22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 NİSAN 2013 SALI HABERLER kazanır. Bu tavrı, daima güçlü gördüğünden yana belirleyenlere “gerçekçi” ya da “fırsatçı” denir; ama bunlar her zaman kazanamayabilirler… Tavrını doğru ve haklı gördüğünden yana belirleyenlere de “idealist” denir genellikle; ama bunlar da her zaman kaybetmeyebilirler! (İdealistlikten oportünistliğe geçenlere de “dönek” denir ama bu terim şimdilik konumuz dışında!) Her değişme, kullandığınız ölçüte bağlı olarak, daima “ileriye” doğru olmayabilir, zaman içinde veya sizin ölçütünüze göre “geriye” doğru da olabilir… Ayrıca değişmenin diyalektik niteliği bazen istenenin tam tersi sonuçlar da doğurur; bunu da unutmayalım. Çağımızdaki küreselleşmeyi, özellikle mikrodincilik ve mikromilliyetçilik bağlamında, “ortaçağa dönüş” yani “geriye gidiş” olarak niteleyen pek çok önemli yazar ve düşünür vardır… Ortadoğu’daki değişmenin istikrarsızlık, kan ve gözyaşı getirdiği artık kabul edilen bir gerçektir… Türkiye’deki değişmenin geleceğini kestirmek ise zordur… Ama bu değişmeyi bizim tavır ve davranışlarımızın da etkileyeceği kesindir! CUMHURİYET SAYFA 3 Sevgili okurlarım, her bilim dalı ve elbette toplumsal bilimler de kendi özel dilini, “jargonunu” üretir. “Paradigma” da öyle üretilmiş bir terim: Esas olarak, sınıflandırma, kategorizasyon mantığı demek: Bir durumu, bir varlığı, bir süreci anlamak için, orada önemli rol oynayan faktörleri, belli bir mantığa, görüşe göre sınıflandırmak, her bilim dalının ana işlevlerinden biridir… Çünkü karmaşık doğal ya da toplumsal gerçeklere ancak böyle, belli bir yaklaşıma bağlı sınıflandırmalarla ulaşılabilir. “Zamanın ruhu” da böyle, üstelik hemen hemen aynı anlamda bir terim: Esas olarak egemen ideolojiyi veya egemen bir eğilimi vurgular. Bu terimleri kullanmayı köşe yazarları da sever… Asıl söylemek istediğim şu: Dünya değişiyor, Ortadoğu değişiyor, Türkiye değişiyor… Siz ister “zamanın ruhu” deyin ister “paradigma”, siyasal ve toplumsal “durumlar” değişiyor! Bu değişmenin günümüzdeki belirleyicisi, ana itici gücü de Amerika Birleşik Devletleri. Paradigmalar Değişirken… ‘Sen Ne Yapıyordun?’ Ama başta siz okurlar olmak üzere, başka belirleyiciler de var! ??? Her değişme için baştan “iyidir” ya da “kötüdür” demek olanaklı değil… Her değişme sürecinde, bir “başlangıç”, bir “sonuç”, ayrıca “değişmeden yana” ve “değişmeye karşı” güçler vardır. Kendi konumumuzu, başlangıcı, sonucu ve bu güçleri iyi irdeleyerek belirlediğimiz takdirde,“iyi” ve “kötü” yargıları ile birlikte, alacağımız tavır da anlam Tarih, Kara Sayfalarını Yazıyor... Çok kötü bir şey yapıyorsunuz... Ortadoğu ülkeleri içinde, Batı’ya karşı onurlu bir savaş veren, kazanan ve çağdaş bir devlet kuran tek rejimi... Mustafa Kemal’in cumhuriyetini yıkıyorsunuz... ? Dönün bakın Müslüman ülkelere... Bir teki olsun çağdaş değil... Bir teki olsun insan haklarına sahip değil... Bir teki olsun demokrasi ile yönetilmiyor... Bir teki olsun özgürlüğüne ve bağımsızlığına sahip değil... İyi kötü tümüne sahip tek Müslüman ülke var: Türkiye... O, Mustafa Kemal kuşaklarının eseri... Onu bitiriyorsunuz... ? Dünyanın her yerinde gençlerimiz okuyor, çalışıyor, önemli kurumlarda görev alabilmişler, sözleri dinleniyor, itibarları var... Hiçbirisi on yaşında değil... Yani siz yetiştirmediniz... Laik cumhuriyetin çocuklarıdır onlar... Şimdi bunu yerle bir ediyorsunuz... ? Aslında hiçbir hikmetiniz yok... Kullandığınız tüm olanaklar yine onun... Onun yetiştirdiği doktorları, mühendisleri, öğretmenleri, kimyagerleri, bürokratları, veterinerleri, ziraatçıları, bilim adamlarını, diplomatları, polisleri, memurları, uzmanları elinizden çekip alsalar var ya... Dört sofu ile baş başa kalırsınız... Onun kurumlarını, fabrikalarını, işletmelerini, limanlarını sata sata ekonomiyi ayakta tutabiliyorsunuz... Onun ordusu size güç veriyor... Onun yüz yıllık itibarını kullanıyorsunuz... Yani; onun cumhuriyetini yıkmak için dahi onun cumhuriyetine ihtiyacınız var... Hiç utanmıyorsunuz... ? Ortadoğu’nun tek laik, çağdaş, medeni, güçlü rejimi; geri kalmış İslam ülkelerine örnek gösteriliyordu... Bu, Batılı petrol hortumcuları için tehlikeydi... Emperyalistler için ürkütücü... Şimdi onlarla el ele verip bunu yıkıyorsunuz... ? Bu millet farkında değil... Ama tarih farkında olacak... Şu sıralarda, kara sayfalarını yazıyor... Sağlık çalışanları, şirketlerin rant kavgasının kurbanı haline getirildiklerini vurguladı Sağlıkta taşeron isyanı Şehirlere ‘İçkili yer bölgesi’ yasaya giriyor ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Okullara ve camilere 100 metreden yakın mesafede içki satışı yapılmamasını öngören yasa teklifi, AKP Grubu’na sunuldu. AKP Milletvekili Oktay Saral’ın hazırladığı teklifte, şarap ve bira dahil her türlü alkollü içeceğin verilebileceği veya satılabileceği işyerlerinin açılabileceği bölgeye “içkili yer bölgesi” tanımlaması yapılması öngörülüyor. ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki umumi tuvaletlerin Sağlık AŞ’ye devredilmesine tepki amacıyla dün İstanbul Hamamcılar Odası esnafı İBB önünde eylem yaptı. Eyleme destek veren CHP Milletvetili Süleyman Çelebi ise “Belediye meclisi bu kararı gözden geçirmeli ve bu esnafı mağdur etmemelidir. Gerekirse konuyu Meclis’e taşırız” dedi. Tuvaletlerin devrine tepki İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık İş Sendikası (Dev Sağlıkİş) üyesi sağlık çalışanları, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iş bırakan Dev Sağlıkİş üyeleri hastane bahçesinde toplanarak “Taşeron rezaletine isyan ediyoruz” pankartı açtı, “Susma haykır, taşerona başkaldır”, “Üreten biziz, yöneten de biz olacağız” ve “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganları attı. Dev Sağlıkİş işyeri temsilcisi Nuray Gökçe, çalışanlar adına yaptığı açıklamada 24 saat sağlık hizmeti verdikleri Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 4 günlük ihalelerle haklarının ortadan kaldırıldığını belirtti. İşten çıkartılıp İŞKUR aracılığıyla yeniden işe başlatılmış gibi gösterildiklerini anlatan Gökçe, “4 günlük ihalelerle çalıştırılmamız sağlıkta taşeron çalıştırmanın akıldışılığını ve rezaletini ortaya koyuyor” dedi. Dev Sağlıkİş Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu ise “Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşananlar gösteriyor ki sağlıkta taşeron olmuyor, uygulamalar dikiş tutmuyor. Siz istediğiniz kadar haksız, hukuksuz ihalelerle bu sistemi sürdürmeye çalışın, sizin sisteminiz yürümüyor. Bizleri yaptığınız ihalelerle taşeron şirketinin rant kavgasının kurbanı haline getiriyorsunuz. Sağlıkta taşeron sistemi iflas etti. Bu ülkeyi yönetenler, Sağlık Bakanlığı ve yöneticiler artık bunu kabul etsin” diye konuştu. CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt de, sağlıkta taşeron sisteminin ne gibi sonuçlar doğuracağını Meclis’te sık sık dile getirdiklerini anlatarak “Taşeronlaşmanın ülkemizden kazınması için elimizden geleni yapıyoruz. Taşeronlaşma insanlık suçudur. Ucuz emeğin geçerli olduğu bir ülke haline gelen Türkiye’nin ucuz emek gücünden bir an önce kurtulmasını istiyoruz. Sağlıkta ticarileşmenin sonu kalitesiz sağlık ve güvencesiz gelecek demektir” ifadelerini kullandı. Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde iş bırakan Dev Sağlıkİş üyelerinin yaptığı açıklamada sağlık sisteminin taşerona uygun olmadığı vurgulandı. (Fotoğraf: CANAN COŞKUN) Taşeron sistemi iflas etti Taşeron olarak çalışıyordu ? ANKARA (AA) Sanatçı Nilüfer’in, meme kanseri tedavisi gören kadınlarla vereceği konserin hazırlıklarının yürütüldüğü salonda konser için hazırlık yapan görevlilerden Kemal Ünlü (33), bina dışına, “30. Uluslararası Ankara Müzik Festivali” afişini astı. Ünlü, çatıya çıktığı yerden inmek isterken dengesini kaybederek düştü. Ünlü, olay yerinde öldü, konser ertelendi. Nilüfer konseri öncesi üzücü olay İşten çıkarıldı kendini yaktı Trabzon Belediyesi’nin Hızırbey Mahallesi’ndeki hizmet binası önüne, elinde benzin dolu şişeyle gelen Mustafa C, etraftakilere işten çıkarıldığını, bu nedenle kendini yakacağını söyledi. Bir süre belediye binası önünde oturan Mustafa C, daha sonra üzerine benzin döktü. Bu sırada etraftakilerin ikna etmeye çalıştığı Mustafa C, çakmakla benzini tutuşturdu. Alevler arasında kalan ve oturduğu yerden kalkarak koşmaya başlayan Mustafa C’ye ilk müdahaleyi belediyenin özel güvenlik görevlisi yaptı. Görevli, kendini yere atan Mustafa C’nin üzerindeki alevleri yangın tüpüyle söndürdü. Elleri, yüzü ve vücudunun çeşitli yerlerinde yanıklar oluşan Mustafa C. ambulansla hastaneye kaldırıldı. Hastane yetkilileri Mustafa C’nin hayati tehlikesinin olduğunu, müşahede altında tutulduğunu açıkladı. Daha önce de belediyenin giriş kısmındaki çatıya çıkarak intihar girişiminde bulunduğu belirtilen Mustafa C’nin bir taşeron firmada geçici olarak çalıştığı, süre dolduğu için işten çıkarıldığı öğrenildi. (Fotoğraflar: DHA) Bilirkişi raporu açıklandı Nakil yangınında KAYSERİ (AA) Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde, 2011’de cezaevi nakil aracında çıkan yangında 5 tutuklunun ölmesine ilişkin açılan davada, araçta kullanılan akaryakıta ilişkin bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu. Raporda, söz konusu araca konulan akaryakıtın çıkan yangında etkili olduğu kaydedildi. Raporda, “İnceleme sonucunda akaryakıtın, araç ısındığında tutuşabilecek kıvamda olduğu saptanmıştır. Yapılan incelemelerde aracın soğutma sisteminin de bu denli uzun yolculuklarda yetersiz olacağı kanısına varılmıştır. Ayrıca söz konusu araçta yapılan incelemede, acil çıkış kapısı bulunmamaktadır” ifadelerine yer verildi. Müşteki avukatları rapor doğrultusunda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Mahkeme suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığını kararlaştırdı. ihmaller zinciri Arabasına top gelince sahayı bastı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 19 Mayıs Stadı dış sahada oynanan 1. U19 Ligi Yükselme Grubu mücadelesinde bir futbolcunun çektiği şut stat dışına çıkarak park halindeki bir aracın camını kırdı. Aracın sahibi, eşi ve çocuğu sahaya girerek futbolculara tepki gösterdi ve kırılan camın parasını istedi. Hakem maçı durdururken aile polis tarafından saha dışına çıkarıldı. ? İstanbul Haber Servisi Bakırköy Adliye Sarayı’nda dün akşam yangın çıktı. Zemin katta çıkan yangın adliye personeli tarafından büyümeden söndürüldü. Çağrılan itfaiye ekipleri geri gönderilirken yangınla ilgili inceleme başlatıldı. ? ANKARA (AA) On Numara oyununun bu haftaki çekilişinde 10 bilen 1 kişi, 247 bin 364 lira kazandı. Şanslı numaraların 1, 3, 5, 8, 10, 14, 17, 19, 26, 31, 32, 36, 38, 40, 43, 49, 57, 65, 73, 76, 79 ve 80 olarak belirlendiği çekilişte; 9 bilenler 2 bin 88 lira, 8 bilenler 90 lira, 7 bilenler 17.55 lira, 6 bilenler 3.05 lira ve hiçbir numarayı tutturamayanlar 2.05 lira alacak. Bakırköy Adliye Sarayı’nda yangın Leylekle değil tüple Modern yaşam üreme sağlığını tehdit ediyor. Avrupa Birliği verilerine göre 2050’de üremenin yüzde 95’i tüp bebek ve benzeri yardımcı üreme teknikleriyle yapılacak SİBEL BAHÇETEPE Çevre, hava, su kirliliği, ağır metaller, kimyasallar, stres, aşırı kilo, alkol, sigara ve madde kullanımı gibi çok sayıda etken kadınların yumurtlama sorunu yaşamasına, erkeklerde ise sperm kalitesi ve sayısının düşmesine neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre geçen yüzyılda yaklaşık 120 milyon olan sperm sayısı günümüzde 15 milyona kadar düştü. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, Avrupa Birliği’nin verilerine göre 2050 yılında üremenin yüzde 95’inin tüp bebek ve benzeri yardımcı üreme tekniklerle yapılacağını anımsattı. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği’nin desteği ile gerçekleştirilen Acıbadem İnfertilite Günleri 3031 Mart tarihleri arasında İstanbul’da Maslak Sheraton Otel’de gerçekleştirildi. Türkiye’nin önde gelen tüp bebek uzmanlarının bir araya geldiği toplantıda sorularımızı yanıtlayan Acıbadem Sağlık Grubu Tüp Bebek Merkezleri Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Tıraş, dünyanın giderek kısırlaşmasındaki en önemli etkenin teknolojik gelişmeler ve yaşam şeklindeki değişmeler olduğunu söyledi. Türkiye’de her 100 çiften 15’inin çocuk sahibi olamadığını belirten Tıraş, sperm sayısındaki ciddi düşüşün insan üremesini tehdit eden bir durum haline geldiğini söyledi. Bunda çevre kirliliğinin önemli olduğunu ifade eden Tıraş, sanayide kullanılan ağır metallerin, gıdalarla, suyla ve havayla aldığımız yabancı maddelerin rolünün büyük olduğunu anlattı. Tıraş, özetle şunları söyledi: “Benzindeki kurşun, ağır sanayide kullanılan civa, nikel, kadmiyum gibi metallerin hepsi toksiktir. Bunların içtiğimiz sulara karışması ya da sularda yaşayan canlıları tüketmemiz de üreme sağlığını olumsuz etkiliyor. Özellikle baca gazları kısırlıkta çok etkili. Obezite de kısırlığı artırıyor. 10 kilo fazlanız varsa bu sizi kısırlaştırabilir.” ‘Şirket rehin tutuyor’ iddiası ‘Baca gazları çok etkili’ 3 Türk işçi Suudi Arabistan’da rehin İstanbul Haber Servisi Çalışmak için Suudi Arabistan’ın Narian şehrine giden Abdullah Karakol, Osman Gel ve Ahmet Güngör isimli üç Türk işçi bağlı oldukları Artı Yapı tarafından “Pasaportlarınız çalındı” denilerek şantiyede kalmak zorunda bırakıldı ve maaşları verilmedi. Vize sürelerinin dolduğu 10 Mart’ta Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye giriş yapan ve 20 Mart’ta geri dönen işçiler yolculuk masraflarını şirketin karşılamaması ve mart ayı maaşlarını vermemesi nedeniyle parasız kaldı. İşçilerden Abdullah Karakol, “Artı Yapı bizi ücretsiz çalıştırmak istiyor” derken bir şirket yetkilisi sorulara yanıt vermedi. 1 kişiye 247 bin lira
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear