25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 NİSAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Kanuna göre vergi vergi müfettişi olabilir”. 27 Mart tarihli Resmi incelemesinin tanımı Gazete’de “Vergi Denetim şu “Ödenmesi gereken Kurulu Yönetmeliğinde vergilerin doğruluğunu Değişiklik Yapılması araştırmak, tespit etmek Hakkında Yönetmelik” ve sağlamak.” Yani vergi yayımlandı. Bu yönetmelik incelemesi, ödenmesi ile mühendislik gereken vergi miktarını programları ile eğitim, fen tespit amacıyla yapılan ve edebiyat fakültelerinin idari bir işlem. matematik, istatistik, Peki, doğruluğu tespit fizik, kimya, biyoloji, fen edilecek vergiler hangileri? bilimleri ile fen ve teknoloji “Gelir, kurumlar, katma bölümlerinden mezun değer, özel tüketim, bilmeden doğru bir vergi sistemleri ile Türkiye olanların da vergi müfettişi damga, veraset ve incelemesi yapılması Muhasebe Standartları da olabileceği belirtildi. intikal, motorlu taşıtlar, mümkün değil. Bunun öğrenilmeli. Belki de atanamayan emlak, banka ve sigorta yanında, Ticaret Kanunu, Ve tabii ki, bunlara öğretmenler sorunu muameleleri vergisi” ilk Borçlar Kanunu ve hâkim olabilmek için bu şekilde giderilmeye aklımıza gelenler… Bu bununla ilgili mevzuatı da iyi bir üniversite eğitimi çalışıldı! vergilerin her birinin bir bilmek gerekiyor. alınmalı. Bugüne kadar, İnanıyorum ki, kanunu var. Ayrıca bu Elbette bununla da siyasal bilgiler, iktisat, üniversitelerin bu vergileri uygulayabilmek bitmiyor. Doğru vergi işletme, iktisadi ve bölümlerinden mezun için Vergi Usul Kanunu incelemesi yapabilmek idari bilimler ile hukuk olanlar da son derece ve 6183 sayılı Amme için çok iyi muhasebe fakültelerinden mezun değerli bilgilere sahip. Alacaklarının Tahsil Usulü bilgisi şart. Muhasebe ise olanlar vergi müfettişliği Ancak vergi incelemesi Hakkında Kanun mevcut. başlı başına bir bilim dalı. sınavına girebilirlerdi. yapabilmek için vergi Bu vergi kanunlarının Genel, maliyet, yönetim Sınavı kazananlar önce hukukunu, genel hukuku yüzlerce genel tebliği ve ve finansal muhasebe teorik eğitimle daha sonra ve muhasebe bilimini sirküleri, binlerce özelgesi bilgisi ile finansal tabloların da pratik eğitimle vergi iyi bilmek gerekir. ve yargı kararı var. Bu analizine hâkim olunmalı. incelemesine hazırlanır Üniversite eğitimlerinde mevzuat bütünü belki Ayrıca bununla da ve iş böyle yürürdü. Ama bu konuları hiç görmemiş de on binlerce sayfadan bitmiyor. Artık, uluslararası geçen günlerde bazı şeyler gençlerimizin iyi bir vergi oluşuyor. Doğru vergi değişti ve dendi ki “herkes inceleme elemanı olarak incelemesi için bu mevzuat finansal raporlama yetiştirilmesi bütününe mümkün hâkim olmak değildir. ve ayrıca Artı, vergi genel hukuk incelemesi bilgisine de 1998 yılında BağKur, 1 Nisan 2010’da yanlış sahip olmak SORU CEVAP SSK sigortalısı oldum. 1982 ve 1986 yapılırsa gerekiyor. Bu Sorularınız için malidoğumlu iki çocuğum var, doğum işletmelerin kapsamda, cozum6ismmmo.org. borçlanması yapabilir miyim? batmasına öncelikle tr adresine mail ataNilüfer Akdoğan bile neden Anayasamızın bilirsiniz. Tüm sorular olabilir. bilinmesi eposta ile tek tek SSK’li olduğunuz tarihten önceki Gelin de önemli. cevaplanacaktır. doğumları borçlanmanız mümkün değil. bu yanlış Ceza ve idare yönetmeliği hukukunun bir an önce genel düzeltin. çerçevesini Tehlikeli işyeri nasıl kapatılır? Vergi İncelemesi Dublörle Olmaz! Doğum Borçlanması Hakkım Var mı? İş kazaları Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Resmi verilere göre bir yılda yaklaşık 69 bin iş kazası oluyor ve ne yazık ki 1700’ü işçi ölümüyle sonuçlanıyor. Oysa şu çok iyi bilinmeli ki, işçi için hayati tehlikenin oluştuğunun tespiti sonrası, gerekli önlemler alınmazsa işyerlerinde çalışma durdurulabilir. İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında tehlike tespit edilebiliyorsa bu adım atılabilir. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılmamış olması halinde de işyerinin bir bölümü ya da tamamında tehlike giderilinceye kadar iş durdurulabilir. Tabii ki bunun bir yöntemi var. İşyerinde işin bir bölümünü veya tamamını durdurma kararı vermeye yetkili heyet üç müfettişten oluşur. Müfettişler durumu belirtir bir rapor düzenler ve ilgili heyete verilmek üzere Teftiş Kurulu Başkanlığı’na gönderirse süreç başlar. Raporda, durdurmayı gerektiren hususlara, alınması gereken tedbirlerin niteliğine ve yapılması gereken diğer iş ve işlemlere ayrıntılı olarak yer verilir. Heyetin işyerinin bir bölümünde veya tamamında işin durdurulması kararı vermesi halinde karar, ilgili valiliğe ve işyeri dosyasının bulunduğu il müdürlüğüne bir gün içinde gönderilir. İşin durdurulması kararına varılırsa, mülki idare amiri tarafından 24 saat içinde işlem yerine getirtilir. İşveren, işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödemekle veya ücretlerinde bir düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermekle yükümlüdür. Tabii ki, işin durdurulmasına sebep olan hususları yerine getiren işveren de, durdurma kararının kaldırılması için ilgili il müdürlüğüne yazılı talepte bulunabilir. Ayağa Kalkanlar... Geceydi... Art arda çakan şimşeklerin masmavi ışığı, elektriği kesilmiş, eğreti odun sobasının belli belirsiz aydınlattığı çadırın sarımtırak ışığına karışıyordu... Bardaktan boşanırcasına yağan yağmur ve o yağmura eşlik eden fırtına, adeta yıllardır Silivri’ye biriken pislikleri, kalıntıları, zulümleri temizlemek için var gücüyle savaşıyordu... Ve o insanlar... O güzelim, o aydınlık yüzlü, o sırılsıklam giysileri içinde gözleri ışıl ışıl parlayan yurtseverler... Büyük şairin, Nâzım’ın deyişiyle onlar, “Bursa’da havlucu Recep, Karabük fabrikasında tesviyeci Hasan, fakir köylü Hatçe kadın, ırgat Süleyman”dılar. Kocaman yürekleri, devasa cesaretleri ve sıkılı yumruklarından başka hiçbir şeyi olmayan, bu vatanın, bu halkın evlatları... Gece buz gibi, gece ölümüne karanlık, gece bir o kadar da şenlikliydi... Dondurucu soğuktan çadıra giriş yapan herkes, marşlarla, şarkılarla, türkülerle karşılandı... Sazlar çalındı, polis, jandarma marifetiyle otobüslerinden indirilip yağmur altında kilometrelerce yürütülen insanlar sıcacık ezgiler ve çaylarla, kahvelerle buyur edildi. TGB’li aslan yürekli kızlar, erkekler sabaha kadar hiç durmamacasına yurdun dört bir yanından, yurtdışından gelen misafirleri ağırladı... Aynı gençler ertesi gün, aynı çadırda gaz bombasından, biber gazından fenalaşan insanları tedavi edeceklerdi... Ömrümün en unutulmayacak gecelerinden biriydi... HHH Sabahtı... Tan yeri usul usul aydınlanıyordu... On binler, yağmur altında kağnı arabası itercesine yürüye yürüye Silivri mapushanesine akıyordu... Kadınlar, hep olduğu gibi, sırılsıklam, başları dik, ellerinde bayrakları en öndeydiler... Gençler, yaşlılar, çok yaşlılar el ele, omuz omuza balçığa dönmüş çamurun içinde yürüyorlardı, bir bayram coşkusuyla... 8 Nisan 2013 Pazartesi günü Silivri’nin içi de dışı da birdi... Kilometrelerce uzanan ikili, üçlü barikatların ardında toplanan çelik yürekli insanlar, gençlerle omuz omuza hep bir ağızdan haykırıyorlardı: O duvar, duvarınız, vız gelir bize vız... Aynı dakikalarda jandarma bölgesine getirilmiş özel polis kuvvetleri, gaz maskeleri, robokop giysileri, gaz bombaları, biber gazları ve ilaçlı su sıkan TOMA araçlarıyla hummalı bir çalışma içindeydiler... Mapushane içinde kurulu mahkeme salonunda ise duruşma bir türlü başlamıyordu. Gazeteciler, milletvekilleri salona alınmıyor, içeri girmek isteyen avukatlardan adeta alay eder gibi vekâletname isteniyordu... İçeri girebilen gazeteciler ve vekillere ise her zaman oturdukları bölüm kapatılmış, dinleyici sıralarına sıkışmış kalmışlardı. Mahkeme heyeti duruşmayı başlatmak için, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve üyelerin avukatlar bölümünü boşaltmasını istiyordu. Başkan ve üyeler, hukuk tarihine geçecek bu istemi reddettiler... Sonunda duruşma başladı ama salon kısa bir süre sonra nefes alınamaz hale geldi. Önce sıkışıklıktan, ardından da dışarda insanların üzerine sıkılan biber gazının içeriye doluşmasından... Görünen oydu ki, bu duruşma yapılmak istenmiyordu!.. Yapılmadı da... Önce ara verildi, sonra da 11 Nisan Perşembe gününe ertelendi.. Dışarıda ise Amerikan malı gaz bombaları, biber gazları İstiklal Marşı söyleyen insanların üzerine büyük bir cömertlikle boşaltılıyordu. Sivil giysili provokatörler, taş atarak, barikatlara abanarak ortamı hazırlıyor, jandarma geri çekiliyor, “özel polis” kuvveti öne geçip gaz bombalarını fırlatıyordu... Fenalaşan, yaralanan insanların tedavi için götürüldüğü çadır, yaşlı ve kadınların sığındığı cami bile hedefti... O insanlar, o gençler milim geri adım atmadılar... İçerdeki kahramanların adını haykırarak adaletsizliği, hukuksuzluğu, düşmana bile reva görülemeyecek saldırıyı lanetleyerek Silivri toprağına o barikatlardan bile daha sıkı çakıldılar adeta... Ben, tüm olanları sonuna kadar izledim, tarih önünde tanığım... O gün, orada, Anadolu halkının “zulmün artsın” deyişinin ne anlama geldiğini bir kez daha anladım... 8 Nisan 2013, hiç unutamayacağım, hep anımsayacağım bir gün olarak tarihe kazındı... Halkımız 8 Nisan’da Destan Yazdı Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr 8 Nisan Pazartesi günü Silivri’deki özel mahkemede gerçek kanıt ve tanıksız, yapay Ergenekon davasında suçlananların mütalaası bir önceki duruşmada okunmuştu. Buna göre yapay suçlamalarla ağırlaştırılmış müebbet ve yıllarca hapis hükmü giydirilmek istenen yurtseverlerimizin cezalandırılmalarını içeriyordu. Mütalaanın okunmasından sonraki 8 Nisan’daki duruşma için halkımız hukukun yok sayılmasına tepkiyle isyan edercesine yurdun dört yanından, onlarca araçla Silivri’deki mahkeme meydanına akın etti. Gelecek olanların hışmına uğrayacaklarını sananlar, var olan önlemlerin yetersizliğini düşünerek aşılması güç yeni barikatlarla mahkemeyi ve çevresini korumaya aldılar. Memleketin uzak yörelerinden gelen otobüslerle diğer araçların içindekileri mahkeme meydanına sokmamak için cezaevi yoluna girmelerini yasakladılar. Halkımız 2 kilometrelik yolu yürüyerek hak, hukuk ve vatanseverliklerini sloganlarıyla, marşları seslendirerek bariyerlere dayandılar. Yıkılamaz sandıkları 3 barikatı yerle bir ederek meydanı doldurdular. Daha önceleri olduğu gibi kırıcı, yıkıcı hiçbir eylemde bulunmadıkları halde yoğun biber gazıyla, basınçlı suyla cezalandırıldılar. Yaşlılar, kucaklarındaki bebelerle, ellerinden tuttukları çocuklarıyla anne ve babalar da bu işkenceden nasiplerini aldılar. Jandarmanın meydanı dolduran yüz binleri engellemesi beğenilmedi; özel korkutucu giysili polisler her zamanki gibi coplarıyla savaşa (!) giriştiler. Ne yaparlarsa yapsınlar onları sindiremediler. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz, ”Ya istiklal ya ölüm, tam bağımsız Türkiye”, “Ne mutlu Türküm diyene” sloganları başta olmak üzere diğer ulusalcı deyişleri de aralıksız seslendirdiler. Sonuç olarak M. Kemal’in ilkelerine, vatan, millet sevgisiyle bağımlı olmalarından kendilerini hiçbir gücün vazgeçiremeyeceğini kanıtladılar. Kendilerini tanımayanlara da kimliklerini gösterdiler. Aynı I. Dünya Savaşı’nda ortaklarının yenilgisiyle Sevr’e mahkum edilen ulusumuzun tüm yaşam haklarının yitirildiğinin mutluluğunu duyan istilacılar, Mustafa Kemal’le arkadaşlarının zaferlerini ummamışlardı. 9 Eylül’de denize dökülünce İzmir Limanı’na zafer sevinciyle yerleştirdikleri gemilerine koşarak canlarını kurtarabildiler. HHH 8 Nisan Silivri mahkemesiyle ilgili baskılara yukarıda değindiklerimin dışında bir de mahkeme heyetinin adaletsiz tutumu eklendi. Önce sanık yakınlarını işkence edercesine saatlerce bekleterek salona aldılar. Basının ön görevi olan olayları topluma duyurma ilkesini hiçe sayarak geçmiş duruşmalarda onlara tahsis edilen yerleri vermeyip orayı boş bıraktılar. İstanbul Barosu’nun avukatlarını polisleri çağırarak dışarı çıkarmalarını isteyince avukatların tümü ayağa kalkarak “Biz de gideriz” diye karşı koyarak tepkilerini gösterdiler. Mahkeme heyeti aynı 13 Aralık’ta olduğu gibi dışarıdaki tepkilerden ürkerek yarım saatte duruşmayı durdurup perşembe günü devamına karar verdi. HHH O gün Silivri’deki 5 yıla yakındır sürdürülen Ergenekon davasının sanıklarına destek için izlemeye gelen parti ve sivil toplum kuruluşları da vardı. Bunlar Ankara, İstanbul, İzmir Barosu temsilcileri CHP, İP, DSP, ADD, TGB, Vardiya Bizde Platformu, HEPAR, Eğitimİş, Sanatçılar Girişimi, Halkın Sanatçılar Birliği gibi önemli kuruluşlar da haksız, dayanaksız cezalandırmalara tepkiyle oradaydılar. Böylece 8 Nisan günü o fırtınalı ve yağmurlu güne aldırmaksızın birlik ve beraberliğin destanı yazılarak artık halkın sabrının taşırılmaması da hatırlatıldı... ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN T.C. SAMANDAĞ İCRA DAİRESİ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2010/421 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri; 1 NO’LU TAŞINMAZIN Taşınmazın Özellikleri: Satışa konu Parsel Hatay ili Samandağ ilçesi Gözene köyü 451 nolu parselin tamamı olup; meskun alan içindedir. Üzerinde bir yapı mevcuttur. Parsel kadastro kayıtlarında Bahçe ve Kargir ev olarak geçmektedir. Tapu kayıtlarında her ne kadar bahçe vasfında geçiyor olsa da bahçe özelliği bulunmamaktadır. Yapı dışında kalan alan üzerinde 3540 yaşlarında bakımsız ve verimsiz ekonomik değere tabi olmayan iki adet zeytin ağacı mevcuttur. Parsel üzerinde Zemin ve 1. Normal katta oluşmu yaklaşık 35 yıllık bir bina mevcut olup dış sıvası yapılmış 1. katın iç sıvası bitmiş olup zemin katın iç sıvası mevcut değildir. Kapı ve pencere takılmamış kaba inşaat durumundadır. Yapı 3 A sınıfına tabidir. Yapının Zemin katı 246 m2 olup, üst katı ile birlikte toplam 246x2=492 m2’dir. Yapının beher m2’si 300 TL’den toplam değeri 300 TLx492m2=147.600,00 TL’dir. Günün ekonomik koşulları ve piyasa araştırmalarına göre Parselin 1 m2’si 40,00 TL olduğu, buna göre parselin arazi olarak toplam değerinin 40,00 TLx540m2=21.600,00 TL’dir. Satışa konu 451 nolu parselin arazi değeri ile üzerindeki ağaçlar ve inşaatın toplam değeri 147.600,00 TL+21.600,00 TL = 169.200,00 TL’dir. Taşınmazın Adresi: Hatay ili, Samandağ ilçesi, Gözene köyü, 451 parselde kayıtlı Cilt/sayfa no: 5/451, 540m2 yüzölçümlü, Bahçe ve Kargir Ev cinsinden taşınmaz Yüzölçümü : 540,00m2 Arsa Payı : TAM İmar Durumu : Yok Kıymeti : 169.200,00 TL KDV Oranı : %18 Kaydındaki Şerhler : 1. Satış Günü : 27/05/2013 günü 11.00 11.10 arası 2.Satış Günü : 21/06/2013 günü 11.0011.10 arası Satış Yeri : SAMANDAĞ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ ÖNÜNDE Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve ruçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerinin %50’sini, ruçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin %20’si oranında pey akçesi (Türk parası cinsinden) veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedelle son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 İİK. 127. MADDESİNE GÖRE SATIŞ İLANININ TEBLİĞİ : Adresleri tapuda kayıtlı olmayan alakadarlara gönderilen tebligatların, tebliğ imkânsızlığı halinde işbu satış ilanı tebliğ yerine kaim olmak üzere tebliğ olunur. 6 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için lairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 7 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2010/421 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 29/03/2013 (İİK. m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 64’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 21016) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yunan mi 1 tolojisinde, 2 elinde terazi tutan ciddi 3 görünümlü 4 bir kadın ola 5 rak gösteri6 len adalet ve hukuk tanrı 7 çası... Holmi 8 yum elemen 9 tinin simgesi. 2/ Bodrum il1 2 3 4 5 6 7 8 9 çesine bağlı tu 1 K U K U L Y A M ristik bir belde. 2 U Ğ U R A K S U 3/ Akıl... “Keş 3 K U L A K B A T kek” de denilen, 4 U R A O L A Y dövülmüş buğ K OC A B A Ş day ve etle yapı 5 L L A B A E lan bir yemek. 4/ 6 Y A 7 A K B A B A E L Yükseğe, yukarıya S A Y A E B E kaldırma... Küçük 8 tekne. 5/ İzmir ve 9 M U T Ş E L E K Ayvalık yöresinde çokça bulunan ve kumun beş altı cm. altında yaşayan lezzetli bir midye. 6/ Zorba hükümdar... Gümüş. 7/ Asya ile Avrupa’yı ayıran dağ sırası... Eski dilde su. 8/ “Ati çıkınca ortaya silinmeli” (Tevfik Fikret)... Gözü kapalı inanılan düşünce; dogma. 9/ Mezbaha. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü’ne verilen bir başka ad. 2/ Osmanlı sarayında karavaşlar arasından seçilen padişah gözdesi... Bir renk. 3/ Bir organımız.... Mavi renkli ve değerli bir süs taşı. 4/ Büyük çivi... Toplardamar genişlemesi. 5/ Japonlara özgü çiçek düzenleme sanatı. 6/ Hint müziğine özgü, lavta ailesinden bir çalgı... “Misket limonu” da denilen, acı sulu küçük limon cinsi. 7/ Otomobil, bisiklet gibi taşıtların çekiş ve hızını ayarlamaya yarayan dişliler düzeni... Bir soru sözü.. 8/ Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlik... Kütahya’nın bir ilçesi. 9/ 106 taşla oynanan bir oyun... Akdeniz Bölgesi’ne özgü bitki topluluğu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear