14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 HAZİRAN 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 (AABÜLENT UZUN) Deliler 50 yıldır ortalıkta Kuad Galeri tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlanan Fluxus’un 50. yılını kapsamlı bir sergiyle gündeme getiriyor NAZLI PEKTAŞ 1960’lı yılların en radikal sanat hareketlerinden Fluxus’un 50. yılı, New York’taki kurum ve galerilerde yıl boyunca kutlanmaya devam ederken Kuad Galeri de İstanbul’da kapsamlı bir sergi düzenliyor. Fluxus’un yaşayan en önemli temsilcilerinden Eric Andersen’i de ağırlayan galeri, 70’lerden bu yana Fluxus’u destekleyen Almanya’daki Galerie Inge Baecker’in koleksiyonundan yapıtlara yer veriyor. Aralarında Al Hansen, Allan Kaprow, Milan Knizak, Nam June Paik, Ulrike Rosenbach, Endre Tot gibi sanatçıların yanı sıra Türkiye’den 70’li yılların sonunda Fluxus özellikleri taşıyan işler üreten sanatçılar Serhat Kiraz ve Ahmet Öktem’in yapıtlarının da olduğu sergi, 24 Temmuz’a kadar sürecek. Sanatı, gündelik yaşamın sıradan deneyimlerine odaklayan ve üretimlerini bu doğrultuda görselişitselsözsel sanatların bireşimiyle gerçekleştiren Fluxus sanatçıları, Latince “akış” anlamına gelen hareket aracılığıyla eserlerini hayatın içinde özgürce dolaşıma soktular. Deneysel müzik, performans, şiir, görsel sanatlar, sinema gibi farklı disiplinleri bir araya getiren basılı malzemeler ve hazır nesneleri kullanarak muhalif bir tavırla sıradan ve geçici olana odaklanan hareket, Almanya’nın ardından, pek çok Avrupa kentinde ve grubun öncüsü George Maciunas’ın 1963’te New York’a dönmesi ile birlikte Amerika’da da yayılarak 90’lardan sonra da ilginin hızla arttığı uluslararası bir ağ oldu. Ressamlar, sinemacılar, tasarımcı ve mimarların yanı sıra ekonomistler ve matematikçilerin de yer aldığı hareketin temsilcilerinden Andersen’le Fluxus’un 50 yıllık macerasını konuştuk. Fluxus’un ve hareketin üyelerinin 60’lardaki sanat algısını bir de sizden duyabilir miyiz? 2. Dünya Savaşı’ndan sonra sanat çok durağandı. Fluxus, sanatın bu Louis Good’un sergide yer alan yapıtı. Eric Andersen ? Sergi için İstanbul’a gelen Fluxus’un önemli temsilcilerinden Eric Andersen, “Basın 1962’de ilk kez Fluxus adı ile karşılaştığında yaptıklarımız için ‘Deliler ortalığa saçıldı’ başlığını atmıştı. Şimdi, 50 yıl sonra Berlin’de bir küratör ‘Deliler ortalığa saçıldı’ başlığını taşıyan bir sergi açıyor. Geçmişte bu bir hakaretti, ama şimdi iltifat” diyor. sanatı, o zamana kadar yapılmış şeylerin kabulü olarak görmedik. Sanat bir şeyi deneyimlemek ve bulmaktır. Sanatın bir üretimin sonucu değil, iletişimin kendisi olmasını istiyor kendine dönük, değiştirilemez durumuna bir tepki olarak çıktı. Biz yapıtlarımızın ciddi ve aynı zamanda da hafif olmasını istedik. Tüm “izm”lere de tepkiliydik. Böylece duk. Sanayi devrimi ile başlayan standardizasyon, sanatta da kendine yer bulmuştu, elbette biz buna da karşıydık. Fluxus’un anlamı gibi akışa açık ve durağan olan her şeye tepkisel yaklaşıyorduk. Fluxus’un “yüksek sanata” karşı durması ve sizin de dediğiniz gibi “hafif” olması başlangıçta pek de ciddiye alınmadı diyebilir miyiz? Hayır yoktu. Üretim kuralları yoktu ve herkes son derece rahattı. En önemli prensibimiz kendimizi ve birbirimiz tekrar etmemek ve farklı disiplinlerle çalışabilmekti. Fluxus insanların sanata bakışını tamamen değiştirmiştir. Hepimiz oldukça iyi eğitimli insanlardık ve farklı disiplinlerden geliyorduk, ama bize “amatör” dediler. Basın 1962’de ilk kez Fluxus adı ile karşılaştığında yaptıklarımız için “Deliler ortalığa saçıldı” başlığını atmıştı. Bir tür muhafazakârlık mıydı bu tepki sizce? Elbette, hem de fazlasıyla... Klasik müzik alanından gelen biri olarak o dönem müzik sahneleri çok özgürdü, performanslarımızı sahnede gerçekleştirebiliyorduk ama müzeler bize kapalıydı. Şimdi, 50 yıl sonra Berlin’de bir küratör “Deliler ortalığa saçıldı” başlığını taşıyan bir sergi açıyor. Bu geçmişte bu bir hakaretti, ama şimdi iltifat. Fluxus’un bir direnç olduğuna inanıyor musunuz? Doğrudan bir direnç hareketi değildir Fluxus. Sorunların çevresini dolaşır. Eğer beni öldürmek istiyorsan, seni hemen silahsızlandıramam, seninle savaşmam da ilkel yollarla. Önce giderim, sonra geri dönüp seni bir şekilde güçsüzleştiririm. Bu, Fluxus’ın muhafazakârlara karşı aldığı bir tavır aynı zamanda... Evet. Birisi sana saldırırsa onu güçsüzleştirmek için mutlaka başka bir yol bul. Agresif olmak hiç akıllıca değil. Biz, bizi kuşatan tutuculardan daha akıllıydık. Başbakan, eşi ile birlikte katıldığı konserde sanatçıları kutladı. CSO’da ilk kez dini müzik seslendirildi! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, makamının adını vererek onurlandırdığı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) konser salonunda, bu kez klasik Batı müziği eserleri değil, dini müzikler seslendirildi. CSO’da, şair Nabi hakkında bir anma toplantısı ve Buhurizade Mustafa Itri Efendi’nin eserlerinin çalındığı bir konser düzenlendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tiyatroları özelleştiriyorum” sözlerinin ardından, Devlet Opera ve Balesi, Devlet Tiyatroları ve CSO gibi sanat kurumlarında yapısal değişikliğe gidilirken, CSO’da, tarihinde ilk kez dini müziklerin seslendirildiği bir konser gerçekleştirildi. Konsere, Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile çok sayıda bakan katıldı. Günay, gecenin açılışında yaptığı konuşmada, 1712’de yaşamını yitiren Nabi ve Itri’nin 300. ölüm yıldönümleri nedeniyle UNESCO tarafından 2012’nin “Itri” ve “Nabi Yılı” ilan edildiğini söyledi. Günay, gelecek yıl da Piri Reis’in ünlü haritasının 500. yıldönümünün anılacağını belirtti. Berlin Filarmoni’den İstanbul’da iki konser Kültür Servisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın, 40. yılı kutlamaları kapsamında ev sahipliği yapacağı Berlin Filarmoni Orkestrası konserinin biletleri 16 Haziran’da satışa çıkıyor. Dünyanın en önemli orkestralarından Berlin Filarmoni, 27 eylül’de daimi şefi Sir Simon Rattle yönetiminde Haliç Kongre Merkezi’nde konser verecek. Ayrıca konsere, çellist Efe Baltacıgil ve Türk kontrbas sanatçısı Fora Baltacıgil solist olarak katılacak. Schubert’in “Bitmemiş Senfoni”si ile başlayacak konser, Efe ve Fora Baltacıgil’in solistliğinde Bottesini’nin “Viyolonsel ve Kontrbas İçin Düzenlenmiş Grand Duo Concertant”ı ile sürecek. Orkestra, programı Beethoven’in “La majör 7. Senfoni”si ile noktalayacak. Berlin Filarmoni Orkestrası, 28 Eylül’de ise İzmir’de Efes Ticaret Agorası’nda bir konser daha verecek. Berlin Filarmoni Orkestrası’nın konserleri 130 yıldır tüm dünyada dikkatle takip ediliyor. GÖSTERİLER EYLÜL AYINDA DA SÜRECEK ‘Turandot’ 2012 TONY ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU 90’lara sinemayla selam ‘Once’a 8 ödül birden Kültür Servisi ABD’de Broadway oyunları ve müzikallerine verilen Tony Ödülleri’nde “Once” müzikali, 8 dalda birden ödüle değer görüldü. American Theatre Wing kuruluşu tarafından, New York’taki Beacon Tiyatrosu’nda düzenlenen ödül töreninde “Once”; “En İyi Orkestrasyon”, “En İyi Müzikal Kitap”, “Müzikal Dalında En İyi Ses Tasarımı”, “En İyi Müzikal Yönetimi”, “Müzikal Dalında En İyi Sahne Tasarımı”, “Müzikal Dalında En İyi Işıklandırma Tasarımı”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Müzikal” ödüllerinin sahibi oldu. Enda Walsh’in kaleme aldığı kitaptan sahneye uyarlanan “Once” müzikalinde bir müzisyenle göçmen bir şarkıcının arasındaki aşk anlatılıyor. John Tiffany’nin yönettiği müzikalin şarkıla‘Once’ rında ise Glen Hansard and Markéta Irglová’nın imzası yer alıyor. Törende, “En İyi Tiyatro Oyunu” ödülüne, daha önce de Pulitzer Ödülü’nü kazanan, Burce Norris’in kaleme aldığı “Clybourne Park” oyunu değer görülürken; Dave Barry’nin kaleme aldığı çocuk kitabından uyarlanan “Peter and The Starcather” da 5 dalda birden ödül kazandı. ALTIN PORTAKAL’IN ÖZEL ÖDÜLÜ İLYAS SALMAN’A Kültür Servisi Bu yıl 49’uncusu düzenlenecek Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin “Yaşam Boyu Onur Ödülleri” Türk sinemasına katkılarından dolayı oyuncu Salih Güney, Meral Zeren, Güler Ökten, yapımcı Necip Sarıcı ve yönetmen Duygu Sağıroğlu’na verilecek. 90’lı yıllar sinemasını odağına alan ve ana teması “Mizah, Muhalefet ve Demokrasi” olan 49. Altın Portakal Film Festivali’nin “Özel Ödül”ü ise sinemada muhalif tiplemeleri canlandırması ve muhalif tavrı nedeniyle İlyas Salman’a sunulacak. Onur ödülleri bu yıl 6 12 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek festival kapsamındaki özel gecede sahiplerine sunulacak. Aspendos Festivali’nde zaman uzuyor Kültür Servisi Her yıl yurtiçinden olduğu kadar yurtdışından da seyirci toplayan Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali 14 Haziran’da başlıyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen festivalin süresi, bu yıl Eylül ayını da kapsayacak şekilde değiştirildi. 14 30 Haziran, 4 Temmuz ve 3 15 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek festival süresince, üç bale ve yedi opera olmak üzere, 10 farklı eser sahnelenecek. Aspendos Antik Tiyatrosu’nun tarihi atmosferinde bu yıl 19’uncusu düzenlenecek festivalin açılışı, İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin sahneleyeceği “Turandot” operası ile yapılacak. (www.aspendosfestival.gov.tr) Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Coşkun İlhan C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear