23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 14 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE 4 HABERLER Ergenekon davasında sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanan mahkeme heyeti başkanının görev yeri değişti 5. Ordu ve Bir Kitap Sevgili Okurlar, Artık işin hesabını da şaşırır olduk. Eğer bu yazı yazılandan siz okuyana kadar geçen süre içerisinde yeni tutuklamalar ve gözaltılar olmaz ise şu anda 43’ü general ve amiral olmak üzere tam 138 komutan Hasdal Cezaevi’nde bulunuyor olacaklar. Aydınlık gazetesi 04. 07. 2011 günkü manşetinde olayı şöyle veriyordu: “İşte 5. Ordu.” 5. Ordu’nun komuta kademesi eğer arada yeni eklenmeler olmaz ise şimdilik 138 kişi. Olayı yalnızca, Ergenekon ve Balyoz çerçevesi içinde ele almak eksik olur. Türkiye’nin karşı karşıya bulunması son derecede olası eylemli kalkışma girişimleri, bölgesel gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşmesi olasılığı, Kuzey Irak’taki oluşumlar da göz önünde bulundurulduğunda, TSK’nin içinde bulunduğu durumun ülke açısından nasıl büyük bir tehdit oluşturduğu kendiliğinden anlaşılır. Geçen hafta Aydınlık’ın, yukarıda belirttiğim manşetiyle aynı günde Tarihçi Kitabevi Yayınları arasında çıkmış bir kitap ulaştı elime. Söz konusu eser Hüseyin Hüsnü Paşa’nın, 15 yıl (18821897) Bahriye Nazırlığı’nın ardından ölümü üzerine aynı makama gelen ve Akdeniz donanmasının da komutanlığını üstlenen Hasan Rahmi Paşa’nın “Hatırat”ı. Yapıtı günümüz diline çevirerek yayına hazırlayan da Sayın Cahit Kayra. Bilindiği gibi Osmanlı padişahları içinde Abdülaziz donanmayı güçlendirmeye özel bir önem vermişti. Bu olayda III. Selim döneminde, Napoleon Seferleri sırasında, İngiliz donanmasının, bir kısım askerin cuma namazına gitmek üzere mevzilerini terk etmelerinden de yararlanarak Çanakkale Boğazı’nı ellerini kollarını sallayarak aşıp, İstanbul önlerine dayanmış olmasının da çok büyük etkisi vardır. İngiliz donanmasını sarayın bir iki mil açığında topları üzerine çevrilmiş bulan Osmanlı, o tarihte, o güne kadar karşılaştığı en vahim tehlike ile burun buruna gelmişti. Buradan hareketle, büyük ihmale uğramış olan Osmanlı donanmasının eski, donanımsız yeni silahlardan yoksun gemilerden talimsiz kara askerlerinden oluşan yapısı ile devam edemeyeceği görüşü yöneticilerde yaygınlaştı. Donanmaya büyük ilgi duyan Abdülaziz de saltanatı sırasında İngiltere’de ve Haliç’te yaptırdığı savaş gemileriyle büyük bir armada oluşturmuştur. Abdülaziz’in donanması o tarihlerde, Kırım Savaşı’ndan sonra denenmeye başlanmış olan buharlı gemilerdi. Bazılarında da yelken takımları bile vardı. Bununla birlikte Aziziye, Osmaniye, Mesudiye gibi adlar verilen gemiler zamanlarına göre büyük tonajlı gemilerdir. Ne var ki, II. Abdülhamid, Abdülaziz’in tahttan indirilmesinde donanmanın yer almış olmasından duyduğu tedirginlikle onları cezalandırmış ve etkisiz kılmıştır. Böylelikle, Osmanlı donanması Hüseyin Hüsnü Paşa bakanlığı altında, Haliç’te çürümeye, donanmanın askerleri de eğitimsiz bırakılmıştır. 1897’den itibaren üç yıl süreyle Bahriye Nâzırlığı ve aynı zamanda Akdeniz Filosu’nun Başamirali olan Hasan Rami Paşa büyük faciayı anlatan Hatırat’ında, karada büyük başarılar kazanmış olan Osmanlı donanmasının 1897’de üç Yunan gemisi karşısında nasıl Çanakkale Boğazı içinde hapis kaldığını, aczinden düşmandan kaçtığını çok çarpıcı biçimde sürekli yakınmalarla dile getirmektedir. Olay, o denli vahim boyutlara varmıştır ki donanmanın gemileri yatmakta oldukları Haliç’ten bile zorlukla çıkarılmış, halkın büyük alkışlarla uğurladığı heybetli gemiler, Ayastefanos (Yeşilköy) önlerine kadar zar zor gidebilmiş, bir tanesi rüzgâra kapılarak İmralı Adası önünde karaya oturmuştur. İkinci Meşrutiyet döneminde kendisi de büyük eleştirilere ve aşağılamalara muhatap olan Hasan Rami Paşa’nın anlattıkları ordusundan intikam almaya kalkan bir despotun ülkesini nasıl tehlikelerle karşı karşıya bıraktığını acıklı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bütün ilgililere hararetle tavsiye ederim. Konu, Tarihçi Kitabevi ve değerli yazar, eski Bakan Cahit Kayra’dan açılınca, Sayın Kayra’nın aynı yayınevinden bu yılın şubat ayında çıkmış olan “Savaş, Türkiye, Varlık Vergisi” adlı yapıtına da değinmek, “kesinlikle okumak gerekir” demek isterim. Varlık Vergisi uygulamasında bizzat yer almış olan Sayın Kayra’nın kitabından çok şey öğrendim ve çoğunluğun kulaktan duyma işittiği bu konuda yeni görüşler edindim. Her iki çalışması dolayısıyla da değerli üstada teşekkürlerimi sunarım. Şengün, Bolu’ya atandı İstanbul Haber Servisi Ergenekon davalarına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Makemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün bütün yetkileri kaldırılarak Bolu Hâkimliği’ne atandı. Köksal Şengün “37 yıllık bir hâkim bu şekilde suçlanmamalı. Korkunç bir şey. Bu gözdağından başka bir şey değil” diye tepkisini dile getirirken, sanık avukatları Şengün’ün tutuklu sanıkların tahliyesi yönünde oy kullanması nedeniyle görevden alındığını savundu. Şengün kararın ardından yaptığı açıklamada tayinin kendisine bildirildiğini belirterek “Bolu hâkimliğine atandım. Herhangi bir tayin talebim yoktu” dedi. Bolu’ya atanma kararını Habertürk Televizyonu’na değerlendirirken zaman zaman sesi titreyen Şengün, “Çok ağır ve uygun olmadığına inandığım karar. Bugüne kadar şerefimle, namusumla görevimi yaptım. Bu zamana kadar da hiçbir kişi, kurum, yetkiliden bir suale muhatap olmadım. Ba ‘BU GÖZDAĞINDAN BAŞKA B R ŞEY DEĞ L’ Şu sıralar izinde olduğunu belirten Şengün, “Ailece düşünüp karar vereceğiz. Böyle bir tayini kesinlikle hak etmediğime inanıyorum. Bu suçlamaları kabul etmem. Konuşan insanlara bu şekilde ceza verilmemeli. Bu gözdağından başka bir şey değil. Yer değiştirme korkunç bir şey. Öyle bir şey kabul eder miyim? Ben bu mesleği şerefimle yaptım. Bana hiç kimse mesleğimin onurunu öğretemez. Onu yüreğimde taşıyorum” dedi. na herhangi bir tebligat yapılmadı, içeriğini de bilmiyorum. Ama asla ve asla böyle bir cezaya muhatap olacak bir eylemde bulunmadım, bulunmam da. Bunu zul kabul ederim” dedi. Daha önce de Adalet Bakanlığı müfettişlerine ifade verdiğini ve Ergenekon’dan da soruşturulduğunu kaydeden Şengün şöyle devam etti: “Kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Benim her şeyim açık ve ortada. Ben akşam çalmadım sabahleyin korkmam.” Kararın oyçokluğuyla alındığının anımsatılması üzerine Şengün, anayasa değişikliğine de atıf yaparak şunları söyledi: “Bu kararı oybirliğiyle alanın alnını karışlarım. Bir çok şeyi düzeltmek uğruna bu değişikliklere gittik. Daha önceki kurulların yanlışlarını gidermek adına bu değişiklikler yapıldı. Bu mu değişiklik? Böyle mi yapılacaktı? İnsanları kırmakla, meslekten soğutmakla bir yere varılmaz.” Şengün, Ergenekon sanıklarının tutukluluklarına koyduğu muhalefet şerhleriyle tanınmıştı. En son milletvekili seçilen gazetemiz yazarlarından Mustafa Balbay ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tutukluluk hallerinin devamı yönündeki çoğunluk görüşüne muhalif kalmıştı. Köksal Şengün’ün görev yerinin değiştirilmesine sanık avukatları sert tepki gösterdi. Sanık avukatlarından Celal Ülgen “Bu atama ile tek tip yargıç zinciri kurulmuş oldu” yorumunu yaparken avukat Mehmet Cengiz “Sayın Şengün’ün görevden alınması, yalnız şahsına değil, tüm yargıçlara yönelik bir tehdittir” diye konuştu. CHP’nin yemininin ardından AKP ile BDP, boykotu sona erdirmek için buluştu ŞENGÜN KARARI OYÇOKLUĞUYLA ‘Engeller kalkmalı’ ERDEM GÜL Sürgün gibi tayin LHAN TAŞCI ANKARA CHP’nin ortak bir mutabakat metninde uzlaşma sağlanmasıyla yemin etmesinin ardından, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, boykottaki BDP yöneticilerini AKP’lilerle buluşturdu. Görüşmeye terör ve açılımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da katıldı. Görüşmeye, BDP tarafı isteklerini dile getirdikten sonra en geç bugün yeniden bir araya gelmek üzere ara verildi. Her iki taraf da görüşmenin “olumlu geçtiğini” belirtti. Çiçek’in daveti üzerine BDP adına Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Siirt Milletvekili Gültan Kışanak, Grup Başkanvekilleri Hasip Kaplan ve Pervin Buldan ile AKP’den Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek, Grup Başkanvekilleri Nurettin Canikli ve Ahmet Aydın katıldı. Görüşmeye açılım ve terörden sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın da katılması dikkat çekti. Görüşme öncesi Çiçek, BDP’lilerle öngörüşme yaptı. 61. hükümete güvenoyu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda dün yapılan oylamada Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığındaki 61. hükümet 322 oyla güvenoyu aldı. Başbakan Tayyip Erdoğan teşekkür konuşmasında “İnanıyorum ki, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu bu çatı altında büyük bir mücadeleyi hep birlikte vereceğiz” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda dün 4 CHP’li milletvekili daha yemin etti. İstanbul Milletvekili Faik Tunay, Çanakkale Milletvekili Mustafa Serdar Soydan, Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli, Kırklareli Milletvekili Mehmet Kesimoğlu yemin etti. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün de adını okudu, ancak Gök yemin etmedi. Hükümetin güvenoylamasına geçildiğinde açık oylama elektronik cihazla yapıldı. Ancak Biz sorunu hiçbir zaman yemin krizi olarak tanımlamadık. Türkiye’de demokratik siyasetin önünde engeller var. Bu engellerle ilgili birlikte ne yapabiliriz, bunun tartışması içindeydik. Sonuç elde edersek, demokratik siyasete hep birlikte güç vermiş oluruz” dedi. AKP’li Canikli de açıklamasında, “Biz kanaatlerimizi, düşüncelerimizi onlara aktardık, onlar da bize aktardı. Şimdi herkes karşı tarafın düşünceyeni milletvekilleri sisteme girmekte zorlanınca salonda karışıklık yaşandı. Oylamaya 3 dakikalık süre veren TBMM Başkanvekili Sadık Yakut bunun üzerine “Sisteme tam olarak girilmiyor. Aceleye gerek yok. Bütün pusulaları alacağız” dedi. Milletvekillerinin büyük bölümünün pusula ile oyunu göndermesi üzerine, tasnif için birleşime ara verildi. Çok sayıda milletvekilinin hatalı oy kullanması ya da mükerrer oy pusulaları tasnifin uzamasına yol açtı. Güvenoylamasında 322 kabul oyu çıkarken 173 ret oyu kullanıldı. Yapılan ilk oy sayımında 800 milletvekilinin oy kullandığı belirlendi. Bu oyların 644’ünün ise “evet” olduğu tespit edildi. Bu karışıklık nedeniyle yapılan yeni oylamanın ardından gerçekleştirilen sayım işlemi yaklaşık 1 buçuk saat sürdü. Yeni hükümet daha sonra Anıtkabir’e çıktı. Tekrar görüşülecek Görüşmenin ardından BDP’li Demirtaş, gazetecilere yaptığı açıklamada, Çiçek’in çağrısı üzerine AKP heyetiyle bir araya geldiklerini söyledi. Demirtaş, niyetlerin ve çözüm önerilerinin anlaşılması için sorunları yüz yüze konuşmanın önemli olduğunu vurguladı. AKP heyetiyle görüşlerini paylaştıklarını, onların bu görüşleri değerlendireceklerini anlatan Demirtaş, bugün (dün) ya da yarın (bugün) yeniden bir araya gelmeyi arzu ettiklerini söyledi. AKP heyetinin de önerileri olduğunu, kendilerinin bu önerileri değerlendireceklerini ifade eden Demirtaş, “Bir dahaki bir araya gelişimizde belki bu konuyla ilgili AKP Grubu ile birlikte ne yapabiliriz, bu ortaya çıkacak. Eğer bu gerçekleşmez ise, birlikte bir sonuç elde edemezsek bile sonuçta BDP grubu, bu konudaki kendi tartışmasını sürdürecek, karar neyse onu değerlendirip verecek. ANKARA Tutuklu vekiller Mustafa Balbay ile Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tahliye istemlerini olumlu karşılayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün özel yetkileri kaldırılarak Bolu hâkimliğine tayin edilmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. HSYK 2. Dairesi, Şengün’ü, kendisine yapılan “Yargıtay üyeliği vaadinden sonra tutuklu sanıkların tahliyesi yönünde görüş bildirmeye başladığı” gerekçesiyle Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca “cezalandırdı”. Karara, üyeler Ali Suat Ertosun ve Danıştay kökenli üye Ziya Özcan muhalif kaldı. Şengün’ün Ergenekon davası sanıklarının bazılarının avukatlığını üstlenen T.B. ile telefon görüşmeleri de kararda irdelendi. Milletvekili seçilen Ergenekon davası tutukluları Balbay ve Prof. Dr. Haberal ile Balyoz tutuklusu emekli Korgeneral Engin Alan’ın tahliye edilmemesi nedeniyle yaşanan “yemin krizi tam ‘aşıldı’ derken”, anayasa değişikliğiyle yeniden şekillendirilen HSYK’den “sürgün” gibi tayin kararı geldi. HSYK 2’nci Dairesi, Şengün hakkında yürütülen müfettiş soruşturması sonunda hazırlanan rapor üzerindeki incelemelerini tamamladı. Daire, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanlığını yürüten Şengün’ü, özel yetkilerini de kaldırarak Bolu hâkimliğine atadı. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Karar pazartesi günü alındı Cumhuriyeti’in ulaştığı bilgilere göre, Nesibe Özer başkanlığındaki ikinci daire, kararını oluştururken Köksal Şengün’ün daha sonra Ergenekon davası kapsamında tutuklanan avukat T.B. ile telefon görüşmelerini ve Şengün’e yönelik Yargıtay üyeliği “vaadi” iddialarını değerlendirildi.Dosyada, T.B’nin Şengün’e “Emekli ol lütfen. Dosyayı Ankara’ya gönder...” sözleri yer aldı. Dairenin çoğunluk üyeleri, Şengün ile yaptığı görüşmelerde avukat T.B’nin “önce Şengün’ü emekli etmek”, olmazsa “Şengün’ü Yargıtay üyesi yaparak davadan uzaklaştırmak” çabasına giriştiği savını değerlendirdi. Avukat T.B, Ergenekon davası sanığı eski Adalet Bakanı Seyfettin Oktay ve dönemin HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’in görüşmeler yaptığı süreçte Şengün’e Yargıtay üyeliği vaadinde bulunduğu savı da irdelendi. Bu savın ardından da Şengün’ün “Ergenekon davası kapsamında tutuklu bazı sanıklar yönünden tahliye taleplerinde bulunduğu” iddia edildi. Başkan Özer ile üyeler Ahmet Gökcen, Hüseyin Serter, Ali Aydın ve Birol Erdem; Şengün’ün “Kusurlu veya uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını” yitirdiğini savundu. Kararın 11 Temmuz Pazartesi günü alındığı bildirildi. Köksal Şengün’ün yerine atamayı 1. Daire yapacak. lerini değerlendirecek” dedi. Dicle talebi Edinilen bilgilere göre görüşmede BDP tarafı, Hatip Dicle’nin durumu dahil tutuklu milletvekillerinin durumuyla ilgili çözüm talebinde bulundu. BDP’liler, “tutuklu milletvekilleriyle ilgili çözüm bulunacağı yolundaki iradenin” iki parti arasında oluşturulacak ortak metinde kayda geçirilmesini de istedi. AKP’liler bunun üzerine Kamalak: AKP’nin başarısı geçici ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SP’nin yarın yapılacak büyük kongresinde yeniden genel başkan adayı olan Mustafa Kamalak, gazetecilerle bir araya gelerek siyasi konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Kamalak, AKP’nin yüzde 50 oyla birinci parti olması üzerine Başbakan Tayyip Erdoğan’ı kutladığını belirterek “Evet yüzde 50 oy başarıdır. Milletimizin teveccühü başımızın üstündedir. Ama bütün bunlar geçici şeylerdir. Bir zamanlar Özal rüzgârı, ANAP fırtınası vardı. Şu an ANAP diye bir parti yok. Çünkü ANAP’ın savunduğu evrensel değerler yoktu. Şu anda da arızi şeyler yaşanıyor. Seçimlerde engeller vardı. Sanki üç parti seçime giriyormuş gibi milleti yönlendirme gayretleri vardı. Ama bütün bunların geçici olduğuna inanıyorum” dedi. Kamalak, AKP’nin yüksek oy almasında halktaki “CHP iktidara gelirse” kaygısının etkili olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan’a talepleri iletmek amacıyla BDP’den süre istedi. Öteyandan Başbakan Erdoğan, BDP’nin en kısa zamanda yemin etmesini arzu ettiklerini belirtti. BDP’nin taleplerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Yemin konusunda biz herhangi bir talebe açık değiliz. Çünkü yemin konusu müzakere konusu değildir. Daha sonra yeni anayasanın yapılması sürecinde bütün bu konular müzakere edilebilir” dedi. Türmen, Avrupa Konseyi raporunda yer alan özgürlük ve hak ihlallerine dikkat çekti ‘Rapor Türkiye gerçeğini anlatıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, Avrupa Konseyi raporunda yer alan özgürlük ve hak ihlallerine dikkat çekerken “Bu rapor, ‘ileri demokrasi, Türkiye’nin demokratikleşmede örnek ülkelerden biri haline geldiği’ gibi yargıların ne kadar gerçekle bağdaşmadığını gösteriyor. Hükümetin, devletin vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini koruma yükümlülüğü var. Bu yükümlülüklerden ‘yargı bağımsızdır’ bahanesiyle kaçılamaz” dedi. Rıza Türmen ile CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi parlamentoda düzenledikleri basın toplantısında, Avrupa Konseyi’nin Türkiye’de basın özgürlüğüne ilişkin hazırladığı raporu değerlendirdi. Türmen, şu değerlendirmeleri yaptı: “Raporda, Ahmet Şık ve Nedim Şener’e geniş yer ayrılıyor. Yayımlanmamış bir kitabın yasaklatılmasından duyulan endişe belirtiliyor. Bu tabii Avrupa’da görülmüş bir şey değil. Bu problemlerin basını otosansüre sevk ettiği kaydediliyor. Yargının, AİHM standartlarını göz önünde bulundurmasıyla sorunların giderilebileceği ifade ediliyor. Bu rapor, ‘ileri demokrasi, Türkiye’nin demokratikleşmede örnek ülkelerden biri haline geldiği’ gibi yargıların gerçekle bağdaşmadığını gösteriyor” Oktay Ekşi de, 75 bin basın mensubunun, ancak yüzde beşinin sosyal güvenceye sahip olarak görev yaptığını vurguladı. 2 üye muhalif kaldı Üyelerden Ali Suat Ertosun ile Ziya Özcan ise karara muhalif kaldı. Muhalif üyelerin, “Köksal Şengün’ün Ergenekon davasından önce de Yargıtay üyeliğini istediği” görüşünü dile getirirlerken özel yetkili hâkimlerin yer değişikliklerinin herkesin üzerinde mutabakata varacağı, oybirliğiyle karar alacağı isimler arasından belirlenmesi önerisini dile getirdikleri öğrenildi. Köksal Şengün’ün karara itiraz hakkı bulunuyor. İtirazı, HSYK’nin birinci, ikinci ve üçüncü daire üyelerinden oluşan genel kurul karara bağlayacak. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear