25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER ‘Babasız mutsuzum’ Uluslararası konferansın ‘en genç konuşmacısı’ Yağmur Balbay: Çocukları haksız yere babalarından ayırmasınlar DENİZ ALAN HELD ‘TERÖRİST KIZI’ DEDİLER OSLO Norveç’teki “Özgür Medya Konferansı”nın en genç konuşmacısı CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın kızı Yağmur Balbay oldu. Babası tutuklandığında “teröristin kızı olarak damga yediğini” anlatan Yağmur, hiçbir çocuğun haksız yere babasından ayrı kalmamasını diledi. Norveç Gazetecilik Enstitüsü’nün düzenlediği ve Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin durumunun ele alındığı konferansa annesi Gülşah Balbay ile gelen 12 yaşındaki Yağmur’un anlattıkları dinleyenleri duygulandırdı. Norveç’te düzenlenen ve uluslararası basın örgütlerinin temsilcilerinin de katıldığı “Özgür Medya Konferansı”nda Türkiye “en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülke olarak“ anıldı. Konferansın açılış konuşmasını Norveç Dışişleri Müsteşarı Torgeir Larsen’in yaptı. Konferansa Mustafa Balbay’ın eşi Gülşah Balbay ve kızı Yağmur Balbay’ın yanı sıra Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi de katıldı. Gülşah Balbay İngilizce yaptığı konuşmasında, son 4 yılda neler yaşadıklarını aktardı. Gülşah Balbay, “Eşim tutukluluğunun 5. yılına girdi. O cezaevine konduğunda kızım 8 yaşındaydı şimdi 12 oldu. Oğlum kucağında 8 aylık bebekti şimdi 5 yaşında. Yıllar önce ülkemde komünizm düşmanlığı yaratılmıştı. Muhalif yazarlara, sanatçılara ‘Sen komünistsin, içeri!’ denilirdi... Şimdiyse iktidarı eleştiren gazetecilere, öğrencilere, avukatlara, akademisyenlere, ‘Sen teröristsin, haydi Silivri’ye!’ deniliyor” diye konuştu. Bir akademisyenin, “Kürt meselesi konusunda ne düşünüyorsunuz, Türkiye’de sadece Kürtlerin kötü muameleye uğradığını sanıyorduk. Vizyonunuz ve geçmişiniz onlardan farklı olduğu halde siz niye bu muamelelere maruz kalıyorsunuz” sorusunu da yanıtlayan Balbay, TürkKürt ayrımı yapmadığını, davasına inanan herkesi desteklediklerini söyledi. İpekçi de Türkiye’de yaşananın “sözde demokrasi” olduğunu belirterek gerçek yaşananın ise “AKP’nin yarattığı korku diktatörlüğü” olduğunu söyledi. arsen: Yeterli tepkiyi gösteremedik’ Norveçli müsteşar Larsen ise Türk konuklarıyla yaptığı görüşmede, yaşadıkları sorunları şimdi daha iyi anladıklarını aktardı. Larsen’in bazı bürokratik sebeplerden dolayı yeterli tepki gösteremediklerini ifade etmesi dikkat çekti. L ‘Evimize oyuncak silah bile girmemişken...’ onferansın en genç katılımcısı K 12 yaşındaki Yağmur Balbay, konuşmasını Fransızca yaptı. Ba Chavez Örneği Hugo Chavez, Sovyetler Birliği’nin dağılmasını izleyen süreçte sosyalizmin artık tarihe karıştığının, devrimci savaşımların da 1960’ların romantik bir ideali olarak bir tek Küba örneği ile nostaljik bir simge olarak kaldığının inandırılmaya çalışıldığı bir dönemde, bunun hiç de böyle olmadığını, sosyalizmin de devrimin de her zamanki gibi yaşamsal gerçekler olduğunu kanıtladı. Kuşkusuz her çağın, her dönemin, her ülkenin gerçekleri farklıdır. Chavez dünya siyaset sahnesine alışılmış bir romantik devrimci kahraman olarak çıkmadı. Küba devriminin savaş alanında can veren büyük öncüsü, büyük şair Jose Marti’ye, onun yüz yıl sonraki öğrencileri Guevara’ya, Castro’ya benzemiyordu. Kendi ülkesinin ve kuşkusuz bütün Güney Amerika’nın devrimci önderi Simon Bolivar’ın 19. yüzyıla özgü Byron kahramanı görünümünden de yoksundu. Yaşamıyla, görünümüyle, günümüzün bir insanı, sıradan bir yurttaş gibiydi. Sanıyorum başarısı da tam burada, günümüzün insanı olmasındadır. Hugo Chavez, Marti’nin, Bolivar’ın izinde, Küba devriminden kuşkusuz ki esinlenerek, devrimi ve sosyalizmi ülkesi Venezüella’nın gerçekliğiyle buluşturmayı başardı. ??? Eylemi ve kişiliği üzerine düşünürken belki bütün devrimci önderlerin ortak nitelikleri olan ya da olması gereken iki temel özellik dikkatimi çekiyor: Gözü peklik ve gerçekçilik. Gerçekçilikle denetlenmeyen gözü pekliğin çoğu kez felakete yol açtığı bilinir. Gözü peklikten yoksun gerçekçilik de yine çoğu kez korkaklığın, eylemden kaçmanın kılıfıdır. Hugo Chavez’in kişiliği ve eylemi, bu iki özelliğin seçkin birlikteliğini örnekliyor. ??? Önderi olduğu Bolivarcı Devrimci Hareket 1992’de başarısız bir darbe girişiminde bulunmuş. Bu darbe girişimi başarı kazansa, sonuç ne olabilirdi? Chavez hiç kuşkusuz, sonradan gerçekleştireceği toprak reformu ve kamusallaştırmalar için kolları sıvayacaktı. Karşısına çıkacak engelleri Bolivarcı Devrimci Hareketi oluşturan subaylar topluluğuyla aşabilecek miydi, bunu kestirebilmek kolay değil… İlginç olan, iki yıllık cezaevi yaşantısından sonra bu kez seçimlere yönelmesidir. Bundan sonraki siyasal yaşamının belirgin özelliği ise, son nefesini verdiği 4 Mart 2013’e kadar, attığı her adımda halkıyla birlikte olması, devrimci eylemlerini halkın desteğini alarak, halkla birlikte gerçekleştirmesidir. Hapishane sonrasında bu kez Beşinci Cumhuriyet Hareketi’ni kuruyor ve 1998’de devlet başkanı seçiliyor. Tarihte, darbe girişimindeki başarısızlıktan sonra girişim liderinin seçimle iktidar olmasının örneği ya çok az, ya da hiç yoktur. 2000’de bir kez daha başkan seçildikten sonra, halk temsilcileri ve işçilerce yönetilen kooperatifler, örgütler kurması, başarısının temelini ve sürekliliğini sağlayan temel etkenlerden olmalı. Nitekim 2002’de Chavez yönetimine karşı yapılan darbe, halk yığınlarının karşı koymasıyla ancak iki gün dayanabiliyor… 2006’da üçüncü kez, 2012’de oyların yüzde elliden fazlasını alarak dördüncü kez devlet başkanı seçilen Chavez, halk kitlelerinin kalbini kazanarak, gücünü halkın örgütlenmesinden alarak girdiği seçimleri kazanmanın, yanı başındaki büyük emperyalist güce karşın ulusal ve sosyalist bir devrim gerçekleştirmenin (daha farklı bir deneyim olan Küba’yla birlikte) eşsiz örneğidir. ??? Devrimler kopya edilemez. Fakat onlar örnek alınır. Chavez örneğinden çıkarılacak ders, devrimci önderin gözü pek ve aynı ölçüde gerçekçi olması ve eylemlerini emekçi halk kitlelerinin örgütlü gücüyle temellendirmesidir. Özgürlük belgeseli Türkiye’deki basın özgürlüğü konusu, ilk olarak Jan Espen Kruse’nin Norveç Ulusal Televizyonu’na hazırladığı belgeselle gündeme geldi. ‘Teröristsin Silivri’ye!..’ basının hapse atılmasıyla “teröristin kızı olarak damga yediğini”, “okulda dışlandığını” söyleyen Yağmur, “Bir süre sonra Ergenekon’un bir tertip olduğunun kamuoyunca anlaşılmaya başlanmasıyla kendisine bakış açısının değiştiğini” söyledi. “Artık sevilen ve tanınan bir çocuk olduğunu ancak babasına hasret olduğu için hâlâ mutsuz olduğunu” anlatan Yağmur Balbay, “Eve oyuncak silah girmemişken karıncayı bile incitmeyen babasının nasıl terörist olabileceğine inanıldığını aklının ermediğini” dile getirdi. Hiçbir çocuğun haksız yere babasından ayrı kalmamasını ve kendi babasının da artık yanlarına dönmesini istediğini söyleyen Yağmur, babasıyla her yıl bir ülke görmeyi planladıklarını, Norveç’e de onunla beraber gelmiş olmayı dileğini dinleyicilerle paylaştı. Yağmur’un konuşması sırasında bazı izleyiciler gözyaşlarına hâkim olamadı. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın avukatı Özkan: Süre sınırlaması hak ihlali HATİCE TUNCER Ergenekon davasında sanık avukatları, “hukuka aykırı delillerin” dosyadan çıkarıldıktan sonra “Delillerin tartışılması” aşamasına geçilebileceğini savundu. CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın avukatı Ulaş Özkan, “1520 dakikalık süre sınırlamasını, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkının kısıtlanması olarak düşünüyoruz” dedi. Davanın 280. duruşması yapıldı. Duruşmada söz alan sanık avukatları “tanık beyanlarının tartışılması, delillerin değerlendirilmesi, bilirkişi raporları” gibi konuları belirleyen CMK 215. madde çerçevesinde söz aldıklarını belirtti. Avukatlar “delillerin değerlendirilmesi”ni belirleyen CMK 216. madde kapsamında söz haklarını saklı tuttuklarını belirterek makul süre talep etti. Balbay’ın avukatı Özkan, suçlama odağı olarak gösterilen dijital verilerin CMK 124’e göre delil ‘BÖYLE İLLEGAL ÖRGÜT OLMAZ OLSA OLSA KARIŞIK ÇORBA OLUR’ Avukat Yusuf Erikel, gazeteci Tuncay Özkan ve bazı sanıkların avukatı Ali Rıza Dizdar da davanın karmakarışık olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Prof. Dr. Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, özel timciler, sosyalistler, ülkücüler, milliyetçiler, benim müvekkilim Yusaf Erikel gibi dini bütünler, JİTEM’ci Arif Doğan, işkenceciler, organize şube müdürleri bu davada bir arada yargılanıyor. Böyle illegal örgüt olmaz, olsa olsa illegal çorba, karışık çorba olur” dedi. “Cuma yasası” diye bir oluşum olduğunu, her cuma günü 81 ilden gelen kaymakam, vali, emniyet müdürleri, askerlerin irtica ve terör konusunda konuştuğunu belirten avukat Dizdar, “2003’te Ergenekon diye bir örgüt varsa bu cuma toplantılarının tutanakları dosyaya getirilsin” dedi. İrtica ile mücadele etmenin tüm yurttaşların görevi olduğunu savunan Dizdar, “Bu suç değil. Devrimi ve Atatürk’ü savunmak suç değil. Bu delillerle de sanıkları suçlamak mümkün değildir” diye konuştu. Deniz Yıldırım’ın avukatı İbrahim Erdoğan, müvekkili hakkında dosyada bulunan delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiklerine dikkat çekerek “Hukuka aykırı deliller ayrıştırılmalıdır” diye konuştu. Duruşma 18 Mart’a ertelendi. niteliği taşımadığını, bunun Boğaziçi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniverstesi öğretim üyelerinin uzman görüşlerinin ortaya koyduğunu söyledi. Özkan, bilgisayarından silinen ögelerin bir programla geri getirildiği belirtilen ve“Balbay’ın notları” olduğu iddia edilen dijital verilere ilişkin mahkeme tarafından TÜBİTAK görevlisi Hayretdin Bahşi’ye yaptırılan bilirkişi raporuna dikkat çe kerek “Uzman görüşlerinin ‘delil niteliği’ taşımadığına ilişkin tüm hususlar Hayretdin Bahşi’nin raporuyla da teyit edilmiştir” dedi. Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş’ın tanıklığı sırasında savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in yönelttiği sorulara dikkat çeken Özkan,“Aydıntaşbaş’ın ifadesi sırasında iddia makamı ‘Ergenekon ile ilgili yazılarında Balbay’dan esinlenip esinlenmediğini’ sormuştur. Oysa Balbay’ın Ergenekon ile ilgili ilk yazısı 2 Haziran 2006 tarihinde ‘Er Er Ergenekon Gel Her Yere Kon’ başlığıyla yayımlanmıştır. Aslı Aydıntaşbaş’ın yazısı ise Balbay’dan önce 26 Mayıs 2006 tarihinde ‘Ergenekon Anayasası’ başlığıyla yayımlanmıştır” dedi. Özkan, Balbay’ın bir örgüte bağlı olduğuna ilişkin hiçbir delilin olmadığını söyledi. Bağ Bağımsız ğımsız mıy mıyız? yız? Ha alık Haber ve Yorum Dergisi AK K ORDU GELİY GELİYOR OR K tasŞy e ediliy or r, TSK tasŞye ediliyor, li is Teşkilatı’na Teşkilatı’na dönüyor dönüy yor Polis Q Q Q Q Q Q Q 8. SAYI ÇIKTI, BAYİLERDE! Q ME MERDAN ERDAN YANARDAĞ YANARDAĞ TSK TSK’nın K’nın özerkliğinin kaldırılmasının zerkliğinin k aldırılmasının anlamı BA BARIŞ ARIŞ TERKOĞLU TERKOĞLU Ordunu Ordunun un tasŞy tasŞyesi esi e Ak kgener g allerin yar atılm ması ve Akgenerallerin yaratılması ÖM ÖMER MER ÖDEMİŞ Ö Ş Suriy Suriye’de ye’’de v vatanı atanı için ç a arpışan yurtse ver sav aşç çılar çarpışan yurtsever savaşçılar Nİ NİLGÜN İLGÜN CERRAHOĞLU İta İtalya’da alya’’da Gr rillo vakası vakası ve ve f aşizm kuşkusu kuşk u usu Grillo faşizm KE KEREM EREM ÇALIŞKAN ÇALIŞKAN T Türk ürk basınında b it tanik sendromu Titanik TA TAYLAN AYLAN SORGUN Mustaf Mustafa fa K Kemal’in emal’in şg gal altında silah planı işgal CE CEMAL EMAL DİNDAR DİNDAR P Politik olitik psikolojinin p ps sikolojinin j in nleri y eniden sahnede cinleri yeniden BA BAHA AHA OKAR Bilim dünyasında sında da a adının adı yok yok kadının www.bagimsiz.com.tr www w.bagimsiz.com.tr .ba agimsiz.com.tr uyu ve karar rv erin! Okuyun verin!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear