25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 OCAK 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER Balyoz davasının gerekçeli kararında, 2 Kasım 2008’de yapılan ihbarın tarihi çıkarıldı İhbar 2008, ceza 2003 İLHAN TAŞCI ANKARA Balyoz davasının gerekçeli kararında, sanıkların cezalandırılmasının dayanakları arasında 2 Kasım 2008 tarihinde yapılmış bir “ihbar”ın tarihi “gizlenerek”, sanki 2003 yılındaki bir eylem icra edilmiş gibi değerlendirildiği anlaşıldı. Gerekçeli kararda Gölcük Donanması’ndaki aramada cami ya da belediye hoparlöründen çevredekilerin de duyacağı şekilde yapılacak dini yayının ardından, “ortalığı karıştırmak için” polise ihbarda bulunulacağı ve “bunların (AKP’yi kastederek) artık hadlerini çok aş ? Avukat Celal Ülgen, polis raporlarında açıkça görülen tarihin kararda bilerek gizlendiğini söyledi. Ülgen, söz konusu tarihin gerekçeli karardan çıkarılmasıyla “2003 yılına ait sahte Balyoz harekât planının yapıldığı” havası yaratılmak istendiğini belirtti. tığını” ifade edecek şeklinde notlar bulunduğu belirtildi. Kararda, “Bahse konu ihbarın yapıldığı dönem tutulan tutanaklar ve bilgisine başvurulan kişilerin beyanlarından planın icra edildiği ve ihbarın belirtildiği şekliyle yapıldığı, Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü’nün ihbar kayıt defteri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait dinhizmetleri@diyanet. gov.tr adresine gönderilen ihbarın mevcut olduğu, maddi olgunun bu açıdan da dijital delilleri doğruladığı anlaşılmaktadır” denildi. Gerekçeli kararda bu ihbarın hangi dönemde yapıldığına ilişkin bir bilgiye ise yer verilmemesi dikkat çekti. Avukat Celal Ülgen bunun nedenini ve bu belgeyle amaçlananın “Dönem yok çünkü 2003 sahte Balyoz harekât planının yapıldığı dönem diye aldatmak istiyorlar. ‘Tutulan tutanaklar ve bilgisine başvurulan kişilerin beyanlarından planın icra edildiği’ denilerek sanki Balyoz harekât planı icra edilmiş gibi gösterilmek isteniyor” biçiminde aktardı. Avukat Celal Ülgen, 2003 yılında Çetin Doğan’ın kalp ameliyatı olduğu için darbenin akim ve teşebbüs derecesinde kaldığını gerekçelendirmeye çalışan mahkemenin bu savını “02.11.2008 tarihinde dinhizmetleri@diyanet.gov.tr adresine yapılan mail ihbarının tarihini gizle yerek kanıtlamaya çalıştığını” ileri sürdü. Mizah Zekânın Ödülüdür... Avrupa Topluluğu’nun ilköğretimi bitirmiş olmaya ilişkin bir ölçütü var: Yazısız bir çizimin anlamını anlamak, Harita ile bir adresi bulmak, Hesap pusulasını hesap edebilmek. Bu üç zihinsel işlem, zekânın eğitimle işlerlik kazandığını gösterir. Karikatür de işte bu sanatın çizgisel yaratısıdır. Mizah yazıları da bu sanatın sözcüksel yaratısı. Bu arada, “mizah” sözcüğünün anlamını “gülmece” tam olarak karşılamıyor. Mizahta gülme de var, düşünme de. Sevgili Bozkurt Güvenç de “güldüşün” sözcüğünü öneriyor. Ben mizah sözcüğünü yeğliyorum. Mizah yazarı olarak en tanınmış yazarımız Aziz Nesin’dir. Rıfat Ilgaz da usta mizahçıdır. İlhan Selçuk’un mizah yanı çok güçlüdür ve güncel yazılarında da yer alır. Mustafa Balbay da usta bir sözcük oyuncusudur. Ben de uzun süre mizah yazıları yazdım, “Mesela Dedik” başlığı altında yayımlandı. Kâmil Masaracı da usta çizgisiyle değer katmıştır. Sağlık yazılarıma da usta karikatürist Tan Oral çizgiyle çok güzel anlam katmıştı. Ama karikatür deyince dururum. ??? Karikatür kanımca büyük sanattır. Çizgi ile anlatmak, konuyu çok iyi anlamayı, özünü yakalamayı, bu olayı özgün çizimle yaratmayı içerir ki son derece yoğun bir sanatsal başarıdır. Yazının betimleyici açıklamaları bu sanat dalında yer almaz. Söz sanatının değişik açılardan bakışına da bu sanat dalı yer vermez. Her şey özgün çizimle açıklanmalıdır. Karikatür sanatı bunlardan ötürü güçlü bir sanat dalıdır. Cemal Nadir’i analım. Amcabey tipi bugün bile canlı değil midir? Ali Ulvi’nin karikatürleri? Semih Balcıoğlu? Behiç Ak’ın kareleri günümüzü nasıl da açıklıyor? Semih Poroy’un ince mizahı, Kitap ekinde yazarlık serüveninin her yanını nasıl dile getiriyor? Kâmil Masaracı, karikatürün filozofudur. Kendi yarattığı tipin bir cümlelik ifadesi gülmek için de düşünmek için de yeterlidir. Kâmil’in ayrı bir yeri, karikatür sanatının yayılması, yaygınlaşması için gösterdiği Karikatür Evi çabalarıdır. Kanımca “karikatürlerden oluşan bir zekâ testi” yapılabilir. Bu konuda kendimize görev vermeliyiz. Mizah zekâdır. Aptalın mizâhı yoktur. Fanatiğin de mizahı yoktur. Faşizmin de mizahı yoktur. Kim gülmeyi yasaklamışsa, kim gülerek düşünmeyi yasaklamışsa onun yanlış yerde olduğunu, yanlış işler yaptığını bilmek gerekir. Mizah bir insanlık ölçütüdür. ??? Umberto Eco “Gülün Adı” adlı romanında bu konuyu işlemişti. Ortaçağda, Katolik kilisesi gülmeyi yasaklar. Çünkü gülen insanı artık dogmalarla korkutmak olanağı kalmayacaktır. Katolik dogmasını sürdürmek için de insanları güldüren kitapları kilit altına alır. Dikkat edin, faşist bir rejim insanları güldürerek düşündüren her şeye düşman olur. Mizahın yer aldığı yazılar, çizimler, tiyatro oyunları, tek kişilik gösteriler izlenir, kovuşturulur, yasaklanır, olmadı kırılır, yakılır. Bunlar oldu mu, neyin yaşandığı da ortaya çıkar. Mizah zorbalığa karşı çıkar. Büyük ustayı analım. ??? Büyük usta Turhan Selçuk’u analım. Bu ölümsüz usta yarattığı Abdülcanbaz ile her türlü zorbalığa nasıl da meydan okumuştur. Abdülcanbaz, bu Osmanlı efendisi, her türlü haksızlığa cesaretle karşı çıkmış, ünlü Osmanlı tokadı ile de ortalıkta gezinen çapulcuları dağıtmıştır. Gözlüklü Sami’ler, her devrin adamları perde arkası entrikalarını sürdürürken karşılarında bu yürekli, dürüst, temiz Abdülcanbaz’ı bulmuşlardır. Ah Abdülcanbaz? Nasıl özlemezsin. Kadınlı erkekli bunca Gözlüklü Sami’ye karşı bizim Abdülcanbaz’ımızı nasıl özlemezsin. Hoş, Abdülcanbaz yaşasaydı bugün Silivri’de olurdu ya! Çıkacaklar ama. Hapishane kimsenin mülkü değildir. Bu yıl çıkacaklar. ??? Mizah sanatının özelliği var. Hep zulme karşı çıkmıştır. Hep zorbalığa karşı çıkmıştır. Mizah, zekânın fıskiyesidir. Mizah hep iyiden yanadır, doğrudan yanadır. İnsan yaşadıkça da varolacaktır. Polis raporunda gerekçede anlatılan ihbarların tarihlerinin açıkça görüldüğünü ancak kararda bilerek bunların gizlendiğine işaret eden Ülgen, “ Üç ihbarın tümünü de Hakan Kaya adlı polis alıyor. Mahkeme 2003 yılanda akim kaldığını iddia ettiği ve sanıklara ceza yağdırdığı kararındaki temel savını gerekçelendirmek için email ihbarı ile tarihlerini gizleyerek sahte dijitalleri doğrulama çabasına giriyor” dedi. dijitalleri ‘Sahte doğrulama çabası’ BAŞOMBUDSMAN ARINÇ’TAN CHP’YE: Seçim yargıdan dönebilir FIRAT KOZOK Yüzde 25’e şükrediyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, üç değil 13 dönem daha iktidara geleceklerini söylerken CHP’ye de, “Sen parti değilsin bir defa. Yüzde 25’i bulsan ‘Yarabbi çok şükür’ diye dua ediyorsun” diye yüklendi. Arınç, AKP Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı’nca düzenlenen değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada, “İnşallah Cenabı Hak imkân verirse, milletimiz desteğini devam ettirirse, biz de büyük yanlış yapmazsak, fitne ve fesat aramızda yeşermezse daha üç dönem değil, herhalde bir 13 dönem daha Türkiye’de AKP’ iktidarını herkes görecek ve herkes yaşayacak” ifadelerini kullandı. CHP’nin 63 yıldır tek başına iktidar olamadığını anlatan Arınç, “‘Bizi Atatürk kurdu, devleti biz kurduk, Cumhuriyeti biz getirdik’ demeleri bu sonuçların, bu başarısızlıkların üzerini örtmüyor. Sen parti değilsin bir defa. Atatürk’ün kurması, Cumhuriyeti getirmesi, bunlar geçmişte yapılan başarılar, çok önemli şeyler ama sen bugün nesin?” dedi. ANKARA Yaş haddini doldurduktan sonra Kamu Baş Denetçiliği görevine getirildiği ortaya çıkan Mehmet Nihat Ömeroğlu için son kararı Danıştay verecek. Ömeroğlu için kritik bir de örnek bulunuyor. Geçmişte RTÜK üyeliğine seçilen Özer Gürbüz’ün yaş haddini doldurduğu aynı şekilde ortaya çıkmış, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Gürbüz’ün imzasının bulunduğu kararı geri çevirmiş, Danıştay da Gürbüz’ün devlet memuru niteliklerini taşımadığına karar vermişti. Ömeroğlu’nun seçim işleminin iptali için Ankara İdare Mahkemesi’ne başvuran CHP’li Atilla Kart, Ömeroğlu’nun 1947 doğumlu olduğunu anımsatarak “65 yaşını doldurmuş olmaktan dolayı Yargıtay’daki görevinden emekli olmuş durumdadır” dedi. Ömeroğlu’nun seçilme işleminin iptali için Danıştay’ın önünde kritik bir de örnek bulunuyor. 2006 yılında RTÜK üyeliklerinin belirlenmesi için Meclis’te yapılan oylamada CHP üst kuruldaki kendi kontenjanı için Özer Gürbüz’ü aday göstermiş ve Gürbüz üyeliğe seçilmişti. Ancak Gürbüz’ün seçildiğinde yaş haddini doldurduğu ortaya çıkmıştı. Tartışmalar sürerken RTÜK TRT Genel Müdürü seçimi için oylama yaparak bugünkü Genel Müdür İbrahim Şahin’in ismini Köşk’e göndermiş, Cumhurbaşkanı Sezer de Gürbüz’ün yaş haddini doldurduğu gerekçesiyle işlemi veto etmişti. Danıştay 5. Dairesi de Gürbüz’ün devlet memuru olma niteliklerini taşımadığına karar vermişti. Gürbüz, görevinden istifa etmek zorunda kalmıştı. Şimdi gözler, Gürbüz örneği ile birebir örtüşen ombudsman seçimi konusunda Danıştay’ın nasıl bir karar vereceğinde. Başbakan’ın hukukçu kurmayları da Ömeroğlu’nun seçiminin iptal edilebileceğini belirtiyor. CHP’den seçim startı CHP Beyoğlu ilçe örgütü tarafından Çıksalın Halıcıoğlu Mahallesi Altmaltaltiz Sokak’ta kurulan seçim irtibat bürosunun açılışı dün CHP Genel Başkan Yardımcıları Gürsel Tekin, Sezgin Tanrıkulu, Gülseren Onanç, milletvekilleri Aykut Erdoğdu, Haluk Eyidoğan, İlçe Başkanı İnan Güney ve partililerin katılımıyla gerçekleştirildi. Gürsel Tekin, Beyoğlu’nun kentsel dönüşüm kapsamında en çok mağdur olan bölge olduğunu söyledi. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gürsel Tekin, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal’ın “CHP’de kimlik yok. Halkçılık ilkesini kaybetti. Partiye çekidüzen versinler” yönündeki eleştirilerinin sorulması üzerine “Baro başkanı önce siyasete girsin sonra yanıt veririz” diye konuştu. Gürsel Tekin ve beraberindekiler daha sonra Başbakan Erdoğan’ın Kasımpaşa’daki mahallesine giderek esnaf ziyareti yaptı. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Salıcı: İstanbul’u alacağız CHP İstanbul il örgütünün yerel seçimler öncesinde hazırlıkları Bakırköy’de düzenlenen gece ile başladı. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen gecede biletlerin 10 bin TL olması tartışma yaratırken, katılımın yoğun olması dikkat çekti. Gecede konuşan İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “İstanbul’da iktidarı almak için ciddi çalışmalar yürütüyoruz. İstanbul’u CHP’ye kazandıracağız” dedi. Doç. Dr. Kocasakal, AKP’nin halk üzerindeki etkisini yitirdiğini söyledi ‘Narkoz etkisi geçti’ CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal, iktidarın narkoz etkisinin halk üzerinde etkisinin kaybolduğunu söyledi. Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi’nin düzenlediği “Hukuk Devleti, Demokrasi ve Anayasa” konulu panel Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapıldı. Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin’in yönettiği, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu ile İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal’ın konuşmacı olarak katıldığı panele Eskişehirliler büyük ilgi gösterirdi. Kocasakal konuşmasında, “Narkoz etkisi geçti. Halk uyanıyor. Bunların paniği bu yüzdendir. Ellerinde iki argüman var. Birisi darbe, diğeri ise türban veya başörtüsü. İkisini de ellerinden alacağız. Bugün gittiğim her yerde görüyorum, başı örtülü birçok kadın bunlara kızıyor. Dini siyasete alet ettiğini söylüyor. Başı örtülü bayanlar bunlardan değil” dedi. Kocasakal, 100 yıl önce emperyalistler haritalar çıkararak yurdu bölmek ve ortadan kaldırmak için çalışma başlattıklarını belirterek “Vatan, namus, bayrak mücadelesi 100 yıllık bir mücadeledir. Bu senaryoyu 100 yıl önce emperyalistler yazmıştı. Bugün Türkiye işgal altındadır” dedi. Kanadoğlu’da yeni anayasanın niçin yapılacağının açık olarak millet söylenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:“1982 Anayasası’nın bugünkü haliyle devam etmesini hiçbir yurttaş istemez. Bu doğrudan doğruya bir darbenin sonucunda ortaya çıkan bir anayasa, istiyoruz demenin bir yararı yok.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear