01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Y Edirne PB Kocaeli Y Çanakkale PB İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara PB 31 35 31 32 34 35 36 27 27 27 27 29 32 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B B B B B B B PB PB PB 30 31 29 38 33 33 41 40 37 38 32 29 27 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris B Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid A Viyana Y 24 23 22 21 21 17 20 23 23 20 38 32 28 Belgrad PB 36 Sofya B 32 Roma B 26 Atina B 31 Zürih Y 19 Moskova PB 26 Aşkabat A 36 Taşkent A 38 Baku A 34 Bişkek Y 32 Tiflis B 32 Kahire A 38 Şam A 39 14 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE Ülkemizin kuzeyi parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz ile İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Kayseri, Sivas ve Ardahan çevreleri yerel ve kısa süreli olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Birimi, Bakanlık’la birlikte jandarma da kabul ediyor ancak adını telaffuzdan kaçınıyor PROF. DR. AYŞE YÜKSEL: Baştarafı 1. Sayfada kalan sorular çoğalıyor. Gazeteler; şike olaylarını mı... Ant içme boykotunun sona ermesi ve daha sonraki siyasal gelişmeleri mi... …Başbakan’la CHP Genel Başkanı arasında kimi konulardaki uçsuz bucaksız tartışmaları mı... …üç buçuk yıl gecikmeyle Almanya’dan ülkemize teşrif eden Deniz Feneri davasındaki gelişmeleri mi?.. Hangisine öncelik vereceğini seçmekte zorluk çekiyor. Şu sıralar öncelik sırasında şampiyon şike olayları. Polisin yargısız infaz yaptığı bir gerçek. Karşı çıkan da yok! Birden bir gelişme oldu. Şike sorunu, yeni bir ivme kazandı. Özetlersek: Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Kulüpler Birliği üyelerini toplantıya çağırdı. TFF, 5 Ağustos’ta başlayacak Süper Lig ile Avrupa şampiyonasına hangi takımların katılacağını ilan etmeden önce kulüplerin görüşlerini saptadı. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray temsilcilerinin katıldığı toplantıda alınan kararları Gençlerbirliği’nin efsane başkanı İlhan Cavcav açıkladı. Oybirliğiyle alınan karara göre; kulüpler; TFF’nin alacağı kararları destekleyeceklerdi! Bu karardan sonra TFF; ligin daha önce saptandığı gibi devam edeceğini ve UEFA’ya, şampiyon kulüpler karşılaşmalarına geçen yılın şampiyonu Fenerbahçe ile Trabzonspor’un katılacağını bildirdi ve… TFF; UEFA’dan da onay aldı. Bu noktaya gelmeden önce GS yönetimi herhalde FB’nin küme düşeceği olasılığını düşünerek ezeli rakibine “yardım olsun” diye boşta kalacak futbolcularını alabileceğini açıkladı. GS’nin FB’ye zor zamanında gösterdiği yakınlık ilgi ve övgü çekti ama: Gerçekçi kimi çevreler şu soruyu sordular: “Bu davranış timsahın gözyaşları mı?” TFF kararlarının açıklandığı gün GS Başkanı Ünal Aysal; bir açıklama yaptı: “Türk futbolu çok ağır bir şaibe altındadır. Bu ateş üfleyerek söndürülemez. Kararların geciktirdiği her gün futbola zarar verir. Lig ertelensin” dedi. Ortalıkta kafalar da karıştı. Bu aşamada sorular soruları kovaladı: Sorular: Önceki gün TFFKulüpler Birliği toplantısında alınan kararlara tepki vermeyen, hatta onaylayan GS Başkanı Ünal Aysal; bir gün sonra, TFF kararlarına; ligin devamına, FB’nin kulüpler şampiyonasına katılımına neden karşı çıktı? GS’nin bu davranışında, bugün gözlerden kaçan veya kaçırılan yönetim dışı başka etkenler rol oynadı mı acaba? Ünal Aysal; TFFKulüpler Birliği’ne kulüp adına katılan ve alınan kararları GS adına onaylayan İkinci Başkan Ali Dürüst’le ters duruma düşmüyor mu? Son açıklama GS’yi, bir söylediğini ertesi günü yadsıyan bir kulüp konumuna düşürmüyor mu? Ünal Aysal’a anında yanıt veren TFF’nin açıklamasında yazıldığı gibi, GS “fırsatçı bir kulüp” mü? Bu sorulara yanıt aranırken bir başka soru gündeme geldi. GS yönetimi ani tutum ve davranış değişikliğine neden ve nasıl karar verdi? Soru, başka soruları gündeme taşıdı. GS’nin seçilen yeni yönetim kurulunun ilk toplantısı geleneksel olarak GS okulunda yapılırken; yalanlanmayan gazete haberlerine göre yeni yönetim, bu geleneği koruyacağı yerde, toplantıyı neden “GS Eğitim Vakfı” binasında yaptı? Son gelişmelere, kulüp üzerinde etkili kimileri veya çevreler mi neden oldu? Ne yazık ki; bu sorular yanıtsız. Zira, Türkiye’de büyük olaylar izlenirken bilinen gerçeklerin yanı sıra, gelişmelerin birden yön değiştirmesine bilinmeyen hangi öğeler, kişiler etkili oldu veya oluyor diye araştırmaya gerek görülmüyor. Spordan siyasete atlarsak: Ant içme krizi sona erdi. Ama siyasette gerginlik kaldığı yerden devam ediyor. Ant içme konusuyla ilgili sorular hâlâ gündemde. Kadim dostum Hasan Pulur, dünkü yazısında ant içme olayını her zaman olduğu gibi yine gerçeklere parmak basan sorularla şöyle değerlendiriyor: “CHP’liler dayandıkça, direndikçe, ip geriliyordu, Başbakan Tayyip Erdoğan da kestirip attı: ‘Tükürdüklerini yalayacaklar!’ Bu benzetmeye karşı çıkan yazımız ortada ‘ayıptır ayıp’ demiştik... Dedik de ne oldu? Bir torba lafı güzaf, ‘mutabakat’ fetvası… Eeee, ne oldu iki milletvekilinin hali? İkisi de hâlâ içerideler. Hani ne oldu? ‘Onlar bırakılmazsa…’ diye esip savurmalar… Eğer bu siyasetse hiç şüphe yok Tayyip Erdoğan kazandı, bunu da kabul edin”. Şikede de, ant içme sorununda da yanıt bekleyen öyle sorular var ki… sorunların özünü açıklıyor! Bakanlık ‘J TEM’ dedi BARKIN ŞIK ANKARA Jandarma Genel Komutanlığı, 1’inci Ergenekon Davası kapsamında mahkemeye gönderdiği yazıda, JİTEM adlı oluşumu bu isimle kabul etmezken, İçişleri Bakanlığı, bu birimin varlığını resmi açıklama ile doğruladı. Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücedele Grup Komutanlığı (JİTEM) Kasım 1988’de faaliyete geçti ve Nisan 1990’da bu yapılanmadan vazgeçildi. Bakanlığın açıklamasına göre, JİTEM Korgeneral Hulusi Sayın’ın Asayiş Kolordu Komutanlığı ve Burhanettin Bigalı’nın Jandarma Genel Komutanlığı döneminde kuruldu. Bu tarihlerde, Orgeneral Necip Torumtay ise Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürüyordu. Sayın, 1991’de Başbakan Özal’ın danışmanlığını yaparken faili meç hul bir suikasta kurban gitti. Jandarma Genel Komutanlığı, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda, JİTEM’i değerlendirmişti. Jandarma Genel Komutanlığı kuruluş ve kadrolarında JİTEM adı altında birim bulunmadığı ve geçmişte de böyle bir kadro oluşturulmadığı kaydedilen yazıda, İçişleri Bakanlığı’nın 19 Mayıs 1987 tarihli onayıyla 2935 sayılı OHAL Kanunu’nun birinci maddesindeki görevleri icra etmek üzere 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesine göre yetkilendirilen Jandarma Asayiş Komutanlığı’nın teşkil edildiği belirtilmişti. Yazıda, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı kuruluşunda ise Ağustos 1987’de Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nın teşkil edildiği ve Ekim 1987’de Jandarma Asayiş Komutanlığı’nın emrine verildiği anlatılmıştı. Jandarma yazısında, şu noktanın altını çizmişti: “Geçici görev kuruluşu uygulamasına Nisan 1990’da son verilmiş olmasına rağmen JİTEM isminin bir süre daha bölgede bazı vatandaşlar ile bir kısım devlet görevlileri tarafından kullanılmasının, tamamen bilgisizlikten veya jandarma ile ilgisi olmayan kötü niyetli bir kısım çevrelerin yaklaşımlarından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. JİTEM tabiri günümüzde olduğu gibi geçmişte de jandarma dışında bazı kaynaklarca zaman zaman kullanılmıştır. Hatta Jandarma’nın konuyu bilmeyen bazı alt kademelerinde Jandarma İstihbarat Timlerinden ‘JİT’ diye bahsedildiğinin görülmesi üzerine 1994 yılında ‘JİTEM’, 1997 yılında da ‘JİT’ tabirinin kullanılmaması için birlikler uyarılmıştır.” ÇYDD’nin asla terör örgütüyle ilişkisi olamaz HÜLYA KESK N Adli Tıp raporunu inandırıcı bulmayan Hopalılardan Metin Lokumcu için ortak görüş: Polisler öldürdü ÖMER ŞAN HOPA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 31 Mayıs’taki Hopa mitingi sırasında çıkan olaylarda polisin gazlı ve coplu müdahalesinin ardından geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ailesi bir basın toplantısı düzenleyerek Trabzon Adli Tıp Kurumu’nun Lokumcu’nun ölümü ile ilgili “ölümün kendisinde mevcut kalp ve akciğer hastalığı sonucu meydana geldiği” yönündeki raporuna tepki gösterdi. Lokumcu’nun eşi Gülay, oğlu Ulaş, kardeşleri Mete Lokumcu ve Neşe Gürhan ile yeğenleri dün Hopa Belediye Parkı’nda bir basın açıklaması yaptılar. Hopa Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Osman Küçükali, Muhtarlar Derneği Başkanı ve Avcılar Kulübü adına Murat Özçep, EğitimSen Başkanı Osman Lokumcu ve arkadaşları da açıklamaya katıldılar. Ergenekon soruşturması kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) yöneticileri hakkında açılan davanın tutuksuz sanığı ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel savunmasını yaptı. “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasının firari sanığı Bedrettin Dalan ile yalnızca bir kez görüştüğünü anlatan Yüksel, “Kendisinden iş istedim ama olmadı. O dönemde iş isteyen herkes Ergenekon terör örgütü ile bağlantılı olmakla suçlanabilir mi” diye konuştu. PKK üyesi öğrencilere derneğin burs verdiği iddialarını da reddeden Yüksel, “Bu suçlamayı asla kabul etmiyorum. ÇYDD adına yapılan çalışmaların asla PKK ile ilgisi olamaz” diye konuştu. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Prof. Dr. Yüksel, Prof. Dr. Halime Filiz Meriçli, avukatlar Fatma Nur Gerçel, Mustafa Namık Kemal Boya ile Ömer Sadun Okyaltırık, Hamdi Gökhan Ecevit ve Aydın Ortabaşı katıldı. Hakkında kırmızı bülten çıkarılması yönünde karar alınan sanık Gülseven Yaşer ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada savunmasını görsel olarak yapan Yüksel, savunmasında “İddianameye konu olan bu notların terör örgütü ile bir ilişkisi yok. Günlük hayatıma ilişkin notlardır” dedi. Yüksel, “PKK/KADEK, Kürtçe Eğitim olaylarına karışan öğrenciler için kurulan soruşturma komisyonuna rektör yardımcısı olmam nedeniyle başkanlık da yaptım. Eposta yoluyla tehditler alıyordum. Savcılığa suç duyusunda bulundum. Van Valiliği de koruma verdi” dedi. Mahmeke Yüksel’in savunma yapmasını dikkate alarak duruşmalardan vareste tutulmasına karar verirken davanın aranan sanığı ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer hakkındaki yakalama kararının ise devamına hükmetti. Duruşmaya yarın devam edilecek. Bu arada duruşma sırasında üye hâkim Mustafa Boz’un uyuya kalmasına salondaki izleyiciler tepki gösterdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Hamzaçebi, salondakileri uyararak, “Sessiz olun” demesinin ardından üye hâkim Boz uyandı. İzleyiciler ise uyuyan hâkime hitaben “sessiz olalım da uykusunu bölmeyelim” dedi. İzleyicilerden birinin de uyuyan hâkim Boz’un cep telefonuyla fotoğrafını çekmesi üzerine, mahkeme heyeti olayla ilgili tutanak tutulmasını karar verdi. Fotoğraf çeken kişi Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. İzleyicinin duruşmada fotoğraf çekilmesinin yasak olduğunu bilmediğini söylediği öğrenildi. Daha sonra polis eşliğinde adliyeye getirilen kişi serbest bırakıldı. İzleyicinin cep telefonuna da el konulduğu belirtildi. ‘Hâkim duruşmada uyudu’ iddiası Tüm Hopa halkı adına yapılan ortak açıklamada, kentte yaşanan polis şiddeti kınandı. ‘Destek bekliyoruz’ Ulaş Lokumcu açıklamada, Başbakan’dan özür beklemediklerini, tazminat peşinde de olmadıklarını belirterek “Bu davada bize destek olan herkese teşekkür ediyoruz. Babamın hiçbir sağlık sorunu yaşadığına tanık olmadım. Herkesten sadece destek istiyoruz. Babamın davasının sonuna kadar takipçisi olacağız” dedi. Kardeşi Mete Lokumcu da Başbakan’ın Metin Lokumcu için taş attığına dair sözlerine tepki göstererek “Başbakan Hopa’ya varmadan 2 saat önce Metin Abimi öldürmüşlerdi. Birkaç oy için böyle yalana gerek var mı?” diye sordu. Hopa Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Küçükali ise “Başından beri sivil toplum temsilcileri olarak olaydaki polisin tavrının yanlışlığını belirttik. Bu davanın müdafisiyiz, takipçisiyiz” dedi. Konuşmaların ardından ise Hopa halkı adına bir açıklama yapıldı. Açıklamada, ön otopsi raporunda Lokumcu’nun biber gazının tetiklemesine bağlı kalp krizi sonucu öldüğü belirtilmiş ken son raporda ölümün kendisinde mevcut kalp ve akciğer hastalığı sonucu meydana geldiğinin söylenmesine fakat adli tıp pratiğinde otopside bakılan maddeler arasında, etkin maddesi bilinmemesinden ötürü, gazın olmamasına vurgu yapıldı. ‘Hoca Hopa’yı savundu’ Tüm Hopa halkı adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Biz Hopa halkı olarak şahidiz ve tanığız ki; kıymetlimiz, kardeşimiz, abimiz, sevgili Metin Hocamız kimsenin burnu kanamasın, canı yanmasın diye o gün hayatı pahasına Hopa’yı savundu. Yine tanığız ki, Metin Hocamız o gün sis bom baları, niteliği bilinmeyen gaz bombaları, biber gazları, polis copları, tazyikli sular, tekmeler, yumruklar, kalkan darbeleri ve küfürler altında gözlerimizin önünde göz göre göre polis tarafından öldürüldü! O gün öldürülmeye, korkutulmaya, sindirilmeye çalışılan tüm Hopaydı. Hopalılardı. 17 bin kişilik ilçemizin ortak değerlendirmesi şudur; Metin Lokumcu gözümüzün önünde polisin şiddeti nedeniyle öldürülmüştür. Başbakan rahmetli kardeşimizin naaşına saygısızlık yapmıştır. Özür dilemelidir. Erzurum’da tutuklu bulunan 13 Hopalı derhal serbest bırakılmalıdır.” BAŞKENTTE EL KA DE OPERASYONU 700 kilogram patlayıcı ele geçti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Emniyeti’ne bağlı terörle mücadele ekipleri, El Kaide terör örgütüne yönelik, bir hücre evine düzenlediği operasyonda 700 kilo patlayıcı madde yapımında kullanılan malzeme ele geçirdi. Malzemelerin Ankara’daki ABD hedeflerine düzenlenecek saldırılarda kullanılacağı iddia edildi. Terörle mücadele ile istihbarat birimlerinin ortak yürüttüğü çalışmada örgütün, liderleri Usame bin Ladin’in intikamını almak için hazırlık yaptığı belirlendi. Edinilen bilgiye göre, örgütün Afganistan’daki kamplarında faaliyet yürüten “Ramazan Keskin” adlı grubun üyesi olduğu belirlenen El Kaide mensubu, 6 ay önce SincanTörekent’te bir ev kiraladı. Gecegündüz evi gözeten ekipler, son dönemde eve giren çıkanların sayısının artması ve yaşanan hareketlilik üzerine operasyon için düğmeye bastı. Teknik ve fiziki takiplerin ardından belirlenen adreslere pazartesi günü eşzamanlı operasyon düzenlendi. Başta Ankara olmak üzere Bursa ve Yalova’da gerçekleştirilen operasyonda 15 kişi gözaltına alındı. ‘Cafer Erçakmak’ı kimler koruyor?’ İstanbul Haber Servisi “Toplumsal Bellek Platformu” Madımak Oteli katliamının bir numaralı sanığı Cafer Erçakmak’ın Sıvas’ta ölmesiyle ilgili “Cafer Erçakmak’ın katliam suçundan arandığı uluslararası yazışmalarda gizlenmiş, aranma nedeni toplantı ve gösteri yürüyüşüne muhalefet olarak geçirilmiştir. Erçakmak’ı kim ya da kimler korumaktadır” sorusunu yönelterek yetkililerden yanıt beklediklerini açıkladılar. Faili meçhul cinayetlere kurban giden veya gözaltına alındıktan sonra öldürülen Sabahattin Ali, Doğan Öz, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter, Hasan Ocak, Hrant Dink, Uğur Mumcu gibi çok sayıda aydının yakınlarının yanı sıra Madımak’ta katledilen sanatçıların ailelerinden oluşan platform tarafından yapılan açıklamada “Aranmakta olan birinin resmi görevlileri aşarak Sivas’ta nasıl yaşadığı ya da Sivas’a ulaştığı sorularının yanıtını kim vermelidir?” diye sordu. Ankara’daki mahkeme topu Sivas’a attı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Sivas katliamı sanıklarından Cafer Erçakmak’ın ölüp ölmediğinin tespiti hususunda gerekli inceleme ve araştırmanın yapılarak mahkemeye bilgi verilmesi için Sivas Başsavcılığı’na müzekkere yazdı. Davanın müdahil avukatlarından Şenal Sarıhan’ın, mahkemeye 2 dilekçe ile başvurduğu anımsatılan müzekkerede, söz konusu davada, yokluğunda tutuklama müzekkeresi ile aranan sanık Cafer Erçakmak’ın, dilekçelerde iddia edildiği gibi ölüp ölmediğinin tespiti hususunda gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması, adı geçen sanığın öldüğü tespit edilir ise buna ilişkin evraklar ile nüfus kayıt örneğinin gönderilmesi talep edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin müzekkeresinde, bu süreçte katılan taraf vekillerine bilgi ve haber verilmesi gereken işlemler olduğunda ve yapılacak işlemlerden mahkemeye bilgi verilmesi istendi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear