23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2014 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ‘Güvenlik Paketi’ ve Bir İleri 14 Ekim 2014 tarihinde TBMM Adalet Komisyonu’na sunulan kanun teklifi, olası hukuki sonuçlarından çok, siyasi saikleri ve sonuçlarıyla gündeme geldi. Kuşkusuz bu tablonun arka planında hükümetin Meclis’teki sayısal etkinliğini kullanarak, mevcut siyasi gündem içerisinde karşılaştığı sorunlara neredeyse ölçüsüz bir biçimde hukuka başvurarak reaksiyon göstermesi var. Hükümet yetkililerinin yorumları sonucu yasa teklifinin “güvenlik paketi” ismiyle kamuoyuna yansıması bile aslında başlı başına içinde bulunduğumuz durum hakkında önemli ipuçları taşıyor. Geçen hafta paketin içinde olanlar kadar, pakette yer almayıp da evvelden beri rafta “bekletilen” değişiklik olasılıkları da konuşuldu. Örneğin, 14 Ekim 2014 tarihinde TBMM Adalet Komisyonu’na sunulan teklif; molotofkokteylinin silah sayılması, polisin yetkilerinin artırılması gibi konularda hiçbir hüküm içermemesine karşın tartışmalar, paket bunları da içeriyormuş gibi yürütüldü. Hem de TCK madde 6’da yer alan “silah” tanımı karşısında molotofkokteylinin silah sayılmasına engel bir durum yokken ve polise gözaltı yetkisi verilmesini gerektiren gerçek bir boşluk bulunmazken… İki Geri Demokrasimiz Şu an tartışılan yasa teklifi ile yapılmak istenen, zaten Şubat 2014’te 6526 sayılı kanun ile getirilmiş olan düzenlemenin “aynen” geri alınarak eskiye dönülmesidir. Daha bir yıl dolmamışken her yönüyle bir “geri adım” olarak nitelenebilecek bu değişiklik önerisinin açıkça “siyasi” saik içerdiği, hiçbir şekilde bir boşluğu doldurmak anlamına gelmediğini görmek de zor değil. Dr. GÜLŞAH KURT Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi rin eklenmesidir. Bu düzenlemenin, yine Şubat 2014’te kabul edilen 6526 sayılı kanun ile ilga edilen 2, 3 ve 4. fıkraları, “soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmek” gibi son derece muğlak bir ölçüt getirerek, müdafiin dosya içeriğini incelemesini veya belgelerden örnek almasını, bazı tutanak ve raporlar haricinde kısıtlanmasına imkân veriyordu. Bu madde kısa bir süre öncesine kadar çok keyfi uygulamaları getirmiş ve özellikle kaldırılan özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin yetkisine giren olaylar, kuşkusuz en çok da TMK kapsamında soruşturma konusu olan suçlar bakımından dosyaya erişim hakkının tamamen ortadan kaldırıldığı pek çok örnek yaşanmıştı. CMK’de savunma hakkı bakımından çok önemli bir kazanım olarak nitelendirilebilecek bir değişikliğin geri alınması yönünde ortaya çıkan irade apaçık bir çelişkidir ve ne yazık ki hukukun belirli kişilere ve soruşturmalara göre şekillendirilmesinden başka türlü yorumlanamamaktadır. Kanun teklifinde yer alan değişikliklerden bir diğeri; “Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma” tedbirinin kapsamı genişletilerek, “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar”ın tamamı bakımından bu tedbirin uygulanabilmesi sağlanmasıdır. Bunların içinde “cebir ve şiddet kullanarak anayasayı ihlal” ve “hükümete karşı suç” gibi hükümlerin de olduğu düşünülürse, bu girişimin arkasında özellikle son dönemde gündemde olan paralel yapılanmayı çökertme çabalarının ve bu yapılanma içerisinde görülen oluşumların malvarlıklarına el koyma amacının bulunabileceği akla geliyor. Paketteki dikkat çekici bir diğer düzenleme, “İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması”, “Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” ve “teknik araçlarla izleme” tedbirleri kapsamına “Devletin güvenliğine karşı suçlar” ile “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar”ın eklenmek istenmesidir. Bu eklemelerle kapsamın genişletilmek istenmesi, devletin kendisine yönelik tehditler karşısında koruma kalkanlarını artırma yönünde ve elini güçlendirme yönünde bir girişim olarak algılanabilir. ‘Saray’dan Bakınca ‘Ev’de Olanlar?.. ABD’de ara seçimler yapıldı... 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tamamı, 100 üyeli Senato’nun 36 sandalyesi ve 38 eyaletin valisi belirleniyor... Başkan Obama sonuçlar için, Türkçeye “hezimet” diye çevirebileceğimiz “shellacking” sözcüğünü kullandı. Cumhuriyetçi Parti, hem Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğunu pekiştirdi, hem de Senato’da çoğunluğu ele geçirdi... Üstelik Obama’nın eyaleti olan Chicago’da ve başka birkaç önemli yerde valiliği kazandı. Zaten sekiz yıllık yönetim döneminin son iki senesine girdiği için “topal ördek” diye nitelenen bir konumda olan Başkan Obama, muhalefet tarafından kontrol edilen bir yasama organı ile de çalışmak zorunda kalacak! HHH Seçimlerin ertesi günü, önce Senato’da çoğunluk lideri konumuna yükselen Kentucky Senatörü Mitch McConnel, hemen sonra da Başkan Obama birer basın toplantısı yaptılar: Her ikisi de, birlikte çalışma olanakları için uzlaşma arayacakları sinyalini verdi... Mitch McConnel, sistemi kilitlemek gibi bir hedeflerinin olmadığını belirtti... Başkan Obama da hemen her iki partinin de lider kadrolarıyla toplantılar yapacağını ve uzlaşma zemini arayacağını vurguladı... Böylece “uzlaşma” gibi, “birlikte çalışma” gibi, bizimkiler için iktidarın “zaaf” belirtisi sayılan demokratik kavramlar gündeme girdi. HHH Seçimlere katılım oranı neredeyse üçte bir oranındaydı; Demokratların, gençleri, kadınları, Hispanikleri ve Afrika kökenli Amerikalıları seferber edememiş oldukları anlaşılıyordu. Başkan Obama yaptığı konuşmada sandığa gitmeyenler de dahil olmak kaydıyla, seçmenlerin mesajını aldığını, Washington’un çok çalışması gerektiğini anladığını özellikle belirtti... Zaten Cumhuriyetçilerle uzlaşma zemini aramasını da seçmenin verdiği bu “çok çalışma” mesajına bağladı. HHH Türkiye’de başkanlık rejimi isteyenlerin, ABD Başkanı’nın yetkilerini yetersiz görerek “Güçlendirilmiş bir başkanlık” düzeni savunduklarını anımsadım... ABD seçimlerinin, 1000 odalı, 1 milyar 370 milyon lira maliyetli “saray”ın kulları tarafından nasıl göründüğünü merak ettim: Herhalde ABD başkanlık sisteminin “zaaflarından” arınmış otoriter bir düzen hayal ettikleri için kendilerini kutluyorlardır... Ayrıca Cumhuriyetçilerin dış politikada daha sertlik yanlısı olmalarından dolayı, Ortadoğu’da izledikleri çizgi bakımından sevinçle ellerini ovuşturuyor da olabilirler... Ne demiş şair: “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar!” Pakette yer alan değişiklikler ve ‘anlamları’ Görünen o ki, Gezi olayları ile daha fazla ete kemiğe bürünen toplumsal muhalefet ve Kobani protestolarında, “şiddet olaylarındaki artış” söylemine malzeme olacak olayların yaşanması ve aynı minvalde kutuplaşmanın artması karşısında, siyasi iktidar tarafında bir “gözdağı” verme ihtiyacı doğdu. Aslında “güvenlik” sözcüğü ile yan yana anılması gereken düzenlemeler de daha ziyade bunlar. Çünkü pakette halihazırda yer alanlar, aslında siyasi iktidarın “hükümet” olarak kendisine yönelen tehditleri bertaraf etmesi ve özellikle 17 Aralık soruşturmalarının ardından kabul edilen paketlerle atılan birtakım olumlu adımların geri alınması amaçları ile örtüşüyor. İçeriği biraz irdeleyince bu fark daha da net anlaşılıyor. “Arama yapabilmek için makul şüphe yeterli sayılacak” cümlesi, günlerdir flaş haber olarak karşımıza çıkıyor. Esasında bu değişiklik önerisini ilginç hale getiren, mevcut düzenlemenin kısacık tarihi… Çünkü arama tedbiri için “makul şüphe”nin yeterli sayılması başlı başına karşı çıkılması gereken bir durum değil. Bu kavram, AİHM içtihatlarında da kullanılıyor ve esasında “ilgili kişinin suçu işlemiş olmasının mümkün bulunduğu hususunda objektif bir gözlemciyi iknaya yeterli vakıa ve bilgilerin mevcudiyetini” varsaymak anlamına geliyor. Bu bakımdan “makul şüphe”, izlenimden yola çıkılan değil, somut olgu ve bilgilere dayanan “objektif” bir durumu ifade eder. Makul şüphe, mevcut düzenlemedeki “somut delillere dayanan kuvvetli şüphe” ibaresinin yerine getirilmek isteniyor. Teknik bir kıyaslamada, elbette şu anki düzenlemenin, yapılmak istenen değişikliğe nazaran keyfiliğe karşı daha güçlü bir himaye getirdiği bir gerçek. Ancak getirilmek istenen hükmün kendi başına öyle büyük bir “infial”i hak etmediği de belirtilmeli. Burada bir parantez açarak, Şubat 2014’te kabul edilen 6526 sayılı “Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakeme si Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile önceki düzenlemede bulunan “makul şüphe” ölçütünün kaldırılarak yerine “somut delillere dayanan kuvvetli şüphe” ölçütünün getirilmiş olduğu hatırlanmalıdır. 6526 sayılı kanun, Terörle Mücadele Kanunu’nda düzenlenen özel yetkili mahkemeleri kaldıran meşhur torba kanunun ta kendisi. Teklifte yer alan değişiklik, tam bu noktada bambaşka bir anlam kazanıyor. Şu an tartışılan yasa teklifi ile yapılmak istenen, zaten Şubat 2014’te 6526 sayılı kanun ile getirilmiş olan düzenlemenin “aynen” geri alınarak eskiye dönülmesidir. Daha bir yıl dolmamışken her yönüyle bir “geri adım” olarak nitelenebilecek bu değişiklik önerisinin açıkça “siyasi” saik içerdiği, hiçbir şekilde bir boşluğu doldurmak anlamına gelmediğini görmek de zor değil. Aradan geçen zamanda yaşanan en önemli değişiklik, galiba 17 Aralık soruşturmaları ile ilgili takipsizlik kararına giden süreç. Teklifte yer alan ve yukarıda dikkat çekilen durumla benzerlik taşıyan bir diğer düzenleme; CMK’nin 153. maddesine müdafinin soruşturma sırasında dosyaya erişim hakkını kısıtlayan hükümle Aziz Nesin Dersi… NUSRET ERTÜRK Eğitimci yazar Okullarda eğitim izlenceleri yeniden belirleniyor. Görmediğimiz, bilmediğimiz dersler ekleniyor. Çoğu da yaşamdan uzak, soyut içerikli. Çocuklar, gençler adam gibi adam yetiştirilmek isteniyor mu? Yanıt “evet”se, her sınıfa “Aziz Nesin Dersi” öneriyorum. İlk ders, “Şimdiki Çocuklar Harika” ile başlamalı. İkinci hafta, “Deliler Boşandı” ele alınmalı. Kimin deli, kimin akıllı olduğu baştan bilinsin. Son ders, “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez”le nokta konulsun… Aziz Nesin, tüm yaşlardaki kişileri ilgilendiren yapıtlar yazmıştır. 121 basılmış yapıtı bulunan Nesin’de yok yoktur. Her yaşa, her türde seçme yapıtlar; şiirden masala, öyküden oyuna, romana… Yeter ki öğrenciler o yapıtlarla tanıştırılsın. Haftalık iki saatlik Aziz Nesin dersi, diğer derslerin önüne geçer. Bir gün gelir öğrenciler, tüm derslerin “Aziz Nesin Dersi” yapılmasını isteyecektir. Öğrencilerin dünyaları değişecektir bu dersle. Adım atışları, düşünüşleri, gülüşleri, bakışları.. Aklın varlığını sezecekler. Yaşama dostça sarılacaklar. İnsanları sevecekler. Kine, kana, kötülüğe arka dönecekler. Aziz Nesin’de yaşamın tüm renkleri, tüm tatları var. Onun yazdıkları zengin bir laboratuvardır. Uygulama bahçesidir. Yaşamın ta kendisidir. Aziz Nesin, Nasrettin Hoca’nın günümüzdeki görüntüsüdür. Gülümsemenin, insana özgü olduğunu unuttuk. Amaç, insan yetiştirmekse, işe tam buradan başlanmalı… Aziz Nesin’in kişisel, sanatsal, toplumsal, örgütsel yanı öne çıkarılmalı. Bir insan, bunca başarıya nasıl ulaşırmış, görsünler. Doğruluğun, dürüstlüğün en değerli şeyler olduğunu anlasınlar. Yazdığı tüm yapıtların geliri, kurduğu Nesin Vakfı’na bırakılmıştır. O gelirle, 1975’lerden sonra yılda 80 kimsesiz öğrenciyi barındırıyor, okutuyor. Böyle bir vakfın bizde bir benzeri yoktur. Bazıları bilmeden, tanımadan Aziz Nesin’i yerden yere vurur. Ama onun insancıllığıyla, yardımseverliğiyle, yurtseverliğiyle yarışacak bir kişi gösteremezsiniz. Aziz Nesin’in 1980 darbecilerine, “Ben de varım!” dediği Aydınlar dilekçesine ayrı bir ders saati ayrılmalı. Bugünkü durumla karşılaştırması yapılmalı. Uygulamaya gidilmeli… Aziz Nesin’le buluşma, Bakanlığın ders konusu seçmesine mi bağlı? Bize düşen görev yok mu? Önce, bizler küçük bir adım atmalıyız. Aziz Nesin’i çevremize, çocuklarımıza birer kitabıyla tanıştırmalıyız. O kapıyı aralayalım. O kapı aydınlık kapısıdır. Arkası gelir. Uluslar, büyük oğullarıyla nefes alırlarmış. Atatürk, Nâzım Hikmet, Aziz Nesin dünyada yüz akımızdır. Onlardan öğreneceğimiz çok şeyler var. Kimileri onları görmezden geliyor. İt, kağnı gölgesinde yürür de kendi gölgesi sanırmış… Atalarımız ne güzel söylemiş. Bir konuşmasında, “yüzde 60’ımızın aptal olduğunu” öne sürmüştü Nesin. Orada kalmaya kararlı mıyız? Durumu değiştirmek, ilerlemek elimizde… Neyle? Örneğin Aziz Nesin’le. Aziz Nesin dersini önemseyelim, kaçırmayalım… Geç kalmayalım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear