23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 MART 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA Aras Yayıncılık’ın bastığı kitap 1909’da Adana’da yaşanan katliamı anlatıyor KÜLTÜR 17 Direnişin sesleri ‘Yıkıntılar Arasında’ Besteci ve müzisyen Erdem Helvacıoğlu ile Gezi Parkı Direnişi’nden doğan eseri üzerine SAMİ KISAOĞLU Moskova’dan: Büyümez Ölü Çocuklar Uçağım Moskova’ya doğru alçalırken, neredeyse çocuklar gibi şendim… Bir yanda pırıl pırıl bir güneş, öte yanda kayın ormanları… Kar olmaması, güneşin yeryüzündeki tüm kötülüklere, haksızlıklara, diktatörlere ve karanlığa inat parlaması… Salt yolculuk sevinci değildi içimin pır pır etmesi. Yıllardır haksız yere zindana atılanların tahliyesiydi yüzümü en çok güldüren… “Belki bahtiyarlık değildir artık, boynunun borcudur fakat, düşmana inat, bir gün fazla yaşamak.” … Silivri esaret kampından tahliye olanların, yaşamakta ayak direyenlerin sevincini omuzlamış, aşağıda kıvrıla kıvrıla akan Moskova nehrinin gümüş sularını izliyordum… Geçen haziranda Nâzım Hikmet’in ölüm yıldönümünde Novodeviçi Mezarlığı’ndan güvercinleri uçuralı beri, Gezi protestolarını o mezarlıkta buralı “yoldaşlarla” paylaşalı beri gelmemiştim Moskova’ya ve özlem ağır basıyordu… 8 Mart için çıktım bu yolculuğa. 1995’te kurulan MTKO (Moskova Türk Kadınlar Organizasyonu) yıllardır düzenledikleri etkinliklerin geliriyle öğrencilere burs sağlıyor, aydınlık kafalı gençlerin yetişmesine hizmet ediyor; Türk Rus kültürleri arasında köprüler kuruyordu. Hep birlikte Türkiye’de kadın sorunlarını tartışacağız. Burada 8 Mart kutlamaları her yerden daha yoğun yaşanıyor. Pazartesiyi de içine alan 3 günlük resmi tatil… O günlerde Moskova’da eli karanfil tutmayan tek kadın yok sokaklarda…. Uçaktan inmiş, kente ulaşmıştım. Altın kubbeler uzaktan göz kırpıyordu. Sabah saatleriydi. Geniş caddelerde tatlı bir telaş, parklarda çocuk bolluğu vardı. Şehir güzeldi. Bahtiyar bir havası vardı. Slav kederi sanki buralara hiç uğramamıştı… Puşkin Meydanı’nı yeni geçmiştik ki, otomobilin içine o haber düştü. Berkin Elvan… Kültür Servisi Ermeni edebiyatının önemli temsilcilerinden Zabel Yesayan’ın “Yıkıntılar Arasında” isimli kitabı, yazılmasından 104 yıl sonra Türkiyeli okurlarla buluştu. Aras Yayıncılık tarafından basılan kitap, 1909 yılında Adana’da yaşanan katliamda yerle bir olmuş Ermeni mahallelerinden ve köylerinden canlı tanıklıklar aktarıyor. İstanbul Ermeni Patrikhanesi tarafından bölgeye yollanan yardım heyetinde bulunan Zabel Yesayan, harabeye dönmüş Adana’da geçirdiği üç ayın izlenimlerini, oradaki binlerce yetimin, dulun, idam mahkumunun yaşadıklarını anlatıyor. “Yıkıntılar Arasında”, Ermeni edebiyatı üzerine çalışmalarıyla tanınan akademisyen Marc Nichanian’ın geniş önsözü, Yesayan’ın Adana yetimhaneleri yazısı, katliamın ardından Meclis tarafından bölgeye yollanan Edirne mebusu Hagop Babigyan’ın raporu ve katliam günlerinden yirmi kadar fotoğrafla birlikte okuyuculara sunuluyor. Yesayan kitabında yaşananları anlatırken “Ne bu anlatılanlar, ne o küller içinde debelenen Ermeniler, ne dehşetin sarhoşluğunu üzerinden atamamış, gözlerinde acı ve şaşkınlık okunan yetimler, ne kayıplarının acısıyla kıvranan dullar ne de kolu bacağı kesilenlerin kanlı sancılı yaraları... Bunların hiçbiri yetmez o cehennem günlerinde yaşananların karanlık ve gerçek derinliğini tam olarak kavramamıza” diyor. Her geçen yıl sinemanın yanı sıra diğer sanatlara da kucak açan disiplinlerarası bir festival olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Ifİstanbul Bağımsız Filmler Festivali bu yıl İstanbul’daki gösterimlerine paralel olarak düzenlenen söyleşi, dinleti ve partilerle de katılımcılarını ziyadesiyle memnun etti. Festival çatısı altında Türkiye’de yaşananlara, yaptıkları üretimlerle yeni okumalar getirebilen bir grup sanatçı, sinemacı, yazar ve müzisyen “Küçük Müdahaleler” başlıklı bölüm kapsamında bir araya geldi. Bölümün konuklarından biri de festival kapsamında “Direnişin Sesleri” isimli eserinin dünya prömiyeri gerçekleştirilen besteci ve müzisyen Erdem Helvacıoğlu idi. Sanatçı ile mayıs ayının son günlerinde İstanbul’da başlayan ve Türkiye’nin büyük bir kısmına yayılan Gezi Parkı Direnişi esnasında kaydettiği eserinin şifreleri üzerine konuştuk. Söze Büyük Direnişin başladığı 31 Mayıs akşamından başlayalım. Her şey senin için nasıl başladı ve gelişti? İlk kaydı 30 Mayıs akşamı yaptım ve eserin başlangıcında da bunu duyabiliyoruz. Binlerce insan Gezi Parkı’nda toplanmış ve protestolarını gerçekleştiriyorlardı. Sonra o akşam geç saatlerde ve 31 Mayıs günü sert müdahaleleri gördük hepimiz. Birkaç yakın arkadaşımın TOMA’lar ile nasıl havalarda uçurulduğunu internetten izledim. Ben de 31 Mayıs günü öğleden sonra kayıt aletlerimi, mikrofonlarımı alarak Gezi Parkı’na gittim ve parkın çevresinde direnen insanların içinde koşarak, kaçarak tüm öğleden sonra ve akşam kayıtlarımı gerçekleştirdim. Biraz eserdeki sanatsal seçimlerin üzerine konuşabilir miyiz? Sinemasal bir kurguyu tercih etmendeki nedenler üzerinde durabilir miyiz? bunlar bu direnişin müzikal anlamda Eser flashback ve flashforward’larda ne kadar çok renkli, çoksesli ve çodan oluşan bir filmin sesi, müziği imiş gi ğulcu bir direniş olduğunu söylüyor. bi kurgulandı. Nasıl sinemada çok sert Bahsettiğin o kayıt Ankara’da gerçek“cut”lar ile bir sekanstan bambaşka bir leştirildi. Havada helikopterler uçarken, sekansa geçilirse, burada da dinleyici Ge insanlar sokakta tencere tava çalarken, zi Parkı’nda protestoları dinlerken kendi kornalarına basılmış arabalar yolda yavaş ni bir anda ses bomyavaş ilerlerken, sokağın köbasının yanında, daşesinde bir amfiye bağlanmış u “31 Mayıs günü sert ha sonra bir hastaneelektrikklasik gitar çalan bir müdahaleleri gördük de çığlık atan bir kızın sokak müzisyeni gördüm. Bir yanında vb. buluyor. anda 10. Yıl Marşı’nı çalmahepimiz. Birkaç yakın Böylelikle dinleyiya başladı ve inanılmaz bir arkadaşımın TOMA’lar cinin zihninde net görambiyans oluştu. ile nasıl havalarda seller ve bir hikâye Hemen bunu kaydetmem uçurulduğunu internetten oluşuyor. Eser toplam gerektiğini anladım ve yavaş 13 ayrı bölümsekansyavaş amfisine ilerleyerek ve izledim. Ben de 31 Mayıs tan oluşuyor. Zaman en sonunda amfisine mikrogünü öğleden sonra kayıt ve mekân atlamalafonu dayayarak o kaydı geraletlerimi, mikrofonlarımı çekleştirdim. rı bu sekanslar arasında mevcut. Eğer bu şe Türkiye’deki onlarca alarak Gezi Parkı’na gittim kilde bir form anlayışı farklı grubu bir araya geve parkın çevresinde ile kurgulamamış oltiren bu direniş hakkındadirenen insanların içinde sam ve her gün alınan ki düşüncelerini öğrenebikoşarak, kaçarak tüm kayıtlardan ikişer dalir miyiz? kikalık kısa bölümleri Gezi Direnişi, dünya deöğleden sonra ve akşam arka arkaya dizmiş olmokrasi tarihine ileride altın sam, eser bence bu ka kayıtlarımı gerçekleştirdim.” harfler ile yazılacak bence. dar etkileyici olmazdı. Birbirinden hiç hoşlanmaAyrıca eserde çok yan 3 büyük kulübün tarafnet olarak bir kamera estetiği ve bir yötar gruplarının yan yana durduğu, milyonnetmen gözü var. Mesela bir önceki bölarca insanın bir arada olduğu ortamlarlümde gaz fişeklerinin sesi 100 metre da hiçbir tacizin, hırsızlığın yaşanmadıuzaktan kaydediliyorken geniş açı bir ğı, özünde rant kaynaklı neoliberal polisonraki bölümde bir anda dinleyici kentikalara artık dur diyen ve birbirinden ayrı dini gaz fişeğinin hemen yanında yakın sosyoekonomik grupları içinde birleştireaçı buluyor. bilen bir direnişti. Ben kendi adıma bu süreçten çok şey Eserinde çevrede çalınan müzikler de kimi zaman kulağımıza takılıyor. ler öğrendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca besteci olarak da yepyeni fikirlere il10. Yıl Marşı, davul zurna ile çalınan ham kaynağı oldu benim için. bir türkü ya da devrim şarkıları. Tüm Çocuklar dünyayı alacak elimizden! O anda Moskova buz kesti! “Büyümez ölü çocuklar” çığlığı kenti kapladı. Tüm çocuklar, tüm analar, tüm babalar o çığlığı duydu! Moskova gözyaşlarına boğuldu! Berkin, bizim çocuğumuz… O güzelim gülen yüzü, gökyüzünü ve güneşi kapladı. Bir koşu bakkala gidiyordu… Ekmek almaya… Yeryüzündeki tüm ekmekler taş oldu, kurşun oldu, biber gazı fişeği oldu!.. Abdullah Gül bir gün önce telefon etmişti. Bir gün önce yani 269 gün sonra! Alay eder gibi! Hay etmez olaydı. Telefonu da, alayı da! Tüm telefon telleri boğazımızı sıkıyor! Çocuklarımızı öldürüyorlar! Taşla, sopayla, gazla! Döverek, ezerek! Tayyip Erdoğan artık gurur duyabilir “Destan yazdı” dediği polisiyle! Vicdanı olmayan, utanması olmayan, hırs ve çıkar düşkünleri bilmeyebilir; öfke, intikam ve ayırmcılıkla ülkeyi gütmeye çalışanlar, “dindar ve kindar” bir kuşak yetiştirmeyi amaçlayanlar bilmeyebilir; ama biz biliyoruz: Çocuklar dünyayı alacak elinizden ve ölümsüz ağaçlar dikecekler! Sözün bittiği yerdeyim… 21 Mayıs 1962’de Şair Baba, Moskova’dan söyle sesleniyordu, isimsiz şiirinde. Nâzım Hikmet sanki  Berkin Elvan için söylemişti: “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne  allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar  oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında  dünyayı çocuklara verelim  kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi  hiç değilse bir günlüğüne doysunlar  dünyayı çocuklara verelim  bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı  çocuklar dünyayı alacak elimizden  ölümsüz ağaçlar dikecekler”. n Kültür Servisi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Acıbadem Kampusu Ana Galerisi’nde açılan “Düşünceden Tasarıma” adlı sergide, üniversitenin iç mimarlık öğrencilerinin çalışmaları sergileniyor. Öğrencilere verilen 4 yıllık eğitimin özeti olarak değerlendirilebilecek sergi, yaratıcı düşüncenin tasarıma dönüşümünü izleme, tasarımlarda sanat ve tasarımın birbirlerinden beslendiğine tanık olma ve iç mimarlığın yakın disiplinlerle olan ilişkisini yerinde tespit etme imkânı sunuyor. Öğrencilerden ‘Düşünceden Tasarıma’ sergisi SANATÇILARDAN BERKİN ELVAN İSYANI Susun artık yeter! Yeter! ‘Berkin Elvan ölümsüzdür’ Kültür Servisi Polisin attığı gaz fişeği nedeniyle başından yaralanan Berkin Elvan’ın önceki gün ölümünün ardından pek çok sanat etkinliği dün de iptal edildi. Talimhane Tiyatrosu, Mekân Artı, Emek Sahnesi, Asmalı Sahne, TiyatroD22, İkinci Kat, Tiyatro Kara Kutu, Kumbaracı50, SahneHal, Altıdan Sonra Tiyatro, Afife Jale Sahne ve Bursa Nâzım Hikmet Kültürevi gibi topluluklar Twitter hesaplarından dün de sahneye çıkmayacaklarını duyur‘Yalan Dünya’ dular. TEB Özel Bankacılık’ta açılması planlanan Karin Cincioğlu’nun “İçÖte yandan Genco Erkal ve Tülay güdüsel Benzeşmeler” adlı sergisinin Günay Alanya’da sahneledikleri “Yaaçılışı ise Berkin Elvan’ın ölümü nede şamaya Dair – Bursa Cezaevi’nden niyle ileri bir tarihe ertelendi. Mektuplar” isimli oyunun ardından “Yalan Dünya”, “Dila Hanım” diziellerinde “Berkin Elvan ölümsüzdür” leri oyuncuları ve set çalışanları, sete yazan kartonlarla seyirciyi selamlaara verip “Berkin Elvan ölümsüzdür” dılar. İstanbul Devlet Senfoni Orkestve “Çocuklar uyurken susulur, öldürü rası (İDSO) önceki günkü konserinlürken değil” pankartlarıyla çektirdikle de, Boğaziçi Üniversitesi dün akşamri fotoğrafları Instagram ve Twitter heki konserinde Berkin Elvan için saygı saplarında paylaştılar. duruşunda bulundu. İFSAK FİLM LU KU ANALİZİ O Lars von Trier sineması konuşulacak Kültür Servisi Türkiye’de gösterimi yasaklanan “Nymphomaniac”ın Danimarkalı yönetmeni Lars von Trier’in sinemasının ele alınacağı seminer dizisi İFSAK’ta 18 Mart15 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleşecek. Avrupa avangard sinemasının en önemli yönetmenlerinden olan “Lars von Trier ve Sineması” semineri Ali Şimşek’in eğitmenliğinde düzenleniyor. 2007 yılından itibaren Ali Şimşek eğitmenliğinde seminerlerini sürdüren İFSAK Film Analizi Okulu’ndaki seminerlerde yönetmenin, “Dogville” gibi deneysel filmlerinin yanı sı ra, şu başlıklardaki konular incelenecek: “Dogma 95 manifestosu”, “Lars von Trier Yeni Dalga’nın neresinde duruyor”, “Alman romantizmi ve sinema”, “Doğa ve temsilleri”, “Sahneyi yıkmak ve Brecht tiyatrosu”, “68 sonrası kötümserlik”, “İskandinav imgelemi”, “Marksizmden faşist estetiğe.” Yeni bir sinema dili oluşturan Lars von Trier, avangard bir sinema anlayışından çıktığı yolculuğu bugün farklı bir mecrada sürdürmeye çalışıyor. Seminer, yönetmenin ilk filmlerinden “Melancholia”ya uzanan çelişkili ve zengin bir birikimin izini sürmeye çalışacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear