25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 KASIM 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Santral Alanında Taşocağı Kontrol Dr. Adnan Yüce, Ankara Tabip Odası’nın “Hekim Postası”na, “Pediatri (çocuk hastalıkları) Polikliniği’nden” başlığıyla tanıklıklarını yazmış. İşte bir tanesi: “Sizin ilaçları aldık, ama bir hocaya da götürdük. İyi... Ne dedi? Okudu, üfledi. Ne güzel! Sizin ilaçları inceledi. Eee... Üç ay sonra kontrole çağırdı.” İstibdat Usta Teyyüp’ün “Yedirmem” dediği MİT Müsteşarı’nın gazetecileri nasıl dinlettiğini acar gazeteci arkadaşımız İlhan Taşcı haberleştirdi. Başbakan “dinleyin” emri veriyor, bağımsızlığını yitirmiş yargıdaki kimi yargıçlar bu emri karara dönüştürüyor, MİT de dinliyor. Parmaklarla oynanan çocuk oyunundaki gibi: Biri tutuyor, öbürü pişiriyor, diğeri de yiyor. Tam olarak ayrımında mıyız bilemem, ama bir anlamda II. Abdülhamit istibdadı yaşadığımız kesin. Tıpkı o dönemdeki gibi ordu ve donanma çürütülüyor. Tıpkı o dönemdeki gibi her yer jurnal, her yer kulak. Paranoya deseniz, tepe noktasında... Tek bir şey eksik: Bugünkü halife sultan Yıldız’da oturmuyor. İniş Emekli vaiz ile usta Teyyüp arasındaki savaş giderek alevleniyor. “Kürdistan” çıkışının da AKP’de sıkıntı yarattığına ilişkin ciddi işaretler var. İktidar yandaşı medya, kavgayı “cemaat içindeki birkaç fitneci”ye bağlasa da AKP’de durum şinanay. Ufukta, fena halde burun üstü bir çakılış görünüyor. CHP’li Aytuğ Atıcı, nükleer santral yapılması tasarlanan Akkuyu bölgesine zar zor girmiş. Binlerce ağacın kesildiği alanda büyük iş makineleri, kamyonlar görmüş. Orada çalışan Rus mühendislere sormuş: Bu inşaat ne zaman başladı? 30 Mart 2013’te. ÇED raporu var mı? Hâlâ yok. Peki, nasıl oldu da başladı inşaatlar? Efendim, oturduk düşündük, Rus nükleer santral firması olarak burada taşocağı işletmeye karar verdik. Baktık ki yasal bir engel yok, ÇED raporu gecikiyor, nükleer santral gecikiyor, biz taşocağı kılıfıyla çalışmalara başlayalım, dedik. Ağaçlara niye kıydınız? Efendim, yangın yolları yapmak için. Parasını biz verdik, orman bölge müdürlüğü kesti. Madem taşocağı işletiyorsunuz, yangın yollarına ne gerek var? İadei İtibar Zamanı durdursak ve geri sarıp istediğimiz döneme gidebilsek… Ne yapmak isterdiniz? Bazılarımız tarihte olmasını istemediğimiz şeyleri düzeltmek isteyebilir sanırım. O dönemlerde bildiğimiz yanlışların sizce kaçını düzeltebiliriz? Mesela demokrasiyi o döneme taşımak isteseniz. Toplumun karşısına çıkıp “Ey ahali, bu yaptığınız çok yanlış. Aslında siz sultanlıkla yönetilmemelisiniz. Dünyanın en iyi şeyi demokrasidir” deseniz mesela? Sanırım o dönemin ilk demokrasi meczubu olursunuz. Veya bütün savaşların nasıl gelişeceğini bildiğimizden, çıkıp desek ki “Aman padişahım bu Alman savaş gemilerini Karadeniz’e salmayın. Bunlar yüzünden Birinci Dünya Savaşı’na gireceğiz. Osmanlı bu savaşı kaybedecek ve son bulacak.” Osmanlı sultanı size bunu ilk defa duymuş gibi mi bakacaktır? Yoksa size dönüp “Evladım ben de bunu biliyorum. Biz de İngiltere’nin yanında yer almak istiyoruz fakat onlar istemiyor” diyecektir. “Biz Almanların gemilerini almasak da gözümüzün üzerinde kaşın var diyerek bize savaş açacaklar. Amaç zaten topraklarımızı paylaşmak” demeyecek midir? Mucizelere sahip Musa ve İsa peygamberler halklarına kendilerini defalarca ispatlamış olmalarına rağmen zaman zaman inananları bile şüpheye düşmemiş midir? Siz gittiğiniz tarihi yolculukta Kızıldeniz’i ikiye ayırabilecek misiniz veya ölüyü diriltebilecek misiniz? Bazen bilmek yetmiyor, insanların size inanması da gerekiyor. Bunlar sizde yokken geçmişe yolculuk yaparsanız yalnızca gezip dolaşın. Ne kolay değil mi, bildiğiniz sonuçlarla at yarışı oynamak. Bildiğiniz tarih üzerinden konuşmak. Aynı başarıyı gelecekle ilgili yapın da şapka çıkarayım. 1970’lerde Mao’nun danışmanı TzuEn Lai’ye sorarlar: “Fransız Devrimi hakkında ne düşünüyorsunuz?” Yanıt çarpıcıdır: “Henüz konuşmak için çok erken.” Buyurun zaman makinesine binin bakalım. Gelelim şu iadei itibar mevzusuna! Bazen olayların, bazen de insanların tarihsel süreçler içerisinde haklılıkları tespit edilir. Süreç onlara yapılan haksızlıklardan dolayı değil, doğru olduklarından itibar iadesi yapar. Eğer tarih her haksızlığa uğrayana iadei itibar verseydi ve böyle bir kavram üzerinden gitmiş olsaydı, tarihin önünde herkes masum olurdu. Son dönemde yaşananlara baktığımda, kişilere itibar iadesi mi yapılıyor yoksa topluca günah mı çıkarıyoruz pek anlamış değilim. Sanırım bu yaptığımız biraz günah çıkarmaya benziyor. Haksızlık ettiğimize inandıklarımızdan bu zamanın ruhuyla değerlendirme yaparak özür diliyoruz. Ama belki de doğrusu bu. Sadece özür dilemek. Tarihi süreçlerde yaşananlarla ilgili yapabileceğiniz yalnızca bu. İadei itibar için ise aynı yerde duruyorum. O imtihandan geçenler zaten farkındadır zorluğun, haksızlığın, günün birinde haklı çıkacaklarının. Galileo Galilei gibi “Ama yine de dünya dönüyor” diyebilmenin gücünü bilirler. Yanlış kişilerden de gün gelir özür dileyebilirsiniz. Ama yanlış kişiye itibar iadesi yapamazsınız. Siz vermek isteseniz de onun üzerine yakışmaz. Siz verirsiniz o üzerinde taşıyamaz. Gerçek itibarı hak edenlerin bizlerin iadesine ihtiyacı olmaz. İtibar zaten ondadır. Üzerinden siz çıkarmak isteseniz de gücünüz yetmez. Efendim, o bizi ilgilendirmez. Aytuğ Atıcı, TBMM kürsüsünden seslendi, dedi ki: “Bu hile ve yalanların arkasında hangi pazarlıkların olduğunu mutlaka açıklamalısınız. Açıklayamayacağınızı biliyorum, ama yeri, zamanı geldiğinde bu pazarlıkların ne olduğunu tek tek açıklayacağım.” Kesmez Eşinin, çocuklarının, kendisinin, yakınlarının ortağı olduğu kooperatiflere yüksek rant yaratacak imar izinleri verdiğini belgelediğimiz eski Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcısı Şenol Balaban, CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’in de istemiyle CHP’ye yeniden üye edilmiş. Sertaç Eş yazdı: Balaban, yeniden üye olur olmaz, Çankaya’dan belediye başkanlığı için başvurmuş. CHP’ye hayırlı, uğurlu olsun. Artık belediye başkan yardımcılığı kesmez, Şenol Balaban’ı mutlaka belediye başkanı yapsınlar. Yapsınlar ki, CHP’nin içindeki iş bilenlerin dümeni sürsün. Yönetmelik Ayrıcalığı Yeni yayımlanan yönetmeliğin adı şöyle: “Milletvekillerine, Yasama Organı Eski Üyelerine, Dışarıdan Atandıkları Bakanlık Görevi Sona Erenlere Tedavi Yardımı Yapılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik.” Adı uzun ama işlevi kısa: Bundan böyle, milletvekillerinin sağlık katılım ve katkı payları ile otelcilik hizmetlerinden doğan farklarını TBMM ödeyecek. İşçiler, memurlar, emekliler; darısı başınıza... Gazetecilikten Liderliğe Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner, Gezi eylemleri sırasında rektörlük önünde kitap okuyan öğretim üyeleri hakkında soruşturma açtırdı. Sedat Laçiner, eski bir gazetecidir. AKP iktidarının ilk yıllarında, Milliyet’in Başbakanlık muhabirliğini yaptı. Başbakan ile tanışıklığı oradan gelir. Ülker Grubu’nun desteği ile kurulan ASAM’da Ortadoğu Masası Başkanlığı yaptı. Halen, eski AKP milletvekili Tevhit Karakaya’nın sahibi olduğu Star gazetesinin yazarlarından. Laçiner, Gezi eylemleri sırasındaki yazılarında; TOMA’lar ve polis olmasa Başbakan’ın ofisinin dağıtılacağını, eylemcilerin terör örgütü uzantısı olduklarını, darbe hazırlığı anlamına gelen direnişin dış destekli kaos planı olduğunu iddia etti, Başbakan’a “Ben haklıyım” ruh halini devam ettirmesini salık verdi. Sedat Laçiner, ayrıca, Davos Ekonomik Forumu tarafından verilen “2006 Genç Küresel Lider” sanının sahibi. Aynı Davos Ekonomik Forumu, 2002’de de Recep Tayyip Erdoğan’ı “yükselen lider adayı” olarak belirlemişti. Özetle: Sedat Laçiner, geleceğin liderlerindendir! seçimlerde CHP yönetimi, istediği kadar yerel pazarlık için liği işbir l’da nbu İsta ile BDP ve HDP . etsin a iddi yapmadığını kalmaz: Şu gökkubbe altında hiçbir şey gizli . da.. yor sürü Pazarlık yapıldı, İstanbul Pazarlığı GÖRÜŞ Av. HÜSEYİN ÖZBEK KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Ters Orantılı Etnik Denklem Adını sıkça değiştirse de etnopolitik çizgisini asla değiştirmeyen ayrılıkçı hareketin legal partisi şimdilik BDP adını kullanıyor. BDP’nin politik söylemi bölgelere ve etnik kimliklere göre ilginç özellikler göstermektedir. Kürt kökenli yurttaşlarımızda etnik tansiyonu yükseltecek bir iletişim dilini kullanırken Türklerde sol söylemi tercih etmektedir. HDP oluşumunun ardında etnopolitik karakterli ayrılıkçılığın siyasi makyajla ülke geneline hazmettirilmesi hesabı yatmaktadır. Halkların Demokratik Kongresi olarak başlanan sürecin Halkların Demokratik Partisi’ne dönüşümün ardından Ankara’da 27 Ekim 2013 günü yapılan kongre, yukarıda anlatılan stratejinin hayata geçirilmesidir. Şekli hukuk açısından bağımsız bir siyasi oluşum gibi görülse de HDP, vasisi olan ayrılıkçı hareketçe çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermek zorundadır. Politik misyonu ayrılıkçı hareketin Türkiye geneline yayılmasında köprü hizmeti vermektir. HDP’ye verilen görev Türk solunu mümkün olabildiğince etnopolitik ve etnofeodal alaşımlı ayrılıkçılığın radyasyonuna maruz bırakarak sol olmaktan çıkarmaktır. Emeğin ideolojisi, işçi sınıfının politik pusulası olan sola yapılacak en büyük kötülük, etnikçiliğin radyoaktif serpintisi altında yok etmektir. Ankara’da yapılan HDP 1. kongresinin açılışında katılımcıların 15 ayrı dilden selamlanması çizilen stratejinin ipuçlarını vermektedir. Kongre açılışındaki selam, işçi sınıfına yönelik değildir. Ezilenlerin emek safına çağrısı anlamına da gelmemektedir. Siyasal Kürtçülüğün safına başkaca etnikçi müttefikler katmaya yönelik bir davettir. Kuşkusuz ki etnofeodal siyasi hareketin marabasına dönüştürülmüş vatansız solun emek dünyasına bilinç karartmasından başka verebileceği hiçbir şey yoktur. Sol vatansızlaştıkça halktan uzaklaşmakta, halktan uzaklaştıkça vatansızlaşmaktadır. Etnopolitik lokomotifin son vagonu olmayı kabullenen haymatlos soldan emek yanlısı, sömürü karşıtı bir kelam çıkmaması kapısına bağlandığı, vesayeti altına girdiği güçlerden kaynaklanmaktadır. Bizim vatansız solun durumu feodal dönemde mülk sahibi senyörlerin buyruğundaki serflere benzemektedir. Serf, senyörden izinsiz evlenemez, emeğini özgürce satmak için kente gidemez, ömür boyu efendiye ve toprağa bağlı bir yaşam sürerdi. Halkıyla bütün bağlarını koparmış, ulusunun değerlerine yabancılaşmış haymatlos sol da etnofeodal senyörlerin tutsağı durumundadır. Bu nedenle yoksul Kürt köylüsünün safında feodal yapıya karşı mücadele yerine siyasal Kürtçülüğün öncülüğüne soyunmuş toprak ağalarının yanında iş tutmaktadır. Kısacası içeride antikapitalist, dışarıda antiemperyalist duruş sergileyemeyen vatansız solun misyonu etnik virüsü sol makyajla ülke geneline bulaştırmaktır. Türkiye’yi etnik ayrışmaya ve çatışmaya sürükleme stratejisi doğrultusunda Güneydoğu etnopolitik eksende bütünleştirilirken vatansız solun da katkısıyla ülkenin geri kalanı alabildiğince ayrıştırılmaktadır. Önümüzdeki yerel seçimler ve gelecekteki genel seçimler için sahaya sürülen vatansız sola verilen görevin, atacağı sis bombalarıyla halkın gözünü küllemek, bilincini karartmak olduğu anlaşılmaktadır. HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Havuçla 1 yapılan, lo 2 kuma ben zer bir tat 3 lı. 2/ İki ta 4 rafı ağaçlık 5 lı geniş kent 6 yolu... İçi ne sulu şey 7 ler koyma 8 ya yarayan 9 kap. 3/ Yer tutup otu 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ran, yerleşen. 4/ 1 T A B L A T U R A Türkiye’nin pla 2 İ D E A OMU Z ka imi... Bağıra 3 F A Y F R İ S A rak bir şeyi duyu 4 Ü N V A L A ran kimse. 5/ YaA K A K bankazı... Anlamlı 5 S A D E A R A K MU iz. 6/ Eskimiş gi 6 T İ P yecek... Güney 7 D E Ğ İ N T OGO Amerika’da bü 8 A L A Z yük sığır sürüle 9 K A R M A N Y O L rini güden çobanlara verilen ad. 7/ “Beni kuyularda merdivensiz bıraktın” (Ü.Y. Oğuzcan) ... Sakat kimse. 8/ Bir derebeyin himayesine girip kendini onun hizmetine adayan kimse... Fas’ın plaka imi. 9/ Zar yerine yedi tane küçük deniz hayvanı kavkısı atılarak oynanan bir oyun... Deriden sızan sıvı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gaziantep yöresine özgü, ciğer, böbrek ve yürekle yapılan bir tür kebap. 2/ Konut... Genellikle eski bir sanat yapıtının çizilerek ya da boyanarak yapılmış kopyası. 3/ Bir kimseyi kötüleme, yerme... Bitek olmayan toprak. 4/ Hayvanlara işaret koymak amacıyla kulaklarını kesmek ya da boynuzunu kertmek... Bir nota. 5/ Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın... Tayfun Pirselimoğlu’nun, 2011 İstanbul Film Festivali’nde “Altın Lale” ödülünü kazanan filmi. 6/ Bursa’nın bir ilçesi. 7/ İtalya’da bir yanardağ... İlkel bir silah. 8/ Yörük kadınlarının bellerine taktıkları süslü kuşak. 9/ Kuzey Kutbu’na yakın bölgelerde yaşayan bir halk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear