23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ergenekon sanıklarını ziyaret eden Feyzioğlu ‘Bu zulmün mimarlarını kimse hatırlamayacak’ dedi 7 ‘Zalim adıyla anılır’ ALİ AÇAR Orhan Veli’den Günümüze... Önce geçmişe gidelim. Yıl 1954. Demokrat Parti’nin (DP) adına ihanete başladığı dönem. Haydarpaşa Lisesi’ne Göztepe’den trenle gidiyoruz. Bir sabah istasyona gittiğimizde Ankara yönündeki peronda aralıklarla askerlerin beklediğini gördük. Öğrendik ki ülkemizi ziyaret eden Yugoslavya Devlet Başkanı Tito, trenle Ankara’ya gidecekmiş. Ankara’ya kadar demiryolunun kenarına 100 200 metre aralıkla askerleri dizmişler. Alınan önlem güvenliği sağlamak kadar, komünistlerin gösteri yapmasını da engellemek. HHH Aynı süreçte uygulanan bir başka önlem, her olay sonrasında ya da önemli günlerin öncesinde komünistleri gözaltına alıp sonra salıvermek. Kıbrıs görüşmeleri sırasında Dışişleri Bakanı Zorlu’nun Londra’dan çektiği telgrafla destek istemesi üzerine 6 Eylül 1955 günü başlatılan gösterilerin kontrolden çıkmasıyla gece faciaya dönüşen ‘vurkır’ın ardından suçu solculara yıkma çabası bir başka somut örnek. HHH Yassıada Davaları’nın duruşmalarını Dolmabahçe’den kalkan Paşabahçe ve Dolmabahçe gemileri ile gidenler izliyor. Her duruşma günü, salonda ayrılan yer sayısı kadar sanık yakını götürülüyor. Uygulama, kararların açıklanacağı gün de sürdürülüyor. HHH Aradan yıllar geçiyor ve Ergenekon karar duruşmasının yapılacağı gün yaklaşıyor. 2 Ağustos Cuma günü, hafta tatilinin başlamasına dakikalar kala, İstanbul Valisi’nin ağzından duruşmalara sanık yakınlarının ve izleyicilerin alınmayacağı açıklanıyor. Açıklama bir tehdidi de içeriyor: “Yasağa karşın gidecekler suç işlemiş olacaklar!” Sanık avukatlarının, mahkeme böyle bir karar aldıysa haberleri yok. Olduğunda da tatil başladığı için itiraz hakları yok! Adındaki adalete ihanete yıllar önce başlayan AKP’nin ‘ileri demokrasi’ döneminde komünistlerin yerini Atatürkçüler alıyor. Sabah sabah Aydınlık gazetesine Ulusal Kanal’a, İşçi Partisi’ne ve Türkiye Gençlik Birliği’ne baskınlar başlıyor. Evlerde arama ve gözaltılar yapılıyor. Karar duruşmasının herkese açık yapılması kuralı, önceleri alınmış yüzlercesi gibi usul yasasını yok sayıyor. Yassıda Duruşmaları’nı yerden yere vuranlardan itiraz yok, aksine destek var. Silivri’deki cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonuna giden yollara kilometrelerce, önceden teller çekilip barikatlar oluşturulmuş. Devlet kendine ve yargıya güvenmiyor. Ya da yapılanların gaddarlığının ve hukuksuzluğunun yüzlerine bir kez daha vurulacak olmasından korkuyor. 5 Ağustos’un gidişi daha da hızlandırmasından, ‘Gezi Parkı Ruhu’nun giderek güçlenmesinden duyulan korku dağı, taşı sarıyor. HHH Orhan Veli Kanık (19141950) yıllar önce neredeyse bugünleri görmüş. “Ciğercinin Kedisi” adlı şiirini “komünistsin” sözcüğü yerine “Atatürkçüsün” diye okursanız Demokrat Parti döneminden Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçişle, girişte aktardığım saptamaların bugün de geçerli olduğunu görürsünüz. “Uyuşamayız seninle yollarımız ayrı; Sen ciğercinin kedisisin ben sokak kedisi Senin yiyeceğin kalaylı kapta; Benimki aslan ağzında; Sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik Ama seninki de kolay değil kardeşim; Kolay değil hani; Böyle kuyruk sallamak tanrının günü; Cevap Ciğercinin kedisinden sokak kedisineAçlıktan bahsediyorsun; Demek ki sen komünistsin. Demek bütün binaları yakan sensin. İstanbul’dakileri sen Ankara’dakileri sen... Sen ne domuzsun sen!” Jandarma da görev yapacak ALİ AÇAR Ergenekon davasının karar duruşması öncesinde güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı. Silivri Cezaevi’ne giden TEM ve E5 karayolundan gazeteci, avukat ve milletvekilleri dışında kimsenin geçişine izin verilmezken, Antalya başta olmak üzere yurdun birçok yerinden komandolar cezaevine geldi. Duruşma ile birlikte Emniyet’te ilk kez yeni bir uygulamaya daha geçildi. Emniyet Müdürlüğü’nün personel azlığını gerekçe göstererek, bazı resmi ve sivil polislere çevik kuvvet kıyafeti vererek görev yaptıracağı ileri sürüldü. Otobüslere geçiş yok Haber Merkezi Silivri’de karar duruşmasına katılmak için Ankara ve İzmir’den yola çıkan otobüsler engellendi. Ankara’da Sıhhiye’de polise “Anayasal hakkımızı engelliyorsunuz” diyen yurttaşlar “Her yer Silivri, her yer taarruz” şeklinde slogan attı. Cumhuriyet İçin Güç Birliği Platformu’nun çağrılarına yanıt veren İzmirli yurttaşlar da kentin çeşitli noktalarından yaklaşık 150 otobüsle Silivri’ye hareket etmek için belirlenen noktalarda buluştu. Ancak Emniyet güçleri, genelgeyi gerekçe göstererek otobüsleri engelledi. Bazı araçların kente girişine izin vermezken bazılarının da çıkışına izin verilmedi. Konak’ta buluşan ve Silivri’ye hareket etmek için bekleyen grup, durumu protesto etti. Narlıdere ve Konak’ta bazı otobüsler alıkonuldu. Antalya’da ve İskenderun’da da çok sayıda otobüse izin verilmedi. Ergenekon davasının karar duruşmasına saatler kala Silivri Cezaevi’nde yatan Ergenekon sanıklarını ziyaret eden Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Silivri Cezaevi çevresinde alınan önlemlere dikkat çekerek “Yargı kararını göğsünü gere gere değil, adeta bir mahcubiyet içinde fısıldayarak vermek istemektedir” değerlendirmesini yaptı. 6 saatlik ziyaretin ardından Feyzioğlu, “Hukuk tarihi bu davayı yazacak ama tarihte bu davanın mazlumları altın harflerle yazılırken bu davanın içinde müdafiler, avukatlar tarihte altın harflerle yer bulurken, bu zulmün mimarlarını kimse hatırlamayacak. Tıpkı Socrat’ın yüzlerce yıl hatırlandığı gibi tıpkı Socrat’ı ölüme mahkum edenlerin isimlerini kimsenin bilmediği gibi. Tek bir isim vardır. Zalim ismiyle anılır” dedi. CHP, İşçi Partisi (İP), Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) yanı sıra birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütleri de Silivri’ye gideceklerini açıkladı. Feyzioğlu, cezaevi önündeki İşçi Partililerin kurduğu nöbet çadırlarını ziyaret etti. Feyzioğlu, yaşanan her günün hukuk tarihi açısından büyük bir utanç olduğunu söyledi. Feyzioğlu, “Geldiğimiz gün itibarıyla Ergenekon ve Balyoz adlı davalar sürecinde ne kadar büyük haksızlıkların yapıldığı ve önceden kurgulanmış bir senaryonun adım adım işletildiğini gördük. Burada amaçlanın suçluyu suçsuzdan, doğ ruyu yanlıştan ayırmak değil, bir taraftan TSK’yi tamamen çökertmek; diğer yandan da toplumsal muhalefeti susturmaktır” diye konuştu. Mahkemenin vereceği kararın belli olduğunu savunan Feyzioğlu şöyle devam etti: “Yurttaşların bölgeye ulaşmasının yasaklanması, her ne pahasına olursa olsun hayata geçirilmesine yönelik tedbirlerin alınmış olması mahkemenin vereceği karara dair önemli işarettir. Mahkeme kararı Türk milleti adına veriyor gibi görünse de, Türk milletinin bundan memnun olmayacağı anlaşılıyor ki milletin buraya gelmesi engellenmiştir. Cumhuriyet tarihinin hiç görülmemiş bir olayını gördük. Adil yargılanma hakkının hiçe sayıldığı bu davada hükmün mil let adına olmadığını biliyoruz. Bu millet bu davalar hakkında hükmünü çoktan vermiştir.” Bugün Silivri’de olacaklarını açıklayan CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “Yasakçı tutumu barışçıl bir şekilde protesto etmek için Silivri’de olacağız. Herhangi bir olumsuzlukta sorumluluk AKP iktidarının ve Vali Mutlu’nundur” dedi. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi, avukat Hasan Kılıç da gazatemizin sorularını yanıtlarken “Bir vali mahkeme salonu ile ilgili beyanda bulunamaz. İdare ile ilgili durum varsa mahkeme bir karar verir ve bir açıklama yapılacaksa kararı ilgili başsavcılık açıklar. Ne cumhurbaşkanı, ne başbakan, ne de valinin böyle bir yetkisi vardır” dedi. Karar belli Sorumlusu Vali Mutlu olur E r g E n E k o n d u r u ş ma sı n a k i ms E n i n a lın mayacağ ı açık laması Hükümette Mutlu çatlağı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun, sanıklar hakkındaki kararların açıklanacağı Ergenekon duruşmasına izleyicilerin alınmayacağını söylemesi, hükümette çatlağa neden oldu. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, duruşmaya kimin alınıp alınmayacağına karar vermenin “Valinin işi olmadığını” belirtirken Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Vali görevini yaptı” dedi. Şahin, önceki gün Karabük’te katıldığı bir iftar programında Vali Mutlu’nun yaptığı açıklamaları eleştirdi. Şahin, “Herkes dikkatli olacak, herkes kendisine çizilmiş olan sınırlar içinde görevini en iyi şekilde yapmaya çalışacak” dedi. Başbakan Yardımcısı Bozdağ ise Twitter’dan yaptığı açıklamada, Vali Mutlu’yu savundu. Bozdağ, Vali Mutlu’nun mahkemenin kararına göre Silivri’deki duruşmaya kimlerin alınıp alınmayacağını açıklayıp halkı bilgilendirdiğini ve işini yaptığını iddia etti. Vali görevini yaptı Okurlardan kısa kısa Sayın Öz, 29.07.2013 tarihli gazetenizin 8. sayfasında yer alan Mahmut Lıcalı’nın “Vize kalktı ama...” başlıklı haberinde, 2012 yılında Kosova ve Karadağ’a vize olmadığı halde tek bir yolcu bile gitmediğine yer verilmektedir. Oysa her iki ülkeye de ben ve grubumuz dahil pek çok kişi gitmiştir. Biraz daha titiz olalım. Mehmet Kutlay İnternetten aboneyim ama okuyamıyorum Merhabalar, nasılsınız? Yaklaşık 2 yıldır Cumhuriyet gazetesinin internet abonesiyim. Ancak birkaç aydır gazeteyi takip etmekte sorun yaşıyorum. Yurtdışında yaşıyorum ve gazeteye internet dışında ulaşma şansım yok. Daha önce gazetenin pdf sayfalarını indirip birleştiriyor ve kendi bilgisayarımda okuyabiliyordum. İki üç aydır, belki biraz daha fazla süredir indirdiğim pdf dosyaları çok sorunlu. Birleştirmeye çalıştığımda, bilgisayarımdaki hiçbir şey çalışmıyor, her şeyi kilitliyor. Eskiye nazaran bazı sayfaların boyutları çok büyük olmaya başladı. Normal bir sayfanın boyutu ortalama 400500 Kb iken, şimdi bazı sayfalar 6070 Mb olarak bile karşıma çıkabiliyor. Genellikle en az 45 sayfası 7 Mb ile 20 Mb arasında oluyor. Birleştirme işlemini zar zor yaptıktan sonra (bazen 12 saat) bu defa da sayfaları açıp okumak mümkün olmuyor. İlk bir iki sayfadan sonra büyük boyutlu sayfaya gelince tüm bilgisayar kilitleniyor, bilgisayarı kapatmak zorunda kalıyorum. Yıllık aboneyim gazeteye. Eğer yalnızca birinci sayfayı okuyabileceksem abone olmanın ne gereği var? Birkaç kez gazeteyi arayıp sorunumu ilettim. Oradan oraya aktardılar sürekli, yeni telefon numaraları verdiler. Onları da aradım, artık vazgeçtim bir sonuç alamayınca. Bu arada aboneliğim bitti. Yenilemedim bir süre. Belki düzelmiştir diye tekrar abone oldum. Ancak sorun aynen devam ediyor. Hiç gazete okuyamıyorum. Çok sayıda bilgisayarda denedim, hepsi aynı. Sorun teknik bir sorun, yayına verilen sayfaların boyutları birbirinden çok farklı. Öyle olmamalı. Zira içeriğinde yalnızca yazı olan iki sayfa arasında bile dağlar kadar fark olabiliyor, biri 300 Kb, diğeri 33 Mb. Yani resim vb. dosyası falan değil. Teknik olarak ya bir şeyler yanlış yapılıyor ya da farklı bir şey var. Sorunu bir türlü çözemedim, gazete aramalarımda da kimse yardımcı olmadı. Boşu boşuna bir yıllık aboneliğim gitti. Paramızla rezil olduk denir ya, aynen öyle. İyi çalışmalar... Yasin Kartal Vize kalktı biz de gittik Medya İlkelliği Savunamaz Türkiye akıl almaz yasakların ülkesi mi oluyor? Son açıklamalara bakılırsa öyle. Statlarda slogan atma yasağı, kombine bilet almak için “şunu yapmayacağım, bunu söylemeyeceğim, slogan atmayacağım, küfretmeyeceğim” diye senet imzalama zorunluluğu vd. Hiçbir aklı başında insan küfretmeyeceğim diye bir taahhütname imzalamaz, çünkü küfretmemek zaten insanın doğal halidir. Böyle bir belge imzalayan her şeyden önce kendini aşağılamış olur. Siyasal slogan yasağı ise açıkça insanların tek tek ya da topluca görüş bildirme hakkına bir saldırıdır. Bunlar olacak işler gibi geliyor mu size değerli okurlar? Anlaşılan o ki, Türkiye’yi yönetenleri bir korku, bir panik havası sarmış durumda. Yoksa böyle olmayacak işlerin peşine düşmezlerdi. Atılan bu adımlarda, alınan bu kararlarda genel bir kültürel geriliğin, kaba otoriterliğin izlerini görmek mümkün. Bunun bir adım ötesi 12 Eylül döneminde olduğu gibi üniversitelerin tatil, maçların iptal edilmesi olur olsa olsa. Medya açısından şaşılacak olan ise bu tuhaflıkların kimi gazeteciler tarafından da savunulabiliyor olması. Hangi gazeteci kombine bilet almak için başvurduğunda önüne konulan “taahhütnameyi” imzalamayı içine sindirebilir, hangi gazeteci böyle bir imzadan sonra özgürlüklerin savunucusu olabilir ki? Olabilir mi? 31 Temmuz 2013: Cumhuriyet Sayfa 14, “Dışişleri’nde kritik randevu” başlıklı haberdeki fotoğraf: Acaba bakanlar arasında sol elle tokalaşmak samimiyetin yeni bir ifadesi mi? İlter Akbuğ Sevgili ağabeyimiz İlhan Selçuk’un kurmak istediği bir Cumhuriyet TV düşü var idi bildiğim kadarı ile; yakın bir zaman için böyle bir tasarı var mı? Bizim de bir Cumhuriyet TV’si olursa, şu yalan uyduruk haberlerle bizi oyalayan yandaş kanalları ve bizim elektrik paraları katkımızla ayakta duran TRT’yi seyretmekten kurtulalım artık. Sevgi ve saygılarımla. Ali Duman Fotoğrafta bir tuhaflık yok mu? TV kanalımız olsa Spor sayfası üzüyor Sayın Öz, okuma yazma öğrendiğimden bu yana Cumhuriyet gazetesi okuyorum. Gazetemizin spor sayfasından başka her yeri mükemmel. Ancak spor sayfası felaket. Bu sayfayla ilgili eleştirilerimizi önceki deneyimlerim doğrultusunda yanıtlamayacağınızı, hatta ciddiye almayacağınızı da tahmin ediyorum. Bu anlayışın gazetemizin ilkeleriyle bağdaşır bir yanı da yok. Buna rağmen elektronik abonesi olduğum gazetenin 26 Temmuz 2013 tarihli nüshasının spor sayfasının başlığına taşınan, taraftarı olduğum Fenerbahçemizin yeni ancak başarıları tescilli çalıştırıcısı Ersun Yanal’la ilgili haberi, haberi yapan Hilmi Türkay’ı, ciddiyetten ve samimiyetten uzak bu habere yer verenleri şaşkınlıkla izledim ve çok yadırgadım. Cumhuriyet’e ne bu spor sayfasını ne de yapanları yakıştırıyorum. En önemlisi bu eleştirileri bırakın değerlendirmeyi, okuyan var mı merak ediyorum. İlker Başlıoğlu Taksi zaten ticari değil mi? Sayın Öz, Cumhuriyet gazetesi uzun zamandır beğenerek takip ettiğim bir gazete. Geçen günlerde yine bir okurunuzun belirttiği gibi, gazetenizde çıkan haberlerdeki hatalar küçük gibi görünse de göze batar niteliktedir, çünkü Türkçedeki yozlaşmanın gazetenize kadar ulaştığını görmek üzüntü vericidir. Bu yazıyı 31.07.2013 günkü sayınızdaki hatalar üzerine yazma gereğini duydum. Cumhuriyet Ankara bölümünde A4 sayfasında bir trafik kazası haberi verilirken “ticari taksi” ifadesi kullanılmıştır. Taksi zaten ticari bir aracı tanımlamaktadır, ticari taksi demek atlı süvari demekle aynı anlama gelir. Gazeteniz düzgün Türkçesi ile tanınmışken bu hatalar yanlış kullanımları yaygınlaştırma anlamına gelir. Ayrıca, aynı günkü sayının son sayfasında “Gerilim yükledi” başlığı ile verilen Gökçeada depremi ile ilgili haberde kullanılan uydu görüntüsünde Gelibolu olarak gösterilen yer Çanakkale’dir. Yazım yanlışlarının bazen gözden kaçması doğaldır ama bilgi eksikliğinden gelen hataların tekrarlanmaması gerekir diye düşünüyorum. İyi çalışmalar dilerim. Hakan Yiğitbaşıoğlu n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Silivri’de karar duruşması öncesinde katılım çağrısında bulunan TGB, Aydınlık, Ulusal Kanal’a baskını kınadı. Oran “Silivri’de bir kişinin dahi burnu kanar, saçının teline zarar gelirse tek sorumlusu Başbakan Erdoğan’dır. Silivri’de halkın gözünden saklanmak istenen, bu faşizan rejimin düzenlediği büyük tiyatronun son gösterisidir” dedi. n ARTVİN (AA) Artvin’in Hopa ilçesine bağlı Balıklı köyünde balık avlamak amacıyla önceki gün dağlık alana doğru yürüyen ancak hava kararınca kaybolan 7 genç, TSK’ye ait helikopterle kurtarıldı. Hopa Kaymakamı Abdullah Akdaş, ihbar üzerine çalışmalara başladıklarını belirterek Vali Necmettin Kalkan’ın talebiyle Malatya’dan askeri helikopter gönderildiğini anlattı. Oran: Sorumlu Erdoğan’dır Kaybolan 7 genç kurtarıldı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear