25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2014 CUMA 4 HABERLER HERKES SORUMLU BENİM DİYOR ANCAK... Maskeli Balo Bitti Avrupa Parlamentosu seçim süreci dün İngiltere ve Hollanda’da başladı. Diğer ülkelerin de katılımıyla, 25 Mayıs’ta son bulacak olan bu yılki seçimin önemli yanı, yeni oluşacak AP’nin Lizbon Anlaşması hükümlerine uygun olarak, Manuel Barroso’nun yerine gelecek olan Avrupa Komisyonu Başkanı’nı da seçecek olması. Tahminlere göre, 751 üyelikten 221 Hıristiyan Demokrat denen ortanın sağına, 194’ü de, Sosyal Demokrat olarak adlandırılan, ortanın soluna gidecek. Seçim kampanyasının bizim için en önemli yönü ise AB üyeliğimizin söz konusu olmadığının orta sağın ve orta solun önde gelen iki aday tarafından da açıklıkla dile getirilmiş olmasıdır. Gerçekten de önceki gün Alman kanalı ARD’de konuşan Alman Sosyal Demokrat Martin Schulz da, Lüksemburglu Hıristiyan Demokrat Jean Claude Juncker de Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduklarını açıklıkla dile getirmişlerdir. Türkiye’nin Avrupa’nın dışlayıcı tutumuna karşı tavrını ise, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Fransız mevkidaşı François Hollande’ın Türkiye ziyareti dolayısıyla onuruna verdiği yemekte (27 Ocak 2014) şöyle dile getiriyordu: Müzakereler bittiği zaman, biz de üyeliği halkoyuna sunacağız. Bir de bakarsınız Türk halkı da üyeliği istemediğini söyleyiverir. HHH Yani şimdiye kadar kimi forumlarda görülen asimetrik tavır bitmiştir. Artık ne AB Türkiye’yi istiyor, ne de Türkiye AB’yi. Kamuoyu anketleri de bu gerçeği vurguluyor. İşin özünü görenler aslında 10 yıldır değişen bir şey olmadığını zaten bilmekte ve tarafların tutumlarını herkesin gerçek suretini gizlediği bir maskeli baloya benzetmekteydiler. Bundan on yıl önce, Aralık 2004’te, AB, Brüksel’de Türkiye’nin önüne koyduğu belgede, müzakerelerin ucunun açık olacağını, her halükârda, AB’nin Türkiye’ye kalıcı derogasyonlar uygulayacağını kısacası tam üyeliğin herkes için geçerli olan koşullarının Türkiye için “kabili tatbik” olamayacağını belirtiyorlardı. Bu durumda AB’ye ciddi olarak aday olan bir ülkenin “Teşekkür ederiz, biz bu koşullarda bunu almayalım. Daha elverişli ve normal koşullar oluştuğunda konuşuruz” demesi gerekirdi. Ama Tayyip Bey’in amacı zaten AB üyeliği değildi, onun ne felsefesinde, ne de hedeflediği siyasi modelde AB vardı. O kendi vesayetini pekiştirme süreci içindeki temizleme hareketi için güç kazanmak, dayanak bulmak istediğinden Türkiye’yi Avrupa’ya yönelten adam görüntüsünü yaratmak ihtiyacı duyuyordu. Bunun için üyelik müzakere sürecine ihtiyaç vardı. Tek başına o yeterdi ve 17 Aralık 2004’te Tayyip Bey bu isteğini elde etti. Ondan sonra da maskeli balo başladı ve 10 yılın içinde de tedrici olarak hitama erdi. HHH Şu anda Türkiye’deki siyasal tabloya bakarak kimse AB’nin bizi üyeliğe kabul etmemesini kınayamaz. Değil bir Avrupalı, izan sahibi bir Türk’e bile Türkiye’nin birliğe aday olup olamayacağını sorsanız, alacağınız yanıt “hayır” olacaktır. Kuşkusuz, Türkiye yalnız AB üyeliğinden olmakla kalmamakta, aynı zamanda Cumhuriyetin başlangıcından bu yana değiştirmediği tercihinden de vazgeçmektedir. O da Batılı olma hedefidir. Tayyip Bey’in iktidarında Batılı bir Türkiye düşlemek abestir. Bu demek değildir ki, demokratik sınıflandırmada çoktan Ortadoğu ligindeki yerini almış olan Türkiye Batı’nın çıkarlarına aykırı bir rota izleyecektir. Mustafa Kemal’in hedeflediği Batılılıktan, onunla ilgisi olmayan, Ortadoğu modeli bir Batıcılığa geçiş, ne AB’nin ne ABD’nin ne NATO’nun çıkarlarını zedeler. Burada çıkarları zarar görecek olan olsa olsa Türkiye olur. Ve bizler de, “Oh çok şükür nihayet bitti, bu maskeli balo!” derken, yeni bir maskeli balonun içinde buluveririz kendimizi. Türkiye Taşkömürü Kurumu Üzülmez Müessese Müdürlüğü maden ocağında çalışan işçiler, ocak girişinde Soma’da ölen arkadaşlarını andı. (Fotoğraf: DHA) İstifayı düşünen yok! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Soma’daki maden faciasının ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de sorumluluğun kendilerinde olduğunu ifade ediyor ancak kimse istifa etmiyor. Bakanlar görevdeyden alt birimlerinin facianın nedenlerini nasıl araştıracağı ise tartışma konusu... Madenlerde ruhsat sahibi olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, denetim olarak da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumluluğu bulunuyor. Facianın yaşandığı ilk günden bu yana bakanların sorumlulukları gündeme getiriliyor. Son olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Bizim kusurumuz yok, deyip üstünü örtemeyiz. Hepimiz sorumluyuz. Bir siyasi sorumlu aranıyorsa ben, o sorumluluğu üstleniyorum. Bundan kaçamayız” dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de “Sorumluluk sizde mi” sorusuna, “Bende ne olacak? Hükümette. Keşke bir kişi ölmeseydi. Çalışma Bakanı’nın sorumlulukları belli, Çalışma Bakanı’nın sorumlulukları işyeri çalışmaya başladıktan sonra başlar” değerlendirmesini yaptı. İki bakan da sorumluğu üstlenmesine karşın bugüne kadar istifa etmedi. Bakanlar görevdeyken bakanlık alt birimlerinin facia ile ilgili soruşturmayı nasıl yürütecekleri ise soru işareti yaratıyor. Manisa Barosu, kasten öldürme suçundan dava açılması için savcılığa başvurdu. Maden yetkililerinin mal varlıklarına tedbir konulmasını istedi Alp Gürkan da soruşturulsun HAKAN DİRİK İZMİR Manisa Barosu, maden cinayetinde yargılamanın alt sınırı 2 yıl olan “taksirle ölüme neden olma” suçlamasından değil, 10 yıldan başlayan “kasten öldürme ihmali davranışlarının işlenmesi” suçundan yapılması için kamu davası açılması istemiyle Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Baro Başkanı Zeynel Balkız, facianın maddi sorumluluğunun çok yüksek olacağını belirterek Soma KömürSoma’daki maden faciasında yaşamını yitiren 301 işçiden biri olan Mustafa Kocabaş’ın ailesi adına avukat Hakan Kahraman, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin tüm mallarına ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulması için mahkemeye başvurdu. Avukat Hakan Kahraman, ölen Mustafa Kocabaş’ın babası ve annesi adına maddi ve manevi tazminat davası açtı. Kahraman, ayrıca Soma Kömür İşletmeleri A.Ş’nin tüm banka hesaplarına menkul ve gayrimenkullerinin üzerine ve ticaret sicil müdürlüğündeki şirket hisselerinin devrini önleyici tedbir kararının verilmesini mahkemeden talep etti. l İlk tazminat davası leri A.Ş. yetkililerinin mal varlıklarına tedbir konulmasını istedi. Manisa Barosu’nun dilekçesinde, ana işveren olarak Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) yetkililerinin de yargılama kapsamına alınması istendi. Bugüne kadar madeni denetleyen tüm kamu kurumu raporlarının yeniden incelenmesi gerektiği kaydedildi. Baro Başkanı Balkız, doğru düzgün denetim yapmayan Enerji Bakanlığı yetkilileri ile facianın yaşandığı madenin sahibi holding patronu Alp Gürkan hakkında yeterli hukuki iş l Sadece 17 başvuru EMRE DÖKER/OĞUZ YILDIZ lem yapılmamasının vicdanları yaraladığını vurguladı. Balkız, “Dilekçede de belirttiğimiz gibi, holdingin sahibi ve patronu olduğu aşikâr olan Alp Gürkan hakkında da gerekli soruşturmanın yapılmasını ve cezalandırılması için gereğini talep ediyoruz. Keza söz konusu maden üzerinde Enerji Bakanlığı yetkililerinin denetim sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu yerine getirmeyenler, en üst kademeye kadar cezalandırılmalıdır” diye konuştu. 1 SAAT ÖNCE BİR İŞÇİ ZEHİRLENMİŞ Facia ‘geliyorum’ demiş Haber Merkezi Soma faciasından önce maden ocağında karbonmonoksit oranının ani şekilde yükseldiğinin belirlenmesinin ardından, olaydan birkaç saat önce aynı madende çalışan bir işçinin karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığı ortaya çıktı. odatv’nin haberine göre, can pazarı öncesinde işçiler, madende karbonmonoksit oranının çok yükseldiğini amirlerine iletti. Bir maden işçisi faciadan birkaç saat önce karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesiyle Soma İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede işçi için “kazalı” girişi yapıldı. Facianın birkaç saat öncesinde yaşanan bu duruma karşın maden içerisindeki üretim ve vardiya değişimi sürdürüldü. CHP’li vekil Özgür Özel’in ulaştığı ve soruşturma dosyasındaki belgelerde faciadan önce karbonmonoksit salımının arttığı belirlenmişti. Belgelere göre, kazadan 1 saat önce karbonmonoksit salımı riskli kabul edilen 50 ppm oranının üstüne çıkıyor. 15.10’da yaşandığı belirtilen kazadan 6 dakika önce bu oran 100 ppm’nin üzerine çıkıyor. SOMA Türkiye Barolar Birliği ile Manisa Barosu tarafından kurulan kriz masasına başvuru sayısının yalnızca 17 olduğu belirtildi. Soma’da mağdur ailelere yardım için kurulan ücretsiz hukuksal yardım birimine, başvuru sayısının azlığı gözlerden kaçmadı. Avukatlar “ölümlü kazalarda” zamanaşımının 2 yıl olduğuna dikkat çektiler. Avukatlar, “Acılar çok yeni. Büyük bir acı ancak aileler ne olursa olsun haklarını hukuksal yoldan aramalıdırlar” dedi. Avukatlardan edinilen bilgiye göre, maddimanevi tazminatların toplam rakamı en fazla 400 bin lira olacak. Fotoğraf: KASIM SAKALLIAA DENETÇİYE YÜKSEK KAZANÇ ÖDÜLÜ TKİ hileli sözleşmeyle madendeki asıl işin tamamını taşerona devretmiş CHP, yardımlar için parti örgütünü uyardı AYŞE SAYIN ANKARA CHP Soma’daki madenci ailelerine yapılacak yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması ve koordineli hareket edilmesi konusunda CHP’li belediyeleri uyardı. CHP’li belediyelerce Soma’daki ihtiyaç sahiplerine yapılacak yardımlarla ilgili belediyelere yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ve Genel Sekreter Gürsel Tekin imzasıyla gönderilen genelgede, 13 Mayıs’ta yaşanan maden kazasının Türkiye tarihinin en acı iş cinayetlerinden biri olduğu vurgulandı. Soma’daki madenci ailelerine CHP’li belediyelerce çeşitli yardımlar yapılmaya başlandığı belirtilen genelgede, yardımlar konusunda hassas ve koordineli davranılması istendi. Genelgede, “Soma’daki şehit madencilerimizin ailelerine yardımcı olabilmek için yapılan ve yapılacak yardımların eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde yapılması, söz konusu yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmesi açısından oldukça önemlidir. Belediyelerimizce yapılacak yardımların eşgüdüm ve koordinasyon içerisinde yapılarak mağdur yurttaşlarımıza ulaşabilmesi için yardımların aşağıda isim ve iletişim bilgileri yer alan Soma İlçe Başkanlığımız ve Manisa İl Başkanlığı ile iletişime geçilerek yapılması hususunda bilgilerinizi rica ederiz” denildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba ayrıca, Soma’daki facia sonrasında bir kez daha gündemde tartışma konusu olan “taşeron” uygulaması konusunda 21 bakandan, soru önergesiyle bilgi istedi. Patron devlet MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Sayıştay’ın raporu ile Soma’daki maden ocağında “rödovans” değil “hizmet alımı” yoluyla üretim yapıldığının ortaya çıkmasıyla, hükümetin madendeki sorumluluğu bir kat daha “perçinlendi”. Madende, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), İş Yasası’na aykırı olarak asıl işin tamamını alt işverene yani taşeron şirkete devretti. Yargı bu gibi sözleşmeleri muvazaa yani “hileli sözleşme” olarak kabul ediyor. Benzer şekilde Karayolları’ndaki binlerce taşeron işçi için muvazaa kararı verilmiş ve işçilerin işe başladıkları ilk andan itibaren asıl işverenin yani Karayolları’nın işçileri oldukları kabul edilmişti. Ancak hükümet yıllardır bu kararı uygulamadığı gibi taşeron işçileri de kadroya geçirmedi. Doç. Dr. Aziz Çelik, “TKİ yöneticileri de yargıdan karar çıksa bile idare nasıl olsa bunları uygulamıyor diye hareket etmiş olabilirler” dedi. Sayıştay’ın TKİ2012 raporunda Soma’daki ocakta “hizmet alımı” yöntemiyle üretim gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Oysa şimdiye kadar madende “rödovans” yöntemiyle üretim yapıldığı ifade ediliyordu. Ocakta “hizmet alımıyla” üretim yapıldığının ortaya çıkması adli soruşturmayı da doğrudan etkileyecek. Çünkü İş Yasası’na göre asıl işin tamamı alt işverene yani taşerona devredilemiyor. Oysa Soma’da işin tamamının taşeron şirkete devredildiği görülüyor. Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, sözleşmenin Kamu İhale Yasası’na da aykırı olduğuna dikkat çekti. Burada “hizmet” değil “yapım işi” olduğuna işaret eden Çelik, İş Yasası’nın 2. maddesine aykırı muvazaalı (hileli) bir düzenleme gerçekleştirildiğini vurguladı. Yardımcı işlerde “hizmet alımı” olabileceğini ancak “yapım işinde” bunun olamayacağını dile getiren Çelik, “Asıl işin tümünün asıl işveren tarafından yani TKİ tarafından hizmet alımı yoluyla devredilmesi muvazaa, yasaya aykırılıktır” dedi. Muvazaa (hileli sözleşme) halinde işçilerin ilk işe girdikleri andan itibaren asıl işverenin işçisi olduklarına ilişkin yargıdan çok sayıda karar çıktığına işaret eden Çelik, burada da işçilerin işe girdikleri günden itibaren TKİ’nin işçisi sayılması gerektiğini vurguladı. Çelik, TKİ’nin hukuki olarak da, işçilerin ücretleri ve alacakları konusunda da Soma AŞ gibi sorumlu olduğunu kaydetti. TKİ’nin sorumluluklarını “hileli sözleşme ile perdelediğine” dikkat çeken Çelik, bunun, soruşturmanın seyrini bütünü ile değiştireceğine de vurgu yaptı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Facianın yaşandığı Soma madenini denetlemekle görevli Türkiye Kömür İşletmeleri’nin Ege Müdürü Hakkı Duran’ın kuruma “yüksek kazanç” sağladığı için Mercedes SLK 200 model makam aracıyla ödüllendirildiği ortaya çıktı. Taraf’ın haberine göre Eynez ocağının hemen yanındaki binada Yeraltı Kontrol Şube Müdürlüğü bulunan Ege Linyit İşletmeleri, ruhsatını kiraladığı madenlerde üretimin nasıl yapıldığını denetlemekle yükümlü. Duran’a geçen yıl tahsis edilen Mercedes marka araç ile ilgili Soma Taşeron Çalışanları Derneği Başktanı Emre Kara, BİMER’e başvurduğunu, “Duran’ın kuruma yüksek miktarda kazanç sağladığı, TKİ Yönetim Kurulu’nun kendisine bu aracı tahsis ettiği” yanıtı geldiğini aktardı. CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, “Birkaç yöneticiyi aslanların önüne atarak kurtulamazsanız. TKİ’deki yetkililer dahil hepsinin ifadesi alınmalıdır. Siyasetin bu şirketten talepleri oldu. Mesela işçiler AKP mitingine götürüldü, şirketin de talepleri vardı. Yetkililer de bu şirkette işçi güvenliği tedbirlerinin alınmamasına göz yumdu” dedi. Soma’da tüm bu maden işlerini düzenleyen kişinin AKP vekili Hüseyin Tanrıverdi olduğunu söyledi. Ören, ayrıca Tanrıverdi’nin eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’le dünür olduğuna dikkat çekti. Kanlı kömüre ‘Mercedes’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear