29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 ŞUBAT 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara K B Y B B K K Y Y Y Y Y K 2 2 2 2 6 3 3 3 2 5 8 7 0 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars K K Y Y Y Y Y K Y Y Y K K 1 0 2 13 11 11 5 7 3 8 0 4 4 Oslo PB 2 Belgrad Helsinki Y 4 Sofya Stockholm PB 0 Roma Londra Y 11 Atina AmsterdamY 6 Zürih Brüksel Y 6 Moskova Paris B 8 Aşkabat Bonn B 5 Taşkent Münih Y 5 Baku Berlin Y 5 Bişkek Budapeşte K 1 Tiflis Madrid B 12 Kahire Viyana K 3 Şam K Y PB B PB K Y PB B PB PB Y Y 3 2 11 9 3 6 6 11 3 9 3 17 10 Trakya dışında kalan ülke genelinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Ege, Akdeniz ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Güneydoğu Anadolu bölgesinde yağmur ve sağanak, yağış alan diğer yerlerde karla karışık yağmur ve kar şeklinde görülecek. Hatay Kahramanmaraş ve Adıyaman’da çok kuvvetli, Batı Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İstanbul, Sakarya, Samsun, Sivas, Niğde, Karaman ve Adana çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. 13 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Şubat ? Baştarafı 1. Sayfada Nedeni açıklayayım: Kimi savcılarımız iddianame adı altında ünlü gizli istihbarat elemanlarının bir diğer örgüte nasıl sızdığını konu edinen filmlere benzer bir senaryo yazıyorlar. Öyle ki, bu konuda kitaplar yazan, örneğin John le Carre gibi ünlü yazarları kıskandıracak öykülere Başbuğ iddianamesinde yer veriyorlar. Başbuğ iddianamesi: 30 yıl Sovyet Gizli Servisi KGB hesabına çalışan, şayet ikiyüzlü (double face) kimliği ortaya çıkmasaydı İngiliz Gizli Servisi MI6’nın başına geçmesi söz konusu olan Kim Philby’nin kimi serüvenlerine taş çıkartacak içerikte uzun bir öykü! Öyle mi değil mi, karar vermek için lütfen izleyin: AKP hükümetinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirdiği Orgeneral Başbuğ, hemen kolları sıvıyor. Başbakan RTE ile yakın temasta; ama Başbakan’ı, MİT’i, Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratını, hatta İslamcı iktidarın asker içinde köstebeklerini yıllarca bir güzel uyutuyor. Darbeye hazırlanıyor. ??? Ne zaman? Anayasa Mahkemesi’nde AKP’nin kapatılması davası görüşüldüğü sırada, Yüksek Mahkeme’nin herhalde darbeyi hukuk açısından meşru gösterecek nedenleri saptamak amacıylakimi üyeleriyle görüşüyor. Darbe için ortam da elverişli. 2002’de iktidara gelen AKP’nin, laik cumhuriyeti İslam cumhuriyetine dönüştüreceği kaygısı yaygın. Talihsizlik işte! Ne çare, “hükümeti devirme planını uygulayacak uygun kadroyu bulamıyor!” Ama amacından ödün vermiyor. KK Komutanlığı sırasında başaramadığı “darbeyi” gerçekleştirecek ortamı, hükümet tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na atanınca önünde buluyor. Hükümeti devirecek örgüt kurmaya gerek yok! Örgüt hazır. Adı da Ergenekon! Bir yandan yaşadığı, üstelik sıkı temas ve işbirliği içinde olduğu Başbakan RTE ile Çankaya’yı, KK Komutanlığı, Genelkurmay İkinci Başkanlığı’ndan beri MİT’i, Emniyet istihbaratını, asker içindeki köstebekleri uyutmanın mutluluğunu yaşıyor ve… beri yandan nihayet amacını gerçekleştireceğine inandığı gizli Ergenekon örgütüne “sızıyor!” ??? Senaristler, iddianamede Başbuğ’un darbe yapmaya kararlı olduğunu kanıtlayacak önemli tanıklara yer veren bölümlerden yararlanabilirler. Hazırlıklarını bu denli ustaca gizlemeyi başaran Başbuğ’un örgüte sızdığını kanıtlayacak tanıklar arıyor ve buluyorlar. İçlerinden biri “evreka”, buldum diyor. Raflarda tozlanmış bir başka ifade. Ergenekon sanığı gazeteci Mustafa Balbay’ın not defterinde Başbuğ ile görüştüğü yazılı. Mantık cuk oturuyor: Başbuğ’un Ergenekon sanığı Balbay ile görüşmesi, Ergenekon terör örgütünün üyesi olduğunun kanıtı! Terörist bir Genelkurmay Başkanı! ??? Daha ciddi deliller mi istiyorsunuz? Buluyorlar: Başbuğ, Genelkurmay Başkanı iken gazetecilere lav silahını göstererek “boru” demiş ya; al sana delil! Başbuğ’un Ergenekon terör örgütüne üyeliğini, hükümeti devirmeye hazırlandığını kanıtlayacak bu ve Balbay görüşmesini yeterli bulmuyor musunuz? İşte delil: Başbuğ’un İrtica ile Mücadele Eylemi Planı belgesi için “kâğıt parçası” diyen sözleri! Yeni senaryolar üretilmezse; TC’de terör örgütüne üye olmak, hükümeti devirmeye teşebbüs etmekten sanık, cümbür cemaat devleti uyutan ilk Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ; beraat ederse… …“darbe gerçekleştirmek için gizli Ergenekon örgütüne sızan terörist bir Genelkurmay Başkanı” konulu filmin senaryosu Başbuğ’a çokkk para kazandırabilir. Belki de bu kadar canlı, üstelik komedidram karışığı gizemli olayları içeren bir konuyu kimi senaristler; beyazperdeye aktaracak çalışmalara başlamışlardır bile... 40 yıl düşünseler böyle bir senaryoyu nerede bulacaklar? Cari Açığın Nedenini Dünya Bankası Araştırıyor: ‘Türkler Neden Tasarruf Etmiyor?’ ka kredilerinin şişmesine izin verilmemeli, kamu harcamalarında tasarrufa gidilmeli. 2001 krizi sonrasında bankacılık sistemini reforme eden ve kamu finansman açığını küçülten Türkiye bu sayede 2008 krizini etkilenmeden atlattı. Ama sonrasında bu tamponların bazıları kenara bırakıldı. Örneğin banka kredilerinde çok büyük artış yaşandı. Art arda büyüme yaşanan yıllarda kamu yeterince tasarruf yapmadı. 2. Yabancı yatırımcı için cazip iş ortamı: Türkiye 2023’te dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmak istiyorsa girişimciler için sağlanacak iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi lazım. Çalışma koşulları esnek olmalı. Borçlanma seviyesi yüksek olmamalı. Rekabetçi bir ekonomi olmalı. Bir de eğitimli çalışma gücü. Bunlar yapılırsa uluslararası piyasalar Türkiye’ye şans tanıyacaktır. En iyi örneği de İrlanda’da son bir yıl içinde yaşanan gelişmelerdir. Geleceğiniz Avrupa’da Kısa süre önce Banka’nın baş ekonomistlerinden Indermit Gil ile “Avrupa Ekonomik Modeline Görkeminin Yeniden Kazandırılması” isimli bir kitap da kaleme alan Raiser’e göre, şu anda durgunluk yaşansa bile Avrupa ile ekonomik entegrasyon uzun vadede Türkiye’nin kesinlikle yararına olacak. Kimileri Arap Baharı’nda hükümetin takındığı aktif dış politika nedeniyle Türkiye’nin geleceğini Ortadoğu’da çizse de Raiser’in sözü gerçeğin ne olduğunu açıkça işaret ediyor: “Avrupa ile kıyas bile götürmez. Tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi ülkelerinin ekonomilerinin toplam büyüklüğü, Almanya’nın üretiminin yarısı etmiyor ki...” Yatırım değil tüketim Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin genelde iyi olduğunu belirten Raiser, sorun olarak nitelendirdiği “cari açık” konusunda ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Cari açığın sebebi ya yatı ‘IMF iyimser kalabilir’ Türkiye’nin büyüme oranına ilişkin tahminler değişiklik arz ediyor. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan “yüzde 4” öngörürken, Uluslarası Para Fonu (IMF) “yüzde 1” diyor. Raiser’den Dünya Bankası’nın tahmininin güncelleneceğini öğreniyoruz: “Bizim tahminimiz 2 ile 3 arasındaydı. Ama modellememizi güncelliyoruz. Zaten o kadar çok belirsizlik var ki bu yıl için tahmin yapmak çok zor. İşler iyi giderse Babacan haklı çıkar, kötü giderse IMF’nin tahmini bile iyimser kalabilir!” Fotoğraf: AA MEHMET ÇAKMAK GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Bir yandan Avrupa’nın genelinde ve spesifik olarak Yunanistan’da ekonomik krizin sonuçlarını izlerken, diğer yandan kendi ülkemizde tarihi rekor sayılan cari açık rakamıyla karşılaşmak, insanın aklına ister istemez “Acaba Türkiye’yi de etkiler mi” sorusunu getiriyor. Dünya Bankası’nın yeni atanan Türkiye Direktörü Martin Raiser ile görüşmemiz bu soru üzerine odaklandı. rımlardaki artıştır ya da tasarruflardaki düşüş. Yatırım artışından olsa, üretim kapasitesi artar, ekonomik büyüme sağlanır. Türkiye’de maalesef yaşanan bu değil. Cari açık yatırımlardaki artıştan değil, tasarruflardaki azalmadan yani tüketimden kaynaklanıyor. Dışarıdan alınan borç, yatırıma değil tüketime gidiyorsa, insanların neden tasarruf eğiliminde olmadıklarına yakından bakmak lazım.” Dünya Bankası’nın bu konuda bir araştırma da yaptırdığını belirterek devam ediyor: “İnsanlar ne alıyor? Bankalar ne için borç veriyor? İş kurmak için mi, yoksa ev ihtiyaçları için mi? Hükümet makroekonomik politikalarıyla nasıl bir mesaj veriyor? ‘Harcayın, keyfinize bakın’ mı diyor yoksa ‘tasarruf opsiyonları’ sunuyor mu? Bunları ayrıntılı değerlendiriyoruz.” Kadınlar sahada! Ulupınar köyü Çıralı sahilinde 18 bin metrekarelik alanın sponsorluk karşılığında kiralanmasına tepki gösteren köylülerin eylemleri sürüyor. Antalya Valisi Ahmet Altıparmak’ın “alanda futbol sahası olduğu ve kamp için kullanıldığına” yönelik açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirten köy muhtarı Sami Ilgaz’ın atışıyla başlatılan protesto maçında köylü kadınlar alanda futbol oynadı. E S K İ Ş E H İ R PARA DEĞİL TAVSİYE DÖNEMİ Dünya Bankası son dönemde yılda ortalama 2 milyar dolar proje desteği sağladı Türkiye’ye. Bu yardımın önümüzdeki dönem 1.1 milyar dolar seviyesine düşeceğini haber veren Raiser, “Parasal yönü ağır basan bir ilişkiden, Türkiye’nin ilk 10 ekonomiden biri olma hedefine katkı sağlayacak, tavsiye ve deneyim ağırlıklı bir döneme giriyoruz. Çin, Rusya, Brezilya ve Endonezya ile ilişkimiz nasılsa Türkiye ile de öyle olacak. Küresel sorulardan en az birinde Türkiye’nin lider olması için çalışacağız” diyor. ‘Porsuk Çayı CAN HACIOĞLU Tampon tedbir lazım Raiser, kısa vadede ise Avrupa’daki krizden etkilenmemek için Türkiye’nin alması gereken önlemler olduğuna dikkat çekerek tavsiyelerini şöyle sıralıyor: 1. Makroekonomik politikalarda tampon tedbirler: Ban tehdit altında’ ESKİŞEHİR CHP’li Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Büyükşehir belediyesince hazırlanan “Porsuk Havzasını Koruma Yönetmeliği”ne Kütahya Valiliği ile Kütahya Belediyesi’nin itiraz ettiğini belirterek “Bakanlar Kurulu’ndan Porsuk Havzası için özel hüküm çıkarılması Porsuk Çayı’nın kirlenmesine hız katacak. Siyasette KüBüyükerşen tahya’nın daha güçlü olduğu unutulmamalıdır. Siyanürle üretim yapan Gümüş İşletmeleri de Porsuk için büyük tehdit oluşturuyor” dedi. Büyükerşen şöyle konuştu: “Kütahya Valiliği ve Kütahya Belediyesi’nin hazırladığı yönetmelikle Porsuk Havzası’nı korumak mümkün değildir. Bu yüzden Eskişehir Valiliği ile birlikte Çevre Bakanlığı’na itirazımızı ilettik. Kütahya, Porsuk Çayı’na evsel atıklarını veriyor. Şimdi, Porsuk kıyılarında yapılaşmak istiyorlar. Büyütecekleri organize sanayi bölgelerinin atık sularını da Porsuk’a akıtacaklar. Onların istediği Bakanlar Kurulu’ndan geçecek özel hükümlü yönetmelik, Porsuk’un iyice kirlenmesi anlamına gelir.” ‘İzin vermeyeceğiz’ Artvin’in Cerattepe mevkiinde ve Genya dağını da kapsayan alanlarda maden arama ruhsatları verilmesinin yeniden gündeme gelmesi yurttaşları isyan ettirdi ARTVİN (Cumhuriyet) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın, Artvin’in Cerattepe mevkiinde altın ve bakır madeni çıkarılması için yeniden bölgeyi daha da genişleterek ihaleye çıkarması, başta Artvin halkı olmak üzere ve çevreci örgütleri harekete geçirdi. Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan Artvin halkı ve sivil toplum örgütlerinin verdiği kararlı mücadele sonrası 1993’te altın ve bakır madeni için verilen maden arama ruhsatlarının, mahkeme kararı ile iptal edildiğini anımsatarak “Mücadelemiz yeniden başlıyor. Artvinimizde yerin üstündeki değerlerin yeraltından daha değerli olduğunu biliyoruz. İhalaye çıkarılması beklenen alanlar, doğrudan su kaynaklarımıza, yaşam alanlarımıza müdahaledir bunu izin veremeyiz” dedi. Kanadalı Cominco Madencilik AŞ’nin 1993’te bölgede altın ve bakır madeni çıkarma faaliyeti, Yeşil Artvin Derneği’nin öncülüğünde Artvin halkı ve sivil toplum örgütlerinin verdiği kararlı mücadele sonrası ruhsatı mahke A rtvin’in Hatilla Milli Parkına bitişik Cerattepe mevkii ve Genya Dağını da içine alan bölgede gerçekleştirilmek istenen madencilik faaliyeti, ilin içme sularını kirletecek, heyelanlara neden olacak, festival alanını ve bölgede yetişen 22 çeşit endemik türü (yaşam alanı belirli bir bölgeyle sınırlı) yok edecek. Artvin halkı, doğrudan yaşam alanlarına müdahale olarak gördüğü madencilik faaliyetine hiçbir koşulda izin vermemekte kararlı olduğunu bildirdi. M E R S İ N Pavey: Ardıç’ın sözlerini iltifat olarak alıyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Şafak Pavey, “Ortadoğu’daki kadınlar Arap Baharı’na ‘bahar’ demekten çoktan vazgeçti. Arap Bahar’ı ‘bahar’ değil” dedi. Pavey, Çankaya Belediyesi ve Ankara temsilciliğimizin işbirliğinde Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen “Çankaya Cumhuriyet Söyleşileri”ne konuk oldu. Pavey, “Türkiye, Ortadoğu ve İran” konulu söyleşide, sokak hareketlerinde yer alanların artık seslerini duyuramadıklarını düşündüğünü söyledi. Pavey, “Ben ‘bahar’ sözcüğünü optimist buluyorum. Bölge halklarının daha fazla seslerini duymamız gerektiğini düşünüyorum” dedi. Sabah yazarı Engin Ardıç’ın kendisi için “Hem özürlü hem CHP’li” tabirini kullanmasını da değerlendiren Pavey, “Bu yazının üzerinde hiç durmadım. Hatta bunları iltifat olarak kabul ediyorum. Hem engelli hem de CHP’li olmaktan gurur duyuyorum” dedi. me kararı ile iptal ettirilmişti. 22 endemik türe ev sahipliği yapan doğa cenneti Artvin’in şehir merkezine çok yakın, Hattilla Milli Parkı’na bitişik, milli parkın alanı daraltılarak Cerattepe mevkiinde ve Genya Dağı’nı da kapsayan alanlarda maden arama ruhsatları verilmesinin gündeme gelmesi bölge halkını yeniden ayağa kaldırdı. Neşe Karahan gazetemize yaptığı değerlendirmede, Artvin’in Çoruh Nehri üzerine yapılan barajlarla, birçok dere üzerine ya pılan ve yapılmak istenen HES’lerle insana, bitkiye, hayvana can veren dereler tanınmaz hale getirilmek istendiğini söyledi. Karahan, “Artvinimizin doğasına yapılan tüm müdahaleler, özellikle kırsaldaki köylerimizde, yaylalarımızda ve Çoruh Vadisi’nde yaşayan halkımızın zorunlu olarak göçünü ve bunun sonuncunda bölgemizin insansızlaştırılmasını beraberinde getirmektedir. Çıkarılmak istenen madenler ilimizin içme suyu kaynaklarının önem li bir kısmını kirletecek, heyelana neden olacaktır. Artvin halkı, doğrudan yaşamına müdahale olarak gördüğü madencilik faaliyetlerine izin vermeyecektir” diye konuştu. Artvin milletvekilleri, tüm siyasi parti temsilcileri, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ile muhtarlardan oluşan bir heyet geçen hafta Ankara’ya giderek tüm siyasi partililerle bir dizi temasta bulundu ve “Artvin’in doğasına dokunulmaması” sözü aldı. Nükleer ikna savaşı ABİDİN YAĞMUR Üniversitesanayi buluşması Eğitim Servisi Okan Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Bekir Okan, Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği tarafından düzenlenen “ÜniversiteSanayi Buluşması”nın onur konuğu oldu. Türkiye’de üniversitesanayi işbirliğinin halen istenilen düzeyde olmadığına dikkat çeken Okan, doğru ve etkili sonuç veren işbirliği için köklü bir eğitim reformunun şart olduğunu ifade etti. Türkiye ekonomisinin gelişmesinin tek yolunun üniversitesanayi işbirliğinden geçtiğini vurgulayan Okan, “Gelişmiş ülkelere baktığımızda bu işbirliğini gerçekleştirmiş olduklarını görüyoruz. Amerika’da saygın üniversitelerin gelirlerinin büyük bölümünü sanayiye yaptıkları projeler, ArGe çalışmaları ve patent anlaşmaları oluşturuyor” dedi. GDO’lu ürünleri silindirle ezdiler İstanbul Haber Servisi Greenpeace, Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı önünde genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) karşı ilginç bir eylem yaptı. İnek kostümü giyen bir eylemci, sürdüğü silindirle, yere atılmış sembolik GDO’lu mısır koçanları, yumurta, süt ve yoğurt kutularının üzerinden geçti. Greenpeace eylemcileri “GDO mu? Yemezler!” yazan pankart açtı. Greenpeace Akdeniz Tarım Kampanyası Sorumlusu Tarık Nejat Dinç, GDO’ların, hayvan yemi olarak kullanılma bahanesiyle Türkiye’ye sokulmaya çalışıldığına dikkat çekti. Aralık ayında 13 GDO’lu mısır çeşidinin yem amaçlı kullanılmak üzere ithal edilmesine izin veren Biyogüvenlik Kurulu’nun şimdi de 9 yeni GDO’lu mısırın ithalat başvurusunu incelediğini söyledi. MERSİN Mersin’in Akkuyu ilçesine nükleer santral yapmak isteyen Rus şirket yetkililerinin Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Ünal ile gizli görüşme yapması tepki çekti. Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Sabahat Aslan, Ünal’a görüşmenin içeriğini sordu. Atağa geçen nükleer karşıtları forum düzenleyecek. Mersin’in Akkuyu ilçesi Büyükceli beldesine nükleer santral kurmaya hazırlanan Rus şirketin yetkilileri Gülnar ve Silifke yöresindeki belediye başkanları ve muhtarlarla ikna görüşmesi yapmıştı. Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar ise Rus şirkete, “Bizi de kamuoyu önünde bilimsel olarak ikna edin” çağrısında bulunmuştu. Şirket yetkililerinin, Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ünal’ın şirket yetkilileriyle sahibi olduğu Mersin Televizyonu binasında yaptığı görüşme de tartışmalara neden oldu. Öte yandan, nükleer karşıtları forum düzenleme kararı aldı. Mersin Nükleer Karşıtı Platform Sözcüsü Sabahat Aslan, telefonla ulaştığı Ünal’a görüşmenin içeriğini sordu. Ünal’ın, “Şirket yetkilileri randevusuz geldi ve cemiyet binasında temizlik çalışması olması sebebiyle televizyonda ağırlamak zorunda kaldım. Nükleer santralı istemediğimizi ilettim” dediği öğrenildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear