22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada 250 gazeteci izledi töreni. Bu noktaya nasıl ulaştığını kısaca belirtmek gerekirse; RTE, 1923’te kurulan laik Cumhuriyetin yerine kafasındaki din eğilimli eski dediği,1923 Cumhuriyeti ile yaratanları ve eserlerini kökünden silmeyi temel yapan bir amaçla 2002’de tek başına iktidara geldi. 12 yıllık süreçte, halktan, başka nedenler sıralayarak, asıl amacının üstünü örttü, gizledi, seçimleri kazandı. Ta ki 2014’e varıncaya dek... Sırasıyla öncelikle laik, Atatürk devrimlerinin savunucusu TSK’yi ya darbe girişimlerinin ocağı olduğunu savunarak ya da önüne gelen her fırsatta bu kadrolardan temizleyerek“özelleştirdi”... İkinci hedefi medya idi. Devletin bütün olanaklarını kullanarak bağımsız ve 1923 Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine sadık medyayı vergilerle, yazarlarını hapsederek korku çemberi içine aldı. Susturdu! Kendine bağlı yandaş ya da yalaka denilen TV ve gazetelerden kurulu bir medya ordusu yarattı. Sıra emrine alamadığı, dilediği gibi hem savcılık hem de yargıçlık yapamadığı yargıya gelince... Önce 17 Aralık’taki rüşvet olaylarını aydınlığa çıkaran yargıya, hükümete darbe girişimleri düzenleyicilerinin bir aracı olmakla itham ederek ilk darbeyi vurdu. Çankaya yokuşuna adım attığı sırada, bir sözünü iki etmeyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a 105 maddelik bir yargı paketi hazırlattı. Ne yazık ki bu tasarı Meclis’te neredeyse sessiz sedasız, görüşülmeden yasalaştı. Başbakanlığı söz konusu olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yargı erkine vereceği zararları inceletmeden yasayı hemen onaylayarak yürürlüğe girmesini sağladı... Ne yazık ve çare; RTE’nin yargı erkine vurduğu son darbe olan bu yasa, kamuoyunda yeterince tartışılmadı ve gerekli olan uyarı tepkileriyle karşılaşmadı. Bu yasayla Yargıtay ve idari yargı yeniden ve sonuçta RTE’nin istediği biçimde düzenlendi. HHH İşin ilginç yanı özel mahkemeleri kaldırmakla övünen bu iktidar, özel yetkili yargıçlar yerine... … İstedikleri soruşturmaları yapmakta tam yetkili olan, istedikleri soruşturmayı devam ettirebilecek ve bu kararları tek başına almakta yetkili olan süper yetkili yargıçlar yaratıyor. İktidar ile bağlantılarına gelince; bu yargıçların atamalarını HSYK’nin Adalet Bakanı tarafından atanan bir dairesi yapacak. Zaten cumhurbaşkanı yürütmenin başında olacağından, bu nedenle kendinden sonraki hükümetlerin ve başbakanların da Çankaya’nın emrinde ve denetiminde olacağını açıkça söylüyor. 2015’te ve sonraki genel seçimlerde de başında olacağı AKP’nin propaganda düzeniyle yine seçimleri kazanacağı hesabıyla RTE, Meclis’te çoğunluk aracılığıyla 2023’lere kadar yasama erkinin de artık emrinde ön düşüncesiyle Köşk’e çıkmaya hazırlanıyor. HHH Bir yazarımız dün köşesinde yargıdaki son yasal düzenlemeleri de irdeleyerek “Güçler ayrılığının bir ayağı daha kırılmış bulunuyor” diye yazdı. Yürütme ayağını da RTE Cumhurbaşkanı seçilince kıracak, diyor ve... … Basında RTE’nin aykırı gidişatına karşı durması ve bu gidişatın gerçekleşmesinin bin mahzurunu, sakıncalarını yazması beklenen başta Hürriyet bir kısım medya, hâlâ sanki olağan bir demokraside halkın seçeceği cumhurbaşkanı seçimi yapılıyormuş gibi... … Adaylar karşısında tarafsız kalacağını açıklayarak RTE’nin ekmeğine yağla bal süreceğini açıklıyor. Oysa, artık demokratik rejimin temel üç erkini de avcunun içine alacak olan RTE’nin nasıl bir cumhurbaşkanı olacağı bütün öğeleriyle tüm çıplaklığıyla açığa çıktı. Gün bitaraf olunacak gün değil... Tam tersine, Cumhuriyetin temel ilkelerine ve demokratik rejime taraf olmayı zorunlu kılan gündür. HHH Yoksa?.. ... Dün Mehmet Y. Yılmaz’ın tanımladığı gibi... ...“Türkiye (RTE’nin elinde) dolu dizgin bir tek adam yönetimine doğru sürükleniyor”. RTE’ye adaylığının hayırlı olmasını diliyorum, ama görünen köy kılavuz istemediği gerekçesiyle... … Ülkeme yararlı olacağını sanmadığımdan da öteye inanmadığım için... … Kendi hesabıma cumhurbaşkanlığının ülkeme hayırlı olmasını temenni etmiyorum. Kurbanlık koyunlar bacaklarından asılıyor derler. Galiba önlerindeki geleceği ve gerçeği göremeyen ülkeler de! Köşk’ten sonra BARKIN ŞIK ANKARA Çin ile sözleşme görüşmelerine başlaması nedeniyle ABD ve NATO üyesi ülkelerin tepkisi ile karşılaşan Türkiye, “Uzun menzilli yüksek irtifa hava savunma sistemi” ihalesini Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine endeksledi. Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) iki kere 3’er aylık periyotlar halinde uzattığı süreci bu kez 2 ay uzattı. Böylece ihale için karar, en erken 28 Ağustos’ta Köşk’te yapılacak devir teslim sonrasına kaldı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde, füze ihalesi sözleşme görüşmelerinin iki ay daha uzatılarak dış politikada yeni bir polemik konusundan kaçınıldığı belirtiliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir’i “özel mesajı” ile Çin’e göndermesinin ardından, füze ihalesinde yeni bir gelişme daha yaşandı. Türkiye, ihale ile ilgili vereceği kararı 2 ay daha öteledi. SSM, ihalede Çin’in ardından yer alan Fransa İtalya konsorsiyumu ile ABD’ye “tekliflerinizi 30 Ağustos’a kadar koruyun” şeklinde talepte bulundu. Erdoğan haziran ayı başında ise Çinli yetkililere, “Çin’in vermeyi kabul ettiği teknoloji transferi bizim için yeterli değil. İhaleyi kazanabilmeniz için elinizdeki teknolojiyi bize açmanız şart” mesajını iletmişti. Bu mesajı Müsteşar Demir, Çin Savunma Bakanı Çang Vançuan’a aktarmıştı. Demir’in temasları sırasında, Başbakan Erdoğan’ın, “Ben bu ihaleye Çin teknoloji transferi şartımızı karşılıyor diye ‘evet’ dedim. Kalıcı kazanç bizim açımızdan füze değil teknoloji olmalı” sözleri de aktarılmıştı. Çin, Türkiye’nin açtığı ihalede, 3.44 milyar dolarla en düşük fiyat teklifi ve “En kısa sürede teslimat / En yüksek yerli katkı payı” taahhütlerinde bulunmuştu. Türkiye’nin Çin’den yaptığı talebe olumlu yanıt verilmemesi durumunda ikinci sırada bulunan Eurosam (Fransaİtalya ortaklığının) ile onunla da görüşmelerin başarıyla sonuçlandırılamaması halinde üçüncü sıradaki ABD ile sözleşme görüşmelerine başlanacak. Çin’in ise Türkiye’nin teknoloji transferini olumlu karşılaması durumunda ihalede verdiği fiyat teklifini artıracağı Ankara kulislerinde konuşuluyor. Füze kararı Seçim sürecinde polemik konusu olmaktan çıktı GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada gündeme gelince lise çağlarındaki bir genç sosyal medyadan arkadaşlarına sormuş: Sivas katliamı ne demek? Soruyu yanıtlayanlardan biri durumu şöyle özetlemiş: Hani biz Taksim’de Divan Oteli’ne sığınmıştık ya, işte otelin karşı göstericiler tarafından ateşe verildiğini, tamamen yandığını, 37 kişinin ateş ve duman arasında öldüğünü düşün... Aradan bir kuşak geçti ve Sivas kıyımı yaşanalı 21 yıl oldu. Asım Bezirci’den Metin Altıok’a, Hasret Gültekin’den Muhsin Akarsu’ya Sivas yangınında yitirdiğimiz aydınlarımız bıraktıkları eserlerle Türkiye’nin nasıl değerler ürettiğini, buna karşılık karanlığın ve cehaletin hiç boş durmadığını göstermeye devam ediyor. Bu anlamda Sivas katliamının unutulmaması, unutturulmaması Türkiye’nin sadece bugünü değil, asıl geleceği açısından büyük önem taşıyor. Bunun başlıca yolu da Sivas’ın ne olduğunu ne olmadığını bugünkü kuşaklara anlatmak, dersler çıkarmaktır. HHH Sivas’ta Pir Sultan Şenlikleri’nin yapıldığı 2 Temmuz 1993 günü Cumhuriyet’in Haber Merkezi Müdürü’ydüm... Saat 14.00 sıralarında Sivas muhabirimiz Hatice Biçer tedirgin bir sesle, “Burada iyi şeyler olmayacak. Kalabalık bir grup Pir Sultan Şenliği’ne katılan Aziz Nesin aleyhine sloganlar atıyor” dedi. İlerleyen dakikalarla muhabirimiz daha tatsız haberler vermeye başladı. Kalabalık şenliğe katılanların gecelediği Madımak Oteli’ne doğru ilerliyordu. Gazetenin haber merkezindeki, yazıişlerindeki arkadaşlar o gece hep birlikte katılacağımız programı iptal ettik. Akşam saatlerinde olay, kontrolü güç bir boyut kazanmıştı. Ankara ise henüz gelişmelerin ne kadar vahim olduğunu anlamamıştı. Otelin telefonundan içeridekilere ulaşmaya çalışıyorduk. Hava kararırken yangında yaşamını yitiren karikatürist arkadaşım, beni tarif ettiği burnumdan haber soluyan karikatürü hâlâ sakladığım Asaf Koçak telefonu açtı. Çevre kuşatılmış, artık otel görevlilerinin çoğu da ortalıktan çekilmişti. Asaf, dışarıdaki kalabalıktan gelen sesleri anlatıyor, bir an önce önlem alınması gerektiğini söylüyordu. Sesi donuktu ama yine de umutsuz değildi. Otelin üst kat merdivenlerinde kurtuluşu bekliyorlardı. Gecenin ilerleyen saatlerinde tüm bağlantılar kesildi... HHH Sivas’ta yaşamını yitirenlerin çoğunluğu Ankara kökenliydi. Onların aileleriyle sonraki yıllarda diyaloglarımız oldu. İçlerindeki acıyı, yangını hiçbir zaman kine, nefrete, intikam duygusuna çevirmediler. Başlıca istemleri faillerin adil yargılanması, böylesi olayların yaşanmayacağı bir Türkiye için mücadele edilmesiydi. Olay sonrası gözaltına alınan 125 kişinin yargılaması yıllar sürdü. Başlangıçta davanın adı konamadı; oteli yakarak insanların ölümüne neden olma mıydı, Cumhuriyete yönelik bir kalkışma mıydı?.. Bugün Pir Sultan diyenler değişik nedenlerle yine hedefteler. 2 Temmuz 1993’te onların üzerine taşla, benzinle gidenler şimdi, “Kimliğini bize teslim et, çok mutlu yaşayacaksın” diyorlar! Benzini, bedenlerine değil, ruhlarına dökmek istiyorlar. 2 Temmuz’u kınamayanların, hunharca bir kıyım olduğunu kabul edip dillendirmeyenlerin, Pir Sultan diyenlere söyleyeceği bir şey yoktur! 2 Temmuz kıyımında aramızdan koparılanlara karşı olan borcumuzu bu karanlık dönemi aşarak ödeyebiliriz! l Nihat Behram başvurdu ‘İşkenceci’ davası AYM’de İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Yardımcısı Sedat Selim Ay’ın gazeteci yazar Nihat Behram’a köşe yazısında “işkenceci” dediği gerekçesiyle açtığı hakaret davası Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. Behram, avukatı Abdurrahman Bayramoğlu aracılığıyla mahkemeye sunduğu dilekçede düşünce, düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ihlal edildiği gerekçesiyle yeniden yargılanma isteminde bulundu. Behram’a köşe yazısında Ay’a “işkenceci” dediği gerekçesiyle açtığı hakaret davasında İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi 1740 TL adli para cezası vermişti. Behram’ın avukatı Bayramoğlu tarafından Anayasa Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, “Gazeteci olarak müvekkilinin hükümetin icraatları hakkında görüşlerini açıklama ve yayma hakkı bulunmaktadır. Üstelik gazeteci olması nedeniyle, yürütme gücünün uygulamalarını eleştirme ve yanlışları kamuoyuyla paylaşmanın bir görev olduğu da kabul edilmelidir” dedi. Bayramoğlu dilekçesinde, Ay hakkında yerel mahkemece mahkumiyetine karar verildiğini belirterek, “Yargıtay tarafından cezası az bulunarak aleyhe bozulan, zamanaşımı nedeniyle teknik olarak kesin hükme dönüşmeyen müşteki hakkında, internette milyonlarca yayım kaydının bulunduğu dikkate alındığında, müvekkilin hakaret kastıyla suç isnadında bulunmadığı görülmektedir” dedi. Dilekçede, mahkemenin mahkumiyet kararının basın özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu vurgulandı Şanlıurfa Belediye Başkanı Mahyaya adını yazdırdı ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Eski Şanlıurfa Valisi ve AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç kentin simgesi Balıklıgöl yerleşkesinde bulunan Dergâh Camisi’nin minarelerinin ortasına konulan mahyaya, “Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç Hayırlı Ramazanlar Diler”, “Hoş geldin ya şehri Ramazan”, “Oruç tut, sıhhat bul” yazdırdı. Mahyanın reklam amaçlı kullanılmasına yurttaşlar tepki gösterdi. Artan tepkiler üzerine Güvenç, mahyadan ismini çıkardı. Burakcan iddianamesi iade İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılıktan çelişkilerin ve eksikliklerin tamamlanmasını istedi CANAN COŞKUN Berkin Elvan’ın cenazesinin toprağa verildiği gün Okmeydanı’nda Burakcan Karamanoğlu’nun başından vurularak öldürülmesine yönelik İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından savcılığa iade edildi. Mahkeme iddianamedeki çelişkilerin ve eksikliklerin tamamlanmasını istedi. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından 14 Mart’ta hazır lanan uzmanlık raporunda, “Burakcan Karamanoğlu’nun pantolonunun sol ve sağ cep ağız kısımları ile montun sol ve sağ kol ağız kısımlarında atış artıklarının bulunduğu tespit edildi” denilmişti. İddianamede ise buna yönelik herhangi bir detay bulunmamıştı. İddianamede, tabancada parmak izi olan Volkan Gezer ve Oğuz Kartal hakkında faili belli olmayacak şekilde kasten adam öldürmekten müebbet, silahı temin ettikleri öne sürülen M.T. ile Zafer Karadağ hakkında 3 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Mühimmatla yakalanan ÖSO üyesi tutuklandı KAHRAMANMARAŞ (DHA) Pazarcık İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Kilis’ten İzmir’e giden bir yolcu otobüsünün bagaj kısmında yaptığı aramada, bir çanta içerisinde el yapımı fünyeli bomba, 1 adet pompalı tüfek ve tüfeğe ait 6 fişek ele geçirildi. Çantanın sahibi olduğu belirlenen Suriye uyruklu Ahmed Aet gözaltına alındı. Aet’in ifadesinde, Afyonkarahisar’a gitmek için yola çıktığını ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) mensubu olduğunu söylediği öğrenildi. Türkiye’de herhangi bir eylem planının olmadığını öne süren ve eşi kaybolduğu için Türkiye’ye geldiğini söyleyen Aet tutuklandı. Yeni yönetmelik l Öztürk havada denetledi Özel hastaneye adım başı kamera İKLİM ÖNGEL ANKARA Sağlık Bakanlığı’nın yeni çıkarttığı yönetmeliğe göre artık özel hastanelerin “ortak kullanım alanları”nda kamera bulunacak. Uygulamanın gerekçesi yönetmelikte netlik kazanmazken kayıtların “en az 2 ay” süreyle saklanması öngörülüyor. Bu değişiklikle özel hastanelerin kaçak hekim çalıştırma durumlarının ortaya çıkması ile yaşanabilecek şiddet olaylarının daha net görüntülenmesi açısından iyi olabileceği düşünülüyor. Maddede, “hasta mahremiyetini dikkate almak kaydıyla” ifadesiyle özel hayatın dikkate alınacağı belirtilirken bunun sınırlarının ne olacağı “belirsiz” bırakılıyor. Koridor, asansör gibi ortak kullanım alanlarında hastaların görüntüleneceği kesinken yönetmelikte kamera uygulamasının yine “ortak kullanım alanı” olarak görülebilecek tuvaletleri kapsamasının önüne geçecek bir düzenleme yer almıyor. Yönetmelikte, ayrıca acil servislerde kullanılacak ilaçlardan, hastanelerin hangi durumlarda kapatabileceğine kadar pek çok düzenleme yer alıyor. İlklerini perçinledi BARKIN ŞIK ANKARA 1991 yılında, Türk Hava Kuvvetleri tarihinin ilk havada yakıt ikmal görevini binbaşı rütbesiyle gerçekleştiren Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, aynı görevi Hava Kuvvetleri Komutanı sıfatıyla ilk kez uçarak denetleyen orgeneral olarak bir kez daha tarihe geçti. Öztürk, havada yakıt ikmal görevini, bizzat uçarak denetleyen ilk kuvvet komutanı da oldu. Öztürk, tarihe geçtiği bu uçuşu 27 Haziran’da yaptı. Ankara’daki Akıncı Meydanı’ndan F16 ile kalkış yapan Öztürk, Mersin üzerinde tanker uçağı ile buluşarak havada yakıt ikmali yaptı. Öztürk, daha sonra Akdeniz ve Ege üzerinde iki saatlik denetleme uçuşu yaptı. Öztürk, “Bu görevi, ilk defa uçtuğumuzda, kendi tanker uçağımız yoktu. 19 yıldır kendi tanker uçağımız ile bu görevleri başarıyla icra ediyoruz. Personelimle gurur duyuyorum” dedi. Basın özgürlüğü Önderoğlu ve Eryılmaz’a ödül İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) tarafından verilen 2014 Basın Özgürlüğü Ödülleri’ne değer bulunan isimler belirlendi. Basın Özgürlüğü Ödülü kişi dalında gazeteci Erol Önderoğlu ve Tuğrul Eryılmaz’a verildi. Kurum dalında BBC Türkçe ve Ankara Barosu ödüle layık görüldü. Önderoğlu, basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili hak ihlallerinin takibi, duyurulması için yaptığı çalışmalar nedeniyle ödül aldı. Büyük Seçici Kurul, 17 yıl Radikal 2’yi yönetmesi ve basın çalışanlarının haklarının korunmasında verdiği destek nedeniyle de Eryılmaz’a ödül verilmesini kararlaştırdı. BBC Türkçe, Türkiye’de habere erişimin kısıtlı olduğu dönemlerle, Gezi süreci ve Soma faciasıyla ilgili her türlü baskıya rağmen kamuoyunun bilgilendirilmesine yaptığı katkılar nedeniyle, Ankara Barosu da basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için verdiği destek nedeniyle ödüllendirdi. Ödüller ‘24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde The Marmara Taksim Oteli’nde sahiplerini bulacak. Erdoğan’a hakarete para cezası BURSA (Cumhuriyet) Mudanya ilçesinde, geçen yıl Gezi Direnişi sırasında yaşanan olaylarda yaşamını yitiren Berkin Elvan’ı anarken Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret ettikleri iddiasıyla hakkında dava açılan 28 sanık, 7 bin 80’er lira para cezasına çarptırıldı. Sanıklardan 25’inin cezasıyla ilgili hükmün açıklanması geri bırakılırken, 3 sanık daha önce benzer bir suçtan ceza aldıkları gerekçesiyle bu para cezasını ödeyecek. IŞİD’e yayın yasağı kalkmadı Ülkücüler Osmanağaoğlu’nun cenazesinde buluştu İstanbul Haber Servisi DİSK Kurucu Genel Başkanı Kemal Türkler ve 7 TİP’li öğrencinin katledilmesinin faillerinden Ünal Osmanağaoğlu (58) İstanbul’da toprağa verildi. Osmanağaoğlu için dün Fatih Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Türk bayrağına sarılı olan Osmanağaoğlu’nun cenazesine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan ve TBMM Başkanvekili Meral Akşener de katıldı. Haluk Kırcı ve Sedat Peker de çelenk gönderdi. Tabut cenaze aracına konulurken Bahçeli de aracın başına gelerek dua etti. Cenaze Eyüp Mezarlığı’nda toprağa verildi. Adan, “O büyük bir Türk milliyetçisiydi” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD terör örgütünün Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nu basarak çalışanları kaçırmasına ilişkin haberlere konulan yayın yasağı kararının kaldırılması için yapılan başvuruyu reddetti. Karara imza atan mahkemenin başkanlığını, böcek soruşturmasında 5 polis hakkında yakalama kararı çıkaran yargıç Naile Gündoğdu Taş’ın yapması dikkat çekti. Sandıkları boş bırakın çağrısı İstanbul Haber Servisi AKP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ı açıklamasının ardından Türkiye Komünist Partisi (TKP), Erdoğan’ın adaylığının ve seçimin gayrimeşru olduğunu söyleyerek yurttaşlara “seçimde sandıkları boş bırakın” çağrısı yaptı. Açıklamada “Erdoğan’ın adaylığı, yaratılmak istenen gerici korku düzenine koltuk değnekliği yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır” denildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear