14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2013 CUMA Kurumdaki usulsüzlükleri raporlaştıran TRT’nin ilk kadın müfettişi Çöl görevinden alındı Topal Demokrasiler Anayasa Yapamazlar Yeni ve de “sivil!” bir anayasa yapmanın öncülüğünü üstlenmiş bulunan hukukçu kökenli TBMM Başkanı Cemil Çiçek, hafta başında Radikal’de yayımlanan söyleşisinde siyasetçilere uyarıda bulunuyor: Yeni anayasayı çıkaramazsak, çıkacak kriz biz bütün siyasileri boğar. Biliyorsunuz yeni anayasayı çıkarmak için dört siyasi partinin üyelerinden oluşan bir “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” var. Dört partinin milletvekillerinden oluşturulan bu komisyon 15 ayda ancak 31 madde üzerinde anlaşmış bulunuyor. Komisyon bana kanlı İkinci Dünya Savaşı’nın “Garip Savaş” (Drole de Guerre) diye adlandırılan Fransa ve İngiltere’nin (müttefikler) Nazi Almanyası’na savaş ilan ettikleri 3 Eylül 1939 ile Alman saldırısının başladığı 10 Mayıs 1940 arasında geçen zamanı anımsatıyor. Gerçekten de garip bir savaştı. Tarafların siperlerde karşılıklı oturdukları, kimsenin kimseye saldırmadığı sekiz aylık sürenin sonunda kıyamet kopacağını herkes biliyordu ama o an için her şeyin öyle gitmesi herkesin daha işine geliyordu. Tıpkı bizim, mutabakata dayalı yeni bir anayasayı yapamayacağını herkesin bildiği ama oyun bozan olarak gözükmemek için kimsenin masadan ilk çekilen olmayı, şimdilik göze alamadığı Anayasa Uzlaşma Komisyonu gibi. ??? Aslında, komisyonun bizatihi kendisi olmayacak duaya amin demekle eşanlamlıydı. Çünkü, bu dört partinin ne uzlaşmaya niyetleri vardı, ne de “anayasa” kavramı üzerinde fikir birliğine varacak bir yapıları. Olgu yalnızca bu dönemde parlamento aritmetiğini oluşturan partilere özgü değil. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiye bugüne kadar, demokratik çağdaş bir anayasa yapabilecek Meclis çoğunluğu üretmeyi başaramamıştır. İçerik olarak gerçekten çağdaş kurumlarla ve güvencelerle donatılmış 1962 Anayasası’nın da, toplumun önemli bir kesiminin mutabakatını sağlayamadığı gerçeğini de göz önünde bulundurunca yukarıdaki görüşün doğruluğu anlaşılır. Evet, sağ ayağı aksayan Türk demokrasisi çağdaş, gerçek bir anayasa yapamaz. Demokratik olarak iki ayağı üzerine sağlam basan toplumlar çağdaş anayasa yaparlar. Bu demek değildir ki, topal demokrasiler de biçimsel olarak anayasa yapamazlar. Yoo onlar da şekil şartlarını yerine getirerek kanunlar hiyerarşisi içinde en üst sırada yer alan temel yasalar çıkarabilirler. Ama bunların yalnızca şekil şartlarına uygunlukları, onların demokratik meşruiyetlerini sağlamaya bile yetmez. ??? Anayasaya gelince: O yalnız hukuka uygunluk koşullarını yerine getirmenin ötesinde, bireyin ve kurumların siyasal iktidar karşısındaki özgürlük, güvence ve yetkilerini arttırdığı takdirde bu sıfatı hak edebilir. Milli irade fikrinden yola çıkan ama artık oraya çakılıp kalmayıp çok daha ötelere varan demokrasilerde, iktidarlar güvencelerini tabanlarından ama aynı zamanda erklerinden alırlar. Ama muhalefetin, azınlıkta kalanın, “öteki”nin aynı erke ve çoğunluğa sahip olmadığı için, bu tür güvenceleri yoktur. Anayasa işte, onları iktidarın erkine karşı koruyacak metindir. Unutmayalım iktidarın erki, zaman zaman kötüye kullanıldığı takdirde cebir şiddet yerine kaim olabilecek bir etkendir. Toplum, bu gerçekleri görebilecek düzeye, özümseyebilecek bir demokratik, uzlaşma kültürüne erişememiş, sağ ayağı aksadığı için topal demokrasi düzeyinde kalmış ise çağdaş bir anayasa yapamaz. Ona gökten inme çağdaş bir anayasa verilse bile onu da uygulayamaz, yürütemez. Çünkü sanıldığının aksine anayasalar neden değil, sonuçturlar. Bu durumda biraz ayıp da olsa Cemil Çiçek’e şunu söylemek gerek: Boşuna uğraşmayın üstadım! Siz bu topal demokrasiyle anayasa falan yapamazsınız! Görevini yaptı, sürüldü FIRAT KOZOK Akademisyen susarsa üniversitede kim konuşacak! İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) akademisyenleri ve öğrenciler, araştırma görevlileri Barkın Asal ve Mehmet Cemil Ozansü hakkında yeni YÖK tasarısını eleştirdikleri için soruşturma başlatılmasını Beyazıt Meydanı’na yürüyüşle protesto etti. Ozansü “Bir hukuk fakültesi asistanı, bir kanun taslağı hakkında öğrencilerine konuşma yapamayacaksa, üniversitede kim nerede ve nasıl konuşabilecek” dedi. Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi Başkanı İsmet Akça da “Bilin ki görüşlerimizi ifade etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Meryem Kurtuluş da İÜ Rektörlüğü’ne yönelik faks eylemi düzenlediklerini açıkladı. (MELTEM YILMAZ) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ergenekon davası kapsamında tutuklu CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal hakkında “cezaevine yasak eşya soktuğu” suçlamasıyla dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle fezleke düzenlendi. Yaklaşık 3 yıldır tutuklu olan Haberal’ın, cezaevine yasak eşya sokmak suçlamasıyla hakkındaki dokunulmazlığın kaldırılması istendi. Haberal hakkındaki fezleke TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’na sevk edildi. TBMM Adalet Komisyonu üyesi CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Haberal hakkındaki dokunulmazlığın kaldırılması talebine tepki gösterdi. CHP’li Öztürk, “Cezaevinde olan bir kişi kaçak eşyayı nasıl sokabilir? Nasıl olmuş bu iş? Dışarıya çıkıp mı sokmuş? Haberal zaten yıllardır tutuklu bulunuyor” diye konuştu. Cezaevindeki vekile fezleke Haberal’ın hücre krokisi CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Haberal’ın, Dünya Organ Nakli Derneği Başkanlığı seçimlerine, iradesi dışında başkan adayı olarak önerildiğini belirterek Haberal’a başarılar diledi. Haberal’ın tutuklu olduğu koşulları gösteren bir krokiyi çizerek kendisine gönderdiğini ifade eden Hamzaçebi, “Yani hücresini kendisi çizdi, bana gönderdi; nasıl bir ortam içerisinde yaşadığını, burada gayet iyi gösteriyor, son derece küçük bir alan” diye konuştu. Hamzaçebi, krokiyi basın mensuplarına dağıttı. Toplam 3 sayfadan oluşan krokide hücredeki yatak, tuvalet ve banyonun nerede olduğu, giriş kapısının nasıl olduğuna ilişkin çizimler bulunuyor. Haberal’a ‘cezaevine yasak eşya soktun’ suçlaması ANKARA TRT’nin ilk kadın müfettişi olan, kamu görevlisi olarak çalıştığı 24 yılda tek bir disiplin cezası almayan Şeniz Erol Çöl, kurumun bazı ünitelerinde yaptığı rutin teftiş sırasında bazı usulsüzlükler saptayınca hakkında “Amire saygısızlık ve iş arkadaşına sözlü sataşma”dan soruşturma açıldı. Çöl’ün, verilen disiplin cezasının ardından unvanı alındı. Çöl, 1998 yılında TRT’ye müfettiş yardımcısı olarak girdi. 11 yıldır başmüfettiş olarak görev yapan Çöl, kamu görevlisi olarak çalıştığı 24 yılda hiç disiplin cezası almadı. TRT’nin çeşitli ünitelerinde yaptığı rutin teftiş sırasında bazı usulsüzlükleri tespit etti ve bunlarla ilgili olarak inceleme yapılarak soruşturma açılmasını istedi. Başmüfettiş ayrıca TRT’nin anayasada belirtildiği gibi kamu hizmeti yayıncısı olarak özerk ve tarafsız olması için yeni bir yasa taslağı hazırlanmasını önerdi. Teftiş Kurulu Başkanı Fethi Fırıncı ve başmüfettişlerden İsmail Kılıç ile hazırladığı rapor nedeniyle tartıştı. Fırıncı ve Kılıç, Çöl’ün kendilerine hakaret ettiğini öne sürerek şikâyetçi oldular. Şeniz Çöl hakkında “Amire saygısızlık ve iş arkadaşına sözlü sataşma” gerekçesi ile soruşturma açıldı. Soruşturma sonucunda Çöl, disiplin cezası aldı. Bununla da yetinmeyen yönetim, Çöl’ün teftiş sırasında tespit ettiği usulsüzlüklerle ilgili olarak hazırladığı tutanak ve raporla ilgili ayrı bir soruşturma daha açtı. Soruşturma usule, teamüle aykırı olarak kıdemli başmüfettişlere değil 7 ay önce müfettiş olan Zafer Ünsal ve Fatma Dolmacı’ya verildi. Ünsal ve Dolmacı’nın hazırladığı rapor sonucu, Çöl “Haksız ve belgesiz suç isnadında bulunduğu” gerekçesi ile başmüfettişlikten alınarak Ankara Radyosu’nun Araştırmacı kadrosuna atandı. Çöl’ün tespit ettiği ve Sayıştay TRT raporlarına da giren üç konu taşeron şirket personelinin TRT’nin asli işlerinde çalıştırılması, temizlik ihalesi ile alınan işçilerin yayın ve idari işlerde çalıştırılması ve dış yapımların fazlalığı ile bunlara yapılan ödemeler. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI Kişilik testiyle fişleme iddiası AYŞE SAYIN ANKARA Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın düzenlediği bir “eğitim” programı çerçevesinde, kızak görevdeki bakanlık müşavirlerine kimlik bilgileri alınarak “kişilik testi” uygulaması, “fişleme” iddialarına yol açtı. Katılımcılardan 240 ifadeyle kendilerini tanımlamaları istenen testle ilgili şikâyetlerin ulaştığı CHP’li Levent Gök, “Bu tam anlamıyla bir fişlemedir. Konuyu hem soru önergesiyle Meclis gündemine hem de komisyon gündemine taşıyacağım” dedi. Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü tarafından hazırlanan, 1216 Kasım tarihlerinde Antalya’da düzenlenen program çerçevesinde özellikle “yönetici” kademesine dönük eğitim programları anlatıldı. Daha sonra iki gruba ayrılarak “Neo PIR” adlı kişilik testi uygulanan adaylardan kimlik bilgileri de istendi. Kişilerin zaafları, beğenileri, siyasal davranışları ve hatta “obezite sorunu olup olmadığını” bile saptamaya yönelik testte, katılımcıların kendilerini tanımlamaları istenen bazı ifadeler şöyle: “Sık sık insanların bana karşı olan davranış biçimlerine öfkelenirim. Bazıları bencil ve egoist olduğumu düşünür. Öğrencilerin aşırı görüşleri dinlemesine izin vermenin yalnızca onların kafasını karıştıracağına ve onları yanlış yönlendireceğine inanırım. Oy vermek gibi yurttaşlık görevlerine fazla önem vermem. İstediğimi elde etmek için gerekirse insanları istediğim doğrultuda yönlendirmek için kandırmaya hazırım. Bazen insanları benim istediklerimi yapmaları için aldatırım.” CHP’li Gök, bazı bürokratların bu uygulamadan son derece rahatsız olduğunu ve “fişlenme” endişesi taşıdıklarına dikkat çekti. Gök, “İnsanları sordukları sorularla kategorize etme ve kendi anlayışları doğrultusunda pervasızca tasnif etme girişimidir. AKP iktidarı döneminde insanımızın Hozat’ta olduğu gibi hiçbir güvenliklerinin kalmadığı ve AKP’nin kendi ideolojisine göre insanları deşifreye tabii tuttuğu bir dönem yaşıyoruz” dedi. HSYK, hâkim ve savcılara eğitim verecek Gizli tanık ajan ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, düzenlediği basın toplantısında, Sinop’ta BDP heyetine yönelik saldırılara katılanların büyük çoğunluğunun CHP ve MHP’li olduğunu yineledi. Çelik, CHP’nin yönelttiği Sinop’ta BDP’lilere yönelik saldırılarda AKP’lilerin de bulunduğu yolundaki suçlamalara, “Bizim 8 milyon üyemiz var. AKP üyesi veya AKP’ye oy vermiş birileri de bu işin içinde olabilir. Biz onu da tasvip etmeyiz ve bir cezai müeyyide söz konusu olursa onu da uygularız ” dedi. Çelik: Bir üyemiz bile işin içindeyse cezasını veririz kullanımı dersi İLHAN TAŞCI ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili soruşturmada birilerinin soruşturma dışına çıkarılarak korunduğunu, bazı görüntülerin yok edildiğini belirterek, “Yolsuzluk yapanlar, devlet gücünü kötüye kullananlar, ortaya çıkan bulgulara rağmen bundan böyle de himaye edilecek midir?” diye sordu. Kart, bu konuda adım atmaları için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü, savcıları ve HSYK’yi göreve çağırdı. Kart’tan Kayseri soruşturması için Gül ve HSYK’ye çağrı ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), 2013 yılı içerisinde yaklaşık 5 bin yargıç ve savcıya yönelik hazırlanan eğitim programına son dönemde yoğun olarak tartışılan “gizli tanıklık” ve “ajan kullanımı” konuları da eklendi. Düzenlenen 112 ayrı eğitim programıyla 8 bin 342 yargıç ve savcıyı meslek içi eğitime alan HSYK, 2013 meslek içi eğitim planı ve programını oluşturdu. Yaklaşık 5 bin yargıç ve savcının katılımının öngörüldüğü programda, 84 ayrı konu belirlendi. Belirlenen plan içindeki “Örgütlü Suçlarda Soruşturma Usulü” başlığı dikkat çekti. Yargıç ve savcılara teknik takip usulü ve teknik takip kararlarında dikkat edilmesi gereken hususlar anlatılacak. Ayrıca yargıç ve savcılara son dönemde sıklıkla gündeme gelen “X ajan kulanımı” ve “gizli tanık uygulaması”nın ayrıntıları anlatılacak. Örgütlü suçlarla kara para trafiği arasındaki ilişki, örgütlü suçlar konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamaları ve silahlı terör örgütleri de ders olarak işlenecek. Erdal İnönü bugün anılıyor İstanbul Haber Servisi Bilim insanı, siyasetçi Prof. Dr. Erdal İnönü, İstanbul Kültür Üniversitesi’nce bugün “6. Erdal İnönü Günü”nde “Demir Ağlar” konferansı ile anılıyor. Kültür Üniversitesi’nin Ataköy Yerleşkesi Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde saat 14.00’te düzenlenecek konferansta, Atatürk’ün en yakın mesai arkadaşlarından, asker, siyasetçi, diplomat Behiç Erkin’in torunu olan yazar Emir Kıvırcık, Anadolu’nun demir ağlarla nasıl örüldüğünü, demiryollarının tarihini fotoğraf ve belgelerle anlatacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear