25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 ŞUBAT 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Okurlardan ‘S. Ali’yi CHP Öldürdü!’ soruları MANİ OKUYAN OKUR Millet seni bekledi Sultan Fatih’ten beri Padişahım sayende tarihe döndük geri. Suriye’yi fethettin, titrettin İsrail’i Umarım, Amerika bundan ders almış olsun Devrinde ne konuşan, ne kitap yazan kaldı, Hırsızın, uğursuzun dosyaları aklandı Hainler Silivri’ye, Hasdal’a postalandı Korkarım, zulmedecek kimse kalmamış olsun. Özel mahkemelerin el atıyor her işe Okunuyor rakibin beynindeki düşünce Muhalefet yönünden ters bir rüzgâr esince Sabaha karşı eve polis gelmemiş olsun. Beşikteki bebeler Arapça “hu” çekecek Öğrenciler umrede ahlakı öğrenecek Cinsel taciz, işkence tarihten silinecek Yeter ki cinsi latif tahrik etmemiş olsun. Âşık Kul Hakkı TÜKÜRÜK HOKKASI Eza mı Ceza mı? Altmış altı yaşında bir emekliyim. Çalıştığı kurumda neredeyse emekli olacak kızıma, Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan öğrenci iken kullandığı ve geri ödemesi çoktan yapılan Katkı Kredisi’nden 0.35 TL (Otuz beş kuruş) bakiye kaldığı gerekçesiyle tebligat yapıldı. 31.10.1998’den 30.09.2005’e kadar her ay itibarıyla teselsül ettirilerek 30.30 TL ana para borcu ile 123.95 TL gecikme faizi olmak üzere 154.25 TL borç çıkartılmış ve Alanya Vergi Dairesi’nin 25.12.2011 tarihli Cebri Takip Yazısı ile bu borç talep edilmiştir. YASALARDAN KORKUSU OLAN HER SADE VATANDAŞ GİBİ BU HAKSIZ VE VİCDANSIZ TALEBİ YERİNE GETİRDİK VE PARAYI ÖDEDİK. Vergi yüzsüzleri (ve mesela en son da karşılıksız çek yazanlar) için sürekli mevzuat değiştirilerek borçları silinip affedilirken bir sosyal yardım hizmeti olan öğrenci kredilerine uygulanan bu işlem reva mıdır? Biz borcumuzu kapattık, peki bu 35 kuruş için niçin 15 yıl beklenildi? Ve harcanan onca emek ve mesai neden? 35 kuruşa karşılık cebren 154 TL almak için mi? Saygılarımla. Tekin Aras Ankara (Bu inanılmaz borç tebligatının belgeleri dileyene iletilebilir!) Akname İplikler Pazarda!.. Türkiye’nin zirvelerinde, iktidarı kasıp kavuran son bir haftanın gündemini bazıları anlaşılmaz buluyor. Konuya farklı bir örnekle girelim. ABD, El Kaide’yi düşman belliyor, yıllardır savaşıyor değil mi? Şimdi dikkat! El Kaide lideri Ayman el Zevahiri, Suriyeli muhaliflere destek açıklaması yaptı. El Zevahiri, komşu ülkelerdeki Müslümanların Suriye’deki “ayaklanmayı” desteklemesini istedi. Buyrun bakalım! Başta Libya olmak üzere “Arap Baharı” sırasında Batılı güçlere destek veren, mevcut iktidarların yıkılmasını sağlayan El Kaide, Suriye’de de ABD’yle aynı paralelde. Ya ABD’nin en yakın işbirlikçisi Katar’da El Kaide’ye ofis açma izni verilmesine ne demeli? ??? Görüldüğüyle yetinmemeli, her zaman işin içinde iş aramalı... Yine de ülkede üstü örtülü konuşmaktan, tartışmaktan çekinilen konuların, son bir haftada yaşanan gelişmelerle açıklık kazanmasa da en azından ortalığa dökülmesi iyidir. Şimdi kahvede, sokakta, arkadaş eş dost sohbetlerinde konuşmalar, tartışmalar daha aleni yapılıyor. Özel yetkili mahkemeler tartışılıyor, yargı, hukuk, MİT ve cemaat... Dolayısıyla çeşitli güç odakları ve iktidar mücadelesi.. Görüşler farklı doğal olarak... Bu arada düne kadar “Yargı bağımsızdır, yapacak bir şey yok” diyenlerden yükselen feryatlar... Her şey ortalığa saçıldı sanki, bir çeşit iplerin pazara dökülme hali. Nasıl olmasın? Özel yetkili savcının Kürt meselesi nedeniyle MİT’in eski ve yeni en üst düzey yöneticilerini şüpheli sıfatıyla çağırması ve yakalama kararı çıkarması, ardından soruşturmadan alınması, İstanbul emniyetinde görevden el çektirmeler... Taraflardan basın yoluyla gözdağı hamleleri, geleceğe yönelik uyarılar... Daha daha... Belki de en önemlisi bazı çevrelerin “MİT Başkanı şüpheli olarak ifadeye çağrılıyorsa, asıl muhatap, onu görevlendiren Başbakan’dır” yaklaşımı... İktidar destekçisi liberal bir yazar, açıkça “Bu, Başbakan’a yönelik bir ‘yargı darbesi’ girişimidir. Sivil darbe girişimidir” diyor. Herkese “dokunulacak” diyen var, derin devletin dibine gideceğini söyleyen de... Kılıçlar çekildi bir kere, öyleyse “Başbakan da gereğini yapacak” diyen de. İş bu noktaya geldiyse, varın gelecek günlerin nasıl olacağını düşünün... ??? Karşılıklı hamleler, yeni yasa düzenleme çabaları, çatışmayı doğruluyor. “Cemaathükümet kapışması” deniyor. Yok, bunu muhalefet söylemiyor. Alın bakın cemaate yakın gazete ve gazetecilerle, Erdoğan’ı destekleyen medya ve kalemlere... Onlar adlandırıyor “çatışma” diye... Kimilerince yeni dengeler ve buna göre gücün, iktidarın paylaşılması sorunu... Tabii aralarında “Çatışmayı, gerilimi bırakın, bir çuval incir heba olmasın, Ergenekoncuları sevindirmeyin” diye orta yol bulma çabalarını sürdürenler de var. Örneğin bunlardan biri, herkesin aklını başına almasını istiyor ve aynı zamanda uyarıyor: “Tek amaç var, cemaat ile iktidarı birbirine düşürmek...” ??? Öte yandan meselenin Kürt sorunundaki yaklaşımlarla ilgili olmadığını söyleyip, Türkiye’nin “Suriye meselesinde ikircikli tutumunun” düzeltilmesi amacıyla küresel güçlerin devreye girdiğinden söz edenler de var ki mümkündür... Özel yetkili mahkemeler gelip iktidara dokununca kendi bürokratını korumaya soyunanlar, iki başlı hukuku ortadan kaldırmayı düşünüyor mu acaba? Erdoğan, bu durumda ne yapacak? DGM’lerin yerine oluşturulan özel yetkili yargıyı kaldırmak için doğan bu olanak değerlendirilecek mi? Hani devlet değil, birey esas olacaktı da!.. CHP’nin tüm arşivi, 12 Eylül 1980’i izleyen günlerde, SEKA’ya kâğıt hamuru yapılmak üzere gönderildiğine göre, yeni bir arşiv mi ortaya çıktı. “Sabahattin Ali’yi CHP Öldürdü!” açıklamasına dayanarak maktul yazarın müzik eleştirmeni kızı Filiz Ali ile öteki varislerine tazminat hakları doğmaz mı? Önümüzdeki CHP olağanüstü kurultaylarında bu konuda bir özür kararı çıkarılması düşünülüyor mu? 1 2 3 Mecburen... Mecburiyetten Amerika’da kadın kadına, erkek erkeğe evliliğin anayasal hak olduğu geçen hafta federal mahkeme tarafından yeniden tescil edildi. Los Angeles’te yaşayan bir dostumuz, tası tarağı toplayıp Türkiye’ye dönme kararı aldı. Nedenini şöyle açıklıyor: “Neme lazım. Amerika bu. Yakında erkek erkeğe evliliği de mecbur hale getirebilirler!” Fark Bir ara PKK, piyasada reklamcıların öğüdünü dinleyip, fark yaratma peşine düştü. Siirt’te 4 kadını birden bir otomobil içinde tuzağa düşürüp öldürdü. Ama fark yaratayım derken.. Farkında olmadan bindiği dalı kesmeye yöneldi. Özellikle kadınları öldürmek demek, dağa çıkaracak çocukları doğuracak kaynağı kurutmak demekti. Dünkü tutuklamalara bakılırsa kadınlara yönelik pozitif ayırımcılığa bu kez KCK yönelmiş. PKK’yi müzakere masasında çökertmeye yönelen MİT’in ise nasıl bir fark peşinde olduğunu keşke TBMM’deki görüşmelerde iktidar partisi açıklasa... ‘Erkek adamın erkek eşi olur!’ ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com ‘İleri Demokrasi’mize Kriz Önleyici Öğütler Değerli okuyucular, son günlerde yaşanan derin MİTsavcılık krizi aslında çok gereksizdi ve en başından önlenebilirdi. Tam gaz “ileri demokrasi”nin en parlak günlerini yaşadığımız bu kutlu günlerde, gerçekten bu şaşırtıcı çıkışlar ve devlet içinde çıkarılan kavgalar, çok üzücü. Tam sevgili “müttefik”lerimiz “Oh işte, nihayet istediğimiz gibi bir Türkiye var artık” derken, bu kadar hayal kırıklığı yaratmamızın bir gereği var mı? Bir kere Sayın Başbakan ki geçmiş olsun dileklerimizi saygılarla sunuyoruz yine hep nasıl bir demokrasi istediğini anlatmıyor muydu? Sayın Başbakan, yargıyla “uyumlu çalışma” istiyordu. Öyle eskisi gibi, rahmetli Özal’ın, Erbakan’ın veya ilk “çıraklık” döneminde kendisinin yaşadığı şekilde, iktidarın çıkardığı yasaların, geçirdiği kanun hükmünde kararnamelerin yok Danıştay, yok Yargıtay, yok Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar tarafından zırt pırt kesintiye uğratılması, iktidarların prestijini sarsması; neydi o dönemler öyle? Allah’tan şimdi bitti o günler. 12 Eylül referandumundan sonra artık tam “ne güzel, iktidaryargı uyumu göz yaşartıcı” derken, geçen hafta ortaya hortlayan bu durumları ben de aynen sayın bakanlarımız gibi “anlayamıyorum”! Herkesin şaşırdığı nokta şu: Bu ülkede Kemalistler devlet kademelerinde tasfiye edildikten; YCHP de, yeni genel başkanı ve yeni kadrosu eliyle kendini ideolojik olarak tasfiye ettikten sonra, insan iktidarı paylaşan cemaatiktidar ikilisinin tavırlarına bakıp “El insaf” diyor! Yahu bu devleti kuran kadrolar kendi elleriyle teslim bayrağını çektiler, daha ne istersiniz? Nedir bu paylaşamadığınız? Hangi yorganın kavgası? Lütfen “buldunuz da bunuyorsunuz” dedirtmeyin adama! Siz dikensiz gül bahçesini de elde etmişsiniz de, bu sefer “bizim takımda kimin gülü en iyi kokar?” kavgası mı yapıyorsunuz? Şimdi kendi marifetleriyle tasfiye olmuş Kemalist kesimden kulağıma gelen esprili sözleri size aktarayım: “Biz yıllardır bunlarla baş edemedik, çıkış biletini elimize verdiler de, ister misin şimdi şu son düelloda kendileri birbirlerini bir anda yok ediversinler?” Yok daha neler! Onlar bizden akıllıdır! Nasıl olsa birileri ortaya çıkıp arabuluculuğa soyunur… Ne yani, tam yüzüp kuyruğuna gelmişken, şimdi olacak şey mi bu? Bir kere yandaş gazetecilerin kafası karıştı! Kimi tutacaklarını şaşırdılar. Bu durum, ulusalcı köşe yazarlarının yeni büyük malzemesi Mehmet Altan vakasını (!) bile fena halde solluyor! “Yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal” derler ya! Tam o durum işte. Ne okyanus ötesini incitsinler ne de iktidara saygısızlık yapsınlar! İşte bu nedenle TV’lerde bu konuda yorumları dinliyorum da, bir şey anlayamıyorum. 15 dakika konuşuyorlar da, kime haklı demiş oluyorlar, sezilemiyor! Hani konu Ergenekon olduğunda coşup bol keseden atıp tutarlardı ya, işte öyle bir netlik yok ortada. “Efendim, hak hukuk başbakan, tabii şimdi” falan filan. Tabii programcılar da sıkışmış, pek soramıyorlar: “Hani yargı bağımsızdı, soruşturma gittiği yere kadar giderdi, hiç kimse dokunulmaz değildi, yargı süreci yalnız izlenirdi?” “Hâşâ, olur mu canım, biz o lafları mesela Genelkurmay Başkanı, muhalefet, gazeteciler, yeni Türkiye’yi anlamayanlar için söylemiştik” mi diyorsunuz? Eh, haklısınızdır belki! Bir de diyorlar ki “Efendim, MİT gizli çalışır, bilgilerini ifşa etmek suçtur.” İyi de, TSK’nin “kozmik oda” ları neydi? İşte bazı yaratıcı fikirlerle burada bir katkı sunmak istiyorum. Öncelikle ta İsrail’e, ABD’ye, AB’ye, dört bir yana saçılan potansiyel çıkar hesapları ve girift ilişkilerde bu maçta kimin eli kimin cebinde belli değil. O kadar belli değil ki, ulusalcılar bile, kimi tutmaları lazım geldiği konusunda bu düğümü çözemiyorlar! Aslında bu iç kavgayı bir an önce bağlasalar, bundan sonra dışarıdan fena görünen bu krizleri engelleyecek formül var! Hani yeni anayasa hazırlanıyor ya, işte orada dersin ki “savcılar artık başbakanın talimatıyla soruşturma açarlar veya kaparlar” böylece o nahoş sahneler, “açkapasürül” son bulur. Hatta bu hat geliştirilebilir. Yok işte Denizfeneri savcılarının yaşadıkları, MİT savcılarının gördükleri, hatta Ergenekon hâkiminin başına gelenler… Ne gerek var bunlara? Başkanlık sistemi, merkezi karar, temiz iş! Bizi böylesi paklar. Böylece sorun kökten çözülür, kimse de “Yargıya müdahale edildi mi, edilmedi mi” diye ukalalık taslamak zorunda kalmaz! Nasıl olsa gerisi, Toroğlu’nun deyimiyle “Lafonten’den masallar”! HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Gaziantep’in Ya 1 vuzeli ilçesinde, ünlü bir kale ve kent 2 kalıntısı. 2/ Telefon 3 sözü... Nemli top4 rak. 3/ Taş kırmakta kullanılan büyük 5 çekiç... Olumsuz 6 luk belirten bir önek. 4/ Yemek... 7 Zeytine benzer 8 meyvesi sakız gibi 9 çiğnenen bir palmi1 2 3 4 5 6 7 8 9 ye türü. 5/ Büyük ve süslü balıkçı kayığı. 6/ Rusya 1 P İ L A T E S G parlamentosuna verilen 2 A D A V E T M İ ad... “Süsen” de denilen 3 Ş A V A K K U Z bir süs bitkisi. 7/ Bitkisel 4 M İ N İ K A S kökenli bir yiyecek ya da 5 İ Ş ON U R T içeceğin damakta algılanan 6 N E S S R A C A hoş kokusu... İstenilen niH AM İ Ş telikleri taşıyan. 8/ Os 7 A L A E L MA D A Ğ manlılarda yeni evlenen 8 A N A N E T erkeklerden alınan vergi. 9 O K 9/ Haberci... Oğuz Kağan ile özdeşleştirilen ünlü Hun imparatoru. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kilis ilinde ünlü bir kale. 2/ Sivas’ın bir ilçesi... Asya ile Avrupa’yı ayıran dağ sırası. 3/ İnci Aral’ın bir romanı... Gemide yelkenlerin açılması. 4/ Çam ağacının çiğnenip emilen iç kabuğu. 5/ Eski Yunan kentlerinde pazaryeri... İskambilde bir kâğıt. 6/ Kan kanseri... Parola. 7/ Hayvanlara vurulan damga... İstanbul’da, Bizans mozaik sanatının en güzel örneklerini barındıran yapı. 8/ Kendini beğenme, bencillik. 9/ Temel, esas... Hatay ilinde bir ırmak. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear