23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2013 PERŞEMBE 14 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada mektubun ilki, MİT posta servisi aracılığıyla Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi’ne ulaştı. Günlerce yazılan iktidar kaynaklarınca yalanlanmayan haberlere göre; önder ‘sayın’ cani PKK örgütüne “Silahları bırak, yurtdışına çık” talimatı veriyordu mektubunda. Acaba gerçek böyle mi? Mektupta gerçekten PKK’nin bir iki ay içinde silah bırakarak yurtdışına çıkmasını emrediyor mu? Oysa: Örgüte verdiği talimatta silah bırakın falan dediği yok! “Hükümetin attığı adımlara bakılmaksızın Türkiye sınırları içindeki PKK unsurları sınır dışına çıkacak... Süreci, Türkiye sınırları dışında izleyeceksiniz” diyor. (Hürriyet, 27 Şubat) O kadar! ??? Çözüm sürecinde devleti amaçlarına zorlayabilmek için kullanacakları silah PKK. ‘Sayın’ önder caninin de içerideki siyasal Kürt hareketinin de sonuç almalarını sağlayacak tek dayanakları, tek güvenceleri, adeta can simidi PKK!.. Silahsız bir PKK neye yarar?.. Bu gerçekçi nedenlere bakarak; RTE dayattı diye örgütü silahtan arındırarak yurtdışına çıkmasının sağlanacağına inanmak? Hamhayal! Üstelik, mektubu yayımlanmadan yıllardır uyguladığı silaha dayalı siyasal ve eylemsel stratejiyi bilenler; örgüte emrettiği sonucu daha önceden tahmin etmekte güçlük çekmediler: “Gider gibi olsa da PKK, silah elde sınırın hemen ötesinde içerideki gelişmelere göre harekete hazır bekleyecek” (Güncel, 26 Şubat). ??? Düne kadar TV’lerin, kimi gazetelerin manşetlerinde okunan büyük başlıklarda; önder caninin mektubunda ne demokratik özerklikten ne de Türk ve Kürt diye iki halktan söz ediliyordu. Bu, ne demekti? İmralı, yıllardır eylemlerinde eksik etmediği temel dayatmalarından vaz mı geçmişti? Yoksa, RTE ile hazırlayacakları yeni anayasada kimi dayatmalarının yer almasında mutabık mı kalmışlardı? Heyetlerden önceki beş ayda, MİT aracılığıyla pazarlığın önkoşullarını saptayan RTE; örneğin İmralı ile daha görüşmelerin başında; “özgür iradesiyle kendini bu ülkeye bağlı hisseden herkes Türkiye vatandaşıdır” tanımıyla ya da “eşit vatandaşlık kavramının” yeni anayasada yer almasında mutabık kaldı. Ne derece inandırcı ve kalıcı olduğu kuşkulu, federasyon tezinde direnilmesini istemiyor güya, bölünmeye karşı Bay Apo, üniter devletin savunucusu! ??? Üstelik Türk ve Türk milletini savunacak ana muhalefet lideri de olmadığına göre… ....Taha Akyol’un Hürriyet’te yazdığı gibi; “millet adının Türk milleti, bayrak adının Türk bayrağı olması, bu toprakların bin yıllık tarihinin reddedilmez ve tabii sonucu” olmasına karşın ve lakin... …..Türk’üm diyemeyen RTE ile Türk değil, Kürt olduğu bilinen bu ikilinin; Türk ve Türk milletini anayasadan çıkarmakta mutabık kalmaları kadar doğal bir olay yoktur! Milletvekili Türk değil, Arnavut’um dediği için eteklerinde bayramlık ziller çalan RTE’den Türk ve Türk milleti sözcüklerini savunmasını beklemek abesle iştigal! ??? Sen Kasımpaşalı mısın, mert, sözü özü bir kişi, üstelik şeffaf mı şeffaf biri misin? Öyleyse kanıtladı. Bin dereden su getirerek bütün konuşmalarında kıvıra kıvıra yan çizerek yeni anayasadan sileceğini ve bu sonucu sağlamak için muteber kişiliğe dönüştürdüğün ‘sayın’ caniyle uzlaştığını... ….badem bıyıklı suretini görmekten usandığımız TV’lerden birine çık.. ve: “...Ben Türk değilim. Rize’nin bir zamanlar adı Rum olan bir köyünde doğma, rivayete göre Gürcü kökenliyim” deyiver de boyunu bosunu görelim! ??? Bu (hangi?) milletin barış ve huzuru için baldıran zehri de içermiş!.. “Artistlik yapma lan!” HABERLER Meclis Başkanı Çiçek’i ‘Gençliğe Hitabe’ ile protesto eden öğrenci yurttan atıldı ‘Gençliğe Hitabe’ yurttan attırdı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Cemil Çiçek’i ‘Gençliğe Hitabe’yi okuyarak protesto eden Gazi Üniversitesi öğrencisi S.G’nin, kaldığı yurttan atıldığı ortaya çıktı. CHP milletvekili Mahmut Tanal’ın S.G’nin durumuyla ilgili olarak verdiği soru önergesini dün TBMM’de sözlü olarak yanıtlayan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, S.G’nin protesto nedeniyle yurttan atıldığını doğruladı. Geçen yıl 22 Şubat’ta Gazi Üniversitesi’ndeki TBMM Başkanı Çiçek’e fahri doktora verilmesi töreni sırasında, bir grup üniversite öğrencisi salona girmek isteTBMM Başkanı Cemil Çiçek mişti. Polisin salona almadığı öğrenciler, kapıda durumu Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabesi’ni okuyarak protesto etmişti. Protestocu gençler arasındaki, Nene Hatun Kız Öğrenci yurdunda kalan S.G. ise olaydan sonra kaldığı yurttan çıkarıldı, Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan aldığı burs da kesildi. CHP’li Tanal’ın, “TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in Gazi Üniversitesi’nde fahri doktora aldığı törende S.G’ye Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabesi’ni okuyarak protesto etmesi sonucu mu disiplin cezası verilmiştir” so Ailelerin beklentisiymiş rusunu önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda yanıtlayan Bakan Kılıç, “İzinsiz gösteri ve toplantı düzenlemek, eylem yapmak fiillerinden dolayı, bahse konu öğrenciye yurttan süresiz çıkarma cezası verildiği doğrudur. Biz, gençlerimizi, yurt dışına çıkarmak değil, bilakis yurtta tutmak yönünde bir çaba sarf ediyoruz, ama elbette ki yurdun genel asayişini, diğer gençlerimizin huzurunu bozan birtakım uygulamalar ya da aşırılıklar içinde olanlar varsa, elbette ki o gençlerimizle de yollarımızı ayırmak gibi bir vazifemiz var; bu da çocuklarını bize emanet eden ailelerin beklentisi” ifadelerini kullandı. Akademik, meslek ve dini olarak üzere üçe ayrılan liselere yerleştirme puanına göre kayıt yapılacak Lise sistemi sil baştan SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), lise türleri ve liselere geçiş için üzerinde çalıştığı “sınavsız sistemin” ayrın tıları netleşmeye başladı. Buna göre “liseler akademik, meslek ve dini lise olarak üçe ayrılacak”. Ortaokulda öğrencilerin “ders notları, davranış ve faaliyet puanları birlikte hesaplanarak”, “liselere yerleştirme puanı” oluşturulacak. Baraj puanını geçen öğrenci akademik liseye barajın altında kalan öğrenci ise meslek lisesine yönlendirilecek. İmamhatip liselerinin yer aldığı dini liseler ve özel liseler ise herhangi bir baraj puanı ile ilişkilendirilmeyecek. MEB, eski Bakan Ömer Dinçer döneminden bu yana eğitimi sınav odaklı olmaktan çıkarmak için çeşitli formüller üzerinde çalışıyor. Edinilen bilgiye göre, üzerinde çalışılan seçenekler şöyle: Liseler 3 kategoride: Tüm liseler, Anadolu liselerinin yer alacağı “akademik lise”, “meslek lisesi” ve imam hatip liseleri ile Anadolu imam hatip liselerini ‘DENETİMSİZLİK VE SUİİSTİMAL ARTACAK’ Kontenjana bağlı sınav: Bir başka formül ise “liselerin kendi sınavlarını kendisinin yapması”. Ancak bu sistem, Liselere Yerleştirme Puanı’nın esas alınacağı sistemle paralel yürütülebilecek. Barajı aşan öğrenci kendi mahallesindeki akademik liseye yönlendirildiğinde, kontenjan yeterli gelmezse sınava tabi tutulacak. EğitimSen Genel Başkanı Ünsal Yıldız, bununla ilgili olarak “Sadece adı belli liseler değil, özellikle büyük kentlerdeki tüm liseler kontenjanı yeterli olmadığından sınav sistemine başvuracak” dedi. Yıldız, üniversiteye geçiş sisteminde de liselere geçiştekine benzer bir not ortalaması sistemi üzerinde çalışıldığını aktardı. Yıldız, “isteyen lisenin kendi sınavını düzenlemesi” ile ilgili olarak “Anladık ki, gizli servis gibi çalışan Milli Eğitim Bakanlığı, ayrıntılarını kamuoyunun bilmediği çalışmada sınav sistemini kaldırmıyor. Merkezi sınavın yerine parçalanmış bir sistem getiriliyor. Bu da denetimsizliğin ve çeşitli suiistimallerin daha da artması anlamına geliyor” açıklamasını yaptı. Tamgün yasası ‘Bütün hekimleri kapsasın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tamgün yasası üzerinde çalışmalarla ilgili olarak Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile görüşen Türk Tabipleri Birliği (TTB) heyeti, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uyulmasını ve düzenlemenin kamuda çalışan tüm hekimleri kapsamasını istedi. TTB Merkez Konseyi üyeleri 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde sağlık sistemi için yapılması gerekenleri sunmak ve Tamgün Yasası üzerindeki çalışmalar hakkında bilgi almak için Müezzinoğlu ile görüştü. TTB heyeti, basında yer aldığı gibi sadece üniversite öğretim üyelerine yönelik yapılacak bir düzenlemeyi kabul etmeyeceklerini, düzenlemelerin kamuda çalışan bütün hekimleri kapsaması gerektiğini belirtip çalışmalarla ilgili bilgi istedi. Müezzinoğlu ise konuyla ilgili görüşme ve çalışmalarının devam ettiğini, önümüzdeki on gün içinde bitirmeyi hedeflediklerini, şu an için bir şey söyleyecek durumda olmadığını ifade etti. TTB tarafından hazırlanan “14 Mart’a 14 Acil Talep” başlıklı bildirge, “Emekli ve Halen Çalışan Hekimlere Yönelik Acil Ücret Artış Önerisi” ile Sağlık Bakanlığı’na iletilmek üzere hekimler tarafından TTB’ye iletilen şikâyet ve talepleri de içeren bir dosya Müezzinoğlu’na sunuldu. Müezzinoğlu yapabilecekleri konusunda 14 Mart Haftası öncesinde hekimlere “müjde” vermeyi istediğini belirtti. kapsayan “dini lise” olarak üçe ayrılacak. Fen liseleri ve özel liseler ise sistemin içinde ayrı bir kategoride yer alacak. Sınav değil ortalama: Liselere geçişte sınav sistemi yerine her öğrenci için “Liselere Yerleştirme Puanı” oluşturulacak. Yerleştirme puanı için, ortaokul öğrencilerinin 5, 6, 7 ve 8. sınıflardaki başarıları; “akademik”, “davranış”, “faaliyet” alanlarında hesaplanacak. Üzerinde durulan hesaplamalardan birine göre, öğrencilerin “karne notlarından oluşan akademik puanlarının yüzde 60’ı”, okul içindeki “faaliyetlerinden elde edecekleri puanların yüzde 10’u” ile birlikte “davranış notlarının yüzde 30’u” yerleştirme puanlarını oluşturacak. Davranış notlarının hesaplanması için ise mevcut sistemdeki “karnelerin sağ tarafında yer alan unsurlar” revize edilecek. İHL için baraj yok: Liselere Yerleştirme Puanı öğrencilerin kaderini belirleyecek. Çünkü puan üzerinde belli bir barajı geçen öğrenci “akademik liselere” yerleştirilecek. Barajın altında kalan öğrenci ise meslek liselerine yön lendirilecek. Üçüncü lise türü olan “Dini liseler için herhangi bir baraj puanı belirlenmeyecek”. Liselere yerleştirme puanı düşük olduğu için mecburi olarak meslek liselerine yönlendirilen öğrencinin, meslek lisesini tercih etmemesi durumunda dini liselere ya da özel liselere gitmek zorunda kalacak. Bakanlık bundan başka yerleştirme puanı hesaplama formüllerinin üzerinde de çalışıyor. Ancak formül ne olursa olsun “yerleştirmede adrese dayalı sistemin” uygulanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Okul yolu, çamur dolu Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine 18 kilometre uzaklıkta bulunan Tatlıca köyünün kar ve yağmur sonrası çamur deryasına dönen yolu, taşımalı eğitim gören 9 öğrenci için çile oldu. Çamur nedeniyle servis gelemediği için 5 kilometrelik yolu yürümek zorunda kalan öğrenciler, çamur içinde kalıyor. Köylerinden Suüstü Köyü İlköğretim Okulu’na zor şartlarda giden 6’ncı sınıf öğrencisi Lavin Polat, kurt ve köpeklerin de kendileri için tehlike oluşturduğunu söyledi. Polat, konuyu defalarca yetkililere iletmelerine rağmen sonuç alamadıklarını belirterek “Ne olur yetkililer bizim sesimizi duysun. Okula varıncaya kadar çamur içinde kalıyoruz. Bizim tek amacımız okulumuzdan geri kalmamak. Her gün kıyafetlerimiz yıkanmak zorunda kalıyor” dedi. Konteynır kentte kavga: 35 yaralı ŞANLIURFA (Cumhuriyet) İç savaşın sürdüğü Suriye’den kaçarak Şanlıurfa’nın Harran ilçesindeki konteynır kente gelen bir grup sığınmacı, konteynır kente gelerek içeri girmek istedi. Kentte kayıtları olmadığı saptanan gruba güvenlik görevlileri olumsuz yanıt verdi. Bunun üzerine, güvenlik görevlileri ile Suriyeli grup arasında sözlü tartışma çıktı. Sözlü tartışma kavgaya dönüşünce, konteynır kentte görevli askerler duruma müdahale etti. Konteynır kentte barınan ve yakınlarının içeriye alınmadığına tepki gösteren Suriyeli sığınmacılar da kavgaya karışınca ortalık bir anda karıştı. Polis ve askerler tarafından güçlükle kontrol altına alınan, taş ve sopaların kullanıldığı kavgada; 1’i itfaiye eri, 6’sı asker, 13’ü güvenlik görevlisi ve 15’i Suriyeli olmak üzere toplam 35 kişi yaralandı. Sistem değişikliğinin zorluğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı, ‘Konjonktüre göre hareket edilmemeli’ dedi Gül’den‘başkanlık’uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, uzun tutukluluklara ilişkin eleştirilerini sürdürdü. Yalnızca “gazeteci kimlikleriyle” tanınan isimlerin tutuklanmasının ve tutuklulukların uzun sürmesinin, “demokrasiye gölge düşürdüğünü” belirten Gül, Ergenekon ve Balyoz davalarının da “tüm olanaklar seferber edilerek” hızlı sonuçlandırılması gerektiğini söyledi. Gül, başkanlık sistemi konusunda, “konjonktüre göre hareket edilmemesi” gerektiğini ifade etti. Gül, Suriye konusunda ABD’ye isim vermeden sert bir eleştiri yöneltti. Gül, “Irak içlerine girerken, bunların düşünülmesi lazımdı” ifadelerini kullandı. CNN Türk’te gündemi değerlendiren Gül, şu mesajları verdi: Uzun tutukluluk: TBMM’nin açılışında yaptığım konuşmalarda da söylediğim gibi tutukluluğun bir cezaya dönüşmesi üzücüdür. Bunlar takip edilen davalar olduğu için tartışmalara fırsat verilmemesi gerekir. Bütün imkânlarımızı seferber ederek kısa sürede bu davaların bitirilmesini sağlamamız Görev süresi bitince: Biz vatan millet meselelerinin çocukluğumuzdan beri içinde bulunduk. Tabii ki hep milletin hizmetinde olmaya devam edeceğim. Allah sağlık sıhhat ömür versin. Zamanı gelince düşüneceğiz. Milliyetçilik tartışması: 1924 Anayasası’ndaki iyi bir tarif. Ona baktığımızda lafzında, ruhunda farklı olanları tanıyor. Onları reddeden, inkâr eden bir anlayış yok ama, maalesef uygulamaları onun lafzına ters olmuş. Bugün onun problemlerini yaşıyoruz. Terörle mücadele: Silahla mücadelenin bir faydasının olmadığını görmeleri gerekir. Onlara çeşitli telkinler ülkelerden oluyordur, çevreden oluyordur. Beklenti tabanda da bütün halkta da vardır. Bunlara tabii kulak verilmiş olabilir. gerekir. (...)Belli yaşlardan sonra belli problemler ortaya çıkmakta, bütün bunların bu süreçte dikkate alınmasının doğru olacağına inanıyorum. Kurunun yanında yaş da yanıyor misali buralarda daha titiz davranılması ve masumiyet ilkesinin daha çok öne çıkarılması, bunlara daha çok dikkat edilmesi gerektiği kanaati var hepimizde. (...)Ama hâkimleri de suçlayamayız. Nihayetinde kanunlar onları bağlıyor. Ancak her şeyi de kanunlarla düzenlemek demek, her şeyi detaylandırmak demek. O açıdan zihniyet değişikliği ve bakış açılarının daha toleranslı olması daha doğrudur. Tutuklu gazeteciler: Basın özgürlüğünün gölgelendiği bir ülkede demokrasi de gölgelenmiş olur. Bazı tutuklamalar ve uzun tutuklamalar ki, dörtbeş gazeteci vardı. Bunların tutuklanması ve tutukluluğun uzun sürmesi Türkiye’ye böyle bir gölge düşürdü açıkçası. O zamana kadar da bazı tutuklu, gazeteci diye bilinenler vardı. Bazılarının basın kartı vardı ama gazetecilik yapmıyorlardı. Terör örgütünün içinde olan insanlardı. Bunu herkes bildiği için kimse mesele yapmıyordu. Ama ne zaman ki gazetecilikleriyle sivrilmiş, bunların farklı fikirleri olabilir. Bunlar tutuklanıp tutukluluk süreleri de uzayınca gölge düşürdü. Başkanlık sistemi: Burada önemli olan demokrasinin temel prensiplerinin muhafaza edilip edilmemesidir. Siyasi tercih yaparken de şuna dikkat edilmeli; bir sistem değişikliği yapıldığında bu konjonktüre göre yapılmamalı. Bir anayasa değişikliği yapıldığında ne kadar zorlanılıyor. Sistem değişikliği köklü bir şey. O bakımdan iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Bu sistemlerin içine bakmamız gerekir. Ne kadar demokratik temel ilkeleri muhafaza ediyor. (Sizin tercihiniz hangisi sorusu üzerine) Benim doğrusu esas üstünde duracağım nokta hangisi olursa olsun bu temel prensiplerdir. Biz şimdiye kadar parlamenter sistemden şikayet ederken, onun demokrasi noksanlığından şikâyet ettik. Eğer başkanlık sistemi düşünülürse onda da buna benzer noksanlıklar olmaması lazım. O zaman başka bir şekilde eksik demokrasi ile karşılaşmış oluruz. ‘Alevilerin katılımı neden engellendi?’ İstanbul Haber Servisi Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Genel Sekreteri Aydın Deniz, Almanya Başbakan’ı Angela Merkel ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dini grupların liderleriyle yaptığı toplantıya Alevi örgütlerinin davet edilmemesini eleştirdi. Alevilerin toplantıya katılımlarının neden engellendiğini soran Deniz, şöyle devam etti: “Bu engelleme Almanya’nın birçok eyaletinde Alevilik derslerinin seçmeli olarak üstelik de Alevi kurumlarının belirlediği öğretmenlerce verilmesinden mi kaynaklanmaktadır? Alevilerin haklarının gasp edildiğinin ve bir inkârla karşı karşıya olduklarının açığa çıkmasından mı korkulmuştur. Alevi temsilcilerin Merkel ile yapacağı görüşmenin, sizin ileri demokrasinizin foyasını ortaya çıkaracağından mı korkulmuştur?”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear