23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 30 HAZİRAN 2013 PAZAR 16 KÜLTÜR ‘Şiddet üstüne müze kurulmaz’ Adalar Müzesi küratörü Deniz Koç, Topçu Kışlası ve kent müzesi projelerine ilişkin görüşlerini anlattı Kapalı kapılar ardında ASLI ULUŞAHİN 12 Eylül’ü Aratmıyor! Falakadan Filistin askısına, çırılçıplak soyup köpeklere saldırtmaktan zincirle tek ayaktan tavana asmaya... 12 Eylül’ün faşist darbesinin denemediği ve uygulamadığı işkence yöntemi yoktur. Üstelik sistematik ve yaygın olarak uygulanan işkence... Elbet ülkemdeki bu yaygın ve sistematik işkence, 12 Eylül’le başlamadı. Daha önce de vardı. 12 Eylül’de, yaygınlık arttı, çeşitlilik arttı. Örneğin işkence araçları olarak Atatürk’ün “Nutku” kullanıldı; İstiklal Marşımız kullanıldı. Yöntemlere dışkı yedirtmek eklendi... Kadınların döl yatağında “suçlu” izi arandı... Aradan yıllar geçtikçe, işkence türleri ve yöntemleri de değişti. Ama bir gerçek var ki o da hiç değişmedi: Şiddet aracı olarak cinsel taciz ve tecavüz... Başta kadınlara ve çocuklara uygulanmak üzere cinsel taciz, tecavüz ve tecavüz tehdidi... Cinsel taciz... Tecavüz... Tecavüz tehdidi... Bu üçü arasında, yarattığı travma açısından pek de bir fark olmadığını psikologlar çoktan ortaya koydu. Bugün, Türkiye’nin her yerinden gelen haberler, direnişçi avına çıkan polisin güç kullanırken uyguladığı cinsel tacize, tecavüz tehdidine dikkatleri çekiyor. Cumhuriyet’te Alican Uludağ’ın haberlerini okuyorsunuz. Polis amiri olduğunu söyleyenin “Alın altınıza ezin” emrini biliyorsunuz... Şu son bir hafta içinde yandaş olmayan gazete haberlerini üst üste koymanız, durumun ne denli dehşet verici olduğunu kavramanıza yeter. Bu yüzkarası gerçeğe ilişkin bir ayrıntı önceki gün Ayşe Arman’ın röportajında vardı. Ankara’da Dikmen’de 12 yaşındaki Alperen ve yanında annesi sanılarak tutulup Akrep’e atılan kadına yapılanları anlatıyordu gerçek anne. Çocuğun dövülüp tekmelenmesi... Kadına ağza alınmayacak küfürler, taciz, tehdit, polis rozetini öptürmeye çalışma ve “Biz Osmanlı’nın torunlarıyız, hadi Atatürk gelsin sizi kurtarsın” tehdidi... Çocuk kendine yapılandan çok, kadına yapılandan dehşet içinde! Nereden nereye geldik! İşkence yöntemi olarak Atatürk’ün “Nutku”nu ya da İstiklal Marşını tek ayak üzerinde ezbere söyletmek, her duraksamada işkenceye yeniden başlamakla; bir kadına cinsel tacizde bulunurken “Hadi Atatürk gelsin de seni kurtarsın” tehdidi arasında hiçbir fark yok. Bu ülkeyi yöneten iktidarın “imanlı ve kindar gençlik yetiştirme” planı, adım adım yerine getiriliyor. Polisimiz (tümü değilse de, en ön safta yer alanlar) bu planın, bu niyetin, bu programın, bu söylemin sadece yarısını biliyor sanki: “Kindar” faslını! Öteki yarısını bilmiyorlar ya da yok sayıyorlar! Oysa hem imanlı hem kindar olmaları istenmişti. Bu mu imanlı olmak?! Bu ne biçim iman?! Bu ülkenin Başbakanı’nın söylemlerinin bizi getirdiği yer burasıdır: İşkenceye devam, cinsel tacize devam, tecavüze devam, tecavüz tehdidine devam... Önce, ilk günden bugüne neler yaşandığını hatırlayalım. 2011 yılının Haziran ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da gerçekleştirilmesini istediği 22 projeyi açıkladı. Bu “çılgın” projeler arasında Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılması da vardı. Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden beri peşinde olduğu hayal için Taksim Yayalaştırma Projesi’yle birlikte geçen mayıs ayında düğmeye basıldı. Sonrası malum; ağaçları korumak için başlayan park işgali, hükümet karşıtı bir direnişe dönüştü. Erdoğan, başlarda direnişe, “Biz kararımızı verdik, kışlayı yapacağız” diye tepki gösterirken, sonrasında konuşmalarının tonu değilse de içeriği farklılaştı. O güne kadar kışlanın içinde AVM, rezidans ve buz pateni pisti olacağı söylenirken, protestoları yatıştırmak için “bir parmak bal” bulundu: Kent müzesi. Böylelikle İstanbullular Topçu Kışlası’nın içine bir kent müzesi yapılacağından, çok değil, birkaç hafta önce haberdar oldu. Peki öncesinde müze için herhangi bir adım atılmış, bu konuda bir çalışma yapılmış, uzmanlardan görüş alınmış mıydı? Sorularımızın yanıtını İstanbul’un gerçek anlamda ilk kent müzesi olan, Adalar Müzesi’nin küratörü Deniz Koç’tan öğrendik. Deniz Koç, 1718 Kasım 2012’de İBB Etüd ve Projeler Daire Başkanlığı’nın çağrısıyla İstanbul Kent Müzesi Çalıştayı adı altında bir buluşma düzenlendiğini belirtiyor. Müzeci, tarihçi, şehir plancı ve başka disiplinlerden 83 uzmanın katıldığı çalıştayda, belediye yetkilileri, Koç’un da aralarında bulunduğu katılımcılara Topkapı Şehir Parkı’nı mü değil, bir şey ifade etmiyor, temsiliyeti yok.” Burada bir çelişkiyle daha karşılaşıyoruz. Başbakan, Gezi direnişçilerine 13 Haziran’da “Daha ne ihale var, ne proje var, hiçbir şey yok” diye seslenmişti. Oysa kışlanın mimarı Halil Onur, 8 Haziran’da yaptığı açıklamada, onaylandığını vurguladığı projesinde kışlanın ana fonksiyonunun “şehir tarihi müzesi” olduğunu belirtiyor. Deniz Koç’un asıl itirazı da işte bu karmaşaya ilişkin. Koç, “kapalı kapılar ardında kurulan küçük bir ekiple aralık ayı içinde projeye başlandığını duyduklarını”, ne var ki kendilerine “sanki böyle bir çalıştay yapılmamış, onca uzmana sorulmamış gibi, çalışmanın içeriği ve yöntemi hakkında, nezaketen bile olsa, hiçbir bilgi verilmediğini” söylüyor. “Dünyanın başka kentleri ile bizler deneyimlerimizi paylaşıyorken biricik İstanbulumuzda kent müzesinin kapalı kapılar ardında hesap kitap yaparak kurulmaya kalkışılması çok acı. Üstelik bunca şiddet, ölümler ve saldırı hafızası üzerine inşa edilmesinin konuşulması inanılır gibi değil” diyerek isyan ediyor. “Bütün bu yöntem ve üslubun, İstanbul kent müzesinin içeriği ve hayata geçirilmesinden sonra sunulacakların bilimselliği konusunda da doğal olarak herkeste bir endişe yarattığını” kaydeden Deniz Koç, hukuk süreci devam ederken, sonrasına ilişkin neler yapılabileceğini sorduğumuzda ise şu yanıtı veriyor: “İBB’nin İstanbul Müzesi Projesi artık öldü. Samimiyetlerinden kuşku duymanın ötesine geçildi, müzeciler için artık bence son derece somut veriler var. Gerçek bir İstanbul müzesinin ancak başka bir yerde, Gezi direnişinin deneyimi üzerine kurulabileceğini düşünüyorum.” Değişmeyen cinsel taciz u Başbakan Erdoğan ve İBB’nin projeyle ilgili çelişkilerini dile getiren Koç, Gezi Parkı Direnişi’nden sonra kent müzesinin ‘Bunca şiddet, ölümler ve saldırı hafızası üzerine inşa edilmesinin konuşulması inanılır gibi değil’ diyerek isyan ediyor. dığı” açıkça konuşulmuş. Aslında Koç’un bu ifadeleri, İBB’nin aklında müzenin Topçu Kışlası’nda yapılmasına ilişkin bir fikrin 2012 sonlarına kadar var olmadığını ya da bunun çalıştaya yansıtılmadığını gösteriyor. Buna karşın buluşmaya katılan sadece bir kişi, müzenin kışlada yapılmasını önermiş ve görüşü, demokratik teamüller uyarınca toplantının sonuç raporunda da belirtilmiş. Koç, “Önerinin bir ya da birden fazla kişiden gelmesi meselesi de değildir bu” diyor ve ekliyor: “Yok olmuş bir binayı, üstelik kentin bir parkını ortadan kaldırarak inşa etmek ve içine de müze koymak akıllıca değil. Üstelik bu bina İstanbul’un simgesi ‘İBB’nin projesi öldü’ 2012’deki buluşma ze alanı olarak önermiş. Ancak Koç, “Her ne kadar belediye çalışanları Topkapı Şehir Parkı’na önceden ikna olmuş olsalar da çalıştayda müze için en uygun yer tanımının başka şekilde yapıldığını” söylüyor. Toplantılar sonrasında ortak bir alan belirlenmezken, “İstanbullular için buluşma mekânı olması, kentle bütünleşmesi, kentin simgesi olan bir mekânın kullanılması, tarihi kent içinde olması, farklı düşüncelerin temsil edilmesi... Dolayısıyla çalıştayda önerilen Topkapı’nın mekân mimarisi dahil birçok nedenle kent müzesine uygun olma Hani bu polis imanlıydı BALMUMU HEYKEL MÜZESİNİ ZİYARET ETTİ Rahmi Koç, aile heykellerini çok beğendi CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Rahmi Koç, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in geçen mayıs ayında hizmete açılan “Balmumu Heykel Müzesi”ni gezdi. Kendi balmumu heykelini çok beğendiğini belirten Koç, Türkiye’ye böylesine eşsiz bir müze kazandırdığı için Büyükerşen’i kutladı. Ziyaret sırasında Rahmi Koç’a, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de eşlik etti. Rahmi Koç müzede, babası Vehbi Koç, ablası Suna Kıraç ve eşi İnan Kıraç’ın heykelleri ile kendi heykelini büyük bir ilgi ve beğeniyle inceledi. Koç, balmumu heykel yapım aşamaları hakkında Başkan Büyükerşen’den bilgi de aldı. Ziyaret sonunda müze anı defterini de imzalayan Koç, deftere “Nihayet bu güzel Balmumu Heykel Müzesi’ni gördüm. Üzüldüğüm açılışa gelememiş olmamdır. Büyük üstadı canı gönülden tebrik eder, Eskişehir’e böyle bir eser kazandırdığı için kendisini şahsım ve ailem adına tebrik ederim” ifadelerini not düştü. DETİS, sanatçıların hedef gösterilmesini kınadı ‘Sanatçı çağının tanığıdır’ Rahmi Koç, kendisinin ve Koç ailesinin heykellerinin bulunduğu bölümü de ziyaret etti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Tiyatrosu Sanatçıları Derneği’nden (DETİS) yapılan açıklamada, Gezi Parkı olaylarıyla birlikte başta tiyatro sanatçısı Memet Ali Alabora olmak üzere tüm sanatçı ve aydınların kimi gazete ve yazarlar ile siyasiler tarafından hedef gösterilmesi kınanarak “Sanatçı çağının tanığıdır. Memet Ali Alabora da korkusuz bir aydındır” denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Balık balık olduğunu bilmez, ağaç da ağaç olduğunu… Ama insan insan olduğunu bilir. İnsan, insan olduğunu bildiği için de her koşulda hayatı savunur. Sanatçının düşünceleri eserlerinde hayat bulur. Düşünce, hayatı değiştirmeye ve dönüştürmeye yönelik olduğu için sanatçılar, her dönemde baskıcı yönetimlerin ilk hedefi olmuştur. Kimi gazeteler ve onun köşe yazarları ve siyasiler, tiyatro sanatçısı Memet Ali Alabora’yı hedef haline getirmeye çalışıyorlar. Üstelik akla mantığa sığmayacak bir komplo teorisi ortaya atılarak çevre duyarlılığıyla başlayıp, demokrasi taleplerinin dile getirildiği halk hareketinin yani ‘Gezi Parkı olaylarının körükleyicisi’ olmakla suçlanıyor. Eğer bir sanatçı, ürettiği eserlerle halkı bu derece etkileyebiliyorsa o sadece çağına tanık olan kişi değil, çağında iz bırakan bir kişidir. Böyle bir kişiye sadece saygı duyulur.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear