29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2014 CUMA 6 HABERLER Zirvede 3. gün Halep, İdlip ve Kobani’de güvenli bölge oluşturulmasını istedi, ‘Tek tehdit IŞİD değil’ dedi Davutoğlu haritayı çizdi İstanbul Haber Servisi Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Suriye’deki Halep, İdlip ve Kobani’nin güvenli bölgeye ilan edilmesini istediğini açıkladı. El Cezire Türk’ün bölgedeki gelişmelerle ilgili sorularını yanıtlayan Davutoğlu, “Talep ettiğiniz tampon bölgenin şekli nasıl olacak ve alanı ne kadar” sorusuna “Biz hiçbir zaman tampon bölge ifadesini kullanmadık, bizim kullandığımız güvenli bölge. Tampon bölge dediğinizde askeri bir anlam taşıyor ve sanki bir ülkeyle başka bir ülke arasında bir geçiş bölgesi gibi görülüyor. Hayır, bizim Suriye’nin veya hiçbir dost ülkenin toprağında gözümüz yok” yanıtını verdi. Davutoğlu, “Bizim kastettiğimiz güvenli bölgedir yani öyle bir bölge olsun ki, BM teminatı altında ya da u Suriye’de tampon bölge değil, mülteci akınını önleyici güvenlikli bölge istediklerini belirten Davutoğlu, Esad rejimini hedef göstererek ‘Eğer IŞİD tasfiye olmuş olsa dahi Suriye halkının üzerindeki tehdit bitmeyecek” dedi. Davutoğlu’nun daha önce ‘sivil kalmadı’ dediği Kobani’yi de bu gerekçelerle güvenli bölge alanları içinde sayması dikkat çekti. uluslararası koalisyonun teminatı altında, insanlar oraya sığındıklarında hava bombardımanından ve kara ordusunun bombardımanından emin olsunlar. Bunu ne için istiyoruz: Şu ana kadar Türkiye’ye dönük mülteci akınının en önemli kaynağı Suriye rejiminin hava bombardımanıdır. Bizde şu anda 1 milyon 800 bine yaklaşan mültecinin 1 milyon 600 bini Suriye rejiminden kaçarak geldi, 200 bini IŞİD’den kaçarak geldi. Dolayısıyla bu rakamlara baktığımızda eğer IŞİD tasfiye olmuş olsa dahi Suriye halkının üzerindeki tehdit bitmeyecek” yorumunda bulundu. Davutoğlu, emin bölgeler ilan edilerek bu bölgelerde Suriye halkının kendi topraklarında bulunabileceğini, bütün ihtiyaçlarının yine Türkiye tarafından karşılanabileceğini belirtti. Güvenli bölgenin sınırları ile ilgili Davutoğlu, “Biz bunun belli yoğunluklu nüfusların olduğu yerlerde... Mesela Halep’in kuzeyinde olması lazım. Çünkü Halep’te hem rejim saldırıları var hem IŞİD saldırıları var. Halep ile Türkiye sınırları arasında olması lazım. İdlib’in Tür kiye sınırlarına yakın yerlerinde, aynı şekilde Lazkiye’nin kuzeyinde, yine Haseke’de belli bölgelerde ve şu anki Cerablus bölgesinde, Ayn elArab’da (Kobani). Bütün bu kuşakta yerleşim merkezlerinin olduğu alanlara göre derinliği değişebilir” dedi. Bunu Türkiye’nin mi yoksa BM’nin mi belirleyeceğine ilişkin soruya Davutoğlu, şu yanıtı verdi: “Birleşmiş Milletler’in belirlemesi en doğru olanıdır. Uluslararası meşruiyeti güçlü olur. Ama BM bu konuda karar alamıyor. O zaman Suriye’ye müdahale konusunda oluşan uluslararası koalisyon ve gönüllüler koalisyonu bu konuda belli kararlar alıp havadan koruma sağlayabilir. Bunun örneği de Irak’ta yaşandı.” Rojava için Meclis kuruluyor DOHUK Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin çağrısıyla Rojava’daki Kürt partilerin arasındaki sorunların giderilmesi için Dohuk’ta toplanan zirve 3. gününde. Zirvede Rojava’da Kürtlerin temsil edileceği bir meclis oluşturulması tartışılıyor. Kobani’ye ağır silah gönderildiğinin açıklanmasının ardından Peşmerge Bakanı Cabbar Yawer Mend, silahların Cizire kantonuna ulaştığını, Türkiye karadan geçişe izin vermediği için silahların Kobani’ye ulaştırılamadığını söyledi. PYD Eşgenel Başkanı Salih Müslim, Demokratik Birlik Hareketi (TevDem) ve Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS) temsilcilerinin katılımıyla Dilşad Palas’ta süren toplantıya Barzani’nin yerine Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanlık Divanı Üyesi Dr. Hamit Derbendi başkanlık ediyor. Önceki gün, TevDem ve ENKS’den 3’er kişi olmak üzere 6 kişilik çalışma grubu oluşturularak Rojavalı Kürtlerin birliği için ilk adımın atılmasının ardından, dünkü toplantıda TevDem üyeleri Rojava Kürtlerini temsil yetkisine sahip bir meclis kurulması önerisi getirdi. Önerinin burada onay görmesi halinde, Dohuk zirvesinde de en önemli eşik geçilmiş olacak ve böylelikle bu meclisin Rojava Kürtlerinin tek temsilcisi olması kararı alınmış olacak. Kobani’den gelen bir haber, zirvenin yapıldığı otele ulaştığında, katılımcıların morallerini bozdu. Edinilen bilgiye göre, ABD öncülüğündeki koalisyon uçakları, önceki akşam Kobani’nin doğu mahallelerinde IŞİD hedeflerine yönelik bombardıman sırasında, yanlış koordinatlar nedeniyle YPG’lileri vurdu. Saldırıda 6 YPG’li öldü. Kürtçe yayın yapan RojNews kanalına konuşan Peşmerge Bakanı Cabbar Yawer Mend, Kobani’ye gönderdikleri silahların Cizire kantonuna ulaştığını belirterek “Türkiye karadan ulaşmamıza izin vermiyor. Kobani’de şu anda tarihi bir direniş sergileniyor ve Kobani’nin ağır silahlara ihtiyacı var” dedi. Irak örneği Tampon bölge haritasının sırrı u Türkiye’nin ‘tampon bölge’ haritası İdlib, Halep ve Kobani’yi içeriyor. İdlib silahlı İslamcı muhalefetin 3.5 yıldır en etkili olduğu yer. Halep hem IŞİD tehdidi altında hem ‘isyanın kilit kenti’ olarak düşmesi Şam’a darbe olacak. Kobani’nin de haritaya katılması Türkiye’yi eleştirilerden kurtaracak. Türkiye yönetimi, IŞİD’a karşı uluslar arası koalisyona öncülük eden ABD’nin “soğuk bakmasına” rağmen Suriye sınırında bir “tampon bölge” oluşturulması talebinde ısrarcı. Başbakan Ahmet Davutoğlu El Cezire ile röportajında bu bölgenin sınırlarını da tek taraflı olarak belirledi. Peki Türkiye niçin Hatay’a komşu İdlib’den başlayarak Halep ve Kobani’ye uzanan hatta “tampon bölge” hayal ediyor? Sünni nüfus ağırlıklı İdlib vilayeti Hatay iliyle sınırdaş ve 3.5 yılı aşan krizde silahlı İslamcı grupların en etkili olduğu bölge. Muhaliflerin 2012 yazında ele geçirdiği ama Suriye ordusunun son ataklarıyla çatışma alanına dönüşen Halep yolundaki kilit Maarat anNuman İdlib’de. Bu bölgede Türkiye’ye yakın Ahrar üş Şam Tugayı kısa süre önceye kadar güçlüydü. Ancak grubun üst düzey 50’ye yakın saha komutanı karargahlarına düzenlenen saldırıyla ortadan kaldırıldı. Halep, Davutoğlu’nun çizdiği “tampon bölge” için kilit önemde. Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli kentlerinden, Suriye’nin de kriz öncesinde “mali başkenti” konumundaydı. Sünni nüfus ağırlıklı olsa da yoğun göçler yaşansa da Hıristiyanlar, Süryaniler ve Aleviler dahil demografik çeşitliliğiyle adeta “küçük Suriye”. Kentte isyan alametleri ancak 2012 yazında görüldü. İslamcı gruplar iki yılı aşkın sürede kenti bir türlü ele geçiremediler. Son dönemde Suriye ordusu Halep’in merkezinde kontrolü sağlasa da kente yönelik IŞİD tehdidi artıyor. Örgüt haziranda “Özgür Suriye Ordusu” şemsiyesindeki silahlı İslamcı grupların elindeki üç köyü ele geçirdi. Ağustosta kentin kuzeye açılan kapısı olan Aktarin’i ele geçirerek şehre girdi. Şeyh Hıdır bölgesinin yanı sıra eylülde de Süleyman el Halebi bölgesinin bir kısmı IŞİD’in elinde. “Tampon bölge” kurulursa IŞİD’la savaşılacağı ve diğer silahlı grupların etkinliğinin artacağı hesaplanıyor. Kobani ise IŞİD kuşatması altında uluslar arası toplumun dikkatini çekiyor. YPG “Hür Suriye Ordusu” şemsiyesindeki bir kısım gruplarla birlikte IŞİD’a karşı duruyor. Türkiye krizin başından beri Kürtleri muhalefet şemsiyesine almak için uğraşırken, “tampon bölgeye” dahil edilmesi en başta Türkiye’ye yönelen eleştirileri ortadan kaldıracak bir husus. Nihayetinde “tampon bölge” haritası 3.5 yıldır kaosun en derin yaşandığı yerleri kapsarken, hayata geçirilirse fiili olarak Suriye’nin işgali anlamına geliyor. Türkiye “güvenlikli bölge” mefhumunu ansa da uluslar arası diplomasi ve askeri lugatta bunun manası “tampon bölge”. Ve kurulması ancak havadan korumayla yani “uçuşa güvenli bölge” ile mümkün. Türkiye, BM Şartı’nın insani müdahaleye pencere açan tartışmalı “R2P” yani “koruma sorumluluğu” ilkesine atıf yapsa da son tahlilde böylesi bir girişim için BM Güvenlik Konseyi’nin onayı, Rusya ve Çin gibi ülkelerin de bu girişimi veto etmemesi şart. Zirvenin tadını kaçıran haber BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NUN SURİYE’DE İSTEDİĞİ ‘GÜVENLİ’ BÖLGELER Türkiye izin vermiyor almanya’dan SERT ELEŞTİRİLER PKK’ye silaha yeşil ışık Muhalefete göre ‘nafile’ HDP ve CHP’li yöneticiler Ahmet Davutoğlu’nun güvenlikli bölge önerisinin BM’de kabul edilmesinin imkânsızlığına dikkat çektiler ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Muhalefetten, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun koordinatlarını açıkladığı Güvenli Bölge’ye, “nafile” ve “macera” tepkisi geldi. HDP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Nazmi Gür, Başbakan Davutoğlu’nun ilk kez açıkladığı tampon bölge ya da güvenli bölgenin oluşturulacağı yerlerin Kürt kontonlarına denk geldiğini ifade etti. Güvenli bölgenin oluşturulacağı alanlarda Arap nüfusunun yoğun olarak yaşadığı birkaç şehrin olmasının bu durumu değiştirmeyeceğini söyleyen Gür, Davutoğlu’nun istediği gibi bir güvenli bölge oluşturulmasının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararıyla mümkün olacağını kaydetti. Hiçbir ülke ya da uluslararası koalisyonun “güvenli bölge” oluşturma kararını tek başına alamayacağını kaydeden Gür, “Uluslararası hukuk açısından BM’nin onayı gerekir. Konseyde veto hakkı olan Çin ve Rusya’yı düşünürsek böyle bir hattın oluşturulmasının ne kadar zor olduğu da ortada” diye konuştu. Türkiye’nin niyeti açısından da güvenli bölge talebinin sorgulanması gerektiğini kaydeden Gür, yalnızca Kürt bölgelerine denk gelen bir bölgede güvenli bölge oluşturma talebine ne Kürtler, ne Suriye halkları ne de koalisyon güçlerinin destek vereceğini ifade etti. Gür, “Bunlar bence nafile işlerdir. ‘Siz bizim bu fikrimizi kabul edin, biz de İncirlik’i açalım’ gibi bir pazarlık varsa, bu boşu boşuna yapılan bir pazarlıktır” dedi. Yapılan bu pazarlıkların IŞİD’in işine geleceğini kaydeden Gür, bunun IŞİD’in bölgede kurumlaşmasını sağlayacağını ve bunun büyük bir politik hata olduğunu kaydetti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise Birleşmiş Milletler (BM) kararı olmadan Türkiye’nin, Suriye’nin çeşitli yerlerinde “güvenli bölge, tampon bölge” oluşturma hakkının da “kabiliyetinin” de olmadığını söyledi. Türkiye’nin bu konuda tek başına hareket etmemesi ve bölge dengelerini gözetmesi gerektiğini belirten Altay, “Barış için bir konsensusa ihtiyaç var. Türkiye’nin görevi Suriye’ye terörist ihraç edip merkezi yönetime karşı iç savaşı körüklemek değil, bölgede barışı tesis edecek sağlıklı ve samimi adımları atmaktır. Ancak Davutoğlu, maceraperest tutumunu sürdürmeye devam ediyor” diye konuştu. ‘Küçük Suriye’ Halep ‘Maceraperest tutum’ Dış Haberler Servisi Almanya’da Başbakan Angela Merkel’in liderliğindeki iktidar partisi Hıristiyan Demokrat Birlik’ten (CDU) ilginç açıklamalar geldi. Merkel’e en yakın isimlerden biri olan CDU Parlamento Grup Başkanı Volker Kauder, Der Spiegel’e demecinde, IŞİD tehdidiyle ilgili Türkiye’ye sert eleştiriler yöneltirken ilk kez peşmergenin yanı sıra PKK’ye de silah gönderme ihtimalini dışlamadı. IŞİD’e karşı savaşta Almanya’nın rolü için “Kuzey Irak’a insani yardım yolluyor ve Kürtlere silah ve askeri eğitim veriyoruz” diyen Kauder, “Peşmergeye silah veriyoruz ama IŞİD’e karşı PKK gibi başka gruplar da savaşıyor. PKK’nin de desteklenmesi gerekir mi” sorusunu şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin PKK ile ne gibi sorunları olduğunu biliyorum ama IŞİD’in önemli sınır kentlerini ele geçirip dünya güvenliğine tehdide dönüşmesine seyirci kalmak çözüm değil. Başka grupların da desteklenmesini ihtimal dışı bırakmıyorum. Ama bu kesinlikle Türkiye’ye karşın değil, Türkiye ile birlikte yapılabilir. PKK’nin desteklenmesi de buna dahil.” PKK’nin AB’nin “terör örgütleri” listesinde olduğuna dikkat çekilmesi üzerine, “Asıl tehlike insanlıktan çıkmış IŞİD teröristleridir” diyen Kauder, parlamento grup toplantısında Türkiye’yi eleştirdiği hatırlatılıp “Türkiye’ye baskının nasıl artırılabileceğinin” sorulması üzerine de şunları söyledi: “Sığınmacılara yardımlarından ötürü Türkiye’ye çok büyük saygım var. Ama Türkiye’nin sınırı üzerinden IŞİD’e tedarik gitmesini durdurmaması, bazı haberlere göre Kobani’den Kürtlerin kaçışını zorlaştırması ve yalanlanmayan haberler göre PKK mevzilerini bombalaması, bunlar kabul edilemez.” Kobani eleştirilere kalkan olacak ABD savaş üssü istiyor DUYGU GÜVENÇ JOHN ALLEN, ‘GÜVENLİ BÖLGELER OLUŞTURULMASINI KONUŞMAK İÇİN ÇOK ERKEN’ DEDİ DIŞİŞLERİ DOĞRULADI ABD’den PYD’yle doğrudan temas Dış Haberler Servisi – ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye’nin Kürt bölgesi Rojava’nın en etkili örgütü Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile doğrudan temasta bulunduklarını ilk kez resmen doğruladı. Dışişleri sözcüsü Jen Psaki, dün akşamki gündelik brifingi sırasında, “PYD ile aracılar vasıtasıyla bazı görüşmelerimiz oldu. PYD ile geçen hafta sonu boyunca iştigal ettik” dedi. Üst düzey bir Amerikalı yetkili, Paris’te yapılan görüşmelere üst düzey bir Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin de katıldığını söyledi. Öte yandan Pentagon sözcüsü John Kirby, dün akşam ABD ile Türkiye arasında Türkiye’nin IŞİD’e karşı olası rolüne dair görüşmelerin “çok çok iyi” geçtiğini söyledi. Kirby, “Tartışmalar çok çok iyi geçti. Çok pozitifti Türkiye’nin katkıda bulunacağı diğer yollar ve diğer meseleler etrafında da yoğunlaştılar” dedi ancak Türkiye’nin oynayacağı rolün detaylarına girmedi. ‘Güvenli bölge’nin hakiki karşılığı ANKARA Türkiye ile ABD arasında, IŞİD’e karşı yapılacak koalisyonda lojistik konularda mutabakata varıldığı, üslerin operasyonel olarak kullanımıyla ilgili görüşmelerin ise sürdüğü belirtildi. İşbirliğine dair görüşmeler devam ederken Washington, İncirlik Üssü’nün yanı sıra Türkiye’den Batman, Diyarbakır, Malatya Erhaç’ın da operasyonel olarak kullanılmasını istiyor. Türk üslerinin ve askeri olanaklarının “operasyonel kul lanımı” konusundaki görüşmelerin sürdüğünü IŞİD’e karşı ABD Başkanı Barack Obama’nın koordinatör olarak atadığı John Allen da doğruladı ve önceki gün Ankara’da temaslarda bulunan CENTCOMEUCOM ekibinin “operasyonel detayları” görüştüğünü söyledi. Allen, Washington’da yaptığı açıklamada, İncirlik ve diğer üslerle ilgili müzakerelerin devam ettiğini, detaylara girmek istemediğini söyledi. Allen, Türkiye’nin istediği güvenli bölgeyi konuşmak için henüz koalisyonun süresinin 40 gün olduğu dikkate alındığında “çok erken” bulduğunu belirtti. Allen, Türkiye ile müzakerelerin zorlu geçip geçmediği konusunda ise şunları söyledi: “Zorlu müzakere mi bilmiyorum. Bence bu işe giriştiklerinde ve ulusal kaynaklarını buna ayırdıklarında, bunların programa nasıl uygulanacağı ve koalisyonun Türkiye dışında nasıl hareket edeceğini anlamak istiyorlar. Bunlar mantıklı sorular.” Koalisyon içerisinde eğitdonat hazırlığı sürerken Suudi Arabistan ile Türkiye arasında gizli bir rekabet yaşandığı da öğrenildi. İlk etapta eğitime talip olan Suudi Arabistan’a karşı Türkiye de eğitim konusunda gönüllü olduğunu açıkladı. Eğitim ile amaç, gelecekteki Suriye’nin oluşumunda etkili güç olması beklenen isimler üzerinde etkinlik sağlamak. Suudi Arabistan ve Türkiye’nin yanı sıra Ürdün, Mısır gibi diğer Arap ülkelerinin de eğitim sürecine katkı vermesi bekleniyor. Ancak tüm bu eğitim ve donatım sürecinin, düzenli ordu oluşumuna kavuşmak için nasıl koordine edileceği henüz belirsiz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear