14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2012 PAZARTESİ 6 Piyanist ve besteci Fazıl Say, ‘Ses’ adlı yeni yapıtının da Kültür Bakanlığı’nca desteklenmeyeceği kanısında KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ ‘Hükümet sanatla uzlaşamıyor’ SELDA GÜNEYSU Sivil/Savaşan Kanat Gülen Hareketi’nin önde gelenleri Vatan gazetesi yazarı Ruşen Çakır’la sohbet etmiş. İlk yazısında, bunların kimler, kaç kişi olduklarını yazmıyor. Anlaşılan bu konuda “off the record” sözü vermiş! Bugüne kadar, bu siyasi hareketin yarı resmi /gayri resmi / resmi kurumu olarak Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nı biliyoruz. Onlarla mı konuştu, bilgimiz yok. ABD’den mi geldiler?! İstanbul’dalar mı? Tanıdığı isimler mi? Kamuoyunda bilinirler mi? Gördüğünüz gibi gizli örgüt gibi davranan bir siyasi hareket üzerine çok sayıda spekülasyon yapılır. Çok doğal! Adı var olup da kendisi ortada resmen gözükmeyen ancak gizli örgüt olabilir. Bugün hakkında soruşturma yapılamıyorsa, bir ayakları ile iktidarda diğer ayaklarıyla Pensilvanya’da olduklarındandır! Gülen Hareketi gizli örgütü (!) kendisinin artık “hizmet” olarak adlandırılmasını istedikten sonra, Ruşen Çakır’a bir “açılım” yapıyor. Bu açılımın zamanlaması üzerine, Gülen Siyasi Partisi 1 ve 2 (geçen salı ve perşembe) yazılarımda değinmiştim. Ruşen açılımları gelişmeleri doğruluyor. Şike Yasası’nı ret kampanyası, MİT üzerinden hesaplaşma ve daha da öncesinde Bülent Arınç olduğu yazılan Bakan’ın geçen sonbaharda Pensilvanya’ya giderek F. Gülen’le sert tartışması... Ve özellikle İstanbul Emniyeti içindeki yapılanmanın dağıtıldığı yönündeki haberler.. Odatv gazetecilerinin tutuklanmaları (*) üzerine Türkiye ve dünyada Gülen Hareketi üzerine çok doğru saptamaların gündeme gelmesi ve olguların konuşulmaya başlanması.. Bütün bunlar, bu “siyasi parti”yi önemli ölçülerde gerileten olaylardı. Hele hele Erdoğan’la çatışma, Hareket’in Türkiye’de “hizmet için para toplama” işlerini de aksatmış olabilir. İş dünyası, Erdoğan’ı çok yakından tanır!!! Bütün bunları tek cümleyle özetleyebiliriz: Derin itibar kaybı! Evet, hem de çok derin! ??? Ruşen Çakır, Gülen Hareketi’nin “sivil kanadı”nın duruma ağırlığını koyduğu sonucunu çıkarıyor. Buradan, Hareket’in sivil olmayan kanatlarının da varlığı anlaşılır. Mesela “askeri” kanat gibi! “Askeri kanat”tan kastım, Gülenci silahlı güç falan değil. Böyle bir işe girişmeyecek, yoksa sonlarının hızla geleceğini bilecek kadar akıllılar. Devletin her türlü “silahlı – silahsız güçleri”ni kullanmak varken!!! Ruşen açıklayacaktır tanımını, ama sivil kanat tanımlaması iyi bir ipucu oldu ve kendi değerlendirmelerimi, çok yakın geçmişle birleştirerek bana yorum yapma olanağı sundu: ??? Gülen Hareketi, birkaç yıldır topluma “savaşan siyasi güç” olarak yansıdı... Emniyet ve özel yetkili yargılamalarda ipleri elinde tutması ve yargılamaları yönlendirmesi, Orduyu ve sinirlendiği rakiplerini tepeleme çalışmalarına olağanüstü desteği, “savaşan Cemaat”i yarattı. Bu savaşın medyadaki uç beylerini biliyoruz. Gülen Hareketi’nde, bu süreçteki derin itibar kaybının görülmesinden sonra, “savaşan güçler” arasında bir “ayrışma” olduğu, Ekrem Dumanlı’nın 9 Ocak 2012 tarihli (Zaman) Hesap Vermek yazısından belli olmuştu: “Mehmet Baransu, Emre Uslu, Önder Aytaç, hatta bazı Zaman yazarları... Bazı gazeteciler ne yazsa ne söylese hepsi ‘Cemaat’ten biliniyor. Aslında o gazeteciler defalarca açıkladı, ‘Biz Cemaat sözcüsü değiliz; kendi düşüncelerimizi yazıyor, konuşuyoruz’ dediler. Maalesef bazılarının umurunda bile değil. Varsa, yoksa Cemaat! Tam bir paranoya ile karşı karşıyayız. Hal böyle olunca bu yanlış algıya muhatap insanlara da büyük sorumluluk düşüyor. Keşke onlar üzerinden yürütülen psikolojik harbin değirmenine su taşımasalar ve bazı art niyetli kişilere fırsat vermeseler...” “Uç beylerini” demek daha önce uyarmışlar ve fayda etmemiş ki, bu kez kamuoyuna açıklama ile araya mesafe koyuyordu Dumanlı; ama onların Cemaatçi olmadıklarını söylemiyor, Cemaat sözcüsü olmadıklarını açıkladıklarına dikkat çekiyordu. (Ö. Aytaç, Dumanlı’ya “sanırım biraz grip olmuş” yanıtını verecekti) ??? Yorumlarsak: Gülen Hareketi’nin, iktidarla çatışma koşullarının da oluşması ve itibar yitirilmesi karşısında, bundan sonra nasıl bir strateji / yol izleneceği konusunda anlaşmazlık içine düştüğü görülüyor. Bugüne kadar fiili koçbaşı rolü oynayan “militanlar”, durmak yok savaşa devam derken “akil adamlar”, durum muhasebesi ile itibar toparlamayara bere sarma sürecini yeğlemekte.. Bu iç yarılmanın nasıl gelişeceğini de “Açılımları” da izleyeceğiz! Şunu belirtelim: Bütün süreç, hepsinin ortak geçmişidir.. “Ayrılsak da beraberiz”. Ve soracağız hep: Balyoz, Odatv ve diğer pek çok davadaki sahtekârlıklardan nasıl arınacaklar, temel kıstas budur... ünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Behçet Aysan, Metin Altıok ve Aziz Nesin’in şiirlerini bestelediği yeni eseri “Ses Opus 40”ın, “Metin Altıok Ağıdı”nda olduğu gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenmeyeceği görüşünde. şiiri, “Bir Bahar Dalıyla”. İkinci bölüm Say, “Bakanlık mı bu projeyi destekleMetin Altıok’un “Odasında Bir Evin” adlı yecek? Bakanlık benim adımın ilk harfişiiri ve üçüncü bölüm de Aziz Nesin’in “Sinin geçtiği hiçbir şeyi desteklemez, sanmı vas Acısı” şiiri. yorum. Hele ki işin içinde bir de Sivas etin Altıok gecesinde varsa...” diyor. Say, Sivas davasının zamanaşımına uğra Eserde ‘gösterişli soprano partileri’ masına ilişkin karara da şaşırmadığını belirbulunuyor, değil mi? terek, kendisini şaşırtan tek şeyin Başbakan Üç soprano bu eseri paylaşarak, bir nevi Tayyip Erdoğan’ın kararın hemen ardından diyalog halinde, bazen koro enstrümanla biryaptığı “hayırlı olsun” açıklaması olduğunu leşerek bir mizansene çeviriyorlar eseri. Dosöylüyor. layısıyla daha önce de dediğim gibi bu tür “Bir insanın en yakınlarından biri ölüanma gecelerinde çalınabilecek iyi bir eser yor mesela... Hayırlı olsun diyen var mıbu. Yapı itibarıyla çok müsait. dır acaba?” diye soran Say, Eserin önemli özelliklerin4+4+4 yasasının müzik eğiden bir tanesi de soprano par? “Ben bir tek şeye tilerinin çok gösterişli olması. timi ile örtüşmeyeceğine de şaşırdım. vurgu yapıyor. Say, AKP Dolayısıyla o ses yapılarına Başbakan’ın ‘hayırlı sahip sopranoların litaratürühükümetinin “sanatla kavgalı” olduğundan da söz edine girecek bir eser bu. Bu olsun’ yor. eseri ilk kez “Behçet Aysan açıklamasına. Bir Fazıl Say’la “Behçet AyŞiir Ödülü” gecesinde çalinsanın en san Şiir Ödülü” töreninden dık. İkinci kez Süreyya Opeyakınlarından biri sonra güncel sorunlar ve rası’nda, İstanbul’da Metin ölüyor mesela. müzik üzerine konuştuk: Altıok gecesinde seslendirileHayırlı olsun diyen cek. 2 Haziran’da... Sonrasınasrafsız bir proje da da bir anma gecesinde devar mıdır acaba? Behçet Aysan Şiir Ödüğil ama benim kendi prodükBu kadar lü gecesinde ilk kez seslensiyonum olarak temmuz ayınduygusallığa dirdiğiniz ve Sivas acısına da seslendireceğiz eseri. duyarsız olunabilir ‘ses’ olacak dediğiniz, “Ses Bir de benim Borusan’la iki mi? Ancak biz Opus 40” adlı eseriniz yılda bir festivalim yapılır, sanatçılar bu olayı hakkında bilgi verir misiorada bütün iki yılda besteleniz? unutturmayacağız.” diğim eserler çalınır. Bu eser Bu çok yeni bir eser. de çalınacak o festivalde. O Behçet Aysan, Metin Altıok da aralık ayında, Lütfi Kırgibi şairlerin şiir ödül törenlerinde, Sivas dar’da olacak. Yani ben bu eseri 45 kez sesolaylarıyla ilgili herhangi bir gecede ya da lendireceğim kendi ekibimle. Başka ekipler Aziz Nesin üzerine yapılabilecek herhangi de bu eseri seslendirirlerse, yılda 2030 kez bir gecede çalınabilecek bir eser bu. Masraf seslendirilmiş olacak. sız bir proje. 5 kişilik bir müzik ekibi var. akanlık desteği Sopranolar, piyano ve vurmalı sazlar. Çok zor bir eser de değil. Yani illa bu ese Sizin daha önce bestelediğiniz “Metin ri Fazıl’ın çalması gerekmiyor. Dünyanın Altıok Ağıdı” adlı eser bakanlık tarafınher yerinde ve her şehrinde çalınabilecek ya dan desteklenmemişti. Sizce bu esere barı bir opera aslında bu. Eser üç bölümden kanlık destek verir mi? oluşuyor. Birinci bölüm Behçet Aysan’ın “Metin Altıok Ağıdı”, 2003’te bestele D ? ‘Ses’, Sivas’ta yitirdiğimiz iki büyük şairin, Metin Altıok ile Behçet Aysan’ın ve Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Aziz Nesin’in şiirlerini kapsayan bir eser. Nesin’in şiiri politik, Altıok ve Aysan’ın şiirleri politik değil. Ama bakanlık benim adımın geçtiği hiçbir şeyi desteklemez. Hele işin içinde bir de Sivas varsa.” M Biliyor musunuz, aslında “Metin Altıok Ağıdı”, benim Sivas anısına yazdığım bir eser değildi. Hakikaten değil. Eren’le (Aysan) onu ilk kez geçen sene konuşmuştuk. Ancak ben şimdi Sivas’la ilgili başka bir eser yapmak istiyorum. Bilirsiniz, Genco Erkal’ın bir oyunu var: Sivas 93. Bu eserin librettosunu (eser metni) yaptık. Üzerinde bir yıldır çalıştığımız bir proje bu. Çalışıyoruz, bu eseri opera eseri olarak bestelemek istiyorum. “Ses” ise Sivas’ta yitirdiğimiz iki büyük şairin, Altıok ile Aysan’ın ve Türk edebiyatının en önemli isimlerinden olan Aziz Nesin’in şiirlerini kapsayan bir eser. Aslında bir yandan politik, diğer yandan apolitik bir eser. Nesin’in “Sivas Acısı” şiiri olduğu için politik bir yandan, ancak Altıok ve Aysan’ın şiirleri politik değil. Ayrıca şunu da belirtmek isterim, “Sivas Acısı” şiiri de bir veryansın şiiri değildir. Melankolik bir şekilde serzeniştir. Orada Nesin, “Aynı dili konuşsak da anlayamayız birbirimizi... Suç ne sende ne de bende. Seni karanlığa gömenlerde...” diyor. Serzenişini böyle yapıyor Nesin. Peki Sivas davasının zamanaşımına uğramasıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? Benim için Sivas olayının şok etkisi devam etmekte. Aradan 20 yıl gibi bir süre geçse de... Çünkü orada 33 aydın ve 2 otel görevlisi yakılarak öldürüldü. Türk kültürünün önemli isimlerini yitirdik. Bu olay, kültürle ilgilenen her insanı yakından ilgilendirmeli. Bir anda bu kadar insan ölüyor, ne diyeceksiniz? Sonrasında davalar, davalar, davalar... Ben kendi açımdan da bu davanın düşmemesi için çaba sarf ettim. Bakınız Sivas olaylarında, ya katillerden yana olunur ya da şairlerden yana... Bunun ortası falan yok. Ben bu hukuk sisteminde, ülkenin şu anki konumunda şaşırdığımı söyleyemem. Ben tek bir şeye şaşırdım. Başbakan’ın “hayırlı olsun” açıklamasına... Bir insanın en yakınlarından biri ölüyor mesela... Hayırlı olsun diyen var mıdır acaba? Bu kadar duygusallığa du? “Bugün ülkede yarsız olunabilir mi? seçmeli olarak Ancak biz sanatçılar “Ses” gibi eserlerveriliyor müzik le, Genco Erkal’ın dersleri. Halbuki “Sivas 93” adlı eserdünyada leriyle bu olayı unutzorunludur bu tür turmayacağız. Şok etkisi sürüyor M B nen, geniş kapsamlı bir oratoryodur. 120 kişi falan gerekiyor o eser için. 80 kişilik koro kesin gerekiyor. O dönem eğer Kültür ve Turizm Bakanlığı deseydi ki, “Benim koromu kullanma, istediğini yap” yapardık. Ama eser için muhtaç olduğumuz koro onların kapsamındaki kurumlardan biridir. Kültür Bakanlığı kurumunu kullanıp da onun isteği dışında hareket edince iş sarpa sardı orada. “Metin Altıok Ağıdı” da bir daha çalınamadı. “Ses”te 5 kişilik bir ekip var. Bakanlıkla ilgisi yok. Olsa ne olacak ki? Bakanlık mı bu projeyi destekleyecek? Bakanlık benim adımın ilk harfinin geçtiği hiçbir şeyi desteklemez, sanmıyorum. Hele ki işin işinde bir de Sivas varsa... Sivas olaylarına çok duyarlı bir müzisyensiniz... Daha önce de pek çok kez bu duyarlığınızı ifade ettiniz... Sivas 93 Operası 39.800 Başlayan Lansman Fiyatlarıyla * Kampanyamız stoklarla sınırlıdır. dersi Zorunlu müzik YMY TUZLA Aydıntepe Mah. E5 Karayolu No:4 TUZLA Tel: (0216) 392 79 79 (pbx) YMY YENİBOSNA YMY AVCILAR Merkez Mah. Basın Ekspress Yolu Merkez Mah. Özarı Sok. Çınar Cad. No:34 YENİBOSNA No: 2 AVCILAR Tel: (0212) 452 80 00 (Pbx) Tel: (0212) 591 52 58 (Pbx) C MY B C MY B 2.0 Litre Euro 5 Turbo Dizel Motor 155 Beygir Güç 360 Nm Tork 190 Nm/1.000 rpm başlangıç torku Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayladığı 4+4+4 yasası ülkedeki eğitim sistemini, özellikle de sanat eğitimini nasıl etkiler sizce? Bakınız, bugün eğer kültürden, sanattan, medeniyetten, insanlıktan yana bir eğitim sistemi istenseydi, istenirdi zaten. Ben çok söylemişimdir. Hatta bir eğitim bakanı ile kavgalık da olduk. Sonra o beni mahkemeye vereceğini söylemişti ama vermedi. Haklı olduğum ortaya çıktı çünkü. Konu müzik öğretmenlerinin atanmasıyla ilgiliydi. Bugün ülkede seçmeli olarak veriliyor müzik dersleri. Halbuki dünyada zorunludur bu tür dersler. Çocuklar için de çok önemlidir. Resim, sanat dersleri de... Bu hükümet sanatla uzlaşamıyor. Bunu tekrar tekrar söylemeye gerek var mı? Mümkün mertebe sanatla ilgili derslerin azaltıldığını söylemiştim zaten. Benim 11 yaşında bir kızım var. Dolayısıyla bu yasa beni de ilgilendiriyor. O nedenle bizim gibi aydınların evde yarattığı atmosferle okulda çocukların gördüğü eğitimin ters düşmemesi gerek. Bunu isterim açıkçası. Yoksa bugün iktidar partisinin isteklerinin, yörüngesinin ne olduğunu biliyoruz. dersler. Çocuklar için de çok önemlidir. Resim, sanat dersleri de. Bu hükümet sanatla uzlaşamıyor.” (*) Ahmet ve Nedim’in serbest bırakılmasından sonra, “arkadaşları”nın görevleri sanırım bitti: “Geri kalanlar zaten Ergenekoncudur, olmasalar bile ve bunu hak etmektedirler!” Böyle çıkarsa, kocaman bir çüş diyeceğim... Meslek örgütlerini ve hekimleri konuşacaklar ? İstanbul Haber Servisi Dünya Tabipleri Birliği Başkanı Dr. José Luiz Gomes Do Amaral ve Dünya Tabipleri Birliği Konsey Başkanı Dr. Mukesh Haikerwal, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) davetlisi olarak yarın İstanbul’a geliyor. Meslek örgütü özerkliği ve hekim bağımsızlığı başlıklarında konferans verecek olan Amaral ve Haikerwal, konferans öncesinde yarın sabah 09.30’da Sultanahmet’teki Armada Otel’de bir basın toplantısı düzenleyecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear