23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 AĞUSTOS 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Sağlar ve Elkatmış, Ayhan Çarkın’ın ifadelerini 15 yıl sonra gelen itiraf olarak niteledi: 5 Hastaneye ziyarete gitti. Eşi aradı bu sırada. Y.K. bir yaşındaki kızını çok özlediğini söyledi ve hastaneye geldi. Aralarında tartışma çıktı. Silahını ateşledi genç adam. Karısının parmaklarında biri koptu. Günde kaç olay yaşanıyor, kaç kadın; kocası, sevgilisi tarafından yaralanıyor ya da öldürülüyor. Ya 19 yaşındaki Haliç Üniversitesi öğrencisi Nurcan İbrahimoğlu’nun belediye otobüsünde başına gelenler... Beşiktaş voleybol takımının lisanslı oyuncusu İbrahimoğlu, antrenman dönüşü Şişli’den belediye otobüsüne biniyor. Nurcan kısa şort giymiş... Bir adam “bacağını uzattın” deyip tekmeliyor, ardında “bu vaziyette erkekleri tahrik ediyorsun” diyerek yumrukluyor. Kız polise şikâyetçi olmak istiyor ama yolcular bunu engelliyor. Evet burası Türkiye... Laik, demokratik bir hukuk devletinde Cumhuriyet kızının başına bunlar geliyor... Adam bir durak sonra yolculara sesleniyor otobüsten inerken: “Bu kıza yumruk attığımı gören oldu mu?” Güle oynaya, Nurcan’a “nanik” yaparak gidiyor adam. Adam, genç kızın çıplak bacaklarını görünce tahrik olmuş... Bakın ne diyor genç kıza: “Çıplak bacaklarını uzatıyorsun, toplumun namusunu, ahlakını bozuyorsun!” Bu gibiler tıpkı İran’daki gibi “ahlak muhafızları” ve kimse onlara dokunamıyor, üstelik halkın desteğini alıyor. Doğan güneşin içinde yürürken düşünüyorum uzun uzun... Türkiye’nin geldiği noktayı düşünüyorum. Bir anda Vernos Libres’in dizelerini mavi göğün altında mırıldanmaya başlarken nice ölümleri, kıyımları... Benim ülkemde kadın olmanın zorluğunu bir kez daha görüyorum. Umut ve umutsuzluk... Yaşamın o ince çizgisinde siyahlar ve beyazların oluşu, başka renkleri tanıyamama duygusu... Kaybolup gitmek istiyorum maviliğin içinde. İskeleye doğru yürüyorum usul usul. Canım sıkılıyor, canım! ‘Susurluk’un kilidi Ağar’ HÜLYA KESK N Kadın Olmak Zor... Yumuşak bir aydınlıkta yitip giden umutlar... Yaşamın derin suyunda gecenin karanlığında kurulan pusular. Kadınlar, çocuklar, gençler... Düz bir yeşilin ortasında akan ırmak. İnsan bazen karamsarlığa kapılır, olup bitenleri, yaşananları izlerken. Suskunluk! Darmadağın olmuş düşünceler! Uşak’ın Bölme beldesinde 33 yaşındaki Özcan Özçelikler, boşanma davaları süren ve ayrı yaşadığı, 27 yaşındaki, üç çocuk annesi, eşi Yüksel Özçeliker’i yolda tüfekle vurup öldürdükten sonra intihar etmiş. Gazetelerin iç sayfalarına düşen bu haberi okuyunca, Türkiye’de kadınlara yönelik şiddeti, onları koruyamayan devleti düşündüm. Her gün gazete sayfalarında görmeye alıştığımız haberlerdi bunlar. Bir dönem Batman’da genç kızlar intihar ediyordu. Devlet oraya imamları gönderdi, psikiyatristlerin yerine. Genç kızların ve kadınların sorunları neydi, niçin intihar ediyorlardı? Kimse öğrenemedi bunu! Yeni bir haber gördüm gazetelerde... Adana’da 60 yaşındaki Selime Özdemir’i 40 yaşındaki oğlu Kadir Özdemir dövmüştü... Madde bağımlısıydı Kadir... Anne Selime şöyle ifade verdi: “Koca şiddeti bitmeden, evlat şiddeti başladı. Şikâyetçiyim.” Hem kocasından hem de oğlundan dayak yiyen bir annenin acısını fotoğrafına bakınca daha iyi anladım... Yüzü çürük içindeydi, gözlerinin altı morarmıştı. Böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz. Devletimiz kadına yönelik şiddete karşı çözüm yolu ararken Ayşe Paşalı olayı yaşandı. Tuğba K. 24 yaşındaydı. Eşi 26 yaşındaki Y.K. ile iki yıl önce evlenmişti. Altı aydır ayrı yaşıyorlardı. Savcılığa başvurdu genç kadın. Koruma istedi. Annesi hastalandı Tuğba’nın. Eski Susurluk Araştırma Komisyonu üyesi ve eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, “Susurluk olayının kilit ismi Mehmet Ağar’dır. Ağar, iktidarın kendisini korumasını bekliyor” dedi. Susurluk davası hükümlüsü, eski Özel Harekât polisi Ayhan Çarkın’ın ifadelerini “15 yıl aradan sonra gelen bir itiraf” olarak değerlendiren Sağlar, “Çarkın, komisyona ‘devletin kendine verdiği görevleri yerine getirdiğini ve 4 bin kişiyi öldürdüklerini” söyledi. Şimdi o 4 bin kişi isimlendiriliyor” diye konuştu. Eski Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ise “Devlet, Çarkın gibi kişilere talimatlar verdi, onlar da yaptı. Şimdi ise Çarkın’lar kendilerine verilen vaatler yerine getirilmediği için açıklamalarda bulunuyor. Ya yüzüstü bırakıldılar, kırıldılar ya da vicdan azabı çekiyorlar” dedi. Elkatmış, “Devletin her işi ‘Susurluk’. MGK ve MİT arşivleri açıklanmalı” diye konuştu. Kamuoyunun uzun süre “Sürekli Ay Eski Bakan Sağlar, ‘Susurluk olayının kilit ismi Mehmet Ağar’dır’ derken, eski Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Elkatmış, MGK ve M T arşivlerinin açıklanmasını istedi. dınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemi gerçekleştirdiği Susurluk, kurulan komisyonlara, kamuoyunun büyük tepkisine karşın halen aydınlatılamadı. Konuyla ilgili sorularımız yanıtlayan Fikri Sağlar, Susurluk olayının kilit isminin, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar olduğunu belirterek “Ağar’ın üzerine gidilmeli. Türkiye’de her konuda en çok fikri olan kişi Ağar’dır. Her konuda açıklama yapar sonra da köşesine geri çekilir. AKP’ye oy vereceğim dedi. Niye? Çünkü davası devam ediyor, iktidardan da kendisini korumasını bekliyor. Güya yargılanıyor ama davalardan da vareste tutuluyor. Ağar’ın yargılaması daha hızlı yapılmalı” diye konuştu. Komisyonun siyasilerin tutumu nedeniyle kazayı aydınlatamadığını, komisyonun en büyük zorluğu “JİTEM” konusunda yaşadığını belirterek “Orduda yapılanlar, bunun Susurluk kazası ile bağlantıları konusunda komisyona bilgi verilmedi. MİT Müsteşarlığı, Jandarma Genel Komutanlığı yetkilileri birçok faili meçhul cinayetin ardında yer alan JİTEM’in varlığını kabul etmedi. Komisyona JİTEM’in varlığını inkâr eden bir mektup gönderdiler” dedi. lkatmış: Devletin her işi Susurluk TBMM İç Tüzüğü’nün 105. maddesinde yer alan “Devlet sırları ile ticari sırlar, Meclis araştırması kapsamının dışında kalır” ifadesinin, Susurluk olayında çoğu tarafların sığındığı bir madde haline geldiğini anlatan Elkatmış, “Susurluk olayında herkes buna sığı E nıldı. Ne zaman bilgi almak istediysek bu madde karşımıza çıktı. Askeri kurumlar özellikle bilgi vermedi. MİT’e sorduk. Bilgi vermediler. Bu kez de ‘MİT Müsteşarı yalnızca Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na bilgi verir’ cümlesi ile karşılaştık. Görevimizi yapabildiğimiz kadar yaptık” diye konuştu. Elkatmış, özetle şunları kaydetti: “MGK arşivleri ve MİT arşivleri incelenmeli, bunlarla ilgili araştırma yapılması lazım. Bu arşivlerin açılması şart. Ağar, ciddi bir şekilde yargılanmalı. Bu olaylar tüm insanların gözü önünde oldu. Susurluk olayında 15 yıldır bir arpa boyu yol alınmadı. ‘Ağar’ın dokunulmazlığı var’ dediler. Dokunulmazlığı kalktı. Ne oldu? Yine bir şey yok. Ciddi bir yargılama yapılmadı. Ama Türkiye’de şimdi geldiğimiz noktada daha tuhaf şeyler görüyoruz. Her olayın altından böyle bağlantılar çıkıyor. Susurluk aydınlatılmadığı halde yüzlerce farklı susurlukla karşılaşıyoruz” KT SATLILAR VAKFI’NIN ARAŞTIRMASI stanbullu yoksulluğa çözüm istiyor ktisatlılar Vakfı’nın yaptırdığı araştırmaya göre stanbul’da yargıya, polise ve cumhurbaşkanına güven yüzde 10’un altında kalıyor. stanbulluların neredeyse yarısı telefonunun dinlendiğini düşünüyor. İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezun ve Mensupları Vakfı’nın (İktisatlılar Vakfı) “İstanbulluların Ekonomik ve Sosyal Beklentileri” konulu araştırmasına göre, kent halkının yüzde 44.4’ü işsizlik ve yoksulluğun çözülmesi gereken en önemli sorun olarak görüyor. İkinci sırada ise yüzde 24.3 ile güvenlik ve terör sorunu geliyor. Kent halkının yüzde 71.30’u yargıya güvermiyor. Araştırmada, kent halkının yine yüzde 55’inin Ergenekon ve Balyoz davalarından rahatsız olduğu kaydediliyor. İktisatlılar Vakfı’ndan Prof. Dr. Esfender Korkmaz, Doç. Dr. Levent Ürer, Doç. Dr. Murat Çak ve Mehmet İlker Birgan tarafından 7 Temmuz 21 Temmuz 2011 tarihleri arasında İstanbul’da toplam 20 ilçede 1500 kişi üzerinde yüz yüze yapılan anket çalışmasının sonuçları dün Taksim The Marmara Otel’de düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Araştırmaya göre, İstanbulluların yüzde 44.4’ü işsizlik ve yoksulluğu, yüzde 24.3’ü güvenlik ve terörü, yüzde 10.2’si eğitimi, yüzde 7.2’si de adalet sistemini çözülmesi gereken önemli konular arasında görüyor. Orduya olan güvenin yüzde 7.1 olduğu, son bir yılda 0.6 puan düşüş gösterdiği belirtilen araştırmada, cumhurbaşkanına olan güvenin ise yüzde 6.8, emniyet güçlerine ise yüzde 5.9’da kaldığı görülüyor. Her 100 kişiden 71’inin borçlu olduğunu ortaya çıkan araştırmada, halkın çoğunluğu 2012 yılında “ulaşım, gıda, ısınma, telefon/internet ve giyim harcamalarında” bir artışın olacağını düşünüyor. Kent halkının yüzde 37.20’sinin iş bulma olanaklarının 2012’de de değişmeyeceğini tahmin ederken, Cumhuriyet 100. yılında ise yüzde 48.20 ile işsizliğin düşürülmesi en büyük hedefler arasında geliyor. Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Ayhan Özkan ve Uğur Şahin, önceki gün tutuklanmıştı. Beş özel harekâtçıyla birlikte Ahmet Demirel de yargılanacak ‘Faili meçhul’de 6. tutuklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nin yürüttüğü bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturma kapsamında, hakkında gözaltı kararı bulunan ancak kendisi gelerek ifade veren Ahmet Demirel tutuklandı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklu sayısı 6’ya yükseldi. Ankara’da yaşanan ve aralarında Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan’ın da bulunduğu bazı faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturmayı yürüten savcı Hakan Yüksel’in talimatı üzerine polis, aralarında İstanbul’un da bulunduğu 3 ilde operasyon düzenlemişti. Operasyonda, eski Özel Harekât polisleri Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Ayhan Özkan ve Uğur Şahin gözaltına alınmış ve önceki gün çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı. Ahmet Demirel adlı kişi de dün sabah saatlerinde Ankara Adalet Sarayı’na geldi. Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı Yüksel’e ifade veren Demirel, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği’ne çıkarıldıktan sonra tutuklandı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 6’ya yükseldi. D SK’TEN HÜKÜMETE ‘KR Z ÇAĞRISI’ şsizlik Sigortası Fonu amacı için kullanılsın MUSTAFA ÇAKIR Kemikten kimlik tespiti Çemişgezek’te toplu mezar olduğu iddia edilen alanda yapılan kazıda ele geçen bulgularla kimlik tespiti yapılacak TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde 1997 yılında Aliboğazı mevkisinde çıkan çatışmada öldürülen 17 PKK’li ve 2 DHKPC’linin bulunduğu toplu mezar dün Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın gözetiminde açıldı. Mezarlardan alınan DNA örnekleriyle cesetlerin kimliklerinin tespit edileceği, buna göre cenazelerin ailelere teslim edileceği bildirildi. Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinde 1997 yılında Aliboğazı mevkisinde bir çatışma sırasında öldürülen 17 PKK’li ve 2 DHKPC’linin ilçe merkezinde toplu mezara gömüldüğünün belirlenmesi üzerine Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın kararıyla dün mezar açıldı. Kazıya, Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Şeref Gürkan, 2 adli tıp uzmanı ve 2 antropolog, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Tunceli’nin BDP’li Belediye Başkanı Edibe Şahin, toplu mezardaki kardeşi Ali Yıldız’ın cenazesini alabilmek için 65 gündür ölüm orucu eylemi yapan Hüsnü Yıldız, toplu mezardakilerin aileleri, yakınları ve yurttaşlar katıldı. Toplu mezarda bulunanların aileleri CHP milletvekili Hüseyin Aygün’e tepki göstererek Aygün’ün kazı alanından çıkarılmasını aksi takdirde kazıya izin vermeyeceklerini belirtti. Savcı Gürkan, avukatlarla yaptığı görüşmenin ardından milletvekilinin mezar alanından ayrılması konusunda hiçbir şey yapamayacağını belirterek kazı çalışmalarını başlattı. Kazı çalışmasında mezar olduğu iddia edilen yerden insan kemikleri çıktığı görüldü. Yargıya güven yok İstanbulluların yüzde 71.30’unun yargıya güvenmediği vurgulanan araştırmada, bunun nedenleri “yargının iktidara bağımlı hale gelmesi”, “yargının çeşitli müdahalelere açık olduğunun düşünülmesi” ve “yargılama süreci uzun görülmesi” olarak sıralanıyor. Kent halkının yüzde 55.60’ı Ergenekon ve Balyoz gibi davalardan, “davaların siyasi nitelik kazanması”, “davaların ordunun itibarını zedelemesi”, “tutukluluk süresinin uzun olması” gibi gerekçelerle rahatsız olduğunu söylüyor. Araştırmaya göre kent halkının yüzde 53.30’u özel hayatların gizliliğinin ihlal edildiğini belirtirken yüzde 44.10’u ise kendi telefonunun dinlendiğini düşünüyor. Araştırmada halkın üçte ikisinden fazlası yüksek öğrenim sisteminden memnun olmadığını belirtiyor. 12 Haziran genel seçimlerinde ise İstanbulluların yüzde 27.30’u oy verdiği partiden “yeni iş olanakları yaratmasını” istiyor. Halk 2023 hedefi olarak yüzde 53.10 ile “ülkenin bölünmez bütünlüğünü” istiyor. Prof. Dr. Esfender Korkmaz araştırma ile ilgili yaptığı değerlendirmede “İstanbul siyasi açıdan bilinç sahibi. Fakat bunu sandıkta yansıtamadığını düşünüyorum. Bunun sebebi siyasi parti yelpazesi halkın tercihine uymuyor” dedi. Korkmaz, araştırma sonuçlarına göre Türkiye’deki yargı sisteminin yeniden ele alınması ve düzenlenmesi gerektiğini kaydetti. Yol kesen PKK’liler korucuyu öldürdü TUNCEL ’DE NFAZ TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Nazimiye ilçesinde yaşayan 56 yaşındaki Korucu Mustafa Akçiçek, Doğantaş köyü yakınlarından yol kesen 3 PKK’li terörist tarafından araçtan indirildikten sonra uzun namlulu silah ile öldürüldü. Akçiçek ile aynı köyden olan CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, “Yoksul bir aile babasıdır. Korucu kadrosunda olmasına rağmen hükümet konağında bekçilik yapıyordu. Sivillere böyle saldırıların yapılması çok kaygı verici bir durum” dedi. Durumun Akçiçek’in yakınları tarafından güvenlik güçlerine bildirilmesinden sonra bölgede operasyon başlatılırken teröristlerin köye giden bazı yollara bombalı tuzaklar kurduğu istihbaratına ulaşılması üzerine cenaze gece boyunca bölgeden alınamadı. ANKARA DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, her ekonomik krizin faturasının çalışanlara çıkarıldığını, İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanıldığını, hükümetin bir an önce sosyal taraflarla bir araya gelerek alınacak önlemleri görüşmesi gerektiğini söyledi. Görgün, ekonomide yaşanan gelişmelerin çalışanlar üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Örgütsüz olan çalışanların “kuvvetli bir söz söyleyecek” durumları bulunmadığına dikkat çeken Görgün, ekonomideki krizden en fazla etkilenecek kesimin yine emekçiler olacağını kaydetti. Hükümetin bu kez krizin “teğet bile geçmeyeceğini” savunduğuna işaret eden Görgün, problemin varlığı göz ardı edilerek krize karşı önlem alınamayacağını vurguladı. Görgün, dünyada krizin etkilerinin her geçen gün daha fazla hissedilmeye başlandığını, bunun reel sektöre de yansıyacağını, hükümetin “kapalı kapılar ardında” çalışmak yerine, sosyal taraflarla bir araya gelerek alınacak önlemleri tartışması gerektiğini belirtti. “Bu krizin etkisi nasıl olacak? Ciddi bir problemle karşı karşıyayız. İşsizlik tehlikesi var” diyen Görgün, krizin etkileri yoğunlaştıkça, ücretlerin azaldığını, çalışma saatlerinin arttığını, ilk önce işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinden vazgeçildiğini kaydet ti. İnsan odaklı, zayıf kesimlerin korunmasına yönelik önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Görgün, şunları söyledi: “Oysa hükümet İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki paramızı bizim için değil de makro ekonomik önlemler kapsamında piyasaya döviz satma işlerinde kullanıyor. Bu bize ait paradır. Kriz koşullarında işsizlere verilmesi lazım. Bu geçen krizde yapılmadı. Şimdi yapılacağına dair de bir şey yok. Böyle olmaz. Bize ait olan paranın makro ekonomik önlemler için kullanılmasını doğru bulmuyoruz.” Görgün, fondaki 15 milyar lira paranın sadece 4 milyarının işsizler için kullanıldığını, geriye kalan 11 milyarının ise hükümet tarafından kendi amaçları kapsamında değerlendirildiğini belirtti. Hükümetin işsizleri değil işvereni ve siyasi kaygılarını ön planda tuttuğunu kaydeden Görgün, geçen yıllarda yaşanan krizin çalışanlar üzerinde yarattığı etkileri de şöyle sıraladı: “Geçen krizde işsizlik arttı. İşsizlik Sigortası Fonu’nun kaynakları hükümetin amaçları doğrultusunda kullanıldı. İşsizlere verilmedi. Çalışma saatleri uzadı. İş kazaları attı. Çalışanların kredi kartları borcu arttı. Birçok çalışan icralık oldu, evine haciz geldi. Boşanma sayılarında artış yaşandı. İşçilerin sağlıkları bozuldu. Psikolojik tedavi ilaçlarının kullanımı da arttı.” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear