25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 2012 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Rusya’nın Erdoğan’ı, Türkiye’nin Putin’i... Sayın savcıların, muhterem yargıçların sağı solu belli değil. Deniz Feneri’nde bunu yaşadık.. Bu satırların yazarı da Deniz Feneri’nin alevinden payını aldı. Deniz Feneri a.V. “Keriz Feneri”ne dönüştü, cümlesi yüzünden mahkemeye verildi. Sözlükler “keriz”i ve “kerizleme”yi, “aldatmak”, “aptal yerine koyup parasını çalmak” diye tarif ediyor. Yani tam da Alman mahkemelerinin saptadığı gibi. Ama bizim yargı bu tanımın “hakaret” olduğuna karar verdi. Mahkum ederken de şimdilik hapis cezası vermedi. O nedenle ceza hukukçularına sorduk. “Bir ülkenin liderini bir başka ülkenin liderine benzetmek suç oluşturur mu?” “Oluşturmaz ama..” dediler.. Ve eklediler: “Yine de ihtiyatlı olmak gerek! Çünkü birini adında ‘put’ var!” Bunu belirterek benzerlikleri sıralayalım: l İkisi de “tek adam”. l İkisi arasında iki yaş var. Putin 2 yaş büyük. O yüzden de iktidar deneyimi 2 yıl fazla. l İkisi de önceki liderlerinin yanında yetişti. (ErbakanYeltsin) l Erdoğan’ınki henüz denenmemiş de olsa her ikisinin de “emanetçileri” var. (MedvedevGül) l İkisi de “halkın dili” ile ve fırsat çıktıkça belden aşağı konuşuyorlar. l Biri için Kasımpaşalı öteki için YakuzaMafya deniyor. l İkisi de gazetecilere pek sempati beslemiyor. l İkisinin yürüyüşü de dayı dayı, kabadayıca. l İkisi de sporcu. Tek fark Putin devam ettiriyor. l İkisi de dindar. (Ama Erdoğan, dış ticaret söz konusu, şimdilik Putin’in adındaki “put”a aldırmayacak kadar hoşgörülü!) l Her ikisi de en az 3 çocuk tavsiye ediyor. Tek fark Putin 2. çocuk için 12 bin dolar nakit ödeme yapıyor. l İkisi de özellikle Batı’ya rest çekme eğiliminde. l Yapmadıkları tek şey birbirlerine rest çekmek! (İnşallah şimdilik değildir!) l Aldıkları oy oranı da benzeşiyor. Putin’in biraz önde olması onun KGB deneyimi ve Erdoğan’dan 2 yaş büyük olması sayesinde! l İkisi de iktidar sürelerini 20 yılı aşacak biçimde planlamış durumda. l İkisi de Berlusconi’nin yakın dostu. Aradaki fark şu. Erdoğan dostluğunu kızının düğününe davet ederek daha barışçı bir yolla gösteriyor. Putin ise, avlanırken vurduğu geyiğin kalbini kasaturasıyla çıkartıp Berlusconi’ye hediye etmesiyle fark yaratıyor. l İkisinin de belinde sıkıntı var. l Ama dik durmaktan veya diklenmekten değil. l Putin için açıklanan neden, kendi kullandığı planörle leylekleri yeni göç yolu güzergâhına yönlendirmek. Erdoğan’ın sıkıntısının ise at kazasından kalma olduğu iddia ediliyor. l Putin her fırsatta Sovyetler Birliği’nin kurucusu Bolşevikleri, Erdoğan ise Türkiye’nin kurucu kadrolarını suçluyor. l Anayasa değiştirme konusunda da büyük benzerlik var. l Putin, anayasayı 6’şar yıllık iki kez seçilmeye ayarlattı. l Erdoğan ise, biraz daha mütevazı davranıp 5+5 ile yetindi. Ama ikisinin hedefi 2023’te birleşiyor. l İkisinin de gündemine kutup ayısı girebiliyor. l Putin arada bir Sibirya’da gidip kutup ayısı avlıyor. l Erdoğan ise kutup ayısını, ekonomiyi eleştirdiği gün, sözde “gafil avlanan” siyasi rakibine laf geçirmek için kullanıyor. MAŞA   ABD, Suriye’ye kapsam müdahale düşünüyorm lı uş. Bu sefer elini ateşe sokmayacak belli. Maşa kullanacak! (Hamza Saykan Anka ra) Cumok Notları OkurYazarOkur Hakan Şükür, “Yorumculuk mu, milletvekilliği mi?” tercihini hâlâ yapamadı. Oysa, bu konuda etik tasarı hazırlandı. Genel Kurul’a gelmek üzere. Herhalde yasalaşıp Resmi Gazete’de yayınını bekliyor. Bu arada geçen sürede TV yorumculuğundan cebe indireceği paraları garantiye almak istiyor. Bu ne hırs? Bunların tekkelerinde “edep ya hu” yazmıyor mu? (Kamil Özdemir Kadıköy) HHH Bakan Binali Yıldırım, Hakan Şükür’ü Madrid’de “Türkiye’nin en iyi futbocusu” diye takdim etmiş. O biraz tartışılır. Keşke “Türkiye’nin en dürüst yeni siyasetçisi!” diye tanıtabilseydi.. (Osman N. Ergenç Burdur) HHH 1960’lı yıllarda Kenter Tiyatrosu’nda 4. Murat oyunu sahnelenmişti. Oyunun ilk gösteriminde, R. Cevat Ulunay öfkeyle, “Böyle 4. Murat mı olur?” diye tepki göstermişti. Elif Naci de anında yanıtlamıştı: “Ayol o 4. Murat değil ki Müşfik Kenter!” Bugünlerde biri de çıkıp Başbakan’a dizideki oyuncu için “Kanuni değil ki, Halit Ergenç!” dese.. (Prof. Dr. Süleyman Çelik Samsun) Güçler Dengesi PutinErdoğan buluşmasının bir dizi yansıması ve değerlendirmesi oldu haliyle. Her iki ülkenin dünyadaki yeri ve konumu, özellikle Ortadoğu’daki rolleri ve ticari alandaki karşılıklı ilişkileri önemli ölçütler. Rusya, küresel güç dengesinde belirleyici bir ülke. Dağılan Sovyetler Birliği mirasının üstüne oturuyor. Şu açıdan önemli: 90’lı yılların başında Sovyetler Birliği iki kutuplu dünyada ABD’nin karşısında en önemli güçtü. Kapitalist sistemin karşısında sosyalist blok ve oluşan denge, diğer ülkelerdeki bütün gelişmeleri etkiliyor, hatta belirliyordu. Na zaman ki Sovyetler Birliği kapitalist düzen ideologlarının bile beklemediği biçimde erken dağıldı, tek kutuplu dünyaya sürüklendik. Daha uzun bir gelecekte bu durumu öngören kapitalist sistemin ideologları, alelacele dünyaya çarpıtılmış gerçekleri pompaladılar. Özellikle medya aracılığıyla neoliberal sözcüler, dönek solcular yeni bir dünya düzeninin doğumunu ilan ettiler, propagandasını yürüttüler... HHH Tek kutuplu dünya, sorunsuz olacaktı sözüm ona! Artık soğuk savaş dönemi bitmişti, hele kan dökülen sıcak savaşlar bir daha asla olmayacaktı güya! Dolayısıyla silahlanma yarışı duracak, bu alandaki harcamalar eğitime, sağlığa akacaktı! Küresel sermayenin mutlak gücüne dayalı mutlu bir dünya vaadi estirildi. Ama olmadı! Tek kutuplu dünyada kan ve gözyaşı dinmedi. “Artık ülkelerin toprakları askerle işgal edilmeyecek, istenilen düzen, banka sistemiyle sağlanacak” diyenler, ABD’in Irak’taki kanlı işgalini izlediler önce. Sonra da bu kanlı saldırıyı, “insanlığın demokrasi talebiyle” açıklamaya çalıştılar boş yere. Daha sonra sahte Arap Baharı’nda içi boş demokrasi taleplerinin üstüne nasıl bir sömürü ve paylaşım politikaları kurulduğunu, nasıl emperyalizmle işbirliği yapan gerici, şeriat yanlısı yapılanmalar oturtulduğunu gördük. HHH Son yıllarda yeni bir süreç söz konusu. Özellikle Çin ve Rusya’nın oluşturduğu güç dengesiyle tek kutuplu dünyadan adım adım uzaklaşılıyor... Libya örneğinde, “Arap Baharı”nda suskun kalan, BM oylamasında rıza gösteren Rusya ve Çin, Suriye meselesinde “Batı dünyasının” açıkça karşısında. İki cephe söz konusu artık. Doğal olarak sonuçları yansıyor. Suriye konusunda kraldan çok kralcı olan AKP iktidarı ile Rusya, ayrı cephedeler... Birçok komşumuzla sorunlu olduk. Bir zamanlar emperyalist sistemin çıkarları için Sovyetler Birliği’ne karşı Türkiye’yi ileri karakol olarak görevlendiren zihniyet, şimdi Ortadoğu’da taşeronluğu devreye sokuyor. Türkiye’yi komşularıyla sıfır sorundan “sırf soruna” getiren AKP politikaları kaygı yaratıyor. Rusya, Kürecik kalkanının kendisi için bir tehdit olduğununu açıkça belirtti. Dışişleri Bakanı Lavrov, ABD füzelerinin bölgedeki istikrarı yok edebileceğini ve bir savaşa yol açabileceğini bile söyledi. Toplum savaşa karşı. Mustafa Kemal Atatürk döneminde tam bağımsız, dünya ülkelerinin imrenerek selamladığı bir ülkenin, bugün bağımlı kılınmasının ve küreselleşmenin güdümünde sürüklenmesinin anlamı ne olmalı? HARBİ SEMİH POROY Sivil Toplumun Ölümcül CHP İkilemleri! Geçen hafta “CHP’nin Tehlikeli İkilemleri” başlıklı yazımı eminim “YCHP”ye kızan onca Atatürkçü ve sivil toplumcu, hak vererek gündemine aldı. “İşte bunlar CHP’nin kulağına küpe olsun” diye birçok arkadaşımın bu yazıyı yaydıklarını biliyorum. Bu seferki yazıma verecekleri tepki ise ne olursa olsun Türkiye’nin önümüzdeki seçimlerini ve kaderini etkileyecek. Türkiye’de bugün 29 Ekim’lerde meydanları dolduran ve milyonlarla ölçülen muhalefetin içinde ADD’liler, ÇYDD’liler, TGB’liler, İP’liler, DİSK’liler, sendikacılar ve sandıklara gitmeyenler var. Her toplumsal eylemde kol kola girip beraber yürüdüğüm bu kardeşlerimin her biri, bu iktidardan kurtulmak istediklerini haykırıyorlar. Peki, nasıl başaracaklar? Tek seçenekleri AKP’yi sandıkta yenmek değil mi? Bu veriye göre hareket edeceklerse, bakalım ellerindeki kozlar hangileri...Herhalde tüm dinamik yapısına rağmen İP’yi bir iktidar alternatifi olarak görmek mümkün değil. Son sondajlarda yüzde 2’ye yükselmiş olması çok sevindirici olsa da, bu noktanın da uzaktan yakından AKP’yi tehdit edebilecek bir potansiyel oluşturamayacağı ortada. DSP, Masum Türker’in sağlam şirinliklerine rağmen, Ecevit’in son bitik döneminden de gerilerde. MHP’yi alternatif bir muhalefet partisi sananlar, bunun bedelini siyasi gerilimlerin her kritik virajında acı şekilde ödemeye devam ediyorlar. Diğer küçük partilere hiç girmiyorum. Oturdukları apartmanda eşleri için “Kocam parti başkanı” diye komşularına böbürlenme şansı verme dışında hiçbir getirisi olmayan bu uğraşı kritik günlerde hâlâ sürdürebildikleri için Allah akıl fikir ihsan eylesin diyorum. Demek ki, ortada bir tek gerçek var: CHP dışında, uzaktan yakından AKP ile rekabet ihtimali olan parti yok. Halbuki girişte söz ettiğimiz o tepkisel kitlenin büyük bir kısmı, CHP seçmenleri arasında değil. Sorsanız, her biri CHP’ye çoğu sonsuz haklı sebeplerden tepkili. Zaten bu gerekçeleri geçen hafta özetledik. Yani sandıkta elleri CHP’ye gitmiyor; ama bu iktidardan kurtulmak için neredeyse yaşamlarından olmaya razılar! Peki, bu ikilemi aranızda anlayabilen var mı? Dünya tarihi daha trajikomik bir çelişki gördü mü? Tabii bir kesim daha var. Onlar bu derneklerde çalışıp, bu meydanlarda yürüyüp, hatta belki CHP’ye oy verip, kamuya açık siyasi söylemlerinde hiçbir şekilde CHP’ye destek vermeyenler. Onlara göre “Biz her partiye eşit uzaklıktayız” gibi standart saçma lafları orta yere bırakmak çok daha garantili. Ama ortaya yaydıkları bu belirsizlik, iktidara yarıyor. Yani “Ben taraf tutmam, ben CHP’li değilim” tavrıyla bu sözde muhalefet, resmen intiharına koşuyor! Çünkü seçimlere koşarken tek bir B planları yok! Hem de tüm sivilimam toplumcuları, var güçleriyle kapı kapı gezip iktidarı savunurken... Silivri’ye gidip bir sorun bakalım demokrasi nöbetçilerimize, “aferin” derler mi bizim “tarafsız”lara? Peki, CHP’ye kızgınsın, diyelim ki üzerinde siyaset yaptığı zemini kaypak buluyorsun, hatta genel başkanından şu ya da bu vekiline kadar birçok siyasisini ölesiye eleştiriyorsun... İyi de bu partinin içine girip eleştirdiğin dağlara kılıç sallamaktan başka seçeneğin yok ki... Pardon var! O da CHP’yi yıpratacak her tavrı ve tepkiyi gösterdikten sonra, seçimlerde AKP bilmem kaçıncı zaferine koştuğunda, oturup şikâyet edip ağlamak, “Eyvah şimdi bu sonuçla bu adamlar kim bilir daha neler yaparlar devrimler aleyhine!” diye hayıflanmak... Bu durumu algılayan bir yabancı siyasetçi ne der biliyor musunuz? “Siz sahte muhalifsiniz. İktidardan şikâyet ettiğiniz filan yok. ‘Gibi’ yapmakla yetiniyorsunuz. Çünkü gerçekten arkadaşlarınızın hapiste olmasından ve faşizmden yakınsanız, ne yapar eder, CHP’ye seçimi kazandırmak için ölesiye çalışırsınız. Ama siz tam tersine ya ‘tarafsızız’ diye tempo tutuyorsunuz ya da daha ileri gidip CHP aleyhine çalışıyorsunuz. İnandırıcılığınız kocaman bir sıfır!” Herhalde bu ülkede CHP’yi benim kadar eleştiren 23 yazar ya vardır ya yoktur. Buna rağmen her seçimde yapılan tüm abartılı parti içi gafa, hataya ve komik derecede hatalı aday seçimlerine rağmen CHP’yi destekliyorum. Neden mi? Çünkü ben ilkokulda, matematikte sınıfın en iyilerinden biriydim ve hangi sepette daha çok bilye olmasını istediğimi biliyordum da ondan. Rakibi olduğum sepeti kazandırmak istercesine asalak bir hedefe koşmuyorum; siyasi hedeflerime bakıp öyle kararlar alıyorum, ideolojimi uçurumdan aşağı itmiyorum da ondan. Bilmem anlatabildim mi? Haftaya devam! HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ SEDAT YAŞAYAN kurgenç@yahoo.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Gece gün 1 düz eşitliği. 2/ 2 Yürekli, yiğit... Bir ilimiz. 3/ Bir 3 nota... Büyük 4 piliç. 4/ Birine 5 herhangi bir ko6 nuda öncelik ve ayrıcalık tanıma. 7 5/ Bir cins gü 8 vercin... Ticaret 9 konusu olan taşınır mallar. 6/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Bir kişinin ya da 1 K I Y T I R I K toplumun yaşamın 2 O T A R S İ A S daki yüce bir olayı 3 K I T A N A R E anmak üzere yazılan 4 U R V O T K A lirik şiir türü... YaP E Y A D İ rışlar ve koşular için 5 R özel olarak düzenlen 6 D E R S A A D E T Ş E N İ miş yer. 7/ İçgüdü. 7 A B A T 8 N E F İ R M İ L 8/ İlgi eki... Bir deR A E L İ Z A rebeyinin himayesi 9 ne girip kendini onun hizmetine adayan kimse. 9/ “Şairler” anlamında eski sözcük... Köpek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir yıl boyunca Güneş’in gökküresi üzerinde çizdiği çemberin sınırladığı daire. 2/ Avustralya’da yaşayan ve “keseli ayı” da denilen hayvan... Ekolojide, bir canlının varlığını sürdürebildiği yaşama ortamının en küçük birimi. 3/ Dolma yapmak için hazırlanan karışım... Muğla ilinde antik bir kent. 4/ “Hayriyye” ve “Hayrâbâd” adlı mesnevileriyle ünlü 17. yüzyıl divan şairi... Yeteneği ve saygınlığıyla ünlü kadın şarkıcı. 5/ Afrika’da yetişen ve kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç... Uçurum. 6/ Uzun ve yırtmaçlı bir tür etek. 7/ Gamalı haç. 8/ Şöhret... Duman lekesi... Lityum elementinin simgesi. 9/ Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear