22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 HAZİRAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Görev süresi sona eren TBMM Başkanı Çiçek’in içindeki ukde: Yeni anayasa yapamamak 9 ‘Bu cenazeyi 4 parti u TBMM Başkanlığı’na yeniden aday olup olmama konusunda kesin niyetini açıklamaktan kaçınan Cemil Çiçek, ‘Yaşadığım gün son gün, seçildiğim dönem son dönem, görev de son görevimdir. 30 yıllık düsturum bu’ dedi. Çiçek, görev süresinde yapamadıklarının başında yeni anayasayı saydı. AYŞE SAYIN birlikte kaldırmalı’ ANKARA Görev süresi ay sonunda sona erecek olan TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 3 yıllık süre için yapılacak Meclis Başkanlığı seçiminde “aday olup olmama” konusunda “renk vermemeye” özen gösterirken 2 yıllık görev süresinde içinde “yapamadıkları” listesinin başına “yeni anayasa”yı koydu. Çiçek, kendisinin anayasa masasını dağıtıp dağıtmayacağı sorusuna, “Bu cenazeyi 4 parti birlikte kaldırmalı” sözüyle yanıt verdi. Gezi Parkı eylemlerine bakışı, yeniden adaylığı, tutuklu milletvekilleri ve yeni anayasa konusunda, Çiçek’in sorularımıza verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: konu değil. Meclis içtüzüğünde TBMM Başkanlığı’na tamam mı devam mı: Niyetle alakalı bir Çiçek’in Karnesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek iki yıllık görev süresini bu ay sonunda dolduruyor. Parlamento Büro Şefimiz Ayşe Sayın ile ziyaretine gittiğimizde merak ettiğimiz konu, yeniden aday olup olmayacağıydı. Geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ile kritik bir görüşme yapmıştı. O görüşmeden sonra dün Taraf’ta kendi partisi AKP’nin Çiçek’e “Anayasa masasını kaldır, ikinci dönem başkan yapalım” mesajı ilettiği şeklinde bir kulis haberi yer aldı. Bu iddiayı kesin bir dille yalanladı: Ne böyle bir görüşme ne de böyle bir mesaj vardı. Başbakan ile görüşmesi konusunda bir değerlendirme yapmasa da satır aralarından, kendisinin bir talep ya da beklentiyle girmediği izlenimi edindim. Büyük olasılıkla yeni anayasa için kurulan partiler arası uzlaşma komisyonunun çalışmalarında gelinen son aşama ve Meclis kapanırken haziran sonu temmuz başı ele alınacak gündem ve takvim görüşülmüş olabilir. AKP tarafından aday gösterilmeden tek başına ortaya çıkmak gibi bir niyeti ise yok. Çiçek, başkanlık dönemine ilişkin kendi karnesini hazırlamış bile. Yaptıklarını değil, çok arzulamasına rağmen yapamadıklarını sıralamayı tercih ediyor: Anayasa, tutuklu vekiller, içtüzük ve siyasi etik tasarısı. Bu dört önemli konunun iki yıl içinde sonuca bağlanamamasını “parlamenter demokrasi açısından rahatsız edici” buluyor, sebebini ise “siyasetteki kutuplaşmaya” bağlıyor. İki yıldır yasama faaliyetini 8 eksikle sürdürmek zorunda kalan bir Meclis’in başkanı olarak, tutuklu vekiller konusunda artık sadece mahkeme kararını bekleme noktasına gelmesini görmek oldukça üzücü. Yeni anayasa için bir buçuk yıllık müzakereler sonunda gelinen nokta, nasıl bir metin çıkacağı değil, dört partili masanın nasıl ve ne zaman bozulacağı! İktidar partisinin beklentisi ki Başbakan Erdoğan’ın demeçlerine de yansıdı, bunun daha fazla gecikmeden Meclis Başkanı tarafından bitirilmesi yönünde. Muhalefet ise Meclis Başkanı’nın böyle bir yetkisi bulunmadığı ve komisyonun çalışmalarını sürdürebileceği düşüncesinde. Çiçek ise temmuz başında Meclis kapanıp seçim atmosferine girildikten sonra dört partili bir uzlaşıyı çok olası görmüyor. “Bu cenazeyi kim kaldıracak” sorusuna verdiği “Dört parti kaldırmak durumunda” yanıtından çıkardığımız sonuç, sorumluluğu dört partiyle paylaşacağı yönünde. Anayasa sürecinin tıkanmasından doğrudan bir ya da birkaç partiyi suçlayan bir tavır içinde değil. Ancak bu süreçte kaçırılan çok önemli fırsatlar olduğunu düşünüyor. Bunlardan sonuncusu, Başbakan Erdoğan’ın bir yurtdışı seyahatinde yaptığı “Anayasanın genelinde bir uzlaşma olursa biz başkanlık sistemi için ısrar etmeyebiliriz” şeklindeki demeci. Bu sözlerin muhalefet tarafından iyi değerlendirilemediğine inanıyor. Yani iktidar ve muhalefet, anayasanın yasama, yürütme ve yargı bölümlerini yazarken sistem tercihinden etkilenmeyen maddelere öncelik vererek uzlaşmayı denemiş olsalar, Çiçek’e göre geride tartışılacak konu sayısı 4’ü, 5’i geçmeyecek. Sıcak gündemi; Gezi Parkı protestolarını da konuştuk. Çiçek’in bakış açısı Başbakan’a, üslubu ise Cumhurbaşkanı’na daha yakın geldi. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye yönelik ağır eleştirilerle dolu kararının ardından AP Başkanı Martin Schulz ile konuşmuş. AP kararını tek yönlü bulduğunu, hükümet eleştirilirken protestocuların “cebir ve şiddete dayalı eylemlerine değinilmemiş olmasını” önemli eksiklik olarak gördüğünü aktarmış. Görüşmemizde yine protestocuların işlediği hukuk ihlalleri ve ortaya çıkan maddi zarara sıkça vurgu yapınca, kendisine “polisin ölüm ve yaralamalar içeren ölçüsüz şiddet bilançosunu” anımsatma ihtiyacı hissettik. Bu konuda genel bir kabul oluştuğunu, kendisinin önceki açıklamalarında bu hususa da değindiğini hatırlatıyor ama eleştirilerinin odağına yine ağırlıklı olarak protestocuları koyuyor. Önceki gün Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den işittiğimiz “dışarıdaki Türkiye algısına verilen zarar” konusunun altını o da çiziyor. Bu yıl içinde karara bağlanacak İstanbul’un 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığı, İzmir’in 2015 EXPO adaylığı ve tarihi bölgerimizin UNESCO Dünya Miras Listesi adaylıklarının çok ciddi risk altında olduğunu “3 penaltıda rakiplerimize koz verdik’ sözüyle aktarıyor. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu üyelerini kabul etti. (Fotoğraf: AAMURAT KAYNAK) şılayamadığımız noktasında her parti, her kişi, kendi üslubunca, kendi bakış açısıyla çeşitli gerekçeler ortaya koydu. Anayasada fırsat kaçtı mı? başkanların nasıl seçileceği, nasıl aday olacağı bellidir. Neticede partiler karar alamıyor. Yine de bugüne kadarki usul çerçevesinde bir yolu bulunacaktır. Kendi hesabıma bugüne kadar özel talebim, beklentim olmadı. Hayat felsefemi de hep ifade ettim siyasette. Yaşadığım gün son gün, seçildiğim dönem son dönem, yaptığım görev de son görevdir. 30 yıldır siyaseti böyle yapmaya çalıştım. Krizli dönem: Hakikaten bu dönem 2011’den sonra TBMM bugüne kadar yaşamadığı birtakım olumsuzlukları yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Yemin kriziyle başladı, tutuklu milletvekilleriy le başladı. Hakaretlere varıncaya kadar birçok maddede, çok tartışmalı, çok sıkıntılı bir süreç oldu. Özellikle grup toplantıları açısından bakarsak, çok farklı bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye’nin biraz daha sükunete ihtiyacı var. Bu süreci hepimiz, milletvekilleri olarak, siyaset kurumu olarak, sağduyulu bir atmosfer içinde bunları değerlendiremediğimiz takdirde, bir kısım gelişmeleri ıskalayabiliriz. AKP yönetimi, ‘Anayasa masasını devirin, Meclis başkanlığınızı uzatalım’ önerisi getirdi mi: Kesinlikle doğru değil. Tama dia. Gece gündüz bu konu için çalıştığıma kamuoyu şahittir. Hiçbir şekilde böyle bir görüşme, böyle bir pazarlık söz konusu değildir. Tam tersine iktidar ve muhalefet partilerinden de ocaktan bu yana anlayış gösterildi bana. anayasa yapamadık. Ben bu yeni anayasa konusuna o kadar önem verdim ki halen de veriyorum. Çünkü yeni bir anayasayı yapamamış olmaktan kaynaklanan birçok sorunu, çokça yaşayacağız bundan sonra. Çünkü bu anayasanın bize dar geldiği, bizim ihtiyaçlarımızı, beklentilerimizi karGörev süresinde yapamadıkları: Çok şey var, evvela yeni bir Fırsat her halükârda var. Fırsatların tabiatında, kaçmak gibi bir zaafı vardır. Onu kaçırmak istemiyorsanız, fırsat 80 km hızla gidiyorsa, sizin 90 km hızla koşup önünü kesmeniz gerekir. Cenazeyi kim kaldıracak: (Anayasa) Bu cenazeyi hepimizin kaldırması lazım. Cenazenin 4 kolu olduğuna göre iki önde iki arkada, 4 siyasi parti bunu kaldırmak durumunda. Beni de bu sorumluluğun neresine koyarsanız koyun, ben sorumluluktan kaçmam. Mesele devam edelim olayı değil. Ben daha önce de dedim, tamam çalışalım ama kırmızı ışıkta da mazot yakmayalım diyorum. Motor çalışıyor, araba çalışıyor görünüyor ama mesafe alınamadığı takdirde nasıl devam etmiş olacaksınız. Her yasama dönemi, Meclislerin bir karne dönemidir. Bu da işte bu ayın sonunda bitiyor, iki çalışma yasama yılı. Bunun sonunda bir tabloyu da kamuoyunun bilgisine Meclis olarak sunarız. Tutuklu milletvekili sorunu nasıl çözülecek: Teknik olarak Başbakan’dan talep yok ‘Kutuplaşma çözdürmüyor’ Cenazeyi kim kaldıracak? men gerçekdışı ve bayağı bir id Böcek komisyonu teşhisi koydu: Kaygının nedeni mevzuat eksikliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Toplumun her kesiminde “dinleniyor muyum?” endişesi yaşanırken tüm siyasi partilerin desteğiyle kurulan TBMM Böcek Araştırma Komisyonu’nun raporunda kaygının mevzuat eksikliklerinden kaynaklandığı sonucuna varıldı. Yasadışı dinleme ve izlemeleri engellemek amacıyla kurulan TBMM Böcek Araştırma Komisyonu hazırladığı raporu TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sundu. Raporda, dinleme kaygısının mevzuattaki eksiklikten kaynaklandığı sanvunuldu. Raporda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ofisine böcek konulması, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP yöneticileri hakkındaki kaset olayları hakkında hiçbir tespit yapılmadı. Devlet imkânı olmadan siyasilerin yasadışı dinlenemeyeceğini belirten eski istihbaratçıların açıklamaları raporun yalnızca tutanak özet ekinde yer aldı. Çiçek ise bazı davalar nedeniyle yasadışı dinleme konusunun çok gündeme geldiğini belirterek “Onun için bu alanda sizin de tespitleriniz dikkate alındığında, belki bazı yasalarda değişiklik yaparak işin yasal boyutunu gidermemiz gerekiyor” dedi. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin MYK toplantısına başkanlık etmek üzere BDP Genel Merkezi’ne geldi. (Fotoğraf: AA VOLKAN FURUNCU) Demirtaş hükümetten somut adım istedi: AKP’de çözüm iradesi göremiyoruz İLHAN TAŞCI ANKARA BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin süreç için somut adım atmaması durumunda parti olarak üstlendikleri “misyonu, rolü” oynamayacakları uyarısında bulundu. Demirtaş, bir grup gazeteciyle Meclis’te bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Demirtaş’ın öne çıkan değerlendirmeleri şöyle: Biz rolümüzü oynayamayız: Süreci kim başlatmışsa o durdurur. AKP’nin diline, üslubuna, bizi zorlayan pratiklerine rağmen biz süreci ilerletmekte kararlı, cesur davrandık. Sokaktaki şu andaki müdahaleler idarenin, polisin vesayetini gösteriyor. Biz mahkemeden beklenti içinde değiliz. Hükümet yasaları değiştirecek, insanlar serbest kalacak, ceza almayacak, yargılanmayacak artık. Bunlar yapılmazsa süreç durur mu diyorum; hayır süreç ilerleyebilir ama şu andaki misyonumuzu, rolümüzü oynayamayız biz. Rest çekmiyoruz, uyarıyoruz: Hükümet bizimle müzakereyi ciddi yürütmeyecekse, bu konuda ciddiyetsiz, lakayt davranacaksa biz BDP olarak kendi tavrımızı ortaya koyuyoruz. Bu Kandil adına ya da Öcalan adına konulmuş tavır değil. İkinci aşamanın muhatabı olarak biz hükümeti uyarıyoruz. Yoksa bir rest çekme, bitirme değil. Bu bir uyarıdır, hükümet kendine gelmelidir. Ciddi bir süreç yürütüyorsa, ciddi olmalıdır. Başbakan’ın söylediği cümlelerin örgütte, tabanda nasıl bir karşılık bulduğunu hesaplaması lazım. Bunu bilerek yapıyorsa demek ki süreci bitirmek istiyor. Önce 25 maddelik paket: Acil olarak 2025 maddelik paketin hazırlanması lazım. Terörle Mücadele, Basın, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri, Siyasi Partiler, Ce yapacak bir şey kalmadı. Çünkü bu iki ayaklı bir iş. Yargı bu işi sonlandırmadı. Bu yargısal sorun bizim önümüze siyasi sorun haline geldi. Ama haberlerden bakıyoruz, sona doğru da yaklaştı gibi görünüyor. Belki bir ay içinde biter mi bilemiyorum. Yani sona yaklaşıldı. Ama yargı bizim işimizi kolaylaştıracak bir sonuç ortaya koyamadı. O koyamadığı için iş bunu siyaseten çözmeye geldi. Siyaseten nasıl çözülecekti? Tam hukuk anlamında konuşacaksak, anayasa 83. ve 14. maddenin değişmesi gerekirdi. Ama buna rağmen zorlama bir şeyle CMK 100. madde değişikliği ile çözülebilirdi. Ama ikisinde de bir mutabakat hasıl olmadı. Siyasi söylemle de bu işlerle bu işler çözülmek yerine daha çok karışıyor. Çözülememiş olması da parlamenter demokraside rahatsız edici bir durumdur. Biz Türkiye’deki her olayı siyaseten değerlendiriyoruz. Bir olay olunca, siyasi pozisyonumuz yanlış dememizi gerektirdiği için diyoruz ki, bu da yanlış. Herkes siyasi pozisyonuna göre değerlendirsin olayı ama hukuku hakem kılarak, hukuk zemininde uzlaşmaya varmak mümkün. Bizim hukukumuz yanlışsa, uluslararası hukuk çerçevesinde bakmak lazım. Bir, ifade özgürlüğü esastır demokrasilerde, örgütlenme özgürlüğü de esastır: Kopenhag. İkincisi, demokratik ülkelerde herkes, beğenmediği konularla ilgili olarak, hükümetin, bakanın, valinin tasarruflarından memnun olmayabilir. Onların talepte bulunması, protestoda bulunması, o da onların hakkıdır. Ama bir üçüncüsü daha var. Hak talep edebilirsiniz, protestoda bulunabilirsiniz ama bunu yaparken hukukun içinde kalmanız gerekir, uluslararası hukukun belirlediği çerçevede. Gezi’yi nasıl okudu: Muhalefetin kaçırdığı fırsat ‘Eleştiriler tek yönlü’ Mağdur aileler başvuru yaptı Uludere için görevsizlik itirazı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Uludere olayına verilen görevsizlik kararına karşı, avukatlar tarafından Malatya Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz başvurusu yapıldı. Şırnak’ın Uludere ilçesi Irak sınırında 28 Aralık 2011 gecesi düzenlenen ve 34 kişinin öldürüldüğü hava operasyonunu soruşturan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na göndermesine, ailelerin avukatları itiraz etti. Malatya Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen itiraz dilekçesiyde, savcılığın bu kararının hukuksuz ve insan haklarına aykırı olduğu savunularak kaldırılması isteminde bulunuldu. Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, iç hukuk yollarında taleplerinin karşılanmaması halinde davayı uluslararası alana taşıyacaklarını söyledi. İtiraz dilekçesinde “Eylemi gerçekleştirenler asker kişi olabilir ancak sivil insanların dört ayrı bombardımanla öldürülmesi ‘askeri bir hizmet’ olamaz. Olayın yaşandığı sınırda, kaçakçılıkla uğraşan sivillerin geçiş yaptığı tüm yetkililerce bilinen bir durum olduğundan, bu bilgi hiç yokmuş gibi davranarak böylesi bir sonuca varmak asla mümkün değildir” denildi. za Kanunu, seçim barajı hepsi bizim önerilerimiz arasında. Meclis kapanmadan hükümet tatmin edici bir paketle, parlamentoya sundum, bu süreçte atacağım ilk adım budur dese bile insanlar en azından diyecek ki bu müzakerelerden bir sonuç alınıyor. Karşımızda bu iradeyi görmek istiyoruz. Fakat şu ana kadar bu iradeyi görmedik. Gezi Parkı: Sokak hareketi açılım için fırsat sunuyor. Başta şöyle bir kaygı vardı, darbe isteyenler, milliyetçi damar öne çıkar mı, çıkmaz mı? Bu kaygılar bizde de vardı. Ama şimdi sokağın hâkimiyeti öyle darbecilerde veya milliyetçi, ırkçı kesimlerde değil. Gençler özgürlük istiyor, açılımda özgürlük olsun diye yapılan açılım. Twetter yasağına gülerler: Sürekli bir güvenlikçi bakış açısı var. Başbakan’ın bütün konuşmalarına bu siniyor. Sosyal medyayı kısıtlayacakmış, gülerler insana. AKP’li vekiller tuvalette kapıştı ERDEM GÜL ANKARA TBMM iktidar partisi kulisindeki tuvalette AKP milletvekilleri Ahmet Kutalmış Türkeş ile Şamil Tayyar kavga etti. Kavga, Tayyar’ın katıldığı bir TV programında 27 Mayıs öncesi dönemlere gönderme yaparken Alparslan Türkeş’in 27 Mayıs’ta aldığı role ilişkin değerlendirmeleri üzerine çıktı. Türkeş, babası hakkındaki görüşleri nedeniyle tepki gösterdiği Tayyar’dan açıklama istedi. Bu nedenle başlayan tartışma büyürken iki milletvekilini araya giren AKP’liler ayırdı. Yumruklaşma olduğu yönündeki iddiayı yalanlayan Tayyar “fiziksel bir temas olmadığını” söyledi. ‘Devlet süreci sabote ediyor’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) PKK’nin Kandil’deki yöneticisi KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, geri çekilme sürecinde devletin askeri faaliyetleri azaltmak yerine savaş hazırlıklarına girdiğini iddia ederek devleti “süreci sabote etmekle” suçladı. ANF’ye konuşan Karayılan, “Devletin ve hükümetin sürece yaklaşımı bizi oldukça kaygılandırıyor. Önderliğimiz de sürece dair ciddi kaygılar taşıyor” dedi. Sürecin çok kritik bir aşamada olduğunu vurgulayan Karayılan, “Biz kendi görevlerimizin gereğini yaptık; devletin ve hükümetin de yapması gerekenler vardır. Bir kere önderlik üzerindeki tecrit kalkmadan bu süreç ilerlemez. Hükümet, koruculuğa ve karakollara ilişkin görüşünü ortaya koymalı. KCK davalarıyla ilgili 5. reform yasası çıkarabilir” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear