25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 OCAK 2013 SALI EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Beyaz ekmek mi, tam kepekli ekmek mi daha sağlıklı; yurttaş hangisini tüketeceğini şaşırdı Ekmekte kara oyun ŞEHRİBAN KIRAÇ Kakofoni İnsan hakları, hukuk devleti düzeni, özgürlükler adına çoksesli müzik yerine kakofonik sesler çıkarmada İktidarları cephesiyle yarışabilecek ne siyasi birey, liderler, ne de örgütlenmeler var... Medya güdülemesi sayesinde toplumsal algılama seçmen anketlerinde hâlâ AKP, lider olarak da Erdoğan’ın güvenilirlikleri, uyumları, konu başlıkları ne olursa olsun, önemli oranlar tutturabiliyorsa, kakofonik çoksesliliğin duyulamaması, algılanamaması gibi ortada çok çarpık bir durum var demektir... Uzun uzun örneklemelere girmeden en yakın günlerin, kimi önemli gündem maddelerinden AKP adına söylenenlere ya da tek başına Başbakan’ın söylediklerinin birbirinin zıddı sonuçlar anlamına gelen açıklamalarına bakmak bile “Bu kadar kakofonik ses, gürültüden, çoksesli, kaliteli müzik çıktığı algılaması nasıl olabiliyor?” diye şaşırıp, nedenlerini sorgulamak gerek... Nereye gitsem, en karşıtı cepheden görüşte kiminle konuşsam bile bir beylik cümle ile söze girildiğini öncelikle anımsamakta yarar var: “Başbakan Erdoğan söylemlerinde inandırıcı, karizmatik, tartışılmaz lider...” Medya çağında, inandırıcı bir ses tonu ile karizmatik lider yaratmada çalışan gerçek profesyonel kadroların katkıları ile her dönem sistemin istediği liderlerin, sisteme yaradıkları süreç içinde nasıl başarılı kılındıklarını, medya çalışanları olarak sayısız örnekle bilmek noktasındayız... Başbakan Erdoğan’ın kankası İtalyan liderin zirvede iken, kriz bağlantılı nasıl tepetaklak indirildiği benim belleğimde çok taze bir örnek. Medya çağında medyatik güdülemenin kuralları bu kadar acımasız işletilebilirken bu gerçekliği tartışabilecek konumda bile değiliz. Konumuz bu gerçeğin ilerisinde bir durum olarak, bizde bu etkin silahlar kullanılırken lider ve İktidarlarının da kendi içinde dahi tutarlı bir çizgide görünmek zorunda bile kalmamaları. Çok rahat ve pervasız insan hakları, hukuk devleti, demokrasi için kabul edilmek zorunda olunan kuralları kelime oyunları ile çok keyfi çiğneyebilmeyi, iktidar hakkı, bu kuralların gereği gibi topluma yuturabilmeleri... İşte bana göre zurnanın deliği halleri buradan başlıyor... Yerleşik demokrasi düzenlerinde işlemeyen bu kakofonik sesler çıkarma olayları ancak bilinçli seçmenden çok uzakta teba konumuna getirilebilmiş, biat kültüründe güdülebilen toplumlarda geçerli olabiliyor... ??? İşte günümüz emperyal düzeninin ayakta tutulmasında, zengin kuzey dünyası, yerleşik demokratik düzenler ile gelişmekte olan ülkeler, yoksul güney dünyasında aynı konularda çifte standartların öngörülmesi, buna göre planlar yapılıp, rejimlerin dayatılabilmesinin püf noktası, anahtarı... Çok açık ve çıplak, ABD’nin 11 Eylül’ü gerekçe, sistemin travmasından çıkış yolu arayışında, “terörü yenme” adına öngörülmüş askeri, fiili işgalleri, Irak’ı, Afganistan’ı, daha bile etkin kullanılan Pakistan’ı, oralarda olup bitenleri şöyle bir anımsayalım... Zengin kuzey dünyası, sistem adına destekçiler, ülkeler listesi değişse de NATO’nun işin içindeki boyutları sorgulanabilse de... Sonuç uygulama filin zücaciye dükkânına sokulması gibi olmadı mı? Akıl almaz insan hakları, hukuk devleti ihlalleri, silahlı can yanmasının çok ötesinde, ortaya çıkan ırklar, mezhepler, iç savaş ortamlarında, ülkenin halkının birbirini kesip biçmesi, ahlak dini İslam adına yaşatılan iç savaşlar, terör ortamında, ölen ve öldürenlerin, yaralanmaların, akıl almaz işkence, insan hakları ihlallerinin.. sonunda, diktatörlerin iktidarlarını özlemle aratacak hakların mağduriyeti, yoksullaşma, yoksunlaşma, yağmalama düzenleri geçerli olmadı mı? Geldiğimiz noktada itiraf ediyorum ki, İktidarlarının en azından tebaları konumundaki seçmenlerini peşlerinden sürükleyen, birbiri ile çok ağır çelişen, gerçekleri tersyüz eden açıklamaları, ortaya çıkan kakofonik ses umurumda bile değil. İnanarak ya da çıkarları adına ses çıkarmayanların sorunu deyip, “Enayiliklerine doymasınlar” bile diyebilirim... Benim derdim bizim hep birlikte ne olup bittiğini anlayamadan, gerçekleri göremeden, sürüklendiğimiz yaşamın her alanına dönük, insanı birebir ilgilendiren tehditler, geriye dönüşü zor hak kayıpları... Yani düşünce suçu terör suçu gibi gösterilerek dünyada en çok gazeteci tutuklusu olan, basın özgürlüğünün en fazla katledildiği evrensel, bilimsel meslek örgütü raporları ile sabit tabloda, siyasi liderlerimizin “hırsızlıktan, ırza tecavüzden, yolsuzluktan yatıyorlar...” genellenmiş suçlamalarına bu toplumda birileri hâlâ inanmak istiyorlarsa umurum bile değil... Umurum terör örgütü üyesi, yandaşı suçlaması ile haksız tutuklu yatanlar, tecrit koşullarında çok ağır bedeller ödetilenlerin haklarının gasp ediliyor olabilmesi... Umurum bu ülkenin çok riskli çıkar sağlama adına, İslam dünyasında oynanan büyük oyunlarda öne sürülebilmesi, Ortadoğu, İslam dünyası iç savaşları bataklığında aşağılara çekilebilmesinde... Özü yaratılmış korku, baskıyla, kişisel bedel ödeme kaygılarıyla bu kakofonik gerçeklerin çarpıtıldığı seslere karşı, çoksesli bir ortak duruşun oluşturulamamasında... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca yapılacak değişiklikle beyaz ekmek içindeki kepek oranı yüzde 35’ten en az yüzde 65’e çıkarılacak. Yüksek oranlarda beyaz ekmek tüketiminin obeziteden şekere kadar çok sayıda hastalığa neden olduğu iddia edilirken uzmanlara göre biri diğerinden zararlı değil. Ekmek tüketiminde çeşitlendirmenin özendirilmesi gerekiyor. Okan Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, beyaz ekmeğin besin değeri açısından değerli olduğunu, tam buğday ekmeğinin besin açısından daha fazla değerli olduğunu vurguladı. Boyacıoğlu, “Biri diğerinden daha zararlı değildir. Dengeli ve çeşitli beslenme özendirilmeli. Ülkemizdeki sıkıntı şu: Biri zararlı diğeri yararlı. Yurttaşlar bir gün buğday ekmeği yiyiyorsa, diğer gün çavdar, beyaz ekmek yemeli. Her ekmekte alınan besin farklıdır” dedi. Zorlama, yasaklama ile beyaz ekmek tüketiminin azaltılamayacağını vurgulayan Boyacıoğlu; bunun halka anlatılması, tüketicinin yeni ekmekleri ve tatları kabul etmesi, bunun için bir geçiş süreci olması gerektiğini anlattı. İstanbul Ekmek Fırıncıları Sanatkârları ve Ekmek Satıcıları Esnaf Odası Başkanı Fahri Özer, fırıncıların talebe göre ekmek ürettiklerini belirterek beyaz ekmeğin zararlı olduğu tartışmalarının büyük firmaların bu alana girmesi ile aynı döneme denk geldiğini söyledi. Özer’in konuşmasının satırbaşları şöyle: Biz fırıncılar olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın izin verdiği unu, mayayı ve tuzu kullanıyoruz. Zararlı bir şey yapmıyoruz her şey devletin denetiminde. Devletin kontrol ettiği yerden un Başbakan Erdoğan’ın, “Beyaz ekmeği sofralarımızdan kaldıralım” çağrısıyla beyaz ekmek ve tam buğday ekmeği ile ilgili tartışmalar yeniden alevlendi. Fırıncılar beyaz ekmeğin yasaklanmasının arkasındaki asıl nedeni büyük firmaların ekmek üretim sektörüne girmesine bağlarken uzmanlara göre ise esas olan çeşitliliğin özendirilmesi. Kepekli ekmek ucuzlamalı Keyveni Kurum alıyoruz. Hammaddeciye, mayacıya sal Hazır Yemek Yönetim Kurulu Başkaceza yok bizi cezalandırıyorlar. Eğer nı Sadık Çelik Türkiki beyaz ekmek zararlıysa o zaman ye’de beyaz ekmek yeriyufka, simit ve baklavanın da yane tam buğday saklanması gerekiyor. Büyük firgeleununun malar bu alana girince bizi cezaneksel usullerlandırmaya başlıyorlar. le, hamur ekşi Ekmekte katkı maddesi kulsiyle mayalanalanmıyoruz. Bizim laboraturak pişirilmesinvarlarımız yok ki denetim yaden elde edilen palım. Bakanlık gelip denetekmeklerinin tükelesin, katkı maddesini kim tilmesi gerektiğini koyuyor baksın. Önce desöyledi. Çelik “Piyasağirmenleri denetlesin. da tam buğday unu be Hangi ekmeğin yararyaz undan daha pahalılı olduğu konusunda devya satılıyor. Halbuki tam buğday unu daha ekoletin yurttaşları bilinçlennomik. Un pahalı olunca dirmesi gerekiyor. Bunu ekmek de pahalıya satılıkamu spotlarıyla reklamyor. Sektör temsilcileri bu larla anlatması lazım. çelişkinin düzeltilmesini Yasakla beyaz ekmek bekliyor” diye konuştu. tüketimi azaltılmaz. Kayıt dışının devlete zararı 30 milyar lira Ekonomi Servisi Kayıt dışı istihdam nedeniyle devlet, yıllık 30 milyar lira sosyal güvenlik primi ve vergi kaybına uğruyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) “Hanehalkı İşgücü Araştırması Ekim 2012” sonuçlarına göre, esas işlerinden dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayan yaklaşık 10 milyon 123 bin kişi bulunuyor. Bu kişilerin 3 milyon 720 bini ücretli veya yevmiyelilerden, 3 milyon 6 bini kendi hesabına çalışanlardan, 256 bini işverenlerden ve 3 milyon 141 bini ücretsiz aile işçilerinden oluşuyor. Sosyal güvenlik kapsamında olmayan 10 milyon 123 bin kişinin 5 milyon 373 bini tarımda, 4 milyon 749 bini ise tarım dışı sektörlerde istihdam ediliyor. Kayıt dışı istihdamın yüzde 60’ı erkeklerden (5.9 milyon), yüzde 40’ı da kadınlardan oluşuyor (4.1 milyon). 2012 Ekim itibarıyla kayıt dışı istihdam oranı da yüzde 39.7 seviyesinde. 2013’ün ilk 6 aylık döneminde geçerli olan asgari ücret tutarının brüt 978.60 lira olduğu dikkate alındığında, kayıt dışı işçi veya yevmiyeli istihdamdan dolayı devletin yıllık kaybı, işçiişveren SGK primi olarak 12.4 milyar, işçi gelir ve damga vergisi olarak 2.6 milyar, işçiişveren işsizlik sigortası olarak 1.3 milyar lira olmak üzere toplam 16.3 milyar liraya karşılık geliyor. Türkİş Araştırma Müdür Yardımcısı Enis Bağdadioğlu, kayıt dışı istihdamın maliyetinin çarpıcı bir büyüklüğe karşılık geldiğini söyledi. Borusan çalışan kadının yanında Borusan, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik alandaki öncelikli konularından biri olan ‘kadın istihdamını artırma’ amacıyla yeni bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçiriyor. Holding, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle Türkiye’deki 10 ilde organize sanayi bölgelerinde kreş ve gündüz bakım evleri inşa edecek. Proje kapsamında, sanayi alanında daha fazla kadın çalışanın istihdam edilmesi hedefleniyor. Organize sanayi bölgelerinde çalışan ya da çocuk nedeniyle çalışamayan kadınların 06 yaş arasında çocuklarına hizmet verecek kreşler kurulması planlanan projenin ilk adımı olarak Adıyaman’da açılacak çocuk kreş ve gündüz bakımevi hizmete girecek. 2016’ya kadar 10 ilde 75150 çocuk kapasiteli 10 kreş açılması planlanıyor. Adıyaman’ın ardından Malatya, Şanlıurfa, Afyonkarahisar’da “Borusan Neşe Fabrikaları” ismiyle kreşler hizmet vermeye başlayacak. “Annemin işi benim geleceğim” adlı projenin duyurulduğu toplantıda konuşan Borusan Holding Üst Yöneticisi Agâh Uğur, “Araştırmalar, kadınların işgücüne katılımının önündeki en önemli engellerden birisinin çocuk bakım sorumluluğu olduğunu ortaya koymaktadır” dedi. Maliyeti 5 milyon lira Kreş bazında 500 bin lira civarında maliyet tahmini yaptıklarını dile getiren Uğur, 10 kreşi yapmanın toplam maliyetinin 5 milyon TL olacağı öngörüsünde bulundu. Kreşlerin 2 yıl boyunca bakım ve onarım sorumluluğunu da üstlendiklerini kaydeden Uğur, ilk yıl sonunda en az iki kreşin bitirilmesini hedeflediklerini, hedeflerinin imkânlar dahilinde dört kreşi tamamlamak olduğunu söyledi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Borusan’ın kreş yapmayı planladığı bölgede toplamda, 10 bin 25 kadının 6260 çocuğu hizmet alacak. Emekçinin kara belası ‘UİS’ MUSTAFA ÇAKIR DENTAŞ’ta sendika yasak ANKARA (Cumhuriyet) Merkezi Denizli’de bulunan DENTAŞ Ambalaj ve Kâğıt Sanayii’de çalışan 5 işçinin Selülozİş Sendikası’na üye olduktan sonra kıdem tazminatları verilmeden işten atıldığı ileri sürüldü. Geçen hafta yaşanan işten çıkarmalar Çorlu’da bulunan fabrikada yaşandı. Abalıoğlu Holding’e ait olan DENTAŞ firması, geçen aylarda da yaklaşık 35 işçiyi sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarmıştı. Son çıkarmaların ardından bu sayının 40’a ulaştığı belirtildi. Edinilen bilgiye göre işten çıkarılan işçilerin, sendikaya henüz üye dahi olmadıkları dile getirildi. Selülozİş Sendikası’nda örgütlenme çalışmaları başlatan işçilerin, bu çalışmalarının firma yetkilileri tarafından duyulmasının ardından işten çıkarıldığı öğrenildi. Sendika yetkilileri de insanların anayasal haklarının bile kullanılamadığına dikkat çekerken işçilerin işlerine geri dönmeleri için hukuksal süreci başlattıklarını belirtti. rüşülürken de işverenlerin UİS belgesinin çıkarılması için bastırdıklarına ANKARA Çalışma ve Sosyal Güişaret eden Ekici, “İşverenlevenlik Bakanlığı, çalışmalarına 2009’da rin beklentilerini karşılabaşlanan Ulusal İstihdam Stratejisi’ni yan UİS’yi yaşama ge(UİS) yeniden ısıtıyor. Çalışma ve Sosçirmek için teşeron işçiyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik lerin mağduriyetleson günlerde yaptığı açıklamarini ortaya atarak dalarda taslağın tamamlanmak üze İşçi konfederasyonlarına yeni bir metin sunmayan ha büyük mağduriyet re olduğuna dikkat çekti. Bakanın hükümet, tartışmalı Ulusal İstihdam Stratejisi’ni yaratma peşindeler. Tabu açıklamalarına karşılık işçi şeronla kıdem tazminayeniden masaya getirdi. DİSK’e göre UİS ile konfederasyonlarına sunulmuş yetını da gündeme getiretaşeronun önündeki engelleri kaldırmaya hazırlanan cekler. Kendi gizli ajanni bir metin yok. UİS’nin 4 temel ayağı şöyle: 1 hükümetin gizli gündeminde kıdem tazminatı da var. dalarında böyle bir büEsnek çalışma: Kısmi süreli çatünlük var” dedi. Ekici, lışma, belirli süreli çalışma, geçiçalışma hayatının esci istihdam büroları aracılığıyla geçici süDİSK Genel Başkanı Erol Ekici, nekleştirilmesi, kuralsızlaştıreli çalışma, uzaktan çalışma, çağrı üze UİS’yle ile ilgili kendilerine ulaşan ye rılmasını öngören UİS’ye karrine çalışma, iş paylaşımı ve esnek za ni bir şey olmadığını ancak işverenlerin şı bundan önce olduğu gibi bunman modeli ile çalışmayı kapsıyor. 2 her fırsatta bu konuyu gündeme getir dan sonra da mücadele etmeye deBölgesel asgari ücret: Bölgelere göre diklerini belirtti. Sendikalar Yasası gö vam edeceklerini söyledi. farklı asgari ücret belirlenecek. 3 Kıdem tazminatı fonu: Kıdem tazminatı fona dönüştürülecek. Ödemeler fondan yapılacak. 4 Özel istihdam büroları kiralık işçilik: İşveren, işçi gerekli olduğunda bu bürolardan kiralayacak. Emlak Konut’tan 4 bin konutluk dev ihale Emlak Konut GYO, İstanbul’un iki önemli lokasyonundaki arazilerini ihaleye çıkarıyor. Son dönemlerin popüler bölgesi Başakşehir ve Avcılar’da bulunan ve gelir paylaşımı modeliyle ihaleye sunulacak arsalarda 4 bin konutun inşa edilmesi bekleniyor. İhaleler 30 Ocak ve 20 Şubat tarihlerinde Emlak Konut GYO Genel Müdürlüğü’nde yapılacak. Arsalarda geliştirilen projelerde KDV oranı ise yüzde 1 olacak. İhalesi 30 Ocak’ta yapılacak İstanbul Başakşehir’deki arsa, Olimpiyat Stadı’na yakınlığıyla dikkat çekiyor. Emlak Konut GYO’nun bir diğer ihaleye sunacağı arsa, Avcılar TEM çıkışı yolu üzerinde bulunuyor. Bellona Hollanda’ya açıldı Bellona, Hollanda’daki ilk mağazasını Utrecht şehrindeki Europalaan alışveriş bölgesinde açtı. Son açılan Bellona Mağazası ile Boydak Holding’in yurtdışı mağaza sayısı 286’ya ulaştı. Dünyanın önde gelen mobilya perakendecilerinin bulunduğu Utrecht’de açılan ilk Bellona Mağazası, 1500 metrekarelik bir alanda faaliyet gösterecek. Boydak Dış Ticaret Genel Müdür Yardımcısı Ömer Yavaş, “Bu yıl yurtdışı mağaza yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi. Kamu sosyal tesis ve kreşlerine zam Başbakan Tayyip Erdoğan’ın israf olarak gördüğünü açıkladığı sosyal tesislerde, tatil ücretleri zamlandı. Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı Kamu Sosyal Tesislerine İlişkin Tebliğ’e göre; bu yıl kamu kurumlarına ait tesislerde KDV hariç kişi başına günlük 8.80 lira ile 13.15 lira yemek, 3.75 lira ile 6.80 lira arasında konaklama bedeli ödenecek. Konut veya bağımsız bölümde, buzdolabı varsa günlük en az 1.80 TL, televizyon varsa günlük en az 2 TL ve klima bulunanlarda günlük en az 2.80 TL ilave bedel alınacak. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kreş ve çocuk bakımevlerine kabul edilecek devlet memurları ile diğer kamu personeli, her çocuğu için asgari 124 TL aylık bakım ücreti ödeyecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear