22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 AĞUSTOS 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demirtaş, Kürt sorununun anadilinde eğitim olmadan çözülemeyeceğini söyledi 7 ‘Sorun yüzde 99 anadili’ İLHAN TAŞCI Suç Ortağı Olmamak İçin Tamam, elleri tetikte bekliyorlar. Kuzey Afrika’da ve Ortadoğu’da yaktıkları ateşi söndürmek değil, genişletmek istiyorlar. Demokrasi falan umurlarında değil. Kendi ülkelerindeki demokrasi de, bilip de söyleyemediğimiz gibi “güçlülerin demokrasisi”dir. Eşek’le Fil’in nöbetleşe görev aldıkları ama Pentagon’un hiçbir zaman strateji ve taktiklerini değiştirmediği bir sistemleri var onların. Avrupa ise gözünü oraya dikmiştir. Büyük birader ne derse onu “tartışır” ve “çok demokratik” bir şekilde “ulusal ve Avrupai gururunu” koruyarak “evet” der. Hatta kimi zaman Sarkozy gibi, Cameron gibi önde gidenin bayrakçısı bile olurlar. Ama bu kez bayrağı kaptırdılar. Avrupa’nın üvey evladı belledikleri “sen üçüncü halkaya layıksın, iş gücüsün, bekçisin, NATO’daki güvencemizsin” dedikleri ülkenin “öne geçişini” gururla seyrediyorlar. HHH Türkiye bu işlerden kuruluş ve kurtuluştan bu yana uzak durmayı başarmıştı. 2003’te yoğun kışkırtmaya karşın savaştan uzak kalabilmeyi ise, iktidar partisinin ürkekliğine, henüz tam iktidar olamamanın şaşkınlığı ile çaresiz kalmasına borçluyuz. Sokağa kulak veren muhalefetin payı da büyüktür. Ama o savaşa katılamamış olanlar bu duruma hep hayıflandılar. Büyük bir “voliyi” kaçırdıklarını düşündüler. Daha sonra şekillendirdikleri Osmanlı rüyası onlara göre gecikmeye uğramıştı. Sonra hızlanmalarının nedeni budur. HHH Şimdi o büyük günün geldiğini düşünüyorlar. ABD’nin hesaplı kitaplı, artık gözlerden gizlenemeyen ve yüz binlerce insanın kanına girecek harekât planlarını beğenmiyor, ikide bir durup karar değiştirmelerine burun kıvırıyorlar. “Daha hızlı daha hızlı, daha çabuk daha çabuk” diye bağırmalarının nedeni budur. Bu kez “öncü biziz” diye böbürlenmelerinin “biz bir işe destek vermiyoruz, katılmıyoruz, bizzat organizasyonun ortasındayız” demelerinin nedeni de budur. Doğru söylüyorlar; bu kez emperyal güçlerin önüne geçtiler. Onlar ise bu acul gücü alkışlıyor, beğenilerini sunuyor ve gülüyorlar. HHH Peki, Türkiye’nin aklı başında insanları bu duruma ne diyorlar? Savaş belasını başımıza sarmaya çalışanları alkışlamayı sürdürecekler mi? Savaşa yürekten karşı olanlar yalnızca Ortadoğu’nun daha fazla yanmaması için değil, kendi ülkelerinin de bu yangından uzak kalabilmesi için harekete geçebilecekler mi? Bu kez Meclis’te bir tezkere tartışması bile olmayacak. 1 Mart’ta olduğu gibi bir irade Meclis’te kazara da olsa şekillenmeyecek. Ne olacak şimdi? Susup oturup, TV kanallarından savaş filmi mi seyredeceğiz? HHH Suriye halkı artık ülkesini kime karşı savunacağını bilemiyor. İç savaşın ve Batı saldırısının yıkıntıları içinden El Kaide mi çıkacak, Amerikan piyadeleri mi, belli değil. Yalnız kaldığını hissediyor Suriyeli. Hiç kimsenin yardımına koşmayacağının bilincinde. “Ne fark eder ki” diyor, “zaten savaştayız biz”. Haklı. Devletler birbirine yardım etmezler. Kendi dar, zamana bile dayanamayan, ilkeleri olmayan, sık sık değişen çıkarları için ortalığı ateşe verir onlar. Destekleri sahte, ateşleri gerçektir. Yalnızca halklar dost olur birbirine. Bizim şimdiki sınavımız da bu zaten. Tek soru, tek yanıt var. Nerede duracaksın? Suriye halkının yanında. Ancak böyle kurtarabiliriz kendimizi... Yani onurumuzu. ANKARA BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin Ortadoğu politikasına “tutarsız” eleştirisini yöneltirken, “Meclis’e tezkere gelirse ‘hayır’ oyu kullanırız” değerlendirmesini yaptı. Demirtaş, anadilinde eğitimin Kürt sorununun yüzde 99’u olduğunu belirterek “Asla ama asla anadilinde eğitim olmadan, sorun çözülmez” dedi. Demirtaş, bir grup gazeteciyle bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Demirtaş’ın değerlendirmeleri şöyle: Sıkıntıyla karşı karşıyayız: Bu hafta arkadaşlarımız hükümet yetkilileri ile görüştü. 1 Eylül öncesi görüşme önemliydi. 2. aşamada mesafe katedildiğini söyleyemeyiz. Hükümetin paket çalışması olduğunu biliyoruz. Bu çalışmanın hangi takvim ve yöntemle kamuoyuyla paylaşılacağını, içeriğinin tartışmaya açık olup olmadığı konusunda ciddi sıkıntıyla karşı karşıyayız. Tarihlerde anlaşılmıştı: (“Cemil Bayık, “1 Eylül’e kadar adım atılmazsa geri çekilme durdurulur’ diyor, ne olacak?” sorusu üzerine) Öyle diyorlarsa durdururlar. KCK tarihleri kafasından uydurmuyor. Bu tarihler Öcalan ile devletin yaptığı görüşmelerde belirlenen tarihler, oradaki mutabakatta söylenen tarihler. Hükümet bunu bir PKK dayatması olarak yansıtmaya çalıştı ki bu yanlıştır. Velev ki çekilmediler: Biz demokratikleşme paketinin tartışmaya açılması, öneriye açık hale getirilmesi ve bunun üzerine 15 Ekim’e kadar şekillendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hükümetin şimdi çıkıp “Yüzde yüz çekilmediler” şeklinde bir tartışma başlatması doğru değildir. Velev ki hiç çekilmediler, Türkiye demokratikleşmeyecek mi? Hükümet demokratikleşme paketi, açılım falan yapmayacak mı? Anadili olmadan olmaz: Anadilinde eğitimin çözülmediği bir yerde Kürt sorununun yüzde 99’u duruyor demektir. Çünkü Kürt sorunu dil meselesidir. Ve ağırlıklı olarak anadilinde eğitim meselesidir. “Anadilinde eğitim yoktur” demek, “Ben Kürt sorununu çözmüyorum, Kürtlerle alay ediyorum” demektir. Böyle bir şeyi hiç kimse kabul etmez. Zannediyorum ki AKP içinde büyük bir kesim bu söylemden rahatsızdır. Uzun süre sürdüremezler bu söylemi. Er geç bu ülkede anadilinde eğitim görülecek. Bu ülkenin bölünmediği de görülecek. Ama bunun takvimini, periyodunu biraz demokratik ve özgürlük mücadelesi belirler. Başbakan bunu tek başına belirleyemez. Öcalan’ın stratejik konumu: AKP hükümeti müzakere konusunda çok inanılmaz şekilde korkak yaklaşıyor. O kadar üstü kapalı, o kadar korkak ve kaygılı konuşuluyor ki yani söyledikleri her söz seçmen anketlerinde yüzde kaça tekabül ediyor onu ölçüyor, konuşuyorlar. Abdullah Öcalan şu an sürecin aktörüdür, yürütücüsüdür. Cesaretiniz yoksa bu işe niye girdiniz. Bu iş cesaret işidir. KANDİL UMUTSUZ Benim son Kandil ziyaretinde edindiğim izlenim, orada sürece dair umutlar sürecin başladığı döneme oranla yüzde 90 azalmış durumdadır. Kullanılmaya ben izin verdim: (Süreç) Böyle yürürse bu Abdullah Öcalan’ı kullanma veya kullanmaya devam etme niyetidir. Öcalan kendisini şöyle ifade etti: “Gençlerin ölümünün durması için benim kullanılmam gerekiyorsa ben buna bilerek göz yumdum. Çünkü gençlerin ölümünün durmasının başka yolu yoktu. Ama bundan sonra hükümet bana bir enstrüman, kullanılacak bir araç gibi yaklaşamaz. Ben bir halk önderiyim, bir araç değilim. Beni bu şekilde ele alırlarsa görüşürüm. Onun dışında benim bunu yürütmem mümkün değil.” TAKVİM İŞLEMEZSE Takvim işlemezse; biz BDP olarak bir mücadele geleneğinden geliyoruz. Elimizdeki imkânı kullanırız. KCK ne yapar onu bilmeyiz. Ama biz sert bir muhalefeti, süreci doğru rayına oturtmak için yaparız. Suriye tezkeresi: Hükümet şu anda uluslararası emperyal çıkarlar doğrultusunda davranmak yerine Suriye politikasını değiştirerek meseleye yaklaşmalıdır. Tezkere Meclis’e gelirse, hayır oyu kullanırız. Savaşın içinde olmasını Türkiye’nin asla onaylamayız. Hükümetin bu konudaki politikası inanılmaz tutarsızlıklarla doludur. Dışişleri Bakanı Davutoğlu muhalefet partilerini hızlı bir şekilde ziyaret etmeli, önerilerini almalı, bölge güçlerini siyasi hareketlerle kurduğu ilişkilerde görüş alışverişinde bulunmalı. CEMİL BAYIK ‘Ulusalcılar çözüme karşı değil’ Yurt Haberleri Servisi KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt siyasal hareketinin Gezi eylemlerine yeterince destek vermeyerek hata yaptığını belirtti. Bayık, “Ulusalcı çevreleri çözüm karşıtı olarak görmüyoruz. Çözümü istemeyen AKP’dir, devletin kendisidir; toplum değil” dedi. BBC Türkçe Servisi’ne konuşan Bayık, Gezi Parkı eylemleri sırasında Kürt siyasi hareketinin hata yaptığını belirterek “Gezi’den sonra Türkiye artık eskisi gibi olamaz. Demokratik siyasetin önünü açan bir eylemdir. Dolayısıyla bu, çözüm sürecine de hizmet eden bir eylemdir. ‘Katılırsak, devlet Türkiye’deki demokrasi güçlerine saldırabilir. Önder Apo’nun başlattığı süreç zarar görebilir. Hükümet bunu kullanabilir’ anlayışı vardı. Bu endişelerle, katılmama ve zayıf katılma durumu yaşanmıştır. Bu iki anlayış da yanlıştır” dedi. Bayık, Gezi Direnişi’nde Atatürk ve Abdullah Öcalan posterlerinin yan yana taşınabilmesinin, toplumunun çözüm isteğinin göstergesi olduğunu vurguladı. AKP’nin içte ve dışta güç kaybettiğini belirten Bayık, “Mursi, darbeyle uzaklaştırıldı. Erdoğan’ın yarın uzaklaştırılmayacağı ne malum? Fethullahçılarla AKP’nin ittifakı vardı. Şimdi o ittifak çatırdamıştır” diye konuştu. Turgut Özal ve Necmettin Erbakan dönemlerinde de çözüm için temaslar olduğunu anlatan Bayık, “Ordunun içerisinden, Genelkurmay kesimlerinden gidip, Avrupa’da arkadaşlarımızla görüşenler oldu. Çözüm isteyen generalleri tasfiye ettiler” dedi. Ergenekon davasının aldatmaca olduğunu belirten Bayık “Yapılan daha önceki Ergenekon’un tasfiyesi, onun yerine yeşil Ergenekon’un geçirilmesidir” dedi. Bayık, Gülen cemaatinin çözüm sürecini de sabote etmeye çalıştığını ifade etti. Facebook eylemi Milletvekili arkadaşların Facebook sayfalarının kapatılmasında Facebook’un İskoç ya’daki merkezinde çalışan Türklerin de etkili olduğu yönünde bilgi var. Boykot değil ama kapatmalara karşı tepki koyacağız. Güler, Gürcistan İçişleri Bakanı Irakli Gharibaşvili ile biraraya geldi. (AA) ‘Baltalayan altında kalır’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Muammer Güler, çözüm sürecine ilişkin büyük desteğin olduğunu belirterek “Çözüm sürecini baltalayan bunun altında kalır” dedi. Güler, Gürcistan İçişleri Bakanı Irakli Gharibaşvili ile görüşmesi sonrası ortak basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Güler, çözüm sürecinin birinci aşaması olan PKK’lilerin sınır dışına çekilmesi konusunda henüz beklenen sonuca ulaşılmadığını açıkladı. Güler, çözüm sürecinde herkese sorumluluklar düştüğünü belirterek “Herkes taahhütlerini yerine getirmelidir, yoksa Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlayacak gücü vardır” dedi. Bölgede sürece ilişkin yaptırılan anketlerde desteğin yüzde 93’ün altına inmediğini dile getiren Güler, “Çözüm sürecini baltalayan bunun altında kalır” diye konuştu. Cemil Bayık’ın Türkiye’nin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğine dair sözlerinin hatırlatılması üzerine ise Muammer Güler, hükümetin gösterdiği samimiyeti, iyi niyeti kimsenin istismar etmeye hakkının olmadığını belirterek “Öyle kuru tehditlerle Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin kimse muhatabı dahi olamaz. Zaman içerisinde onların hepsinin verilecek cevabı vardır” dedi. Metropollere ‘özel’ toplantı AYŞE SAYIN İzmir Fuarı’nın açılış töreni gergin geçti. AKP’lilerle CHP’liler arasında tribünlerde yumruklaşmalar yaşandığı görüldü. (Fotoğraf: EMRE DÖKER) CHP, büyük kentlerde gösterilecek adaylara yönelik yol haritasını belirliyor Fuardan Gezi’ye selam İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Enternasyonal Fuarı’nın (İEF) 82. açılış töreninde “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganları atıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, milletvekillerinin ve yurttaşların katıldığı açılış töreninde İzmirliler, Bakan Yıldırım’ı protesto ederken Gezi Direnişi’ne de selam yolladı. AKP İzmir İl Başkanlığı’nın açılış törenine otobüslerle getirdiği partililer ise “Binali Yıldırım” ve “Recep Tayyip Erdoğan” sloganları attı. Dün Fuar Açık Hava Tiyatrosu’nda yapılan açılış töreni gergin geçti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, AKP’ye yönelik protestolara tepki gösterip 3 yıl önce de burada protesto olmaması konusunda uyarıda bulunduğunu belirterek “Herkes haddini bilsin, burası hiçbir siyasi partinin çiftliği değildir. Bu üç oldu. Dördüncüsü olmayacak. Bunu da herkes, kim sebep olduysa kafasının kılcal damarlarına kadar yazsın” dedi. Bu sözlerin ardından AKP’lilerle CHP’liler arasında tribünlerde yumruklaşmalar yaşandığı görüldü. Daha sonra Bakan Yıldırım, yuhalanarak çıktığı kürsüde AKP’lilerin sloganlarını dinledikten sonra İzmir için yapmak istedikleri projeleri anlattı. Daha sonra kürsüye çıkan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Suriye konusunu gündeme alarak “Bir şeyi aklımızdan çıkarmayalım. O da barış. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları ‘Zorunlu olmadıkça savaş cinayettir’ demişti. Hangi görüşten olursak olalım, bu barışı savunmak zorundayız” dedi. ANKARA CHP, kritik büyük şehirler ve İstanbul için “aday belirleme” yöntemini belirlemek için gelecek salı günü düğmeye basacak. Daha önce 63 ilde belediye başkan adayları için yöntem belirleyen CHP, eylülün ilk haftası, Mersin, Antalya gibi büyük illerin de aralarında bulunduğu il başkanları ile bir araya geliyor. Metropol kentler İstanbul, Ankara ve İzmir’in en sona bırakılması kararlaştırılırken 8 Eylül’de yapılacak Parti Meclisi’nde (PM), illerin eğilimleri parti yönetimine sunulacak. Edinilen bilgiye göre salı günü başlayacak toplantılarda sadece aday belirleme yöntemi değil, örgütlerin belediye başkan adayları konusundaki önerileri de alınacak. CHP’nin genel başkan yardımcıları Adnan Keskin, Gökhan Günaydın, Umut Oran, Bülent Tezcan ve Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil’den oluşan “yerel se çim komisyonu” üyelerinin öncülüğünde gerçekleştirilecek toplantıların sonuncusu İstanbul, Ankara ve İzmir örgütleriyle yapılacak. Bu kapsamda 57 Eylül tarihleri arasında bu 3 ilin belediye başkan adaylığı konusunda nabzı yoklanacak. Birçok ilde kamuoyu yoklamaları, örgüt önerisi veya eğilim yoklaması ile aday belirleyecek olan CHP’de bazı büyükşehirler, metropol kentler ile seçimin kazanılması garanti olmayan kritik önemdeki büyük ilçelerde genel merkez belirleyici olacak. İzmir ve Eskişehir’de mevcut belediye başkanları ile “yola devam edilmesi” planlanırken Mersin, Antalya gibi illerde ise “örgütün görüşü” önem kazanacak. Özellikle Mersin’de “adaylık” sürecinde de yoğun çekişme yaşanıyor. Mersin’de İstemihan Talay’la adaylık yarışındaki Fikri Sağlar, “tüm üyelerle önseçim” isterken, mevcut belediye başkanı Macit Özcan’ın delegelerle önseçim istediği belirtiliyor. Sarıgül’den şarkılı mesaj SİVAS (Cumhuriyet) Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Sivas’ın Zara ilçesine bağlı Eymir köyünü ziyaret etti. CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için ismi geçen Sarıgül, ilk kez net mesajlar verdi. Köydeki kalabalığa hitap eden Sarıgül, “İstanbul’a gittiğiniz zaman ricam var. Komşularınızdan 4 kişiyi ikna edin. 4 kişiye deyin ki bu Sarıgül güzel adam, bu Sarıgül ayrımcılık yapmaz... Ne derseniz deyin 4 reyi alın” dedi. Sarıgül bu mesajları verirken konvoyundaki minibüsten çalınan şarkı dikkat çekti. Sarıgül’ün de eşlik ettiği “Çare Sarıgül’de” şarkısının sözleri şu şekilde:“İstanbul sıra bizde / Zamanı geldi işte / İyi günde kötü günde / Çare Sarıgül’de / Zamanı geldi, zamanı geldi / İstanbul’da Sarıgül zamanı geldi / El ele verelim, birlik olalım / İstanbul’a en güzeli sunalım / Zamanı geldi, zamanı geldi / Mustafa Sarıgül zamanı geldi”. Tartan adaylık dosyası aldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığını resmileştiriyor. Tartan’ın, CHP İzmir İl Başkanlığı’ndan aday adaylığı dosyası aldığı bildirildi. Tartan, kamuoyu yoklamalarında mevcut başkan Aziz Kocaoğlu ile kendisinin ön planda olduğunu dile getiriyordu. CHP’de adaylık başvurularının 2 Eylül’de sona ereceği açıklanmıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear