22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 8 HABERLER İstanbul Y Edirne B Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak Y Sinop Y Samsun PB 11 5 12 7 13 12 12 13 17 17 CUMHURİYET 10 ARALIK 2012 PAZARTESİ TÜRKİYE Trabzon PB Giresun PB Ankara Y Eskişehir Y Konya Y Sivas B Antalya Y 18 15 10 8 8 5 15 MİZAHİ MESAJLAR SİYASİ BULUNDU Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y S SY SY SY SY B S S 17 17 2 11 12 10 13 7 6 6 Oslo PB 6 Helsinki B 0 Stockholm K 1 Londra PB 6 AmsterdamY 7 Brüksel KY 5 Paris PB 6 Bonn K 3 Münih K 0 Berlin K 2 DIŞ MERKEZLER Budapeşte B 3 Madrid B 11 PB 5 Viyana Belgrad PB 0 Sofya PB 0 Y 13 Roma Atina B 13 Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Tahran Y K PB B PB B Y AB AB AB 3 1 14 14 9 8 8 19 16 10 F tipinde tişört vetosu ŞEHRİBAN KIRAÇ F tipi cezaevinde Kürtçe mizah, siyasi içerik oldu. Kandıra F Tipi Cezaevi’nde, “kel” (Ruto), “zıkkımın kökü” (Qzlqrt), “şımarıklık yapma” (qeşmeri hewce nake) sözlerinin bulunduğu Kürtçe baskılı tişörtler siyasi içerik taşıdığı gerekçesiyle cezaevine sokulmadı. DİHA Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya’ya eşinin götürdüğü 3 adet Kürtçe baskılı tişört siyasi içerik taşıyor diye cezaevine alınmadı. Kırkaya’nın eşi Nevruz Kırkaya, “Eşime moral olsun diye mizahi içerikte tişört yaptırdım. Ama cezaevi yönetimi yaklaşık bir ay inceledikten sonra ve yazıların Türkçe karşılıklarını söylememe rağmen siyasi içerikte bir şey almıyoruz gerekçesiyle tişörtleri bana geri verdi” dedi. BAHÇELİEVLER’DEKİ KARAKOL SALDIRISI ‘Polis yargısız infaz peşinde’ iddiası İstanbul Haber Servisi Bahçelievler’de 75. Yıl Polis Merkezi’ne yönelik önceki gün gerçekleştirilen saldırıda yaralı olarak yakalanan Nebiha Aracı, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Halkın Hukuk Bürosu, Aracı’nın kafasında ve burun bölgesinde kırıklar olduğunu, müvekillerinin hastaneye geç götürülerek öldürülmek istendiğini öne sürdü. İncelemelerde bulunan İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, saldırganın üzerinden bir adet tabanca, bir adet Kalaşnikof marka otomatik silah ve bir el bombası çıktığını söyledi. Halkın Hukuk Bürosu ise yaptığı yazılı açıklamada Aracı’nın saldırının ardından şüpheli olarak gözaltına alındığını belirtti. Aracı’nın burun bölgesi ve kafasında kırıklar bulunduğu belirtilen açıklamada, “Müvekkilimizle görüştürülmediğimiz için sağlık durumunu öğrenemedik. Tek bilgi durumunun ağır olduğu. AKP polisi açıktır ki müvekkilimizi öldürmek istiyor, Hastaneye geç götürmek suretiyle ve yakalamadan sonra kafa bölgesine vurarak öldürmek istediler” denildi. TAYAD üyesi bir grup da Aracı’ya destek vermek için hastane önünde toplandı. Polisin uyarısına karşın toplanan gruptan 10 kişi gözaltına alındı. Filistin lideri Mahmud Abbas bugün BM tarafından tanınmış Filistin Devleti’nin Başkanı sıfatıyla ilk kez Ankara’ya geliyor. BM Genel Kurulu’ndaki tarihi oylama sonrasında çıktığı ilk yurtdışı seyahatini Türkiye’ye yapan Abbas kendi deyimiyle ‘teşekkür’e geliyor. Daha önceki ziyaretlerde olduğu gibi yine en üst düzey devlet protokolüyle karşılanacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşecek. Türkiye her dönem Filistin davasına en büyük desteği veren ülkelerin başında yer aldı. AKP iktidarı da bunun istisnası değil. 11 yıllık AKP hükümetleri döneminde önce Yaser Arafat, ardından da Abbas Ankara’da el üstünde tutuldu. Hatta son dönem hükümet, Filistin’in BM üyeliği için yoğun lobi yaptı. AKP döneminin öncekilerden temel farkı, Abbas’ın temsil ettiği Fetih grubunun siyasi rakibi konumundaki Hamas ile aşırı yakınlaşmasıydı. Ankara Abbas’tan Kıbrıs Jesti Bekliyor rağmen Türkiye, Filistin konusunda geleneksel dengeci politikasını sürdürmeye gayret gösterdi. Bunun son örneği bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Hamas’ın sürgündeki siyasi lideri Halid Meşal’in “Gazze’ye birlikte gidelim” davetini nazikçe reddetmesidir. Başbakan; Gazze’ye gitmeyi çok istemesine rağmen, bu ziyaretin sadece Meşal ile yapılmasının hem Hamas içi hem de Hamas ile Fetih arasındaki dengeleri etkileyebileceği düşüncesiyle vazgeçti. Bunun yerine Ankara iki grup arasındaki ihtilafın giderilmesini teşvik eden bir yaklaşımı benimsedi. Gül ve Erdoğan’ın Abbas’a temel mesajı Filistin’deki ‘ikili’ yapının sona erdirilmesi ve Fetih ile Hamas arasında kalıcı bir uzlaşı sağlanması çağrısı olacak. Böyle bir uzlaşı, barış görüşmelerinde İsrail karşısında Filistin’i daha güçlü konuma getireceği için de arzu ediliyor. rtık bahane kalmadı Türkiye bugüne kadar Filistin davasını karşılık beklemeksizin destekledi. Kendi ulusal çıkarlarına uygun beklentilerini ifade etti etmesine ama bunları bir koşul olarak ortaya koymadı hiçbir zaman. Bu beklentilerinin başında da Kıbrıs konusu geliyor. KKTC üzerindeki izolasyonun kaldırılması girişimlerinde sürpriz ülkeleri yanında bulan A rdoğan Gazze’ye neden gitmedi? AKP’nin Hamas’a psikolojik yakınlığına E Türkiye, Filistin’den beklediği güçlü desteği ise bugüne kadar görmedi. Filistin tarafı hep “Güney Kıbrıs’ın AB üyeliğini koz olarak kullanarak AB’nin Filistin’e desteğini kestirebileceği kaygısını” gerekçe göstererek bu adımı atmadı. Gerçi Filistin ile KKTC arasında karşılıklı ziyaretler oldu, Filistin büyükelçisi KKTC resepsiyonlarına katıldı. Ama 30’a yakın ülkede ticaret ofisi açan KKTC’ye Filistin henüz aynı izni vermiş değil. Ankara bugüne kadar Filistinlilerin kaygılarına anlayış gösterdiğinden, bu konuyu kapalı kapılar ardında konuşup kamuoyu önünde dillendirmemeye özen gösterdi. Belki yarın da ‘karşılık isteniyor’ algısı yaratmamak için son kez aynı tavır sergilenecek. Ama herkes biliyor ki artık koşullar değişti. BM’deki oylama geride kaldı ve Filistin de KKTC’ye izin veren diğer ülkeler gibi bir BM üyesi. Türkiye’nin de Kıbrıs konusundaki beklentisini açıkça ve yüksek sesle dile getireceği de muhakkak. Ankara’nın beklentisini iyi bilen Filistin lideri Abbas, teşekkür ziyareti sırasında bir Kıbrıs jesti de yapabilir mi acaba? GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Balbay, 13 Aralık’taki Ergenekon duruşması öncesinde çağrı yaptı: Sessiz kalmayın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Kitap Fuarı’nın son gününde tutuklu gazeteciler için “Kitaplar Zindana Sığmaz” imza etkinliği düzenlendi. Gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, okurları için gönderdiği mektupta, Ergenekon davasının görüleceği 13 Aralık gününde davayı bitirmek değil, kaçırmak üzere düğmeye basıldığını kaydetti. Mektubunda 29 Ekim ve 10 Kasım ruhunu anımsatan Balbay, “Bu ruhun yalnız kutlama ve anmalarda değil, adalet üzerinde yükselen daha güzel bir Türkiye’de yaşama isteğini de içerdiğine inanıyorum” dedi. Ankara Ticaret Odası Congresium Uluslararası Fuar Merkezi’nde dün tutuklu gazeteciler için “Kitaplar Zindana Sığmaz” imza etkinliği düzenlendi. Yazar ve gazeteciler, gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Soner Yalçın’ın kitaplarını imzaladı. Okurlar, Cumhuriyet Kitapları standı önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Etkinliğe Balbay’ın eşi ile kızı Gülşah ve Yağmur Balbay, Özkan’ın kızı Nazlıcan Özkan ile Ahmet Abakay, Ahmet Tan, Ali Rıza Öztürk, Bahadır Selim Dilek, Bekir Coşkun, Bülent Tezcan, Emine Ülker Tarhan, Fethi Yaşar, İlhan Taşcı, Miyase İlknur, Muharrem İnce, Mümtaz İdil, Müyesser Yıldız, Nihat Genç, Osman Aydın, Ömer Adıgüzel, Özgen Acar, Sevgi Özel, Şenal Sarıhan, Tufan Köse, Türey Köse, Mahmut Tanal, Uğur Bayraktutan, Utku Çakırözer ve Yakup Kepenek katıldı. Balbay okurları için gönderdiği mektupta, Ergenekon davasının görüleceği ‘Muhalefetin önü tıkanıyor’ İstanbul Haber Servisi Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) çalışanı Dilber Özbey, KCK operasyonları kapsamında dün İstanbul’da gözaltına alındı. Siirt MKM çalışanı Özbey, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı üzerine Siirt’te gerçekleştirilen operasyon kapsamında gözaltına alındı. Özbey’in Siirt’e götürüldüğü belirtildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ise dün Batman, Siirt ve Mardin’de gerçekleştirilen KCK operasyonlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, devletin son üç yıldır Kürt siyasetçileri, demokratik kitle örgütü yönetici ve üyelerini KCK üyesi iddiasıyla gözaltına aldığını, tutukladığını anımsatarak yasal ve açık siyasetin önünün kapatılmak istendiğine dikkat çekti. Okurlar, imza gününe büyük ilgi gösterdi. Silivri Cezaevi’nde bulunan Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, okurları için mektup gönderdi. KCK davası görülecek İstanbul Haber Servisi PKK’nin üst yapılanması olduğu iddiasıyla İstanbul’da açılan 1. KCK davasına 2 ay aradan sonra bugün Silivri’de devam edilecek. 122’si tutuklu 205 kişinin yargılandığı davada Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu daha önce tahliye edilmişlerdi. 14 duruşma yapılan davada 2 bin 400 sayfalık iddianamenin 700 sayfası okunmuştu. ‘Dava kaçırılıyor’ 13 Aralık gününde davayı bitirmek değil, kaçırmak üzere düğmeye basıldığını kaydetti. “Bu hukuksuzluğa sessiz kalmayın” çağrısında bulunan Balbay, 29 Ekim ve 10 Kasım ruhunu anımsatarak “Bu ruhun yalnız kutlama ve anmalarda değil, adalet üzerinde yükselen daha güzel bir Türkiye’de yaşama isteğini de içerdiğine inanıyorum” dedi. Mustafa Balbay’ın eşi Gülşah Balbay ise 13 Aralık’ta herkesi Silivri’ye davet etti. Balbay’ın kızı Yağmur Balbay da “Tüm bunları yaşadığım için babamla gurur duyuyorum” derken babasının kitaplarını, “Babamın ve tüm vatanseverlerin özgürlüklerine kavuşması dileğiyle” şeklindeki sözlerle imzaladı. Tuncay Özkan ise okurları için gönderdiği mektupta, “Silivri’de esirim ama vicdanım temiz, alnım dik. Ankara’yı, Cumhuriyeti ve umudu savunmaya devam ediyorum. Çünkü ben Anka ralıyım” dedi. Gazetemiz yazarı Bekir Coşkun da imza sırasında okurlarla yaptığı sohbette, “Onlar mı hapiste biz mi? Asıl hapiste olanlar bizleriz” derken CHP Grup Başkanvekili İnce “Bugün herkes Yassıada’da yaşananları sorguluyor. Gelecekte de Silivri’yi sorgulayacaklar. Zulmedenlerin hesap vereceği günler gelecektir” diye konuştu. ‘Hapiste olan biziz’ Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ İSTANBUL’DA KCK GÖZALTISI Ankara Kitap Fuarı’nın son gününde yazarlar tutuklu arkadaşlarının kitaplarını imzaladı. Etkinliğe gazetemiz yazarı Bekir Coşkun ile Mustafa Balbay’ın eşi Gülşah Balbay ve kızı Yağmur Balbay da katıldı. Meclis sıralarına kadar her alanda yargıyı kullanmaktan, daha ötesi bunu açıkça dile getirmekten çekinmiyor. Savcıların ve yargıçların nasıl yükseldiği, nasıl indiği, tümünde olmasa bile gerçekleri yazmaktan çekinmeyen yayın organlarında dile getiriliyor. İktidarın istediği kararları verdinizse gelsin terfi, vermedinizse inerken dikkat edin, fazla hasar olmasın! Yargının sorunlarını çözmek için paket çıkarılmıyor; hukuk paket paket boşaltılıyor. İktidara muhalif olanlar, iktidarın eleştirisinden korkmuyorlar; yargı yoluyla üzerlerine gelinmesinden endişe ediyorlar. ??? Ergenekon davası, yukarıda çizdiğimiz yelpazenin tümünü içeren bir sembol haline geldi. 13 Aralık’ta tüm Türkiye’nin gözü önünde bu davadaki hukuksuzlukların en büyüğü yaşanacak. 20 iddianame, 200’e yakın gelmişgeçmiş olay dosyası, 120 milyon sayfalık doküman harmanlanacak, sanıklara suçlamalar ve istenen cezalar yapıştırılacak. Bu, 20 saatin bütün parçalarını söküp bir araya toplamak ve “Biz bunların toplamından büyük bir saat yaptık. Çalışıp çalışmaması önemli değil. Önemli olan birbirine benzeyen parçaların bir araya getirilmesi” demek gibi bir şey. Buna saat denemeyeceğini söyleyeni de saatin itibarını düşürmekle suçluyorlar. Artık, mızrak çuvalı deliyor. Artık, adalet terazisini Silivri arazisinden alıp kaldırmak gerekiyor. Artık, hukukla aldatmaya son vermenin zamanıdır. 29 Ekim kutlamalarında, 10 Kasım anmalarında bir araya gelenlerin belirlenmiş bir “hedef ortaklığıyla”, “toplumsal istemlerde” buluşabilmesi, sesini yükseltmesi gerekiyor. Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Türkiye Gençlik Birliği (TGB) daha örgütlü bir haykırışın zemini oldu. ADD’nin her şeye karşın ayakta durması ve büyümesi önemli. TGB’nin gençliğin enerjisiyle provokasyona gelmeme sağduyusunu birleştirmesi her türlü övgüye değer. ??? Bu toplumsal uyanışın parlamentoyu da kapsamasını sağlayacak başlıca siyasal güç CHP. Türkiye’yi yönetmeye hazırlanan bir parti olarak CHP’nin başta adalet arayışı olmak üzere toplumun bütün gereksinimlerine yanıt verebileceğini göstermesi gereken bir dönemdeyiz. 6 Aralık Perşembe günü 16 CHP milletvekilinin ziyaretiyle karşılıklı güçlerimizi artırdık, güzel bir buluşma gerçekleştirdik. Açık görüş salonundaki buluşmamızda, eksik yazılım olmaması için milletvekillerimizin adlarını bir kâğıda yazmalarını rica ettim. Uzun masanın etrafında Ayşe Danışoğlu (İstanbul), Şafak Pavey (İstanbul), Mehmet Şeker (Gaziantep), Haluk Eyidoğan (İstanbul), Aykut Erdoğdu (İstanbul), Özgür Özel (Manisa), Orhan Düzgün (Tokat), Faik Tunay (İstanbul), Muharrem Işık (Erzincan), Hüseyin Aygün (Tunceli), Hülya Güven (İzmir), Sakine Öz (Manisa), Engin Özkoç (Sakarya), Binnaz Toprak (İstanbul), Nurettin Demir (Muğla), Veli Ağbaba (Malatya) oturduk, bir saatlik zaman dilimine pek çok şey sığdırdık. Davanın geldiği noktayı özetledim. Kimi örnekler verdim... Onlar da davanın kamuoyunda inandırıcılığının kalmadığını, böyle bir hukuksuzluğa artık dur denilmesi gerektiğini vurguladılar. Ortak arayış şuydu: Sürdürülebilir ve sonuç alıcı bir eylem politikası uygulamak gerekiyor. Bu ne olabilir? Ciddi öneriler ortaya atıldı. Bunların kısa sürede olgunlaştırılacağına ve yaşama geçirileceğine inanıyorum. Bütün milletvekillerinde bunun heyecanını ve içten arayışını gördüm. 13 Aralık’ta CHP, örgütleri ve milletvekilleriyle, yığınsal bir katılımla Silivri’de olacak. O gün Silivri’ye gelmekle her şeyin bitmeyeceği aşikâr. Devamında adaleti arayış ateşini söndürmemek gerekiyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye’yi ayağa kaldırmak artık CHP’nin hem sorumluluğu hem gücü. Birazcık vicdanı olan insanların da “Bakalım CHP ne yapacak!” diye kenardan seyretmek yerine bir ucundan bu sorumluluğa ve güce katılması gerekiyor. Hapishanedeki en yaygın söz şudur: “Allah kurtarsın...” Milletvekilleriyle bu dileği paylaştıktan sonra, “Bunun altına şunu da koymak gerekiyor” deyip ekledim: “Halk kurtarsın...” Bütün iç ve dış hukuk yollarının tükenmesiyle birlikte, adaleti artık halkla birlikte arayacağız. Milletvekili arkadaşlarla sarılarak vedalaşırken Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu başarmanın kaçınılmaz olduğu görüşünde birleştik. Artık 13 Aralık geri dönülmez bir çağrıdır. Özgürlük iklimi tüm Türkiye’ye yerleşene dek bitmeyecek bir çağrı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear