Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2014 CUMARTESİ 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada denetim altına alınmasını, ne söylerse yasa gibi yerine getirilmesini içeren demokrasi ve devlet yönetimini fiilen uygulamak! Putin’in de RTE’nin de demokrasi anlayışı birbirine koşut! RTE çoktan Putin’leşme yoluna düştü. Hızla yol alıyor. Toplumu susan, medyayı kapıkuluna dönüştüren yolda çoktaaan yürüyor. RTE mi yoksa Putin mi daha önce tek adamlık uygulamalarına giriştiler, erbabı hesaplasın gayrı. HHH Fakat RTE ile Putin arasındaki farkı görmezlikten gelemeyiz. Bizimki bir noktada Putin’den farklı olduğunu Batı demokrasilerine öyle yutturdu ki; Batılılar ancak 14 Aralık operasyonlarından sonra uyandılar. Zira RTE, Türkiye’nin yönetim dizginlerini tamamen eline geçirinceye dek AB’ye de ABD’ye de Müslüman bir ülkede laik, demokratik yönetimin pekâlâ işleyebileceğini kanıtlayan davranışlar sergiledi. Oysa demokrasiye, üstelik laik demokratik rejime karşı olmayan uygulamalar, kanıtlar görünürken bu, tamamen Batı’yı uyutmayı içeren stratejiydi. Hele ülkeyi ele geçirsin… Bugün olduğu gibi, başta AB, çağdaş Batı ilkelerine sırt çevirecek olan RTE; demokrasi maskesini bir yana atıp diktatör bozuntusu tek adamlığını ilan edecek bütün uygulamalara bir bir başvuracak ve... ...İçeriye de dışarıya da gerçek yüzünü gösterecekti. HHH RTE hiçbir zaman Batılı bir Müslüman devlet adamı olmaya özenmedi. Aynı demokratik kriterleri benimsediğini Batılılara yuttururken asıl amacı tek adamlığın bütün koşul ve kurallarını sanki sindirmiş görünmekti. AB, RTE’nin kurguladığı oyunun geç farkına vardı. Üstüne üstlük Putin’le Batı’yı kuşkulandıracak dostane ilişkilere önem veriyor, Şanghay Beşlisi’ne üye olmaya pek hevesli görünüyor... ...Putin de Ukrayna sorunundan sonra başta ABD, Batı’nın amborga uygulamalarına karşı RTE’yi, AB’ye karşı pekâlâ diplomatik şantajına malzeme olarak kullandığı izlenimi veriyor. HHH Tabii bütün bu oyunlara örtü olarak doğalgaz sorununda RTE’yi “kırmamak” gerekçesiyle Putin’in olumlu yanıt vermesi.. bu arada Batı’nın hoş karşılamadığı Rusya doğalgazının Türkiye üzerinden Batı’ya açılması sahneye giriyor. Ve bu sahne Putin’in Moskova’daki son ikili görüşmelerin önemli bir içeriğini önceki gün basın toplantısında açıkladıktan sonra açığa çıktı. Putin, “Türk akımı” denilen yeni dogalgaz boru hattının inşa edilmesi kararını alırlarken; Avrupa ülkelerinin kızacağını önceden bildiğini belirterek RTE’ye “İstersen Avrupalı kazları kızdırmayalım...Yarın soluğu burada alırlar” diyor. RTE “Bizim kimsenin malını çalmadığımızı” belirterek “alınan kararları gizlemenin gereksiz olduğu” yanıtını veriyor ve Putin hayran kaldığı bu yanıtı alınca basın toplantısında, RTE’yi kimi haberlere göre “sağlam adam”, kimine göre “delikanlı adam” diye övüyor. RTE birkaç gün önce AB’de kopacak olası fırtınayı hesaplayarak “Bizim kimsenin aklına ihtiyacımız yok. Biz ulusal menfaatlerimiz neyse ona kendimiz karar veririz” diyen bir konuşma yapıyor. Bu konuşma ne anlama geliyor? Anlamı ortada. Bu açıklama, yarın obürgün Türk Akımı adındaki Rusya doğalgazının Türkiye üzerinden Batı’ya ulaşmasına karşı çıkması olası AB eleştirilerine önceden yanıt vermek demek! HHH Bu hükümetle Türkiye trajikomik bir manzara sergiliyor. AD kamu harcamalarında tasarrufa gidileceğini, örnek olarak plaket ve hediye yöntemine son verildiğini açıklarken... ...RTE’nin Saray’ı için on bin liralık klozetlerle bahçesine ağaçlar ithal edildiğinden, sofrasındaki bin lira değerindeki bardaklardan soran da söyleyen de yok ya hiç söz etmiyor. Bu garipsenecek bir durum değil: Zira bu başbakanın RTE’den israftan vazgeçmesini istemesinin olasılığı bile yok! Savcılığın aldığı son karara göre; 17 Aralık operasyonunda evinde ayakkabı kutuları içinde bulunan, kaynağı bilinmeyen 2.5 milyon dolar, 1.5 milyon Avro’nun sahibi Süleyman Aslan’a bu paralar üstelik faizleriyle birlikte ödenecek. Rüşvet ve yolsuzluk gırla. Ne memleket ama? Orantısız servet EMİNE KAPLAN ANKARA TBMM Soruşturma Komisyonu’nda bilirkişi olarak görev yapan uzman tarafından 4 eski bakanın mal varlığıyla ilgili hazırlanan raporda, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar dışındaki 3 bakan ve çocuklarının mal varlıklarının gelirleriyle orantılı olmadığı saptandı. Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, iki oğlunun servetini “düğünlerinde takılan altınla” açıklarken; eski AB Bakanı Egemen Bağış 2010 ve 2011’de 1.5 milyon TL’ye aldığı 3 evin nasıl finanse edildiği sorusuna yanıt vermedi. Çağlayan, kardeşine Abdullah Habbani’den gelen 2 milyon 465 bin TL’nin “mücevherat satışı”ndan kaynaklandığını savundu. Eski bakanların mal varlığıyla ilgili uzmanın saptamaları şöyle: Güler’e ait 10 taşınmaz: Kendisi ve eşi adına kayıtlı toplam 10 adet taşınmaz, bankalarda da 24 Ocak 2014 itibarıyla 2 milyon 247 bin TL parası var. Eşi Neval Güler adına Çanakkale Ayvacık’ta 27 Eylül 2013’te tapu harç matrahı 63 bin 333 TL’ye bir taşınmaz satın alınmış, bu taşınmaz mal bildirimine konu edilmemiştir. Sarraf’a danışmanlık ücreti bildirimde yok: Barış Güler’in kendisinin ve ortağı olduğu şirketlerin Rıza Sarraf’tan alınan danışmanlık ücretleri dolayısıyla beyanname ve bildirimlerine rastlanmamış, yasal gelir kaynağının kira gelirleri ile ücretten oluştuğu, 2003 2008 arasında ortalama aylık gelirinin 250500 TL, 2013’te yaklaşık 5 bin 600 TL olduğu anlaşılmıştır. Bu gelirlerle 2010’da Türkiye Finans Katılım Bankası Erenköy Şubesi’ndeki hesabına 400 bin dolar para yatırdığı, tutarın büyük çoğunluğunun taşınmaz alımında kullanıldığı, 2013 sonu itibarıyla hesaplarında 735 bin TL’nin bulunduğu dikkate alındığında şahsın mal varlıklarının gelirleri ile orantılı olmadığı tespit edilmiştir. Kızının gelirleri de orantısız: Kızı Burcu Güler’in yasal gelir kaynağının ücret ve kiradan oluştuğu, 2010’da tapu harç matrahı 270 binTL’ye, 2011’de 34 bin TL’ye 2 adet taşınmaz satın aldığı, bu taşınmazlardan kira geliri elde ettiği, banka vadeli hesaplarında 2014 Ocak ayı itibariyle 945 bin TL’sinin olduğu, şahsın aylık ortalama brüt ücret gelirinin ortalama gelirinin 2013’te 8 bin 800 TL olduğu, mevcut bilgilerden şahsın iki taşınmaz alımı Komisyona sunulan rapor, 3 bakan ve çocuklarının mal varlığını ortaya koydu Erdoğan ‘takı’, Çiller ‘çıkın’la açıklamıştı Anayasa Tanımazlık Tepeden Başlayınca... Cumhuriyet Halk Partili yönetici milletvekillerinin gündeme getirdiği kuraldışı atamalara ilişkin yolsuzluk açıklamaları, hızla değiştirilen gündem nedeniyle arada kaynamış durumda. Oysa, konu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin anayasayı rafa kaldırarak yok saydığının en somut kanıtlarından birini oluşturuyor. HHH Önce tepeden başlayalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu görevi başkanlığa dönüştürme girişimlerinin sözcülüğünü de üstlendiği görülen Binali Yıldırım için “siyasal danışman” sıfatı kullanılıyor. Partisinin İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı olan Yıldırım, adaylığı sırasında Ulaştırma Bakanlığı’ndan ayrıldı. Ama milletvekilliği sürüyor. Anayasanın “Yasama” bölümünde kenar başlığı “Üyelikle bağdaşmayan işler” olan bir madde var. 82’nci madde. “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinde (...) görev alamazlar” diye başlıyor. Maddenin 2’nci fıkrası da şöyle: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha (atama için aday gösterilme), atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. Bir üyenin belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulu’nca verilecek geçici bir görevi kabul etmesi, Meclis’in kararına bağlıdır.” Anayasa böyle ama milletvekili Binali Yıldırım, sadece danışmanlık yapmıyor, Cumhurbaşkanı adına açıklamalar da yapıyor. Hatta “gölge başbakan” olduğunu söyleyenler bile var. HHH Tepeden başlayan anayasa tanımazlığın, başbakanlık ve bakanlıklar tarafından örnek alınması da ne yazık ki doğal sayılıyor. Onlar da anayasanın “Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez” kuralını içeren 70’inci maddesini yok sayıyorlar. HHH Yasalarda, kimi görevler için ayrıklık tanınmış. Bunların başında da valiliklerin özel kalem müdürlüğü geliyor. Bir tür sır kâtipliği de sayılabilecek bu görev için valilerin güvendikleri kişileri atamaları doğal sayılabilir. Ama CHP milletvekillerinin verdikleri bilgilerden en çok kötüye kullanılan görevin bu olduğu görülüyor. İktidar kodamanlarının yakınlarının Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) girmeden devlet memurluğuna atlamaları bu yolla gerçekleştiriliyor. Bir kere bu göreve girdin mi yüksek ücretinin yanı sıra ek göstergesi de olan öteki görevlere atanmak kolaylaşıyor. HHH Kendine özgü konum ve kuralları olan kamu kurumlarının başında da Diyanet İşleri Başkanlığı geliyor. Çoğunluğu imam hatip okulu mezunlarına özgü olan görevlere atanmak için KPSS’ye girip başarılı olmak gerekmiyor. Başkanlıkta bir görev aldınız mı önünüz de olabildiğince açılıyor. Ağırlıklı olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na geçişler buradan yapılıyor. 2011 yılına kadar olan süreçte 1492 personelin farklı kamu kurumlarına geçtiği biliniyor. HHH “Yağma Hasan’ın böreği” tanımını günümüzde yaşama geçiren; akraba, damat, gelin, partili kayırmaları sürerken KPSS’ye girip yüksek puan tutturmuş milyonlarca genç atanmaları için yıllardır bekleyip duruyor. Bunlar arasında en kalabalık küme, atanmayı bekleyen öğretmen adayları. Atama bekleyenler arasında çeşitli dallarda mühendis sanını kazanmış olan gençler de var. Akraba, yakın, yandaşların kuraldışı atamaları yapılırken yalnızca vatandaş sanını tanıyanların anababa eline bakma konumunda bırakılması utanılacak bir durum ama nedense kimsenin yüzü kızarmıyor... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski Başbakanlardan Tansu Çiller’de haklarında açılan soruşturmalarda kişisel servetlerinin artışını oğlunun düğününden gelen ‘takılar’ ve annesinden kalan ‘çıkın’la açıklamışlardı. Başbakanlığı’nın hemen öncesinde, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kişisel servetindeki kaynağı belirsiz artışlar nedeniyle “Rüşvetle Mücadele ve Mal Bildirim Yasası’na, aykırı fiil (suç) isnadıyla” 2002 yılında yargılandığı Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ceza davasında ‘servetindeki artışın’ kaynağı olarak oğlunun düğünündeki ‘takı altınları’nı göstermeşti. Erdoğan, altınları paraya çevirdiğini dair yakın dostu Atasay firmasının sahibi Cihan Kamer’in düzenlediği faturayı mahkemeye ibraz ederek ceza almaktan kurtulmuştu. Prof Dr. Tansu Çiller hakkında başbakanlığı döneminde ‘Rüşvetle Mücadele ve Mal Bildirimi Yasası’na aykırı olarak, servetindeki kaynağı belirsiz artışları soruşturan TBMM Komisyonu’na verdiği ifade de “Servetimin kaynağı, anam öldüğünde yastığının altından çıkan ve içinde yüz binlerce dolar ve mark ile yüzlerce altın olan çıkındır” diyerek açıklamıştı. ve bankalardaki 945 bin TL tutarındaki vadeli mevduatının gelirleri ile orantılı olmadığı kanaatine varılmıştır. Hesaplarındaki artış Sarraf’tan: Hesaplarındaki artışın Rıza Sarraf ve Abdullah Habbani’nin kontrolünde olduğu anlaşılan Simay Altın Şirketi’nden 31 Aralık 2012 tarihinde kardeşi Şenol Çağlayan’a oradan da iki gün sonra borç ödemesi adı altında kendi hesabına aktarılan 2 milyon 465 bin TL para transferinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Saatin belgesini Sarraf el yazısıyla düzenlemiş: Soruşturmaya konu olan saat ile ilgili olarak önceki mal bildirimlerinde diğer taşınır varlıklar arasında 5 adet saatin toplam değeri 70 bin TL iken, bakanlık görevinin son bulması nedeniyle verilen 23 Ocak 2014 tarihli mal bildiriminde 6 adet saatin toplam değerinin 730 bin TL olarak beyan edildiği, mal bildiriminde saatin finansmanına ilişkin bir açıklamaya yer verilmediği, saatin faturasının Murat Yılmaz (Rıza Sarraf’ın kuryesi), menşei belgesinin Zafer Çağlayan adına düzenlendiği, 25 Eylül 2013 tarihinde teslim alındığı, ödemenin 30 Ekim 2013’de 240 bin avro olarak Sarraf’a nakit olarak ödendiği, işin ticari olmaması nedeniyle Sarraf’ın kendi el yazısı ile tanzim ettiği ve imzaladığı, saat ile ilgili para cezasını ödeyen Murat Yılmaz’a Çağlayan tarafından 213 bin TL para transferinin yapıldığı tespit edilmiştir. Happani’nin gönderdiği para: Sarraf ve Happani’nin kontrolünde olduğu anlaşılan Simay Altın Şirketi’den Şenol Çağlayan’a gelen ve 2 gün sonra Zafer Çağlayan’ın hesabına “önceden alınan borca” açıklamasıyla gönderilen 2 milyon 465 bin TL’yle ilgili olarak Çağlayan, “Şenol Çağlayan’ın Simay Altın Şirketi’ne bozdurduğu mücevherat karşılığıdır” açıklamasını yapmıştır. Oğul Kaan’ın serveti düğün takılarından: Çağlayan, oğlu Salih Kaan Çağlayan’ın hesabına Altınbaş A.Ş’den 25 Haziran 2013 tarihinde gönderilen 2 milyon 537 bin TL para transferi ile ilgili olarak komisyona gönderdiği yazıda, oğlunun 12 Nisan 2013 tarihinde evlendiği, “düğünde takılan altın, mücevherat, döviz ve TL şeklindeki takıların bir kısmının bozdurulduğu” açıklamasını yapmıştır. Altınların hangi tarihte, kim tarafından götürüldüğüne ilişkin bir bilgiye ise yer verilmemiştir. Oğul düğün takısından borç vermiş: Ahmet Çağan Çağlayan’ın 28 Mayıs 2012’de 2 milyon 100 bin TL’ye satın alınan taşınmaz için hesabına yaptığı 1 milyon 50 bin TL para transferiyle ilgili olarak Zafer Çağlayan, komisyona gönderdiği yazıda, oğlunun 28 Ekim 2011’de evlendiğini, düğünde çeşitli altın, mücevherat, döviz ve TL’nin hediye olarak geldiği, transferin oğlunun kendi birikimlerinden karşılandığı, kendisine borç verdiği, bu borcunu ödediğini belirtmiştir. Şirketlerde geniş inceleme gerekli: Zafer Çağlayan, çocuklarınca alınan taşınmazların finansmanının düğünlerinde takılan altın, döviz ve TL olduğunu beyan etmiştir. Salih Kaan ve Ahmet Çağan Çağlayan’ın 2012 ve 2013’te taşınmaz alımlarında ve banka nezdinde gerçekleştirdikleri nakit para yatırma ve para transfer işlemlerinde önemli ölçüde artışın olduğu, tespit edilmiştir. Ahmet Çağan ve Salih Kaan Çağlayan’ın taşınmaz alım ve bankacılık işlemlerine konu olan tutarlarının kayıtlı gelirleri ile önemli ölçüde orantısız olduğu, çocuklarının ortağı olduğu şirketlerin hesaplarında gerçekleştirilen para hareketlerinin ticari faaliyetlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespitinin şirketlerde incelemelerle mümkün olabileceği kanaatine varılmıştır. 1.5 milyona 3 ev: Bakanlık yaptığı sürede 3 adet taşınmaz satın aldığı ve 2 adet taşınmaz sattığı tespit edildi. Ankara’da Konur Sokak’ta yüzde 50 hissesi üzerine kayıtlı taşınmazı 500 bin TL’ye satın aldığı, İstanbul İstinye’de tapu harç matrahı 500 bin TL olarak belirtilen taşınmazı eşi Beyhan Bağış adına satın aldığı, Ankara Dikmen Vadisi’nde tapu harç matrahı 500 bin TL olan taşınmazı kendi adına satın aldığı tespit edildi. Banka transferi ve kredi kullanımına rastlanmadı. Borcu belgeleyemedi: Eşi Beyhan Bağış’ın Dekorname Dekorasyon Şirketi’nin ortaklarına 2013’te 3 milyon 779 bin TL borçlu göründüğü, 31 Aralık 2013’te bunun 1 milyon 565 bin TL’ye düştüğü tespit edildi. Bu azalışın nasıl gerçekleştiğine ilişkin Bağış’tan istenen belgeler komisyona sunulmadı. Bağış’ın bakanlığı sırasında 2010 ve 2011’de satın alınan biri eşi adına kayıtlı toplam 3 adet taşınmazın kendisi ve eşinin mevcut kayıtlı geliri ile orantılı olmadığı sonucuna varılmıştır. Muammer Güler: Zafer Çağlayan Egemen Bağış C HP Ankara İl Başkanlığı’nca “1725 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Haftası” nedeniyle asılan poster ve afişler polis tarafından savcılık kararı olmadan kaldırılmak istendi, çok sayıda kişinin il başkanlığına gelmesinin ardından arama yapamadan ayrıldı. CHP Esenyurt Uçakta protesto İlçe Örgütü de Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce dillerinde “Hırsız var” döviz ve pankartları açarak eylem yaptı. CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Sayın, Diyarbakır Ankara uçağında uçak 10 bin fitte iken pankart açtı. Yolcular telefonları alarak fotoğraf çektiler. Hostesin eylemi sonlandırma uyarısı üzerine tepki gösteren Sayın “Mahkeme kararınız var mı” diye sordu. Sayın bir süre sonra eylemine son verdi. CHP’den ‘İran seferberliği’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Soruşturma Komiyonu hafta başında Yüce Divan oylamasına hazırlanırken CHP, Türkiye’nin İran ile bir türlü ele almadığı ZencaniSarraf dosyasını açmak için düğmeye bastı. Geçen günlerde İran Büyükelçisi ile biraraya gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerden önce İran’a gitmesi planlanırken CHP de kendi içinde komisyon kurmaya hazırlanıyor. CHP’den hukukçu milletvekillerinin de içinde yer alacağı komisyonun, İran’da yolsuzluklarla ilgili kurulan komisyonla işbirliği yolları aranacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, İran’ın özellikle son dönemde CHP’nin Suriye ve Ortadoğu politikalarına büyük “ilgi duyduğunu” belirterek, “Henüz takvimlendirme yapılmadı, ancak seçimlerden önce bu ziyaret olabilir” dedi. İran’da muhalefet partisinin bulunmaması nedeniyle davetziyaret sürecinin nasıl düzenlenebileceği konusunda Kılıçdaroğlu ve Büyükelçi Reza Bikdeli görüş alışverişinde bulundu. Milletvekillerinin karşılıklı ziyaretlerinin önünde bir engel bulunmazken İran’a bir muhalefet liderinin nasıl davet edileceği konusunda ise görüş alışverişi devam edecek. İranlı diplomatik kaynaklar, “Ziyaretin önünde bir engel yok ancak bizde ana muhalefet lideri olarak Kılıçdaroğlu’nun resmi muhatabı yok. Fraksiyonlar var. Kimin davet edebileceği net değil” görüşünü paylaştı. AKP, askeri yargıya da hâkim olmak için kurul oluşturuyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HSYK üye seçimleri ile yargıya, son yargı paketiyle de yüksek yargıya hâkim olan AKP hükümeti, gözünü şimdi askeri yargıya çevirdi. TBMM Başkanlığı’na yeni bir yargı paketi sunan hükümet, Askeri Hâkimler Yasası’nda kritik değişikliklere imza attı. Tasarı ile askeri hakim ve savcıları atamak için Askeri Hâkimler Kurulu oluşturulacak. Askeri Hâkimler Kurulu; Milli Savunma Bakanı ile bakanın teklifi ve Başbakan’ın onayı ile birinci sınıf askeri hâkimler arasından seçilen 4 üyeden oluşacak. Askeri Hakimler Kurulu’nu yönetmek ve temsil etmek üzere Milli Savunma Bakanı kurula başkanlık yapacak. Askeri Hâkimler Yasası ile Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı, dün, TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Kurul, her yıl mayıs ve aralık ayının ilk haftası toplanacak. Kurul üye tamsayısının salt çoğunluğuyla karar alacak. Yeni kurulun görevleri, özetle şunlar olacak: l Milli Savunma Bakanlığı’nın askeri mahkemelerin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak. l Askeri hâkimlerle ilgili; mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, yıllık ve mazeret izinleri dışındaki her türlü izinleri verme, birinci sınıfa ayırma ve birinci sınıf olma, disiplin cezası verme ve disiplin cezalarını sicilden silme, görevden uzaklaştırma işlemlerini yapmak. l Yargı yetkisinin kullanımına ilişkin hususlar hariç olmak üzere askeri mahkemede görevli askeri hâkimlerin idari görevleri ile delilleri değerlendirme ve suçu niteleme yetkisi hariç olmak üzere askeri savcıların adli görevlerine ilişkin konularda genelge düzenlemek. l Askeri hâkimlerin nöbet gün ve saatlerine ilişkin esasları belirlemek. Kadro ihtiyacını saptamak. Yönetmelik ve genelgeleri çıkarmak. ‘Hırsız’ dedi 11 ay ceza aldı ‘Ahlaki gidiş’ kriter Askeri hâkimlerin birinci sınıfa ayrılma ve birinci sınıf olmak için aranan kriterlere yoruma açık konular getirildi. Birinci sınıfa ayrılma ve birinci sınıf olmak için, “ahlaki gidişleri”, mesleki bilgi ve anlayışları, gayret ve çalışkanlıkları, gördükleri işlerin birikmesine sebep olup olmadıkları, çıkardıkları işlerin miktar ve mahiyetleri, göreve bağlılıkları ve devamları, hal kâğıtları ve sicil belgeleri, kanun yolu incelemesinden geçen işleri, örnek karar ve mütalaaları ve varsa mesleki eser ve yazıları ile katıldıkları meslek içi ve uzmanlık eğitimleri gözönünde tutularak Askeri Hâkimler Kurulu’nca ilan edilen birinci sınıfa ayrılma ilkelerinde aranan koşulları taşımaları gerekecek. Askeri hâkim atamaları, Askeri Hâkimler Kurulu tarafından yapılacak; ancak Askeri Adalet İşleri Başkanlı ğı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yargı ile ilgili diğer idari görev kadrolarına atama, Milli Savunma Bakanı tarafından yapılacak. Askeri Yargıtay Başkanlığı’na, ikinci başkanlığına, daire başkanlıklarına, üyeliklerine ve başsavcılığına seçilen askeri hakimlerin atamaları Milli Savunma Bakanı ve Başbakan’ın müşterek kararnamesi ile Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulacak. Bu yasada özel bir düzenleme yapılmazsa, Türk Ceza Yasası’nın genel hükümleri, askeri suçlar hakkında da uygulanacak. Tasarıyla, TSK içerisinde önleme araması uygulaması getirildi. Tasarıyla, TSK içerisinde önleme araması uygulaması getirildi. Tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin veya askeri hakim sınıfı adli müşavirin yazılı emri üzerine, işlemler yapılacak. Yurt Haberleri Servisi Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Elifhan Köse (38), Gezi Direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle yaşamını yitiren 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın ölümünün protesto edildiği gösteride dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etttiği gerekçesiyle yargılandığı davada, 11 ay hapse mahkum edildi. Hükmün açıklaması geri bırakılırken, Köse’nin avukatları kararı temyiz edeceklerini belirtti. Berkin Elvan’ın ölümünü protesto için Karaman’da 12 Mart’ta düzenlenen yürüyüşe katılan Köse ile Mehmet Hüner tarafından iki defa “Hırsız Tayyip Erdoğan” şeklinde sloganlar atıldığı, şüpheli Fatma Eser Gün tarafından iki defa “Katil Tayyip hesap verecek” sloganı atıldığı gerekçesiyle dönemin Başbakanı Erdoğan’a hakaret suçundan iddianame hazırlandı. Karaman 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılanan Elifhan Köse ile Mehmet Hüner ve Fatman Eser, dün ikinci kez hâkim karşısına çıktı. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, İzmir Milletvekili Hülya Güven, Balıkesir Milletvekili Nedret Akova, Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, CHP Parti Meclis Üyesi Ahmet Ertuğrul, CHP Karaman İl Başkanı Mustafa Cem Kağnıcı da duruşmaya katılarak destek verdi. Mahkeme heyeti, diğer sanıklar Mehmet Hüner ve Fatma Eser Gün de 7 biner lira para cezasına çarptırıldı ve cezaları ertelendi. CHP’li Kart, “35 yıllık hukukçuyum. Bir ceza muhakemesinde ara kararı usulünün böylesine ihlal edildiği bir uygulama görmedim. Doğrudan hükümetin yarattığı iklimin tesiriyle hükümetin baskı talimat ve telkinleriyle hüküm kuran bir yargı mekanizması” dedi. C M Y B