Catalog

SAYFA CUMHURİYET 25 KASIM 2013 PAZARTESİ 8 HABERLER n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Sokrates’in yargılandığı mahkemeyi günümüz ile kıyasladı: GÜNDEM İftiralar mahkum etti RedHack’e ‘Gezi’ sorgusu ALİCAN ULUDAĞ ANKARA – Sosyalist hacker grubu RedHack’e yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan oyuncu Barış Atay’ın arasında bulunduğu 14 kişinin Emniyet’teki sorguları tamamlandı. Şüphelilerin, bugün adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. Sorguda şüphelilere RedHack’in yapılanması ve eylemlerinin yanı sıra, “Gezi eylemlerinde halkı sokağa dökmeye çalışmak, eylemleri büyütmekteki amacınız neydi ve kimden talimat aldınız” sorusu yöneltildi. Ankara Emniyeti Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde yapılan sorguda RedHack’ten suç örgütü olarak bahsedildi. 2012 yılında yapılan operasyonda ise RedHack “terör örgütü” olarak nitelendirilmişti. 14 kişinin sorgu zaptında, RedHack’in “bilişim sistemlerine zarar verme amaçlı yazılım korsanlığı yapan bir oluşum olduğu ve tüm yasadışı örgütler gibi kendilerinin de devlet aleyhinde eylemler yapmak için bir araya geldikleri” ifade edildi. Sorgu tutanağında, RedHack için şu değerlendirme yapıldı: “Redhack isimli yapılanmanın Kızıl Dayanışma isimli oluşum üzerinden Facebook ve Twitter isimli sosyal paylaşım siteleri üzerinden profil sayfaları oluşturarak RedHack suç örgütü adına paylaşımlarda bulundukları, devlet kurumları, şirketler ve şahıslara ait internet sitelerine yapmış oldukları saldırılar sonucunda illegal yollardan elde ettikleri gizlilik içeren bilgi ve belgeleri yine RedHack suç örgütü adına açmış oldukları internet sitelerinde yayınlayarak devlet kurumlarını, özellikle de güvenlik organlarının çalışmalarını sekteye uğratmak için kurulmuş bir suç örgütü olduğu anlaşılmaktadır.” Diyarbakır’da gözaltına alınan Taşkın Yasak’ın ifadesinde, “Kendine program ve tüzük yaparak kendi içerisinde hiyerarşik bir yapılanma ve görev bölümleri kuran RedHack grubunun amacı hakkında bilginiz var mı? Grup, kimin talimatıyla, nerede ne zaman kuruldu” diye soruldu. Yasak, grubun eylemlerinden haberi olmadığını söyledi. Polisin bir başka sorusu ise şu an 750 bin takipçisi olan RedHack’in “TheRedHack” isimli Twitter hesabını kimlerin kullandığını sorması dikkat çekti. İçişleri, Dışişleri, Emniyet gibi çok sayıda siteyi kimin hack‘lediği sorulan sorular arasında yer aldı. 2012’deki operasyonda gözaltına alınan ve bir süre tutuklu kalan Taşkın Yasak’a ifadesinde yeni bir soru sorulmadı, eski operasyondaki konular soruldu. Bir internet sohbet sitesindeki “Redhack” kanalında 16 Temmuz 2011 günü yapılan toplantıda konuşan RedHack’in lideri olduğu iddia edilen “Manyak” nick’li kişinin amacının ne olduğu soruldu. Taşkın Yasak ise “Bilmiyorum” yanıtını verdi. İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından müebbet hapse çarptırılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un, büyük düşünür Sokrates’in 2400 yıl önceki yargılandığı mahkeme ile bugünü kıyaslayan bir değerlendirmesi, dün internet sitesinde yayımlandı. Başbuğ, “Bugün ülkemizde yargıda yaşanılan olaylar, ülkemizi 2400 yıl öncesine mi yoksa olması gereken 2400 yıl sonrasına mı getirmektedir” diye sordu. Başbuğ, yazısına “Atina demokrasi tarihinin en karanlık noktalarından birisi, kuşkusuz MÖ 399’da Sokrates’in ölüme mahkum edilmesidir. Kendisini suçlayanların bile onun dürüst, özverili ve yasalara saygılı bir insan olduğunu bildikleri halde bu mahkumiyet kararının verilmesi günümüze kadar konuşulan bir konu olmuştur” ifadeleriyle başladı. Hilmioğlu için inceleme istedi İstanbul Haber Servisi CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Ergenekon davasından 23 yıl hapse çarptırılan ve kanser, şeker ve böbrek rahatsızlıklarına karşın tahliye edilmeyen eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun bulunduğu hastanedeki durumunu incelemek için Silivri Cezaevi Müdürlüğü’ne başvuruda bulundu. Mahmut Tanal, halen Avcılar’daki Murat Kölük Devlet Hastanesi’nde yatan Hilmioğlu’nun durumu incelemek üzere yaptığı başvuruda, TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi olduğuna dikkat çekti. Tanal başvurusunda “Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun tedavi gördüğü ortamın insan hakları açısından yerinde tespit etmek üzere inceleme yapmak istiyorum” dedi. Nisan 2009 tarihinde tutuklanan Prof. Dr. Hilmioğlu rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Ancak Adli Tıp Raporu sonucu Silivri Cezaevi’ne konuldu. Mahkeme, cezaevinde kalmasında hayati tehlike olup olmadığına ilişkin rapor hazırlanması için 18 Şubat 2013 tarihinde Hilmioğlu’nun Adli Tıp Kurumu’na sevkini kararlaştırdı. Raporu 9 aydır hazırlanmayan Hilmioğlu, halen Avcılar’daki Murat Kölük Devlet Hastanesi’nin mahkum koğuşunda bulunuyor. Sokrates’in, kentin inandığı tanrılara inanmamak la ve gençleri yoldan çıkarmakla suçlandığını anlatan Başbuğ, Sokrates’in savunmasından şu sözleri aktardı: “Eğer mahkum edilirsem, beni mahkum ettirecek suçlamalar değil, iftiralar ve haset olacak. Yargıç adaleti lütuf gibi dağıtmak için değil, Kıskançlık ve iftira yasalara göre hüküm vermek için o mevkiye getirilir. Benim ve sizin için en iyi sonuçları verecek şekilde hakkımda hüküm vermeyi de size ve tanrıya bırakıyorum.” Başbuğ, mahkemenin suçlu olduğuna hükmetmesinden sonra Sokrates’in yaptığı ikinci konuşmasından “Kendimi şimdi savunduğum şekilde savunduktan sonra ölmeyi, yalvarıp yakararak ölümden kurtulmaya yeğ tutarım” şeklindeki bölüme dikkat çekti. Başbuğ’un, Sokrates’in mahkeme tarafından ölüme mahkum edilmesinden sonraki konuşmasından da aktardığı bazı bölümler şöyle: “İnsanları öldürerek sizi doğru yaşamamakla suçlayacak birilerinin ortaya çıkmasını engelleyeceğinizi sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Başkalarının sizi eleştirmesini engellemek yerine, mümkün olduğunca daha iyi olmaya çalışmalısınız.” Başbuğ, Sokrates’in savunmasından satırbaşlarını aktardıktan sonra şu değerlendirmeyi yaptı: “Sokrates, savunmasında her zaman yasala ra saygılı olduğunu ve herhangi bir suç işlemediğine inandığını söylemiştir. Ancak onun, hayatta kalabilmek için yalvarıp yakarmaması, pişmanlık belirtileri göstermemesi, af dilememesi üzerine yargıçlar onu suçlu bulmuşlardır. Sokrates’in yargılanmasının üzerinden neredeyse 2400 yıl geçmiştir. 2400 yıl geçmiştir de, bugün ülkemizde yargıda yaşanılan olaylar, ülkemizi 2400 yıl öncesine mi yoksa olması gereken 2400 yıl sonrasına mı getirmektedir? Yorumu size ait.” Yerel seçimler AKP’li Kim talimat verdi bürokrata emanet BARKIN ŞIK Suriyelilere linç girişimi MERSİN (AA) Mersin’de Akdeniz ilçesi Kazanlı Mahallesi’nde Suriyeli 3 genç bir marketin önünde kavga etmeye başladı. Olayı gören market sahibi Kerim Güven kavgayı ayırmak istedi. Ancak Suriyeli gençler aralarındaki kavgayı bırakarak Güven’e saldırdı. Yaralanan Güven hastaneye kaldırıldı. Bunun üzerine öfkelenen mahalle sakinleri Suriyelilere saldırarak linç etmek istedi. Polisler, Suriyelilerin yaşadığı apartmanın çevresini sararak linç girişimini engelledi. Vatandaşlar apartman çevresinden uzaklaştırıldıktan sonra 21 Suriyeli genç, çevik kuvvete ait zırhlı midibüslerle olay yerinden tahliye edildi. Suriyelilerin tahliye edilmesinin ardından vatandaşlar dağıldı. Suriye füzeleri F16’ya kitlendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’ndan, hava muharebe devriye görevini yapan F16 uçağına, Suriye tarafından tacizde bulunulduğu açıklandı. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamada “Hatay üzerinde Türk Hava Sahası’nda ‘hava muharebe devriye görevi’ icra etmekte olan bir adet F16 uçağımıza, Suriye’de konuşlu SA2 füze sistemi tarafından saat 10.07’de 20 saniye süreyle radar kilidini muhafaza etmek suretiyle tacizde bulunulmuştur” denildi. ANKARA Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerin güvenliğini Havelsan’a emanet etti. İmzalanan sözleşme kapsamında hazırlanan yazılım ile seçim sonuçlarına dışarıdan olası müdahalelerin önüne geçmek amaçlanıyor. Projeyi yürüten Havelsan’ın Genel Müdürü Sadık Yamaç, AKP döneminde yükselen bürokratlar arasında yer alıyor. “Balyoz Darbe Planı” davası kapsamında Genel Müdür Dr. Faruk Yarman’ın tutuklanmasının ardından Yamaç, bu koltuğa getirildi. 2 yıl tutuklu kaldığı için koltuğunu kaybeden Yarman hakkında Yargıtay ise beraat kararı verdi. YSK’nin, yaklaşan yerel seçimler öncesinde seçim güvenliğini artırmak için Havelsan ile imzaladığı yazılım anlaşmasının detayları ortaya çıkmaya başladı. Yazılımla siber saldırılara karşı alınacak güvenlik önlemi artırılacak, bütün sandık tutanakları da tek tek görülebilecek. Seçim günü, sandıkların kapanmasından sonra sandık kurulları tarafından imza altına alınan tutanaklar, hızlı bir şekilde ilçe seçim kurullarına iletilecek. 200 binin üzerindeki sandık tutanağı taranarak elektronik ortama aktarılacak ve seçimlerin bitmesiyle birlikte kısa sürede sisteme yüklenecek. Sisteme yüklenen tutanaklar Havelsan’ın koruması altında olacak. Havelsan’ın şubat ayında teslim etmeyi planladığı sistem, YSK içi güvenlik de sağlayacak. yapılan başvuru sayısı, cezaevlerinin doluluk oranı, tutukluluk ve yargılama süreleri... Bakanın her üç konuya ilişkin açıklamalarının görünenden daha başka boyutları var. İç hukuk yollarının tükenmesinin ardından AİHM’ye yapılan başvurularda Türkiye uzun yıllar Rusya’nın ardından ikinci sırada geliyordu. Son bir yıl içinde dördüncü sıraya geriledik. Kasım ortasında Sırbistan bizi geçti ve beşinci sıradayız. Yurttaşlarına AİHM’ye başvuru hakkı tanıyan 47 ülke arasında bu da olumsuz, ama bakan, basamak basamak gerilemeyi başarı hanesine yazıyor. Ne var ki, AİHM’ye başvuru azalmasının ana nedeni Türkiye’de hukukun iyiye gitmesi değil, bir iç mekanizmanın daha konmuş olması. 2012 sonbaharından itibaren Anayasa Mahkemesi (AYM) en son hukuk yolu olarak devreye girdi. Böylece AİHM yolu biraz daha uzamış oldu. Öyle anlaşılıyor ki bu durum, başvuru yoğunluğundan iş yükü artan AİHM’nin de işine geldi! HHH Bakanın verdiği bilgiye göre cezaevlerinde 140 bin 520 tutuklu ve hükümlü var. 359 cezaevinin toplam kapasitesi 151 bin 444. Bu hesaba göre 10 bin 924 kişilik yer kaldı. Bu rakamlar gerçeği yansıtmıyor. Pek çok alanda olduğu gibi cezaevleri inşaatında da AB standartlarına göre başlanmış, Türkiye standartlarına göre devam edilmiş. Basit bir hesaplama paylaşalım. Türkiye’de cezaevleri, kampus haline getirilerek toplulaştırılıyor. İstanbul, Ankara, İzmir’deki cezaevleri zincirine yenileri ekleniyor. Yakında Konya’da da SincanSilivri’ye benzer bir kampus olacak. 810 cezaevinin bir arada olduğu bu kampuslarda kimi tecrit koğuşları dışında standart 2 katlı koğuşlar var. Bunlar AB standartlarına göre 7’şer kişilik. 7 oda var, her odada bir kişi kalacak. Zamanla kapasite dolunca her odaya iki katlı ranzalar eklendi. Böylece 21 kişilik oldu. Geçen yıl bu da yetersiz kalmaya başladı. Kimi koğuşlarda yere yatak serildiği söyleniyordu. Bir çözüm daha üretildi. Her odaya birer yatak daha eklendi. 21’lik kapasite 28’e çıktı. Her cezaevinde ortalama 60 koğuş olduğu düşünülürse, ortalama 420 kişilik cezaevleri 1680 kişiye kadar çıkabiliyor. İşte bu kapasite arttırımı üzerinden cezaevlerinde doluluk oranı yüzde 95. Eğer AB standartları dikkate alınırsa cezaevlerinde halen kapasitenin 3 katına yakın mahpus var. HHH Yine bütçe rakamlarına göre 2001 yılında yüzde 54 olan tutukluluk oranı Eylül 2013’te yüzde 20’ye geriledi. Eğer tanımları yeniden yorumlarsanız tüm istatistiklerin anlamını değiştirebilirsiniz. Tutuklulukla hükümlülük arasına “hüküm özlü” diye yeni bir tanım getirildi. Yerel mahkemede hakkında ceza kararı verilmiş bir kişinin bu cezası yüksek mahkemede de onanıncaya dek “tutuklu” sayılması gerekiyor. Bunun yerine uygulama olarak tutuklu ama istatistiksel olarak “hüküm özlü” kabul ediliyor. Böylece tutuklu sayısı da azaltılmış oluyor. Bu bağlamda davaların hızlandırılması sadece istatistikleri etkiliyor, hukuksuzluğu ortadan kaldırmıyor. Delilleri tartışma gereği duymazsanız, tanıklar dinlenmese de olur derseniz, usul yasalarını hiçe sayarsanız, bütün bunların ardından şipşak hızlı karar verirseniz, bunun adı adil yargılama olmaz ki. Uzun tutukluluk ve uzun yargılama çok ciddi bir sorun. Ancak bunun çözümü hızlı yargılama da değil. Yargılamaların yeni inşa edilmiş, devasa adliye saraylarında yapılması da hukukun yükselmesi anlamına gelmiyor. Bir söz vardır: “Ne insanlar gördüm üzerinde elbise yoktu. Ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu.” Asıl olan adalet sarayları değil, o saraylarda dağıtılan hukuk. Ölüyü diriyi bıraktınız gözünüz dershanede İstanbul Haber Servisi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, dün CHP Ümraniye, Üsküdar, Sancaktepe ilçe örgütlerini ziyaretinde partililer tarafından coşkuyla karşılandı. Eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın ünlü sözleriyle AKP’yi eleştiren Sarıgül “Sizi gidi siziler...ölüyü bıraktınız, diriyi bıraktınız gözü dershanelere diktiniz” diye konuştu. CHP Üsküdar İlçe örgütünü ziyaretinde seçim otobüsü üzerinden yurttaşlara seslenen Sarıgül, tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlayarak “Allah kimseyi işsiz bırakmasın. Şu anda 300 bin öğretmen arkadaşımız atanamadı. 300 bin öğretmenimiz aç” dedi. Hükümetin eğitim politikasını protesto etmek için Ankara ’da öğretmenlerin protestosunu polisin sert müdahalesini eleştiren Sarıgül “14 yıldan beri ülkeyi yöneten iktidarlar, lütfen atanamayan öğretmenlere polisimizi göndermeyin, gaz göndermeyin, onlara TOMA’ları göndermeyin” diye konuştu. Dershanelerin kapatılması tartışmasına da değinen Sarıgül, eski başbakanlardan Necmettin Erbakan’ın ünlü “sizi gidiler sizi” sözlerine kullanarak “300 bin öğretmen arkadaşımıza iş veremezken ölüyü bıraktınız, diriyi bıraktınız gözü dershanelere diktiniz, ‘sizi gidi siziler’. Baktığınız zaman dershanelerin durumu son derece vahim. 3 bin 600 tane dershane var, 100 bin öğretmen arkadaşımız oradan ekmek yiyor, 25 bin de çalışanımız var. Siz diyorsunuz ki ‘ben bir milyon vatandaşı kıyıda köşede bırakacağım’. Bu meydan ‘buna izin vermeyiz’ diyor.” dedi. AKP’nin 20 yıldan beri İstanbul’u yönettiğine dikkat çeken Sarıgül, “Hukuk devleti hukuk, devleti dediler ama bir türlü hukuk gelmedi. Niye gelmedi diye araştırdım ve sonunda öğrendim, İstanbul trafiğine takılmış” şeklinde konuştu. n İstanbul Haber Servisi Gazetemiz yazarı, Mimarlar Odası genel başkanlarından Oktay Ekinci’nin aramızdan ayrılışının kırkıncı günü nedeniyle mevlit okutuldu. Kanlıca Camisi’nde ikinci namazının ardından okutulan mevlide ailesi, dostları ve yurttaşlar katıldı. Oktay Ekinci’yi 61 yaşında 15 Ekim’de kaybetmiştik. n Dış Haberler Servisi DHKPC Belçika sözcüsü Bahar Kimyongür, iki konferansa katılmak üzere geldiği Milano yakınındaki Orio Havaalanı’nda tutuklandı. Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan Kimyongür’ün tutuklanarak Bergamo Cezaevi’ne konulduğu bildirildi. Kimyongür, Özdemir Sabancı suikastı faillerinden Fehriye Erdal dahil örgütün 10 üyesiyle Belçika’da 4 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Oktay Ekinci için mevlit okutuldu DHKPC Belçika üyesi tutuklandı ‘Özel yetkili’ kontrol YSK içerisinde ve ilçe seçim kurullarında seçim verilerini giren personelin her işlemi ayrı bir platformda depolanacak. Kullanıcıların göremeyecekleri bu depolama ile hangi veriyi kimin girdiği tespit edilecek. Yazılımla ilgili bilgi veren kaynaklar, elektronik sandık projesinin de Havelsan tarafından hazır hale getirildiğini ancak seçmenin şu aşamada buna uyum sağlamakta zorluk yaşayabileceği düşüncesiyle bu uygulamanın önümüzdeki yerel seçimlerde hayata geçirilmeyeceğini belirtti. Sarıgül önceki akşam da CHP Silivri İlçe Örgütü tarafından Garden Restaurant’ta düzenlenen “Birlik ve Beraberlik” yemeğine katıldı. Sarıgül, partililere “AKP’ye oy veren 4 yurttaşımızı lütfen ikna edin” diye seslendi. Salon çıkışında CHP Silivri İlçe Başkan Mümin Tuğlu’ya hitaben konuşan Sarıgül, “Senden 1974’teki Ecevit heyecanını istiyorum. 1989’daki SHP heyecanını istiyorum. Heyecan olmazsa hiçbir şey olmaz. Sarıgül kazanamayacağı yarışa girmez” ifadelerini kullandı. yarışa girmem ‘Kazanamayacağım n İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin en büyük cemevi projesi olduğu belirtilen İstanbul Cemevi ve Kültür Merkezi’nin temeli Halkalı’da törenle atıldı. Cem Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Cemal Canpolat, Alevilerin taleplerine kulak verilmesini istedi. 12 katlı cemevi ve kültür merkezinde ibadethanenin yanı sıra öğrenci yurdu, kütüphane, kreş, dershane, toplantı salonları gibi merkezler yer alacak. n İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasından müebbet hapis cezasına çarptırılan emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın oğlu Hüseyin Hakan Iğsız hakkında duruşmada ses ve görüntü kaydı yaptığı gerekçesiyle dava açıldı. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Hakan Iğsız’ın 6 ay kadar hapsi istendi. İddianame, Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. En büyük cemevinin temeli atıldı Orgeneral Iğsız’ın oğluna dava