29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2012 PERŞEMBE 6 DİZİ Amaç kârı muhafaza Türkiye’de birtakım insanlar suç işlerler, onlara dokunulmaz. Ebediyete giden her on yılda bir arkadaşımız hapsoluyor. Sadece maddi değerlere bağlılar bunlar. Muhafazakâr; kârın muhafazası, sadece kâr gelsin başka bir şey yok. ıllarca devletin savcısı, bilirkişisi uğraştı, biz gittik geldik. Ne gerek var buna? Türkiye’de birtakım insanlar suç işlerler, onlara hiç dokunulmaz. Birtakım insanlar suç işlemezler, bizim Ali Sirmen gibi ikide bir abone, sıkıyönetim abonesi. Millet elektrik, su abonesidir, Ali Sirmen de sıkıyönetim abonesidir. Ebediyete giden her on yılda bir arkadaşımız hapsoluyor. Niye? Efendim Barış Derneği’ymiş, Sovyetçilikmiş, TKP’ymiş. Dibe Vuruş Sürüyor; Fezleke Kime Verilmeli? Evet, dünyada ülkelerin çeşitli açılardan durumlarını, “Batı demokrasi ölçütleri”ne göre yüzlerce kriter göz önüne alınarak saptayan araştırmalar yenilenerek birbiri ardına sökün ediyor. İktidar, Başbakan, Adalet Bakanı Ergin, “topu topu 8 tane gazeteci tutuklu” deyiversinler, “yazdıklarından dolayı değil, terörist faaliyetlerinden ötürü hapisteler” biçiminde konuşup dursunlar. Dün de “Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü”nün 20112012 çalışması yayımlandı. Bir önceki yıla göre, basın özgürlüğünde Türkiye sıralamada 10 ülke geriledi ve 179 ülke arasında 148. sıraya yükseldi! İktidar sahiplerinin yüzleri kızarmıyor mu? Raporda hem de ne saptamalar var: Medyada tehdit iklimi! Eşi görülmemiş sayıda gazeteci tutuklamaları! Yoğun telefon dinlemeleri! Bırakın reformları, yargı sistemi askeri diktatörlükten bu yana emsali bulunmayan bir dizi tutuklama dalgası başlattı. Gazeteciler yargısal taciz altında! Şuna bakın: “Terorizmle mücadele kulpu takılarak düzinelerce gazeteci, bilhassa Ergenekon komplosu ve KCK’yle ilgili soruşturmalarda yargılanmadan önce hapse konuldu.” ??? Basın özgürlüğünde, Türkiye’den daha iyi durumda olan ülkelere bakın ve hangi düzeylere düştüğümüzü anlayın: Zambiya (86), Kongo (90), İsrail (92), Lübnan (93), Arnavutluk (96), Kamerun (97), Brezilya (99), Moğolistan (100), Gabon (101), Çad (103), Ekvador, Gürcistan (104), Nepal (106), Karadağ (107), Kırgızistan (109), Güney Sudan (111), Birleşik Arap Emirlikleri (112), Panama (113), Katar (114), Kamboçya, Umman, Zimbabve (117), Cezayir, Tacikistan (122), Brunei Sultanlığı (125), Etiyopya (127), Ürdün (128), Bangladeş (129), Burundi (130), Hindistan (131), İsrail (dış yerleşimler) (133), Fas (138), Uganda (139), Gambiya (141), Rusya (142), Kolombiya (143), Swaziland (144), Demokratik Kongo Cumhuriyeti (145), Malavi (146). ??? Türkiye demokrasi ve basın özgürlüğü göstergelerinde düştükçe, herhalde Arap dünyasına “model ülke olma” standartlarına daha çok yaklaşıyordur! Model ülke olmanın sanırım böyle bir zorunluluğu var! AKP’nin “ileri demokrasi” modeli ve anlayışı geliştikçe, Türkiye evrensel basın özgürlüğü ve demokrasi kriterlerinde gerileyip duruyor! ??? Yine birkaç gün önce açıklanan “2011 Demokrasi İndeksi/Göstergesi” de Türkiye’de demokraside nitelik olarak hiçbir iyileşme olmadığını kanıtlıyordu. Economist Intelligence Unit (EIU) her yıl bu göstergeyi yenileyerek yayımlıyor. 167 devleti kapsayan son araştırmaya göre Türkiye, hibrit (melez) rejimler grubunda/statüsünde ve 88. sırada bulunuyor! Genel puanı, bir önceki göstergedeki puanıyla aynı: 5.73. Demokrasinin ölçeklerinden biri olarak ele alınan “siyasal katılım” puanı feci: 3.89! “Yurttaşlık hakları ve özgürlükleri” de feci: 4.71! “Politik kültür” puanı 5! Bilindiği gibi, bu araştırma, ülkeleri 4 kategoriye ayırıyor: Tam Demokrasiler (108 puan arası); Kusurlu Demokrasiler (7.996 puan arası); Melez Rejimler (5.994 puan arası); Otokratik/Otoriter Rejimler (4 puanın altı). Türkiye’den daha iyi ülkeler arasında kimler var, bakalım: Arnavutluk Malavi, Honduras, Bolivya, Bangladeş, Ukrayna, Ghana, Filipinler, Karadağ, Makedonya, Moğolistan, Romanya, Endonezya, Bulgaristan, Arjantin, Meksika, Hindistan… Say babam say… ??? AKP, cemaat, Başbakan, Cumhurbaşkanı, adı çıkan Adalet Bakanı, Arınç ve ne kadar AKP ve hükümet ismi ve siyasi lideri varsa, hepsine soruyorum: Türkiye’yi nereye götürüyorsunuz? Hey “yetmez ama evetçi” olup da ve 10 yıllık “pekiyi derece”deki desteklerinizin bu tablonun oluşmasında büyük rolü olduğu açık olan AKP iktidarı kuyrukları, bu soruyu sizlere de soruyorum! Bazılarınız ucuz kahramanlık yapıyor, Genelkurmay Başkanı’na “neden konuştu” diye “fezleke” düzenliyor! Artık ne ahı kalmış ne vahı orduya! Brrravo sizlere! Siz yukarıdaki tabloya bakın... Türkiye’nin uluslararası göstergelerdeki bu durumu, sizleri utandırmıyor mu? Bu durumun sahibi AKP iktidarı değil mi? Sizlerin her gün ortaya çıkıp, Başbakanlık ve AKP kapılarında, iktidara her gün bir konuda, günlerce fezleke düzenlemeniz gerekiyor! Hadi, başlayın bakalım! Y Biri sordu bana “Ali Sirmen TKP’li mi?” diye, hayır, Galatasaraylı bildiğim kadarıyla. Niçin bunlar? Şimdi aslında bizim milli ve manevi değerlere bağlı arkadaşlarımız var ya, tarih de bilmezler. Enver Paşa gitti Orta Asya’da öldü Türkleri kurtarmak için derler. Bilirler mi ki en koyu Lenin işbirlikçisi Enver Paşa’dır, Baku Kongresi’nden bellidir. Enver Paşa Lenin’le anlaşmış, Mustafa Kemal Sakarya’da yenilse Sovyetler Müslümanlardan oluşan bir Kızıl Ordu’yu Enver Paşa’yı başına geçirerek Türkiye’ye yollayacaktı. Mustafa Kemal başarıya ulaşınca Sovyetler de Enver Paşa’yı harcıyor. Tabii bunları bilmez bizim milli ve manevi değerlere bağlı arkadaşlarımız. Sadece maddi değerlere bağlılar bunlar. Muhafazakâr; kârın muhafazası, sadece kâr gelsin başka bir şey yok. Ne biçim muhafazakâr toplum ki Çırağan Sarayı’nı kumarhane yapar. Bu kadar maddi ve manevi değerleri, biz bağlıyız aslında manevi değerlere. Bunlar maddi değerlere bağlılar, çok açık. Ayrıcalıkla yönetilmez imdi, barış, demokrasi... İnsandan şüphelenmemek gerekir önce. Bu memleketin yazarı, çizeri, aydını, niçin bu memleketi kıyama sürüklesin? Sizin birtakım kafanızda problemleriniz varsa, ülkeyi birtakım ayrıcalıklara dayanarak yönetmek istiyorsanız, aydınlar buna karşı çıkıyorsa; sorun burada. Süleyman Demirel, Turgut Özal, bunlar hiç fark etmez. Bunlar aynı saz heyetindedirler, biri darbuka çalar, diğeri meydan sazı çalar. Bunlar hiç fark etmez. Zerre kadar fark yok. Genelkurmay Başkanıvekili Öztorun, Pınarcık olayından sorumluymuş. Peki şimdiki olaydan kim sorumlu? O zaman Başbakan sorumlu. Bunlar aslında kendi güçlerini kanıtlamak için birtakım kavramları kötüye kullanıyorlar. Aşırı cereyan örneğin... Birdenbire televizyonlar falan bozulur ya, aşırı gelmiştir cereyan, odur. İkincisi, bir komşu bir yerden elektrik çalar, o da aşırı cereyandır. Mesela biz Bulgarlardan elektrik aldık yıllarca, NATO tatbikatı yaptık sonra onlara karşı. Bunlar da aşırı cereyandır. Bir de böyle kavramlar vardır, “aşırı cereyan”, “sapık ideoloji”, “aşırı düşünce”… Ne demektir bunlar inceleyelim. “Aşırı solcu” ne demek, “aşırı sağcı” ne demek, “aşırılık” ne demek? Aşırılık için bir ölçü vermek gerekir, bir merkez vereceksiniz ki o merkeze göre birisi aşırı olsun. Kim kime göre aşırı solcu? “Aşırı sağa, aşırı sola karşıyım”, ben de aşırı ortaya karşıyım. Bunlar manasız laflardır. Bunları söyleyeni ciddi bir hukuk profesörü varsa, sınıfta çaktırması gerek. Ş KINANAMAZ AMA 15 YILA MAHKÛM OLUR B izim anayasamız başta, biliyorsunuz bizim anayasamız Magna Carta’dan bu yana yazılmış en güzel anayasadır. Çünkü başında değerli bir hukukçunun bulunduğu bir komisyon tarafından hazırlandı. Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, kendisi armatör. “Gemilerde talim var bahriyeli yârim var”, Orhan Aldıkaçtı o. Bir tane Dündar Kılıç’ın avukatı vardı, o da anayasayı yazdı. Çok güzel bir anayasa. Bu anayasa aslında kopya bir anayasa, kopya çektiler. Niçin kopya? Diyor ki bir maddesinde, “Kimse inancından düşüncesinden dolayı kınanamaz”, Batı’da öyle. Kınanamaz, 15 yıla mahkum olur. 15 yıla mahkum olur, ama kınanamaz, ayıp. Niye? Hapse girdin diye ayrıca kınamayacaksın. Bu mu? Bu komik duruma nasıl düşer insanlar, koskoca hukukçular? Herkeste bir kompleks var. Benim de bir kompleksim Orhan Aldıkaçtı’yla topluluk önünde anayasayı tartışmak. Anayasayı hazırladığı günden beri yazılar yazdım, tartışmaya çağırdım gelmiyor. Televizyona benim çıkmam yasak, eski solcularımızdan Tunca Toskay Bey yasakladı. Geçenlerde bir öğrenci sordu, “E nerede tartışacağız” dedim, sonra aklıma geldi. Gemileri vardır, gemilerde tartışırız, açılırız bir yerlere. Böyle anayasayı nasıl yazarlar, Türkçesi bozuk, niyeti bozuk. Almış bir anayasadan “kınanamaz” diye, Mussolini’den de ceza yasası maddesi koymuş 15 yıl diye. Şeriatçılar İKTİDARDA Ş imdi ne oluyor? Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesi dinsel görüşleri yasaklıyor. Niye yasaklıyor acaba? Madde çok ilginçtir, “Devletin hukuki temel nizamlarını din esaslarına göre uydurmayacaksın”, suçtur 5 yıldan 15 yıla kadar. Bakın, Köprü dergisinde Süleyman Demirel’in konuşmalarına. Eğer ben cumhuriyet savcısı olsam ve yasakçı bir düzeni benimsesem, Süleyman Demirel hakkında 163. maddeden tereddüt etmeden dava açardım. Ya da teke tek, son derece uygar, ilerici ve nazik DYP’nin kayyumu Hüsamettin Cintonik, “Büyük Türkiye, Allah’ın ve Kuran’ın egemen olacağı büyük Türkiye gelecek” diyor. Bu tam 163. maddelik bir suç. Onlara niye işlemez? Her Allah’ın günü Allah’tan dinden söz eden ve uygulamalarını din esaslarına göre, bankacılığı vakıfları din esaslarına göre düzenleyen Özal hakkında niye hiçbir savcı dava açmaz? Çünkü bizim hukukçumuz, düzenden yana olan kişilere dava açmamaya koşullanmıştır. Refah Partisi değil mi şimdi, günah keçisi onlar. O daha az dini sömürsün, ona dava açılır. O nedir? Din duygularını kendi ekonomik ve siyasal sömürü düzenleri için kullananlara yasak yok. Yasak sadece bu kurulu düzeni şurasından burasından eleştirenlere karşı. O zaman biz gerçek demokratlar isek düşüncelerine katılmadığımız insanların cezalarına da karşı çıkmalıyız. 163’üncü maddeye de 141 ve 142’ye karşı çıktığımız aynı inançla karşı çıkmalıyız. Hem demokrasi bunu gerektirir bunun için hem de Türkiye’deki bu maskeli balonun son bulması için. Çünkü Türkiye’de şeriatçılar bugün iktidardadır. Bugün şeriatçı milletvekilleri vardır. Bugün şeriatçılar, dün, önceki gün dinledim açık oturumu, Kemal Anadol’un açıkladıkları çok doğrudur; birtakım şeyhler tarikat reisleri için Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı imzasından geçti, kararnameler çıkardı, başka yerlere gömüldü. Bir şeyi Kemal eksik bıraktı, o tarihte ben bunu eleştiren yazı yazdım, telekse verdim ve sıkıyönetim yasağı geldi, bu konuyu eleştirmek yasaktır. Tezkere süresi uzatıldı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Genel Kurulu’nda, TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali karasuları, açıkları Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için hükümete verilen 1 yıllık izin süresinin 10 Şubat 2012’den itibaren bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi. Bulgaristan’dan vize kolaylığı ? SOFYA (AA) Bulgaristan hükümeti yeşil pasaport sahibi Türklere uyguladığı vize rejimini kaldırdı. Yapılan açıklamada “Yeşil pasaport sahibi Türkiye vatandaşları her 6 ayda bir 3 aylığına Bulgaristan’da ikamet edebilecek. İkamet süresinin belirlenmesi için 6 aylık dönemin ilk giriş tarihi esas alınacak” denildi. YARIN: DEMOKRASİ VARSA SİYASİ SUÇLARA CEZA OLMAZ C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear