23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Suriye’de Dört Tarzı Siyaset Gelişmenin Güçlükleri YAŞAYARAK biz de öğreniyoruz ki, gelişmekte olan ülkeleri yönetmek geri kalmışları yönetmekten daha zormuş ve çok daha iyi yetiştirilmiş yönetici kadrolar oluşturmayı gerektirirmiş. Başka bir deyişle, küresel etkenler sayesinde ileri teknolojilerle üretim arttıkça ve el emeğinin payı akıllı makinelere geçtikçe, eğer yeni politikalar uygulanmıyorsa işsizlik de artmakta. Bir yığın sosyal önlemin alınmasını ve sosyal güvenlik sistemlerinin geliştirilmesini zorunlu kılarak. Politikaları oluşturanlar da kendilerini geliştirmek zorundalar. aliba Türkiye’nin önemli güncel sorunlarından biri şu: Gelişmiş ekonomilerle bizim ekonomimiz arasındaki açıklığın daha da artması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Böyle olduğu içindir ki, basit yatırımlar ve hep bilinen üretim yöntemleriyle çalışan fabrikalar için görkemli açılış törenleri düzenlemek ve süslü nutuklar söylemek biraz gülünç olmaya başlamakta. Sözler açığı kapatmaya ve işsiz sayısını azaltmaya yetmiyor. Yeni dönem için yeni kadroların yetiştirilmesi gerekmekte. zaman dönüp tekrar bakılması gereken yerler üniversiteler değil midir? Ama bir görüyorsunuz ki orası, kendini aşmak ve yeni sıçrayışlara hazırlanmak şöyle dursun, yerinde saymakta ve daha da sorunlu olmaya başlamakta. Üniversite özerkliği sağlamlaştırılmıyor ve örneğin rektör seçimlerinde siyasal iktidarın tercihleri ağır basmayı sürdürüyor. Üniversite sayısının artması, nicelik açısından biraz çözmeye yarasa da nitelik açısından çarpıcı bir gelişme yok. O zaman, parlak açılış törenlerine ve özellikle Sayın Başbakan’ın iyimser konuşmalarına karşın, hep birlikte şunu sormamız gerekmekte: Acaba kendimizi aldatmıyor muyuz? Zaten sindirilmiş, susturulmuş ve siyasal gücün tehdidi altına alınarak gerçek eleştiricilikten uzaklaştırılmış medyadan kaynaklanan kritik sorun da budur zaten. Kendimizi aldatıp aldatmadığımız ancak bu sorun çözülürse belli olacak. Gelişme görüntüsüne gerçekten sevinebilmek için daha fırınlar dolusu ekmek yememiz gerekiyor demek ki. “Siyaset” kelimesinin etimolojisinin Arapça seyislik etmek, at idare etmek kavramlarına uzandığını bilenler için kıssadan çıkarılacak çok hisse var. Kıssadan çıkartılacak çok hisse var. Bizse payımıza düşen hisseden çoktan vazgeçtik. “Yeni bir Ortadoğu doğuyor; bu Ortadoğu’nun sahibi, öncüsü, hizmetkârı olmaya devam edeceğiz” diyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kılavuzluğunda attan, eşekten düşmeyelim; ezilen çimenlerden, sıpalardan olmayalım yeter... Doç. Dr. Aykan ERDEMİR CHP Bursa Milletvekili S G uriye’de dünyanın gözleri önünde bir insanlık dramı yaşanıyor. Can kaybı, yokluklar, yoksulluklar ve mülteciler artık kanıksandı. Ne yazık ki jeopolitik çekişme henüz kana doymadı; doyacak gibi de gözükmüyor. Kübalıların dediği gibi “Filler tepişirken çimenler ezilir” ya da Kırgızların dediği gibi “Atlar tepişir, arada sıpalar ezilir.” Ekranları başında uzun yıllardır savaşı ve ölümü naklen izlemeye alıştırılan ve birer strateji uzmanı kesilenlerin payına düşense seyretmek ve tahminde bulunmak. O Ulusal Koalisyon Bizler seyrettirile duralım Suriye’de son bir ay içinde dört tarzı siyaset diye adlandırabileceğimiz gelişmeler yaşandı. 11 Kasım’da Katar’ın başkenti Doha’daki toplantı sonucu oluşan Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu birinci siyaset tarzı olarak belirginleşti. Şam’daki Emevi Camii imamı olan Şeyh Moaz elHatib’in başkanlık ettiği Koalisyon, Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 11 ülke tarafından Suriye halkının tek ve meşru temsilcisi olarak tanınıyor. Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya’nın da tek ve meşru temsilci olarak gördüğü koalisyonu son olarak ABD de tanıdı. Üçüncü tarz, Doha ve Tahran’ın dışında kalmakta ve cihat çizgisini sürdürmekte kararlı radikal İslamcıların oluşturduğu El Nusra Cephesi ve benzeri El Kaide unsurlarının siyaseti. 2011’de kurulan El Nusra Cephesi dünyanın çok farklı cephelerindeki savaşlarda deneyim kazanmış 1.0001.500 deneyimli militanıyla tedhiş eylemleri sürdürüyor. Ağırlıklı olan Suudi Arabistan’da yaşayan bağışçıların maddi desteğini alan bu grup Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu’ndan bağımsız bir çizgi sürdüreceğini açıkladı. ABD, 12 Aralık’ta Fas’ta gerçekleşen Suriye’nin Dostları Toplantısı öncesinde El Nusra Cephesi’ni terörist örgütler listesine ekledi. El Nusra Cephesi PYD cephesi Suriye’deki dördüncü tarz ise çatışmaların başından itibaren kendi çizdiği yolda istikrarlı bir şekilde ilerleyen Partiya Yekîtiya Demokrat’ın siyaseti. Salih Müslim’in başkanlık ettiği PYD, Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı bölgelerde kontrolü elinde tutmak için gerekirse silahlı çatışmaya girmekten kaçınmıyor. Suriye Ulusal Konseyi’ne Türkiye’yle olan yakın bağları nedeniyle mesafeli duran PYD, Suriye’de Esad’la müzakere yoluyla demokratikleşme ve özerkleşme temelinde bir çözüm bulunabileceğini düşünüyor. Ulusal diyalog İkinci siyaset tarzıysa 11 Kasım Doha toplantısına yanıt olarak İran’ın 1819 Kasım’da Tahran’da topladığı ve benim de katılma fırsatı bulduğum Suriye Ulusal Diyaloğu zirvesinde belirginleşti. “Şiddete Hayır, Demokrasiye Evet” başlığıyla toplanan zirvede, Suriye’de silahlı muhalefeti reddeden ve bir kısmı da zaman içinde Suriye hükümetinde görev almayı kabul etmiş muhalefet temsilcileri katıldı. Çin ve Rusya temsilcilerinin yanı sıra Dünya Barış Konseyi Başkanı Scorro Gomes gibi katılımcıların da hazır bulunduğu toplantıda şiddeti reddeden, adil ve şeffaf seçimler yoluyla demokratik dönüşümü savunan bir çerçeve benimsendi. edyadaki büyük cepheleşme Bu dört tarzı siyaset kendi mecrasında akarken bir o kadar çetin bir mücadele de medya cephesinde yaşanıyor. Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu’nu destekleyen Batı ve Körfez medyalarındaki “yanlı” habercilik anlayışından rahatsız olan İran’ın son dönemlerde bütçe olanaklarını silahtan çok medya altyapısına ayırdığı gözden kaçmıyor. İran bugün İngilizce (Press TV), İspanyolca (Hispan TV), Arapça (Al Alam TV) ve Azerice (Sahar TV) yayın yapan donanımlı televizyon kanallarına sahip. Ayrıca IRIB Dünya Servisi’nin 28 farklı dilde radyo yayın yapmakta olduğunu hatırlatmakta fayda var. Kasım ayındaki İran M seyahatimde gözlemleyebildiğim kadarıyla, İran’ın medya altyapısı liyakat temelli bir insan kaynağı politikası çerçevesinde oluşturulduğu için uluslararası habercilikte TRT’den daha etkili ve verimli bir çalışma yürütebiliyor. İran’ın aksine PYD medya gereksinmelerini genellikle Erbil ve Türkiye’deki müttefikleri üzerinden karşılıyor. Suriye’de Yekîtî Medya Merkezi üzerinden Kürtçenin yanı sıra İngilizce, Almanca, Rusça ve Arapça dillerinde kısıtlı da olsa paylaşımlarda bulunan PYD, aynı zamanda Erbil’de bulunan Rudaw gazetesi üzerinden de İngilizce konuşan dünyaya açılabiliyor. Medya meydan savaşlarının en “yenileşimci” aktörü El Nusra Cephesi. Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerindeki Selefi “hayırseverler” El Nusra mücahitlerine eylemlerinde “parça başı” ödeme yapıyor. Vaat edilen ödemeyi alabilmek için de her bir tedhiş eylemi kameraya çekiliyor ve sosyal medya aracılığıyla paylaşılıyor. El Nusra Cephesi, internet ortamında kullandığı taktiklerle “gerilla pazarlama” ve “viral pazarlama” kavramlarına yeni anlamlar getiriyor. Kısacası Suriye’deki dört tarzı siyaset dört farklı medya stratejisini de beraberinde getiriyor. Irak’taki kitle imha silahları tartışmaları bugün yerini Suriye’deki kimyasal silah tartışmalarına bırakırken kalpler ve zihinler için mücadele durmaksızın devam edecek gibi gözüküyor. Kübalıların deyimiyle çimenlerin, Kırgızların deyimiyle de sıpaların ezildiği bu acımasız dönem bakalım masum insanlara daha ne bedeller ödetecek. Gelin tedhişin teşbihe karıştığı bu gaddar dünyaya bir kez de Tahran zirvesine katılan Suriyeli bir muhalifin gözünden bakalım. “Geçenlerde bir Suudi şeyhinin ‘İranlılar eşektir’ dediğine tanık oldum” diyor Suriyeli muhalif. Ve ardından ekliyor: “İran’ın eşekleri Körfez’in atlarından daha akıllıdır.” Bu kıssadan çıkarılacak çok hisse var. Özellikle de “siyaset” kelimesinin etimolojisinin Arapça seyislik etmek, at idare etmek kavramlarına uzandığını bilenler için. Bizse payımıza düşen hisseden çoktan vazgeçtik. “Yeni bir Ortadoğu doğuyor; bu Ortadoğu’nun sahibi, öncüsü, hizmetkârı olmaya devam edeceğiz” diyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kılavuzluğunda attan, eşekten düşmeyelim; ezilen çimenlerden, sıpalardan olmayalım yeter... Karar: Hukuk Öldü, Gömün... Adı üzerinde: “Özel mahkeme...” H Mahkeme “özel” olur mu?.. İktidar dahi baktı ki bu mahkemeler cemaatin fazla “özel”i oldu, kendi ayrı mahkemelerini kurdu sağlamından... Bu mahkemeler ellerindeki “özel” işleri bitirince kapanacak... Yani siz “kapanması gereken” özel durumdan adalet beklediniz dün... H Özel mahkeme şöyle: “Silahlı terör örgütü” kurmaktan yargılananların silahları bulunamadı mesela... O zaman “Kimde silah vardır?” dediler... Birisinin elinde vardı; 2 milyon tüfek, 3 bin top, 1700 gemi, 600 uçak, 1600 tank... Genelkurmay Başkanı’nı aldılar içeri “silahlı terör örgütü” kurmaktan... O, Başbakan tarafından atanmış, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış yeryüzünün ilk silahlı terör örgütü üyesi idi... H Bu sefer bir sorun çıktı: Örgüt üyeleri birbirlerini tanımıyorlar... İyi mi?.. Mübaşir tanıştırdı... Selamlaştılar... H Duruşmalar başladı... Diyelim ki birisi hem eleman, hem sanık hem tanık... Bir tek savcı olamamış... H Yine misal; bu davanın başlama noktası olarak “Ergenekon şeması”nın hazırlanmasına Tuncay Güney yardımcı oldu... Nerede derseniz... Kanada’da haham... H Bizim Utku Çakırözer güzel toparladı: 5 yıldır sürüyor dava... 60 bin telefon dinlendi... 21 iddianame... 44 gizli tanık... Dosyanın tümü 120 milyon sayfa... (214 bin kitap eder.) 7 sanık ifade veremeden öldü... H Bu arada iki ölüyü mahkemeye çağırdılar, gelen olmadı... Yurtdışındaki sanık asker hakkında da “Yurtdışına kaçmasın sonra” diye tutuklama kararı verdiler... Çıkıp geldi... H Dün mahkemenin önü kalabalıktı... Karar beklendi... Ben size vicdanlardaki kararı açıklayayım: “Hukuk öldü...” Gömün...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear