29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 2014 PERŞEMBE 12 HABERLER Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘solcular, ateistler, teröristler’ dediği ODTÜ başarı göstererek dünyanın en iyi ilk 100 üniversitesi arasında yer aldı. ‘Ateist’ ve ‘terörist’ler FİGEN ATALAY Harvard Öğretim Üyesi Prof. Hotamışlıgil: Türkiye’nin yüz akı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, öğrencilerine, “solcular ateisler, teröristler” diye “hakaret” ettiği ODTÜ, Times Higher Education (THE) Dünyanın En İyi Üniversiteleri Sıralaması’nda 85. oldu. Aynı sıralamada Boğaziçi Üniversitesi 139., İstanbul Teknik Üniversitesi 165., Sabancı Üniversitesi de 182. sıraya yerleşti. Bilkent ve Koç üniversiteleri de ilk 400 üniversite içinde yer aldı. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, “Türkiye için gurur verici bir durum ama bunu yeterli görmeProf. Dr. Ahmet Acar Baskı altında ÖZLEM YÜZAK Sabancı 182. sırada Sabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker, üniversitenin henüz 15. akademik yılında olduğunu hatırlatarak, “Sabancı Üniversitesi, araştırma ve insan odaklı disiplinlerarası eğitimi, özgür akademik seçim ve performans ortamı ve dünya çapında akademik kadrosu ile dünya klasmanında öncü bir araştırma üniversitesidir. Öğretim üyesi başına 400 bin TL’ye yakın araştırma fonu ve 1.32 araştırma projesiyle, Avrupa’dan öğretim üyesi başına en çok proje ve fon alan Türkiye üniversitesidir” dedi. Boğaziçi Üniversitesi, aynı sıralamada geçen yıla göre 60 sıra yükselerek 139. oldu. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Parlak öğrenciler, özgür akademik ortam ve dünya çapında akademik kadro başarımızın altında yatan faktörlerdir” dedi. Barbarosoğlu, Türkiye’deki üniversitelerin yeterli kaynak sağlanması halinde rakiplerinden aşağı kalır durumda olmadıklarına dikkat çekerek, “Teknoloji Transfer Ofisleri’nin kuruluşu, TÜBİTAK projeleri ve araştırmayı teşvik eden politikaların gelişerek artışı bu sonuçları olumlu yönde etkilemektedir” diye konuştu. Boğaziçi 60 sıra yükseldi bilim yeşermez vs... böyle şeyler olmaz. Siyaset yok yani. Sadece bir dönem, o da McCarty BOSTON “Bilimsel araşdöneminde baskı vardı tırmalar için serbest ortam ABD’de. Rektörü şiddetgerekiyor. YÖK düzenlemele eleştirsen bile seni ataleriyle ve baskı altında bimaz. Akademik özgürlük limin yeşermesi mümkün ve düşünce özgürlüğü en değil...” Bu sözlerin sahibi önemlisi.” Prof. Dr. Gökhan HotamışHotamışlıgil, Türkiye’de lıgil. Beslenme ve metaboGSMH’nin yüzde 2’sinin Arlizma ile ilgili önemli buluşGe’ye ayrılmasını önemli bulara imza atan bir bilim inluyor ama sorunun para olsanı Hotamışlıgil. Obeziteymadığını ısrarla vurguluyor: le diyabeti bağlayan ilk ge“Türkiye’de araştırmacının ni bularak bilim dünyasınpara sorunu yok. TÜBİTAK da kendine önemli bir yer elindeki fonu bile dağıtamıedindi. 1995 yılından beri yor. Sorun, kritik kütlenin Harvard Üniversitesi’nde. yeterince güçlü olmaması. 2005 yılından bu yana da Ve tabii akademi dünyasınşimdi Sabri Ülker Merkezi da ciddi bir nitelik sorunu adını alan Kompleks Metavar. Modern üniversite bibolik Hastalıklar Laboratunaları, donanımlı laboratuvarını yönetiyor. Hotamışlıvarlar kuruluyor ama ‘bigil ile Boston’da sohbet edinaya mı para, yoksa beyine yoruz. Yıldız Holding’in topmi?’ işte bu sorunun yanıtı lum sağlığıyla ilgili araştırdoğru verilmeli” malarda kullanıldiyor. Ve Kuveyt mak üzere yaptıu Tüm dünyaile Suudi Arabisğı 24 milyon doda olduğu gibi tan örneğini velarlık bağışın neTürkiye’de de besriyor: “İkisinde den Türkiye’de bir üniversite lenme konusu ciddi de 2 milyar doye yapılmadığı bir sorun. Hotamış ların üzerinde lıgil, “Aynı coğraffonlar var bu iş sorusuna Yıldız Holding Yöne yada olduğumuz ve için ama orada tim Kurulu Baş diyabet oranının nü da bilimsel döfusun yüzde 50’sinüşüm olamıkan Yardımcısı Ali Ülker benzer ne yükseldiği diğer yor” diyerek. Türkiye’nin bir yanıtı vererek ülkelere kıyasla daha iyi durumdayız mevcut eğitim “YÖK düzenlemeleri bilimsel ama yüzde 13’lerde politikaları ile olan bu oran bizde bilimsel ortaaraştırmaları de hızla yükseliyor” mın örtüşmeditam desteklediyor. ğine dikkat çemiyor. Üniverken Hotamışlıgil, sitelerin bilim“Büyüme sansel altyapıları buna uygun cıları içinde olan bir üldeğil” demişti. Biri iş, diğeke Türkiye. Hızlı büyüri bilim dünyasının iki önemli me ve değişim sürecinisminin bu derin yarayı böyde sıkıntılar yaşanabilir. lesine açıkça dillendiriyor olPolitik sistemin reforme maları son derece önemli. edilmesi şart. Devlet üniHotamışlıgil devam ediyor: versitelerindeki atama“Harvard Üniversitesi kenlardan tutun da her şeyi dine gelen bir fonu bir öğkontrol etme ihtiyacı içinretim üyesinin kontrol etde olduğundan, üretken mesinden asla rahatsız olbir bilimsel alan oluşturmaz. Üniversite rektörü bu maz. İkisi birbiri ile örtüişe karışmaz. Sadece bilimşen olgular değil” vurgusel ahlak ve çalışma ahlakı sunu yapıyor. ile ilgilenir. Onay beklemek mek gerekiyor. Yükseköğretimde uluslarası alanda adı geçen bir ülke olmak istiyorsak bu başarıyı sürekli kılmak gerekiyor” dedi. Yükseköğrenim ile ilgili dünyanın en saygın sıralaması olarak bilenen THE üniversiteler sıralamasında, ilk sırada California Institute of Technology bulunuyor. İkinci sırada Harvard Üniversitesi, üçüncü sırada ise Oxford Üniversite’si var. Üniversiteler, sıralama oluştururken, “Öğretim”, “Araştırma”, “Atıflar”, “Uluslarara sı Profil” ve “ÜniversiteSanayi İşbirliği” kategorilerine göre değerlendiriliyor. THE veri analisti Thomson Reuters, Türkiye’nin bu yıl dört üniversitesi ile ilk 200 sıralamasına girerek dikkat çekici bir gelişme gösterdiğini, bu başarıda bilimsel makalelerin aldığı atıf sayısı ile araştırma ve geliştirmeye yapılan yatırımın artmasının etkisi olduğunu söyledi. Acar, Türk üniversitelerinin sıralamada yükselmesinin nedenleri arasında TÜBİTAK fonlarındaki artı şın da bulunduğuna dikkat çekerek, “Bizim üniversitemiz için AB ve uluslararası fonların etkisi olduğunu düşünüyorum. 199 uluslararası bilimsel program yürütülüyor. Bu programların her biri uluslararası ortaklarla birlikte yapılıyor” dedi. Bu başarının kalıcı olabilmesi için engellerin kaldırılması ve destek verilmesi gerektiğini vurgulayan ODTÜ rektörü şunları söyledi: “Uluslararası rekabet gücünü sürekli kılabilmek için bütFotoğraf: Necati Savaş çe önemli. İlk 100’deki üniversitelere baktığımızda öğrenci başına ayrılan bütçe, ODTÜ’nün 81013 katı. Yani onlar bir öğrenci için 100 Avro harcıyorsa biz 10 Avro harcıyoruz. Sıralamada yukarı doğru çıktıkça rekabet çetinleşiyor. İki önemli sorunumuz var. Birincisi kaynak. İkincisi ve belki daha önemlisi öğretim üyesi sayısının yetersizliği. Öğretim üyelerinin ücretleri düşük ve YÖK’ün kadro kısıtlamaları var.” 1 yılda 110’dan fazla hoca işten çıkarıldı ‘İTÜ’de tek adam rejimi’ HAZAL OCAK Velilerden türbana ilk itiraz Bir dava da Eminağaoğlu’ndan İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca tarafından işten çıkarılan 11 araştırma görevlisi açtıkları davayı kazandı. Birçok araştırma görevlisi işine geri dönerken mahkeme kararına karşın 3 araştırma görevlisinin ataması yapılmadı. Ataması yapılmayan araştırma görevlilerinden Aykut Tunç Kılıç, “Mehmet Karaca inanılmaz kindar ve olayları kişiselleştiren bir insan. Bizim ortalığı karıştıran siyasi tipler olduğumuzu düşünüyor. Nederedeyse İTÜ’de kendisinden önce bilim yapılmadığını iddia edecek. Bunu söylecek kadar kibirle İTÜ’yü yönetiyor. Bu kibrin sonucu da İTÜ’de büyük bir yıkım” dedi. Kılıç 2013 yılının mayıs ayına kadar 1 yıl içinde birçoğu fakültelerinden olumlu rapor almalarına karşın 110’dan fazla araştırma görevlisinin işten çıkarıldığını söyledi. İnsan ve Toplum Bilimleri bölümündeki görevine 2013 yılının başında “33a” kadrosuna geçirilmeyerek son verilen Kılıç, “İTÜ’de demokratik bir ortam söz konusu değil, İTÜ’de tamamen tek adam rejimi yaşanıyor. 2012 yılından beri 33a kadrosu için mücadele veriyoruz. İTÜ’de Mehmet Karaca’nın yönetim anlayışına ciddi bir tepki var. Bu sadece asistan hocaların atılmasıyla ilgili değil” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun öğretim görevlileriyle ilgili yaptığı “maaş artırımı” açıklamalarını anımsatan Kılıç, “Özlük hakkı maaştan ibaret değil. Bugün araştırma görevlilerinin en büyük sorunu 50d kadrosu ve rektörlerin tutumu. Bu konuda Türkiye’deki üniversitelerde Mehmet Karaca ciddi bir örnek” dedi. Kılıç şöyle konuştu: “Mahkeme kararını uygulamayarak ciddi bir suç işliyor. Görevi kötüye kullanıyor. Anayasayı ihlal ediyor. Bunlardan kurtulamayacak. YÖK Genel Kurulu hakkında soruşturma izni verirse bu suçtan yargılanacak. Biz bu hukuksuzluğun asla peşini bırakmayacağız. Üniversite Yönetim Kurulu diğer üyelerinin, enstitü müdür ve dekanların bu suça ortak olmamasını öneriyoruz. Er ya da geç yargılanacak.” Kardeş Ala gözetiminde polis dayağı SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Türban düzenlemesini protesto etmek ve taleplerini içeren dilekçelerini sunmak için Milli Eğitim Bakanlığı’na gelen Halkevleri üyesi 7 kadın, polis ve özel güvenlik görevlileri tarafından bakanlık içinde tekme tokat dövüldü, bir kadına kelepçe takıldı. Tüm bu “işlemin” İçişleri Bakanı Efgan Ala’nın kardeşi Milli Eğitim Bakanılğı Rehberlik ve Denetim Başkanı Atıf Ala gözetiminde yapılması dikkat çekti. Halkevleri üyesi 7 kadın taleplerini içeren dilekçeleri sunmak ve açıklama yapmak için bakanlığa geldi. Dilekçede, “10 yaşındaki kız çocuklarını, ailelerinin tercihi söylemiyle, elbirliği ile toplu kapatılmaya maruz bırakan, kadınları çocukluktan itibaren erkeklerin tahakkümüne sokan, bu yolla kadın bedeninin denetlenmesi ve kadınların yaşam hakkına doğrudan saldıran türban düzenlemesini kabul etmiyoruz” ifadeleri yer aldı. Başbakanlık ve MEB korumalarının arasından bakanlık içine giren ve “Gerici Irkçı Eğitime Hayır” pankartı açmak isteyen kadınlar hem bakanlık korumaları hem de Gü Türban düzenlemesine karşı Halkevleri üyesi kadınlar, MEB’de eylem yaptı venlik Şube polisleri tarafından darp edilerek bakanlığın güvenlik odasına alındı. Güvenlik odasında polislerden ve görevlilerden tekme yiyen ve saçları yolunan kadınlardan birinin koluna kelepçe takıldı. Arbede sırasında Atıf Ala’nın bakanlığın iki kapısındaki güvenlik görevlilerinden bilgi aldığı görüldü. Ala, eylemin ve protestocu kadınların dövülmesini başından sonuna kadar izledi. Güvenlik odasındaki arbededen sonra dışarı çıkarılan kadınlar, açıklamalarında “içeride dilekçelerini sunacak, dertlerini anlatacak bir bakanlık yetkilisi ile görüşmek istediklerini ancak güvenlik görevlisinin ‘yetkili benim’ karşılığını verdiğini ve ardından arbede çıktığını” aktardı. Bakanlıktan ayrılırken çevik kuvvet polisleri tarafından kalkanlarla çembere alınan kadınlar, sloganlarla bakanlık yerleşkesinden çıktı. CHP İzmir İl Kadın Kolları ise, AKP’nin ortaöğretimdeki türban düzenlemesini, Konak Alanı’nda yaptıkları basın açıklamasıyla protesto etti. Açıklamada, “AKP iktidarı, Türkiye’nin sorunlarını örtmek için türbanı oyuncak olarak kullanmaktadır” vurgusu yapıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İlk kez bir öğrenci velisi, ilkokul ve ortaokullarda türbana serbestlik getiren düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini istedi. Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, oğlu Onat Eminağaoğlu’nun velisi olarak açtığı davada, “Seçmeli kuran derslerinin atmosferinin, görünümünün tüm derslere, tüm okula yayılacağını, herkesin bu atmosfer içinde tutulacağını ve bu ortamdan etkileneceğini” belirtti. Anayasa Mahkemesi’nin AKP için, laiklik ve demokratik Cumhuriyete aykırılığın odağı olduğu saptaması yaptığını anımsatan Eminağaoğlu, açtığı dava ile ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın haberdar edilmesini istedi. Danıştay’ın ilgili dairesine gönderilmek üzere Çankırı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde Eminağaoğlu, hem Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve hem de Bakanlar Kurulu’nu temsilen Başbakanlık’ı dava etti. Dilekçesinde oğlu Onat Eminağaoğlu’nun Çankaya Beytepe Ortaokulu’nda öğrenimine devam ettiğini belirten Eminağaoğlu, yönetmelik hükümlerinin velisi olduğu öğrenciye de uygulandığı için davacı olduğunu ifade etti. Eminağaoğlu, gazatemezin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’in “Hoş Geldin Mecelle” başlıklı yazısını da dilekçesine ek olarak sundu. Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi, laiklik ve demokratik Cumhuriyete aykırılığın odağı olduğu saptaması yaptığını anımsatan Eminağaoğlu, dilekçesinde, açtığı dava ile ilgili olarak Danıştay tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın haberdar edilmesini istedi. YANGIN TADİLATI DEVAM EDERKEN GSÜ’de mescit tartışması İstanbul Haber Servisi Geçtiğimiz yıl yangında zarar gören Galatasaray Üniversitesi’nde tadilat devam ederken mescit açıldı. Üniversite öğrencileri açılan mescite tepki göstererek “Önce revir, kreş aç” sloganı ile imza kampanyası başlattı. Toplanan 500’ü aşkın imza dün rektörlüğe teslim edildi. Aralarında BBP’lilerin de bulunduğu bazı öğrenci grupları geçen yıl üniversitede ibadethane açılması talebiyle kampanya başlatmıştı. Tartışma yaratan kampanyaya rektörlük olumlu yanıt vermiş yanan binanın tadilatının ardından yer tahsis edileceğini açıklamıştı. Eğitim Sen 6 No’lu Şube GSÜ temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, Ankara’dan “öğretim kurumlarında ibadethane açılmalı” yönünde açıklamaların birbiri ardına geldiği bir anda, GSÜ’de mescit açılmasına karar verildiğine dikkat çekildi. GSÜ’nün mekân yetersizliği nedeniyle, en temel işlevlerini yerine getirmekte zorlandığına vurgu yapılarak “Öğrenci kulüplerinin faaliyetlerini yürütecek mekân bulamadığı, idari memurların ve öğretim elemanlarının sıkıntılı koşullarda işlerini yapmaya çalıştığı, acil durumlarda sağlık hizmetinin verilemediği, tuvaletin çay odasına dönüştürüldüğü, temizlik çalışanlarının insanca koşullarda dinlenebilecekleri odalarının olmadığı bir ortamda bu acelenin nedeni, mevcut yönetimin son yıllardır yürüttüğü politikalar dikkate alındığında kolaylıkla görülebilir” denildi. KTÜ’de öğrencilerden eylem, ülkücülerden tehdit AHMET ŞEFİK TRABZON Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğrenci Derneği’nde örgütlenen ülkücü bir grubun saldırısına uğrayan KTÜ öğrencisi Metehan Tuna Göre’nin yoğun bakımda tedavisi sürerken arkadaşları dün üniversitede eylem yaptı ve söz konusu derneğin kapatılmasını istedi. Facebook’ta “KTÜ Ülkücü Gençlik” adıyla açılan bir adreste ise “Terörist Göre’nin cezası kesildi. KTÜ’de komünizme geçit yok anlamayan kişilere de anlatılacaktır” mesajı paylaşıldı. Olaya karışan ancak serbest bırakılan iki saldırgan ise derslere giriyor. KTÜ Öğrenci Kolektifi üyesi öğrenciler, Metehan için ana kampusta, makine bölümü önünde toplanarak rektörlüğe doğru yürüyüşe geçti. Edebiyat fakültesinin altında bulunan KTÜ Öğrenci Derneği’nin önünde duran öğrenciler, dernek lokalini işaret ederek “İşte burası, faşist yuvası” diye slogan attı. Basın açıklamasını okuyan Gizem Pehlivan, Metehan yoğun bakımda yaşam savaşımı verirken saldırganların dışarıda olduğunu, serbest bırakılan Fatih Çatak ve Emre Vatan’ın derslere girip devlet yurdunda kaldıklarını belirtti. Pehlivan, Facebook’ta, KTÜ Ülkücü Gençlik adıyla bir adres açıldığına, “KTÜ Öğrenci Kolektifi isimli terör örgütü üyesi olduğu gerekçesi ile Mete Han Tuna Göre’ye ceza kesilmiş, terörist yoğun bakıma kaldırılmıştır” mesajı yazıldığına, mesajın özel güvenlikte çalışan T.G. tarafından beğenildiğine dikkat çekerek can güvenliklerinin olmadığına dikkat çekti. Söz alan Seda Kenanoğlu, Rektör Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın saldırganların üniversitede de cezalandırılması için belge ve bilgi istedikleri açıklamasını anımsattı. Kenanoğlu, ellerindeki belgeleri rektöre ulaştırmak üzere binaya girdi. Birkaç dakika sonra çıkarak, “Rektör bey her zamanki gibi yerinde değil. Bu belgeleri verene kadar burada bekleyeceğiz” dedi. Öte yandan KTÜ Farabi Hastanesi Yoğum Bakım Servisi’nde tedavi gören Metehan Tuna Göre’nin işçi emeklisi babası Emin Göre, gazetemize yaptığı açıklamada Metehan’ın tepki vermeye başladığını söyledi. İstanbul’a Uluslararası İslam Üniversitesi MEKKE (AA) Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İstanbul’da “Uluslararası İslam Üniversitesi” kurmak için YÖK’e başvurduğunu açıkladı. Mekke’deki Hac İdare Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Uluslararası İslam Üniversitesi’ne ihtiyaç duyulduğunu söyledi. “Bugün yaşanan en büyük sorun Müslümanlar birbirlerine üzüntü taşıyor, Müslümanlar birbirlerine ıstırap taşıyor, Müslümanlar birbirlerine şiddet taşıyor” ifadesini kullanan Görmez, Türkiye’nin bu soruna “barışçı çözüm” amacıyla, “Uluslararası İslam Üniversitesi” projesini hayata geçireceklerini söyledi. Görmez, İstanbul’daki 29 Mayıs Üniversitesi’nin İslam Üniversitesi’ne dönüştürülmesi için, Diyanet Vakfı’nın YÖK’e müracaatta bulunduğunu söyledi. Yeni üniversitenin Mısır’daki El Ezher ve diğer ülkelerdeki İslam üniversitelerine “destek” ve “örnek” olması hedeflendiği kaydedildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear