Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8HAZİRAN2012CUMA 2 AÇI Mümtaz SOYSAL mumtazsoy sal @ gmail.com OLAYLAR VE GORUŞLER Cumhurbaşkanlığı ANAYASA hukuku özde siyasal yaşamı düzenlediği için, siyasetçileroalanda fütursuzca konuşmaya alışıktırlar. Oysa, yönetim hukukuyla birlikte geniş tarih bilgisi gerektiren, ayrıca ülkelerin toplumsal ve kültürleri konusunda bilgince konuşma isteyen muazzam bir bilim dalı söz konusudur. 0 hukuktaki son yenilik, Sayın Başbakan'ın bir nutukla ortaya attığı "partili cumhurbaşkanı" önerisidir. aşkanlık sistemini konuşmadığına ve "devlet başkanı" yerine "cumhurbaşkanı" deyişini kullandığınagöre, herhalde parlamenter sistemden söz ediyor olmalıydı. Yenilik de burada zaten. Çünkü bütün parlamenter sistemlerin en belirgin özelliği devletin başına getirilen kişinin partiler arasında tarafsız olması ve seçiminden önce partili olsa bile seçilirken ya da seçilince partisinden ayrılmasıdır. Başka türlüsü, ancak başkanlık ya da yarıbaşkanlık sistemlerinde olabilir. Belki de, başkanlık sistemi hevesinden vazgeçtiğini, ama şimdiki sistemin başına geçerse bugünkü inançlarını ve siyasal özelliklerini de bir ölçüde sürdüreceğini ima etmek istemiştir. Keşke öyle ve o kadarcık olsa. Aslına bakılırsa, bu pek büyük sakınca sayılamaz; öyle bir makama geçerken partisinden istifa etse, onu büsbütün değişmiş saymamız mı gerekecektir? Tarafsız davranmayı bilse, öğrense ve sürdürse, ruhunun derinliklerinden ötürü onu sorguya çeken mi olacak? Yeter ki, devlet adamı olarak parlamenter bir sistemin cumhurbaşkanı gibi davranmayı başarsın. erçekten parlamenter sistemde devlet başkanlığının temel niteliklerini, ödevlerini, görevlerini ve hatta felsefesini merak edenler, sistemi doğurmuş ve ona beşiklik etmiş olan Ingiliz tarihinde aynı makamın geçirdiği gelişimini iyi bilmelidirler. Devlet tahtında kraliçe olarak kesintisiz yaşadığı hükümdarlığın altmışıncı yılını geçen gün kutlayan Ikinci Elizabeth'in "hükmediş" tarzına, görev anlayışına, sistemdeki yeriyle halk üzerindeki etkisine bakmak dayararlı olabilir. "Orası yüzlerce yıllık bir evrimin krallığı" diyeceksiniz, ama burası da pek kısa olmayan farklı bir devlet deneyiminin değişik yollardan doğurduğu birdevrimin cumhuriyeti. Bunu beceremez mi? Kürtaj Sorumında Erkeğin SorumluLiıgu Botı bölgelerin eğitimi ve bilinci yüksek çevrelerinde kadınlorm kürtajo çok duho ÛZ sıklıkta ihliyaçlarının olacağı ileri sürülebilir. Kürtaj yosağı büyük olasılıkla Doğulu, eğitimi az, kırsal yöre kadmları için büyük problem olacaktır. Prof. Dr. Aysel EKŞİ P ONUNCU KOY Beklr COŞKUN .bcoskun@cumhuriyet.com.tr Yeni Uyananlar... Yeni uyandılar "demokrat yazarlar..." Kendilerine öyle diyoriar ne de olsa... Heceleseler, demokrasinin ilk hecesidir: "De..." Süleyman Demirel, saçını başını yolup buna "Konuşan Türkiye" diyordu... Demokrasinin ilk şartı yani... Şimdi anlıyorlar... "De" göreyim... "Demokrat yazarlardan" Hasan Abi daha önceki gün yazdı: "Tayyip Erdoğan, maşallah, Zaloğlu Rüstem gibi. Elinde koca bir pala, ya Allah bismillah deyu, durmadan heryana sallıyor kelle almak için... İyi ki son haftalarda denizlerdeydim. Yoksa arada benim kelle de kazaya gidebilirdi. Sayın Başbakan; ne bu şiddet, bu celal?.. Dilin kemiği yoktur ama bu kadarı da olmaz..." Aynen öyle... Ama dokuz sene geç kaldınız demokrat yazarlar... Artık köşelerinizde ya da (arada bir çıkabilirseniz) ekranlarda bu tür eleştirilerin hiçbir anlamı yok... Çünkü atı alan geçti Üsküdar'ı... Ne yargı kaldı, ne hukuk kaldı, ne mahkeme kaldı, ne adalet kaldı.... Ne laiktik... Ne insan hakları... Ne ifade özgürlüğü... Bunların hiçbiri yoksa, "de" bakalım; demokrasi mi olur?.. * Niye bu kadar geç kaldınız?.. Bu zaman içinde ne yıkımlar, ne yok edişler, ne bitirişler, ne zulümler, ne acılar, ne gözyaşları gelip geçti önünüzden... Anlamadınız... Dokuz yıl görmediniz... Öyle mi?.. Ikinci hecesi demokrasinin: Öyle oldu işte... Anadolu'da buna "moka sardı" da derler... Üçüncü hece "ra"nın aslında "rap" olduğu şüphesiydi sizinki... "Rap rap" korkusu diyelim... Oysa (bana şimdi yine rütbe söyletmeyin) işte "rap"ın "p..."sı tutuklu hapiste... Ama yakın tarihimizde demokrasinin bu kadar yerlerde süründüğü, bu kadar yok olduğu bir dönem gören, bilen var mı?.. Ne diyebilirim ki size... Geç uyandınız... Son hecesi "si..." ya... Artık oraya kadar bile, hükmü yok yazdıklarınızın... B B G aşbakan bir süredir ülkemizde her kadinin en az üç çocuk doğurmasını israrla istiyordu. Şimdi de devletin küıtajı yasaklayacağındau söz ediliyor. Kürtaj temelde sağlık ve başka zorunlu nedenler dışında yapılmışsa, aile planlamasinin başansız kaldığını gösterir. Çünkü aile pianlamasi, bireylerin istedikleri sayida çocuğa sahip olmalan ve doğumlann arasinı açmaya kendilerinin karar vermeieri ve bu amaçla bilgi, eğitim ve araçlara sahip olmalandır. Oysa bilimsel çalışmalar günümüzde her dört gebelikten bir tanesinin istenmeyen gebelik olduğunu, konuşma diliyle söylersek "kaza sonucu olduğunu" gösteriyor. istenmeyen gebeliklerin önemli bir kısmı "isteycrck düşüklc" sonlanmaktadır, Düşüklerin de üçte biri sağlıkh olmayan koşullarda gerçekleşmekte ve yakiaşık her gün 500 anne adayı hayatnı yitirmektedir. Kadm doğum uzmanları son andahastanelere yetiştiriien pek çok zorlama düşük olayına müdahale etmek zorunda kalmışlar ya da müdahale imkânı bulamadankadınıkaybetmişlerdir. Eşleri doğum kontrol yöntemi uygulamayarak boyuna hamiie kaian ve zaten bakamayacağı sayıda çocuğu olan çaresiz kadınlar, kendi kendilerine ya da konu komşu yardımıyla vajen içine uyguladıkları çok vahşi yöntemlerle gebeliği sonlandırmaugraşı vermişlerdir. Kürtaj yasağını savunanlann göremedikleri gerçek budur. Anne karnındaki iki aylık ceninin yaşam hakkindan söz edenler, her gün ülkemizde yaklaşik 50() yetişkin kadımn istemedikleri gebelik yüzünden öldüğünü görmüyorlar. istenmeyen bebeğin dünyaya gelmesi halinde, çocugun büyük olasıhkla yaşam boyu uygun olmayan koşullarda yaşayacağı ve psikolojik ve ekonomik pek çok sorunla karşılaşma olasılığıtıın büyük olacağı da dikkate alıtımiyor. Kürtajın engellenmesi için çare aranacaksa, ilk sorumlu adres, Sağlık Bakanhğı'nın Aile Planlaması Danışmanlık Hizmetleri Kurumu olmalıdır. Çünkü bu kuruluş Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü hizmetler arasında yer alır. Üstelik, kürtaj konusunda sadece kadmm gündeme getirildiğini ve kadının tartışıldığını görüyoruz. Oysa aile planlamasının yapılmasından ya da yapılmamasından kadm kadar erkek de sorumludur. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırm&sı kapsammda evli erkeklerin aile planlaması yöntemini kullanma durumları 1988'de ve on yıl sonra 1998 ydlannda incelentniş, 8059 haneye ulaşılmış ve evli kişilerle yüz yüze konuşulmuş. Hiçbir aile planlaması yöntemi kullanmayanlann oranının 1988 yilında yüzde 25 ; 1998'de yüzde 37 olduğu bulunmuş. Yani çahşma, evli erkeklerin dörtte birinin aile planlaması yöntemi kullanmadığını gösteriyor. Herhangi bir aile planlaması yöntemi kullandığını düşünenler ise 1988'de yüzde 75 iken bu oran 1998'de yüzde 63 'e gerilemiş. sek olan kadınlara göre daha fazla doğum yaptıklanm ve sağlık hizmetlerinden daha az yararlandıklanni vurgular. Okuryazar olmayan kadınların halen sahip oldukları ortalama çocuk sayısı 5.6 iken, üniversite mezunu kadınların ortalama 1.34 çocuğu olduğu hesaplanmıştır. Evli erkeklerin aile planlaması yöntemini kullanma durumlannm araştırıldığı çalışma Türkiye'nin doğu bölgesinde gebeliği önleyici yöntem kullanım sıkhklarının, Türkiye'nin tüm diğer bölgelerine göre daha az olduğunu gösterir. Kentsel bölgede yaşayanlarda da kırsal bölgede yaşayanlara göre "modern yöntem" kullanma sıklıkları daha yüksektir. Modern yöntem kullanımı, evlilikte geçen süre ile azalmakta, yaşayan çocuk sayısı, ülkemizin batı ve güney bölgesinde oturanlarda, SSKEmekli Sandıği, BağKur'lu olanlarda, AIDS'i duyma ile artmaktadır. Kondom kullanımı evlilikte geçen süre ile azalmış, öğrenim durumu ile artmıştır, Geri çekme yöntemi ise ülkede baü, güney ve doğu bölgelerinde yaşayanlarda yüksektir. 'Modern yöntemler' Aile planlaması hizmetleri kapsamında gebeliği önleyici bir yöntem kullanmaya karar venniş kişilerin koruyuculuğu oldukça yüksek olan "modern" yöntemleri daha fazla tercih etmelerini sağlayacak çalışmaların arttınlmasına ihtiyaç vardır. Özetle, araştırmalar batı ve güney bölgelerimizde yaşayan, eğitim düzeyi diğerlerine göre daha yüksek olan ailelerde doğum kontrol yöntemlerinin çok daha sıkltkla ve daha başarıyla uygulandığını gösteriyor. Aksine doğu bölgelerİTnizde ve kırsal yörelerde yaşayan, eğitimi az olan ya da okuryazar olmayan ailelerde doğum kontrol yöntemlerinin çok daha az kullamldığı anlaşılıyor. Bu araştırmalara dayanarak bir varsayım olarak, batı bölgelerin eğitimi ve bilinci yüksek çevrelerinde kadınların kürtaja çok daha az sıklıkta ihtiyaçlarının olacağı ileri sürülebilir. Kürtaj yasağı büyük olasılıkla Doğulu, eğitimi az, kırsal yöre kadmları için büyük problem olacaktır, Acaba kürtajı yasaklama konusunda AKP, en çok da kendilerine oy verenleri mağdur ederek bindiği dah kesecek midir? Aile planlaması yöntemleri Günümüzde aile planlaması yöntemleri "modern" ve "geleneksel" olarak sınıflandırıhr. Geleneksel yöntemler geri çekme, takvim tutma, duş alma ve diğerleridir. Modern yöntemler ise sçiral veya hap veya kondom ve diğerleridir. Ülkemizde öğrenim durumu yükseidikçe modern doğum kontrol yöntemi ve özellikle kondom kullanma sıklığı artmıştır. Yükseköğrenim görenlerin hemen tamamı modern yöntemleri kullanmaktadır. Ortaokul ve üzeri öğrenim düzeyindeki eğilimli kişilerin ilkokul ve altı gruba göre aile planlaması yöntemlerini kabul etme sıklıkları daha fazladır. Öğrenim durumu üe üreme sağlığı kavramları arasındaki ilişkiler başka çahşmalarda da incelenmiştir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması tarafından 1993 yıhndayapılmiş olan araştırma sonuçları, öğrenim düzeyi düşük olan kadınların, öğrenim düzeyi yük • • Roman Seti 5 kitaplık Oktay Akbal ÖGM'ler İçin Eylem Planı ÖGM'ler kapatılmalıdır. ÖGM'ler kapatılırken de, bu mahkemeler tamamen hukuk dünyasından atılmalı, ağır ceza mahkemesine dönüştürülmemeli, ÖGMierin görevleri, normal oğır ceza mahkemelerine devredilmelidir. Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU urulduklan 2005 yılından bugütıe kadar, adil yargılaııma koşullan etidn biçimde sağlanamadığı için eleştiri konusu olan Özel Görevli Mahkemeler (ÖGM) hakkında, bu mahkcmeleri kuran iktidar ccphcsinden bile ÖGM'lerin kaldınlabileceği açıklamalan yapılmaya başlandı. Tb TÜRK EDEBİYATINIR USTA ISHt OKTAY AKBAL DAN BATIKBİRGEMİ rpklü bir roman: *Ben ne süslenrrüş bir gemiyim, ne de mutlu yolculuklara inanıyorum. Ne kadar yaşam payım kalmışsa seninle tonuşmak, seninle sevişmek, seninle yaşamak istiyomm." 98Sayfa,10TL K •• SUÇUMUZİNSANOLMAK Oktay Akbara Türk Dil Kurumu'nun 1958 yıl ı Roman Ödülünü kazandıran bu eser, Türkiye Radyoları'ndaki "Arkası Yarın" prpgramına uyarlanarakve daha sonra sinemafilmiaeçekilerek, genç Cumhuriyet döneminin klasik romanları arasında yerinialdı, 144 Sayfe, 10 TL ÛGM'lerin kuruluşu Fransa'da 50 yıl önce hukuki sapıklık olarak bile nitelencn, dolayısıyla faaliyetleri hukuk devletine tccavüz eden Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM), 12 Mart dönemindeki anayasa dcğişikliği ile Türkiye'dc dc kurulmuş, ancak yapılan bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi 1975 yılında iptal ctmişti. 12 Eylül yönetimi, bünyesine askeri yargıç da eldediği DGM'lere anayasada yer vermiş, 12 EylüTün yarattığı HSYK dik duramadığı için de 12 Eyîül ürünü bu mahkemelere atama yaparak faaliyete geçınelerini sağlamıştı. Insan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) karan nedeniyle 1999 yılındaki anayasa değişikliği ite yapısmdan askeri yargıcın çıkarıldığı DGMMcr, AB söylemi gerekçe gösterilerek yapılan anayasa değişikliği uyarmca da 2004 yıhnda kaldmlmıştı. 2004 yılında çıkartılan bir yasa uyarınca, DGM'ler yerine ağır ceza düzcyindc kurulan mahkemeler, ismi konulmadan fiilen tabelasız DGM'ler olarak çalışmışlar, bu malıkemeler de 2005 yılındakaldırılarak, aynı yıl ÖGM'ler kurulmuştur. DGM yargıç ve savcılan da görevlerine. aynı çalışma odalannda, aynı suç ve dosyalarla, aynı duruşma salonlannda, sadece tabcladaki ad ÖGM yapılarak, daha da az güvcncclî biçimde, faaliyet alanları da genişletilerek devam etmişlcrdir. İHSAN BİR ORMANDIR Oktay Akbal, anılardan kopup bugünü yaşamak isteyen ve gelecepe bakmak için geçmişi yerle bir eden bir öykfMn içine çekiyor okuru; anılar ve izlenimler roman boyunca bir hesaplaşma aracına dönüşüyor, ıi8S ay aıiTL GARİPLERSOKAĞI Oktay Akbal'ın GariplerSokağı\çu\ Hasan Izzettin Dinamo "Gerçek realizmin •eçtiği yol Uzerinde dinlenecefli serin bir pınar başıdır0, Attjlâ llhan Oktay, bu insanları seviyor, size de sevdiriyor. Çizdîkleri bizim ınsanlarımızdır" diyor. 144 Sayfe, 12 TL darın hedef gördüğü herkes hakkında soruşturmalar açmakta. bağımsızlık sorunu yaşandığı için de, bu mahkemeler iktidann siyasi hedefleri için kııllanılan organlardan biri olmanın ötesine geçememcktcdîr. Anayasa Mahkcmesi'nin, laik ve deınokratik Cumhuriyet ilkelerine aykırı nitelemesi yaptığı siyasi parti, laik ve demokratik Cumhuriyet hükümeti göre\'ini sürdürünce, bu döneınde öne çıkan da laikliğİ korumak değil, irticayla mücadcleyi ve laikliği suç olarak gönnek anlayışımn yaşama geçirilmesi, ÖGM'lerin de bu yoldakullanılması olmaktadır. Oysa irtica ile mücadele suç değil, anayasanm 2Tnci maddesi uyarınca laikliğin zorunlu sonucudur. Ancak mücadcle edecek organların, demokratik sistemle bağdaşmayan orgaıılar olması. bu şekilde irtica ile anayasaya ve hukuka uygun olsa da, antidcmokratik biçimde mücadele edilmesi, ÖGM'ler üzerinden soruşturma konusu edilınektedir. Şöylc ki, 28 Şubat sürcci, somştunna açılmasını sağlayacak herhangi bir mevzuat değişikliğine gidilmeden, bir suç var ise somştunna için hukuksal engel de söz konusu değilkcn tam 14 yıl sonra soruşturulmakta, bu 14 yıl içinde de söz konusu soruşturmaları açmayan savcılar hakkında, bugıinkü HSYK'nin bile bir soruşturma açmaması da gözetildiğinde, yapılan soruşturmalann, iktidann gözüne bakılarak gerçekleştirildiği düşüncesine haklıhk kazandmnaktadır. mclidir. Boylccc ÖGM'lcre avukat görevlendirmesine dc hayır denilerek, en etkili adım atılmalıdır. Bunun için öncelilde nıevcut avukatlar ÖGM'lerdeki davalardan çekilmelidir. Çünkü avukatlar yer alsa da savunma hakkı etkin kullanılamamakta, adil yargılama sağlanatnatnaktadır. 12 Eylül'de dik duruşu gösteremeyen HSYK'nin atamadığı o adun da bugün barolarca böyle atılmalıdır. Sonuç DGM'ler kaldırılırken, içten bir irade sergilenmemiş, sonuçta ortaya çıkan da sadece bir tabela dcğişikiiği olmuştur. Şimdi aynı durumun yaşanmaması için, ÖGM'ler tapatılmalıdır. ÖGM'ler kapatılırken de, bu mahkemeler tamamen hukuk dünyasından atümalı, ağır ceza mahkemesine dönüştürülmcmeli, ÖGM'lerin görevleri, normal ağır ceza mahkemelerine devredilmelidir. ÖGM'lerdeki yargıç ve Cumhuriyet savcıları da başka görevlere atanmalıdır. Böylece ajaıı dava dosyalarına, aynı yargıç ve savcılarm, dcğişcn gcncl ağır ceza mahkemesi tabelası adı altında bakmalarma engcl olunmalıdır. Aynı îşleme, ÖGM nezdindeki Cumhuriyet başsavcıvekili ve Cumhuriyet savcıları da tabi tutulmalıdır. Bu soruşturmalar, bizzat Cumhuriyet Başsavcüıklan tarafindan yürütülmelidir. Cumhuriyet savcılannın Adalet Bakanhğf na idari bağlıîığına son verilmeli, idari bağlılık sadece Cumhuriyet Başsavcdarı yönünden olmalıdır. Bu noktada bağımsız bir Türkiye Başsavcılığı'nın da kuruhnası gündeme gelebilir. Ancak her durumda ınutîaka adli kolluk kurulmalıdır. Çünkü, hükümctc vc anayasal düzcnc yönelik suçlann da soruşturuldıığu bu mahkemeler nezdindeki savcılıklar bu soruşturmalan, kapsamlan itibanyla kolluk olmadan yapamayınca ve hükümete bağlı kolluk kuvvctlcrinc yaptırmak durumunda kalınca» sonuçta hükümetten bağımsız hareket edemeyen bu kolluk güçlerinin yaptıkları soruşturmalar da, hükümetin istediği biçimde sonuçlanmakta, demokratik yollardan hükümetlerin etkisiz kılamadığı kişi veya gruplar, bu soruşturmalara muhatap cdilip, etkisiz kılınmaktadırlar. Kolluktan sonraki savcılık işlemleri de soruştunnaların kolluktaki içcriğinin bire bir tekran olarak gerçekleşmekte, bu şekilde mahkemelere intikal eden davalarda da, sonuçta savunma etkin olamadığından, adil yargılanma koşullan ortaya çıkınamakta, böylece kolluk işlemlerinin mahkeme önünde, mahkeme tabelası adı altında yapılan tekran da, yargılama faaliyeti adı altında sunulmaktadır! Işte bu duruma son vermek için ÖGM'ler, yeni bir tabcla dcğişikliği söz konusu edilmeden kaldınlmahdır. "ARAP BAHARI"NI ANLAMAK İÇİN, ... FAİKBULUTJSLAMCI Oktay Akbal bu romanında, Ikinci Dünya Savaşı yıllarında bir lise öğrencisınin güncesinden parçalar sunuyor. DüşEkmeği, yeni basımında Ismail Gülgeç'in çizgileriyle zenginleşerek, okurlarıyla buluşuyor. 106 Sayfiı, 13 TL DOŞ EKMEGI Atılacak adım ÖGM'lerde devaın eden yargılamalar konusundaki savunmayı gözetenyaklaşımı nedeniyle tstanbul Barosu hakkında soruşturma açılmış, yine Diyarbakır Barosu'na mensup 103 avukat hakkında da soruşturma izni verilmiştir. Hukukun üstünlüğü için herkes Istanbul Barosu'na, yine hukuk herkes için denilerek Diyarbakır Barosu'na destek olmalıdır. Hiç kimse için, hiçbir hukuk ihlali gönnczdcn gelinemeyeceğinden, Diyarbakır Barasu, yaşanan hukuksuzluklar için Silivıi'de; Istanbul Barosu da giderek Diyarbakır'da açıklama yapmalıdır. ÖGM'lerin kaldırılınası için, artık ÖGM'lere hayır demek yetmemektedir. Ankara Barosu, 28 Şubat soruşturması dahil ÖGM'lcrdcki dava vc soruşturmalara avukat görevlendirmemeli, hukııkun üstünlüğünü esas amaç gören diğer tüm barolar da ÖGM'lerdeki avukat görevlendirme işlemine bir an önce ortak bir açıklama ile son ver StPARİSİÇİN: Tel: D Z i f 343 7Z 74 (DaMII: 5Z7) Eposta: Utaptaaltlni@ainlurlyei.cn.fe1 mvm y stPMtfpnMi Içfcı m& MHUUULMMI Yapı Kredi: TR08 0006 7010 0000 0081 668910 Iş Bankasi: TR75 0006 4000 0011 3980 0017 79 İndirim oranları internet sitemizdeki satışlarda geçerli değildir. Yalnızca satış noktaları ve havale ile sipariş erinizde geçerlidir. Kargo masrafları alıcıya aittir. DGM ve ÖGM uygulamaları 12 Eylül döneminde, kaçınayı aklından geçirmeyen, aklından geçirse bile kaçına olanağı bulıuımayan üniversite, hatta lise öğrencilerini tutuklayıp yargılayan DGM'ler; şimdi, bıraksanız yürümeye mecali olmayan emekli askerleri bile tutuklayarak faaliyetlerine dcvam ctmcktc, 12 Mart döneminde askerlerin hukuka tnüdahalesi ile Türkiye'nin tanıştırıklığı bu yapılanmalar, şimdi hukuka müdahale ederek, bir bumerang gibi dönüp, listelenen askerleri vurmakta, iktidar partisine mensup olmayan her siyasi partiden milletvekilini soruştunnakta ve tutuklamakta, ikti Üç kitaptan oluşan "jslamcı Örgütler" setini, İstanbul, Ankara ve İzmir'deki satış noktalarımızdan veya Türkiye'nin her yerinden havale ile indirimli olarak satın alabilirsiniz. Siparişleriniz için: ckk@cumhuriyet.com.tr 0 212 343 72 74 (Dahili: 527) Yapı Kredi: TR08 0006 7010 0000 0081 668910 İş Bankası: TR75 0006 4000 0011 3980 0017 79 cc Cumhurlyet Kitaplan KÎTAP OKUDUGUNUZU BİÜYORIUZ c< İndirim oranları internet sitemizdeki satışlarda geçerli değildir. iioari' Kargo masrafları alıcıya aittir. Cumhuriyet Kitaplan KİTAP OKUDUGUNUZU BİÜYORUZ C M B