı düzeyde sana yaşatıyorlar.” Malum görüntüleri kaydeden kameraman Murat Demir de dört yılda çok şey görmüş. Örneğin “O objektif arkaya dönerse sıkarım” cümlesini daha bir hafta evvel DİHA baskınında, üstelik aynı polislerden işitmiş. Bunun görüntüsü olmadığı için infial uyandırmıyor. Ya da açlık grevleri sırasında Esenyurt’ta, birkaç gencin gözaltına alınışını çektikten sonra yaşadıkları... Belki okuyana aksiyon filmi gibi geliyordur, son dönemde çok duydukları “Üç saniyeniz var, tarayacağım” anonsları... Ama mühim de bir dönüşümü işaret ediyor: “Eskiden ‘önlem al’ anonsuyla gaz maskelerini takardı polisler. Ben artık gaz görmüyorum, bitti. Eskiden gazın çıktığı yerlerde artık silah çıkıyor.” net duymaları hissettiriliyormuş. Geçen haftalarda büroya yakın bir yerdeki çatışma gerekçe gösterilerek, İŞTE O hukuki dayanağı şaibeli, zaten KARE doğrudan silahlarla içeri girilen bir baskın yaşadı DİHA. O gün kırılan dökülenler onarılmış. Telefonda dikkat ederek konuşma, akşam işten çıktıklarında Akrep farıyla yürüme, hep izleniyor olma halleriniyse kanıksamışlar. KCK yöneticisinden ateşkes sinyali KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, Özgür Gündem’de “Yargılanma zamanı yakın” başlıklı yazısında çatışmasızlık sinyali verdi. Hozat, “Erdoğan ve Davutoğlu yönetimi, Kadınlar, Kürtler öncülüğünde Demokratik Özerklik inşasıyla ve HDP’nin 1 Kasım’da elde edeceği ikinci zaferle tarihi yargılama sürecine girecektir. Özgürlük Hareketi, HDP’nin 1 Kasım’daki büyük zaferine daha fazla katkı sunmak için tekrardan tarihi bir tutum takınarak AKP’nin planlarını bir kez daha boşa çıkaracak ve gereken hesabı soracaktır” dedi. Operasyonlarda camilerin, türbelerin, mezarlıkların bombalandığını, cenazelere işkence yapıldığını belirten Hozat, “Erdoğan, DAİŞ’in yanı sıra Hitler, Mussolini, Saddam benzeri tarihte bilinen birçok anlışanlı diktatörler gibi çok büyük savaş suçları işliyor” diye yazdı. 23 öğretmeni rehin alıp propaganda yaptılar ŞIRNAK: Silopi’de dün Cumhuriyet İlk ve Ortaokulu, Gazipaşa İlkokulu, Sevgi İlkokulu ve 23 Nisan Ortaokulu’na gelen silahlı bir grup YDGH’li 23 öğretmeni rehin aldı. Öğretmenleri, hendeklerin kazıldığı mahallelere götüren YDGH’liler, örgüt propagandasının ardından serbest bıraktı. Silopi’de 8 mahallede, dün akşam saat 20.00’den itibaren, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. HAKKÂRİ: TSK, Şemdinli’deki Aktütün Hudut Tabur Komutanlığı’na 3 ayrı bölgeden eşzamanlı olarak PKK’liler tarafından sızma girişiminde bulunulduğunu açıkladı. Açıklamada, askeri birlikler tarafından girişimin önlendiği ve 10 PKK’linin öldürüldüğü belirtildi. Valilik de Yüksekova’da 3 PKK’linin öldürüldüğünü belirtti. MERSİN: Mersin Press gazetesinin matbaası önceki akşam TUHADFED’e ait el ilanları nedeniyle Terörle Mücadele Şubesi tarafından basılarak gazetenin sahibi gözaltına alındı. Gazetenin sahibi Deniz Çağlar ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. ‘Ne zorunuz var?’ DİHA editörlerinden Dicle Müftüoğlu karşımda. 2012’de bir tecavüz haberi için Şırnak’a giderken bulunduğu araç polisin sıkıştırmasıyla kaza yaptı, boynu kırılan Müftüoğlu tam bir yıl yattı. Kasten yapıldığını söylüyor. İyileştiğinde devam etmemeyi değil, Şırnak’ta neden beyin cerrahi bölümü yok, bunun haberini yapmalıyız, diye düşünmüş sadece. Yedi yıldır DİHA’da, benzer tecrübelerle çalışan Ömer Çelik, “Ne zorunuz var?” diye soranlara, “Hepimizin vicdanı var” diyormuş. Böyle zamanlarda mesleki dayanışmanın önemini vurguluyor, “En azından galiba artık insanlar durup düşünüyor” diye devam ediyor. Ne acı ki bu bile merhale. 90’lardan beri Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat’tan Ferit Köylüoğlu ise, “Yaşadıklarımız Batı’dan biraz daha anlaşılabiliyorsa, Tayyip Erdoğan yüzünden olabilir” diyor kinayeyle, “baskı birleştiriyor.” l DİYARBAKIR Üç saniyeniz var... Serhat Yüce ve Murat Demir’e “Ya o görüntüler olmasaydı?” diye sordum. Yüce, “Herhalde biz suçlu çıkardık” dedi gülerek. Hükümete yakın medya tarafından ikisine yönelik yürütülen kampanya ise, bu gazetecilik geleneği kadar eski: Onlar zaten gazeteci değil! Gazete binalarının bombalanması, tutuklamalar, tacizler, işkenceler, sansür ve hatta faili meçhul cinayetler, “Özgür Medya”nın Türkiye’deki tarihine denk. Konuştuğumuz gazeteciler benzer cümleler kuruyor, bu işe giren herkes kendini neyin içinde bulacağını seziyor baştan. Yüce’ninki gibi “görüntüsü” kaydedilememiş onlarca hikâye biriktirmiş her biri. Özgür Gün TV’nin Türkçe haber editörü Cuma Daş, Özgür Gündem tecrübesiyle birlikte daha üç yıldır gazeteci, çatışmasızlık döneminde bu âleme Afyon’da sekiz öğrenciye linç girişimi Afyonkarahisar’ın Bayat ilçesinde bir grup genç, PKK yandaşı olduğunu iddia ettikleri 8 üniversite öğrencisine saldırdı. Afyon Kocatepe Üniversitesi Bayat Meslek Yüksek Okulu’nda öğrenim gören 8 öğrenci ile bir grup genç arasında önceki akşam tartışma çıktı. Öğrencilerin PKK yanlısı olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hakaret ettiğini öne süren grup, öğrencilere saldırdı. Kaçan öğrenciler, İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne sığındı. Grup, emniyet önüne gelerek gençlerin kendilerine verilmesini istedi. İkazlara rağmen dağılmayan kalabalığa polis müdahale etti. Olaylar önceki gece geç saatlere kadar sürerken, öğrencilerin dün sabah ilçeden çıkarıldığı öğrenildi. l AFYONKARAHİSAR / Cumhuriyet Bazılarına ‘lütfenli’ anons Altı yıldır gazetecilik yapan 27 yaşındaki Serhat Yüce, o hadisenin yaşandığı gün kendisine Anadolu Ajansı muhabirlerini kerteriz aldığını söylüyor. Onları çalışırken gördükten sonra görüntü almaya karar vermişler. Bu ikili standartın aynı haber için, aynı yerde çalışan gazetecilerin bir kısmına “Lütfenli” anonslar yapılırken, onlara telsizle vurulmasına kadar vardığını söylüyor. Genel bir şikâyet de Kürt medyasının haberlerinin imzasız, logosuz kullanma meylinde olan anaakım medyaya dair. Hatta haberlerini kullandıkları için min ırnak Cizre’de 6 13 Eylül arasında süren ve 21 kişinin yaşamını yitirdiği sokağa çıkma yasağı ve operasyon sırasında vücuduna isabet eden kurşunla yaralanan 6 çocuk annesi Mülkiye Geçgel (48), Batman Devlet Hastanesi’nde yapılan ameliyatın ardından taburcu edildi. Tedavisi Şırnak Devlet Hastanesi’nde süren Geçgel tekrar ameliyata alındı. Ameliyatta kalbi duran Geçgel, kurtarılamadı. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet CİZRE’DE 22. ÖLÜM Ş C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear