Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 2012 PAZARTESİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 10 EKONOMİ GFK’nin araştırmasına göre panel televizyonlara olan büyük ilgi sayesinde tüketici teknolojisi pazarı rekora koşuyor TV inceldi pazar coştu Tüplü televizyonların yerini alan panel ve LED, 3D televizyonlar sayesinde tüketici teknolojisi ürünleri pazarı hızlı büyüyor. Mobil tehdit arttı Kaspersky Lab uzmanları, mobil cihazlara yönelik tehdidin arttığını ve 2011’de 6 kat daha fazla zararlı yazılım bulunni yıl kampanyaları ve peraduğunu açıkladı. Şirkete göre kendecilerin yüksek tek mobil cihazları hedefleyen kötü noloji ürünlerine yaptığı amaçlı yazılım sayısı, yıl içinde tapromosyonlarla destek nımlanan toplam 5.255 yeni modilendi. Panel televizyon fikasyon, 178 yeni ve birbirine benlarda 2011’in son çey zerlik gösteren yazılım grupları ile reği itibarıyla LED 6.4 kat artış gösterdi. televizyonlar, pazarda Şirket ayrıca çocukları internet üzedaha yaygın şekilde sa rindeki zararlı ve uygunsuz içeriktılmaya devam ederken ten korumak, akıllı telefon ve tab3D ve internet erişimi letlerinde bulunan uygulamaların özellikli televizyonlar da kullanımında kontrol sağlamak için tasarladığı iki yeni mobil uybu trendi takip etti. beta test sürümünü duAkıllı telefonlardan son gulamanın yurdu. Android platformunu destekteknolojiye sahip modeller leyen akıllı telefon ve tabletlerde tüketiciler tarafından tercih kullanılacak “Kaspersky Ebeveyn Kontedilirken pazarda android işlerol” ürünü aynı zamanda Kaspersky tim sistemine sahip ve yüksek ekLab’in Apple iPhone ve iPad gibi ran çözünürlüğü ile ve geniş ekran iOS tabanlı cihazları da korubüyüklüğü olan akıllı telefonlar mak için sunduğu ilk ürün yaygınlaştı. olacak. ‘Yerli ürün için teşvik ediyoruz’ Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İlter Terzioğlu, kullandıkları her kalemi mümkün olduğunca yerlileştirmek için üreticileri teşvik ettiklerini belirterek, yerli akü kullanarak 5 yılda 7 milyon TL tasarruf ettiklerini, yerli radyolinke 2.1 milyon TL yatırım yapıldığını söyledi. Terzioğlu, şu anda Turkcell’in direkt olarak Belarus, Ukrayna ve Kuzey Kıbrıs’ta şirketleri olduğunu belirterek, “Yeni ülkeler katmak istiyoruz. En son Bulgaristan konusu var. Bulgaristan’a teklif verdik. Sonucunu bekliyoruz. Yeni ülkelere açılmayı çok istiyoruz ve bu konuda çok açığız” dedi. Basın Düşüşte Murdoch Alışverişte... Medyanın ana kaynağı olan reklam gelirleri 2011’de ne oldu? Ekonominin genelde yüzde 8 dolayında büyüdüğü tahmin ediliyor (2 Nisan’da kesin büyüme açıklanacak). İç tüketime dayanarak gerçekleşen bu büyüme, reklamlara da bir ölçüde yansıdı. Reklamcılar Derneği (RD), 2011 reklam yatırımlarını 4.3 milyar TL olarak açıkladı. Bu, 2010’daki reklam harcamalarına göre yüzde 20 artış demek. Enflasyonun yüzde 10.5 olduğunu hatırlarsak, reel bir büyüme var reklam harcamalarında. Dolar kuru, 2010 ve 2011’de farklı seyretti. Bunu akılda tutarak reklam harcamalarının 173 milyon dolar (yüzde 7) artış gösterdiğini ve ancak 2.6 milyar dolara çıktığını söyleyebiliriz. Milli gelire oranlarsak reklamlar yüzde 3.4’lük bir büyüklükte ki, pek parlak değil. Parlak olsun olmasın, medya bununla geçinmek zorunda… Bunca TV kanalına, gazeteye, dergiye, internet sitesine, panoya, radyoya, sinemaya yeter mi bu pasta? Tabii ki yetmez. Onun için herkes alabileceği azami dilime saldırıyor. Silah harcaması gibi medya harcaması yapıldığı için, medya patronları zararların hiç olmazsa bir kısmını reklam gelirleri ile karşılamanın kavgasını sürdürüyor. Her yıl bu paylaşım kavgası biraz daha büyüyor. Reyting savaşlarının polis operasyonlarına, oradan da ölçme işini askıya almaya kadar vardırıldığına tanık olduk… ??? Toplamı 2.5 milyar doları (bilemediniz, 3 olsun) ancak bulan reklamların mecra tercihleri, 2011’de de yazılı medyayı üzdü. Gazeteler (ve sürünen dergiler), reklam pastasından 2011’de 2 puan daha kaybettiler ve payları yüzde 24’e geriledi. Bu mecraya verilen reklamlar, ancak yıllık enflasyon kadar arttı. Yani gazetelerin reklam gelirleri reel anlamda artmadı. Buna karşılık TV’ler paylarını 2 puan arttırdılar. Bir anlamda gazetelerin kaybettiğini televizyonlar kaptı. 2011’in 707 milyon TL’lik reklam artışının yüzde 60’ının televizyonlara gittiğini görüyoruz. T ürkiye tüketici teknolojisi ürünleri pazarı, 2011’de bir önceki yıla göre yüzde 25 büyüyerek, 22.8 milyar lira değerine ulaştı. GFK TEMAX Türkiye’nin araştırmasına göre tüketici elektroniği, görüntüleme, telekom, bilişim teknolojileri, ofis ekipmanları, küçük ev aletleri ve beyaz eşya sektörlerini içine alan tüketici teknolojisi ürünleri pazarı, 2011’in son çeyreğinde yüzde 22 büyüyerek 6.2 milyar liraya çıktı. 2011’in son çeyreğinde, bir önceki yılın aynı dönemine göre sektörler arasında en iyi performansı gösteren tüketici elektroniği sektörü, yüzde 51 büyüme oranı ile son 4 yılın en yüksek değeri olan 1.12 milyar liraya yükseldi. Sektör içinde büyümeye en çok katkısı olan ürün grubu panel televizyonlar olurken, bu büyüme ye Latek enerjide yatırıma hazırlanıyor Latek Grubu 104 ülkede faaliyet gösteren bir lojistik HASAN ERİŞ şirketinden türeyen ve deniz, hava, demiryolu taşımacılığı, NAİROBİ Bir süBandırma ve Ambarlı limanları işre önce halka açılan letmeciliği yapıyor. Bazı gıda Latek Holding, Doürünleri ile beyaz eşya pazarlıyor. ğu Afrika’nın en büBrezilya, Romanya, Endonezya, yük ülkesi KenAvusturya, ABD ile Doğu ve Batı Afya’nın başkenti rika’da birimleri var. Enerji sektöNairobi’de, sadece ründe de yatırımlara hazırlanıyor. Türk şirketlerinin Türkiye’nin Nairobi Büyükelçisi inşaat malzemeTuncer Kayalar’ın verdiği bilgiler lerini satacak bir şöyle: “Kenya Batı Afrika’nın kapısı. mağazalar zinci40 milyonu doğrudan, 150 milyonu rinin ilk halkasını çevre ülkeleriyle, önemli bir pazarın LTKHOME adıykilit ülkesi. Ülkede 250 bin yabancı aktif görev yapıyor. Latek’ten önce la açtı. Kenya hüKOBİ niteliğinde 24 Türk şirketi kümeti, açılışa 5 Kenya’da yerleşmiş. Mekân adıyla bakanla katılarak yatak imal eden bir şirketimiz eleyatırıma desteğini manlarını Türkiye’de eğitmiş, imaortaya koydu. Kenlatı beğeniliyor, turizm şirketleya basını LTKHOrinden, kamplardan sipariş alıyor. ME’un açılışını, “ÇiNairobi’de imalat yapıp siparişnililere karşı Anadolerini bir haftada teslim etmelu kaplanı geliyor” diyi başaran bir mobilyacımız, ye yorumladı. New Line markası ile ÇinliToplam 2 bin 500 metlerin bu alandaki egerekare alanda kurulan menliğini kırmış. Ayrıca LTKHOME, sadece Türk maGüney Afrikalı bir şirket lı ürünler satacak. Satışa sunuSarar’ın mallarını bir lan yaklaşık 2 bin ürün çeşidinin İtalyan markası vurarak satılıtamamı Türk malı olacak. İki yıl içinyor.” de Uganda, Güney Sudan, Tanzanya, Geçen hafta, “büyük resmi” görmeye yardımcı olacak yazı yorum ve raporlara rastladım. Bunlara dayanarak kriz coğrafyasında bir ufuk turu atmayı deneyeceğim. Anadolu kaplanları Kenya’da Sadece Türk şirketlerinin inşaat malzemeleri, sıhhi tesisat ve mutfak ürünlerini pazarlayacak LTKHOME zincirinin ilk halkası Nairobi’de açıldı. Ruanda, Burundi ve Mozambik’te 46 ayda bir açılacak LTKHOME yapı marketleri bir zincir oluşturacak. Kenyalı ortağı Zynamat Group ile gerçekleştirilen Nairobi’deki ilk LTKHOME 2 bin, Kenya’da açılacak ikinci mağaza ise 10 bin metrekarelik alana kurulacak. Açılışta konuşan Latek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Levent Erdoğan, “Dört yıl araştırdık ve Afrika’ya bu noktadan girmeye karar verdik. Buradan 150 milyon insana ulaşma imkânı var. Önce Doğu Afrika’ya odaklanacak, sonrasında Güney Afrika’ya ineceğiz. Bölgede yapı marketlerinden gıdaya, depolamadan dağıtıma, inşaattan enerjiye verimli her alanlarda 5 yılda 100 milyon dolarlık yatırım planlıyoruz. Bunların en büyüğü enerji alanında olacak. Afrika’ya açılan en önemli kapılardan biri olan Mombasa Limanı’nda, geçici depolama ve gümrük sahaları açacağız” dedi. REKLAM GELİRLERİ VE MECRA PAYLARI: 20102011 2010 2.408 3.613 2.018 942 252 252 104 45 Pay % 100 55.9 26.1 7.0 7,0 2,9 1.3 2011 Artış, % Pay % 2.581 7,2 4.320 20 100 2.442 21 56.5 1.046 11 24.2 345 33 8.0 315 21 7.3 122 17 2.8 53 17 1.2 Top. (Milyon $) Top. (Milyon TL) TV Basın İnternet Açıkhava Radyo Sinema Kaynak: Reklamcılar Derneği veri tabanı Levent Erdoğan Moses Mudavadi Kenya hükümetinden tam destek Kenya hükümeti açılışa, ikisi devlet başkanlığına aday olan 5 bakanla katıldı. Törene Ticaret Bakanı Chirau Makwere, Turizm Bakanı Najib Balala ve Doğu Afrika Güvenlik Bakanı Musa Sırma ile birlikte katılan Başbakan Yardımcısı Moses Mudavadi, “Latek Holding’in Kenya’yı üs seçip buradan Afrika’ya açılma fikrini destekliyoruz. Hükümet olarak arkasındayız” dedi. Mudavadi, ağustos ayında yapılacak devlet başkanlığı seçiminde yarışı kazanma olasılığı en yüsek iki adaydan biri durumunda. Ekonomik kriz, yükselen güçler, ortak tehditler İlk durağım, İngiltere’nin yarı resmi düşünce kuruluşu Chatham House’un kuruluşun direktörü Robin Niblett’in yakında çıkacak kitabından alarak yayımladığı bir bölüm. Geçen hafta devletler arasında, ekonomik rekabetin, kaynaklara ulaşma yarışının hızlandığından, “jeoekonomi”nin yükselmesinden yakınan bir çalışmaya değinmiştim. Niblett’in savı bu çalışmadan oldukça farklı, ama bence onu tamamlıyor. Niblett “var olan uluslararası düzene esas tehdidin, yerleşik ya da yükselen güçlerden değil onların denetimi dışındaki, küreselleşme sürecine karşıt devlet dışı (nonstate) unsurlardan ve gruplardan kaynaklandığını” savunuyor. Niblett’e göre, uluslararası düzenin “önümüzdeki on yıllarda da yaşamaya ve derinleşmeye devam edebilmesi için”, “hem Batı’nın hem de yükselen güçlerin ülkelerinin iç ve dış şoklara dayanıklılığını (çabuk toparlanabilme resilience) daha da arttırmaları, bölgesel entegrasyonu, daha üst düzey uluslararası işbirlikleri için bir sınav olarak kullanmaları” gerekiyor. “Bu da, her ay yayımlanan bir sürü denemeden biri” diyerek geçecektim ki “resilience” kavramı dikkatimi çekti. Son yıllarda, Batı’da devletlerin söylemi içinde gittikçe artan oranda yer almaya başlayan bu kavramın önemini Mark Neocleous’un çalışmalarından biliyoruz. Neocleous, devletlerin çeşitli tehlikelere işaret ederek toplumda gerginlik, korku yarattıktan sonra, “resilience” geliştirme bahanesiyle çeşitli denetim politikalarını topluma dayattıklarını vurguluyor. Bu “çabuk toparlanabilmek” kapitalizmin ayakta kalabilmesi, (“Capitalist resilience”) anlamına geliyor. Niblett’in metnini bu sözcüğün “merceğinden” okuyunca da karşımıza, küresel kapitalist düzene yönelik esas tehlikenin, bu düzeni hedef alan, “aşırı, anarşist, suç örgütleri”... “hackers” gruplarından geleceğine ilişkin bir saptama çıkıyor; “sürdürülebilir büyümenin yanı sıra, güvenlik hizmetlerinin iyileştirilmesi önerisi geliyor”. Bunları, “jeoekonominin” geri dönüşüne ilişkin kaygıların, Prof. Dani Rordrik, Prof. Sergei Karaganov’un “Project Syndicat”ta yayımlanan denemeleri ışığında değerlendirince de Niblett’in esasen, kaynak ulusalcılığından ve yükselmeye başlayan kapitalizm karşıtı dalga’dan korktuğu anlaşılıyor. Rodrik’in, “Yeniden Doğan Ulus Devlet” başlıklı denemesinin ana hattı, küreselleşmecilerin “ulus devlet etkisini kaybediyor mitolojisinin”, teknolojinin ve “çok kimlikliliğin” etkilerini abartan “sınırlar üstü varoluşlara”, “ulusal kimlikleri silen etkilere” ilişkin yaklaşımların, ekonomik krizin basıncı altında dağılmaya başladığı yönünde. Karaganov, “Otoriter Demokrasi Çağı” başlıklı denemesinde, “Arap Baharı” denen “olay”a, “eski baskıcı rejimlerin Kriz Coğrafyasında Ufuk Turu 1İslamcılıkla sentez oluşturmaya başlamalarına” dikkat çekmekle birlikte, esas olarak Batı’da ortaya çıkan, “toplumsal (toplum karşıtı) hareketler” üzerinde duruyor. Karaganov’a göre bu protestoların arkasında iki etken var: Birincisi, geride bıraktığımız 25 yıl boyunca, “kısmen Sovyetler Birliği’nin, komünist yayılma tehlikesinin ortadan kalkmasıyla, Batı’da toplumsal eşitsizliklerin serbestçe büyümesi”. İkincisi, milyonlarca iş olanağının “Batı’dan Doğu’ya kayarken Batı’nın sınırsız büyüme hayali ve komünizme karşı zafer sarhoşluğuyla gereken önlemleri alamamasının yanı sıra, toplumsal refahın ağırlıklı olarak borçlanmaya dayandırılması”. Karaganov’a göre, “ekonomik kriz bu borçlanmayı sürdürmeyi olanaksız kılarken, alınması (kapitalizmi ayakta tutmak içinE.Y) gereken önlemlerin, seçmenin büyük kısmını olumsuz yönde etkilemesi, geçen dönemden yararlanmış azınlığın da elde ettiklerini vermemekte kararlı olması” hükümetleri çok zor bir denklemle karşı karşıya bırakıyor. Bu koşullarda geleneksel liberal demokrasi verimliliğini kaybediyor, ister istemez, gittikçe daha da otoriter özellikler kazanıyor. Toparlarsam; Robin Niblett’in çalışması, yükselen güçleri ve Batı devletlerini, birbiriyle çatışmak (jeoekonomi politikaları) yerine, hep birlikte kapitalizmi korumak için, serbest piyasa ve kapitalizm karşıtı, ulusalcı, komünist, anarşist akımlara karşı işbirliği yapmaya, adeta bu otoriter, güvenlik saplantılı demokrasi modelini yaygınlaştırmaya çağırıyor. Akrebin dediği gibi... Bu çağrı cevapsız kalmaya mahkum. Çünkü, akrebin, kurbağaya dediği gibi “doğasında var”. Bu yüzden işbirliği olanaklı değil. Niblett’in unuttuğu, aslında kapitalist oluğu için anlaması olanaksız şey de bu. Yaklaşık yüz yıl önce Karl Kaustky de böyle bir işbirliğinin gündemde olduğunu, savaşların bir seçenek olmaktan çıktığını savunuyordu. Lenin’in bu “fanteziyi” paramparça eden cevabını burada aktarmaya yerim yok, ama I. ve II. dünya savaşlarını anımsatmakla yetineceğim. “Doğasında olan”ın dışavurumunun (akrebin kurbağaya yaptığının) kimi örneklerini şuralarda görebiliriz: Mali krizin ortasında, halklar kemer sıkmaya zorlanırken, küresel silah satışları bütün hızıyla artmaya devam ediyor. Veriler şöyle (yıl/yüzde artış hızı): 2006/14; 2007/15; 2008/16; 2009/15; 2010/9 (Stockholm International Research Institute). Bu sırada, Avrupa’nın efendileri Yunanistan’a yaşam standardını en az yüzde 30 indirecek bir borç ödeme programı, bütçe disiplini dayatırken 2010 yılında, Fransa 662 milyon, Almanya 336 milyon sterlin olmak üzere toplam 1 milyar sterlinlik bir silah alım kontratını imzalatmayı da unutmamışlar (The Daily Telegraph 08/03/1012). Bu madalyonun öbür yüzünde de en az bunun kadar korkutucu bir resim var. Geçen hafta International Institute of Strategic Studies tarafından yayımlanan Askeri Denge 2012 (Military Balance 2012) başlıklı rapor (240 sterline satıldığı için ne yazık ki, IISS Basın Açıklaması metninden ve ikinci elden aktarmak zorundayım), dünyada askeri dengenin değişmekte olduğunu, Asya’nın savunma harcamalarının Avrupa’yı yakaladığını, bu yıl geçeceğini yazıyor. ABD ve Avrupa savunma harcamalarını azaltırken, Asya ülkeleri arttırıyormuş. Asya ülkelerinin toplam savunma harcamaları 2011 yılında yüzde 3.5 artmış. Listenin başında, bölgenin toplam harcamalarının yüzde 30’unu gerçekleştiren Çin geliyormuş. Çin’in savunma harcamaları 200111 arasında toplam olarak yüzde 250 artmış (IISS); bu yıl da yüzde 11.2 artarak 110 milyar dolara ulaşacakmış (Financial Times, 04/03). Wall Street Journal, “Amerika’nın Krizi, Çin’in Fırsatı” başlıklı yorumunda, bu gelişmenin “liberal uluslararası düzeni tehdit ettiğini” ileri sürüyordu (09/03). Rapora dönersek, 2015 yılına gelindiğinde Çin’in savunma bütçesi ABD dışındaki tüm NATO üyelerinin toplam harcamalarını geçecekmiş (F.T., 07/03). Özetle: jeoekonomi, silahlanma harcamaları, “kapitalizme karşı olanları bastırmak için işbirliği arzusu” ve “otoriter demokrasi”... (Çarşamba günü devam edeceğim) İnternet abonesi 2011’de 14 milyona ulaştı. İnternetteki tırmanış, bu mecraya reklamı da arttırınca pay yüzde 8’i buldu. TV’nin hâkimiyetini kırmak ise hiç kolay değil. Reklamlardaki payı yüzde 57’ye varan TV’ler içinde de “dizi yayımlayan” kanallar aslan payını alıyorlar. Reytingi en yüksek diziler, kanala en fazla reklam gelirini sağlıyorlar ve bu yıllardır böyle sürüyor. Reklam gelirlerinden yüzde 4550 dolayında payı olan Doğan Grubu, 2011’de Milliyet ve Vatan gazeteleri ile televizyonlarından Star’ı elden çıkarınca, reklam gelirlerinden aldığı payın yüzde 3540 bandına düştüğü tahmin ediliyor. Doğan’dan artan reklam gelirinin diğer “merkez medya grupları”na, yandaş medyaya hele ki TRT’ye yetmediği ve sübvansiyonlara devam edildiği açık. Sünger gibi para yutan RTE güdümlü Sabahatv grubunun elden çıkarılması operasyonu ise henüz sonuçlanmadı. “Kâr etmeyen Sabah’ı istemem, atv’ye fiyat vereyim” tekliflerinin geldiği biliniyor. En popüler niyet ise dünyaca ünlü medya patronu Murdoch’ınki. Geçen hafta Türkiye’ye gelerek RTE ile görüşme yapan Murdoch’ın Sabahatv ile ne kadar ilgili olduğu pek bilinmiyor, ama Star’da Taha Kıvanç adıyla medya yazıları kaleme alan Fehmi Koru, olası bir satış ertesinde Murdoch’ın işin başına “pop sosyolog” dediği Ertuğrul Özkök’ü getireceğini yazdı. İlginç bulundu ama, hiç de orijinal bir haber değildi. Çünkü aynı şeyleri 24 Ocak tarihli Habertürk’te, Özkök’ün kadim ahbaplarından Serdar Turgut yazmıştı. Fehmi Koru, Turgut’un yazısındaki bilgileri aynen ısıtarak sunmakla biraz ayıp etmiş olmuyor muydu? Pek masum sayılmayacak bu “intihal” ihtimaline karşılık bazı “münafıklar” da şu iddiayı ortaya atıyor: “Serdar’a da, Fehmi’ye de aynı yazıları Ertuğrul yazdırıyor. Aklınca RTE’nin 28 Şubat rövanşından, Murdoch’a sığınarak kurtulacak...” Nedir şimdi Fehmi Koru’nunki: Turgut’tan çalmak mı, Özkök’e kıyak mı? ??? Türkiye’de Fox TV ile faaliyet gösteren Murdoch’un ise gerçek niyeti henüz anlaşılmış değil. Bir de arşivlerde Murdoch’un Formula 1 ile ilgilendiği bilgisi duruyor. 21 Nisan 2011 tarihli Hürriyet’te yer almış haber şöyleydi: “Murdoch’ın sahip olduğu Sky News televizyonunun iddiasına göre, Murdoch’a ait News Corporation şirketi motor sporlarıyla bilinen ünlü F1’i satın almak için harekete geçti. 2002 yılında da benzer bir girişimde bulunan Murdoch’ın, bu kez J.P. Morgan’ın öncülüğünde hazırlandığı öne sürüldü. Teklifin, başka alıcılarla oluşturulacak bir konsorsiyumla yapılması da gündemde; ancak News Corp’un öncelikli hedefi, Formula 1’in tek sahibi olmak. Murdoch’ın ortağının, Meksikalı milyarder Carlos Slim olması muhtemel görünüyor”. Kâr etmeyen, üstelik AKP rejiminde başına her türlü bela getirebilecek yeni bir medya yatırımını Murdoch göze aldıysa, bu külfetin karşılığı olarak mutlaka bir nimet isteyecektir. Hadiseye bir de buradan bakmak nasıl olur acaba? C MY B C MY B