19 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 31 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE 14 KÜLTÜR Dünyanın önde gelen aydınlarından, ‘İsrail’i silahlandırmaya derhal son verin’ çağrısı ‘İsrail’e silah satmayın’ u Nobel Barış Ödüllü insan hakları savunucularının kaleme aldığı açık mektuba Slavoj Zizek, Etienne Balibar, Roger Waters, Noam Chomsky, Alice Walker, Mira Nair gibi düşünür, sanatçı ve yazarlar da imza attı. Kültür Servisi Aralarında pek çok Nobel Barış Ödülü sahibi, ünlü sanatçı, müzisyen ve yazarların da bulunduğu aydınlar, Gazze’de Filistin halkına karşı saldırılarını sürdüren İsrail’i silahlandırmanın durdurulması, İsrail’e karşı askeri ambargo uygulanması için çağrıda bulunan bir açık mektup yayımladı ve imza kampanyası başlattı. Kampanyanın önderliğini Güney Afrikalı toplumsal haklar aktivisti Başpiskopos Desmond Tutu, Arjantinli insan hakları savunucusu, ressam ve heykeltıraş Adolfo Perez Esquivel, ABD’li siyasal aktivist Jody Williams, Kuzey İrlandalı barış aktivistleri Mairead Maguire ve Betty Williams, Guatemala’nın yerli halklarının hakları için verdiği mücadeleyle tanınan ABD’li yazar Alice Walker, Fransız düşünür Etienne Baliba, Hintli sinema yönetmeni Mira Nair, ABD’li dilbilimci, filozof ve siyasal yorumcu Noam Chomsky, Pink Floyd’un kurucularından ünlü müzisyen Roger Waters, oyun yazarı Caryl Churchill, ABD’li rap’çi Boots Riley de destek verdi. “Derhal harekete geçin” çağrısında bulunulan açık mektupta, “İsrail, bir kez daha, özellikle kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nde tutsak Filistin halkına karşı tekmil askeri gücüyle insanlık dışı ve gayrimeşru bir saldırı başlatmıştır. İsrail’in böylesine yıkıcı saldırılara fütursuzca kalkışabilme gücü, dünyanın çeşitli ülkelerindeki suç ortağı hükümetlerle sürdürdüğü geniş uluslararası işbirliği ve silah ticaretinden kaynaklanmaktadır” denildi. Açık mektupta, söz konusu hükümetlerin, İsrail’e silah satarak ve İsrail’in askeri teknolojisini geliştirmesine katkıda bulunarak, bu ülkenin askeri saldırılarına, insanlığa karşı işlediği ve işleyebileceği savaş suçlarına açıkça destek verdiği vurgulandı. (#StopArmingIsrael) Kadın Cinayetlerine Davetiye Kadınlar herkes içerisinde kahkaha atmayacak. Kadınlar gülmeyecek. Kadınlar akşam sokağa çıkmayacak. Hamile kadınlar hiç sokağa çıkmayacak, göze görünmeyecek. Kadınlar evleri dışında çalışmayacak. Kızlı erkekli bir arada olunmayacak. Kadınlar en az üç çocuk doğuracak. Tanrım ne günlere kaldık! “Yetmez ama evet”çiler, Bülent Arınç’ın şu sözlerini tekrar tekrar okumalılar: Okusunlar ki daha ne kadar yetmez kafalarına dank etsin. “Ahlaken bir geriye gidiş var. Hayâ meselesi çok önemlidir. Hayâ, utanma duygusu. ‘Yüzüne baktığın zaman yüzü kızarıyorsa’ hadisi şerif öyle diyor, hayâ güzeldir. Kadında olsa daha da güzeldir. Nerede öyle yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğebilecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolü, hayâ sembolü kızlarımız. İffet çok önemli. Sadece bir isim değil. Kadın için de bir süstür iffet. Erkek içinde bir süstür. İffetli olacak. Erkek de olacak. Zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Çocuklarını sevecek. Kadın ise o da iffetli olacak. Mahremnamahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın.” Evet ahlaken bir geriye gidiş var. Bu konuda haklıdır. Ama ahlaken geriye gidiş kadınlarla ilgili değil. Ahlaken geriye gidiş, yöneticilerin gözümüzün içine baka baka yalan söylemesidir. Bugün söylediğinin tersini yarın söylemesidir. Söylemiyle eyleminin farklı olmasıdır. Ahlaken geriye gidiş, hırsızlık yapıp yapmadım demektir. Talana soyguna göz yummaktır. Kanıtlanmış hırsızlığın, talanın üstünü örtmektir. Sorumluları saklamak, korumaktır. Ahlaken geriye gidiş, dini siyasete ve kişisel çıkarlara alet etmektir. Hukuku yok saymaktır. Devleti yönetenlerin dün bu davanın, bugün şu davanın savcısıyım demeleridir. Ahlaken geriye gidiş kadınlara karşı ayırımcılık yapmaktır. Onu sömürmektir. Evet hayâ meselesi, yani insanın utanma duygusuna sahip olması ya da olmaması çok önemlidir. Ancak, Bülent Arınç, millete ahlak dersi vermeye kalkışmadan önce, partisindeki yoldaşlarına örneğin Egemen Bağış’a, Muammer Güler’e, Zafer Çağlayan’a bu çok önemli hayâ meselesini sorması gerekirdi... Ya da ne bileyim, IŞİD’in vahşetine karşı tek sözcük edemeyenlerin hayâ meselesini sorgulamalıydı... Kadına karşı şiddetin her gün arttığı bir ülke burası. Kadın cinayetlerinde dünyanın önde gelen ülkelerinden biriyiz. Son on yıldır dayatılan baskılar, hükümetin söylemi, eylemi ve oluşturduğu örnekler muhafazakârlığı yoğunlaştırdıkça kadınlar daha çok öldürülüyor, daha çok tehdit altında yaşıyor. Başbakan Yardımcısı bundan hiç mi utanmıyor? Hani hayâ meselesi? Bülent Arınç, 2014’ün ilk 6 ayında 139 kadının öldürüldüğünü bilmez mi? (Taciz, tecavüz sayılarına girmiyorum) Bu vahşeti durdurmak için sayısız kadın örgütlerinin verdiği mücadelenin hiç mi farkında değil? Çıkarılan yasalarla hükümetin uygulamaları arasındaki çelişkiyi hiç mi görmüyor!. Karısını, eski karısını, eski sevgilisini öldüren heriflerin; küçücük kız çocuklarına tecavüz edenlerin nasıl “iyi halden” sıyırdığını, neredeyse cezasız kaldıklarını hiç duymadı mı? Bunlar karşısında “hayâ meselesi” hiç aklına gelmedi mi? Bülent Arınç’ın bu talihsiz “ahlak dersi”, ne hafife alınacak, ne de “boş verin, günden değiştiriyorlar işte” deyip geçebileceğimiz bir şey... Bu konuşma benim için, sadece ve sadece, daha çok kadın cinayeti, daha çok zulüm ve baskı için çıkarılmış bir davetiyedir! Rigoberta Menchu gibi Nobel Barış Ödülü sahiplerinin yaptığı belirtildi. Kampanyaya Sloven filozof Slavoj Zizek, ‘Fikren ve ruhen uyuşamadık’ Karşıyaka Belediyesi, Filarmoni Orkestrası’nın şefi Gürer Aykal’la sözleşmesini sonlandırdı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Karşıyaka Belediyesi Filarmoni Orkestrası’nın şefi Gürer Aykal’ın sözleşmesi sonlandırıldı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Menderes Türel, Uluslararası Antalya Piyano Festivali’nin eski sanat yönetmeni Fazıl Say’ın yerine, kasım ayında yapılacak 15’inci festival için Orkestra Şefi Gürer Aykal’la anlaşmış, bu da tepkilere neden olmuştu. Fazıl Say tepkisini sosyal medya üzerinden belirtmiş, iki orkestrası olan bir kentte yeni bir orkestra kurmanın diğer ikisinin kapanması anlamına geleceğini belirterek Aykal’ı eleştirmişti. Bu krizin ardından Karşıyaka Belediyesi de Karşıyaka Belediyesi Filarmoni Orkestrası’nın kurucusu ve şefliğini de yapan Gürer Aykal’la sözleşmesini sonlandırdı. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın, Aykal’la çalışmama kararını alırken “Fikren ve ruhen uyuşamadık” dediği de öğrenildi. Ahlaken geriye gidiş Hayâ meselesi Ünlü İngiliz müzik grubu Beyrut’taki Filistin mülteci kampı yararına konser verdi Massive Attack’ten Filistin’e destek u Beyrut’ta bir konser veren Massive Attack’ten Robert Del Naja ve Grant Marshall, Gazze’de saldırı altındaki Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar. süre önce Suriye’de ölümden dönerek gelen, ama burada çok ağır koşullarda yaşayanlar. Onlar pek çok kez mülteci oldular; ilkin 1948’de ve yine Suriye’deki Filistin kamplarının yok edilmesinden sonra... 1948’den bu yana Lübnan’da yaşayan Filistinlilere de dikkat çekilmeli. Burada tanıştığımız bütün gençler Suriye’de değil Lübnan’da doğmuşlar ve hepsi de evlerine dönmeyi bekliyor.” Massive Attack grubu üyeleri, bugün Gazze’deki Filistin halkıyla da dayanışma içinde olduklarını belirterek “Aslında onların çoğu da mülteci; onurlu ve güzel hayat yaşama hakları var” dediler. Robert Del Naja ve Grant Marshall, Birleşik Krallık vatandaşları olarak kendi ülkelerinin Ortadoğu’nun bugünkü durumunun biçimlenmesinde oynadığı rolün farkında olduklarını, pek çok insan gibi kendilerinin de şiddet ve baskıya karşı barış ve adalete inandıklarını açıkladılar. Kültür Servisi Ünlü İngiliz müzik topluluğu Massive Attack’in üyeleri, Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyindeki Burj el Barajneh Filistin mülteci kampını ziyaret ederek tüm mültecilerin “onurlu ve güzel bir hayat yaşama” hakkı olduğunu söylediler. Lübnan’da, gelirinin bir bölümü, özellikle Suriye’deki iç savaştan kaçan Filistinliler için kurulmuş olan mülteci kampındaki gençlik merkezine aktarılacak bir konser veren Massive Attack grubundan Robert Del Naja ve Grant Marshall şu açıklamayı yaptılar: “Bugün üç grup Filistinli göçmenden söz edebiliriz. Birincisi, kısa bir CİHAT BURAK’IN TABLOSUNUN ADININ TALİMATLA DEĞİŞTİRİLMESİ ŞAŞKINLIK YARATTI ‘Aliye’ydi, ‘Fahrelnisa’ oldu! Kültür Servisi Ressam Cihat Burak’ın Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi koleksiyonunda bulunan ve uzun yıllardır sergilenen “Aliye Berger Portresi”nin adının “Fahrelnisa Zeid Portresi” olarak değiştirildiğinin iddia edilmesi kafalarda soru işareti uyandırdı. Konuyla ilgili doyurucu bir açıklama yapılmaması ve müze yetkililerinin isim değişikliğinin “talimatla” yapıldığını belirtmekle yetinmeleri sanat çevrelerinde şaşkınlıkla karşılandı. Habertürk’ten Murat Gürgen’in haberine göre, Cihat Burak, 1970 yılında yaptığı portreden, yaşamı ve yapıtlarını anlattığı kitabında da “Aliye Berger Portresi” olarak Bu arada, Burak’ın tablosunu yakından bilen uzmanların gazetemize verdiği bilgiye göre, ünlü ressamın büyük olasılıkla Aliye Berger’in Narmanlı Hanı’ndaki atölyesinde yapmış olduğu portrede, Berger babası Şakir Paşa’nın tahtı andıran koltuğunda otururken görülüyor. Yine uzmanlar, Cihat Burak’ın Aliye Berger’i tanıdığını, ancak Fahrelnisa Zeid’i hiç tanımadığını vurguluyorlar. Fahrelnisa Zeid ile Aliye Berger, devlet adamı Kabaağaçlı Mehmet Şakir Paşa’nın kızları. 1901 doğumlu Fahrelnisa Zeid tablolarıyla, 1903 doğumlu Aliye Berger de gravürleriyle Türkiye’nin en önemli sanatçıları arasında. Penelope Cruz ve Javier Bardem’den AB’ye açık mektup KAMİL KÜLTÜR MASARACI l ÇİZİK ‘Soykırıma ilgisiz kalmayın’ Kültür Servisi Aralarında Oscarlı iki oyuncu Penelope Cruz ve Javier Bardem ile Oscar ödülü sahibi ünlü yönetmen Pedro Almodovar’ın da bulunduğu pek çok İspanyol film yıldızı, sinema yönetmeni, müzisyen ve yazarı, İsrail’in Gazze Şeridi’nden Filistinlilere karşı yürüttüğü saldırıları bir açık mektupla lanetledi. İsrail’in saldırılarını “soykırım” olarak niteleyen İspanyol sanatçı ve yazarlar, Avrupa Birliği’ni de “sivil Filistinlilerin karadan, denizden ve havadan bombalanmasını lanetlemeye” çağırdılar. Açık mektupta, “İsrail’in kuşatması ve saldırısı altındaki Gazze dehşet dolu günler yaşıyor. Evleri yok edilen Filistinliler sudan, elektrikten ve hastanelere, okullara ve tarlalara ulaşma olanağından yoksun bırakılırken, uluslararası topluluk hiçbir şey yapmıyor” denildi. söz etmiş; ayrıca araştırmacı Taha Toros’un 2002 tarihli bir makalesinde Aliye Berger’in yaşamından söz ederken Cihat Burak’ın söz konusu tabloyu yapmasına tanıklık ettiğini söylemiş olmaları da kafa karışıklığı yarattı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear