23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 MART 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Yaşadığımız dünyada ve vatan sathında, uğruna kan dökülüp can vermeye değecek hiçbir soylu amaç kalmadığına inanıyorum. PKK ile görüşülmesinden yanayım ve dahi el sıkışılmasına, silahların susmasına sevinirim. Yaşadığım zaman diliminde, insanlara ülkü diye gösterilen tüm hamasi hedeflerin ardında ya kişisel ya da uluslararası, ama hep siyasal hırslar ve ekonomik çıkarlar olduğunu gördüm. Savaşların ancak onların hırs ve çıkarlarına yaradığını, sözüm ona savundukları toplumlara daima zarar verdiğini, kahramanlık zılgıtlarıyla cepheye gönderdikleri gençlerin ufkunu da acı ve ölümle tıkadığını çoktan anladım. Hangi vatanı niçin savunacaklarını bilmeden ve zaten istemeden askere gönderilen Türk gençleriyle; ailesine mi, yoksunluğa mı, yoksa geleneklere mi kızıp dağlara çıktığını pek de ayırt edemediğim Kürt gençlerinin birbirini öldürmesi, neye değebilir? Cefasını çekenlerin sonunda sefasını süremeyeceği hangi yararla açıklanabilir? HHH Alışveriş merkezlerinde, sivillerin arasında patlayan bombalar, bireysel mayınlara kurban giden çocuklar, nasıl bir ülküyle doğrulanabilir? Yazarlığa başladığım 1996 yılından beri Kürtlerin anadil ve kültürel kimlik haklarını savunmuş biri olarak, bu alanda alınan yol, beni de mutlu ediyor. Çünkü demokratım. Hatta kansız ve savaşsız, Çekya ile Slovakya arasında bölünen Çekoslovakya gibi, Kürtlerin de Türklerin de birbirlerinden ayrılmak hakkına saygı duyarım. Zorla birlik olunamayacağını, olunsa da kalınmayacağını bilirim. Ama nihai istemleri ne olursa olsun, Kürtçüler 30 yıl süren bir savaş yerine 30 yıl süren siyasal bir mücadelede hem daha sağlam, hem daha köklü “Sahte barış, açık savaştan daha yıkıcıdır.” HİNT ATASÖZÜ Bıçağımla kestim karanlıkları   kendi sabahlarımı yarattım mermi seslerinde sakladım sessizliklerimi kimselere duyurmadım hayatlardan da geçtim ölümlerden de yoğuran eller gibi yoğrulan hamurlar gibi yoruldum bütün şehrin terk ettiği eski bir parkta şimdi kocaman ekmeğimle kaldım nerde kaldı bütün yaptıklarım kim getirdi buraya beni unuttum A.KADRİ ERGİN 17 Demokrasi İleri, Barış İvedi! kazanımlar elde ederlerdi, diye düşünüyorum. En ağır bedelin ödendiği siyasal mücadele bile bunca uzun sürmez, bugün gelinen noktadan daha geride kalmaz; ama barış çok daha sağlam, çünkü bağışlamak her iki taraf için de daha kolay olurdu. Oysa savaşla geçen 30 yılda, araya oluk oluk kanla birlikte, kin girdi! HHH Her savaşın ardından bir barış yapılır, evet. Ama toplumsal bağışlamanın izlemediği hiçbir barış kalıcı değildir. AKP ile PKK, öldürmekten ve ölmekten yorulmuşluğun ateşkesini kutluyorlar. Kimin teslim aldığı, kimin teslim olduğu ve eğer teslim alan veren yoksa, tarafların hangi hedeften caydığı, neden nedamet getirdiği kesinlikle bilinmeyen bu barış avazı, bence inandırıcı olmadığı gibi, ciddi de değil. Hatta epeyce gülünç! 30 yıl dövüştükten sonra bir Nevruz’da barışmak, ölü evinde ağlarken kapı gıcırdayınca kalkıp Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN G NOKTASI İzmir’i Doğru Yola Getirmek Bekliyorduk. Nihayet “Gâvur” İzmir de iktidarın toplumu Müslümanlaştırmak projesi kapsamına alındı. İki gün önce İzmir’deki din görevlileriyle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Kentin manevi hayatını din görevlileriyle yeniden ayağa kaldıracak, işe ehil bir kişiyi şehre müftü olarak atadıklarını” dile getirdi. Görmez’e göre “İzmir’in farklı bir dindarlığı var(dı) ve bu dindarlık irfan geleneğine” ihtiyaç gösteriyordu. Durum böyle olunca İzmir’e müftü olarak “irfan geleneğinden geçmiş bir tasavvuf profesörü” atandı. Önümüzdeki dönemde yeni müftü Ramazan Mutlu’nun “Gâvur” İzmirlileri doğru yola getirmek için girişeceği çabalara tanık olacağız. HHH Bilindiği gibi irfan geleneğinden gelenler, İslamDoğu’nun kendini yenilemesinin tıpkı Batı’nın yaptığı gibi kendi kökleri üzerinden gerçekleştirildiği takdirde İslami algı ve uygarlığın dünya insanlığı için bir “iddia” konumuna yükselmesinin mümkün olabileceğine inanırlar. Müslüman, sahip olduğu bu irfan geleneğini yenileyerek, onun “derunî” boyutuna her geçen daha çok nüfuz etmeye çabalamalıdır. İrfan geleneği ile güncel pratikler arasındaki ilgiyi kurarak “irfanî” bakışla beslenmiş bir sosyal bünyeye sahip olmaya çalışmalı ve bu yolda bir evrilme sürecini idrak etmelidir. İslamDoğu’nun modernleşmesinin yolu budur! Yazar İsmail Süphandağı’na göre “İrfan geleneğinin içeriğini tasavvuf birikimlerinin oluşturduğu şüphesizdir. Ancak bu içerik her hali bir hikmet ile donatılmış olan Güzellik Nebisi’nin (Hz. Muhammed’in DK) yaşam biçiminin temelleriyle berrak bir görüntü sunabilir. İnsan ile insanlar arası ilişki yanı sıra insan ile eşya ve varlık arasındaki ilişkiye dair kodlar, Allah’ın (cc) isimlerinin kesif âlemdeki açılımlarıyla insani zaviyeden karşılığını bulduğu bir düşünüş ameliyesi, irfanî geleneğin güncelleştirilmesine dönük bir zemin oluşturabilir.” HHH Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Tüm gençleri kitle iletişim araçları teslim aldı. Çocuklarımızın sanal ortamlara mahkum olduğu dönemde yaşıyoruz. Muhatap kitlemizin anlayışları, dili değişti. 10 sene önceki mihrap görevliliği, müftülük tanımıyla yolumuza devam edemeyiz. 10 sene önceki Kuran öğretmenimizin öğretme tekniğiyle bugün yolumuza devam etmemiz mümkün değil. 120 bin personelimizle önce kitabı doğru okuyarak, Allah’ın Resulü’nü, çağın idrakini doğru anlayarak daima İslamın rahmet mesajlarından sapmadan, değişim ve dönüşüm içinde olmak mecburiyetimiz var” demektedir. Kısacası, İzmir’in yeni müftüsü Mutlu’nun işi hiç kolay değildir. İzmir’i, İzmirlileri doğru yola getirebilmek için epey zorlanacaktır. Ne var ki üzerine yüklenen görevi başarmak zorundadır, çünkü “iyice” Müslümanlaştırılmamış İzmir’de AKP’nin ilk parti konumuna yükselmesi olanaksızdır. İzmir kökenli bir ailenin çocuğu olarak İzmir’in doğru yola geleceğine ilişkin hiç umudum yok, ama bekleyip göreceğiz. oynamaya benzemedi mi biraz? PKK’nin açılımı Partiya Karkeren Kürdistan, yani Kürdistan İşçi Partisi’nin ideolojisi MarksistLeninist sosyalizme dayalı Kürt milliyetçiliği, zaten bayrağı da kızıl yıldızlı değil mi? Abdullah Öcalan’ın “İslam bayrağı altında ortak yaşam” çağrısıyla ateşkes ilan eden PKK’liler peki ne şimdi? Kurucu başkanlarıyla birlikte hidayete mi erdiler, yoksa MarksistLeninistsosyalist İslam ümmetine dayalı Kürt milliyetçisi mi oldular? Tanrıtanımaz MarksistLeninist vb. düşmanı İslam âlemi, dün neyse, bugün de o. Demek ki Öcalan imana geldi, PKK’nin alnı da secdeye değdi! HHH Önderleri, malum barış nutkunda Alevi Kürtlerden hiç söz etmediğine göre, İslamın da Sünnisini seçmiş görünüyorlar. Aynı Öcalan’ın pek savunduğu kadın erkek eşitliği ve cinsel özgürlüğü, İslamiyetle nasıl bağdaştıracağı gibi ciddi sorular bile sormuyorum... Merakım, acaba bayraklarındaki kızıl yıldızı ne yapacaklar? Belki de yanına yeşil hilal diker, böylece MarksistLeninist şeriat sancağının mucidi olurlar! PKK ideoloğunun Fethullah Gülen’e gönderdiği selamlara, “Onu en iyi anlayan benim” mesajına bakılırsa, hazretin Türk İslam sentezini örnek alan Kürt İslam sentezi hazır! Her yolun İslamiyet’e çıktığı bu topraklar, dağlara taşlara, “Ne mutlu Müslümanım diyene...” yazılmasını hak etti artık. MarksistLeninist Sünni İslamcı nasıl olunur, bilemeyeceğim. Ama Abdullah Öcalan’ın PKK’yi biçimleyen ideolojisi zaten tek kelimedir: Oportünist. İleri demokrasiye ivedi oportünizmle barışmak belki yarar, belki yaramaz. Ama çok yakışacak. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Giresun’a ‘Dağ Yolu’ Ünlü fıkrayı bilmeyen yoktur: Temel’e darağacında “son söz”ü sorulunca der ki, “Ha bu bağa ders olsun..” Giresun’un gündemindeki “Güney Çevre Yolu”nu duyduğumda aklıma bu fıkranın gelmesi elbette ki rastlantı değil. Çevre tarihimize “20. yüzyılın en acımasız doğa ve kültür cinayeti” olarak geçeceğinden emin olduğum “Karadeniz Kıyı Yolu” için “pişmanlık” duyanlar diyorlar ki “yamaçlardan geçecek yeni yol kıyıdaki tahribatı durduracak, yapılaşmayı güneye çekerek kenti rahatlatacak.” Yani Temel misali, çoğu Karadeniz yerleşmemiz için bir bakıma “ders alınmış” olacak ki gazeteci Dursun Okur, yerel basında özetle şunları yazıyor: “Dağlar nedeniyle güneye doğru büyüyemiyoruz. Güney Yolu’nun gerçekleşmesiyle yeni yerleşim alanları da oluşacak.” (Giresun Time24 Şubat) Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Hasan Çekirmelikoğlu da “PirazizTirebolu” (70 km) ve “BulancakKeşap” (30 km) arasında 2 aşamada yapılacak yola destek gerekçelerini şöyle açıklıyor: “Yol nedeniyle yeni yerleşim alanları oluşunca inşaat sektörü canlanacak; ekonomiye katkı sağlanacak.” Mimarlar Odası Şube Başkanı Serkan Demirkan ise şunları ekliyor: “Kent doğubatı yönünde hızla büyüyor. Güney Yolu bunu önleyebilir; kuzeygüney aksında planlı bir kentleşme sağlanabilir.” Oysa söylenmişti Haberleri okudukça, sadece idamlık Temel’in sözlerini anımsamadım; kıyı yolu bir canavar gibi plajları, kumsalları, kayıkhaneleri yutmadan önce Mimarlar Odası, STK’ler ve uzmanların haykırışlarını da yeniden duyar gibi oldum: “Durun! Kıyıdan değil dağlardan geçirin. Denizyolu ve demiryolu ile desteklenmiş bir ulaşım sistemi kurulsun; kıyıdankıyı kültüründen yoksun kalmayın.” Bu seslenişi ne hükümet ne de o “Temel”ler umursadı; hatta en yetkililer, eleştirenleri “vatan haini” ilan etti; çünkü vadilerdeki “yeşil düşmanı taşocakları”ndan çıkarılan kayalarla kıyıyı doldurmak öylesine kârlıydı ki… Ordu gibi çok azınlıkta kalan kimi yerleşimlerin dışındaki tüm köy, kasaba ve kentler bu canavara teslim olurken direnmek isteyenler de siyasal baskılarla etkisiz kılındı. Şimdi ise “çözüm” için uzmanların önerdikleri “güney” yolu gündemde! Giresun’daki arayış, Karadeniz’in kurtuluşu için önemli… yeter ki bu kez de “güneye yayılalım” derken dağlar betonlaşmasın. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN Yeni çevre yolu ve ‘tartışması’ Türkev Haftası Kültür mirasımızın korunmasındaki efsanevi emektarımız Perihan Balcı’nın kurduğu TÜRKEV (Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği) geleneksel “Tarihi Evler Haftası”nın 31’inci buluşması için 2126 Mayıs’ta Giresun’a “kültürel çıkarma” yapıyor. Başkan Prof. Dr. Cengiz Eruzun, hem Giresun’un hem de Karadeniz’deki tarihi kent dokularının ele alınacağı haftaya tüm doğa ve kültür âşıklarını beklediklerini söylüyor.. (program ve iletişim için: www.türkev.org.tr SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Muğla’nın 1 Milas ilçe 2 sinde antik bir kent. 2/ 3 Küçük tuzlu 4 bisküvi... 5 Berilyum 6 elementinin simgesi. 3/ 7 Başlangıç 8 ta yer alan... 9 Türk karikatür sanatının, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 19001953 yılla 1 Ç I M K I R I K rı arasında yaşa 2 I R A R A S Ö Z mış ünlü ustası. 4/ 3 R I H T I MM S A Mars gezegenine 4 A M A P A T Ğ verilen bir başka C E Z İ G A ad.... Bir etkin 5 Ğ U R liğin geçici ola 6 A L A S K A 7 N A M A N K A rak durduruldu B A R O A N A ğu süre. 5/ Utanç 8 duyma... İskoç er 9 K A T A S T R O F keklerinin giydiği kısa eteklik. 6/ Bir yere gönderilen eşyanın listesi. 7/ Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı... Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka. 8/ Bir cetvel türü... Yatsı namazından sonra kılınan üç rekât namaz. 9/ Ayrı ailelerden iki erkeğin, birbirlerinin kız kardeşini alarak yaptıkları evlilik... Makedonya’nın plaka imi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İnsan yerleşimlerini inceleyen bilim dalı. 2/ İzmir’in bir ilçesi... Çalıştığı sanat alanında başarı gösteremeyen, yeteneksiz sanatçı. 3/ Sarkaç... Yiğit, kahraman. 4/ Yayla fırlatılan ucu sivri çubuk... Uzak. 5/ Kırklareli’nin İğneada beldesinde, birçok kuş türünü barındıran bir göl... Briçte kazanılan her el. 6/ “O yer” anlamında kullanılan sözcük... Slav alfabe ve yazısı. 7/ Bir üst görevlinin yanında bulunan kimseler. 8/ Bir meclisin bir gün içindeki toplan maları. 9/ Açık artırma ile satış... Bir işi yaptırabilme gücü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear