25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2013 PAZARTESİ 8 ‘İmralı’ya kim gidecek’ tartışmalarıyla geçen 50 günün ardından, ikinci BDP heyeti önceki gün PKK’nin cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan ile bir araya geldi. Öcalan’ın heyet aracılığıyla kamuoyuna verdiği kısa mesajın satır aralarında, sürecin bu aşamasına nasıl baktığına ilişkin iki önemli ipucu yer alıyor: 1. ‘Takas’ istiyor: Öcalan “Devletin elinde tutsaklar var. PKK’nin de elinde tutsaklar var” diyerek, KCK davası hükümlü ve tutuklularını ‘tutsak’ olarak kabul ettiği ve PKK’nin elinde rehin tutulan asker ve sivil devlet görevlileriyle ‘eşit statüde’ gördüğü mesajını veriyor. Açıkça söylemese de, rehinelerin, KCK tutuklu ve hükümlüleri ile karşılıklı serbest bırakılacağı bir ‘takas’ sürecinden yana olduğunu ima ediyor. 2. Kandil’i test ediyor: Önceki gün verdiği mesajla örgütün Kandil’deki silahlı kanadının kendisine bağlılığını da test ediyor Öcalan. Mesajında “PKK tutsaklara iyi davranmalı, umarım en kısa sürede ailelerine kavuşurlar” cümlesi çok açık. Verdiği talimat sadece ‘tutsaklara iyi davranılması’. Serbest bırakılmaları değil. Serbest bırakılmaları konusunda talimat HABERLER yurtdışına çıkış ve silahların bırakılması gibi aşamalara geçilebilecek. Hükümet de, Öcalan da şimdi PKK’nin vereceği kararı bekliyor. Rehinelerin bir bölümünün oluşan olumlu havayı bozmamak için serbest bırakılacağı yönünde kamuoyunda genel bir beklenti var. Ancak sürecin nihai hedefi bu değil. Hükümetin toplumda yarattığı beklenti, bu sürecin sonunda şiddetin ve kanın duracağı şeklindeydi. Rehineler konusu güven artırıcı bir adım olmakla birlikte, toplum çatışma ortamının sona ereceğine ilişkin net bir mesaj da duymak istiyor. Ancak ne hükümet, ne Öcalan, ne BDP ne de PKK’den, çatışmasızlık, sınır dışına çekilme ve nihayet silahların bırakılmasının olup olmayacağı, olacaksa nasıl olacağı konusunda bugüne kadar net bir açıklama gelmiş değil. Öyle anlaşılıyor ki, PKK bu konuda kendini bağlayıcı bir açıklama yapmaz ya da fiili bir tavır sergilemezse, ‘İmralı süreci’ toplumun beklentilerini yönetme ve oyalama amaçlı bir halkla ilişkiler çabasından ileriye gidememe riskiyle karşı karşıya kalacak. GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Çekilme kararı çıkmazsa Hamle Sırası Kandil’de yerine, bir sürecin sonunu işaret eden ‘umarım’ ifadesiyle yetiniyor. İstediği adım rehinelerin tamamı ya da bir bölümünün bırakılmasıyla güven artırıcı bir adım atmak. Ancak Kandil’deki yöneticilerin kendisine tam olarak sadık olup olmadığını ölçemediği için ‘bırakın’ talimatı yerine, temenni mesajı veriyor. Kandil’deki kadronun bütünlük halinde arkasında yer alacağından emin olamadığı için de açıklamasında, ‘çatışmasızlık’ ya da ‘Türkiye dışına çekilme’ gibi bir talimat ya da tavsiyeden de kaçınıyor. Şimdi top artık PKK’nin sahasında. Öcalan’ın çağrısı muhtemelen BDP tarafından bugün ve yarın daha açık biçimde yinelenecektir. Sonra sıra örgüte gelecek. Başta Murat Karayılan olmak üzere birçok PKK yöneticisi son günlerde Öcalan’ı tek muhatap gördüklerini belirterek destek mesajları verdiler. Ancak somut adım içermeyen bu açıklamalar resmi bir tavır olarak algılanmadı. PKK’den beklenen, pozisyonunu ya bir açıklama ya da doğrudan rehineleri serbest bırakarak ortaya koyması. Bu yapıldığında, örgütün bundan sonraki süreçte gerçekten Öcalan’ı dinleyip dinlemeyeceği de netleşmiş olacak. Öcalan için ‘liderlik’, örgüt için de ‘samimiyet’ testi olarak görülen bu aşama geçilebilirse, kalıcı çatışmasızlık, İki taraf da bekliyor ‘Mücadele korkutuyor’ Velidedeoğlu İstanbul Haber Servisi Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatların ve Grup Yorum üyelerinin tutuklamasına karşı 53 konuk sanatçının katılımıyla “Grup Yorum ve Devrimci Avukatlar İçin 11 Kapılı Kozmik Sahneli Konser” düzenlendi. Bostancı Gösteri Merkezi’nde saat 15.00’te başlayan ve gün boyu süren etkinliği binlerce kişi izledi. Pelin Batu ile Serdar Orçin tarafından sunulan etkinlikte yapılan konuşmalarda sanatçılar Grup Yorum’a ve avukatlara desteklerini ifade ettiler. ÇHD adına konuşma yapan Avukat Evrim Deniz Karatana, işçinin, memurun, öğrencinin hak arama mücadelesinde, mahkeme salonlarında yanlarında olan dernek başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Taylan Tanay’ın da aralarında bulunduğu 9 avukatın tutuklandığına dikkat çekti. ÇHD’li avukatların “11 kapılı kozmik oda” şeklinde asılsız suçlamalar yöneltildiğini anlatan Karatana “AKP iktidarı halkın haklı mücadelesinden korkuyor ve korktukça saldırıyor, bu yüzden halkı aydınlatan sanatçıları, halkın avukatlarını ve halka hizmet eden öğretmenleri, doktorla ÇHD avukatları ve Grup Yorum üyelerinin tutuklanmalarını protesto için konser düzenlendi ‘Sanat susmaz’ rı, kamu emekçilerini tutukladılar” diye konuştu. Kardeş Türküler ve Grup Yorum’un yanı sıra çok sayıda sanatçı ve grubun sahne aldığı etkinliğe Tarık Akan, Ataol Behramoğlu, Barış Pirhasan, Bilgesu Erenus, Bulutsuzluk Özlemi, Eşber Yağmurdereli, Pınar Aydınlar, Tolga Sağ ve Yasemin Göksu destek verdiklerini açıkladı. Salonu tamamen dolduran izleyiciler “Devrimci sanat susturulamaz”, “Devrimci avukatlar onurumuzdur”, “Bedel ödedik bedel ödeyeceğiz”, “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları attılar. unutulmadı Türkiye’nin öncü anayasa hukukçularından ve gazetemizde 50 yıl boyunca köşe yazısı yazan Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, aramızdan ayrılışının 21. yılında Karacaahmet’teki mezarı başında anıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Kadıköy Şubesi’nin düzenlediği törende, konuşan Velidedeoğlu’nun eşi Meriç Velidedeoğlu, 1961 Anayasası’nın önemini vurguladı. 1961 Anayasası’nın ilk üç maddesine dikkat çeken Meriç Velidedeoğlu, “Velidedeoğlu’nun aramızdan ayrılışının 21. yılında, 1961 Anayasası’nın bölücülük, çağdaşlık, laiklikle ilgili maddeleri yok edilmek isteniyor” diye konuştu. Gazetemiz yazarlarından Şükran Soner de, Velidedeoğlu ile ilgili bazı anılarını aktardı. Tecrit içinde tecrit ALİCAN ULUDAĞ Tutuklular, cezaevlerindeki keyfi uygulamaların arttığına dikkat çekiyor ‘NATO’yu kıble yaptılar’ n İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) NATO Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın İzmir’e taşınması ve NATO’nun bölgedeki savaş politikalarının merkezi haline getirilmesine karşı kentte, “İzmir NATO toprağı olmayacak” mitingi gerçekleştirildi. Şehir Stadı’ndan Bornova Alanı’na dek yürüyen ÖDP’liler adına konuşan Eşbaşkan Alper Taş, dün 6. Filo’ya karşı çıkan Deniz’lerin, İbo’ların, Mahir’lerin kavgasını bugün kendilerinin yürüttüğünü söyledi. Taş, 6. Filo gemilerini kıble yaparak namaza duranların bugün “Türkiye NATO toprağıdır” dediğini belirtti. Fransız gazeteci Hatay’da öldü n PARİS (AA) Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Suriye’de yaralanan Fransız foto muhabiri Olivier Voisin’in tedavi gördüğü Hatay’daki hastanede yaşamını yitirdiğini açıkladı. 38 yaşındaki Voisin, geçen hafta Suriye’nin İdlib bölgesinde muhaliflerin operasyonunun fotoğraflarını çektiği sırada havan topu mermisinin patlaması sonucu başından ve sağ kolundan yaralanmıştı. Yayladağı’na top mermisi n HATAY (Cumhuriyet) Hatay’ın Yayladağı ilçesine bağlı Aşağı Pulluyazı köyü yakınındaki meyve bahçesine önceki gece Suriye’den atılan top mermisi düştü. Köye yaklaşık 20 metre uzaklıktaki patlamada, etrafa saçılan şarapnel parçaları ağaçlara zarar verdi. Köydeki 4 evin camları kırıldı. Olayda ölen veya yaralanan olmadı. Büyük korkuya kapılan köylüler, evlerini terk edip jandarmaya haber verdi. Gelen jandarma, top mermisinin düştüğü yerde inceleme yaptı. ANKARA Tutuklu ve hükümlü sayısının 138 bine ulaştığı cezaevlerinde yaşanan “hak gaspları” gündemden düşmüyor. Malatya E Tipi Cezaevi’de kalan “siyasi” tutuklu Rıza Şahin, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’e gönderdiği mektupta hapishanelerde “keyfi uygulamaların” artarak sürdüğüne dikkat çekti. Bu uygulamaların artık “düzenli bir hâl” aldığını vurgulayan mahkum Şahin, “Hücrede ‘gereksiz yere marş söyleyip slogan attığımız’ gerekçesiyle bugüne kadar 4 aylık ‘haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakm a veya kısıtlama’ cezası ile 10 aylık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası verildi” dedi. Şahin mektubunda, “Bunların yanında Grup Yorum’dan söylediğimiz türkü ve marşlarda soruşturma konusu olmaktadır. Ancak etrafımızdaki hücrelerden yüksek sesle dinlenen/söylenen arabesk müzik vb. sesler soruşturma konusu yapılmamaktadır. Düzenli olarak bu gerekçeyle cezalar vermeye devam ediyorlar” ifadeleriyle devam etti. Mektup üzerine CHP’li Aygün, cezaevine giderek mahkumla görüştü. Burada kalan mahkumlar, Aygün’e bu uygulamaların sürmesi halinde açlık grevine başlayacaklarını bildirdi. KOCAELİ’NDE 18 GÖZALTI Kocaeli’de Halkevleri’nin 81. kuruluş yıldönümü nedeniyle yürüyüş yapmak isteyen gruba müdahale eden polis 18 kişiyi gözaltına aldı. Pankart a çarak yürümek isteyen gruba, çevik kuvvet ekiplerinin izin vermemesi üzerine arbede yaşandı. Polis gruptakilere tazyikli su ve biber gazıyla müdahale ederek 18 kişiyi gözaltına aldı. (Fotoğraf: DHA) ‘Gücümüz halktan’ İstanbul Haber Servisi Yurt Haberleri Servisi Halkevleri’nin 81. kuruluşu yıldönümü İstanbul’da çeşitli etkinliklerle kutlandı. Halkevleri Okmeydanı Şubesi’nin de aynı zamanda 17. kuruluş yıldönümü kapsamında çeşitli tiyatro oyunları ve müzik dinletileri sergilendi. Okmeydanı Halkevi kurucularından Nihat Yördem, şubelerinin kuruluş sürecini anlattı. Yördem, “Halkevlerinde gericiliğe ve faşizme karşı mücadele ediliyor” dedi. Bir başka kurucu Ertuğrul Bilir ise, “Halktan gücünü alan bir geleneğiz. AKP faşizmine karşı zaferi kazanana kadar, işçi sınıfının iktidarını kurana kadar mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu. Sarıyer Halkevi Başkanı Hasan Polat da kentsel dönüşüm dolayısıyla barınma hakkından yoksun kalan yurttaşları anımsatarak “Bu süreçte kararlı ve yan yana durmazsak AKP bizi evlerimizden sürecek” ifadesini kullandı. Bu arada da İkitelli, Sarıyer, Gazi Mahallesi, Ümraniye, Kartal, Esenyurt, Gültepe ve Kadıköy’de de çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu iki sözcük her şeyi anlatmaya yetiyordu. Başlığın altında, emekli Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının tanıklık yapmak üzere salona geldiği, ancak mahkeme heyetinin, onları dinlemeyi reddettiği yazılıydı. Duruşmanın bu bölümü Aziz Nesin’in oyunlarından, Kafka’nın Dava romanından fırlamış gibiydi. Yasa çok açıktı. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 178. maddesi, adı daha önce mahkemeye iletilmiş olan bir tanık, sanık ya da avukatları tarafından duruşmada hazır edilirse dinlenir, diyor. Hukuki tanımla, emredici hüküm. Yasa, mahkeme heyetine takdir yetkisi vermemiş. HHH 11 Ocak’ta artık tanık dinlememe kararı alan mahkemenin, yasanın emredici hükmüne rağmen yeni istemi de reddedeceğini tahmin ediyorduk ama bunu nasıl bir gerekçeyle reddedeceğini merak ediyorduk. Heyet, beklemediğimiz şekilde avukatlara ve sanıklara bu konuda söz hakkı verdi. Başka bir konuya girilmesine izin vermeden, sadece tanık dinletilmesine ilişkin görüşümüzü söyleyecektik. Bir bakıma mahkeme heyeti bize şunu söylüyordu: “Biz bu yasaya uymaktan yana değiliz ama sizin görüşünüz ne, bir de onu dinleyelim.” Bütün sanıklar ve avukatlar, yasanın uygulanması, hazır edilen tanıkların dinlenmesi gerektiğini söylediler. Zira, o gün pek çok sanık tarafından adı mahkemeye daha önce bildirilen 20’ye yakın tanık salonda hazırdı. Mahkeme heyeti yeni tanık dinlememe gerekçesini şöyle açıkladı: “Yeterince dinledik!” Savcılıkça belirlenen, sanıkları suçlayıcı yöndeki tanıkların tümünü dinleyeceksiniz, sanıkların masum olduklarını kanıtlamak için bildirdikleri tanıkların yüzde 10’unu bile dinlemeyeceksiniz. Normal bir ülkede salt bu durum bile davanın yüksek mahkemeden dönmesi için yeterlidir. Girişte aktardığımız haber başlığının anlamını genişletmek gerekirse, mahkeme sadece tanıkları dinlememezlik etmiyor. Yasaları da dinlemiyor. Uygulanacaklar uygulanmayacaklar diye ikiye ayırmış. Daha doğru anlatımla, gerekliler gereksizler... Usulü de dinlemiyor. Kafasına koyduğu usul hiçbir yasada yoksa kendisi icat ediyor. Vicdanı da dinlemiyor. Her şeyden vazgeçtik, sağlık durumu ciddi olanlar için bile kararını özgürlükten yana vermiyor. Meclis’i de dinlemiyor. Aldığı her kararda, çıkarılan yasalar beni bağlamaz, diyor. Halkı da dinlemiyor. Her duruşmaya, “açık yargılamaya devam olundu” diye başlıyor ama duruşma salonuna girmek bile yürek istiyor. Mahkemede resim çekmek, kayıt yapmak yasak. Buna karşılık tepeden sarkıtılan mikrofonlarla avukatlardan izleyicilere herkesin konuşması kaydediliyor. “Suç unsuru” bulunursa işlem yapılıyor. HHH Kapatılmasına karar verilmiş özel yetkili mahkemelerin bu uygulamalarından sorumlu olan başlıca kurum, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’dur. HSYK, bu mahkemelere ilişkin yüzlerce başvuruyu reddetti. Bir anlamda HSYK’yi de dinlemiyor! Dün halkın, hukuk arayışına yönelik çabalarını, önüne konan barikatları aşma girişimlerini paylaşmıştık. Bugün de hukuk fakültelerinden yargının yüksek katlarına kadar hukuk bilimi ve uygulamasıyla ilgili her kesime sesleniyoruz. Türkiye’nin onlarca yıllık hukuk birikimi yok ediliyor. Darbe dönemlerinde bile görülmeyen bir keyfilik söz konusu. O dönemlere toplum, “Geçici, olağünüstü bir durum. Hukuku da böyle kullanırlar” deyip katlanmaya çalışıyordu. Bugün ise her şey demokrasi içinde gösterilip hukukuna uyduruluyor. 18 Şubat’ta mahkeme, tanıkları değil hukuku dinlememe kararı almıştır. Böyle bir durumda 11 Mart’ta yapılacak 277. duruşmadan ne beklenebilir? Hukuku beklemiyoruz ama halkı, tüm duyarlı insanları bekliyoruz. Nazan Moroğlu’na ‘Onurlu Yaşam Ödülü’ İstanbul Haber Servisi Beşiktaş Kent Konseyi tarafından İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü, Türkiye’nin ilk kadın hukuku uzmanlarından avukat Nazan Moroğlu’na “Onurlu Yaşam Ödülü” verildi. Akatlar Kültür Merkezi’nde önceki akşam düzenlenen törende Nazan Moroğlu, ödülünü Beşiktaş Belediye Başkanı ve Kent Konseyi Başkanı İsmail Ünal’ın elinden aldı. Törende İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Aydeniz Alisbah Tuskan, Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Kurucu Başkanı Prof. Necla Arat, Dilek Pamir ve Türk Kadınlar Birliği İstanbul Şube Başkanı Selma Durak, Moroğlu’nun çalışmalarını anlatan konuşmalar yaptı. Moroğlu, 2012 yılından bu yana Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Başkanlığı görevini yürütüyor. ‘Vahdettin gibi gidecekler’ Yurt Haberleri Servisi İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, İstanbul Barosu’na yönelik dava sürecinin Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmalarından kaynaklandığına belirterek “Hukuka, Cumhuriyete ve değerlerine sahip çıkmamızın, akıllarınca bedelini ödetmeye çalışıyorlar” dedi. Cumhuriyet Kadınları Derneği Bodrum Şubesi ile Muğla Barosu Bodrum İlçe Temsilciliği’nin ortaklaşa organizasyonuyla Bodrum Belediyesi Nurol Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta konuşan Kocasakal, “İstanbul barosuna yönelik bir darbe teşebbüsü var, ama başarıya ulaşamayacak. Böyle bir hukuksuz davada sanık olmaktan ancak onur duyarız” dedi. İktidarın “Atlantik ötesinden gelen senaryoyu uyguladığını” söyleyen Kocasakal, “Bunlar kendi zenginini yarattılar. İhale Kanunu’nda 23 kez değişiklik yapıp kendi zengininin ardından kendi devletlerini yarattılar. Yani parti devletini yarattılar. En küçük bir umutsuzluğum yok. Yine yenilip gidecekler. Hiçbir diktatörlük baki kalmamıştır. Cumhuriyetin kolonları sağlamdır. Vahdettin nasıl gittiyse bunlar da feribot veya uçakla gidecekler” diye konuştu. 3 kişi çadırda ölü bulundu n ANTALYA (AA) Antalya’da adaklık kurbanlık satmak amacıyla bir çadırda kaldıkları öğrenilen Şahin (26) ve Barış Ceylan (31) ile Hasan Doğan (25) çadırın içinde ölü bulundu. Çadır içerisinde piknik tüpü bulunduğunu belirleyen ekipler, gençlerin tüp gazdan sızan gazdan zehirlenmiş olabilecekleri üzerinde duruyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear