25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 8 MAYIS 2011 PAZAR 4 HABERLER Başbakan Erdoğan, emniyete ait 3 helikopter eşliğinde Düzce ve Zonguldak’ta halka hitap etti Bizi Neden Sevmiyorlar? Sevgili, Önyargılarımızı fevkalade yansıtan bazı deyişleri, yanlış tümceleri dilimize pelesenk etmişizdir. İşte sana bunlardan biri: Bizi sevmiyorlar kardeşim, ağzımızla kuş tutsak da sevmezler... Bizi Avrupa’ya almak istememelerinin gerekçesini de yukarıdaki nedene bağlarız. Durumun kendimize göre açıklaması da şöyledir: Kendimizi tanıtamıyoruz ki!.. Yani kendimizi doğru dürüst tanıtsak, bizi olduğumuz gibi anlamalarını sağlasak, çok sevileceğiz, çünkü öylesine hasletlerimiz, erdemlerimiz var ki sevmemek imkânsız. Hemen söyleyeyim. Şahsen hiçbir ulusu bir ötekinden ne daha üstün, ne de daha aşağı görürüm; hiçbir ulusa ne özel bir sempatim, ne de antipatim vardır. Bu yüzdendir ki, kendimizi tanıtamadığımız için sevilmediğimiz görüşüne katılmam, Türklere karşı kimi önyargıların varlığını kabul eder ve bunu kınarım, ama bizi tanırlarsa çok severler görüşüne de itibar etmem. Bize haksızlık ediyorlar, bizi sevmiyorlar, deyip mazlum ayağa yatılmasını da yadırgarım. Avrupalıların Türkiye’ye kapıyı açmamalarına değil de bunun gerekçelerini açık ve doğru anlatmayıp, yalan söylemelerine kızarım. Geçenlerde gazetelere de yansıyan Siyasal Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı’nın (SETA) 12 şehirde 3040 kişi üzerinde yaptığı araştırmayı okuyunca güldüm. Bir de buna daha önce yapılmış başka araştırmaları ekleyince, sonuç daha da çarpıcı oluyor. Bizi sevmiyorlar, aralarına istemiyorlar diye Avrupalıdan yakınan masum Türk’e bakalım şimdi: SETA araştırmasına göre Türklerin yarıdan fazlası (yüzde 56) Avrupalıları sevmiyor. Daha önce yapılan bir araştırmada, Türklerin büyük bölümünün, kendi ya da kızı şort giyen, içki içen insanları (Avrupalının tipik davranış biçimi) da sevmediği ve komşu olarak istemediği ortaya çıkmıştı. Hadi Avrupalı bize biraz uzak ve yabancı geliyor. Yıllar yılı Rumlar ile iç içe yaşamış, müziğinden mutfağına kadar her alanda karşılıklı etkileşim içinde olmuş olduğu Yunanlıları, Rumları seviyor mu Türkler? Yoo! Türklerin yüzde 69’u Yunanlıları, Rumları da sevmiyor. Bu antipati, söz konusu Ermeniler olunca yüzde 74’e kadar yükseliyor. Bütün tarihimiz boyunca, Avrupa’nın ve dünyanın birçok bölgesinde yaygın olan Yahudi karşıtlığına itibar etmemiş bir ulus olmakla övünüyoruz. Peki Yahudileri seviyor muyuz? Yooo! Türklerin yüzde 71’i Yahudileri de sevmiyor. Büyük müttefikimiz, toplumsal yaşantısına, modasına, müziğine genel hayranlık duyulan Amerika söz konusu olunca belki durum değişir diye düşünüyorsunuz. Türkler Amerikalıları seviyorlar mı? Yoo! Türklerin yüzde 64’ü Amerikalıları da sevmiyor. Amerikan düşmanlığına kılıf bulmak kolaydır: Amerikan emperyalizmi. Ben de Amerikan emperyalizmine karşıyım. Ama sokaktaki Amerikalı ile ABD politikası arasındaki farkı göremezsek, o ülkeyi de, Amerikan emperyalizmini de hiç anlamamışız demektir. Görülen o ki biz Türkler kimseyi sevmiyoruz. Ve yine önyargılarımızı yansıtan şu tekerleme ile noktayı koyuyoruz: Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur. İçinde yaşadığımız kamplaşmaya bakarsak, onun da doğru olmadığını anlarız. Peki şimdi bütün bu gerçekler ortadayken, gidip de yabancılara “Bizi neden sevmiyorsunuz, bizi bir yakından tanısanız çok seversiniz” demenin anlamı var mı? Böyle bir soru karşısında, elin keferesinin yanıtı suratımızda patlar: Hem kimseyi sevmiyorsun, hem beni sev diyorsun. Kendine benzemeyene tahammül edemiyorsun, ama baş tacı edilmek istiyorsun. Neyini seveyim senin? Böyle bir çıkışla karşılaşırsak, söylesene verecek yanıt bulabilir miyiz?.. Sevgili biliyorum, bu tür yazılar kimilerini kızdırıyor, halbuki bunun yerine “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur! Oysa kefereler bizi bir tanısalar ne severler ne severler” türünden bir şeyler yazsaydım, hiç sorun olmaz, kimse de kızmazdı. ‘Türkiye değişimi yaşıyor’ DÜZCE (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Statükonun Allah’ı Ankara” sözüyle eleştirerek, “Allah mekândan münezzehtir. Allah’a mekân tayin edemezsin. Bu adamın bu tür bir anlayışı yok ki. Neyi, nasıl niçin kullanacağını bilmiyor” dedi. Başbakan Erdoğan, Oba helikopteriyle, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait 3 helikopter eşliğinde dün ilk önce Düzce’nin Yığılca ilçesine geldi. Başbakan Erdoğan’ın gelişi sırasında özel harekâtçı polisler tepelere, binaların çatılarına ve camilerin minarelerine çıkarak güvenlik önlemi aldı. Erdoğan, parti otobüsüyle Yığılca ilçe merkezine giderek, meydana toplanan yaklaşık 1000 kişiye hitap etti. Erdoğan, artık gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir Türkiye olduğunu belirterek, “Bu attığımız adımlarla Türkiye değişim yaşıyor. NATO’da, Türkiye’nin ayrı bir yeri var. Artık Türkiye’nin farklı bir konumu var. Artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok. Gündem belirleyen Türkiye var” dedi. DEVLET BAHÇELİ: ‘Çılgınca soygunu sürdürecek’ Erdoğan, Zonguldak’taki mitingte Kılıçdaroğlu’nu Haberal üzerinden eleştirdi. (AA) ‘Dengeyi kaybetti’ Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun önündeki kâğıtlar alındığı zaman dağıtıverdiğini iddia ederek şöyle konuştu: “Siirt’teki konuşmasında dengeyi kaybetmiş. Orada kullandığı ifade çok çok çirkin. Şahsımıza hakareti katlandık da bu saygısızlığı, bu hakareti, bu alçaklığı katlan mamız mümkün değil. Ne diyor? Statükonun Allah’ı Ankara. Bir defa Allah mekândan münezzehtir. Allah’a mekân tayin edemezsin. Bu adamın bu tür bir anlayışı yok ki. Neyi nasıl niçin kullanacağını bilmiyor. Bakıyorsunuz bazen iyi hazırlanmış önüne koymuşlar kâğıtları oradan okuyor. Kâğıtları önünden aldığın zaman dağıtıveriyor. Samsun’da, ‘Bu ezan CHP sayesinde okunuyor’ diyor. 1941’de bu ülkede bizim dedelerimiz iyi bilir. Tanrı uludur diye ezan okuttular. İnönü’nün dönemi. Menderes geldi, kaldırdı. Niçin Allahu ekber? Çünkü dünyanın neresine gidersen git tüm İslam ülkelerinde ezan uluslararası, evrensel bir mesajdır. Ama öğrenecek. Yavaş yavaş onu da öğrenecek. Yoksa bu millet öğretecek.” Düzce’nin ardından Zonguldak’a geçen Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu eski Başbakan Bülent Ecevit ve CHP Zonguldak milletvekili adayı Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Mehmet Haberal üzerinden eleştirdi. ‘Ne sağcı ne solcu’ Ecevit’in 1999’da Kemal Kılıçdaroğlu’nu milletvekili adayı yapmadığını iddia eden Erdoğan, “Allahaşkına soruyorum, CHP’nin listesindeki bu isimlerden dolayı merhum Ecevit’in ‘vicdanı sızlıyor.’ Ben söylemiyorum, vatandaş söylüyor. DSP’nin eski genel başkanı açıklama yapıyor, diyor ki, ‘Ecevit’i hayattayken ve başbakanken üzerine beton döküp gömmek istediler’. Diyor ki merhum Bülent Ecevit eski DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’e şu sözleri söylüyor ‘benim çekilmemi istiyorlar, benim yerime de Sinan Aygün’ün geçmesini istiyorlar’. O Sinan Aygün şimdi CHP’nin milletvekili adayı” dedi. Mehmet Haberal’ın Ecevit için iş göremez raporu vereceğini açıkladığını ve ikisinin de mahkemelik olduklarını belirten Erdoğan, “Bu ne biçim iştir, anlamak mümkün değildir. Bu nasıl bir iş allahaşkına, bu nasıl bir çıkar işbirliğidir” ifadesini kullandı. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i “80 yaşında ve zor yürüyen bir siyasetçi ” olarak nitelendiren Erdoğan, “Ayakta zor duruyor. O da CHP’nin çete sanığı adaylarına kefil oluyor. Bu nasıl bir CHP? Solcu deseniz asla solcu değil, sağcı deseniz sağcı değil. Sosyal demokratlık hak getire” dedi. Bakanların seçim bölgelerinin değiştirilmesinin altından performans kriteri çıktı ‘Kırmızı plaka’ imtihanı ERDEM GÜL ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AKP aday listelerinde bakanların seçim bölgelerini değiştirmesinin altından performans kriteri çıktı. Bakanların yeni seçim bölgelerinde alacakları oylarla, partinin oylarını yükseltip yükseltmeyecekleri, 12 Haziran sonrası yeniden kabineye girip girmeyecekleri açısından ölçü olacak. Erdoğan, AKP milletvekili aday listelerindeki en büyük sürprizini bakanların seçim bölgelerini değiştirerek yapmıştı. Bülent Arınç’ı Manisa’dan Bursa’ya, Hayati Yazıcı’yı İstanbul’dan Rize’ye, Binali Yıldırım’ı Erzincan’dan İzmir’e, Bakanların yeni seçim bölgelerinde alacakları oylarla, AKP’nin oylarını yükseltip yükseltmeyecekleri, 12 Haziran sonrası yeniden kabineye girip girmeyecekleri açısından ölçü olacak. Ertuğrul Günay’ı İstanbul’dan İzmir’e, Vecdi Gönül’ü İzmir’den Antalya’ya, Beşir Atalay’ı Ankara’dan Kırıkkale’ye, Mehmet Şimşek’i Gaziantep’ten Batman’a, Zafer Çağlayan’ı Ankara’dan Mersin’e, Faruk Çelik’i Bursa’dan Şanlıurfa’ya kaydırmıştı. Erdoğan’ın 9 bakanın seçim bölgesini değiştirmesinin altında farklı bir boyut olduğu ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre Erdoğan, seçim bölgelerini değiştirdiği bakanlara, “seçim içinde ikinci bir seçim” daha yapmış olacak. Buna göre Erdoğan, bakanlara yeni seçim bölgelerinde, partinin kampanyasının yanı sıra ikinci bir çıta daha koymuş oldu. Bakanlar için yeni seçim bölgelerinde alacakları oylar, seçim sonrası kabinenin oluşumu için bir tür performans kriteri olacak. Oylar önemli AKP’li bakanlar, yeni seçim bölgelerinde alacakları oylarla 12 Haziran sonrası yeniden kabineye girip girmeyeceklerini de belirlemiş olacak. Özellikle partinin oy oranının Türkiye ortalamasının ve CHP’nin gerisinde olan illerden aday yapılan bakanlar, kabinede yeniden şans bulmak için partinin oylarını arttırmak için çalışacak. Partide, Erdoğan’ın bakanları 2009’da yerel seçimlerde oy kaybedilen ve referandumda da hayır oylarının fazla çıktığı illere kaydırdığına dikkat çekiliyor. Özellikle CHP’nin kalesi konumundaki İzmir’de AKP’nin oylarının yükseltilmesi amacıyla ilk kez bu kentten aday yapılan Ertuğrul Günay ve Binali Yıldırım’ın Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonu eleştirmelerinin nedeni de buna bağlanıyor. İstanbul Haber Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kanal İstanbul Projesi’ni eleştirdi. Bahçeli, “Güya yeni bir kanal açıyorlar, adına da İstanbul Kanalı ve bu bir çılgın proje’ diyorlar. Bu, soygun düzenini çılgınca sürdürecek bir projedir. Akılcı politikalar üreteceğin yerde çıldırmış bir toplumu, çılgınca projelerle niye kandırıyorsun Sayın Başbakan” diye konuştu. Bahçeli, seçim çalışmaları kapsamında dün İstanbul’un Avrupa yakasındaki ilçelerini gezdi. Fatih Seçim Yönetim Merkezi’nin açılışını yapan Bahçeli, daha sonra seçim otobüsünün üzerinden partililere yaptığı konuşmada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “ustalık dönemindeyim” sözlerine gönderme yaparak “Çıraklık ve kalfalığı hakkıyla yaşamayanın usta olma şansı zaten yoktur. O yüzden Sayın Başbakan’a üçüncü dönem vererek onu usta yapmaya gerek de Devlet Bahçeli yoktur” dedi. Bahçeli, oy pusulası ihalesinin iptal edilmesi konusuna da değinerek şöyle konuştu: “11 milyon TL’ye seçim pusulasının ilk ihalesi yapılıyor. Sonra bu yüksek görülüyor ve 1 milyon TL’nin altına düşen bir ihaleye rıza gösteriliyor. Allah’tan korkmaz insanlar, 9 milyon TL’yi nasıl götürüyorsun, bu nasıl bir adalet, nerede bu müfettişler, nerede bu savcılar?” Kasımpaşa Parkı’nda, seçim otobüsünün üzerinden halka hitap eden Bahçeli şöyle konuştu: “Bir sosyal kargaşa olursa, bunun altından kimse kalkamaz. Sayın Başbakan üstün zekâsıyla, ‘40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmaz’ diyor. Buradaki yavrulara sorsam ‘Çürük yumurtadan amca sağlam yumurta çıkar mı?’ diye bana cevap verir. Bunun için ayrı bir zekâya, ayrı bir bilgiye gerek yok. 40 haramiden bir Adalet ve Kalkınma Partisi 9 yıldan beri çıkıyor.” Bayrampaşa ve Eyüp Meydanı’nda da halka hitap eden Bahçeli, Eyüp Sultan Camisi’nde dua etti. ‘ULUCANLAR’IN GALASINDA PROTESTO Rahşat Ecevit salonu terk etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit, Ulucanlar Cezaevi’yle ilgili belgesel gösteriminde Hayata Dönüş Operasyonu’nda yaşamlarını yitirenlerin yakınları tarafından protesto edilince salonu terk etti. Türkiye Mimarlar Odası tarafından düzenlenen “Büyük Yüzleşme: Ulucanlar Cezaevi” belgeselinin gösterimi Anadolu Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Gösterimden önce yapılan açılış konuşmasında, Bülent Ecevit’in Ulucanlar’da tutuklu kalmış bazı “devrimci”lerin isimleriyle beraber anılması ve eşi Rahşan Ecevit’in belgeseli izlemek için salonda bulunması, tepkilere neden oldu. 1999’da Ulucanlar’a düzenlenen operasyonda yaşamını yitirenlerin yakınları, operasyon emrinin dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından verildiğini savunarak sahneyi işgal edip protesto gösterisinde bulundu. Rahşan Ecevit kendisini ikna etmeye çalışan korumasına, “Ben bir şey yapmadım. Onlar istiyorlarsa gelip beni burada öldürebilirler” dedi. Tepkiler üzerine Ecevit, salondan ayrıldı. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear