22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 ARALIK 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ‘Malı götürme politikası’ HAKAN DİRİK KOZAK CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizler bu ülkede birlikte ulusal Kurtuluş Savaşı verdiysek ve ülkeyi kurduysak, inanın aydınlık Türkiye’yi de elbirliğiyle kuracağız” dedi. Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, Kooperatifçilik Günü kapsamında Bergama Kozak Yaylası’nda kademisyenlerle düzenlediği “fidan dağıtım” etkinliğine katıldı. AKP’nin tarım politikası olmadıtoplantı ğını, “malı götürme politikası” yürütKılıçdaroğlu, daha sonra tüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “HaKaya İzmir Oteli’nde Buca ramilerin saltanatını yıkacağız” deBelediyesi’nin başlattığı Budi. Kılıçdaroğlu, “En ufak bir endişeca ilçesinde eğitim gören İlniz olmasın. Bizler bu ülkede birlikköğretim’deki 49 bin 100 öğte ulusal Kurtuluş Savaşı verdiysek Kılıçdaroğlu, İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin, Kooperatifçilik renci ve 3 bin öğretmeni kapve ülkeyi kurduysak inanın aydın Günü kapsamında düzenlediği ‘fidan dağıtım’ etkinliğine katıldı. sayan “Online Eğitim Sistelık Türkiye’yi elbirliğiyle kuracağız. mi” hakkında Buca Belediye Haramilerden şikâyet ettiğinizi bililayışın bizde yeri yok. Çalmadan hizmet yaBaşkanı Levent Piriştina’dan bilgi aldı. Kılıçdayorum. Ama unutmayın, harami iktidarları pacak, çalmadan çalışacak birileri lazım. Biroğlu, gazetecilerin Fethullah Gülen hakkında uzun olmamıştır. Gelirler ve geldikleri gibi zim düşüncemizde saraylarda oturmak yok. verilen yakalama kararıyla ilgili soruları yanıtgiderler” diye konuştu. Güzel ülkemiz için çalışacağız. Biz hep birsız bıraktı. Kılıçdaroğlu, ardından Türkiye’nin “Çalıyor ama çalışıyor” kültürünün bir kelikte kazanabiliriz. Zenginleşmenin yolu ürefarklı üniversitelerinden gelen siyaset, sosyonara bırakılması gerektiğini vurgulayan CHP litimden geçiyor. Üretirseniz itibarınız, saylog, kentleşme konularında uzman akademisderi Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: gınlığınız olur, evinizi geçindirirsiniz. Zenyenlerle toplantı yaptı. Basına kapalı toplantı“Bu anlayışı çöp sepetine atacağız. Bu anginleşen, onurlu, geleceğe güvenle bakan ya 45’e yakın akademisyenin katıldığı öğrenildi. Türkiye istiyoruz.” Törende konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yerelde kalkınma için kooperatiflerin önemini kaydetti. Bu nedenle kooperatiflerle işbirliği yaptıklarını belirten Kocaoğlu, bunun geliştirilmesi için de yasal engellerin kaldırılmasını istedi. Kılıçdaroğlu, ‘harami iktidarları uzun olmaz’ diyerek AKP’ye yüklendi Şişli’de bir istifa daha İstanbul Haber Servisi Şiş li Belediyesi’nde Emir Sarıgül’ün başkanvekilliğinden istifa etmesinin ardından Başkan Yardımcısı ve Sarıgül’ün okul arkadaşı Ali Ekinci de önceki gün istifa etmişti. Dün de başkan yardımcılarından eski bakanlardan İstemihan Talay’ın oğlu CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın’ın damadı ve Emir Sarıgül’ün eski iş ortağı Murat Ali Talay da Başkan Yardımcılığı görevinden istifa ettiğini açıkladı. Şişli Belediyesi’nde yaşanan şiddetin görüntüleri ortaya çıktı. Ortaya çıkan video görüntülerinde Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’nün danışmanı Boysan Yakar’ın, geçen ekim ayında belediye binasında darp edildiği görülüyor. Bir Babanın Hukuk Savaşımı!.. Mavi bir gökyüzü, yalnızlık, hayatın derin suyu içinde yaşanmış yıllar... Aslında bir öykü! Üstelik acılı, hüzünlü bir öykü! Türkiye’nin hukuk devleti düzenini, yargı bağımsızlığını, adaleti, eşitliği anlatan bir oyun... Tam 16 yıl süren bir yargılama süreci... Şükran Soner, dün uzun uzun anlattı o süreci... Bugün ben, o öyküyü, sosyolog Pınar Selek’i ve 16 yıl önceyi anlatacağım... Pınar’ın babası, dostum, avukat Alp Selek’in, yaşadığımız 16 yıllık acılı, karanlık süreçte verdiği hukuk mücadelesini... Yine hayatı anlatacağım! Sabahın sisi altında bir kentin sokaklarını, martıları, lacivert suları yararak geçen beyaz gemileri... Eminönü’nü, Sirkeci’yi, Mısır Çarşısı’nı... Ülkemizdeki hukuk devleti düzeni... Bağımsız yargının geçerliliği... 16 yıldır bunlar olsaydı, yargının, başta kamuoyuna katliamın sorumlusu olarak gösterdiği sosyolog Pınar Selek olmak üzere, suçlanan kişilerle ilgili maddi suç kanıtlarını ortaya koyması gerekirdi. Demokratik hukuk devletinde yargı böyle işler... Yargı önce maddi kanıtlara dayanarak yargılar! HHH Mısır Çarşısı’nda küçük bir yiyecekiçecek büfesiydi... Patlama orada olmuştu! Üstelik çevrenin en kalabalık olduğu bir saatte... Yedi insanımız ölmüş, 127’si yaralanmıştı... Bu, bir bombalama eylemi miydi, yoksa tüpgaz patlaması mı? Kanlı katliamın sorumlusu genç bir kızdı: Pınar Selek... Ortada hiçbir maddi suç unsuru yoktu! Gözaltılar, tutuklamalar ve uzun bir yargılama süreci... Bizim yargımız, şapkasından kimi zaman kuş, kimi zaman tavşan çıkarmayı çok sever. Aynen öyle oldu! 16 yıl süren hukuk savaşımında Pınar’ın babası ve hukukçu arkadaşları Bahri Belen, Akın Atalay, Ayhan Erdoğan en sancılı siyasal süreçlerde temel hak ve özgürlükler kapsamında savaşım verdiler... Selek ailesi, bildim bileli siyasal, toplumsal, insan hakları konularında savaşım vermişlerdir, yakın tarihimizde... Daima dik bir duruş sergilemişlerdir, bildim bileli... Alp Selek’in babası, Pınar’ın dedesi Cemal Hakkı Selek’i 60’lı yıllarda TİP İzmir Milletvekili olmadan önce tanıdım... HHH Hayata sarılmak ve tutunmak... İki farklı kavramdır bunlar! Toplum olarak hayata sarılmak yerine tutunmayı dayatıyor bazıları... Yargısız infaz yapıyorlar, kıyıyorlar çiçeklerimize, fidanlarımızı toprağından söküp atıyorlar... Bir hukuk mücadelesi bitti; Pınar Selek gençlik dönemini, zindanlarda, Fransa’da sürgün olarak geçirmeye başladı... Dördüncü kez aklandı önceki gün Pınar! 16 yıllık bir yargı süreci, üç beraati kabul etmeyen savcılar, yargıçlar... Benim ülkemde üç beraat kararına direnen savcılar... Hak ve hukuka vurulan darbe! Pınar Selek’in gençliğini çaldılar gençliğini... Hayatını çaldılar! Alp Selek, Pınar ve kız kardeşi hayata tutunmadılar, inadına sarıldılar! 9 Temmuz 1998’de Pınar’a yapıştırılan terörist yaftası, katil yaftası... Ey insanlık, ey hukuk, vicdanınız sızlıyor mu 16 yıl sonra verilen beraat kararından sonra? Kanlı patlamanın yaşandığı büfede, 16 yıl önce kanıt toplayan devlet dört ayrı rapor hazırlamıştı... Ve o dönem raporda “bombaya dair” bir saptama yoktu! HHH 16 yıllık yargısal süreç, aslında Selek ailesiyle devletin derin güçlerinin, gladyonun bir intikam hesaplaşmasıydı bence! O yıllar Türkiye kan gölüne dönüşmüş, faili meçhuller artmıştı... Bir gün o yılları da anlatırız, daha önce anlattığımız gibi... Belleğimize iyice yerleşsin diye! A Merhaba. Sıradan bir pazar bugün. Yılın sonlarına doğru sıradan bir gün. Yani yılın ne sonu, ne başı. Ne ölüm yıldönümün, ne doğum. Seninle ilgili çok önemli, yazılmazsa olmaz bir gelişme de olmadı. Yine de… Yine de içimden sana yazmak geldi. Sebebi? Sebebi galiba yok. Haydi oku… HHH Biliyorsun, birkaç gün sonra 2014 bitiyor. Yani 2015’e ayak basıyoruz. Devlet katında hummalı bir faaliyet var. 2015’i “Çanakkale Zaferi”nin 100. yılı olarak kutlamak istiyorlar. İtirazım yok. Sanırım senin de yoktur. Hem niye olsun ki? Yedi düvelin ordusunun yüklendiği Çanakkale Boğazı’nı, Balkan Savaşı’ndan zaten ağır yaralı çıkmış, halkı savaş yorgunu, Avrupalıların “Hasta Adam” diye andığı Osmanlı, canını dişine takarak savundu ve emperyalist ordulara geçit vermedi. Bu elbette kutlanır; yurdunu savunan yiğitlere destanlar düzülür. Sadece üç yıl sonra, savaş bittiğinde, Çanakkale’den geçemeyen emperyalist orduların Boğaz’da, Dolmabahçe önünde demirlediklerini; Ortadoğu’da haritaları cetvel koyarak yeniden çizip yapay devletler yaratırken Anadolu’yu da paylaştıklarını hatırlamak, hatırlatmak 18 Mart 1915’e gölge düşürmez. Çanakkale Zaferi’ne omuz silkip du Durup Dururken Hrant’a Mektup dak büzmek en hafifinden densizliktir. Tıpkı 2015’in aynı zamanda “Ermeni soykırımı”nın 100. yıldönümü olduğunu görmezden gelmenin, mümkünse yok sayıp, değilse geçiştirmenin de en hafif deyimiyle densizlik olacağı gibi. Sanki her ikisi birden anılamaz, biri kutlanırken ötekiyle yüzleşmek mümkün değilmiş gibi bir hazırlık var. Devlet katındaki çabalar bunu haber veriyor. Bütün dünyaya yönelecek bir kutlama programı öngörülüyor(muş). Filmler, diziler, konferanslar, broşürler, kitaplar hazırlanıyor. Diplomatlara bulundukları ülkelerde ellerinden ne gelirse yapmaları için kesin talimatlar verilmiş. Kısacası bütün dünyaya 18 Mart Çanakkale Zaferi bir kere daha hatırlatılacak. Ancak unutmayalım, bütün dünya da bize 2015 Ermeni soykırımını hatırlatacak. Sadece Ermeniler, sadece Ermeni diyasporasının etkileyebildiği kesimler değil, bütün dünya… Bugünlerde bu konu sık sık sohbetlerimizin merkezine oturuveriyor. Belki de bu sebepsiz sandığım mektubu da bu yüzden yazıyorum. Çünkü sohbet bu konuya odaklandığında “Hrant burada olsaydı ne derdi, nasıl yaklaşırdı; içini serinletmek için bağırıp çağırmak yerine en keskin Ermeni düşmanının bile kafasında soru işaretleri, yüreğinde insancıl kıpırtılar yaratmak için nasıl bir dil kullanırdı” diye soruyorum, soruyoruz. Ah Ahparik, 2015’e girerken sana nasıl da muhtacız bir bilsen. Senin diline, senin aklına, senin içtenliğine ve senin ancak yiğitlere özgü cesaretine nasıl da muhtacız bir görsen… Mesela yukarıda birkaç kez “Ermeni soykırımı” dedim ve her defasında duraksadım. Çekindiğimden, korktuğumdan değil. Farklı, hatta tam tersini düşünen okurları “Açık yürekli, önyargısız, ön kabulsüz, gerçeği, sadece gerçeği yakalamaya odaklanan bir tartışmadan uzaklaştırır mıyım” kaygısından duraksadım… HHH Biliyorum, biliyorsun: Kimileri “Ne soykırımı, asıl Ermeniler bizi arkadan vurdu; asıl onlar Türkleri katletti” diyecek. Biliyorum, biliyorsun: Kimileri “Evet bir şeyler oldu ama buna soykırım denmez, olsa olsa mukatele, yani karşılıklı katletmeler yaşandı” diyecek. Biliyorum, biliyorsun: Kimileri “Olan tehcirdir. Ermenilerin sadece yerleri değiştirilmiş. Osmanlı İmparatorluğu’nun başka bir bölgesine nakledilmişlerdir” diyecek. Biliyorum, biliyorsun: Kimileri “Niye ille soykırım terimi üstünde tepiniyorsunuz. Bakın Ermeniler bile bunu metz yegern yani büyük felaket diye adlandırıyorlar” diyecek… Biliyorum, biliyorsun: Sahici bir yüzleşme, yakın tarihimizle gerçek bir hesaplaşma yerine milliyetçi, hatta ırkçı önyargılar havada uçuşacak, birbirini anlamak yerine karşısındaki, kendisinden farklı düşüneni her anlamda “bitirmek” isteyenler öne çıkacak… Hatta 2015 gelmeden başladı bile. Haberin oldu mu bilmiyorum, İzmir’de 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde bir yardımcı doçent öğrencilerine ödev verdi, “Ermeni sorunu, ortaya çıkışı ve sözde soykırım iddialarına karşı, Türkiye’nin soykırım yapmadığını belgelerle açıklayın” diye buyurdu. HHH Türkiye istese de istemese de 2015’te Ermeni sorununu tartışmak zorunda. Ben bu tartışmadan kaçınılamayacağını anlatmak istiyorum. Kaçınılamayacağına göre dövüşmeden, tartışmaya, gerçeği aramaya hazırlanmak gerektiğinin altını çizmek istiyorum. O yüzden bu mektubu senin yanın sıra okurlar da okusun diye gazetede yayınlıyorum. Ve işte o yüzden Ahparik, tam da bu yüzden senin diline, senin içtenliğine, senin duru aklına, senin ancak yiğitlerde rastlanan cesaretine muhtacız, diye yazdım. Bu konuda önerin, öğüdün varsa yattığın yerden bana fısılda. Ben duyarım. BİBER GAZLI MÜDAHALE Polis 19 Aralık anmasına izin vermedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara’da, Kaldıraç başta olmak üzere çeşitli siyasi oluşumların öncülüğünde toplanan bir grup, 19 20 Aralık 2000’de, Bayrampaşa Cezaevi’nde çıkan olaylarda yaşamını yitirenleri anmak istedi. Ancak polis, gruba biber gazıyla müdahale etti. 1920 Aralık 2000’de, Hayata Dönüş Operasyonu kapsamında, Bayrampaşa Cezaevi’nde çıkan olaylarda, C1 koğuşunda kalan tutukluların güvenlik görevlilerinin kullandığı göz yaşartıcı gaz ve sinir bombalarının çıkardığı yangında öldükleri Adli Tıp raporunda ortaya çıkmıştı. Ankara’da yaşanan bu olayları protesto etmek üzere, Kaldıraç başta olmak üzere çeşitli siyasi oluşumların öncülüğünde, bir grup Yüksel Caddesi’nde toplandı. Grup, buradan Sakarya Caddesi’ne yürümek istedi. Ancak polis, Sakarya Caddesi’ne yürüyüşe izin vermedi ve grubun dağılması için uyarıda bulundu. Uyarıyı dikkate almayan grup, yürüyüş için direndi. Grup direniş gösterince, polis biber gazıyla müdahale etti. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear