21 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 AĞUSTOS 2012 PERŞEMBE [email protected] 12 DIŞ HABERLER ABD’de bir grup askerin Başkan Obama’yı öldürüp darbe yapmayı planladığı ortaya çıktı Hollywood senaryosu gibi Dış Haberler Servisi ABD’nin Georgia eyaletinde dört beyaz askerden oluşan ve “anarşist” oldukları ileri sürülen bir terör hücresinin ABD Başkanı Barack Obama’yı öldürüp askeri bir darbe gerçekleştirmeyi planladığı ileri sürüldü. Planın geçen yıl aralık ayında hücrenin eski elemanları olduğu belirtilen eski asker Michael Roark ve kız arkadaşı Tiffany York’u öldürdüğü tespit edilen dört askerin tutuklanmasıyla ortaya çıktığı bildirildi. Cinayet zanlısı askerler Michael Burnett, Isaac Aguigui, Anthony Peden ve Christopher Salmon’un, Roark ve York’u da darbe planlarını açıklamalarından korktukları için öldürdükleri belirlendi. Göreve geldiğinden bu yana Özgür Suriye Ordusu’nun ‘ana üssü’ Hatay’mış! Haber Merkezi Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu “Özgür Suriye Ordusu”nun sitesinde ordunun ‘ana üssü’ Hatay olarak belirtilirken iletişim için Türkiye hatlı bir telefon numarası verildi. Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) İngilizce sayfasının açılışında, geçen yıl Türkiye’ye sığınan ve ordunun liderliğini yapan Riyad el Esad’ın bir mesajı ver alıyor. Esad mesajında, “Şu anki durum, Suriye’deki suçlu rejimin güç kullanmadan durdurulamayacağına yönelik inancımız ve taraf değiştiren asker ve subayların sayısındaki fazlalık nedeniyle 27 Temmuz 2011’de Özgür Suriye Ordusu’nu kurduk” dedikten sonra ÖSO’nun amaçlarını anlatıyor. Sitede ordunun başkomutanı, başkomutan yardımcısı ve genelkurmay başkanının kimlikleri resimleriyle birlikte yer alıyor. Ayrıca ÖSO hakkında basında çıkmış haberler, ÖSO’nun yaptığı basın açıklamaları, çeşitli görseller bulunuyor. Sitenin en altında bulunan “Bize ulaşın” kısmı ise dikkat çekiyor. Zira bu kısımda ordunun ana üssü “Hatay, Turkey” olarak geçerken, Türkiye kodlu bir telefon numarası ve 1freesyriaarmy kullanıcı adlı eposta adresi bulunuyor. ? Dört beyaz askerden oluşan ve anarşist oldukları ileri sürülen bir terör hücresinin Başkan Obama’yı öldürdükten sonra yönetime el koymayı planladığı ortaya çıktı. Hücre elemanları planlarını açıklamalarından korktukları örgüt üyesi iki arkadaşlarını da öldürmüşler. Obama’nın karşılaştığı en ciddi tehdit olduğu belirtilen darbe girişimi sanıkları, eylemi gerçekleştirebilmek için 87 bin dolarlık mühimmat almış. Soruşturmayı yürüten savcı Isabel Pauley “Bu basit bir terörist örgüt değil. Yaptıkları konuşmaktan ve planlamaktan ibaret değil. Cinayetlerden önce harekete geçmişler. Kanıtlar grubun planları gerçekleştirme kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor” dedi. bir ifade verdiği belirtilen sanıklardan 26 yaşındaki Michael Burnett’in kasıtsız adam öldürme ve yasadışı örgüt kurma suçlarından hüküm giydiği ayrıca savcı tarafından grubun lideri olarak görülen Isaac Aguiguni, Anthony Peden ve Christopher Salmon aleyhinde de ifade vermeyi kabul ettiği kaydedildi. İddiaya göre hücre kendisine “Forever Enduring Always Ready” (Daima Dayanıklı Her Zaman Hazır) cümlesinin baş harflerinden oluşan ve “Korku” anlamına gelen F.E.A.R adını vermiş. İfade doğruluyor Savcının iddialarını doğrulayan Ordu içinde hücre oluşturarak darbe planları yapan Anthony Peden (solda) ve Isaac Aguigui geçen aralık ayında tutuklandı. (Fotoğraf: AP) Davutoğlu BM kampı istedi Dış Haberler Servisi New York’ta bugün düzenlenecek BM Güvenlik Konseyi toplantısına katılmak üzere dün ABD’ye giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’deki çatışmalardan kaçanlar için bu ülkenin sınırları içinde kamplar oluşturulması için BM’yi göreve çağırdı. Seksen binden fazla Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye’nin üzerine düşen görevi yapmayı sürdüreceğini belirten Davutoğlu, “Yarın sınırlarımızın ötesinde on binlerce insan biriktiğinde, ki birikebilir, içeride biz kampları kurma sürecindeyken bir taraftan da olaylar sürüyor ve ayrıca Suriye içine de yoğun insani yardım, gıda, ilaç gönderme çabası içindeyiz. Suriye içinde bu sığınmacıların korunması ve orada mümkünse kamplarda barındırılması konusunda BM’nin devreye girmesini bekliyoruz” dedi. Bakan Davutoğlu, bu çerçevede BM’nin ilgili yetkilileriyle görüşmelerinin sürdüğünü söyleyerek BM Genel Sekreter Yardımcısı Valerie Amos ile sık sık telefonda görüştüğünü, Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres’in de yine Türkiye’ye geleceğini bildirdi. BD: Türkiye’ye yardıma odaklanmış durumdayız ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, bir gazetecinin, “Türkiye’nin, Suriye içerisinde emniyetli bölge oluşturulması teklifine dair duruşunuz nedir” sorusunu yanıtlarken, “Türkiye’ye, mülteci akınıyla başa çıkabilmesine yardımcı olmaya odaklanmış durumdayız” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun konuyu BM Güvenlik Konseyi toplantısına getirmeye niyetlendiğine dair bir bilgisinin olup olmadığı sorusu üzerine de Nuland, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Türkiye ziyaretini de hatırlatarak “Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile bu konuda konuşmaya devam ediyoruz” dedi. Romney resmen aday Cumhuriyetçilerin kongresi’nde onaylandı Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Barack Obama’ya rakip olmaya hazırlanan Mitt Romney’nin Cumhuriyetçi Parti başkan adaylığı resmileşti. Romney, ön seçimlerde diğer aday adaylarının önüne geçerek geçen mayıs ayında adaylığını kesinleştirmişti. Önceki gün Florida eyaletinin Tampa kentinde başlayan Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi’nde de Romney’nin başkan adaylığı delegelerinin oylarıyla resmileştirildi. Romney’nin, başkan yardımcısı adayı olarak seçtiği, ABD Temsilciler Meclisi üyesi Paul Ryan’ın adaylığı da kongre tarafından onaylandı. Cumhuriyetçi Parti’nin ön seçimlerinde Romney’nin en yakın rakibi olan eski Pennsylvania Senatörü Rick Santorum da kongrede yaptığı konuşmada Romney’ye destek verdi. “First Lady” adayı Ann Romney ise eşini “Amerika’nın ihtiyacı olan adam” diye tanımlayarak “Kimse Mitt’den daha fazla çalışamaz, kimse Mitt Romney gibi bu ülkeyi daha iyi yaşanacak bir ülke haline getiremez. Ona güvenebilirsiniz. Ona, Amerika’ya bu şansı verin” dedi. Mücadelesiyle dünya kamuoyunun yıllarca adından söz ettiği büyük lider, bu kez ölümünden sekiz yıl sonra zehirlenerek öldürüldüğü kuşkusuyla gündeme oturdu Kefiyeli cengâver: Yaser Arafat MUSTAFA K. ERDEMOL A uhammed Abdülrauf Arafat es Qudwa elHüseyni, yoldaşları arasındaki adıyla Ebu Ammar ya da tüm dünyada bilinen adıyla Yaser Arafat öldüğünde 75 yaşındaydı. Paris’te Percy Askeri Hastanesi’nde 2004 yılında hayatını kaybettiğinde onunla birlikte bir devir de kapanmıştı. Filistin sorununu dünyaya duyuran, heyecanlı konuşmasıyla, kısa boyuyla, askeri üniformasıyla ve elbette ünlü kefiyesiyle tam bir ikon haline gelmiş olan Osmanlı subayı bir babanın çocuğu bu Ortadoğulu küçük dev adam geride ihanetlere, arkadaş kayıplarına, siyasi cinayetlere tanıklık etmiş bir yaşam ve acılı bir halk bırakmıştı. Aradan sekiz yıl geçtikten sonra, eşi Süha Arafat’ın “zehirlenerek öldürüldü” iddiası çarpıcıydı ama kimse için şaşırtıcı olmadı. İddianın doğruluğundan ötürü değil, böyle bir ölümün Arafat için çok normal olacağına inanıldığından. Çünkü General Arafat’ın İsrail’den olduğu kadar yakın çevresinden de kaynaklanan suikast girişimlerinin hedefi olduğu bilinmedik değildi. Süha Arafat’a göre eşinin giysilerinde istihbarat örgütlerinin kullandığı bilinen Polonyum zehirinin izine rastlanmıştı. “Kimseyi suçlamıyorum” diyordu Süha Arafat ve ekliyordu: “Sadece gerçek ortaya çıksın.” M e İsrail’den ne de ABD’den çekmedi İslamcı örgütlerden çektiği kadar. Tüm dünyaya Filistin sorununu kabul ettirdi ama İslamcıları aşamadı. Tümünü özgürleştirmek istediği ancak bir bölümüne “layık görüldüğü” vatanında bile etrafı büyük güçlerle kuşatılmış bir “esir”di. Canını en çok Hafız Esad ile Kral Hüseyin yaktı. Filistinli liderin naaşı ileride Kudüs’e gömülmek üzere Mukata’da toprağa verilmişti. N Esad: Türk yetkililer cahil Dış Haberler Servisi Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, ülkesinde insani yardım amaçlı tampon bölge kurulması fikrinin “gerçekçi” olmadığını söyledi. Suriye yönetimi yanlısı Ed Dünya televizyonuna konuşan Esad, Türkiye tarafından da savunulan güvenlikli bölge fikrine karşı çıkarak, “Birincisi, tampon bölge konusu masada değil. İkincisi, düşmanca tutumlar içindeki ülkeler tarafından ortaya atılan gerçekçi olmayan bir düşünce” dedi. Esad muhaliflerle mücadelede büyük mesafe kat ettiklerini, ancak “savaşı kazanmaları için” zamana ihtiyaçları olduğunu belirtti. Türkiye’yi eleştiren Esad, “Bazı Türk yetkililerin cahillikleri yüzünden geri adım mı atacağız. Türk halkı kriz boyunca arkamızda durdu” diye konuştu. Esad, “Türkiye, Suriye’de dökülen kan için doğrudan sorumluluk taşımaktadır” dedi. Muhalif Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Hür Şamlılar Tugayı ise İdlib kentinde bir askeri havaalanını ele geçirdiklerini ve 10 helikopteri imha ettiklerini duyurdu. KİM ZEH İRLE Dİ? çok doğal. İsrail, Arafat’ı ortadan kaldırma niyetini hiçbir zaman saklamadı çünkü. Hem 1987 yılında 6 Filistinli çocuğun ölümü üzerine başlayan İntifada’da, hem de 2000 yılında Ariel Şaron’un Mescidi Aksa ziyareti nedeniyle patlak veren sonraki İntifada’da İsrail’in Arafat’ı ortadan kaldırma çabaları ayyuka çıkmıştı. Özellikle Arafat’ın “Eğer anlaşma olmazsa bağımsız bir Filistin devletini ilan edeceğiz” çıkışı bu çabaları hızlandırmıştı. Arafat’ı siyasi anlamda da yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptı İsrail. İsrail’in 2000 yılındaki Savunma Bakanı Binyamin ben Eliezer’in, “Arafat’ın tarihi rolü bitmiştir” açıklaması bu yok etme amaçlı propagandayı açıkça ifade ediyordu. rafat’ı kim zehirlemiş olaA bilir sorusuna verilecek ilk yanıtın İsrail olması elbette dile getirdiler. Aslında hep İsrail’le görüşmeler gerçekleştirilmesinden yana olan Arafat’ın, kontrol edemediği İslamcı örgütlerce gerçekleştirilen İsrailli sivillere yönelik saldırılar, İsrail’in işine geliyor, Arafat’ı dünya kamuoyunun gözünde zor durumda bırakıyordu. Uyguladığı kuşatma ile her türlü kurumunu çökme noktasına getirdiği Filistinliler arasında Hamas özelinde İslamcı hareketlerin gelişmesinde dolaylı katkısı olmuştur İsrail’in. Ama yine de İsrail’in “siyasi liderliği bitmiştir” dediği, İslamcı örgütlerin “bizi temsil edemez” diye çıkıştıkları Arafat, 1993 yılında İsrail’i Oslo Anlaşması için Washington’da masaya oturtmayı başarmıştır. Bu anlaşma sonucunda İsrail, Arafat’ın 1958 yılında kurduğu ve yıllarca liderliğini yaptığı Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) Filistinlilerin tek temsilcisi kabul etmiştir. Arafat, yıllarca savaştığı İsrail’in Başbakanı İzak Rabin ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne layık görülecektir. Ama İsrail ne Oslo Anlaşmasındaki ne de sonra yapılan anlaşmalardaki vaatlerini tutacaktır. Kudüs’de, Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimleri kuracak, Gazze Şeridi’nde kat Oslo’yla gelen Nobel İslamcılardan çok çekti Asıl zorluğu İslami Cihad, Hizbullah ve Hamas gibi İslamcı örgütlerle yaşadı General Arafat. Bu örgütler Arafat’ın liderliğinde bağımsız bir Filistin olacağına inanmadıklarını hep (AP) liamlar gerçekleştirecektir. Ariel Şaron’un, 2002 yılında “Oslo Anlaşması ölmüştür” demesi malumun ilanıdır sadece. Arafat’ın, Filistin’de dizginleri artık elinden kaçırdığı, İslamcı hareketler sokaklara egemen olduğunda anlaşılacaktı. 1995’te İkinci Oslo Anlaşması’nı imzaladığında Filistin’de Hamas’lı militanlarla FKÖ militanları çatışıyordu. Arafat, İsrail ile mücadele ettiği kadar Suriye’nin entrikacı lideri Hafız Esad’ın “büyük Suriye” hayalleri ile de mücadele etmek zorunda kaldı. Esad, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) uzun yıllar destek verdi ama örgüt içinde Suriye yanlılarını etkin hale getirmeye çalıştığı bilinir. Hafız Esad’ın desteklediği Lübnan’daki Şii Emel örgütü militanları, 1985 yılında Beyrut’ta bir Filistin mülteci kampına saldıracak, büyük bir Filistinli mülteci kıyımı gerçekleştirecektir. Emel örgütü ile Filistinlilerin savaşı üç yıl sürecektir. Tam 3000 Filistinlinin hayatına mal olmuş bir “kirli savaş”tır bu. Uzun süre kuşatılmış olan kamplardaki Filistinlilerin açlıktan kedileri, köpekleri bile yediği haberlere konu olmuştur. Hafız Esad, FKÖ’nün efsanevi lideri Yaser Arafat’la arasını 1991 yılında düzeltebilecektir. Eğitim kampında çatışma Kuzey Irak’ın Duhok kenti yakınlarında Suriyeli Kürt muhaliflerin eğitim gördüğü kampta çıkan çatışmada 1 kişi öldü, 4 kişinin de yaralandı. Olayın 15 kişinin kamptan ayrılmak istemesi nedeniyle çıktığı öne sürüldü. Fisk: Katliamın arkasında muhalifler olabilir Dış Haberler Servisi Suriye’nin başkent Şam yakınındaki Deraya kasabasında geçen hafta sonu başlayan, aralarında çocukların da bulunduğu 300’ü aşkın kişinin yaşamını yitirdiği belirtilen katliamın arkasında ordu ile muhalif güçler arasındaki başarısız esir takası olabileceği iddia edildi. İngiliz Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, dün yayımlanan yazısında Deraya’daki katliamdan muhalif güçlerin sorumlu olabileceği iddiasını gündeme getirdi. Fisk, hayalet kasabadaki izlenimlerini anlatırken bölge halkının “ölümlerden, saldırılardan, yabancı teröristlerden, keskin nişancılardan” bahsettiklerini söylüyor. Suriye ordusu birlikleri ile Deraya’ya giren Fisk, bu sırada konvoya keskin nişancıların ateş açtıklarına da dikkat çekiyor. Yazıya göre bölge sakinleri, ordu güçlerinin kasabaya girmesi öncesinde muhalif Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) bazı asker ve rejim yanlılarının yakınları olan sivilleri rehin aldığını anlattı. Ordunun elindeki tutsaklara karşılık muhaliflerin elindeki esirlerin değiş tokuşu yönünde taraflar arasında anlaşma sağlanamaması üzerine ordunun kasabaya girdiği iddia edildi. Bazı bölge sakinleri cesetlerin bazılarının asker ve devlet için çalışan postacılara ait olduğunu söyledi. Kudüs’e değil otopsiye urdunun bayrağından çok kefiyesinin tanındığı dünyadan 2004 yılında ayrıldı Yaser Arafat. Ölümüne içtenlikle üzülenler İntifada çocukları ile yoksul Filistinliler oldu. Dönemin İsrail Adalet Bakanı Yosef Lapid’in, “Dünyanın Arafat’tan kurtulmuş olması sevindiricidir” sözleri anlaşılabilirdi ama Hamas ile İslami Cihad’ın ve Hizbullah’ın gizli bir sevinç duyarcasına ölüm hakkında açıklama yapmamaları anlaşılabilir gelmez yine de. FKÖ içindeki en büyük örgüt olan El Fetih’in önde gelenlerinden Ahmed Ganim, Filistinli liderin naaşının karargâhı olan Mukata’da toprağa verileceğini ilan etmiş ve “Onu tahta değil, taş bir lahitle defnedeceğiz. İleride özgür Kudüs’te yeniden toprağa vermek için” demişti. Şimdi Arafat, ölümünden bunca yıl sonra, Özgür Kudüs’te toprağa verilmek için değil; kim, nasıl öldürdü anlaşılsın diye mezarından çıkarılıyor, otopsiye gitmek için. Y Ann Romney eşini “Amerika’nın ihtiyacı olan adam” diye tanımladı. (Fotoğraf: AFP) C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear