29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 MART 2012 CUMARTESİ 6 HABERLER Perinçek, Ergenekon davasında yaptığı savunmalarda söylediği sözler nedeniyle 23 yıla mahkum oldu Savundukça ceza aldı İstanbul Haber Servisi İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, tutuklu yargılandığı Birinci Ergenekon davasının duruşmalarındaki sözleri nedeniyle toplam 23 yıl hapse ve 2 bin lira da para cezasına çarptırıldı. Perinçek hakkında duruşmalardaki sözleri nedeniyle devam eden 4 davadan da toplam 20 yıl hapis cezası isteniyor. Böylece Perinçek, neredeyse Ergenekon davasında hakkında istenilen cezalara yaklaşan sürelerle hapse mahkum edildi. Gizli tanık Kıskaç’ın ifadesinin dinlendiği duruşmadaki sözleri nedeniyle Perinçek’e 16 duruşmadan men cezası verildi. Ayda yaklaşık 4 oturum gerçekleştirilebilen davada Perinçek’in yeniden mahkeme huzuruna çıkması haziran ayını bulacak. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 21 Mart 2008 tarihindeki Ergenekon operasyonunda gözaltına alındı ve 24 Mart 2008 tarihinde tu ? Doğu Perinçek, tutuklu yargılandığı Birinci Ergenekon davasının duruşmalarındaki sözleri nedeniyle toplam 23 yıl hapse ve 2 bin lira da para cezasına çarptırıldı. Perinçek hakkında duruşmalardaki sözleri nedeniyle devam eden 4 davadan da toplam 20 yıl hapis cezası isteniyor. Böylece Perinçek, neredeyse Ergenekon davasında hakkında istenilen cezalara yaklaşan sürelerle hapse mahkum edildi. tuklandı. 20 Ekim 2008 tarihinde ilk duruşması yapılan davada Perinçek, savunmasını Ocak 2009’da yaptı. Perinçek 2 hafta sonra tutuklulukta 4. yılını dolduracak. Doğu Perinçek, savunma kapsamında taleplerini dile getirirken ya da bir konuda itiraz ederken sarf ettiği sözleri nedeniyle mahkeme Silivri Cumhuriyet Savcılığı’na çok sayıda suç duyurusunda bulundu. davaların ikisi Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi, 10’u ise Silivri 2. Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Perinçek’in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile ilgili aynı cümlede geçen iddiaları konusunda farklı kararlar aldı. Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi “Çünkü buranın esas hâkimi Tayyip Erdoğan ve siz bir örgüt üyesisiniz. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Hüseyin Özese (Hâkim), Sami Haşıloğlu (Hâkim) bir örgüt üyesi” sözleri nedeniyle Perinçek’i “mahkeme heyeti bakımından” 2 yıl, 2 ay, 7 gün hapis cezasına çarptırırken Başbakan Erdoğan bakımından beraat kararı verdi. Perinçek’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaki sözlerine ilişkin dosya ayrıldı. Halen Silivri Asliye Ceza Mahkemesi tarafından bakılan Cumhurbaşkanı Gül’e ilişkin davada Perinçek 4 yıl 8 ay hapis cezası istemiyle yargılanıyor. livri Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili iki davanın her birinde Perinçek hakkında 4 yıl sekiz aya kadar hapis cezası isteniyor. Sanatçılar Girişimi ve Medya Sanatçılar Girişimi neredeyse kendiliğinden ortaya çıkmış bir oluşumdur. Bir başka deyişle, tasarlanarak, planlanarak, örgütlenerek kurgulanmış bir eylem değil, denebilir ki bir patlamadır. Kimi sanatçılar zaten çeşitli biçimlerde toplumsal tavrını ortaya koyuyordu. Sanatçılar Girişimi’nin bu tekil çıkışları bir yerde toplu bir tepki ve eylem odağına, daha etkili bir görünüme kavuşturmak ve çoğaltmak gereksiniminden doğduğu söylenebilir. Bu gereksinimi pek çoğumuz duymaktaydık. Ortak gereksinimler bir yerde buluştu ve Sanatçılar Girişimi belki hiçbirimizin bu ölçüde olacağını beklemediği büyük bir katılımla ilk basın açıklamasını gerçekleştirdi. ??? Basın açıklamasında dile getirilenler ve 29 Şubat buluşmasında tek tek sanatçıların söyledikleri şöyle özetlenebilir: Bu ülkede yaşanmakta olanlardan tedirginiz, rahatsızız. Başta laiklik ve çağdaş eğitim olmak üzere, Cumhuriyetin kuruluş felsefesini ve varlığının temellerini oluşturan değerler yok ediliyor. Adalete güvenimizi yitirdik. Ülkenin zenginlikleri yağmalanıyor. Çevre sorumsuzca katlediliyor. Rejim demokrasi olma niteliğini giderek yitiriyor. Türkiye Ortadoğu’daki bir savaşta taraf olmaya kışkırtılıyor Sanat ve sanatçı üzerinde baskılar hiçbir dönemde olmadığı kadar artmıştır... Bütün bunları reddediyoruz. Nerede bir haksızlık, adaletsizlik, yalan varsa, karşısında olacağız. Sanatçılar Girişimi ne bir dernek, ne bir örgüttür. Sanatçı vicdanlarının, duyarlılıklarının, sorumluluk bilinçlerinin buluşmasıdır… ??? Basın açıklamasının yapıldığı Ses Tiyatrosu salonu hıncahınç doluydu. Ulaşabildiğimiz hemen herkes oradaydı. Gazete fotoğrafçıları, çok sayıda haberci ve TV kameramanı vardı. Basın açıklamamızın metnini birkaç gün önce gönderdiğimiz köşe yazarlarından Necati Doğru, 29 Şubat tarihli “Sözcü”de bütün bir makaleyi girişimin basın açıklamasına ayırdı, ona Sanatçılar Girişimi adına teşekkür borçluyuz. Aynı şeyi aynı gün “Vatan”da, köşesinin bir bölümünü basın açıklamasına ayırarak, romancı kimliğiyle zaten girişimin içinde yer alan Mustafa Mutlu yaptı. Şubat 29 tarihli “Aydınlık”, basın açıklaması yapılacağına ilişkin haberi kültür sayfasında yaklaşık tam sayfa olarak vererek Sanatçılar Girişimi’ne en çok sahip çıkan yayın organı oldu... “Yurt”, duyuru haberini yine birinci sayfadan girdi. Bu haber “Cumhuriyet” ve “Hürriyet”in iç sayfalarında kısaca yer aldı. Ertesi günün gazetelerinden özellikle söz etmek gerekir ve zaten bu yazının yazılmasının amacı da budur. Basın açıklamasının ertesinde, 1 Mart tarihli gazetelerde, “Aydınlık”, “Cumhuriyet” ve “Yurt” dışında, merkez medyadan bir tek “Milliyet”te bu haber yer aldı. Aynı günün, ekleriyle birlikte 50 sayfayı bulan “Hürriyet”inde, bir tiyatro salonu dolusu şair, yazar, tiyatro ve sinema sanatçısı, ressam, müzisyen, heykeltıraş, karikatürist ve fotoğraf sanatçısının dile getirdikleri kaygıya ve “reddediyoruz” çığlığına ilişkin tek satır yoktu. Zaten olsa da, baldır, bacak, meme, kalça kalabalığı, bir yığın ıvır zıvır magazin, reklam, spor vb. haberi arasında kaynayıp giderdi. Aynı şey “Haber Türk” için ve aynı ölçülerde olmasa bile “Radikal” ve ne yazık ki “Vatan” için de söz konusudur. TV’lerin bir ikisi dışında bu olaya önemli bir yer ayırmaları zaten beklenemezdi. ??? Sanatçılar Girişimi ilgi odağı olmayı sürdürüyor ve sürdürecek. Bireysel kimliklerimizi elbette koruyarak fakat bireyci alışkanlıklarımızı aşarak girişimi büyüteceğiz. Çünkü yurdumuzu seviyoruz. İnsanımıza saygımız var. Uluslararası dayanışmaya, emeğin kutsallığına inanıyoruz. Demokrasinin ancak örgütlü bir toplumda kalıcı temellere sahip olacağını biliyoruz. Nerede bir adaletsizlik, haksızlık, yalan, talan, soygun varsa, ulaşabildiğimiz her yerde, karşısında olacağız. Bazen şiirimizle, şarkımızla, sanatsal fantezilerimizle, bazen suç duyurularıyla ve her zaman omuz omuza… Girişimi görmezden gelen sözde tarafsız medyanın yanı sıra “Taraf”tan yükselen hastalıklı bir ses ve benzerleri ise, kendi utançları ile giderek daha çok baş başa kalacak, ülke bu karabasandan kurtulduğunda da tükürülmek korkusuyla insan içine çıkabilecek yüzleri olamayacaktır. uruşmalardan yasaklı avukat Doğu Perinçek’in avukatı Hasan Basri Özbey “Doğu Perinçek hakkında Ergenekon davasında iki kez müebbet hapis cezası istenmektedir. ‘Hakaret’ iddialarıyla hükmedilen cezalar ve devam eden dava ve soruşturmalar nedeniyle verilmesi muhtemel cezalar birlikte değerlendirildiğinde neredeyse asıl davada istenen cezanın fiilen yatılması gereken süreye denk gelmektedir” değerlendirmesini yaptı. Ancak Avukat Hasan Basri Özbey’in de “son savunma aşamasına kadar duruşmalardan men” cezası bulunuyor. D 20 yıl daha isteniyor Doğu Perinçek hakkında duruşmalardaki savunmaları nedeniyle açılan ve halen devam etmekle olan 4 ceza davasında da toplam 20 yıl 5 ay hapis cezası isteniyor. Silivri 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde birinde 4 yıl 1 aya kadar hapis, diğerinde ise toplam 7 yıl hapis cezası istenen iki dava görülüyor. Si 12 dava karara bağlandı Mahkemenin Perinçek hakkında yaptığı suç duyuruları üzerine toplam 15 dava açıldı. Perinçek hakkındaki bazı dosyalar ise savcılıkta soruşturma aşamasında bulunuyor. Bugüne kadar 12’si sonuçlanan BALYOZ DAVASI’NDA BAŞKAN DİKEN Ergenekon davasında tutuklu sanık Küçük, ‘JİTEM yok’ iddiasını tekrar etti ‘İsimsiz ihbarların hukuki değeri yok’ HATİCE TUNCER ‘Bir Veli Küçük yarattılar’ İstanbul Haber Servisi Birinci Ergenekon davasında tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Veli Küçük, gizli tanık Dilovası’nın “Veli Küçük Dilovası Motorlu Taşımacılar Kooperatifi’ne gidip gelirdi” şeklindeki ifadesini yalanladı. Küçük “Oraya ben hiç gitmedim ama gidebilirdim de” diye konuştu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki küçük salonda görülen davanın 218. duruşması yapıldı. Oturumu açan Başkan Hasan Hüseyin Özese, sanık ve avukatlarının taleplerinin alınacağını belirtti. Emekli Tuğgeneral Küçük, gizli tanık Kıskaç ve gizli tanık Dilovası’nın hakkındaki iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Küçük şöyle konuştu: “Gizli tanık Dilovası, ‘Dilovası Motorcu Taşımacılar Kooperatifi’ne gidip geldiğimi’ iddia etti. Ben o sırada Kocaeli Jandarma Alay Komutanı’ydım. Oraya hiç gitmedim ama gidebilirdim de.” Balyoz Harekât Planı davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen bir ihbar mektubu asker sanıklar arasında rahatsızlık uyandırdı. Mahkeme Başkanı Ömer Diken, “Mahkemeye gelen isimsiz mektubun hiçbir hukuki niteliği yok. Delikanlı olan üzerine ismini de yazar gönderir” diye açıklama yaptı. Balyoz davasının dün 85. duruşması yapıldı. Oturumu açan Başkan Ömer Diken, 57 Mart 2003 tarihinde perde arkasında darbe planı yapıldığı iddia edilen seminerin ses kayıtlarının son bölümünün dinleneceğini açıkladı. Kurmay Albay Mustafa Önsel’in söz alarak, geçen hafta mahkemeye ulaşan ihbar mektubunda kendisiyle ilgili iddialar bulunduğuna dikkat çekmesi üzerine Diken, şöyle konuştu: “İhbar mektubunun hukuki niteliği bulunmuyor. Mektubu mahkemede okuma gereği bile duymadım. Bir deli bir kuyuya taş atmış” ‘Çorabım delikti’ Cezaevi kapısında 8 Mart kutlaması İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan kadınlar için cezaevi önünde yaptığı etkinlikle kutladı. Tutuklu kadınlarla dayanışma amacıyla dün cezaevi önünde “Devlet Kadın Mahpusları Hapishanelerde Öldürüyor! Hediye, Fatma, Serap, Yasemin Serbest Bırakılsın”, “Annemi Ölü Değil, Canlı İstiyorum” ve “Tecrit Öldürüyor, F Tipi Hapishaneler Kaldırılsın” yazılı pankart ve dövizler taşıyan İHD’lilere sanatçı Pınar Aydınlar (Sağ) da destek verdi. Burada basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyesi Elif Akkaya, Türkiye cezaevlerinde her geçen tecridin yaşam koşullarını zorlaştırdığını belirterek “Bakırköy Kadın Hapishanesi’nde 4’ü ağır olmak üzere birçok hastanın tedavileri geç yapılıyor. Yaşamın kıyısında bulunan Yasemin Karadağ’ın her geçen gün eriyen bedeni, Hediye Aksoy’un karanlığın içinde attığı sessiz çığlıkları, Fatma Tokmak’ın yaşadığı acılarla dolu yaşamı, Serap Şimşek’in genç yaşında yatağa hapsolması bizleri düşündürüyor” dedi. Tokmak’ın oğlu Azat Tokmak da “Annemi ölü değil canlı istiyorum” diye konuştu. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) ‘Özkök ve Yalman dinlensin’ Kurmay Albay Mustafa Önsel, “Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman bu davanın en önemli tanıklarıdır. Mahkemenin çağırmasına gerek kalmadan lütfetsinler. Bu bize ve tarihe karşı sorumluluklarıdır. Gelmezlerse gelecek nesiller onları lanetleyeceklerdir” diye konuştu. Seminer kayıtlarının dinlenmesinin ardından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan söz aldı. Seminerin dinlendiğini ve darbe planı olmadığını söyleyen Doğan, “O konuşmamın altına imza atarım. Suç varsa da kabul ediyorum” dedi. Doğan TÜBİTAK’ın dijital verilerin 2003 Windows versiyonlarıyla hazırlandığını açıkladığına dikkat çekerek “Oysa bazı kayıtların 2007 versiyonuyla yapıldığını tespit ettik. Bu kayıtlar, denizaşırı ülkelerden email yoluyla gönderilmiş” dedi. Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, tanıkların ses kayıtlarının dinlendiğini, savunmaların alındığına dikkat çekerek “iddia makamının soruşturmanın genişletilmesi yönünde bir talebinin olmadığını” söyledi. Kırbaş, “Esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere mahkemenin süre vermesini” istedi. Mahkeme, hakkında yakalama kararı bulunan emekli Orgeneral Ergin Saygun hakkında Adli Tıp Kurumu’nun “sağlık durumunun cezaevinde bulunmasına elverdiğine” ilişkin raporun GATA’ya ve gereğinin yerine getirilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verdi. Mahkeme 249 sanığın tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Duruşma 26 Mart’a ertelendi. Küçük, orduya 15 yaşında girdiğini anlatarak “Orduya girdiğimde çorabım delikti. Boğazımdan tek kuruş haram lokma geçmedi. Orduyu yok etmek için Ergenekon diye olmayan bir örgüt çıkardılar. Kapı aralığı olarak da Veli Küçük’ü gördüler. Öyle bir Veli Küçük yarattılar ki tasavvur edilemez” dedi. JİTEM adlı illegal bir yapı ile irtibatlandırıldığını ifade eden Küçük, “Jandarma İstihbarat Grupları Komutanlığı’nı ben kurdum, ben kapattım. Çok samimi arkadaşım olan Arif Doğan da JİTEM’i kendisinin kurup kendisinin kapattığını söyledi. Neden hakkında bir işlem yapamadınız? Çünkü böyle bir yapılanma mevcut değil” diye konuştu. WikiLeaks belgeleri WikiLeaks belgelerine göre Ankara’da ABD büyükelçiliğinde emniyet mensuplarının brifing verdiğinin yazıldığını ifade eden Küçük, “Brifing veren polislerin kimler olduğunun tespit edilmesini ve brifingin bir örneğinin istenmesini talep ediyorum” dedi. Aydınlık yazarı Hikmet Çiçek, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’un tanık olarak dinlenmesini talep etti. Çiçek, Talip Doğan Karlıbel ile gizli tanıklar Kıskaç, Poyraz ve Dilovası’nın yalancı tanıklar olduğunu belirterek “Belli bir örgüt tarafından kullanılmış, heyetinizin önüne çıkarılmışlar” dedi. Mahkeme heyeti 31 tutuklu sanığın tutukluluk halllerinin devamına karar verdi. Dava 16 Nisan’a ertelendi. Askeri mahkemeden vicdani redde vize MALATYA (Cumhuriyet) Malatya Askeri Mahkemesi, vicdani retçi Serdar Delice’nin yargılandığı davanın gerekçeli kararında Delice’nin vicdani reddini samimi bulmasa da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) vicdani retle ilgili kararının anayasanın 90. maddesi çerçevesinde iç hukukta da uygulanabileceğini ifade etti. Kararının 7 Mart’ta ellerine ulaştığını belirten avukat Çakır, “Mahkeme anayasanın 90. maddesine de atıfta bulunarak bunun aslında iç hukukta da uygulanabileceğini, yani AİHM kararlarının ve AİHS hükümlerinin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında vicdani reddi de kapsayacak şekilde değerlendirilebileceğini belirtmiş. Bir mahkeme ilk defa vicdani ret konusunda olumlu bazı kanaatler bildiriyor. AİHS’nin 9. maddesinden söz ediyor. 9. madde de din, vicdan ve düşünce özgürlüğünü kapsıyor. Bu nedenle gerekçeli karar tüm vicdani retçiler için emsal teşkil edebilir” dedi. Savcı mütalaasını hazırlıyor Çakıcı’nın kaldığı cezaevine silah baskını İstanbul Haber Servisi Suç örgütü elebaşısı Alaattin Çakıcı’nın yattığı Kandıra F Tipi Cezaevi’ne parçalar halinde tabanca sokulmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Olayla ilgili 5 infaz koruma memuru ile birlikte cezaevi dışından 12 kişi gözaltına alındı. Çakıcı da 20 Şubat 2012 tarihinde Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e yazdığı mektubunda bu silahtan bahsetmişti. İzmit Kandıra’da Türkiye’nin güvenlik sistemi en yüksek derecede olduğu belirtilen Kandıra Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’ne önceki gün çok sayıda polis geldi. Cezaevinde incelemelerde bulunan ve daha sonra hiçbir açıklama yapmadan ayrılan polislerin cezaevinde silah aradığı belirtildi. Emniyetten yapılan açıklamada, F Tipi Cezaevi’ne parçalar halinde eşyalar arasında tabanca sokulmaya çalışıldığı ancak bu durumun gerçekleşmeden önlendiği bildirildi. Olayla ilgili ayrıntılı bilgi verilmemekle birlikte, silah sokma girişimiyle ilgili olarak cezaevi dışından 12 kişinin gözaltına alındığı, 5 infaz koruma memurunun da gözaltında tutulduğu ve ifade işlemlerinin sürdüğü öğrenildi. Çakıcı mektup yazmıştı Cezaevinde yatmakta olan Çakıcı, 20 Şubat’ta Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e hitaben yazdığı, bir örneğini de avukatı aracılığıyla basın kuruluşlarına fakslattığı mektubunda bu silahtan bahsediyordu. Avukat Mehmet Barış Yaya aracılığıyla gönderilen ve altında Ala attin Çakıcı’nın da imzası bulunan mektupta, “Bu cezaevine parçalara ayrılmış vaziyette silah sokulurken yakalandı. Ben de bunun üzerine, bu silah benim için gelmişse, kim tarafından içeriden de yardım ediliyorsa, öldürmüyorsalar, vazgeçiyorsalar diye küfürlü bir dilekçe yazıp 1’inci müdürlüğe verdim” ifadeleri yer alıyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear