23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 EKİM 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 SAMİ TUNCA Metris Cezaevi Verimli bir coğrafyada bulunan kent, yanlış politikalar ve ranta kurban Iğdır’ın talihsiz yazgısı u 3 ülke ile sınır kapısı olan dünyada ender kentlerden biri Iğdır. Üstelik son derece verimli topraklara sahip. Hemen yanı başındaki Ağrı Dağı ise önemli bir turizm potansiyeline sahip. Ama kentte bugün ne tarım ne hayvancılık var, ne de sanayi. Neden mi? ÖZLEM YÜZAK ‘Toplum artık susmayacak’ Merhaba basın emekçisi dostlar. 18 Eylül günü cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecilere yeni katıldım. Yani 65. gazeteci olarak geçtim kayıtlara. Gecenin 3.30’unda bulunduğum ev yaklaşık 20 polis tarafından basılarak hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındım. Savcılığa çıkartılıncaya kadar neden gözaltında olduğumu öğrenemedim. Savcılıkta tamamıyla polisin hazırladığı ve tutuklanmamı öngören bir dosya çıktı karşıma. 1 Mayıs 2013, Gezi eylemleri, yasal basın açıklamaları ve tabii ki Mücadele Birliği Yazıişleri Müdürlüğü’nün de içinde yer aldığı 19 soruyla karşı karşıyaydım. Soruların hepsinde “Neden katıldın”, “Neden konuştun, neden yaptın” gibi sözler yöneltildi. Ben de hepsine, ben gazeteci kimliğimle bir basın emekçi olarak ordaydım, katıldım, konuştum ve yaptım cevaplarını verdim. 1 Mayıs bizim yaşadığımız topraklarda akla işçilerin, emekçilerin birlik, mücadele günü olarak gelmez. Biber gazı, tazyikli su, gözaltı, çatışma vs. olarak akıllara gelir. Çünkü devlet 1 Mayıslardan her zaman korkmuş ve “Ayaklar baş mı olacak” deyimiyle adeta işçi ve emekçilerimize savaş açmıştır. Gezi eylemlerinin de buna benzer yanları var. Toplumda yıllarca biriken öfke bir ayaklanmayla dışa vurulmuş, 6 insanımızı devlet katletmiş, onlarca insanın gözü biber gazından vb. kör olmuş, binlerce insan yaralanmış ve gözaltına alınmış. Bugün bile hâlâ olaylar devam etmekte. “Ayaklar baş olmak için” çatışmalar yaşanmaktadır. Gezi eylemleri bizlere bir şeyi göstermektedir. “Yönetenler artık yönetememekte, yönetilmek istenenler de eskisi gibi yöneltilmek istemiyorlar.” Bu ülkede artık basın açıklaması yapmak da suç anayasada böyle bir madde olmasına rağmen: “Daha önceden izin almadan halka açık her yerde şiddet kullanılmadan açıklama yapılabilir.” Kendi yasasını çiğneyen polisler, savcılar, hâkimler... Zorbaca bir baskı, tehdit ve insanlara oturun oturduğunuz yerde yoksa sonunuz ya ölüm ya cezaevi... Gelelim yazı işleri müdürlüğünü yaptığım 15 günde bir yayımlanan Mücadele Birliği dergisine. Yasal izinleri alınmış çıktığında her sayıdan nüshaların savcılığa iletildiği bir dergi. Örgütsel bağları var denilerek okuyucularımızı bile tutukladılar. Gelgelelim bana, bir gazetecinin, basın emekçisinin görevi haberinde objektif olması ve görevini en iyi şeklinde yapmak olarak akla gelir. Ben 1 Mayıs’ta, Gezi ayaklanmasında, basın açıklamalarında görevimi yaptım. Evet 1 Mayıs’a katıldım; gaz atanların, su sıkanların, küfür yağdıranların yanında değildim. Bayılanların, yaralananların ve tek suçları 1 Mayıs’ı kutlamak olanların yanında görevimi yaptım. Ben bir basın emekçisiyim. Devlet suskun medya suskun gazete, gazeteci, suskun yazar, aydın, sanatçı yaratmak derdinde. Peki gerçekten biz toplum olarak susacakmıyız? Hayır biz suskun olmamayı Deniz’lerden, Mahir’lerden öğrendik, biz susmamayı Cumartesi Anneleri’nden öğrendik. Artık susmayacak, hakkımız olanı almak için yürüyeceğiz. Bugün Metris Cezaevi’nde tekli hücredeki 6. günüm. Kısa bir zaman sonra “F tipi” cezaevine gönderileceğim. Hayatımın uzun bir zamanı orda geçecek. Gazetecilik mesleğime F tipi hücrelerden devam etmek umuduyla. Hepinize yaşamınızda başarılar diliyorum. Hoşça kalın. Bir sınır kenti Iğdır. Üstelik bir değil üç ülke ile sınırı olan dünyada ender kentlerden biri. Ermenistan, İran ve Azerbaycan Özerk bölgesi Nahcivan. Türkiye’nin en doğusunda. Başka bir deyişle Türkiye topraklarında güneş önce Iğdır’da doğuyor. Ağrı Dağı ise her daim karla kaplı zirvesinde çoğu zaman bulut kümesinden oluşan şapkası ile Iğdırlıları ve ziyaretçilerini selamlıyor. Ağrı ya da Ararat ya da Massis... Nice efsaneye konu olan bu dağ ne kadar görkemli, ne kadar güzelse çevresindeki yapılaşma o denli çirkin. İnsan elinin değdiği her yeri bu kadar çirkinleştirmek zorunda mı diye sormadan edemiyorum. Çarpık yapılaşma kentin her yerinde kendini alabildiğine gösteriyor. Iğdır’a geliş nedenimiz Garanti Anadolu Sohbetleri. 11 yıldan beri yapılıyor bu sohbetler. Kentin ve bölgenin sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırılıyor. Iğdır bu sohbetlerin 88.’si. Hem toplantıları izlediğim hem de kentin içinde gezip insanlarla koyu sohbetler yaptığım için elimde malzeme bol. Önce konuya, kentte ve civarında sadece Azeri ve Kürt nüfusun olduğunu söylemekle girelim. Kişi başına yıllık geliri 6 bin 100 TL ile Türkiye ortalamasının (yıllık 12 bin TL) en altlarında. Sanayi yok denecek kadar az. Iğdır Ovası ülkenin en bereketli ovalarından biri olmasına karşın tarım ve hayvancılık can çekişiyor. Azgelişmişlik ciddi bir kısırdöngü. Kentte fuhuş çok yaygın Düşük gelir sosyal yaşamı zorluyor. Keza eğitim de. Türkiye’de eğitim ortalaması 8.1 yıl iken Iğdır 5.9 yıl ile en dipte. Üstelik eğitim süresi kadınlarda sadece 4.5 yıl. Asaf Savaş Akat, Iğdır’ı tanımlarken “Türkiye’nin bittiği yer; oysa bölge ülkelerini de hesaba kattığımızda başladığı yer olmalı” diyor. Dr. Kenan Mortan’ın incelemeleri, kent ve yöre insanları ile yaptığı ortak akıl toplantıları sonunda paylaştığı özet bilgileri kendi gözlemlerim ile birleştirince ortaya çıkan tablo aşağıda: Bundan 2 bin 600 yıl önce Urartular ile başlayan tarım artık ne yazık ki bu bereketli toprakların geçim kaynağı olmaktan hayli uzak. 2000’e kadar yapılan pamuk tarımı artık yerini ayçiçeği yetiştiriciliğine bırakmış. Elma ve meşhur Iğdır kaysısı üretimi giderek azalıyor. Eskiden dut varmış, dut yaprağı ile ipekböce ği yetiştiriciliği yapılırmış. Artık o da yok. Ekili alanlar içinde sanayi ürünleri nin oranı sadece yüzde 4. En çok mısır ekiliyor. Hâlâ modern tekniklerin hayata geçemeyişi başka bir problem. İlde bu konuda tek örnek emekli ziraat teknisyeni Hüseyin Aytekin. 1992’de Tuzluca’da bir demonstrasyon uygulamasıyla başladığı seracılığı, bugün Kulluk mevkiinde 10 dönümlük alanda 27 seralık kapasiteye dönüştürmüş. Yetiştirdiği domatesler Yüksekova’ya kadar uzanan geniş bir havzada alıcı buluyor. Kentte sanayileşme girişimleri ne yazık ki pek başarılı örnekler olamamış. Bunlardan biri de Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın meyve suyu tesisi. Aysal, daha önce Aras Tekstil’e ait olan tesislerde 2007 yılında 15 milyon dolarlık yatırım yaparak Unit Biyoteknoloji AŞ’yi kurmuştu. Ancak kayısı, domates gibi ürünleri işlemek üzere hayata geçen fabrika 2012’de zarar ettiği için kapılarını kapatmış. Profesör Mortan’a göre, Unit’in etkin çalışmamasının 2 nedeni var. Biri Iğdır Ovası’nda tarımsal üretimin çok gerilemiş olması; diğeri ise Iğdırlı üreticinin sözleşmeli ekime yatkın olmaması. Zira Unit’in sözleşme yaptığı üretici sözünde durmayarak ürününü başkasına satmış. Hızla gelişen inşaat sektörü Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Iğdır’a da damgasını vuruyor. Gayrimenkul fiyatları çok yüksek. Tarımsal Tarım yok, sanayi yok, eskisi gibi kaçak mazot ticareti yok. Elde ne var peki? Biri transit ticaret: 2 bin 500 TIR’ın olduğu şehrin gerçekleştirmiş olduğu 106 milyon dolarlık ihracat bunların sayesinde. Diğeri ise insan kaçakçılığı yani fuhuş... Sınır kenti üstelik 3 farklı ülkenin sınırlarının buluştuğu nokta olması nedeniyle Gürcistan, Ermenistan, Kırgızistan ve İran’dan kaçak olarak getirilen kadınlar fuhuş sektöründe çalıştırılıyorlar. Çoğunun pasaportlarına el konuyor ve kent dışına çıkmalarına izin verilmiyor. Bugüne kadar yapılan onlarca operasyona karşın insan kaçakçılığı ne yazık ki bir nebze olsun durdurulamamış durumda. Iğdır’a sadece bu yüzden Erzurum ve diğer çevre illerden erkeklerin akın ettiği ve kent ekonomisini kadın ticaretinin ve fuhuşun ayakta tuttuğu bile söyleniyor. araziler bu yüzden hızla inşaat alanlarına dönüşüyor. Yanlış sulama, bilinçsiz ekim, köylüyü, çiftçiyi yönlendirecek tarım politikalarının olmayışı nedenlerden bazıları ancak bir diğer önemli neden de sınır ticareti ve kolay rantın bölge insanını üretimden uzaklaştırması. Keza hayvancılık da aynı şekilde. 1990’larda 700 bin olan küçükbaş hayvan sayısının 350 bine düştüğü söyleniyor. Yöre insanı o dönem hayvanlarını satıp mazot ticareti yapmak için kamyon satın almış. Örneğin bir köyün muhtarının 1200 koyununun yarısını satıp aldığı kamyonların peşinatına verdiği, işleri kötü gidip borçlarını ödeyemez hale gelince diğerlerini de sattığı ve şimdi elinde kala kala 80 koyun kaldığı söyleniyor. Yanlış politikalar OKURLARDAN KISA KISA Değerli okurumuz Oktar Türel’den gelen iletiyi, aynı kanıyı paylaştığımı bildirerek Yazı İşlerimizin ilgisine sunuyorum: Sayın Öz, Başbakan Erdoğan, 8 Ekim 2013 tarihli AKP Meclis Grubu’ndaki konuşmasında şunları söylemiştir: “Biz öyle bir davanın mensuplarıyız ki, bu dava adeta iğne ile kuyu kazılarak bugünlere ulaşmıştır. Başımızı asla öne eğmeyecek, dava taşını gediğine koyana kadar mücadele edeceğiz. Onların bir tuzağı varsa, Allah’ın da, milletin de bir tuzağı vardır. Siz iyi olursanız o tuzaklar yer ile yeksan olup gidecektir.” Erdoğan, AKP Meclis Grubu’ndakilerin ve Grup toplantısını izleyenlerin hangi “dava”ya atıfta bulunduğunu anlamalarına yardımcı olmak üzere, Kuran’a atıfta bulunmaktadır: “Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları, yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar; Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır” (Enfal, 30; ayette kastedilen şey, müşriklerin Hz. Muhammed’e komplo kurmalarıdır). Egosu kendisini Bu Sözleri Görmemek Kabul Edilebilir mi? Bulmacalar Defalarca Sedat Bey’e yanlışlarını bildirdim. Hiçbir karşılık gelmedi. Dağkırlangıcı sorulmuş; yanıt: EBREHE, aslında EBABİL olması gerek. EBREHE: Habeşistan Aksum Krallığı’nın Yemen valisi iken; bağımsızlığı ilan edip Yemen Kralı olan bir kişi. 2.’si Kuran, Fil suresindeki efsanevi bir kahraman. İlaç, bitkisel ilaç sorularında da yanlışlar çok. İlaç sektöründe, satış ve propaganda müdürlüğünden sonra emekli olan ben hep gülümsüyorum Sedat Bey’e. Saygılarımla... Levent Ergenç Hz. Muhammed’le aynı bağlama yerleştirecek kadar gelişmiş Başbakan, bu atfı liberallerimiz için alalamak üzere, “Allah’ın da...” sözcüklerine “milletin de...” sözcüklerini eklemiştir. Erdoğan’ın yukarıda alıntıladığım, kendisinin ve dolayısıyla AKP’nin “gündem”ini açıkça ortaya koyan ve “demokrasi tramvayı”ndan bu yana eşine az rastlanır açıklıktaki sözcükleri, 9 Ekim 2013 tarihliCumhuriyet’te yer almamıştır. Benzer şekilde AKP’nin sözcüsü Hüseyin Çelik’in 11 Ekim 2013’te aşağıdaki sözlerine de 12 Ekim 2013 tarihli Cumhuriyet’te yer verilmemiştir: “Bugün yaptıklarımızı 2003’te yapsaydık, partimiz kapatılırdı ve ordu yönetime el koyardı.” Sayfa kısıtları dolayısıyla siyaset adamlarının beyanlarına Cumhuriyet’te kısaltılarak yer verilmesi doğaldır. Doğal saymadığım şey, Cumhuriyet Haber Servisi’nin bu kadar açık ve pervasız ifadeleri atlaması ve haber özetlerine koymaya değer bulmamasıdır. İlginizi rica ederim. Saygılarımla. Dr. Oktar Türel ODTÜ İktisat Bölümü Emekli Öğretim Üyesi Okurlarımız, değerli yazarımız, Türkiye’nin çevreci mimarı Oktay Ekinci için bu köşeye de çok sayıda ileti gönderdiler. Okurlarımıza sağ olun diyor, Oktay kardeşimizi bir kere daha saygı ve sevgiyle anıyoruz. Çocuklara, gençlere daha fazla yer ayırın Cumhuriyet gazetesine her sabah göz atmazsam kendimi bir yanım eksik kalmış hissederim. Cumhuriyet okumaya çocukluğumda Profesör Nimbus’la başladım. Profesör Nimbus yazısız çizgi romandı. Ben ve ağabeyim gazeteden onları keserek, bir deftere yapıştırır, altına da söz yazarak dillendirirdik Nimbus’u. Şimdi 52 yaşındayım, halen gururla ve zevkle gazetemi okumayı sürdürüyorum. Ancak bazı endişelerim var. Çocuklarıma aynı zevki sanırım aşılayamadım. Bunda tek sorumlunun ben olduğumu düşünmüyorum. Aynı şekilde benim gazetemin de sorumlu olduğunu düşünüyorum. Çocuklara yönelik, gençlere yönelik konulara daha fazla yer verilirse daha özendirici olabiliriz bu konuda. Iğdır’da fuhuş 10 Ekim günü CHP’li 6 milletvekili Meclis’te bir basın toplantısı düzenleyerek RTE’nin Demokratikleşme Paketi’ni eleştiriyorlar. Bu basın toplantısı diğer gazetelerde yer aldığı halde Cumhuriyet’te yer almadı. Bunun nedeni milletvekillerinin pakete ulusalcı bakış açısından eleştiri getirmiş olmaları mı? Saygılarımla... Prof. Dr. Süleyman Çelik Basın toplantısını görmediniz operasyonu IĞDIR (Cumhuriyet) Iğdır’da düzenlenen operasyonda 2 kişi fuhuş yaptırdığı, yabancı uyruklu 7 kadın ise fuhuş yaptığı iddiasıyla gözaltına alındı. Bir ihbarı değerlenkaçakçılık ve organize suçlarla mücadele şube müdürlüğü ekipleri, merkeze bağlı Melekli beldesindeki 2 eğlence mekânına operasyon düzenledi. Operasyonda fuhuş yaptıkları iddiasıyla Azerbaycan ve Kırgızistan uyruklu oldukları belirlenen 7 kadınla işletme sahibi olduğu öğrenilen E.T. ve R.O. gözaltına alındı. 7 kadın, ifadelerinin ardından sınır dışı edildi. Önce kazandığınız AİHM kararından dolayı sizleri kutlarım. Dört beş gün önce Hayvan Hakları Federasyonu tarafından yayımlanan bildiriye gazetemizde yer verdiğiniz için tebrik ediyorum. Oktay Ekinci için başsağlığı diliyorum. Saygılarımla. İhsan Erdem Hayvan haklarına saygı Cole Ödülü’nü görmediniz 10 Ekim Perşembe günü, Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Yalçın Yıldırım, ikiz asallar üzerine yaptığı çalışmasıyla, Sayılar Teorisi alanında en önemli ödüllerden biri olarak kabul edilen, Amerikan Matematik Derneği (American Mathematical Society) tarafından üç yılda bir verilen Cole Ödülü’ne (Cole Prize) layık görüldü. Sayın Yıldırım bu ödülü çalışma ortakları Goldston ve Pintz’le ve ayrıca Zhang’la paylaştı, fakat Cumhuriyet, okurlarıyla paylaşmadı? Anıl Demirel Fethullah Gülen rahatsızlandı n Haber Merkezi ABD’de yaşayan Fethullah Gü len, ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritim bozukluğu nedeniyle hastanede tedavi gördü. 12 saat hastanede tutulan Gülen, daha sonra taburcu edildi. Kendisine ait “herkul.org” internet sitesinden yapılan açıklamada, Fethullah Gülen’in ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritim bozukluğu sebebiyle hastanede gözetim altında kaldığı ve bu süre sonunda sağlığının normale döndüğü duyuruldu. Yapılan açıklamada, Gülen’in taburcu olduğu ve evinde dinlendiği ifade edildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear