17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ŞUBAT 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA İNCELEME 9 Cumhuriyet ve işçiler Genç cumhuriyetin işçi politikası C umhuriyetin ilk yıllarındaki işçilerin durumuyla ilgili çok az araştırma yapılmıştır. Osmanlı Devleti’nde ve Cumhuriyetin başlangıcında sanayinin çok zayıf ve işçi sayısının da çok düşük olması, işçilerin önemli bir sosyal sınıf olarak ülkenin geleceğinde rol alamaması sonucunu doğurmuştur. Bununla birlikte yeni Cumhuriyet yöneticilerinin işçilerin temel haklarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi doğrultusundaki girişimleri dikkat çekicidir. Ben Demiyorum… Kamuoyu vicdanı kanıyor… Ergin Saygun olayı, Silivri davalarının karanlık yüzünü iyice açığa çıkardı: Saygun’u ölümle burun buruna geldiği ameliyat masasında tahliye eden mekanizma, aslında onu bu hale getiren aynı mekanizmadır… Madem tahliye edilebiliyordu, niçin olayın bu noktaya gelmesi beklendi? Bu soruyu, içerde ölen Kuddusi Okkır, Kaşif Kozinoğlu olayları belleklerimizde tazeliğini korurken, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal, Levent Ersöz gibi öteki hasta tutuklu ve mahkumlar için de sormak gerek! HHH Silivri davaları hakkında söylenecek çok şey var… Örneğin, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un terör örgütü suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanması: “Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimizin hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda ‘terör örgütü mensubu’ demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez.” Ama bunu ben demiyorum… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan diyor! HHH Örneğin, Türkiye’de adalet olmadığı: “Adaletin saraylarını yaptık, ama adaletin kendisini biraz arıyoruz, bulmaya çalışıyoruz. Adalet kutup yıldızı gibi, insan yolunu kaybetse, ona bakıp yolunu bulacak.” Ama bunu ben demiyorum… Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç diyor! HHH Örneğin, Silivri davalarının terörle mücadeleyi olanaksız kıldığı: “Şu anda içeride 400’e yakın emekli, muvazzaf subay, astsubay var. Hemen hemen hepsi tutuklu… Çok daha ağır olanı, örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan… Terörle nasıl mücadele edecek bu insanlar?.. Bu mücadeleyi veren insanlara arka taraftan örgüt elemanı dersen, nasıl oluyor da bu örgüt orada terörle mücadele ediyor? Bu yenilir yutulur bir şey değil…” Ama bunu ben demiyorum… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan diyor! HHH Örneğin, Türkiye’de fikir özgürlüğünün ciddi bir tehdit altında olduğu: “Hoşa gitmeyen, rahatsızlık veren, hatta şoke eden fikirlerin, en az zararsız ve etkisiz gibi görülen, makul ve makbul sayılan fikirler kadar hoşgörüyle karşılanması gerekir.” Ama bunu ben demiyorum… Adalet Bakanı Sadullah Ergin diyor! HHH Örneğin, Türkiye’de yargıda, ifade özgürlüğü konusunda sorun olduğu ve otoriterleşme eğilimleri: “Bir devletin demokratikleşmesinin gerçekçi işaretleri ifade özgürlüğü alanında izlenir ve otoriterleşme eğilimleri de ilk önce ifade özgürlüğünde kendini gösterir… Maalesef bu konuda bir sorunumuzun olduğu açıktır.” Ama buna ben demiyorum… Yargıtay Başkanı Ali Alkan diyor! HHH Örneğin, yargının evrensel ilkelerden sapmış olduğu: “Evrensel ilke ve kavramlarla örtüşmeyen yorum ve anlayışlar, çağdaş dünya ile bağlarımızı koparmaktadır… Anayasanın ya da yasaların verdiği imkânların arkasına saklanarak uluslararası kabul gören değerleri yok saymak veya risk yüklenmekten kaçınmak yargının sahip olduğu konumla asla bağdaşmaz.” Ama bunu ben demiyorum… Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç diyor! HHH Ve nihayet tarihsel sorumluluk: “Bu tanımlamayı (askerlere terörist tanımlaması) yapanlar kendileri bulundukları makam itibarıyla kendilerini sağlamda görseler bile tarih onları affetmez.” Bunu da ben demiyorum… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan diyor! HHH ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin ve Avrupa Konseyi ile Avrupa Birliği yetkililerinin “Benim demediğim” sözlerine yerim kalmadı! HHH Peki bütün bunlardan kim sorumlu? “Saha ortasında kafa kafaya vererek galibiyet kararlılığı sergileyen sporcuların ruh haline” sahip bir grup adalet mensubu. Tahmin edeceğiniz gibi bunu da ben demiyorum… Bu grubun atamalarından sorumlu olan HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur diyor! HHH Ve “perde”: Timsahın gözyaşları! Not: Yazıdaki “perde” sözcüğünü her üç anlamda da kullandım: 1) Perdeyi açmak, oyunu başlatmak. 2) Perdeyi kapatmak, oyunu bitirmek. 3) Perdelemek, örtmek, gizlemek. l Osmanlılarda Sanayi ve İşçiler 1930’lu yıllarda İstanbul’daki bir fabrikada işçiler. Bir ülkenin modernliğinin en önemli göstergelerinden biri, kendi madçalışıyordu. Ancak işletmelerin yüzde 1921 tarihlerinde kabul edilen 114 di ve insan kaynakları hakkında doğ96.85’indeki işçi sayısı, 1 ile 10 arave 151 sayılı kanunlarla, Zongulru bilgilere sahip olmasıdır. Osmansındaydı. Ayrıca bu işletmelerin yüzde dak ve Ereğli kömür havzasın1927 yılında gündeme getirilen İş Kanulılarda bütün imparatorluk tarihi bo43’ü tarım, hayvancılık ve ev ürünleda çalışan işçilerin haklarının nu Taslağı, kamuoyunda da çeşitli yönleriyyunca genel bir sanayi sayımı yapılri alanındaydı. Çalışanların 38.000’ini ve çalışma koşullarının gelişle tartışılmıştı. İkdam gazetesi nisan ve mamamıştır. Sadece 1913 ve 1915 yıllakadınlar, 23.000 kadarını da 14 yaş altirilmesiyle ilgili ve aynı zayıs aylarında 65 işçi mektubu yayımlamıştı. rında Ticaret ve Ziraat Nezareti taratındaki çocuklar oluşturuyordu. (1417 manda ülkenin diğer yöreBu mektuplardan birini gönderen, Seyrüsefafından İstanbul, İzmir, Manisa, Bursa, yaşlarındaki ergin olmayan işçilerin bu lerinde çalışanlara da örnek in Fabrikası tesviye ustalarından Hulusi Necati İzmit, Karamürsel, Bandırma ve Uşak toplam içindeki miktarı hakkında bilgi olabilecek önemli değişikBey, mektubunda şöyle diyordu: illerini kapsayan kısmi bir sanayi sabulunmamaktadır. Ancak bu miktarın likler getirilmiştir. “Mesai saatini, medeni milletler misali mutlaka yımı yaptırılmış ve bu sayımın sonuç23.000’den fazla olduğunu düşünebi114 sayılı kanun, işçilesekiz saat yapmakla asri Türkiye olduğumuzu bir ları 1917 yılında 1329,1331 Seneleri liriz.) Yirmiden fazla işçi çalıştıran işrin ve işverenlerin zorundefa daha ispat etmiş olalım.” Sanayi İstatistiki adıyla yayımlanmışletmelerin oranı yüzde 1.4’tür. Sayım lu katılımıyla ihtiyat ve teO yılda 1 Mayıs nedeniyle sekiz saatlik işgütı. Sayım o dönemde geniş topraklasonuçları göstermektedir ki, hem büavün (yardım) sandıklarınü talebini vurgulayan bir marş da bestelenmişti. rı bulunan Osmanlı ülkesinin sınırlı bir Marşın sözleri şöyleydi: yük ve modern sanayi işletmelerinin, nın kurulmasını, işverenbölgesini kapsamakla birlikte, söz ko hem de bu işletmelerde çalışan işçilelerin belirli durumlarda işnusu bölgeler Osmanlı sanayisinin en “Yaşasın yaşasın sekiz saat iş rin sayısı son derecede düşüktür. Ayrı çilere zorunlu sağlık yardıyoğun bölgelerini içerdiği için Osmanİş sekiz saat, uyku sekiz saat ca işçi statüsünde görünenlerin önemmı yapmasını ve üretim sılı sanayisi hakkında genel bir fikir veSonra sekiz saat, ders ve istirahat li bir bölümü de henüz köyleriyle barasında ortaya çıkan kömür 1 Mayıs, 1 Mayıs iyilik dileğimiz recek niteliktedir. ğını koparmamış işçilerden oluşuyor tozlarının açık artırma yoluyYaşatacak seni tunç bileğimiz.” Bu sayımın sonuçlarından da anlaşıldu. Köylülükle ilişkisi kalmamış gerçek la satılarak elde edilen gelirin dığı üzere, Osmanlı ekonomisi, gelişsanayi işçilerinin sayısının 23 bin kaişçiler yararına kullanılmasını miş Avrupa ekonomilerine ham madde dar olduğunu söyleyebiliriz. zorunlu kılıyordu. çevesinin bir bölümünü oluşturuyorve yiyecek maddeleri satma ve onlarÖzellikle 1908’deki İkinci Meşruti151 sayılı kanun ise, zorla işçi istih du. Bu iki kanun, Yeni Türkiye’nin tadan mamul madde alma şeklinde işyet sonrasında ücretlerini ve çalışma damını, angaryayı, 18 yaşından kü rihindeki ilk sosyal güvenlik kazanımleyen bir yapıya sahipti. Üretimin bükoşullarını iyileştirmek isteyen işçilerin çüklerin maden ocaklarında çalışma ları niteliğindedir. yük çoğunluğu hâlâ zanaatkârlık aşaçok sayıda grev girişimi olmuştu. İşsını yasaklıyor, her ocak civarında İk1923 Şubat’ında toplanan İzmir İkmasındaydı ve üreticiler sahip oldukçi grevleri İkinci Meşrutiyet tisat Vekâleti’nce örnekle tisat Kongresi’nde de, işçi temsilcileları aletlerle kendileri çalışari gösterilen işçi koğuşla rinin, sendikal örgütlenme hakkı, serak yakın çevreleri için ürerıyla işçi hamamlarının ya kiz saatlik işgünü, ücretli tatil günü tatim yapmaktaydı. Öte yanpılmasını zorunlu kılıyor lepleri ve 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı oladan tüccarların ve taşerondu. İşçinin çalışması sı rak kabul edilmesi talepleri herhangi ların yönlendirdiği, genellikle rasında ortaya çıkabile bir itirazla karşılaşmadan Kongre tuevlerinde çalışan ve ürettiklecek çeşitli zararları işve tanaklarına geçirilmişti. ri ürünü tekrar bunlara teslim ren karşılayacaktı. İşçi1924 yılında ücretli hafta tatili günü eden önemli bir üretici kesim lerin iş kazası geçirme kanunu kabul edildi. vardı. Ayrıca Osmanlıların son leri veya hastalanmaları 1924 yılı, gerek işçiler, gerekse gedönemlerinde gelişme göstehalinde işveren bu işçileri nel siyasi yaşam bakımından erken ren özellikle tekstil alanında olhem parasız tedavi ettir Cumhuriyet döneminde özgürlüklerin mak üzere bazı imalat atölyemek, hem de maden oca en yüksek düzeyde olduğu bir yıl olaleri bulunuyordu. Çok az sayığı civarında hastane, ec rak nitelendirilebilir. 1925 Şubat’ında da da buhar ve elektrik enerjisi zane ve doktor bulundur Şeyh Sait ayaklanmasının başlamasıile üretim yapan fabrika vardı. mak zorundaydı. İşveren, nı takiben 4 Mart 1925’te Takriri Sürikası’nda kadın işçiler. Osmanlılarda yüksek fırınlar 1930’lu yıllarda İzmit Kâğıt Fab kaza sonucunda ölen işçile kun Kanunu’nun TBMM’de kabul edilve metalürji fabrikaları yoktu. rin vârislerine, sulh mahke mesiyle, özellikle işçiler için daha zor Bazı aletlerin yapımında gerekli dönemindeki yoğunlukta olmamak melerince belirlenen miktardaki tazmi sayılabilecek bir dönem başlamıştır. olan hammadde için hurda demir kulla birlikte Cumhuriyetin ilk yıllarında natı ödemekle yükümlüdür. Madenler1927 tarihli İş Kanunu Taslağı, özlanılıyordu. Bu nedenle elbette makine da sürmüştür. (Örneğin 1923’te Şark de günlük çalışma süresi sekiz saattir. gürlüklerin ülke çapındaki gerilemesinyapan sanayi de yoktu. Osmanlı sanaDemiryolları Şirketi işçileri grev yapHiçbir işçi bu süreden fazla çalışma den payını almış görünüyordu. Zaten yisinde kullanılan makineler ithal ediltı. 30 Haziran 1924’te İstanbul posya zorlanamaz. Maden ocağından so 1936’ya kadar da taslak olgunlaştırılıp mişti ve birkaç fabrikada söz konusu ta dağıtıcıları, ücretlerini yetersiz bu rumlu olanlar, bir mescit ve genç işçi bir iş kanunu haline getirilemedi. 1936 olabilen makine imalatı ise montaj salarak topluca istifa ettiler. Temmuz lere gece dersleri verilmesi için de bir tarihli 3008 sayılı ilk iş kanunu, sosnayisi niteliğinden öteye gitmiyordu. 1924’te İzmir’de kuru meyve fabrikaderslik yapmaya ve öğretmen bulun yal sigorta sisteminin temel ilkelerini Sayım yapılan bölgelerdeki imalat salarında çalışan işçiler yedi gün süren durmaya mecburdurlar. (Üretim alanın ve kademeli olarak kurulmasını belirnayisinin 1915’te yüzde 70.3’ünü gıda grev yaptılar.) da öğretmen bulundurma yasal zorun lemişti. Ancak bu kanunla, ekonomik sanayisi oluşturuyordu. Ülkede üretiluluğu bize cumhuriyetin işçilerin eği kalkınmada devlet yatırımlarına ağırlen pamuğun yüzde 80’i ham olarak l Cumhuriyetin İşçi timine verdiği önemi hatırlatıyor. İşçi lık verme politikasının da bir sonucu dışarıya ihraç ediliyordu. Gıda, topdersleri, daha sonraki yıllarda beste olarak grev ve lokavt yasağının getipolitikası rak, deri, ağaç, dokuma, kırtasiye ve lenen bir işçi marşına da yansımıştır.) rildiğini görüyoruz. (Devletin çıkarlakimya sanayileri olarak yedi başlık alCumhuriyet hükümetlerinin işçilerin 114 sayılı kanun çıktığında İkinci İnö rıyla işçinin çıkarlarının birbirine aykıtında toplanmış olan Osmanlı sanayi haklarının geliştirilmesi ve çalışma ko nü Savaşı kazanılalı henüz dört hafta rı olmadığı düşüncesi o yıllarda yöneüretiminde sözü edilen yörelerde isşullarının düzeltilmesi konusundaki tu olmuştu. 151 sayılı kanunun çıktığı gün ticiler arasında çok yaygındı.) tihdam edilmiş işçi sayısı ise 1913’te tumu yıllar içinde değişiklikler göster ise Sakarya Savaşı en kritik saatlerini 1936’ya kadar olan dönemde, Cumyaklaşık 17.000 iken, 1915’te 14.000’e miştir. Nisan 1921 ile Mart 1925 ara geçiriyordu. Böylesine önemli kader huriyet yönetiminin işçi politikası, üldüşmüştü. sındaki dört yılda hükümetin işçi so anlarında işçilerle ilgili bu tür koruma kedeki güvenlik sorunlarının ağırlığırunlarına karşı tutumu son derecede önlemlerinin alınmış olması, yeni Tür na, ekonomide devletçilik politikasıl Cumhuriyetin İşçileri olumlu olmuştur. Daha Kurtuluş Sava kiye yöneticilerinin dünya görüşleriy nın sürdürülmesine ve çeşitli gruplaşının sonucu bile belli değilken, işçi le ilgilidir. Tarihte işçilerin büyük mü rın sermaye birikimlerinin ve devlet yöCumhuriyet döneminde ilk sanayi lerin durumlarını iyileştirici yasalar çıcadeleleriyle kazanılmış haklar, daha netimi üzerindeki etkilerinin artmasına sayımı 1927’de yapıldı. Ülke çapında kartılmış ve çeşitli önlemler alınmıştır. kurtuluş aşamasındaki bir devletin te bağlı olarak farklı özellikgerçekleştirilen bu sayımın sonuçlarıTBMM’de 28 Nisan 1921 ve 10 Eylül mel siyasi, toplumsal ve hukuksal çer ler göstermiştir. na göre, 65.245 işyerinde 256.855 işçi Yararlanılan KAYNAKLAR Yaşasın sekiz saatlik işgünü l Erdal Yavuz; “1920’lerde İşçi Sınıfı ve İşçi Gözüyle Çalışma Sorunları”, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, 2. baskı Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, (s. 353359). l Gündüz Ökçün; Osmanlı Sanayii 19131915 İstatistikleri, 3. baskı, Hil Yayın, İstanbul 1984. l Üç Kuşak Cumhuriyet; Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1998.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear