23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2012 PAZAR 2 GÖRÜŞ FAZIL SAY OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Hesaplaşma Konusu 12 Eylül döneminin patlayan müziği arabeski bağrına basanların, ideolojik olarak 12 Eylül ile “sözde” hesaplaşması ne kadar inandırıcıdır? ??? Birçok konuda yakın geçmişimiz yalanlarla örtbas edilmekte. Gönül buna izin vermiyor... Sivas Madımak olayları, bu yalanların en başında geliyor. Bizim kuşak, “daha dün gibi” hatırlar, orada olan biten cinayeti... Bu konuda bugün yazılan bazı makalelere gerçekten inanamıyorum... Tüm kayıtlarda, tüm videolarda olan, saatlerce sürmüş, sloganlar, vahşilik ve oradaki amaç, bu makaleleri yazan yandaşlar tarafından yok sayılıyor... “Normal bir yangın”mış gibi davranılıyor... Bunlar neyin yandaşı? İnsanın mı? Değil... Amaçlarına ulaşmak uğruna dalaverenin her türlüsü mümkün görünüyor. Artık buna alıştık ve bu kadar düşmek istemiyoruz. “Gönül” işte burada umudunu kaybediyor. ??? Artık uzattığımız elleri tutmamalarına gücenmiyoruz bile. İnsan olmak, gereksizleşti sanki... ??? Başa dönelim; Ben bir müzisyen olarak kötü müzik dinleyen bir kesimi uyardım. Öyle ki, arabesk sevecek kadar “müzik sevmeyen” bu kesime nasıl ulaşacağımı çoğu zaman anlatamadım... Yıllarca samimi bir dille uyardım. Ve sonunda, duymayanların duyacağı şekilde sert olarak da uyardım. Böyle gerekiyordu kanımca... Biliyorum ki, müzik insanı eğitir, iyi müzik dinleyen insan, müzik yapan insan savaş istemez, yangın istemez, öldürmek istemez; çünkü yaşamdan yanadır, çünkü yaşamın güzelliğini ona içsesi hatırlatmıştır gülümseyerek, tüm sıcaklığıyla... ??? Dediklerimle ilgili en ufak bir pişmanlık yoktur.. Denilenler doğrudur... 31 Mart’ın 103. Yılı ve Yeni Yorumlar 31 Mart gerici bir ayaklanma mıdır? Yoksa basit bir hareket midir? Bir bakan, bir milletvekili, bir binbaşı, 20’yi aşkın kişinin öldürüldüğü ve yüzlerce kişinin yaralandığı bu başkaldırı nedir? Son yıllarda II. Cumhuriyetçi yazarlar bu korkunç olayı basit bir askeri ayaklanma olarak yorumluyorlar... Başbakan bu olaya geçen ay ‘temcit pilavı’ dedi. Konu yansız bir biçimde analiz edilmelidir. ‘İlk Devrim Karşıtları’ adlı kitabımızda bunu yazacağız. Alev COŞKUN anlı 31 Mart olayı, eski takvimle 31 Mart 1325, bugünkü takvimle 13 Nisan 1909 tarihine denk gelmektedir. O gün Sultanahmet Meydanı’nda toplanan alaylı subaylar, avcı taburlarından kimi askerler ve siviller binleri aşmıştı. Önce meydanda bulunan Millet Meclisi’ni bastılar. Milletvekillerinin gözleri önünde iki cinayet işlendi. Adliye Nazırı (Adalet Bakanı) Nazım Paşa, Meclis Başkanı, İttihat ve Terakki’nin önderlerinden Ahmet Rıza’ya benzetilerek; aynı biçimde, Lazkiye milletvekili Emir Mehmet Aslan Bey de Tanin gazetesi başyazarı ve İttihatçı Hüseyin Cahit Yalçın’a benzetilerek öldürüldü. Osmanlı tarihinde görülen “Patrona Halil”, “Kabakçı Mustafa” tipi bir olay gibi gelişen bu hareket, on gün kadar İstanbul’u fiilen işgal etti. Yıldız Sarayı bahçesinde toplanan güruh, oraya getirdikleri Deniz Binbaşısı Ali Kabulü Bey’i, Padişah Abdülhamit’in gözleri önünde parçaladılar. Ölenlerin sayısı 20’yi, yaralananlar ise yüzleri aşmıştı. Arı... Bu sefer de arı olmuşsun be kardeşim... Bal yapmışsın... Arısız... ? Nasıl yaptın?.. Bilim adamları arıların çiçekleri nasıl tanıdıklarını, nasıl polen topladıklarını, o tadı her seferinde nasıl tutturduklarını tam 70 yıl çalışarak belirlediler aralıksız... Sen?... Bir bodrum katında, biraz mısır şurubu, biraz enzim, biraz esans... Birkaç şişe, bir leğen... Tarım Bakanı da alıp ekmeğe sürerek yediğine göre, demek ki sahte balın kusursuz... Arı oldun yani... Vız vız... ? Sahte polis, sahte doktor, sahte zabıta, sahte maliyeci, sahte müteahhit olduğunu hep okurdum gazetelerde... Demek ki bu sefer de arı oldun... Bal yaptın, çiçeksiz... Bakan da yedi zaten, beğendi... Çocuklar, hastalar, yaşlılar, masum insanlar “faydalıdır” diye alın teri paralarını verip yaptığın baldan aldılar... Vay edepsiz... ? İyi baba olamadın mesela... Çocuğunun geleceğini çaldılar, ÖSYM’de dünyanın en büyük sorucevap hırsızlığı ortaya çıktı, sesini çıkartmadın... 4+4+4 geldi, bu kez çağdaş eğitimini aldılar çocukların elinden, yine vızıldamadın... Baba olamadın da... Sen git arı ol... ? Sevgiline eş olamadın; kadınlara şiddette Türkiye AB ülkeleri arasında birinci, tüm dünyada üçüncü... Komşu olamadın; yoklama yaptılar, “Vergi kaçırıyor musun?” sorusuna yüzde 84 “hayır” dedi... “Komşunuz vergi kaçırıyor mu?” sorusuna yüzde 87 “evet” dedi... Vatandaş olamadın; onun için zaten sokak röportajında “28 Şubat muhtırası ne zaman verildi?” diye sorduklarında “temmuzda” dedin tereddütsüz... Arı olup bal yaptın ama... Vız vız... ? Şu yağmalanan, çalınan, parçalanan, bölünen, çağ dışına itilen Türkiye’nin haline bak... Çoğunluk sinmiş ve sessiz... Adam olamadın... Sen git arı ol... Bana da o baldan ayaküstü altı kilo sattın ya... Şerefsiz... K Oluşumlar Bu hareketin temel nitelikleri nedir? Bu konuda son yüz yıldır yerli ve yabancı tarihçiler, siyaset bilimciler yorumlar yapıyorlar. Olayın tarihsel, siyasal, toplumsal nedenlerini araştırıyorlar. Son yıllarda değerlendirmelere yenileri de eklendi. Kimisi bu hareketi Padişah II. Abdülhamit’e bağladı. Kimisi “İttihat ve Terakki Fırkası” tarafından düzenlendiğini savundu. Bu hareketi, İttihat Terakki’nin tam karşıtı Prens Sabahattin’in “Ahrar Fırkası”na bağlayanlar da vardır. Ayrıca bu korkunç ve gerici nitelikler taşıyan başkaldırıyı İngilizlerin yönlendirmesinde olan Volkan gazetesinin başyazarı Derviş Vahdeti’ye bağlayanlar da vardır. Derviş Vahdeti aynı zamanda o sırada kurulmuş olan İttihadı Muhammedi Cemiyeti’nin (Muhammed Birliği Cemiyeti) de başkanıydı. Meclis’i basanlar ve on gün bütün İstanbul’u felç edenler “şeriat isteriz” diye bağırıyorlardı. Şurayı Ümmet (Halk Meclisi) ve Tanin (Çınlama) adlı 1908 Meşrutiyet Devrimi’ni tutan ilerici gazeteler kalabalıklar tarafından basıldı, yağma edildi, makineleri paramparça dağıtıldı. O günleri bizzat yaşamış olan gazeteci Ahmet Refik’in kaleminden bir paragraf her şeyi daha açık anlatır: “... Şurayı Ümmet, Tanin idarehaneleri yağma ediliyordu. Divanyolu’ndan geçen hocaların, askerlerin esafili nasın (halkın en aşağıları) elinde parçalanmış buruşmuş Tanin gazeteleri görülüyor (...) Artık hiçbir nizamdan (düzenden), hiçbir kanundan korku kalmamıştı.” Ayaklananların istekleri beş noktada toplanıyordu: 1 Sadrazam Hüseyin Hilmi ve Harbiye Nazırı Rıza Paşalarla, Millet Meclisi Başkanı Ahmet Rıza Bey azledilmelidir. 2 Aynı zamanda İstanbul milletvekili olan Tanin gazetesi Başyazarı Hüseyin Cahit ile Şurayı Ümmet gazetesi sahibi Bahaeddin Şakir ve Millet Meclisi II. Başkanı Talat Bey azledilmelidir. 3 Şeriat bütün yönleriyle uygulanmalıdır. 4 Açığa çıkartılan alaylı subaylar geriye dönmeli, mektepli subaylar görevlerinden alınmalıdır. 5 Ayaklanmadan dolayı bir neferin bile kılına dokunulmamalıdır. Olay hızlı gelişmiş, bütün İstanbul’u sarmıştı. Kahveler basılıyor, resimler indiriliyor, sokaklarda mektepli subay avı yaşanıyor, hatta kimi çavuşlar sokakta yakaladığı kadınların saçlarını kesiyordu. Meclis dağılmış, herkes köşelere sinmiş, İstanbul korkudan nefesini tutmuş gibiydi. yıllardır analiz edilmektedir. Ancak 2000’li yılların başında, bu yorumlara bir yenisi eklendi. Ahmet Altan, ‘İsyan Günlerinde Aşk’ isimli bir roman yazdı ve o güne kadar bilinmeyen bir şeymiş gibi açıklamalar yaptı. Şöyle ki: “Biz 31 Mart’ı irtica ayaklanması olarak biliyoruz... Ama gerçek bu değil. 31 Mart bir askeri ayaklanma.” Romanla siyasal tarih yeniden yazılmak isteniyordu. Bu romanın ardından belli basında, belli kalemler bir ağızdan yazmaya başladılar. “31 Mart bir gerici ayaklanma değil, bir askeri ayaklanmadır” ve “Türkiye’de hiçbir zaman bir mürteci ayaklanması ihtimali yoktur”... 31 Mart olayıyla ilgili bilmediğimiz gerçekleri anlattığını öne süren bu koro, bu konuda “ahkâm keser”ken haydi diyelim ki Feroz Ahmad, Bernard Lewis, Eric J. Zürcher, Robert Madran gibi yabancı yorumcuları okumadılar; Tarık Zafer Tunaya, Sina Akşin, Ahmet B. Kuran, Tevfik Çavdar gibi nice siyasal tarihçimize de göz atmamışlardı. Nahid Sırrı Örik’in ilk baskısı 1975’te yapılan Sultan Hamid Düşerken romanını da mı okumadılar? Günümüzde de 31 Mart Olayı siyasal tartışmanın merkezini işgal etmeyi sürdürüyor. Çok değil geçen ay (7 Şubat 2012) Başbakan Erdoğan da “Dindar nesil yetiştireceğiz” söylemleri sırasında eleştirilere verdiği yanıtta, “Bu kampanya o kadar bayattır ki, 13 Nisan 1909’dan bugüne kadar tam 103 yıldır temcit pilavı gibi bu ülkenin önüne getirilmiştir” dedi. Sonra ne oldu? 31 Mart’tan sonra ne oldu? Rumeli’den Hareket Ordusu İstanbul’a geldi. İsyanı bastırdı. Meclis’i tekrar açtı ve Padişah II. Abdülhamit’i azletti. Üzerinden 103 yıl geçmesine karşın bu tartışma hâlâ tazeliğini sürdürüyor. Biz bugün 31 Mart’ın yıldönümünde, konuyu gündeme getirirken bu olaylardan ibret alınmasını da öneriyoruz. Konu ciddidir. Altan’lar ve korosunun söylemleriyle basite indirgenemez. O halde 103. yıldönümünde konu yeniden ele alınmalı, analiz edilmeli. Özellikle yabancı bilim adamlarının görüşleri ortaya konmalıdır. İşte bu amaçla, Özgürlük Savaşı ve Gericilik, İlk Devrim Karşıtları (31 Mart 1909) kitabımızı yayına hazırlamış bulunuyoruz. Olayın 103. yıldönümünde, 13 Nisan 2012’de kitapçıların raflarında olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Böylece konu bilimsel düzeyde, belgelere dayanarak okuyucuya sunulacaktır, gereken yanıtlar verilecektir. Nitelikleri nedir? Kuşkusuz, 31 Mart olayı gerici bir hareketti. 1908 II. Meşrutiyet’le gelen değişime karşı dine dayalı gelenekçi kesimin ağır bir tepkisiydi. Değişik örgütler (siyasi, dış, iç vb.), alaylımektepli subay çelişkisinden yararlanarak özellikle alaylı subayları tetiklemişler, askerleri de dinsel söylemlerle harekete geçirmişlerdi. Dinsel söylemden etkilenen medrese öğrencileri de harekete katılmıştı. 100 yıl önceki bu siyasal ve toplumsal hareketin onlarca nedeni vardı ve bunlar yerli yabancı birçok bilim adamı tarafından Gazeteler parçalandı C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear