03 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ 2014 CUMARTESİ 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada bilemediniz ancak yerel seçimlerde aldıkları oyu geçmezdi. Oysa yıllardır 2014 cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan, devletin bütün olanakları ve yurt düzeyinde organize bir partinin tam desteğiyle adaylığa hazırlanan RTE karşısında CHP ile MHP’nin ayrı ayrı göstereceği adayların yüzde yüze yakın farkla seçimin ilk turunu kapatacağını gazeteleri okuyan sade bir birey bile tahmin edebilirdi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu, RTE’yi hiç değilse ciddi oy rekabetiyle sarsacak bir çatı adayı üzerinde düşünmeye ve bu yönde araştırmalara başlamaya kışkırtan da bu oldu sanırız. İki parti gizlice yürüttükleri görüşmelerde ortak bir adayda buluşmakta anlaştılar. Öngördükleri bu aday bulununcaya dek partilerinin adayda bulunmasını gerekli gördükleri koşulları açıklamayı kararlaştırdılar. Sonra CHP liderine kimden veya nereden geldiği hâlâ bilinmeyen bir isim önerildi. Uzun yıllar İslam İşbirliği Örgütü’nün genel sekreterliğini yapan, bu nedenle dünya diplomasisinin tanıdığı Ekmeleddin İhsanoğlu! CHP lideri, İhsanoğlu’nun şaibeli bir geçmişinin olmaması, her açıdan temiz olması, İslam örgütünde kadın ve insan hakları gibi evrensel, Arap dünyasının alışık olmadığı konulardaki çalışmaları nedeniyle çatı adayı olabileceğine inandırıldı. MHP lideri Bahçeli ise İhsanoğlu’nun doğumundan yetişkin yaşlara gelinceye dek İslam kültürü ile yetişmesini, ayrıca partisinin anlayışıyla çakıştığı için çatı adaylığına olumlu gözle baktı. İki parti lideri, İhsanoğlu üzerinde gizlice yürütülen görüşmelerde mutabık kaldıklarını, çatı adayıyla ancak yarım saatlik bir görüşmeden hemen sonra birlikte açıkladılar. RTE karşısına İslam kokan bir aday çıkarılması iyi de; çatı adayı MHP’de tartışmalara yol açmadı ama... Elbette sosyal demokrat, laikliği savunmayı temel ilke sayan CHP içindeki anlamsız biçimde suçlanır gibi ulusalcı diye adlandıran bir grup karşı çıktı. 20 milletvekili idiler, ne ki partinin adayı İhsanoğlu’na karşı bir aday çıkarmakta aralarında anlaşamadılar. HHH Uzun lafın kısası... Sonra? Kamuoyunun ve siyasetin tanımadığı, kişilik içeriği bilinmeyen İhsanoğlu üzerinde tartışmalar başladı. Çatı adayı da pekâlâ kendini suçlamaya yönelik soruları doyurucu biçimde yanıtladı. Örneğin CHP merkezi ile türban konusunda ters düşmüyor, Atatürk’e karşı olduğu iddialarını kesin bir dille örnekler vererek yanıtlıyordu. Doğumundan itibaren çocukluğunu ve yetişme sürecini din konusunda bilge babası ile Kahire’de geçiren İhsanoğlu, laikliğe, Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı olduğu yolundaki iddiaların önünü de pekâlâ kapattı. Sokak aralarında, kişiliği üzerindeki tartışılan konularda yaptığı ayaküstü yanıtlarda İhsanoğlu, TC’nin temel ilkelerinde RTE’ye fark atan bir izlenim verdi. HHH Kısa süre önce, Pakistan gibi şeriatla yönetilen ülkelerde Meclis ve Bakanlar Kurulu toplantılarını başkan veya başbakanların Kuran’dan ayetler okuyarak açtıklarını ve Erbakan’dan beri dinci siyasal akımların bu kuralı bu ülkede de yerleştirmeyi arzuladıklarını ancak başaramadıklarının altını çizdim Güncel’de. Fakattt... Çatı adayı İhsanoğlu’nun seçim bildirgesini açıklayacağı basın toplantısına... ... Besmeleyle ve Kuran’dan Fatiha suresiyle başladığını TV’den izleyince şaşakaldım. Hele ertesi günü bu duayı Türkçe değil Arapça okumadığını hayıflanarak yazan, örneğin Hürriyet’te Fatih Çekirge’yi okuyunca şaşkınlığım bir kez daha arttı. Şu memleketin geldiği duruma bakınız. Çatı adayının Kuran’dan duayla başlaması yadırganmıyor artık. Oysa adaylığına “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla” başlayan İhsanoğlu, yalnız Rabbine kulluk edeceğini, ancak ondan yardım istediğini söyledi ama oy almak için huzuruna çıktığı halktan... ... Ancak halkın oylarıyla seçimi kazanabileceğinden söz eden tek bir cümle kullanmadı. Açıklamalarına geçerken RTE gibi ya Allah bismillah demediği kaldı. Demek ki İhsanoğlu, halkın oylarının yardımıyla değil, “yalnız senden yardım isteriz” diyerek, Rabbinin duasıyla cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağına inanıyor. HHH Sorulara verdiği yanıtlarda, RTE’den önemli farkının parlamenter rejimin devamına yanlı olduğunu, başkanlık sistemini reddettiğini, mevcut anayasa çerçevesinde görev yapacağını açıklamasıydı. Diğer bütün açıklamalarında; Köşk’e çıkarsa toplumdaki inanç ve görüş farklılıklarını topluca kucaklayan bir siyaset izleyeceğini... ... RTE gibi yürütmenin başı olmayacağını, partiler arasında ayırım gözetmeyeceğini... ... Hatta Başbakan’ın son konuşmasında açıkladığı gibi, devlet yönetiminde Cumhurbaşkanı’nın birinci, Başbakan’ın ikinci derecede söz sahibi olamayacağının altını çizmesi elbette onaylanacak yönleriydi. Şunun şurasında ilk tura 28, 29 gün kaldı. 10 Ağustos günü şapka düşünce hangi adayda kelin göründüğünü göreceğiz. HABERLER İşçi ölsün, patron kazansın! AKP, maden sahiplerine fazladan 250 milyon lira ödeme yapacak, ancak işveren yaşam odası yapmak zorunda olmayacak. Ek ödemeyle madenlere ihtiyacın iki katı yaşam odası yapılabiliyor. HAKAN DİRİK İZMİR Madenlerde yaşam odası zorunluluğunu reddeden AKP’lilerin, maden işverenlerine 250 milyon lira ek ödeme yapılması için Bakanlar Kurulu’na yetki verdiği öğrenildi. Bu parayla Soma’da, ihtiyaç duyulanın iki katı yaşam odası yapılabiliyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda önceki gün yapılan görüşmelerde CHP’li üyelerin verdiği “madenlerde yaşam odaları zorunlu olsun” önerisi, hükümet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in olumsuz görüşüne uyan AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Maden işçilerinin çalışma sürelerinin kısaltılması ve bazı özlük haklarına yönelik yapılan kısmi iyileştirmelerin ardından ise AKP kanadından yeni bir hamle geldi. Söz konusu iyileştirmelerle işletme maliyetinin artacağını kaydeden AKP’liler, yürürlükteki sözleşmeler de dahil aradaki fiyat farkını devletin karşılaması için Bakanlar Kurulu’nun yetkilendirilmesini istedi. Yine AKP’lilerin oylarıyla kabul gören uygulamaya göre, hükümet, ton başına 2 dolarlık ek ödemeyle 9 maden sahibine yılda yaklaşık 250 milyon lira fazladan ödeme yapacak. Bir yaşam odasının yaklaşık 500 bin lira olduğu hesaplandığında, maden sahiplerine yapılacak ek ödemeyle, Soma’daki tüm madenlerde gereksinim duyulan yaşam odalarının iki katı yapılabiliyor. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, üyesi olduğu komisyonun maden lobisinin etkisi altında karar aldığını belirterek “Sözleşmelere ek olarak işverene ton başına 2 dolar fazladan ödeme yapmak için Bakanlar Kurulu’nu yetkilendirdiler. 1 yılda 9 ocakta TKİ 250 milyon lira fazladan ödeme yapmayı planlıyor. Yalnızca İmbat Madencilik’e ödenecek ek ücret 90 milyon lira. Bu parayla 500 tane yaşam odası yapılabilir. Soma’da 12 bin işçi olduğunu varsayarsak, ihtiyaç duyulanın iki katıdır bu para. ‘İşçiler ölsün, patronun parası cebinde kalsın’ mantığıyla yapılan bir düzenleme. Komisyon, maden lobisinin etkisi altında kalmıştır, maden lobisini aşamamıştır” diye konuştu. Turnusol kâğıdı gibi... Soma’ya ilişkin görüşmelerin AKP için turnusol kâğıdı niteliğinde olduğunu vurgulayan Özel, kendisine yönelik saldırıyı da anımsatarak “AKP’nin Soma kanunlarının görüşülmesini 4550 güne yayması boşuna değilmiş. Soma’yı sulandırmak, geciktirmek, unutturmak ve işverene maliyet olacak her şeye karşı çıkmak için ellerinden geleni yaptılar. İhtiyaç duyulanın iki katını işverene veriyorlar, yine de ‘yaşam odası yap’ demiyorlar. Turnusol kâğıdı, asit veya bazı kırmızı ya da mor olarak belli eder. Bu kararları alırken kimsenin yüzü kızarmadı. Ama doğruları söylediğimiz için bizim gözümüzü morartmaya çalıştılar” dedi. Soma’daki felaketten sağ çıkan ve kurtarma çalışmalarında aktif görev alan işçilerden Sefa Köken de, “Soma’da yaşam odaları olsaydı, kaybettiğimiz arkadaşlarımız oraya sığınabilirdi. Biz de onları kurtarabirildik. Bu kararla devlet katillerin önünü açmıştır. Yeni iş cinayetlerine, yeni Soma felaketlerine davetiye çıkarılmıştır. Soma’daki olay görüldüğü halde yaşam odaları zorunluluğunu reddetmek, akla mantığa sığmaz. Yaşam odaları demek, patronlar için ek maliyet demek. Demek ki hükümet, işçileri değil patronları düşünüyor. Yine de işçi güvenliği için yapılacak maliyetler, işverenin sırtına yüklenmeden devlet tarafından karşılanabilir. Yaşam odaları madenler için zorunluluktur” diye konuştu. ‘İşçiler zorla istifa ettiriliyor’ MUSTAFA ÇAKIR l 301 madencinin yaşamını yitirdiği Soma’da akıl almaz uygulamalar devam ediyor ? İkramiyeler seçime mi gidecek MUSTAFA ÇAKIR l Fişlemelerle gündeme gelmişti Marmara İletişim’de ‘Yusuf Devran’ dönemi bitti İstanbul Haber Servisi Öğrencilere ve akademisyenlere açılan soruşturmalar ve “fişleme” iddialarıyla gündeme gelen Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran “süresi dolduğu için” dekanlık görevinden ayrıldı. Devran döneminin bitmesi sosyal medyada da bayram havası yarattı. Prof. Dr. Selma Ulus’un vekâleten yerine getirdiği dekanlık görevine henüz kimin atanacağı bilinmiyor. Görev süresi 7 Temmuz’da dolan Devran, dekanlık süresi boyunca jüriye yüksek lisans sınavında okula kabul edilecek öğrenciler için bir liste verdiği ve bunu kabul etmeyen öğretim üyesini tehdit edip fiziksel şiddet uyguladığı iddialarıyla da gündeme geldi. Fakültenin web sitesine göre; fakülte kurulunda profesör üyeleri arasında adı geçmeye devam eden Devran ayrıca yönetim kurulunda da üye olarak görünüyor. ANKARA 301 madencinin yaşamını yitirdiği facianın ardından Soma’da “akıl almaz” uygulamalar hız kesmeden devam ediyor. DİSK’e bağlı Dev MadenSen’in, Enerji Bakanlığı’na sunduğu rapora göre, işçilerin eksik yatan ücretlerine ilişkin dilekçeleri bile alınmıyor. İşten atılmak istenen işçilere zorla istifa dilekçeleri imzalatılıyor. Atılacak işçiler önce işyerine sokulmuyor, ardından da işe gelmedikleri için haklarında tutanak tutuluyor. İşçi kusurlu duruma düşürülüyor. Usulsüzlükleri dile getirmek için şahitlik yapmak isteyen işçiler de işten atılıyor. DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve Dev MadenSen Genel Başkanı Tayfun Görgün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a Soma raporu sundu. Dikkat çeken bulgulara yer verilen raporda, Soma’daki İmbat Madencilik’in işçilerin taleplerinin yer aldığı dilekçeleri almadığı, işçilerden edevlet şifrelerini istediği belirtildi. Şifrelerin bulunduğu belgelerin işverene teslim edilmesi için ilan panolarına duyuru bile asıldığına dikkat çekildi. Yasaya aykırı olan bu uygulamanın örnekleri de bakana iletildi. Raporlu işçilerin işten atıldıkları vurgulandı. Raporda Soma’daki işyerlerine ilişkin şu tespitlere yer verildi: l İşten atıldığı söylenen ve işyerine sokulmayan işçilere yasa gereği yapılması gereken yazılı bildirimler yapılmıyor. Atıldığı gerekçesiyle işyerine sokulmayan işçiler hakkında işe gelmediği için tutanak tutuluyor. İşçi kusurlu duruma düşürülüyor. l İşten atılmak istenen işçiler, başka bir iş bulduğu gerekçesiyle kendi rızasıyla işten ayrılma dilekçesi imzalamaya zorlanıyor. l Üst üste ölümlü iş kazalarının meydana gelmesinin ardından kapatılan Uyar Madencilik’e ait madende çalışan işçiler işten atıldı. İşveren ödemek zorunda olduğu ma Zeytineli’ndeki kaçak konutların inşaatı tamamlandı Urla’daki o villalar hazır EMRE DÖKER İZMİR 17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamındaki tape kayıtlarıyla gündeme gelen Urla Zeytineli Köyü Hacılar Koyu’ndaki villalar tamamlandı. İşadamı Latif Topbaş’a ait olan ve 2’sinin kendisine armağan edildiği savlanan villalar için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “O villalar 35 yıldır orada” demişti. Ancak Başbakan’ı Google Earth görüntüleri yalanlamıştı. 2’si villa niteliğindeki 4 binada ince işlerin de tamamlandığı, 7 ay önce çekilen fotoğ rafla karşılaştırılınca daha net görülüyor. Hazine arazisi ve 1. derece doğal sit alanı üzerine yapılan villalarla ilgili İzmir İl Özel İdare Encümeni tarafından yıkım kararı verilmişti. Yıkım bugüne kadar gerçekleştirilmezken, bölgenin sit derecesi ise tartışmalı bir kararla 1’den 3’e indirilmişti. Villaların olduğu Hacılar Koyu’na şu anda halk giremiyor. Koya girişler, demir kapı ve çitlerin yanı sıra kamera sistemiyle engelleniyor. Jandarma ekiplerinin “özel ilgi” gösterdiği villaların çevresinde belirli dönemlerde helikopterin uçması da dikkat çekiyor. aş ve kıdem tazminatları için 20162017 tarihli senet vereceğini bildirdi. Ancak bunun için işçilere sözleşme imzalatılmak isteniyor. Teklif edilen sözleşmede, zamanında ödeme yapılmaması halinde işçinin icraya başvurmayacağı, işverenden başka alacağı olmadığı, dava açmayacağı gibi maddeler var. Oysa yasalarda kıdem tazminatları, ücret ve işçi alacaklarının ödeme süre ve koşulları açıkça tanımlanıyor. İşçilerin ekim ve kasım 2013 yılına ait maaşları, kıdem tazminatları ve diğer alacakları halen ödenmedi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, madenlerde yaşam odalarının olmadığını, facianın yaşandığı ocakta karbon monoksitin dışarı atılması için çelik borular yerine plastik boruların kullanıldığını, işçilerin maskelerinin küflü ve paslı olduğunu, madenci çizmesi yerine bahçıvan çizmesi verildiğini söyledi. Beko, işverenin işçilere daha düşük ücret vermek için yer altında çalışan işçileri bordrolarda yerüstünde çalışıyor gibi gösterdiğine dikkat çekti. Soma’da DİSK’e üye olmak isteyen işçilerin de, “işten atılmaklamaaşları kesilmekle” tehdit edildiklerini dile getiren Beko, Avrupa’da madencilerin 3 yıllık eğitimden geçtiklerini ancak Soma’da 46 saatlik eğitim verildiğini bildirdi. Beko, işçilerin “dayıbaşılarına” teslim edildiklerini vurguladı. ma bölgesinde madenlerdeki usulsüzlükleri dile getiren, şahitlik yapmak isteyen işçilerin işten çıkarıldıklarını vurguladı. İşçilere gözdağı verildiğini söyledi. Görgün, İmbat Madencilik’te, işverenin ücretinin eksik yattığını dile getiren işçilerin dilekçelerini bile almadığına dikkat çekti. Görüşmede Bakan Yıldız da bundan sonra Soma başta olmak üzere madenlerde ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi. Madenlerle ilgili eksiklikleri kabul eden Yıldız, “Bunlar bize bir ders olsun” dedi. Edevlet şifrelerinin işveren tarafından toplandığının belirtilmesi üzerine Bakan Yıldız, “Böyle bir şey nasıl olur” diyerek şaşırdığını dile getirdi. Görüşmeye Türkiye Kömür İşletmeleri yöneticileri de katıldı. Yıldız da kabul etti ahitlik yapmak isteyen atılıyor’ Dev MadenSen Genel Başkanı Tayfun Görgün de madenlerdeki asıl işverenin Enerji Bakanlığı olduğunu vurguladı. Bakanlığın daha etkin olmasını istedi. Görgün, So ‘Ş ANKARA Yoksul yurttaşlara yapılan yardımları organize etmek amacıyla her il ve ilçede kurulu bulunan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan yaklaşık 9 bin personelin temmuz ikramiyesi ödenmedi. Personele, ikramiyelerin ocak ayında ödeneceği bildirildi. Yaz planlarını gelecek ikramiyeye göre yapan personel şoke oldu. İkramiye paralarının başka amaçlar için harcanacağı söylentisi yayıldı. Vakıflarda çalışan personel, “İkramiyelerimizi seçim malzemesi yapacaklar” diyerek isyan etti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sitesinde yer alan bilgiye göre, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları, ihtiyaç sahibi yurttaşlara nakdi ve ayni yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede kurulu buYoksullara lunuyor. Sosyal Yardımyardımları organize lar Genel Müdüreden, il ve ilçelerde lüğü’nün taşradakurulu bulunan ki faaliyetleri Türsosyal yardımlaşma kiye çapında 973 il ve ilçede her ilve dayanışma de vali ve her ilçede vakıflarında kaymakam başkançalışan 9 bin lığında oluşturulmuş sosyal yardımlaşma personelin temmuz ve dayanışma vakıfikramiyesi ani bir ları aracılığıyla yükararla ocak ayına rütülüyor. Bu vakıflarda yaklaşık 9 bin ertelendi. Şoke olan personel çalışıyor. personel “Paramızı Bu personele ocak seçim malzemesi ve temmuz aylarınyapacaklar” diyerek da olmak üzere yılda iki kez birer maisyan etti... aş tutarında ikramiye ödeniyor. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarındaki üye sayısı 5 bine yaklaşan ve geçen yıl işletme kapsamında yetkiyi alan Koopİş Sendikası Yönetim Kurulu da ikramiyelerin ödenmemesi üzerine “acilen” toplandı. Sendika, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’ne yazı göndererek, ikramiyelerin bir an önce ödenmesini, aksi halde hukuki yollara başvurulacağını bildirdi. Sendika, kitlesel bir eylem de yapılabileceğini açıkladı. Koopİş Sendikası Ankara 1 No’lu Şube Mali Sekreteri Kadir Erol, ikramiyelerin ocak ayına ertelenmesinin “ikramiyeyi ödemiyorum demenin başka bir yolu” olduğuna dikkat çekti. Gazetemize email gönderen bir çalışan, mağdur edildiklerini belirterek “Belki de aylar öncesinde alacağı ikramiyeye göre kendini ayarlamış olan insanların Türkiye genelinde 17 milyon lira parası haksız bir şekilde iptal edilip paraları fona aktarılmış ve dalga geçercesine bir yazı (duyuru) yayımlanmıştır. Üstelik paralarımızı almaya 4 gün kala” dedi. Emailde ikramiye paralarının “seçim malzemesi” olarak kullanılacağı da savunuldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear