17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 ŞUBAT 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 33 yıldır cezaevinde 7 Canan için umut ışığı ERDEM GÜL MİT’in raporundan: Haluk Kırcı cezaevindeyken Fethullah Gülen’den parasal destek gördü. Kaçak olduğu dönemde Molla ve Dahhak takma isimlerini kullanan Gülen, Çiller’in para aklama işinde gizli ortağıydı ANKARA Bahçelievler Katliamı başta olmak üzere 12 Eylül öncesi siyasal cinayetlerin sağcı hükümlülerini 3. yargı paketindeki özel düzenlemeyle serbest bıraktıran AKP, “çifte standart” eleştirileri üzerine 33 yıldır cezaevinde olan ve Türkiye’nin en uzun hapis yatan mahkumu unvanına sahip solcu Tahir Canan’ın da yararlanacağı bir yasal düzenleme için hazırlık yapıyor. Ancak bu düzenleme için cezaevinden çıkamayan bazı eski ülkücü hükümlülerin de ekleneceği belirtiliyor. AKP, uzun tutuklulara adli kontrol sistemi başta olmak üzere cezaevleriyle ilgili düzenlemeler bulunan 3. yargı paketinin Meclis’teki görüşmeleri sırasında Ünal Osmanoğlu ve Mustafa Kehya’nın da aralarında olduğu 12 Eylül öncesi bazı cinayetlerin ülkücü hükümlülerinin serbest kalmasını sağlamıştı. Ancak bu düzenleme, özellikleTahir Canan’ın yararlandırılmaması nedeniyle, “çifte standart” eleştirileriyle karşılaşmıştı. Edinilen bilgilere göre Canan’ın da içinde olacağı başka bazı eski hükümlü ülkücüleri de kapsayacak yeni bir düzenleme için AKP’de hazırlık yürütülüyor. Düzenlemenin, özel bir tasarı olmayacağı, yargıyla ilgili bir tasarı içine komisyon ya da Genel Kurul’da önerge ile eklenerek gerçekleştirileceği belirtiliyor. Kırcı’ya Gülen yardımı İLHAN TAŞCI Hollande Zavallı mı? PARİS İki gündür Fransız başkentindeyim. Son geldiğimden bu yana, Fransa Cumhurbaşkanı değişti. Sarkozy gitti, sosyalist François Hollande geldi. Doğrusu Hollande’ın yeni vergi girişimleri büyük gürültü kopardı. Gözlemciler François Hollande’ın güç durumda olduğunu söylüyorlar. Neyse güç durumda olmak yine de çok kötü değil. Öyle ya Bekir Bozdağ’a bakarsanız, Obama’nın daha kötü, hatta “zavallı bir durumu var”. Zaten TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, Prof. Dr. Burhan Kuzu da ABD Başkanı’na “Zavallı Obama” diyormuş.Sayın Bozdağ, bu zavallı durumun, stratejik ortağımız Barack’ın parlamento karşısındaki etkisizliğinden kaynaklandığını söylüyor. Biliyorsunuz, Fransa 1958’den bu yana, bazı yönleriyle ABD Başkanlık sistemiyle benzeşen bir “Başkancı” sistemle yönetiliyor. Dün burada ekranda Hollande’ı görünce Burhan Hoca’yı anımsadım ve sordum: Acaba Burhan Hoca François Hollande’a da “zavallı” diyor mu? Öyle ya! Obama’ya zavallı diyen hoca, “başkancı” Hollande’a da zavallı diyecektir. ??? Hele hele, Fransız Beşinci Cumhuriyeti’ndeki sistemde, parlamento çoğunluğu içinden çıkan bir başbakan olduğu ve cumhurbaşkanının zaman zaman kendisine aykırı gelen hükümetler ve parlamento çoğunluğuyla çalışmak zorunda kaldığı düşünülürse, zavallılık durumu iyice belirginleşiyor demektir. Ama işte tam burada, Fransız 5. Cumhuriyet Anayasası’nın 16. maddesi giriyor devreye. O maddeye açıp bakarsak, Cumhurbaşkanı’na (yani şu anda François Hollande’a) şimdilik başka hiçbir anayasada mevcut olmayan yetkiler verildiğini görürürüz. Maurice Duverger bunun ancak Roma’daki diktatör kurumunda görüleceğini söyledikten sonra, bu maddenin Elysee’nin efendisine “çağdaş bir diktatörün sahip olmayı düşleyeceği bütün yetkileri sağladığını” söylemekte. Şöyle anlatıyor Prof. Duverger, 16. maddenin sağladığı bu olanakları:“Cumhurbaşkanı hükümetin meclislerin ve tüm kamu güçlerinin yerine geçer, tek başına ulusu temsil eder. Onun adına iktidarı kullanır.” Tabii, bu 16. maddenin verdiği yetkilerin kullanılması için cumhuriyetin kurumlarının, ulusun bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün veya uluslararası yükümlülüklerini yerine getirebilmesinin ciddi ve yakın bir tehdit altında olması gerekmektedir. Ama bu koşullara yanıt getiren herhangi bir basit tehdit bile yetecektir. Bir de bu yetkiler kullanılmadan cumhurbaşkanı başbakan, iki meclisin ve anayasa konseyi başkanlarına danışır. Ayrıca bu yetkilerin kullanıldığı süre içinde iki meclis de toplantı halinde olur ve kapatılamaz. ??? Görülüyor ki 16. maddenin verdiği yetkilerle donatılmış olan Fransa Cumhurbaşkanı’nın gerektiğinde elini kimse tutamaz, bu durumda Burhan Hoca bile Hollande’a “zavallı” diyemez. Zavallılık ne söz, Hollande için Burhan Kuzu, Bekir Bozdağ ve Tayyip Erdoğan’a bile parmak ısırtacak yetkiler söz konusudur. Aslında Fransa gibi demokratik geleneği olan bir ülkenin dışında herhangi bir devlet başkanına verilmeye kalkılsa, herkesi tir tir titretecek olan bu yetkilerle demokrasinin nasıl bağdaşacağı sorusudur sorulması gereken. Ama 45 yıllık 5. Cumhuriyet denemesi Fransa’nın demokratik kültürünün ve geleneğinin bir diktaya izin vermediğini göstermiştir. Fransız Anayasası ve siyasal kurumları ne Hollande’ı zavallı durumuna düşürüyor ne de Fransız demokrasisini. Anayasalara, kurumlara, kurallara göz atarken, çok dikkat edilmesi gereken bu demokratik kültürdür. Kimsenin zavallı duruma düşmemesinin en büyük güvencesi de, ülkelerin halklarının sivil demokratik bilinç düzeyleridir. Olaylara bu gerçeğin ışığında baktığımız zaman, zavallı aramak için çok uzağa gitmemize gerek kalmaz, herhangi bir yerde bir aynı bulsak yeter! ? CIA’yla bağlantılı Meclis’e ulaşan raporlarda, 1999 yılından beri ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’e ilişkin bilgiler yer aldı. Fethullah Gülen cemaatinde çok sayıda eski eski ülkücü bulunduğuna işaret edilen raporda, “Haluk Kırcı da cezaevinde iken Fethullah Hoca’dan maddi yardım almıştır” değerlendirmesi dikkat çekti. “Fethullah Hoca CIA’nın yan kuruluşu olan Ulusal Demokrasi Vakfı’nın Ön ve Orta Asya ayağı olarak işlev görmektedir” denilen raporda şu bilgiler yer aldı: “Ayrıca Amerika’nın çıkarlarını desteklemek üzere kurulan Moon Tarikatı’nın Türkiye’deki bağlantısıdır. Abdullah Çatlı’nın İsviçre’de uyuşturucu kaçakçılığından tutuklu bulunduğu cezaevinden CIA Türkiye İstasyon Şefi tarafından kaçırılması, ölümünden sonra Çiller Özel Örgütü’nün kirli işler şefliğine yükselen H. Kırcı’nın, Fethullahçı olduğunu açıklaması, Fethullah Hoca’nın Çiller’in kara para aklama işinde gizli ortağı ve CIA’nın bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olması, Çiller Özel Örgütü’nün CIA ile nasıl iç içe olduğunun açık bir kanıtıdır. ” ? Her ilde liderler belirlendi Raporda, Fethullah Gülen’in yıl yıl faaliyetleri anlatılırken şu not düşüldü: “İran’da gerçekleştirilen devrimin Türkiye’de de gerçekleştirilmesini arzulamakta olup, Türkiye’de İslami bir devrim için yurt sathında teşkilatlanmaya önem vermektedir. 19 Nisan 1980 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen bir Nur toplantısında yaptığı konuşmada, birkaç gün içerisinde ‘Huruç Harekâtı’ (Atılım Harekâtı) başlatılacağını, bu harekât için hemen hemen her ilde liderlerin tespit edildiğini, İran’da yapılan İslam harekâtının Türkiye’de de böylece başlamış olacağını...” 12 Eylül’de kaçak olduğu dönemde Fethullah Gülen’in gizlendiği günlerde “Molla” ve “Dahhak” takma isimleri kullandığı bilgisine de raporda yer verildi. MİT’in “Çiller Özel Örgütü”ne ilişkin hazırladığı hazırladığı bir başka raporda ise Haluk Kırcı’nın cezaevinde kaldığı dönemde Fethullah Gülen’den maddi yardım gördüğü belirtildi. Bahçelievler’de 7 TİP’li üniversite öğrencisini katleden Haluk Kırcı’nın nikâh şahitliğini ise Susurluk davasında aldığı ceza nedeniyle halen cezaevinde yatan Mehmet Ağar’ın yaptığı belirtildi. Taliban mı taşındı? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Suudi Arabistan Silahlı Kuvvetleri’ne ait üç C130 uçağının Esenboğa Havaalanı’ndan kalktıktan sonra Akdeniz’e doğru gittiğini savunarak konuyu Meclis gündemine taşıdı. Kart, bu uçaklarla Taliban savaşçılarının taşındığı yönündeki iddiaların da kaygı verici olduğunu belirtip Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a “Bu uçakların Suriye’deki muhalif gruplara mühimmat ve silah desteği sağladığı yönündeki iddia ve kaygılara karşı açıklamanız nedir” diye sordu. 2425 Şubat’taki uçuşun rotasını da anlatan Kart şunları söyledi: “Bu uçaklar KonyaAntalya rotasını takip ederek Akdeniz üzerinden uçmuşlar ve Mısır kıyılarında radardan kaybolmuşlardır. Danışmanım akıllı telefonlarda kullanılan Flight Radar 24 programıyla uçakları tespit etti, kayıtları da mevcut. Bu durumun, Türkiye’nin hava sahasının yabancı silahlı kuvvetlerin kullanımına açılması ve devamında da Suriye’deki iç savaşta taraf hale gelmesi anlamına gelen bu nitelikteki fiili durum, anayasanın 92’nci maddesinin ihlali anlamına geleceği de açıktır.” ANKARA MİT’ten Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderilen raporlarda 12 Eylül önce ve sonrasına ilişkin ilginç ilişkiler ağı yer aldı. Fethullah Gülen’in kaçak olduğu dönemde “Molla” ve “Dahhak” kod adlarını kullandığı bilgisine yer verilen raporda, Bahçelievler Katliamı hükümlüsü Haluk Kırcı’nın cezaevinde Gülen’den parasal destek gördüğü vurgulandı. Kırcı’nın CIA ile bağlantılarına işaret edilirken Abdullah Çatlı’nın da Malatya katliamındaki yönlendirici rolü anlatıldı. TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na MİT tarafından birden fazla rapor ve bilgi notu ulaştırıldı. Raporlarda Türkiye’nin karanlık dönemine ışık tutacak nitelikte bilgiler de yer aldı. 3 Kasım 1996 tarihinde gerçekleşen,“polismafyasiyaset” üçgenindeki kirli ilişkilerin ortalığa saçıldığı Susurluk kazası “Olay giderek kendi boyutlarını aşmış, siyasi, sosyal, güvenlik ve psikolojik açıdan Türkiye gündemindeki en ağırlıklı konu haline gelmiştir” irdelemesiyle raporda anlatıldı. Susurluk kazası sonrasında olayla igili olarak isimleri gündeme gelen, bağlantılı oldukları savlanan 59 kişi MİT tarafından mercek altına alınırken bunlardan 29’u hakkında “dosya bilgileri” ışığında raporlama yapıldı. Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın da 1978’de gerçekleştirilen Malatya katliamında “Ülkücü unsurları” yöneten isimler arasında olduğu vurgulandı. Susurluk’taki kazayla kirli ilişkiler ağı ortaya çıktı. Haluk Kırcı İfade veren MİT görevlileri: Yasadışı dinlemiyoruz ‘Dinleme aracı yok’ Tezkere tutanakları Vekil istese yeter yayımlanabilir. Bunların daha önce veya sonra yayımlanması hususunda Genel Kurul, Danışma Kurulu’nun teklifi üzerine işaret oyuyla karar verir” hükmüne dikkat çekti. MAHMUT LICALI AYŞE SAYIN/ERDEM GÜL ANKARA AKP, 1 Mart tezkeresinin kapalı oturum tutanaklarının açılmasına “partide kim ne oy verdi ortaya çıkacak” endişesiyle sıcak bakmazken CHP Antalya milletvekili Deniz Baykal, görüşmelerin yapıldığı oturumda tutanakların “10 yıl sonra açılmaması”na dönük bir karar alınmadığı için bir milletvekilinin dilekçeyle başvurup tutanakları isteyebileceğini söyledi. CHP, konuyu 1 Mart Cuma gününe denk geldiği için 5 Mart Salı günkü TBMM Danışma Kurulu’na getirecek. Deniz Baykal, tutanakların açılması için Danışma Kurulu ya da genel kurul kararı gerekmediğini belirterek, TBMM İçtüzüğü’nün 71. maddesinin “Kapalı oturum tutanakları ve özetleri, kapalı oturum tarihinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra Orantısız güce ceza ANKARA (ANKA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’yi polisin gösterilerde uyguladığı orantısız güç nedeniyle tazminata mahkum etti. Diyarbakır’da 28 Mart 2004’te yapılan yerel seçimlerde DEHAP’lılar polisleri oy pusulalarını çalmakla suçlayarak durumu protesto etti. Sosyal Demokrat Halkçı Parti adına sandık görevlisi olarak çalışan Mehmet Hida Gülaydın çıkan olaylarda polis ile göstericiler arasında kaldı. Olaylar sırasında polis şiddetine maruz kalan ve kaburgaları kırılan Gülaydın’ın şikâyeti üzerine 22 polis memuru hakkında soruşturma başlatıldı. Ancak 2012 yılında polisler hakkında takipsizlik kararı verildi. Bunun üzerine konu AİHM’e taşındı. AİHM, kararında, Adli Tıp Kurumu raporu dikkate alındığında kullanılan gücün aşırı ve yersiz olduğunun anlaşıldığı belirtildi. AİHM, soruşturmanın yürütülmesinde gerektiği gibi hızlı davranılmadığını ve özen gösterilmediğini ifade ederek polislere tam bir dokunulmazlık kazandırıldığını belirtti. AİHM, Gülaydın’a manevi tazminat olarak 15 bin Avro, yaptığı masraf ve giderler için de 500 Avro ödenmesinin uygun olduğuna karar verdi. ‘AKP soğuk’ AKP ise 1 Mart tutanaklarının açılmasına sıcak bakmıyor. Parti yönetiminde, 1 Mart tutanaklarının açılması halinde, partinin yeni iktidara geldiği dönem gerçekleşen olayın yeniden tartışmaya açılmasından duyulan kaygı dile getiriliyor. O dönemde Abdullah Gül’ün Başbakan olması ve parti içinden çok sayıda ismin CHP ile birlikte tezkereye ret oyu vermesi AKP açısından en ciddi kırılma noktası olarak görülüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, 1 Mart öncesi tezkerenin geçmesi için büyük ağırlık koyduğu ancak buna karşın AKP’den gelen ret oylarıyla tezkerenin kabul edilmediğine dikkat çekiliyor. Gül’ün Başbakan olmasına karşın Erdoğan kadar tezkere yanlısı bir tutum izlemediği de vurgulanıyor. ? CHP sözcüsü Haluk Koç, “90 ile 100 arasında AKP milletvekilinin ret oyu verdiği tahmin ediliyor. Kayıtlar açıklanırsa oylar ortaya çıkacak. Ret oyu verenlerin 2007 seçimlerinde, listelerde yer alıp almadığı ortaya çıkacak. Yani AKP tezkereyi siyaseten muhasebeleştirdi mi, muhasebeleştirmedi mi bunun yansımaları da olacak” dedi. ANKARA Genelkurmay Elektronik Sistemler (GES) Komutanlığı’ndan Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) devredildiği ve yasadışı dinlemelerde kullanıldığı ileri sürülen mobil dinleme araçları ortada kaldı. TBMM Böcek Araştırma Komisyonu’na bilgi veren MİT yetkilileri “Bizde dinleme aracı yok. Yasa dışı dinleme yapmıyoruz. İstediğimiz dinleme kararını zaten mahkemeler veriyor” dedi. Görevliler şunları anlattı: ? MİT yasa dışı dinlemez: Yasadışı dinleme yapmıyoruz. İstediğimiz kararı zaten mahkemelerden alıyoruz. TİB üzerinden ve uydu üzerinden dinleme yapıyoruz. Faksla dinleme tarih oldu. ? MİT’te dinleme aracı yok: Ülke güvenliği için casusluk faaliyeti yapanları dinliyoruz. Ortam dinlemesi yapmıyoruz. Kişiye yönelik dinleme yapmıyoruz. MİT bünyesinde mobil dinleme aracı yok. Böyle bir durum söz konusu olduğunda emniyetle işbirliği yaparız. ? Kablosuz ağlar güvensiz: Yasadışı dinlemeler internet ve telefon üzerinden yapılabilir. Kablosuz ağların hiçbir güvenliği yoktur. ? Sosyal ağlarda da takip: Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlar üzerinden de dinleme ve takip yapabiliyoruz. Bilgisayar kamerasından bile ortam izlemesi yapılabilir. ? Yasadışı dinlemenin iki türü var: Emekli binbaşı aracında ölü bulundu İstanbul Haber Servisi Maltepe Büyükbakkalköy Mahallesi Başıbüyük yolunda saat 09.00 sıralarında işe giden bir yurttaş, yol kenarındaki bir otomobilde kanlar içindeki kişiyi görünce polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede, otomobilin direksiyon mahallinde oturan ve elinde tabanca bulunan kişinin hayatını kaybettiği belirlendi. Polis ekiplerinin yaptığı araştırmada hayatını kaybeden kişinin emekli binbaşı Gökhan Aytan olduğu belirlendi. Emekli binbaşının intihar ettiği sanılırken otomobilin sürücü mahallinde oturan Aytan’ın başından giren kurşunun otomobilin arka camını kırarak dışarı çıktığı görüldü. Aytan’ın cenazesi olay yerinde yapılan incelemelerin ardından adli tıp morguna kaldırıldı. Yasa dışı dinlemeler iki farklı türde yapılır. Birincisi telefona yüklenen program aracılığıyla, diğeri de ürün üzerindeki bir açık aracılığıyla. Telefon üzerinden de ortam dinlemesi yapılması mümkün. Telefonun açık olması yeterli. MİT yetkilileri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ofisindeki dinleme cihazı ve Deniz Baykal hakkındaki kaset olayıyla ilgili sorularının da bulunduğu pek çok soruyu yazılı yanıtlayacaklarını ifade etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear