23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 MAYIS 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Sinop’a nükleer santral ve İstanbul’un kuzeyine 3. havalimanı için hazırlık tamam Kirli yatırımlara imza Kamuoyu isyanda Sinop’a planlanan ikinci nükleer santralın fiyatı da teknolojisi de belirsiz. EMO, nükleer kararına “Ülke senin babanın çiftliği mi, salı pazarına tezgâh mı kuruyorsun!” diye tepki gösterirken Greenpeace, Sinop’ta kurulması planlanan reaktör Atmea1’in inşaatına, bugüne kadar başvurulan hiçbir ülkenin onay vermediğini açıkladı. kuzeyinde Son yeşil alana beton İstanbul’un yapılacak olan 3. havalimanı için ihale dün yapıldı. İstanbul’un adeta ciğerleri konumundaki ormanları yok edecek olan havalimanının ihalesinde 25 yıllık kira bedeli için en yüksek teklif, 22.1 milyar Avro ile Limak Kolin Cengiz Mapa Kalyon İnşaat Ortak Girişim Grubu’ndan geldi. MUSTAFA ÇAKIR / ÖZLEM GÜVEMLİ İktidara Biat Etmeyen MarjinalDüşman... Ancak diktatörlükler, padişahlık, krallıklar düzeninde geçerli olabilecek, başlıktaki geçerli iktidar, yönetim anlayışları, günümüzde sandığın kullanıldığı; gerçek demokrasinin ilkeleri, hukuk devleti düzeni işleyişi ile geçerli olamadığı ülkelerde de çok yaygın... İslam dünyasında laik cumhuriyetin, hukuk devleti düzeninin göreceli geçerli olduğu varsayılan ülkemizde de, gerçek demokrasiye doğru atılacak adımları beklerken, tersine iktidar eğilimleri, icraatları ile yüz yüze olduğumuzun, diktatoryal düzenin yaşamın her alanında geçerli olmasını sağlayan adımların peşi peşine atıldığı bir süreci yaşadığımızın altını çizmekle yetinelim... Bilimsel teknolojik devrim çağının en etkin silahı medyanın güdülenmesi ile gözümüzün önünde, üstelik görüntülü yaşananlar öylesine çarpıtılıp tersyüz edilebiliyor ki... İşin içinden çıkabilirsen çık, aklını kullanarak kendinden, toplumsal yarardan yana, gereken dersleri alabilirsen al... 1 Mayıs görüntülerinde babası Hey Tekstil işçisi direnişçi, Türkçesi yıllardır tazminatsız, işsiz hak arama savaşımında gencecik bir kızımız başına gaz bombasının patladığı anla kameralara takılmış. Vali Beyimiz belki de yakalanmış bu görüntüden habersiz, yanlış bilgilendirilmiş olarak önce ölümden dönen genç kızımızı, kendi arkadaşlarının taşı ya da molotofkokteyli ile vurulmuş olarak açıklıyor. Görüntü karesi yalanlanamayacak kadar net olduğundan ikinci açıklamasında iktidarları açısından ayıplı bir savunma yapılıyor, sanki devletin marjinallere doğrudan infaz uygulama hakkıhukuku olabilirmiş gibi “marjinal örgüt üyesi” damgası vuruluyor.. Olmuyor ölümden dönen geç kızımızın babası, hukukçular sabıkasız olduğu, kaldı ki sabıkalıların da ölümüne hedef alınamayacağı açıklamalarından sonra Vali Beyimiz son savunmalarında, “Görüntüleri ayrıntılı inceledim, taş, bilye atan marjinallerin arasında...” kurunun yanında yaş da yanabilirmiş anlamında bir açıklamanın üstüne, bu kez marjinalleri kastederek, taş, bilye attıklarını söylüyor... “Hak ettiler, ama dayak atmadık. Hak etmedi mi, etti...” cümlelerini kurabiliyorlar.. HHH Medyamız rejimi demokrasi olan ülkeleri unutun, 12 Eylül’ün yasaklı anayasal düzenine göre dahi, işçiler, sendikal örgütlerinin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama haklarının gasp edilemeyeceği gerçeği çok çıplak ortada iken... İstanbul halkının sıkıyönetimlerde olamayacak yasaklar içinde yüz binlerle hapsedilmeleri, gazlı, su basınçlı şiddete hedef tutulmalarından sonra bile... “Sendikalar da Taksim diye tuturmasalardı, meydanları marjinallere bırakmasalardı...” üzerinden, utanmaz bir tartışmayı sürdürebiliyorlar... Sanki Başbakan’ın kendisi son günü lütfedip kabul ettiği görüşmede sendika liderlerinin yüzlerine, Taksim’in kapılarını kapatmamış gibi... Örgüt yöneticileriyle bir gün önce yaptığı toplantıda da kameralar karşısında, tarihin canlandırılması paravanasında Taksim parkının alışveriş merkezi yapılacağını ilan etmemiş gibi. İşçilere Kazlıçeşme’yi, yeni meydanları adres göstermemiş gibi... Zaten sorun, tartışmanın özü tam da bu değil mi? İşçi sınıfı tarihi, dahası Cumhuriyet tarihi, Taksim’in toplumsal kimliği ile korunmasını öngörmüyormuş gibi? Taksim alanını tüm anıları ile yaşatmak, kullanmak vazgeçilemez hak değilmiş gibi iktidarları ideolojik dayatmasıyla kararını vermiş. Bizi çocuklar gibi kandırıyor... Bugünün inşaat güvenliğini gerekçe yapıp, geleceğe dönük Taksim Meydanı’nı toplumsal işlevi ile kullanılmaz hale getirip, ticari rant alanındaki doyamadığı projeler arasına yerleştiriyor... Medyamız tam teslim bu haksız, insafsız, demokrasi dışı, diktatoryal ideolojik dayatmaya hizmet veriyor... İstanbullulara günü cehenneme dönüştüren bu büyük faşizan güç gösterisinde, sadece orantısız polis gücüne hedef olan mağdurlar değil, tesadüfen olay yerlerinde bulunmuş on binlerle İstanbullu çok şeye tanık oldular... Hani o birkaç bin olduğu söylenen marjinaller, taş bilye attılar ya... Onlar bile asla kendi iradeleri ile polisin üzerine gitmeye kalkışmadılar... Polis bulabildiği her kalabalığı dağıtma isterisine yakalanmıştı diyemiyorum, büyük yerlerden emir almıştı... Hemen gazla, suyla üstlerine gidildiğinde, hani o sözde çatışmalarda deneyimli, olay isteyen, polise saldırdıkları söylenen marjinaller var ya... Onlar bile geri zekâlılar mı ki, taşla, bilyeyle en fazla birkaç dakikada yıkılacaklarını bilemesinler... Kuyruğuna basılan kedinin tırmalaması refleksi ötesinde bir şey değildi ki, taşla, bilye ile polisi hedef almaları... Ne de olsa genç ve marjinal, üstüne üstlük bu toplumun öfkeli gençleri değiller mi? Zaten iktidarları için pankart açıp protesto etme eyleminden yıllarla cezaevlerinde çürütülenleri bile marjinal. Taksim’e gitmeye kalkışmayan, orada burada her yerde toplanmaya çalışılanları, cankurtaran içindekileri bile marjinal... Ve rejimi demokrasi olan hiçbir ülkede örneği olmayan 62 tutuklu gazetecisi olan Türkiye’de, yazıları ile terör örgütü üyeliğinden yatan arkadaşlarımız bile marjinal. Dünya basın özgürlüğü gününde onların tutuklu olmalarının çalışan gazetecilerin rehin tutulmaları, halkın gerçekleri öğrenme haklarının gasp edilmesi, düşünce özgürlüğünün katledilmesi anlamına geldiğini, onlar adına uçurduğumuz uçurtmalarla anlatmaya çalıştık... Kime?.. ANKARA Sinop’a yapılacak nükleer santral konusundaki belirsizlikler Elektrik Mühendisleri Odası’nı (EMO) isyan ettirdi. EMO Genel Başkanı Cengiz Göltaş, “İhale yok, fizibilite yok, teknik çalışma yok” derken, “salı pazarına tezgâh kurar gibi” bir yol izlendiğini söyledi. Göltaş’ın Sinop’a kurulacak nükleer santralla ilgili değerlendirmeleri şöyle: Tezgâh kurar gibi: Bir ülkenin nükleer santralda hangi teknolojiyi seçeceği konusunda karar vermesi lazım. Mersin’de Rusya ile bir süreç işletiyorsunuz. Sinop’ta JaponFransa ortaklığı ile. Bu teknik olarak problemli. Rus teknolojisi ile Japon teknolojisi arasında inanılmaz farklar var. “Teknoloji tekliğinin” olması lazım. Kadıköy’deki salı pazarına tezgâh kurar gibi, falan yerde Rus teknolojisi ile filan yerde Japonya ile başka yerde Güney Kore ile olsun gibi bir yaklaşım, günübirlik devletler arası ilişkilerine göre ele aldıklarını gösteriyor. Çok yanlış. Bu durum, Başbakan’ın tüp gazla nükleer santralı karıştırmasının bir başka trajikomik örneği. Dünya terk ediyor: Fransa, Japonya, Almanya gibi nükleer endüstriye çok fazla bel bağlamış ülkelerde bile yenilenebilir enerji öne çıkarılırken, bu nasıl bir kuralsızlık. İhale yok: Trajikomik yanı ihale yok, herhangi bir fizibilite yok, Japonya Sinop’u nereden biliyor? Coğrafi yapısı, topoğrafik özellikleri nedir? Sinop’ta nükleer santral kurulmasının olanakları var mı? Depremsellik var mı? Hiçbir şey yok ortada. TOKİ’nin konut yapması gibi düşünülüyor. Bilimleteknikle mesaisi olmayan, tam bir iş bitirme mantığı. Davalar duvarlara çarpıyor: Meslek odalarının açtığı davalar duvarlara çarpıyor. TMMOB Rusya ile ilgili ikili anlaşmayı iptal ettirdi. Bu kez devletler arası anlaşmalar yoluna gittiler. Öyle ki adam Mersin’de kurulacak santralda 15 yıl elektrik alım garantisini veriyor şirkete... Bir otomabil fabrikası kuruyorsun, 15 yıl senin otomobilini alacağım diyor. Böyle bir hayat var mı yani? Babasının çiftliği mi: Sürecin bu şekilde işletilmesine karşı hem hukuki, hem idari, elimizdeki bütün imkânları kullanacağız. Babasının çiftliği gibi canımın istediği yere istediğim şeyi kurarım diye bir şey yok. Japonya askıya aldı: Japonya Fukuşima kazasından sonra kendi halkından özür diledi. Japonya hükümeti nükleer yatırımları bir bir askıya aldı. Nükleer karşıtı tepkiler var. Bunlar artık bizim gibi ülkelere pazarlanıyor, demokrasi olmayan ülkelere pazarlanıyor. Böyle bir konuma geldik. Şirket gidecek, insanlar kalacak: Nükleer, insan sağlığı için ciddi tehlikeler içeriyor. Şirket santralı yapacak, kârını vs. alıp çekip gidecek. İnsanlar kalacak. 3. havalimanı ihalesinde rekor teklif İmzası atılan nükleer santral için 15 milyar Avro’luk yatırım bedeli açıklanırken 3. havalimanı ihalesinde rekor fiyata ulaşıldı. Esenboğa Havalimanı Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen ihalenin açık artırmasında 96 tur yapıldı. IC İçtaşFraport OGG, turda 22 milyar 30 milyon Avro teklif etti. Bunun üzerine TAV Havalimanları çekildi. Açık artırma, IC İçtaşFraport Ortak Girişim Grubu ve LimakCengizKolinMaPaKalyon İnşaat Ortak Girişimi arasında devam etti. Son turda ise ihaleyi 22 milyar 152 milyon Avro artı KDV ile LimakCengizMapaKolinKalyon OGG kazandı. Bu rakam açık ara Cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olarak kayıtlara geçti. Ödenecek KDV de eklendiğinde toplam miktar 26 milyar 142 milyon Avro (yaklaşık 53 milyar TL) oldu. İhale LimakCengizKolin MapaKalyon OGG’nin Ekonomi Servisi İstanbul’a yapılacak 3’üncü havalimanı için düzenlenen ihaleyi 22 milyar 152 milyon Avro artı KDV ile LimakCengizMapaKolinKalyon Ortak Girişim Grubu (OGG) kazandı. Bu rakam açık ara Cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olarak kayıtlara geçti. Ödenecek KDV de eklendiğinde toplam miktar 26 milyar 142 milyon Avro oldu. Türkiye tarihinin en büyük ihalesi büyük bir rekabete sahne oldu. İhalede kapalı zarflarla alınan ilk tekliflerde ICFraport ortaklığı 25 yıllık kira bedeli olarak 20 milyar Avro artı KDV’lik teklif verdi. İlk tekliflerin ardından Makyol İnşaat, açık artırmanın 78’inci turunda da TAV çekildi. 1 saat 17 dakika süren İhaleyi kazanan konsorsiyum 26 milyar Avro’yu 25 yıl boyunca eşit taksitler halinde ödeyecek. Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, ihale bedeli haricinde havalimanına 10 milyar Avro yatırım yapacaklarını, havalimanını 2018 yılında hizmete açacaklarını söyledi. ihaleyi 96 tur sonunda ICFraport’un da çekilmesiye LimakCengizMapaKolinKalyon OGG 22 milyar 152 milyon Avro ile kazandı. Yüzde 18’lik KDV ile birlikte yüklenici firma 26 milyar 142 milyon Avro ödeyecek. 25 yıllık süreye bölündüğünde, devlet yıllık 1 milyar 100 milyon Avro’luk bir gelir elde etmiş olacak. Böylece kaba hesapla şirket devlete her gün 3 milyon Avro civarında bir para ödeyecek. İhalenin ardından bir açıklama yapan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, 5 ortak olarak müracaat ettikleri ihaleyi kazanmaktan duydukları memnuniyeti ifade etti. Havalimanına ihale bedeli haricinde 10 milyar 242 milyon Avro’luk yatırım yapacaklarını söyleyen Özdemir, havalimanını 2018 sonuna doğru hizmete açacaklarını kaydetti. Özdemir, 22.1 milyar Avro’luk ihale bedelini 25 yıl boyunca eşit taksitler halinde ödeyeceklerini söyledi. Hiçbir ülke onay vermedi Sinop’ta kurulması planlanan reaktör Atmea1’in inşaatına, bugüne kadar başvurulan hiçbir ülkede onay verilmedi. Greenpeace Akdeniz Nükleer Kampanyası Sorumlusu Cenk Levi “Kâğıt üzerinde güvenli görünen bu reaktörün içerdiği gerçek riskleri hiç kimse bilemez, çünkü nükleer santrallar sadece kâğıt üzerinde güvenlidir. Atmea1 hiç denenmediği için risk olasılığı artıyor” dedi. Levi, Türkiye’nin aynı Akkuyu’da olduğu gibi hiçbir ülkede onay almamış yüksek riskli bir teknolojiye ev sahipliği yapacağına dikkat çekti. 2012 yılında Atmea1 reaktörünün ana güvenlik özelliklerinin onaylandığını, ancak Fransa’daki nükleer güvenlik otoritesinin daha sonra bu onayın sadece pratik açıdan güvenilir olduğunu ve geniş kapsamlı teknik inceleme barındırmadığını açıkladığını belirten Levi, “Bugüne dek hiçbir ülkede bu reaktörün kabul görmemiş olmasının nedeni de bu” dedi. Fukuşima’dan sonra Japon nükleer endüstrisinin riskli ve denenmemiş projeleri gelişmekte olan ülkelere vererek piyasadaki yerini koruduğunu ifade eden Levi, “Atmea1 reaktörü sadece ticari kaygılarla nükleer güvenlik kültürü olmayan ülkelere satılıyor. Fransa ya da Japonya’da inşa edilmeyecek” değerlendirmesini yaptı. Sinop’ta inşa edilecek santral için hükümetler arası anlaşma Başbakan Erdoğan ve Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından imzalandı. (Fotoğraf: AAVOLKAN FURUNCU) Ormana yapılıyor Arnavutköy ve Eyüp sınırları içinde eski taşocaklarının da bulunduğu bölgede toplam 7 bin 650 hektarlık alanı kapsayacak 3. havalimanı yeşili katledecek. Yeni havalimanının yapılacağı 7 bin 650 hektarın 6.172 hektarı orman. 1180 hektarlık bölümünde madencilik yapılıyor. 236 hektar meralık alan, 60 hektar kuru tarım arazisi ve 2 hektar fundalık alan da projeye kurban gidecek. 3. havalimanı için AkTel Mühendislik tarafından 9 Nisan’da tamamlanan nihai ÇED Raporu 22 Nisan’da askıya çıktı. Plana itiraz için verilen 10 iş günü dolduğu gün olan 3 Mayıs’ta da ihalaye çıkıldı. ÇED raporuna göre proje bölgesinde bulunan toplam 2 milyon 513 bin 341 adet ağaçtan 657 bin 950’si kesilecek. Geriye kalan 1 milyon 855 bin 391 ağaç da taşınacak. Havalimanı inşaatında bölgedeki 70 adet göl ve gölet sulama suyu olarak kullanılacak. Daha sonra hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacak. Dolayısıyla sulak alan vasfını yitirecek ve içerisindeki canlı yaşamı yok olacak. Limanın önemli kısmında Arnavutköy Kuzey Ormanları var. Belgrad Ormanları’nın en batı ucu olan bu ormanlar Arnavutköy’ün doğudaki açık alan yüzünü oluşturuyor. İstanbul’a yerleşim karakterini veren kuzey rejiminin de önemli bir bileşeni. İnşaat aşamasında alanda bulunan akarsuların yataklarının tahrip edilmesi sonucu proje alanı sınırının 2.5 km batısındaki Terkos Gölü, 12 km güney doğusundaki Alibey Barajı ve planlama aşaması devam eden 9 km güneydoğusundaki Pirinççi Barajı’nın su toplama miktarlarında azalma ve yüzeysel akışlarla kirlilik yüklerinde artma bekleniyor. Nükleer imza ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye ile Japonya arasında Sinop’ta inşa edilecek ve 22 milyar dolara mal olacak nükleer santral projesi için hükümetler arası anlaşma Ankara’da Başbakan Tayyip Erdoğan ve Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından yapıldı. Tören sonrası yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan, “Japonya’nın Mitsubishi firmasıyla katılacağı bir adımla birlikte TürkiyeJaponya arasında bu adımı atmış bulunuyoruz. Temenni ederim ki kısa bir süre içerisinde onu da sayın başbakanla görüştüm. Yani süreyi 10 yıl olarak değil bunu daha kısa bir süre kesmek suretiyle inşallah kısa sürede bitirelim dedik. Bu yatırım 22 milyar dolarlık bir yatırımdır. Bu yatırımın Türkiye’ye gelecek olması önemlidir” dedi. Erdoğan ayrıca İzmit geçişi projesi ve Çanakkale Boğazı’na yapılacak köprü için de Japon teknolojisinden yararlanmak istediklerini söyledi. Bu arada nükleer santral yapımının JaponFransız ortaklığındaki bir konsorsiyuma verilmesi Fransız basınında geniş yer aldı. Kararı, “tarihi anlaşma” olarak niteleyen gazeteler, TürkFransız ilişkilerindeki gerilimin sona erdiği yorumunu yaptı. Le Figaro, Fransız sanayisinin başarısı olarak nitelediği anlaşmanın 4 adet orta güç reaktör siparişini kapsadığını yazdı. 1150 megavat kapasiteli Atmea 1 reaktörün 2007’den bu yana Fransız Areva ve Japon Mitsubishi firmalarınca projelendirildiği ifade edildi. Fransızlar da memnun ABD’de istihdam arttı ABD’de istihdam nisanda beklenenden daha büyük bir toparlanma gerçekleştirirken, işsizlik oranı da 4 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 7.5’e ind i ve bütçe kesintilerinin ABD istihdam piyasasını çok fazla etkilemediğini yansıttı. Tarım dışı istihdam oranı nisanda 165 bin arttı. Şubat ve Mart ayına yönelik yapılan revizyonlar bu iki ayda toplam 114 bin daha fazla istihdam yaratıldığını gösterdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear