23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
C 21 EKİM 2014 SALI www.cumhuriyet.com.tr GELİŞİM FARKI Erkek beyni arasında fark olmadığını anlatan Gazi Yaşargil, “Ama gelişme açısından fark var, farklı eğitiliyorlar. Kadına bebek, erkeğe silah veriliyor. Kadın birçok konuda arka yollardan dolaşarak erkeğe yetişmek zorunda kalıyor” dedi. ‘HAFIZAM KAYBOLDU’ Son yıllarda doktorlara başvuruların en büyük nedenlerinden birinin de hafıza şikâyetleri olduğuna değinen Yaşargil nedenini şöyle açıklıyor: “‘Birdenbire hafızam bozuldu’ diyorlar. Çok enformasyon var, düşünün televizyonlarda her akşam kaç kanal seyrediliyor, insanın hafızasında kalmıyor. Bir kitabı ciddi bir şekilde okursanız o kalır.” Gürsel kanaması beyin Ezber bozan geçirdi açıklamalar İZMİR (AA) Amerikan Beyin Cerrahları Birliği tarafından nöroşürirji alanındaki çalışmalarıyla “Yüzyılın Adamı” seçilen 89 yaşındaki Prof. Dr. Gazi Yaşargil, beyin tümörlerinin ilerleyen teknoloji ve aletlerden kaynaklandığını düşünmediklerini belirterek “Bizim yaşam tarzımızdan hastalıklar olabiliyor, sigara, içki ve uyuşturucu bunların başında geliyor” dedi. Epilepsi ve beyin tümörlerinin tedavisinde yeni yöntemler bulan, beyin ameliyatlarına mikroskobu getiren ve çalışmalarıyla dünya tıp tarihine geçen Prof. Yaşargil, beyin hakkında bilinen ve bilinmeyenleri anlattı. Sigaranın hem damarları hem immun sistemini (bağışıklık sistemi) bozduğunu hem de inmeye neden olduğunu kaydeden Yaşargil, “Sigarayı bırakın, hiçbir faydası yok” ifadelerini kullandı. Kanserin nedeninin hâlâ bulunamamış olmasına çok üzüldüğünü anlatan Gazi Yaşargil, beyin tümörlerinin yüzde 60’ının iyi, yüzde 40’ının ise kötü huylu olduğunu belirtti. Yaşargil, beyin “Bildiğimiz kadarıyla tümörlerin sayısı artmadı” dedi. Çağımız hastalıklarının stresten kaynaklandığına ilişkin iddiaları da yorumlayan Prof. Yaşargil, “Stresin fena etkisi yok, zannetmiyorum, l ‘Beyin tümörleri ile ilerleyen teknoloji ve aletler arasında bir ilişki olduğunu düşünmüyorum’ l ‘Stresin çağımız hastalıklarına fena bir etkisi yok’ l Kalbiniz iyiyse dayanırsınız kalbiniz iyiyse dayanırsınız. Günde en az 1618 saat çalıştık yıllar boyunca, olsa bize bir şey olurdu” diye konuştu. İlerleyen yaşına karşın hâlâ ameliyatlara giren ve hafızasında en ufak bir sorun yaşamayan Yaşargil, bazı geceler hiç uyumadığını, zaman zaman iki ameliyat arasında tek elma yiyerek günü geçirmek zorunda kaldığını söyledi. Çalışmalarının takdir bulmasına sevindiğini de söyleyen Yaşargil, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz ne üzüntüler yaşadık, kaç insanla neler çektik, ne zavallılarla öldük, özellikle çocuksa. Hastalarım arasında her dinden insanlar oldu. Filozof veya sanatkârlarla görüşürken rahatlıyorum, çünkü onlardan bir şey öğreniyorum. Bazen de bir çiftçiye rastlıyorsunuz, onun düşüncelerinin daha kuvvetli ve doğasal olduğunu görüyorsunuz. Bildiği şey az ama çok esaslı. Beyin konusunda genin yardımı var, ama eğitim çok önemli. Dersi dinlemekle olmuyor, okumakla, çalışmakla oluyor. Ben bu yaşta anatomi öğreniyorum. Kaç defa okudum, yine de okuyorum.” Tek elmayla bir gün... l ANTALYA (AA) Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, beyin kanaması geçirdi. Kemer’de yapılan 4. Uluslararası Ekonomi Konferansı’na gazeteciyazar Prof. Dr. Gürsel, önceki sabah başağrısı şikâyetiyle hastaneye gitti. Yüksek tansiyonu nedeniyle ilk tedavisi yapılan Gürsel, durumunun kötüleşmesi üzerine Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edildi. Çekilen tomografide, Gürsel’in ağır beyin kanaması geçirdiği tespit edildi. bakımda Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Murat Turhan, Gürsel’in beyin kanaması geçirdiğini belirlediklerini, genel durumunun stabil olması için yoğun bakıma alındığını anlattı. Yoğun bakımda kanamadan kaynaklanan tablonun daha da ciddileştiğini vurgulayan Turhan, solunum desteği için cihaza bağlandığını kaydetti. Yoğun Kahvedeki herkes tedirgin. Nereden düştü bu buraya? Ama doğru da söylüyor, “Allah kahretsin, kime inandım da ev almaya kalktım. Bir evim vardı, yazlığa ne gerek duydum ki, karımın aklı işte. Yazlığı olacakmış, torunlar yazın onun yanına gelecekmiş. Sefa sürecekmiş. Ne sefası be. Cefa cefa….” Melankoli çarptı çarpacak, dostlarımdan biri bir 68’li, “Yahu”, diyor “hani yaşadık yaşadığımız kadar, ne olduk, şeytan diyor, kalk git Kobani’ye ve savaş. Ölüm geldi gelecek, Dört beş yıl önce, bir film izlemiştim. Danibari Kobani’de ölelim. Kendi ülkemizde hep markalı yönetmen Lars Von Trier’in “Melanyenildik, bir kez yenelim.” koli” adlı filmini. Filmde, Melankoli adı verilen Dolaşıyorum, yolum lüks mağazaların oldubir yıldızın dünyaya çarpması bekleniyordu. ğu bir caddeden geçiyor. Bir büfenin önünde Filimde sıkıldığımı, hatta “aman artık şu çarpoturup bir şeyler atıştırıyorum. Yanımda iki ma gerçekleşse de çıksak” diye düşündüğügenç anne, çocuklarını okuldan almışlar, mü anımsıyorum. Sıkıldığım bu film nedense onlara telaş içinde bir şeyler yedirmeye bugünlerde sürekli aklıma geliyor. Nedenini uğraşıyorlar. Çünkü aceleleri var, kız baleye, düşündüm, buldum sonunda, dünyamızın oğlan da piyano dersine yetişecek. Çocuklara hali bir yıldızın çarpmasını bekler gibi. Tüm bakıyorum, öyle yorgun ve bitkin görünüyorbilgiler tüm öğrendiklerimiz, tüm değerlerimiz lar ki, dehşete düşüyorum. Belli ki, sabahın bir yıldız çarpmasını beklercesine tarumar köründe kalkıp sıkışık servislere binerek olmuş gibi. Hiç söylenmeyecek sözler, hiç uykulu uykulu okula gitmişler. Beş saat ders akla gelmeyecek durumlar her yerde. Yolda, yapmışlar, şimdi haydi baleye, haydi piyanopazarda, kahvelerde ve dost ya. Annelerin telaşı çocuktopluluklarında öylesine tularda yok. Ellerinde cep haf sohbetler ediliyor ki, evet telefonları oyun oynamaya dünyamıza yakında bir yıldız çalışıyorlar. Birden çocukçarpacak gibi. lar için üzülüyorum. Büyük Sürekli ertelenen, erteihtimalle baleden ve piyano lenmesi için yollar bulunan çalmaktan nefret edecekler. kapitalizm öylesine katmerli O sırada bu caddede her krizler yaratmaya başladı adımda dilenen Suriyeli ki, sanki “Melankoli” artık çocuklar etrafımızı sarıyor. yanı başımızda. Az sonra da Anneler dehşete kapılmış, dünyayı yok edecek. çocuklarını dilenen çoŞöyle bir bakın çevrenize, cuklardan uzaklaştırmaya sürekli bir can sıkıntısıyla doçalışıyorlar. Tuhaf bir manMelankoliye iyi geliyor. laşıp duruyoruz. Çok mutlu, zara, Melankoli çaptığında kahkahalarla gülenlerin bile her şey kül olacak… Bütün yüzlerinde bir donukluk var. Sanki ilaçlanbu manzaralar da! mış gibiyiz. Sanki yaptığımız işler anlamsız, Bu arada neşe nerede diye, çevreme bakıyazdığımız yazıları okuyanlar yok, yaptığımız nıp duruyorum. Kimseler gülmüyor, kimseler filmler kendimize sürekli bir ayna tutuyor. aşktan, sevgiden söz etmiyor. Geçenlerde Kaybedenler kulübü üyeleri gibiyiz. Okan Üniversitesi’ndeki öğrencilerimden biri Melankoli az sonra çarpacak ve ben bir şöyle dedi: “Hocam kırk yaş üstü Facebook’a gün içinde dolaştığım yerlerde duyduğum girdiğinden beri, onun da tadı kaçtı.” “Neden sözleri şöyle bir toparladım. Kırklarında bir ki” diye sordum. “Kendi deneyimlerini anlatıp adam, dedesi, babası ve kendisi iyi okullarda duruyorlar, sıktılar.” Doğrudur, gençlerin alaokumuş. Kültürlü biri ve araba alıp satıyor. nına bizler girdiğimizde her şey daha politik Dehşet içinde, öfkeli, “Ben bir an önce olmaya başlıyor. Genç insan sevmiyor bunu. Amerika’ya kapak atmalıyım” diyor. “Ben buNeyse ki, o eğlenmek istiyor. Şimdilik biraz raların adamı değilim. Hiç Maltepe’nin üstüne umut var. gittiniz mi, o güzelim ağaçları kesip korkunç Bu arada Melankoli yaklaşıyor ya, şairler siteler yapmışlar. Yahu ben de bu soygundan pek bir çalışkan. Her konu için hemen şiirleri pay almak istiyorum ama nereye başvuracahazır! Vallahi ben onları Facebook’ta okurken ğımı bilmiyorum. Bakın Tayyip Erdoğan çok şaşırıyorum. Bu şiir yazmak da amma kolay akıllı bir adam. Kendi de yiyor, çevresine de işmiş. Edip Cansever, Turgut Uyar, daha yediriyor. Ben yedirilen olmadığım için her zaniceleri neden öyle gecenizi gündüzünüze kaman yitiriyorum. Ben Amerika’ya gitmeliyim.” tıp, yazdığınız şiirleri yastık altında dinlendirip Genç adamı yatıştırmaya çalışanlar var. yeniden yeniden gözden geçirerek yazmaya “Bu böyle gelmiş böyle gidecek” diyenler. O çalıştınız ki, şiir yazmak çok kolaymış işte. zaman genç adam daha da köpürüyor. “BıŞaka, ben Melankoli’nin dünyaya iyice yakrakın be! Korkaklar, yerinize mıhlanıp kalmışlaştığını, bu şiir olmayan şiirleri okuduğumda sınız. Üç kuruş paranız gitmesin diye IŞİD’ci daha bir anlıyorum. Herkesin acelesi var. AKP’ye oy veriyorsunuz! Söyleyin bakalım, Benim de, acaba Melankoli çarpmadan kaçınızın bankalara borcu ne kadar? Korkuönce, kendim için anlamlı ne yapabilirim? yorsunuz değil mi, eviniz, arabanız elinizden Bu soru bile anlamsız geliyor. Galiba megidecek diye. Korkun! Olacak bu, olacak!” lankolideyim. Melankoli Peşpeşe Matşuşima Obiçi ettiler n TOKYO (AA) Makyaj tutkusu siyasi krize dönüşen Japonya’nın Endüstri Bakanı Yuko Obiçi (40) ile seçim yasalarını ihlal ettiği iddia edilen Adalet Bakanı Midori Matsuşima (58) istifalarını sundu. Siyasi bağışlardan gelen 95 bin doları kişisel alışveriş için kullandığı savunulan Obiçi, geçen ay Başbakan Şinzo Abe’nin kabinede yaptığı değişiklik sonucu bakan olmuştu. Abe, istifaların ardından kamuoyundan özür diledi. Japon medyası, kadınların üst düzey yönetime katılımını arttırmayı hedefleyen Abe’nin kabinesindeki iki kadın bakan hakkındaki iddiaların hükümeti zor durumda bırakacağını belirtiyor. istifa
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear