23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Bölge Öncelikleri Kimin İçin? Anayasa Yorumu Anayasa’nın 101. maddesi, cumhurbaşkanı adayı gösterebilmek için iki yol öngörmüş: 1 En az yirmi milletvekilinin yazılı öneri vermesi. (Milletvekillerinin özgür iradesi aranıyor.) 2 Yüzde 10 barajını geçen siyasi partilerin ortak aday göstermesi. Yani anayasanın 101. maddesi, “ortak aday”lıkta tek tek milletvekillerini değil, siyasi partilerin kararını öngörüyor. Oysa biz biliyoruz ki, “ortak aday” YargıSen Genel Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, sendikasının bir toplantısı için geçen ay gittiği Van’dan izlenimlerini anlattı: “Iğdır, Şanlıurfa, Hakkâri üçgenindeki meslektaşlarımızın ilgi göstererek katıldığı toplantı bir gerçeği ortaya çıkardı. Toplantı devam ederken, öğlen sonrasında saatler ilerledikçe PKK yolları kestiği için ulaşım sorunu yaşandığı, bu Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, Kemal Kılıçdaroğlu partisinin MYK’sine, PM’sine ve Meclis Grubu’na hiç danışmadan, yetkili organlardan karar çıkarmadan tek başına belirlemiş; MHP lideri Devlet Bahçeli’ye sunmuş, Bahçeli de partisinden karar çıkarmadan benimsemiştir. Ardından da, parti kararı çıkarılmış gibi “aday”a imza vermeleri iki partinin milletvekillerine bir anlamda dayatılmıştır. Özetle, ortada ciddi bir yöntem ve yorum hatası kuşkusu vardır... sokuluyordu.” Eminağaoğlu, bu tabloya İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Başbakan’ın, hatta tüm siyasi partilerin söyleyecek bir sözleri olması gerektiğini söyleyip ekledi: “Cumhuriyetin içine düşürüldüğü, yargının getirildiği, çözüm süreci denilerek aslında devletin ve milletin çözüldüğü tablo böyle. Aksini söyleyen var ise, ben buradayım.” ABD’nin petrol çıkarları adına böldüğü Irak’ta, aynı sömürgeci güçler, din adına insan kanı döken karanlık çağdan fırlamış bir grubu, kına sokulacak bir kama gibi kullanıyor. Bir yandan sömürgeci güçlerin bölgede en çok güvendiği ve koruduğu Kürtlere (aşiret reisi Barzani üstünden) bir parmak bal (Kerkük) sunulurken; tehlike olarak görülen İran ile Suriye arasına mezhepsel (Sünni) bir tampon bölge kurgulanıyor. Kısacası, mezhepler ve etnik kökenler; her zamanki gibi emperyalizmin oyuncağı oluyor. Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı da, IŞİD’in gerçekleştirdiği eylemlerin bölgedeki kimi dengeleri değiştirdiğini düşünüyor: “Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi, IŞİD’e karşı koyabilen tek yerel güç olduğunu kanıtladı ve bölgesinde yalnızca Kürtlerin korunması ile de sınırlı kalmadı; IŞİD’in saldırısına uğrayan Türkmenler de büyük ölçüde bu yönetime sığınmak zorunda kaldı. Elde ettiği petrolü Ceyhan üzerinden pazarlama olanakları kazanması ve Türkiye ile daha olumlu ilişkiler içine girmesi de anılan yönetimin daha da güçlenmesine neden oldu. Bu nedenledir ki, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi son aylarda bağımsızlık ilan etmekten söz etmekte, bu yönde Bölgesel Yönetim Meclis Başkanı aracılığıyla ABD ile temas kurma girişimlerinde bulunduğu gibi, Birinci Dünya Savaşı sonrası Kürtleri Ortadoğu’da ‘dörde bölen’ olarak değerlendirdikleri İngilizlere de mesajlar gönderiyor.” Pazarcı, Suriye’de artık Rojava bölgesi olarak anılan Kürt bölgesinde, IŞİD ile yerel Kürtlerin yönetimi PYD arasında da çatışmaların hız kazanmış göründüğünü belirterek diyor ki: “Irak Kürtleri ve Barzani yönetimi yanında, PKK tarafından da desteklenen Rojava Kürtlerinin bağımsız bir Kürt devletine ulaşmaları o kadar kolay görünmemektedir. Zira bunun sağlanabilmesi için bölgenin karmaşık koşullarının buna izin vermesi ve bölgede düzen kurucu rolünü üstlenen etkili devletlerin bunu desteklemesi gerekmektedir. Şimdilik ABD, özellikle Irak’ın üçe bölünerek orada İran ile ittifak ve işbirliği içinde bir Şii devletinin kurulması ve bu durumun Körfez ülkelerini de etkilemesi tehlikesi nedeniyle, böyle bir gelişmeyi desteklememektedir. Ancak önümüzdeki yıllarda bu karmaşık bölgenin koşulları yeni çözümlere olanak verirse, İsrail’in de desteklediği, bir Kürt bağımsız ya da konfederal devletinin ortaya çıkması da söz konusu olabilecektir. Tabii, bütün bu tür gelişmelerde Türkiye’deki ‘Kürt çözümü’ modelinin de önemli etki hatta katkıları olması olasılığı büyüktür. Ortadoğu’daki gelişmelerin ve TBMM’deki ‘Kürt Çözüm Yasası’nın kapsamı, siyasal ve stratejik etkilerinin duyarlılıkla izlenmesi Türkiye’nin geleceği açısından büyük öneme sahiptir.” Şu anda yaşananlardan görüyoruz ki; Türkiye’nin değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın sultanlık geleceği öncelenmiş durumda. Gizliaçık iç ve dış politik adımlar ile pazarlıklar bu önceliğe göre yürütülüyor. Suçlu Mahalle Geçen gün yolda yürürken yanımdan geçen araba ile onun arkasından gelen başka bir arabanın içindekiler, sanırım yol verme yüzünden, önce arabanın içinde, sonra da arabalarından inerek kavga etmeye başladılar. Açıkçası ortada bir adaletsizlik olduğu kesindi ve ikinci arabadan inenler, diğer arabadakilere oranla sayıca daha kalabalıktı. Etraftaki esnafın ve yoldan geçenlerin gözü önünde olayın seyri değişip şiddete dönüşmeye başladığında fark ettim ki hiç kimse araya girmeye çalışmayacak. Biz sayıca kalabalık olduğumuzdan, olay daha da büyümeden iki gruba da müdahale edip bir şekilde tarafları ayırabildik. Olayın bitiminde de arkadaşlarımla bu olay üzerinden siyasi bir analiz yapma ihtiyacı hissettik. Orta yaşa gelenler hatırlarlar; eskiden mahallelerin kendi içinde kuralları vardı. Esnaf bir şekilde sokakta olanları önlemek adına karakol polisi gibi davranırdı. Mahalle içinde birisinin bir derdi olduğunda, insanlar bir şekilde onu hafifletmek adına yardım kuruluşları gibi seferber olurdu. Büyük ağabeylerimiz, küçüklerin ergenlik çağlarına geçerken bir şekilde cinsel danışmanları gibi davranırlardı. Çoğunlukla aile yakınlarımıza soramadığımız şeyleri onlara sorar ve bilgi alırdık. Mahalle aralarında futbol maçları düzenlenirdi. Bütün mahallelerin çocukları, zaten küçük yaştan itibaren tanışırlardı. O küçük akıllarımızla turnuvalar düzenleyip hatta Gençlik ve Spor Bakanlığı gibi davranırdık. Büyüklerimiz, mahallede bir sorun olduğunda kimseden inisiyatif beklemeden olaya müdahale ederlerdi. Birisinin eşini dövmesi ve onların bağırtılarını herkesin duyması, mahalleden aforoz edilmekle eşdeğer gibiydi. Eğer isterse kadın yan komşusuna sığınır ve evin erkeği de olayın bitimine kadar kendi evine gitmezdi. Komşu kadın evine dönmek istediğinde, erkek de evine dönerdi. Her ev, diğer bir insan için kadın sığınma evi gibiydi, ama bir istisnası vardı; o evin içinde sığınmacı değil, misarifiriydi. Mahallenin içinde bazen çocuklar okuldan eve geldiklerinde annelerini evde bulamazlardı. Şimdiki gibi cep telefonu olmadığı için de annesinin nerede olduğunu bilemezlerdi. Çoğunlukla küçük çocuk, yan komşunun kapısını çalar ve kapıda kaldığını söylemesi de yeterli olurdu. Yan komşu çocuğu içeri alır, üstünü çıkarıp önüne sofra kurar ve dersini çalışması için de bir odasını tahsis ederdi. Her ev, kapıda kalan çocuklar için bir teyze eviydi. Mahallelerin genç erkekleri, gönüllü ahlak polisi gibi mahallenin namusundan sorumlu olurlardı. Bütün genç kızlar sokak aralarında rahat bir şekilde oturur veya gece yarılarına kadar da ev gezmelerine devam edebilirlerdi. Dışarıdan gelen erkek sinekler bile, onların izni olmadan muhitlerinde uçmazlardı. Eğer ortada bir sevgi varsa, işte o zaman da racon gereği ağızlarını açmazlardı. Mahallede, askeri inzibat veya polis bir şeye müdahil olmaya kalktığında, olayın büyümemesi için hemen araya girilirdi. Girilmesi yasak yerlere giren askerleri, askeri inzibatın elinden almak da onların ihtisas konularının içinde yer alırdı. Esnaf, askerlerden çorba parası almazdı. Polis bir konuda, bir şey sorduğunda neden sorduğunun arka planı öğrenilmeden cevap verilmezdi. Yolun ortasında çocuk dövmek veya eşine kötü davranmak zaten mümkün değildi. Bunu yapan önce adam gibi ikaz edilir, daha sonra da gereği neyse yerine getirilirdi. Mahallenin kahveleri, yalnızca okey ve pişti oynanan yerler değildi. Oralar bir şekilde gençlere ayar verilen de yerlerdi. Oturmayı kalkmayı ve adabı da orada öğrenirlerdi. Kavga edenleri ve buna müdahale etmeyenleri görünce oturduk “peki, bunlar geçmişte neden yaşanmıyordu” diye kendi aramızda tartıştık. Keşke yapmaz olaydık! Keşke o kavgayı görmüş olmasaydık da sonrasında bu beyin fırtınasını da yapmasaydık. Hem yaşlandığımızı, hem artık öyle mahallelerin olmadığını, hem de her şeyin içine ettiğimizi fark ettik. Bugün artık, sokak ortasında kadınlar koyun gibi yatırılarak kesilip biçiliyor; yollar kesilip şehir eşkıyaları insanları dövebiliyor ve işin en kötü yanı herkes Polis İmdat’ı arıyor. Şimdilerde ise, Ali İsmail Korkmaz’ı mahalle aralarında esnaflar sopayla dövüyor... Keşke o kavgayı görmeseydim! Yollar Kesik nedenle toplantının erken sonlandırılması dillendirildiğinden, toplantı da erken sonlandırıldı. Terör örgütü artık yargıdan kaçmıyor, kendisini adeta asayişi sağlayan bir organ konumunda görüyor, korumasız bırakılan yargıç ve cumhuriyet savcıları yani yargı ise terör örgütünden kaçar duruma Bebeğini kaybetti DENİZLİ (AA) Denizli’de, önceki gün patlamanın meydana geldiği işyerinin sahibi olan ve olayda yaralanan 8 aylık hamile Didem Fazlı, bebeğini kaybetti. Denizli Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Servisi’nde şiddetli ağrıları nedeniyle uyutularak tedavisi devam eden Didem Fazlı’nın 8 aylık bebeği, dün anne karnında yaşamını yitirdi. Fazlı’nın sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. Denizli Tarihi Kaleiçi Çarşısı’nın da bulunduğu Bayramyeri’nde, önceki gün unlu mamulleri üretim ve satışının yapıldığı bir işyerinde meydana gelen patlamada, 1 kişi ölmüş, 36 kişi de yaralanmıştı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Zeytinburnu’nda hasar tespiti İstanbul Haber Servisi Zeytinburnu Beştelsiz Mahallesi Beşyol Sokak’ta 4 katlı binanın zemin katında meydana gelen patlamanın ardından yaşamını yitiren 3 kişi ile yaralanan 8 kişinin isimleri belli oldu. Olayda, Kader Kılıç (22), İstanbul Tıp Fakültesi 5. Sınıf öğrencisi Eda Can (23) ile Uğur Çokgülenler (42) hayatını kaybetti. Faruk Kontuva, Ayhan Işık, Serdar Topuz, Abdullah Kocasakal, Abbas Borucu, Yunus Pazarcıklıel, Aybüke Şevkal ve hamile olan Ayşe Akıllı (28) yaralandı. Dumandan etkilenerek yaralanan itfaiye erinin isminin ise Oktay Akçay olduğu belirtildi. Eda Can’ın memleketi Erzurum’da toprağa verileceği, yangın ve patlama nedeniyle tanınamayacak durumda olan Uğur Çokgülenler’in yakınlarından ise DNA örneği alındığı belirtildi. Olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmaları dün de devam etti, ev ve işyerlerinde hasar tespit çalışmaları yapıldı. HARBİ SEMİH POROY Davutpaşa patlaması davası bugün İstanbul Haber Servisi Zeytinburnu Davutpaşa’da 31 Ocak 2008 tarihinde bir maytap atölyesinde meydana gelen ve 21 kişinin ölümüne, 117 kişinin yaralanmasına neden olan olay ile ilgili görülen Davutpaşa davasının karar duruşması bugün, saat 09.00’da Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Dava sonrasında ise bir basın açıklaması yapılacak. Hukukçu Erbay Yucak, “Zeytinburnu’daki pa tlamadaki ihmali sorumluluk ile Davutpaşa patlamasının sebebi aynı. Denetim yerine getirilmedikçe bu olaylarla sık sık karşılaşacağız” dedi. BULMACA SEDAT YAŞAYAN İstanbul Haber Servisi Mecidiyeköy’deki Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki bir banka şubesini soyan 23 yaşındaki M.A.Ş, polis ekiplerinin çalışması sonucu babası tarafından ikna edilerek, çaldığı 27 bin lira ile teslim oldu. Üniversite 4’üncü sınıf öğrencisi M.A.Ş’nin daha önceden sabıkasının bulunmadığı, soygunda kullandığı silahın ise oyuncak olduğu belirtildi. Gayrettepe İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen M.E.Ş’nin mahkemeye sevk edileceği kaydedildi. Babası ikna etti, teslim oldu UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com İstanbul Haber Servisi Beşiktaş Belediyesi, Manisa Soma’daki maden faciasında hayatını kaybeden madencilerin aileleri için Soma’da 30 konut satın aldı. “Beşiktaş Konutları” adı verilen daireler, Somalı madenci ailelerine 23 Temmuz Çarşamba günü Kadir Gecesi’nde teslim edilecek. Beşiktaş Konutları adı verilen daireler, 3+1 ve 115 metrekare büyüklüğünde. Aileler ilk 10 yıl, dairelerini ne kiraya verebilecek ne de satabilecek. Yaşanan maden faciasında bir evde hem baba hem de evlat yaşamını yitirmişti. O aileye ise 2 dairenin verileceği belirtildi. Dairelerin eşyalı olduğu, mobilyayı Doğtaş’ın, beyaz eşyayı ise Arçelik’in verdiği kaydedildi. Belediyeden Soma için 30 ev 10 dakikada göle döndü İSTANBUL (DHA) İstanbul Tuzla’da öğle saatlerinde aniden bastıran sağanak yağış D100 karayolunu göle çevirdi. Saat 12.00 sıralarında aniden bastıran sağanak yağış Tuzla ve Kartal ilçelerinde etkili oldu. Yaklaşık 15 dakika süren sağanak yağışın ardından D100 Karayolu Edirne istikametinde su birikintisi oluştu. Araç sürücüleri güçlükle su birikintisinden geçerken bir araç sürücüsü “E5 Karayolu’nun böyle kapanmaması lazım” dedi. Mazgallları açarak suyun akmasını sağlayan işçiler de sağanak yağışın 10 ya da 15 dakika sürdüğünü söyledi. Suyun tahliye edilmesinin ardından D100 karayolundaki trafik akışı normale döndü. SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Eski Türkler 1 de ve Moğollar 2 da hakanın seçme muhafızla 3 rına verilen ad. 4 Takımlar grubu, 5 küme. 2/ Uygur 6 hükümdarlarına verilen unvan... 7 Şaşma belirten 8 bir ünlem. 3/ 9 16131917 yılları arasında 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Rusya’yı yöneten 1 S A Z L I D E R E hanedan. 4/ Hayva 2 İ D E A İ L A N nı avcılığa alıştır 3 T A R A R İ F E ma işi... Düşünüle 4 İ D B R E Ş nin tersini söyleyerek yapılan ince alay. 5 L A Ç O N İ N E E Ğ İ Ç E V 5/ 106 taşla oynanan 6 bir oyun... Bir gıda 7 P A Y A M E F İ O K E Y maddesi. 6/ Bir no 8 İ R İ S ta... Rütbe ya da kı 9 K I Z I L D E R E demce küçük olan asker... Arnavutluk’un plaka imi. 7/ Afrika’da yaşayan bir antilop... Yiğit. 8/ Eski Türklerde kutsal sayılan hekim. 9/ Osmanlı Devleti’nde, taşradaki nüfuzlu ailelere verilen unvan... İnce talaş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ 1396’da yapılan ve Balkanlar’da Osmanlı egemenliğini pekiştiren savaş. 2/ Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç... Halk dilinde mart ayına verilen ad. 3/ Sünnet olan çocuğun elini, kolunu tutan ve çocuk üzerinde babaya yakın hak taşıyan kimse... Yunan abecesinde bir harf. 4/ Yankı... Y.K.Karaosmanoğlu’nun tanınmış bir romanı. 5/ Bir takvim türü... Tevfik Fikret’in, İstanbul’a lanetler yağdırdığı şiiri. 6/ Topu düşman ateşinden koruyan zırhlı bölme... Güzel sanat. 7/ Kısa yazı... Yurdumuzun bir bölgesi. 8/ Bir ya da daha çok artı ya da eksi elektrik yüklü atomların ortak adı... Divan şiirinin ölçüsü. 9/ Hindistan’da yaşayan büyük bir timsah... Bir soru sözü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear